Devrimci güç ve eylem birliği üzerine, onu yeni bir düzeye çıkarmak ihtiyacı ve zorunluluğu üzerine sayfalar dolusu laf edil(421)diği bir dönemde ve “siper yoldaşlığı”’ üzerine hararetli bir söylemden geçilmediği bir sırada, aynı siperlerdeki bir kısım direnişçiyi görmezlikten gelen tutumlar aklın alacağı şeyler değildi. Bu, bazı grupların döneme ve siyasal sorumluluklara bakışı kadar ciddiyeti ve samimiyeti konusunda da bir fikir vermekteydi.
Biz herşeye rağmen bu hatalı tutumların terkedileceği, yaratılan tahribatın onarılacağı inancı ve iyimserliği içinde olduk. Zira birileri akıllarını ve sorumluluk duygularını tümden yitirmeksizin bu tutumu sürdürme yoluna gidemezler, bu gücü kendilerinde bulamazlardı. Peşpeşe gelen ölümlerin iki eylem biçimi arasındaki “fark”ı silmesinin ve nihayet faşist rejimin boyun eğmesiyle elde edilen başarının coşkusu ve birleştirici etkisinin ardından, biz bu sorunun artık kendiliğinden çözüleceğine, hatalı davranışların eleştirilerek terkedileceğine neredeyse kesin gözüyle bakıyorduk. Bu iyimserliğimizin mantıksal nedenlerden öteye pratik dayanakları da vardı. Dışarda direnişin zaferinin birleştirici etkisi somut ifadeler kazanıyor, çeşitli alanlarda birliği güçlendirmek için yeni yeni girişimler yaşanıyordu.