H. Fırat (Not 1: Parentez içindeki rakamlar kitabın orjinal sayfa numarasıdır. Sayfa numaraları o sayfanın sonunu işaretler)



Yüklə 1,69 Mb.
səhifə99/127
tarix15.05.2018
ölçüsü1,69 Mb.
#50469
növüYazı
1   ...   95   96   97   98   99   100   101   102   ...   127

Sonuçta TKİP şahsında başarılan tam da budur. Biz bunu başaramasaydık, zaten yeni bir siyasal akım olarak tutunamazdık da. Kendi varlık nedenimiz üzerinden kendimizi üretme imkanı bulamasaydık eğer, siyasal yaşamdan zaten çok geçmeden silinir giderdik. Öyle ya, hiçbir hazır imkanımız, ön avantajımız yoktu, maddi anlamda işe sıfırdan başlamak ve herşeyimizi kendi emeğimizle yaratmak durumundaydık. Buna başlarken, geçmişin devrimci muhasebesi ve eleştirisine dayalı olarak ortaya koyduğumuz ideolojik-siyasi çizgi ve bunu maddi bir güce dönüştürme iradesi dışında, elimizde hiçbir şey yoktu. Bu çizginin ve bu iradenin gerçek yaşamda bir karşılığı olmasaydı eğer, varlık hakkı bile kazanamadan ve neredeyse hiçbir iz bırakmadan silinir giderdi. Hele de bizzat geleneksel hareketten gelen çok yönlü düşmanca tutum ve davranışlarla karşı karşıyayken. (Çıkış dönemimizde ne türden saldırı, hakaret ve iftiralarla karşı karşıya kaldığımız zamanında belgelenmiş haliyle bugün orta yerde duruyor.)

12 Eylül sonrası partilerin, grupların döne döne bölündüğü bir süreç oldu. Bölündüler ve yeni olmak iddiasıyla ortaya çıkanlar ya hızla yok oldular, ya da kısa zamanda kısırlaşıp yozlaştılar ve sonuç yine yok oluşla noktalandı. Bizim örneğimize benzer bir akım yok bugünün Türkiye devrimci hareketinde. Yeni bir çizgi ile or(329)taya çıkan, geçmişle sert bir biçimde hesaplaşan, tümüyle o geçmişe vurarak ve egemen önyargılara aldırmayarak, kendini yeni bir çizgi olarak ortaya koyan, varlık hakkı kazanan, gelişen, partileşen, bir programa ve örgütsel yapıya kavuşan bir örnek yok son yirmi küsur yılın Türkiye devrimci hareketinde. Bunun tek örneği TKİP’dir. Ve bu, solun ya çürüdüğü ya da çürüme içerisinde dağıldığı bir tarihsel evrede, devrimci siyasal mücadele bakımından son derece zor ve kısır bir tarihi dönemde başarıldı.

Devrimci hareketin 12 Eylül’de yaşadığı büyük yenilgiyi izleyen bir dönemdi bu. Türkiye’de güçlü bir tasfiyecilik cereyanı vardı. Çok geçmeden buna uluslararası gelişmeler eklendi. Gorbaçovculuk yeni büyük bir tasfiyeci basınç oluşturdu. Ardından Doğu Bloku çatırdadı ve çöktü. Dünya ölçüsünde büyük bir umutsuzluk atmosferi oluştu ve bu etkilerini Türkiye’de gösterdi. Ve sonrasında, ilk dönem umut vaadeden işçi hareketi zaman içerisinde hız kesti ve o günden bugüne bir daha da kendini aşamadı. Kitle hareketinde bir zayıflık, bir türlü politikleşememe, devrimcileşememe egemen özellik olarak kaldı.

İşte böyle bir tarihsel ortamda inşa edildi TKİP.

Nicelik planında henüz fazlaca bir mesafe aldığımız iddiasında değilim kuşkusuz. Ama böylesi bir tarihsel ortamda biz sağlam bir nitelik yaratmayı başardık ve onu tutarlılıkla koruduk, sonuçta belli bir nicel gelişme ile de birleştirebildik. Bu kadarı elbette henüz bizi hiçbir biçimde tatmin etmiyor. Biz sanılanın aksine kendisinden fazlasıyla hoşnutsuz bir hareketiz. Ama bir parça nesnel ölçütlerle ve biraz sükunetle bakıldığında, şu da açıkça görülecektir: Onyılları bulan bir geçmişten ve birikimden gelenlerin yok olduğu, eridiği ya da tasfiyeci süreçler içinde yozlaşıp kimliğini tükettiği bir tarihsel evrede, biz kendi öz emeğimizle var olmayı başardık. Bununla da kalmayıp, çok yönlü etki ve basınçlar altında, kimliğimizden, ideolojik eksenimizden ve değerler sistemimizden taviz vermeden ayakta kalmayı başardık. İdeolojik-politik tutarlılığını ve moral gücünü koruyabilmiş neredeyse tek hareket ol(330)duk. Bizim kendimizden hoşnut olmamamıza aldırmayıp, kabul etmek gerekir ki, bu da gerçekte az şey değil.

Bu az şey olmadığı gibi bir rastlantı da değil. Bunun bütün bir sırrı, bütün bir hikmeti, bu hareketin dayandığı ideolojik-politik çizgidedir. Bu olmasaydı zaten biz hiçbir şey yapamazdık. O çizginin bir anlamı, hayat içinde gerçek bir karşılığı olmasaydı, tanımladığım o son derece elverişsiz tarihi ortamda biz zaten yaşama olanağı bulamazdık. İyi-kötü bir kuvvet yaratabilmek bir yana, onca basıncın, saldırının, tasfiyeci cereyanın olduğu bir ortamda ayakta kalamazdık. Çok çabuk yılar ve kenara çekilirdik. Çoğu zaman bölünmeler, kenara çekilişin de bir geçici evresi oluyor zaten.

Ama bakın, biz başka birşey yaptık. Biz içinden doğduğumuz hareketin yapısal zaaflarıyla hesaplaşarak ortaya onun aşılması anlamına gelen bir yeni çizgi koyduk, böyle bir iddia taşıdık, bu inançla yola çıktık, bu inaçla yol yürüdük. Ve zaman bizi yok edemediğine göre, tam tersine biz zamana dayandığımıza ve üstelik bunu bir tutarlıkla, bir moral güçle yaptığımıza göre, demek ki bizim çizgimizin gerçekten bir hikmeti varmış. Demek ki onun toplumsal-siyasal yaşamımızda gerçekten bir karşılığı varmış.

Öncelikle altı çizilmesi gereken temel nokta budur.

Bunun ötesinde tabii ki siyasal yaşam karmaşıktır. Siyasal yaşamda hesapta olmayan çok şey vardır. Herşey bir yana, burada devrimci siyasal yaşamdır sözkonusu olan; sayısız karşı etken, güç ve saldırı vardır, mücadelenin zorluklarından gelen handikaplar, kitle hareketinin durgunluğunun getirdiği yorucu, yıldırıcı etkiler vardır. Bütün bunlarla iyi boğuştuğumuzu ve bir yere kadar geldiğimizi, şu an güç olarak da moral olarak da en ileri bir noktada olduğumuzu büyük bir içtenikle ve rahatlıkla söyleyebilecek durumdayım. İyi bir moral gücümüz ve çalışma tempomuz var. Önceliklerimiz, saptanmış hedeflerimiz ve buna yoğunlaşmış bir çalışmamız var. İşimizin başındayız, işimize bakıyoruz ve ilk günün kararlılığıyla yol yürüyoruz.

Bunun ne kadar görülüp izlendiği ya da hiç değilse hissedildiği(331)bizi hiçbir biçimde ilgilendirmiyor. Böyle kaygılar taşımıyor, bunu artık fazlasıyla budalaca buluyoruz. Geçmişte yeni çıkmış bir hareket olmanın bazı kompleksleri belki bizde de bir biçimde yansımıştır. Çalışmamızın, emeğimizin ve sonuçta kattetiğimiz mesafenin bir parça olsun görülebilmesi kaygısını belki bir ölçüde biz de taşıyorduk. Bu dönem çoktan geride kaldı, bu türden kaygılar artık bize yabancı.


Yüklə 1,69 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   95   96   97   98   99   100   101   102   ...   127




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin