Hafta hukuk nediR?



Yüklə 39,19 Kb.
tarix12.01.2019
ölçüsü39,19 Kb.
#95452




  1. HAFTA

HUKUK NEDİR?

Hukuk, belirli bir toplumda birey ve grupların toplumsal ilişkileri ve eylemleri üzerinde normatif ve zorlayıcı bir etki yapar. Toplum tarafından meşru olarak kabul edilen ve kurallarla belirginleşen bir toplumsal kontrol mekanizmasıdır. Hukuk “normatif bir bilimdir”. Hukuk toplumsal adaleti sağlamayı amaçlar.

Hukuk, belirli tarihsel dönemlerde toplumsal kültürlerin ürünleri olarak gelişmekte ve tarihi süreç içindeki kültürel gelişmeye paralel olarak hukuk ve hukuk üzerindeki düşünceler de yeni gereksinimlere yanıt bulabilmek için değişerek gelişmektedir.

Hukukun, toplumsal düzeni sağlamak için zorlayıcılık özelliği vardır. Hukuk, toplumu oluşturan kişiler ve kurumlara neyi yapmaları ve neyi yapmamaları gerektiğini söyler. Buradaki gücünü ise yine toplumu oluşturan üyelerin ortak bir irade ile sözleşmeye dayalı bir oluşum söz konusudur ki buna “toplum sözleşmesi” denir. Bireyin özgürlüklerinin sınırlanması hukuk aracılığıyla olur. Buradaki amaç toplumsal adalet, toplumsal barış ve toplumsal düzenin sağlamaktır.

Hukukun çeşitli tanımların şöyle yapabiliriz;


  • Toplum halinde yaşayan insanların sosyal yaşamdaki davranışlarını düzenleyen, toplumsal yaşamın huzur ve güvenliğini sağlamayı amaçlayan emir ve yasaklardan oluşan yazılı ve yazısız kuralların tümüdür.

  • Hukuk, sosyal hayatı düzenleyen maddi yaptırımlı yani kamu gücü ile desteklenmiş bulunan kuralların bütünüdür.

  • Hukuk, sosyal hayatta kişiler ile kişiler veya kişiler ile toplum arasındaki ilişkileri düzenleyen, maddi yaptırımlı yani uyulması zorunlu kuralların bütününden ibarettir.

  • Hukuk, toplum hayatını düzenleyen ve devlet müeyyidesi ile desteklenen sosyal kurallar bütünüdür.

  • Toplumun genel yararını ve ortak iyiliğini sağlamak amacıyla, insanların birbirleriyle veya meydana getirdikleri topluluklarla ve bu toplulukların birbirleriyle olan sosyal ilişkilerini düzenleyen yetkili makamlar tarafından konulmuş ve devlet müeyyidesi ile desteklenmiş bulunan sosyal düzen kurallarıdır.

Sosyal hayatı düzenleyen birçok kurallar mevcuttur. Din kuralları, ahlak kuralları ve görgü kuralları peki bütün bu kurallar varken hukuk kurallarının olması zorunlu mu şeklinde soruyla karşılaşılabilir.

HUKUKUN AMACI

  1. Toplumsal düzeni sağlamak

  2. Toplumsal ihtiyaçları karşılamak

  3. Toplumda eşitliği sağlamak

  4. Hukuki güvenliği sağlamak

  5. Adaleti gerçekleştirmek

SOSYAL HAYAT

İnsanoğlu geçmişten günümüze kadar çeşitli nedenlerde toplum halinde yaşaya gelmiştir. Bu insanın doğasında vardır. Bu noktaya Yunan filozofu Aristotales “insan sosyal bir hayvandır” diyerek insanoğlunun birlikte yaşayan bir tür olduğuna vurgu yapmaktadır.

Sosyal halde yaşayan insanlar yaşadıkları ortamda kargaşa olması istemezler, düzen ve huzurun var olmasını isterler. Bu düzen ve güven ortamının yaratılması birtakım kuralların oluşmasını gerekli kılmıştır. İnsanların kafasına göre kendi isteğiyle istediği şeyi yaptığı bir ortamda diğerlerinin haklarına ve yaşama alanlarına etkisi olumsuz olur. Bu noktada oluşturulan kurallar sosyal hayata neleri yapmamız gerektiğini ve neleri yapmamız gerektiğini belirten emir ve yasaklardan oluşur. Eğer sosyal hayatı düzenlemekte olan emir ve yasaklara yani kurallara uyulmadığı takdirde karşılaşılacak tepkiye yaptırım (müeyyide) denir.

Sosyal hayatı düzenleyen kurallar dört gruba ayrılır.



  • Din kuralları

  • Ahlak kuralları

  • Görgü kuralları

  • Hukuk kuralları

Din Kuralları

Allah tarafından konulmuş ve peygamber tarafından bizlere ulaştırılmış emir ve yasaklardır. Din kurallarının bir kısmı uhrevi ilişkileri (Allah ve O’nun kulları arasındaki ilişkileri) bir kısmı ise dünyevi ilişkileri (toplum ile ilgili olan ilişkileri) düzenler. Din kurallarının yaptırımı yani din kurallarının koyduğu emir ve yasaklara uymamamın tepkisi manevidir. Bu manevi ceza hayattayken değil insan öldükten sonra uygulamaya geçeceği görüşü dini inananlar için geçerli olduğu için din kuralların sosyal ilişkileri etkin bir biçimde düzenlemeleri tek başına yeterli değildir. Çünkü hiçbirimiz bu dünyada bir kimseye din kurallarının emrine uymaya zorlayamayız. Bu konuda devlet dahi tarafsız davranmak zorundadır. Bir devletin modern dünyada din kurallarına uymadığı gerekçesiyle bir kişiye ceza vermesi gibi bir durum söz konusu değildir.



Ahlak Kuralları

Ahlak kuralları kendi içerisinde sübjektif ahlak kuralları ve objektif ahlak kuralları olmak üzere ikiye ayrılır. Ahlak kuralları, başka insanların davranışlarını iyi veya kötü olarak yargılamada kullanılan ölçütler bütünüdür. Ahlak kuralları, insanların gerek kendilerine, gerekse diğer insanlara karşı olan ödevlerini gösteren bir takın davranış kurallarıdır.

Sübjektif ahlak kuralları, kişilerin bizzat kendi nefislerine karşı nasıl davranmaları gerektiğini belirtir. Örneğin, yalan söylememek.

Objektif ahlak kuralları ise sosyal hayatta kişilerin birbirleriyle olan sosyal ilişkilerindeki davranış biçimlerini belirtirler. Örnek olarak, başkalarının şeref ve haysiyetine karşı saygılı olunması gösterilebilir.

Ahlak kurallarının yaptırımı manevidir. Maddi bir yaptırım söz konusu değildir. Bir kişi ahlak kurallarına uymadığı gerekçesiyle toplum içerisinde ayıplanır. Bu anlamda sadece ahlak kurallarının uygulanması toplumsal düzenin sağlanmasında da din kurallarında olduğu gibi tek başına yeterli değildir.

Görgü Kuralları

Görgü (muaşeret) kuralları da din ve ahlak kuralları gibi sosyal hayatı düzenleyen kurallar arasında yer alırlar. Görgü kuralları, aynı çevreye mensup kişiler tarafından uyulan ve kişilerin benzerleri ile karşılaştıkları zaman takınmaları gereken davranış biçimleri ile konuşma, yeme, içme usulleri, oturuş biçimi, düğün ve benzeri törenlerde giyinme ve hareket tarzlarını gösteren kurallardır. Örneğin, yeni evlilere hediye götürmek, yemek yerken ağız şapırdatmamak. Görgü kurallarına uymamanın yaptırımı da manevidir. Görgü kurallarına aykırı davrananlara “görgüsüz”, “saygısız” “nezaketsiz” gibi nitelendirilirler.



Hukuk Kuralları

Hukuk kurallarının ve hukuki kurumların oluşturduğu düzene “hukuk düzeni” adı verilir. Hukuk kuralları maddi yaptırımlı oldukları için kişiler bu kurallara uyup uymama konusunda serbest davranmazlar. Hukuk kurallarının en önemli özelliği uyulmadığı takdirde maddi bir ceza ile karşılaşılır. Bu hapis cezası olabileceği gibi para cezası şeklinde uygulanabilir ya da belirli bir kamu hizmetinin yerine getirilmesi şeklinde de olabilir işte bu nokta hukuk kurallarını diğer din, ahlak ve görgü kurallarından ayıran en önemli unsurdur. Kaldı ki gelişen ve değişen sosyal hayat içerisinde din, ahlak ve görgü kurallarının yetersiz kaldığı noktada hukuk kuralları devreye girmektedir. Mesela bir işverenin haksız yere işçiyi işten çıkarması işçiyi bir hak arama yoluna iter bunu yaparken de ne dini kuralardan ne ahlak kurallarından nede görgü kurallarından yola çıkar sadece ve sadece hukuk kuralları içerisinde bu hakkını arar çünkü bu konuda sorunun çözümüne ilişkin kurallar mevcuttur.

Hukuk kuralları ile ahlak kuralları birbirleri ile çok sıkı ilişki içerisindedir. Zira hiçbir hukuk kuralı ahlaka aykırı hükümler içermez. Diğer yandan hukuk kuralları ile din kuralları arasında amaç birliği bulunmaktadır. Bu amaç toplumda huzur, barış ve güveni sağlamaktır. Diğer yandan dini kuralların kaynağı ilahi bir kaynaktır. Kutsal değerlere dayanır. Ancak hukuk kuralları insanlar tarafından ortaya çıkarılır. Din kurallarının yaptırımı manevi bir yaptırım iken hukuk kurallarının yaptırımı maddi bir yaptırımdır.

Hukuk Kuralları ile Din Kuralları Arasındaki İlişki


  • Din kurallarında manevi yaptırım vardır hukuk kuralarında manevi yaptırım vardır.

  • Din kurallarının kaynağı ilahi bir varlığa dayanırken, hukuk kurallarının kaynağı insanlardır.

  • Din kuralları için yasak olan bazen hukuk kuralları için yasak olmaya bilir. Mesela Alkol kullanmak İslamiyet dini için günahken hukuk kurallarında alkol kullanmanın bir yaptırımı bulunmamaktadır.

  • Din kuralları ile hukuk kuralları toplumsal güvenin, huzurun ve düzenin sağlamasını amaçlar.

  • Din kuralları o dine inananları ilgilendirirken hukuk kuralları kişiler yanında kurumları, örgütleri ve devletleri de ilgilendirir.

  • Din kurallarını değiştirmek imkânsızdır sadece değişen şartlara ve koşullara göre yeniden yorumlanabilir. Ancak hukuk kuralları insanlar tarafından koyuldukları gibi değiştirilebilirler ve hatta kaldırılabilirler.

Hukuk Kuralları ile Ahlak Kuralları Arasındaki İlişki

  • Hem ahlak kuralları hem de hukuk kuralları toplum düzenini sağlamayı amaçlar.

  • Hiçbir hukuk kuralı ahlaka aykırı olan hareket tarzının yapılmasın emretmez.

  • Ahlak kuralları hukuk kurallarına göre daha kapsamlıdır.

  • Hukuk kuralları kişilere haklar ve yükümlülükler getirir. Oysa ahlak kuralları, kişilere sadece yükümlülükler getirir.

  • Ahlak kurallarına uymamanın yaptırımı manevidir, hukuk kurallarına uymamanın yaptırımı ise maddidir.

  • Hukuk kuralları genellikle yazılıdır, ahlak kuralları ise yazılı değildir.

HUKUK KAVRAMININ ÇEŞİTLİ ANLAMLARI

  1. Pozitif Hukuk

Bir ülkede belirli bir dönem içerisinde yürürlükte bulunan bütün hukuk kurallarına pozitif hukuk denir. Pozitif hukuka müspet hukuk, yürürlükteki hukuk, objektif hukuk da denir.

Pozitif hukuk, mevzu hukuk ve örf ve adet hukuku olmak üzere ikiye ayrılır.



  1. Mevzu Hukuk: Yetkili bir makam tarafından konulmuş hukuk kurallarının bütünüdür. Anayasa, kanunlar, kanun hükmünde kararnameler, tüzükler ve yönetmelikler, anayasa mahkemesi kararları, içtihadı birleştirme kararları mevzu hukuk oluşturur.

  2. Örf ve Adet Hukuku: Zaman içerisinde, kendiliğinden meydana gelen ve yazılı olmayan hukuktur.

  1. Doğal Hukuk

Yürürlükteki hukukun üstünde yer alan, olması gereken hukuka doğal hukuk denir. Doğal hukuka, ideal hukuk olması gereken hukukta denir.

Doğal hukuk, pozitif hukuka yol gösterici niteliktedir. Pozitif hukukun amacı mümkün olduğu ölçüde doğal hukuka yaklaşmaktır. Çünkü pozitif hukuk ancak doğal hukuka yaklaştığı oranda adil olur. Doğal hukuk, adalet ilkesine dayanır.



HUKUK KURALLARININ UNSURLARI

Hukuk kurallarının unsurları olay, düzenleme ve müeyyidedir.



  1. OLAY

Genel olarak olay, insan iradesine dayalı olarak ya da ondan bağımsız dış dünyada meydana gelen değişikliklerdir.

  1. DÜZENLEME

Hukuki ilişkilerin düzenlenmesi, toplum adına hareket eden ve egemenlik hakkı kullanan devlet tarafından yerine getirilir. Devlet, hukuk kuralını ya kendisi oluşturur ya da toplumda geliştirilmiş herhangi bir kuralı benimseyerek maddi yaptırımlı hukuk kuralı haline getirir.

  1. YAPTIRIM

Yaptırım, yani müeyyide hukuk kuralına aykırı davranılması halinde toplumun bir tepkisidir. Başka bir deyişle yaptırım, hukuk kuralına uymaktan kaçınma halinde, kaçınan kişi için hukuk düzenin öngördüğü sonuçlardır.

Hukuk alanında yaptırımın maddi ve manevi olmak üzere iki yönü bulunmaktadır. Yaptırımın maddi yönüne “cebir”, manevi yönüne ise “tehdit” denir.

Cebir, devletin maddi bir zorlama ile hukuk kuralını ihlal edene karşı tepki göstermesidir.

Tehdit, hukuka aykırı davranıştan önce bu davranışı önlemeye çalışır, caydırıcılık özelliğine sahiptir.



  1. Yaptırım Çeşitleri

Yaptırım çeşitlerini ceza, tazminat, cebri icra ve işlemin hükümsüzlüğü olarak sıralayabiliriz.

aa) Ceza

Cezanın amacı, bir kötülüğü ödetmektir. Herkes yaptığı işin ve eylemin karşılığını bulmalıdır. Bu görüş ödetici ceza görüşüdür.

Diğer bir görüş ise önleyici ceza görüşüdür. Bu görüşe göre ceza, belli amaçları gerçekleştirmek için kullanılacak bir araçtır. Buradaki amaç, toplumu ve kişiyi suçtan korumaktır.

Bundan ayrı görüş ise birleştirici ceza görüşüdür. Buna göre cezanın amaç, suç işleyen kişinin cezalandırılacağını göstermek suretiyle suç işleme eğiliminde bulunan kişileri korkutarak suçtan caydırmaktır.

Şunu söyleyebiliriz ki cezanın amacı sadece ödetme olamaz. Bunu yanında cezanın suçluyu iyileştirmeli, düzeltmeli, onu bir daha suç işlemeyecek duruma getirmelidir. Bu noktada cezadaki amaç acı ve ıstırap vermekten çok onun yeniden topluma kazandırılmasını amaç edinmiştir.

bb) Tazminat

Haksız şekilde başkasına verilen zararın ödetilmesine tazminat denir. Buradaki amaç hukuk kuralına aykırı davranıştan önceki durumun mümkün olduğu kadar yeniden kurulmasıdır.

Tazminat, haksız fiil veya sözleşme şartlarına uymama sonucunda meydana gelen zararın giderilmesine yönelik bir müeyyide türüdür. Kusurlu bir davranış sonucunda zarara sebebiyet veren kişinin bundan sorumlu tutulabilmesi için, öncelikle bir zararın doğmuş olması gerekir.

Gerçek anlamda zarar, bir kimsenin mal varlığında onun rızası olmaksızın meydana gelen eksilmedir. Söz konusu eksilmeye maddi zarar denir. Kişilik hakkının ihlal edilmesi ise manevi zarara sebebiyet verir.

Maddi tazminata örnek olarak, bir kimsenin otomobilinin camını kıran kişi bu hareketiyle mal sahibine verdiği zararı tazmin etmek zorundadır.

Manevi tazminata örnek olarak ise, kişilik haklarına tecavüz edilmesi halinde meydana gelen zararlar. Mesela bir gazetede bir kişiye yönelik haksız yere hakaret içeren ifadeler için kişinin gazeteye karşı manevi tazminat hakkı vardır.

Manevi tazminatı amacı, şahsiyet haklarına yöneltilen haksız bir tecavüz sonucunda, tecavüze uğrayanın çektiği acıyı, manevi üzüntüyü veya uğradığı ruhsal sarsıntıyı gidermeye yardımcı olacak bir tatmin yolu bulmaktır.

cc) Cebri İcra

Cebri icra, bir borç ilişkisinde edim yükümlülüğünü rızasıyla yerine getirmeyen borçlunun, devlet gücü aracılığıyla zorlanmasını sağlayan bir müeyyide çeşididir.

Cebri icra borç ilişkilerinde yükümlülüklerini yerine getirmeyen borçluya karşı devlet veya yetkili kıldığı makam ve merciler tarafından uygulanan ve yükümlülüğün zorla yerine getirilmesini sağlayan tedbirlerin bütünüdür.

Cebri icranın konusunu özel hukuk ilişkilerinden doğan alacaklar oluşturabildikleri gibi kamu hukukundan doğan alacaklarda oluşturabilir.



dd) Hükümsüzlük

Bir işlemin hukuku düzeninin emredici kurallarına uygun olarak yapılmaması onu geçersiz kılar. Bu açıdan özel hukukta yokluk, butlan, iptal edilebilirlik ve eksiklik gibi müeyyideler söz konusudur. Örneğin, evlendirme yetkisine sahip olmayan bir kişinin evlendirme işlemini gerçekleştirmesi o işlemi yok hükmünde kılar. Diğer bir örnek olarak Anayasa hükümlerine aykırı bir kanunun çıkartılması onun iptal edilmesi sonucunu doğurur.



ee) İptal

Hukuk kurallarına aykırı biçimde yapılmış olan idari işlemlere uygulanacak olan yaptırım iptal şeklinde ortaya çıkar. Hakları bir idari makamın yapmış olduğu karara dayalı olarak ihlal edilen kişiler yargı yoluna başvurarak ilgili işlemin iptal edilmesini talep edebilirler.




Yüklə 39,19 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin