Bu anormal davranış çizgisinin en son örneğini ise bize yukarıdaki metnin yansıttığı davranış tarzının kendisi veriyor. 69 gün boyunca tüm devrimci grupların içerde, dışarda ve Avrupa’da omuz omuza mücadele ederek sağladığı bir başarının hemen ertesinde, safları bölmek (daha doğrusu önden sorumsuzca sergilenen bölücü tutumları kurumlaştırıp kabalaştırmak) için bazıları görülmemiş bir tezcanlılıkla hareket etmek yoluna gidebiliyorlar. 27 Temmuz’u 28 Temmuz’a bağlayan gece zindan direnişi bitiyor. Ve yalnızca bir tam gün sonra, DHKP-C “29 Temmuz tarihli öneriler”le ortaya çıkıyor. Dışarda, yayın organlarında, “ortak onuru” üzerine onca söz edilen, “zafer hepimizindir” denilerek kitlelere sunulan bir direnişe gölge düşürecek adımları tartışmaya açıyor. Devrimcilerin inançları uğruna kendilerini adamaları daha büyük birliklerin harcı yapılacağına, sorumsuzluğun ve küçük hesapların dayanağı olarak kullanabiliyor. Bunu anlayabilmek gerçekten mümkün değil.