“Türkiye solu zaferinin büyüklüğü ölçüsünde büyük bir sorumluluk da üstlenmiştir. Bu büyük sorumluluğun altında ezilmeden, ölüm orucunun siyasal sonuçlarını, savaşımızı geliştirecek,(431)kitlelerin devrimci örgütlülüğünü büyütecek politik-pratik sonuçlara çevirebilmeliyiz. Bu büyük sorumluluğun altında ezilmemek zaferi doğru kavramak ve sindirebilmektir.”
Buradaki vurgudan görünürde bir sorumluluk bilinci ve samimiyet duygusu yansıyor. Fakat soru şudur: Bunu diyebilenler, 3 Ağustos “ön kararı”nı ve onu izleyen olumsuz gelişmeleri yeniden değerlendirip oluşan tahribatı giderebilme sorumluluğu ve samimiyeti de gösterebilecekler midir?