Rızasız lokmamı bölen Diyanet
Haramı görmezden gelen Diyanet
Rehberim olamaz, yolum olamaz
Ali DAL
18.01.2013-ANTAKYA/HATAY
*******
Erdoğan: “TV’sini verdik; ‘Apo’nun hiçbir manisi’ kalmadı…
Bu koşulların hiçbiri, bu rahatlık Silivri esiri Vatanseverlere sağlanmıyor; çoğu aylarca, haftalarca hücrelere atılıyor, psikolojik işkence yapılıyor, suçsuzluk delilleri göz ardı ediliyor, yaptıkları savunmadan dolayı senelerce hapis cezası veriliyor vs. vs., saymakla bitmez. Öte tarafta silahlı örgütünün tehdidi ile ABD ve AB´nin baskısından dolayı idamdan paçayı kurtarmış bir bebek katiline nerede ise 5 yıldızlı otel yapacaklar, “bir koynuna kadın vermedikleri kaldı zaten.”
Afrika turunu tamamlayarak yurda dönen Başbakan Erdoğan, uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlarken ilginç açıklamalar yaptı. Erdoğan, müzakere yürüttükleri İmralı’nın “görüşmeye müsait hale getirilmesi” ile ilgili bir soruya şu cevabı verdi: “Bir defa İmralı’nın koşulları dünyada hiçbir ülkede olmayan çok iyi koşullardır ve burada adeta özel bakım söz konusudur. Yatağı var, televizyonu ya konuldu ya konuluyor. Günde 1 saat 5 arkadaşıyla avluda volta atıyor. Hiçbir manisi yok.” Murat BİNZET-13.01.2013
APO’NUN ERDOĞAN’A“MANİ”Sİ
Zevki olsun soframın
Süslemeli bir kadın
Çoktan hallolmalıydı
Neden ilgisiz kaldın
********
Konuğum ol Ada’da
Ses verme Ankara’da
“Elçi” kalsın; kendin gel
Bekliyorum burada
*********
Hep yan yana duralım
“Ortak plan” kuralım
Kim “Vatan- Bayrak” derse
Prangalar vuralım
********
Ben “PKK” ; Sen “Din” de
Ben “Kürdistan” ; sen “Cin” de
Korkudan hal kalmasın
Yedisi, yetmişinde
*********
Birlikte aynı yolda
Yürüyüp iki kolda
Koyalım son noktayı
İmralı’da, Oslo’da
**********
“Bensiz” ; sen olamazsın
Yazanlar “Böyle” yazsın
Benim gibi “kanka” yı
Vallahi (?!) bulamazsın
**********
AB’yi, ABD’yi
Benimle çöz her şeyi
Ben sana el vermeden
Geçemezsin dereyi
**********
APO’yum; manim budur
Önce duy; sonra duyur
“Kanka” olduk biz artık
Recep Bey, şöyle buyur
Ali DAL
17.01.2013- ANTAKYA/HATAY
"Adalet Terazisi" ni elinde tutan “kadın” kimden hamile?!
Ali DAL-Adalet terazisini tutan kadının gözleri niye bağlıdır? Cellatların da gözleri bağlıydı ortaçağda. Teraziyi tutan kadın, adaletin ve kendisinin ırzına geçenleri göremesin diye gözlerini bağlamışlardır. Uzatmayalım; “maskeli ve gizli tanıklarla” tecelli ettirilen adalete gözleri görmeyen bir sembol yaraşır!
Tutukluluk için mutlaka aranan, “suçun işlendiğine dair kuvvetli şüphe”, “kaçma olasılığı” ve “delillerin karartılması” ihtimali gibi şartların var olup olmadığı ortaya açıkça ve tartışılmayacak biçimde konulmaksızın tutuklamalara karar verilmesi en başta Anayasa’ya aykırıdır. Öte yandan işlenen alenen hukuk trajedisine öyle bir “komedi” eklendi ki insan bahsetmeden geçemiyor.
Matematik diliyle anlatmaya çalışalım: 1- Bir zanlının tutuklanması için ilk evvela “suça dair kuvvetli şüphe” gerekir. 2- Kuvvetli şüphenin oluşması için kuvvetli delillere ulaşılmış olması gerekir. 3- Kuvvetli delillere ulaşılmışsa, tutuklamaya karar verilebilir. 4- Bu durumda da zanlının, delilleri karartma ihtimali ortadan kalkmıştır. 5- Bu durumda tutuklama için “kaçma olasılığına” bakılmak lazım gelir.
Bense şunu bilir şunu söylerim: Hukukla oynayan, hem ülkesinin hem de kendi iktidarının temellerine dinamit yerleştirir. Bu hukuk animasyonları, ne piyonlara ne de sahnedeki iktidar aktörlerine yar olur. Hukukun üzerindeki “siyaset gölgesi” VE “iktidar kavgası” öyle karanlık bir ortam yarattı ki, ADALET TERAZİSİNİ ELİNDE TUTAN GENÇ KADININ KİMDEN HAMİLE KALACAĞI BELLİ DEĞİL. İddia edildiğinin tersine, Türkiye’nin kucağında bir “ileri demokrasi” bebeği değil, “babası belli olmayan” bir demokrasi ile hukuk kalacaktır. Osman Türkoğuz-06.01.2013
"Adalet Terazisi" ni elinde tutan “kadın” kimden hamile?!
Sevgili Okurlar;
"Adalet Terazisi" ni elinde tutan “gözü bağlı kadının” kimden hamile kaldığı?!” na dair; (açılımını yapacak olursak); hercümerç edilen yani ırzına geçilen “kuvvetler ayrılığı” ile ilgili olarak yukarıda söylenmesi gerekenler altı çizilerek vurgulanmış…Bu düşünceden hareketle; bana dizelerle destekleme tarafı kalmış diyerek; adalete yaşatılan acıları “nisyan ile malûl olan insanlara” bir kere de dörtlüklerle yansıtmaya çalıştım… Sağlık ve başarı dileklerimle…
"Adalet Terazisi" ni Elinde Tutan “Gözü Bağlı Kadın” Ve Başına Gelenler??!!...:)))
Adalette teraziler şaşmışsa
Terazi tutanda göz bağlı demek
Hak gasp eden Üsküdar’ı aşmışsa
“Puştların ipiyle” söz bağlı demek
*********
Adalete siyasetin gölgesi
Düşerse kalır mı hukuk dengesi
Dalda çürüyorsa “hakkın” meyvesi
Dolu yağan kışa, yaz bağlı demek
*********
“İşlenmeyen suçlar” üreten yerde
“Kabul et?!” diyerek direten yerde
“Bu denli” altını kirleten yerde
“Adalet” altında bez bağlı demek
*********
“Maskeli ve Çakma Tanığı” ; sise
Batırıp “Teşhis et” diyorlar size
“Hukuka tecavüz” bu değil ise
Irzına geçilen kız bağlı demek
**********
“Gözü Bağlı Kadın” kalmışsa gebe
“Kime baba desin” doğacak bebe
“Suçlanır olmuşsa” doğurtan ebe
“Pis kokan meçhule” giz bağlı demek
**********
Adliye önünde gözü bağlı kız
Hep uğrar tacize; hep kalır yalnız
“Çakma” suça batmış ise dosyanız
Gizli Tanıklarda “Yüz” bağlı demek
İyi çalışmalar saygı ve sevgiler-Murat Binzet-mailto:m1000zet@gmail.com
Adalet mülkün temelidir. Mülk ise adaletsizliğin...
Madem “Huzur İslam'dadır” O Halde
“Huzurlu O İslam” Hani Ya Nerde
Madem “Huzur İslam’dadır” o halde
Bir huzurlu İslam ülkesi göster
Barış dendiğinde harikulade
Bir huzurlu İslam ülkesi göster
***********
Haramice gelecekten çalmayan
“Haçlı Güruhundan” emir almayan
Komşusuyla husumeti olmayan
Bir huzurlu İslam ülkesi göster
***********
Madem iki buçuk milyar Müslim var
Kaçı savaşmıyor; kaçı bahtiyar
Al şu haritayı, bak diyar diyar
Bir huzurlu İslam ülkesi göster
***********
Hangisine baksam (?!) yanıyor içim
Ve hep kula kulluk, hep yanlış seçim
Fazla değil; yalnız numune için
Bir huzurlu İslam ülkesi göster
************
Başkaları konar kaynaklarına
Kendi gözleriyle bakmaz yarına
Var mı sahip çıkan itibarına
Bir huzurlu İslam ülkesi göster
************
Kaçı “ilim” diyor; kaçı “hüner” de
Ben mi görmüyorum, hani Ya Nerde
Uzakta, yakında, görünürlerde
Bir huzurlu İslam ülkesi göster
************
“Haklı” demeseniz dahi siz bana
“Bu kafayla” huzur gelmez İslam’a
Allah akıl, izan vermiş insana
Bir huzurlu İslam ülkesi göster
Ali DAL
16.01.2013-ANTAKYA/HATAY
“BUNU CHP YAPSAYDI, “DİNSİZ” DERLERDİ !…”
“AKP’Lİ BELEDİYE, BORCU İÇİN DÖRT CAMİYİ SATTI!”
Sevgili Okurlar;
Yukarıda ki “Sözcü Gazetesi” nin manşet ve oldukça manidar haberini kim nasıl, ne şekilde yorumlar, bilemem ama, AKP’nin; %50 oy aldığına; yani her iki kişiden birini “ümmetleştirip” malum safına çekmeyi “başardığı” acı da olsa bir hakikattir!!.. Aldığı güçle denizi, limanı, dereyi, çayı, araziyi, teraziyi satan, taşı mercimeğe katan AKP’nin, “Ben Yaparsam Mübah; Sen Yaparsan Günah!!” diyebilecek kadar “yivsizleşmesini” dikkatlerden uzak tutmuş gibi “120 bin camiden” dört tanesini satmış olmasını manşet yapan “SÖZCÜ GAZETESİ” ne “sitem etmek” geldi içimden… Hal böyle olunca da sitemimi dizelere havale ederek içimi dökmeye çalıştım…Kıssadan hisse alınması ve Ülkenin topyekün uyandığı sabahta buluşulması dileği ile…Esen kalınız…
“SİTEMİM VAR SÖZCÜ’YE ??!!...:))))
Açık açık sitemim var SÖZCÜ’ye
AKP, dört cami satmışsa n’olmuş
Takip için ne gerek var gözcüye
Dört camiyi mülke katmışsa n’olmuş
***********
Kalsa idi satılmadık dağ, dere
Sıra gelir miydi mescid, minbere
AKP; “görkemli minarelere”
“Satılık” levhası takmışsa n’olmuş
***********
AKP satarken denilmez; “niye??!!”
Selimiye, Eyüp, Süleymaniye
Ülkedeki yüz yirmi bin camiye
Kendi mülkü gibi bakmışsa n’olmuş
************
“Yaptığı riyayı” gözden kaçırıp
“Aldatmayı” camilere taşırıp
Aşırırken “AKP’ce” aşırıp
“Biraz” utanmayı atmışsa n’olmuş
************
“Sürgünlere” göndererek gerçeği
“İmanın Sargısı” yapıp peçeyi
“Hadis, ayet” görüp Emevice’yi
Camiler satarak sapmışsa n’olmuş
************
“SÖZCÜ’ye sitemim” devam ediyor
AKP’ye “Cami Satıyor” diyor
Neden AKP’yi “taciz” ediyor
“Doymayan Nefsine” tapmışsa n’olmuş
Ali DAL --15.01.2013- ANTAKYA/HATAY
DAL “HATAY ESNAFI FERYAT, FİGAN İÇERİSİNDE”
|
|
|
Tarih : 13.12.2012 - 17:37:29
|
|
Pınar Gül ziyaretlerden birisini Hatay’ın yetiştirdiği yazar ve gazeteci Ali Dal’da yürüyüş ve miting davet etti.
|
|
|
İşçi Partisi Öncü Kadın Genel Başkanı Pınar Gül Antakya’da 22 Aralık 2012 Günü yapılacak yürüyüş ve miting için ziyaretlerini sürdürmektedir. Pınar Gül ziyaretlerden birisini Hatay’ın yetiştirdiği yazar ve gazeteci Ali Dal’da yürüyüş ve miting davet etti. Ziyarette Gül, “Biz İşçi Partisi Öncü Kadın olarak yola çıktık ama hepimiz birlikte, yan,yana olalım ve savaşa karşı sesimizi daha gür çıkaralım. Diyorum.”
Ali Dal ziyaretten dolayı teşekkür ederek, elbette bu mücadelenin içinde olmamak ayıptır. “Bir kere dünyanın yarısı bayanlar, diğer yarısı da onların dünyaya getirdikleridir. Öncü kadının başlattığı bu mücadele ve mitingi yüreğimle, birikimimle, her şeyimle yani bütünlüğünle sizi destekliyorum. Barışla ilintili olan eylemleri desteklemeyenleri yadırgarım. Savaşla bir yere varacaklarını sananları lanetlerim. Lanetlemeyenleri ise kınar ve talihsizlik olarak bakarım. Bakın ben çok gezen insanım, nakliyeciyi, lokantacıyı, bütün esnafı dolaşıyorum. Hepsi feryat, figan içerisindedir. Ben şunu söylüyorum. Şikayet hakkınız yoktur. Hz. Ali efendimiz şunu söylemektedir. ‘aynı şeyde iki kez aldanırsanız hatayı karşıda aramayınız.’der. Kendinizde arayın der, çünkü insanlarda akıl vardır. Biz diğer hayvanlardan ayıran akıldır. Ben iki kez aynı hataya düşüyorsam niye karşı tarafı suçluyayım ki. Bu iktidar 10 yıldır başımızda sıkıntı ise dertse, kangren haline dönüştüren bu iktidarı desteklemek hatası vardır. Bunu kendimizde aramalıyız. Biz bunları elimizle canavarlaştırdık, şimdi de baş etmeye çalışıyoruz. Onun için herkes elini taşın altına koymalıdır. Diyorum.” Diye konuştu.
|
|
HATAY MECLİS SALONUNDA HATAY MECLİSİ TOPLANDI
|
|
Tarih : 24.12.2012
|
|
PINAR GÜL (İŞÇİ PARTİSİ ÖNCÜ KADIN GENEL BAŞKANI) Antakya’da bu gün bir tarih yazdık. Türkiye-Suriye savaşına ve patroit füzelerine karşı binlerce insanın katıldığı bir kitlesel basın açıklaması yaptık.
|
|
|
İşçi Partisi Öncü Kadın Antakya Ulus meydanında binlerce insanın katıldığı bir kitlesel basın açıklamasını başarı ile sonuçlandırdı. Bu başarın arkasında doğru önderlik ve doğru eylem yapılması sonucunda sağduyu galip geldi. Hatay valiliği hükümet kıyamet kopacak yaygarasına rağmen hiç kimsenin burnu kanamadı. Halkın bu basın açıklamasından sonra barış ve huzur umutları bir kere daha yeşerdi.
Öncü Kadın ve Ulusal Kanal’ın ortak düzenlediği Hatay Meclisi Eski Hatay Devleti Meclis salonunda 600 aşkın seyirci ve 13 konuşmacının yer aldığı toplantı “Türkiye-Suriye krizi ve Hatay’ın sorunları” masaya yatırıldı.
Bu toplantı birkaç saat içinde karar alındı ve toplantı gerçekleşti. Bu toplantı gösterdi ki Hataylı insanların Savaşa karşı barışı savunmada kararlı olduğunu gösterdi.
Hatay Meclisine konuşmacı olarak CHP Hatay Milletvekili Refik Eryılmaz, İşçi Partisi Öncü Kadın Genel Başkanı Pınar Gül, Emekliler Sendikası Hatay Şube Başkanı ve Yeşilpınar Belde Kadınları Dayanışma Derneği Başkanı Meryem Kılıç, Hataylı Yazar ve eğitimci Ali Dal, Sanatçı Suzan Aksoy, Alevi Kültürünü Araştırma Derneği Samandağ Başkanı Süleyman Okur, Ehl-i Beyt Vakfı Genel Başkanı Ali Yeral, İskenderun Demir Çelik Çalışan ve Emeklileri Derneği Başkanı ve Savaş Karşıtı Platform Başkanı Bayram Özarslan, Yaylıca Beldesi Mahalle Muhtarı Ali Aslan, Iraklı Gazeteci Cevat Gök, TGB Yöneticisi Tuğçe Atay ve Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Adnan Türkkan konuşmacı olarak Hatay Meclisinde bulundular. Hatay Meclis binasındaki toplantıyı Ulusal Kanal Haber Sunucusu Filiz Öntaş yönetti.
Toplantı iki saati aşkın sürdü. İlgi büyüktü iki saat boyunca insanlar deyim yerindeyse konuşmaları ilgi ile izlediler ve alkışlar ve “Türkiye-Suriye Kardeştir. Amerika Kalleştir” sloganlarla ile destek verdiler.
Açılış Konuşmasında Filiz Öntaş.
Değerli Ulusal Kanal izleyicileri sizlere bu gün eski Meclis binasından sesleniyoruz. Burası Hatay’ın Türkiye’ye katılmasına karar verilen eski meclis binasıdır. Biz burada Hatay’ın önde gelen Hatay Meclisini topladık. Biz burada yine AKP’nin kıskacında Suriye krizini ve Hatay’ı konuşacağız.
REFİK ERYILMAZ (CHP HATAY MİLLETVEKİLİ)
Bölgemizi derinden etkileyen kirli bir savaşı hep birlikte izliyoruz. Suriye halkı 22 Aydır emperyalizme ve onun işbirlikçilerine karşı onurlu bir mücadele veriyor. Bugün mevcut politikalarla Suriye’ye barışı ve demokrasiyi getirmeleri mümkün değildir. Şu an ki yönetim yani Beşer Esad düşse Suriye’de kan gövdeyi götürür. Küresel güçlerin amacı Suriye’ye demokrasi götürmek değil, Suriye’yi tahrip etmek ve yağmalamaktır. Halkımız Suriye’ye karşı bir savaş istemiyor, çünkü halkımız biliyor ki bu savaş bizim savaşımız değildir. Suriye ile sınır kapılarımız kapanmış ve ticaretimiz tamamen durmuştur. Hükümet iflasları dikkate almıyor ve iki kalemde ihracat devam ediyor. Birincisi silah, ikincisi terörist bunun karşılığında ise bol, bol mülteci ithal ediyoruz.
PINAR GÜL (İŞÇİ PARTİSİ ÖNCÜ KADIN GENEL BAŞKANI)
Antakya’da bu gün bir tarih yazdık. Türkiye-Suriye savaşına ve patroit füzelerine karşı binlerce insanın katıldığı bir kitlesel basın açıklaması yaptık. Şimdi ise bu tarihi binada Hatay Meclisi ile birlikteyiz. Bu çalışmaları yaparken Antakyalı bizi bağrına bastı. Biz baştan böyle olacağına inandık. Hatay valiliğinin engellemesine, şakır, şakır yağan yağmura karşın, nitelikli ve kahramanca basın açıklamasını birlikte başardık. Biz Türkiye-Suriye barışı ve huzuru için yine patroitların ve Kürecik’teki radarların buradan sökülüp atılıncaya kadar el, ele mücadele etmek zorundayız. Biz dedik ki Antakya’da Türkiye-Suriye kardeştir diyeceğiz ve el ele tutuşacağız dedik ve Suriyeli kadınlar da Lazkiye’de aynı sloganı haykırdılar. İşte biz sözümüzü tuttuk. Biz dünya’ya Ortadoğu’dan ve Türkiye’den şöyle bir bayrak salladık. Kahrolsun Amerikan emperyalizmi. Yine size söz veriyoruz ve and içtik ülkemizden son düşman askeri çekip gidinceye kadar el, ele ülkemizi savunmaya devam edeceğiz.
MERYEM KILIÇ (EMEKLİ-SEN HATAY ŞUBE BAŞKANI VE YİŞİLPINAR KADIN DERNEĞİ BAŞKANI)
Ben Hataylı kadın olarak savaşa karşı Türkiye-Suriye kardeşliğini savunuyoruz. Biz 25-26 Ağustos’da yeşilpınar’da “kardeş kanına hayır, barış için çığlık” etkinliğini düzenledik. Bizler emperyalist bir savaşın tarafı olmadığımız için, kardeş kanın dökülmesini istemediğimiz için barış kıvılcımını Yeşilpınar’da çaktık. Ben bir asker annesiyim diyorum ki, Amerika ve İsrail için kardeş kanını dökmeyeceğiz ve yavrularımızı böyle bir emperyalist savaşın içine atılmasına karşıda mücadele ederek direneceğiz.
ALİ DAL (YAZAR VE EĞİTİMCİ)
Mustafa Kemal Kurtuluş savaşını başlatınca en büyük güvencemiz analarımızdı. Nene Hatunlar, Kara Fatmalar sayamayacağımız kadar bizim kadın önderlerimiz vardı. İşte yine analarımızın şu çoğaldığını ve onbinlerce, yüzbinlerce olduğunu görüyorum. Aydınlarımızın, yazarlarımızın, ozanlarımızın da güç verdiği bu umut verici tablo, milli direncimizi Ay Yıldızlı bayrağımız gibi gönderlere taşıyacaktır. Ayyıldızlı bayrağın yere düşmemesi ve sınırlarımızın tartışılır hale gelmesine karşı koymak adına hep birlikte bu ulusal mücadelede “İkinci Kurtuluş Savaşı” na ortak direncimizi göstermek zorundayız.
SUZAN AKSOY (SANATÇI)
Aslında Sadece Suriye halkı ekonomik olarak çok zor durumda değil, Hatay haklıda çok zor durumdadır. Kime merhaba dedimse kredi ve dolar borcuna girmiş ve ekonomik olarak dibe vurduklarını belirtiyorlar. Savaş sadece ve sadece kadınlarımızı ve çocuklarımızı vuruyor. Sınırlarımız ajanların yol geçen hanına geldi. Hani bizim ve sizin can güvenliğiniz nerde? Bizim askerlerimiz içerde bu iktidar bizi yabancı askerlere emanet etti. Onlar mı bize koruyacak? Savaşın çıkacağı sıfır noktasındayız. Ben bir asker annesiyim ve oğlum bedelli askerlik yapmam dedi ve askere gitti.
SÜLEYMAN OKUR (ALEVİ KÜLTÜRÜNÜ ARAŞTIRMA DERNEĞİ SAMANDAĞ ŞUBE BAŞKANI)
Ben ulusal kanalın sesinin kısılmasını hiç istemiyorum. Onu baştan belirteyim. Suriye’de kendilerine Müslümanım diyenler insanların kollarını, bacaklarını keserek katliam yaptılar. Bunlar İslam olabilirler mi? Hangi semavi din bunu kabul eder? Bunlar dünya çapında İslam denildiğin de terörizm ve kan olduğunu yaymak için çalışmalarını yapıyorlar. Bunlar sahte müslümandır.
BAYRAM ÖZARSLAN (İSÇEİD VE KARDEŞLİK PLATFORMU BAŞKANI)
Bizler savaş karşıtı İskenderun da 26 kitle örgütü bir araya geldik ve savaşın olmaması ve kardeş kanın akmaması için güzel çalışmalar yaptık. Savaşın getireceği yıkımı, vahşeti ve ekonomik çöküntüyü anlattık. Biz insanların bu savaşa karşı duyarlı hale getirdik. Bu çalışmalarımız meyvesini verdi. Dikkat ederseniz Suriye ile sınır illerinde en duyarlı illerden biri Hatay’dır. Savaşa karşı örgütlenmeliyiz. Çözüm yollarından biri halkı mücadele alanlarına çekmektir. Bir çağırım da Hatay valisinin devletin ve halkın valisi olmasıdır. Siyasal iktidarın valisi olamaz. Diğer yandan biz anayasal hakkımız olan eylemlerimizi yapacağız ve kimse engel olamaz.
ALİ ASLAN (YAYLICA MAHALLE MUHTARI)
Arkadaşlar bizim düşmanız komşularımız ya da alevi-sünni değil ortak düşmanımız çok açık emperyalizmdir. Her gün her yerde bu Suriyeli mülteci altında teröristlerin olmasından bıktık ve artık bunların buralardan gitmesini istiyoruz. Arabada Arapça konuşuyorlardı. Ben de Arapça bildiğim için “inşallah bu topraklar bizim olacak” konuşmalarını şahit oldum. Diğer taraftan bizim beldede Suriye ile sınır ticaretinden insanlarımız para kazanıyordu. Ev yapmak için borçlandılar ve ticaret durunca borçlarını ödeyemez duruma düştüler.
TUĞÇE ATAY (TGB HATAY YÖNETİCİSİ)
Tıpkı 19 Mayıs’ta Mustafa Kemalin emperyalist işgalcileri denize döktüğü gibi Esad yönetiminin de emperyalistleri mazlum halkların kanında boğacaktır. 16 Eylül Hatay direnişi olmasaydı bu gün buralarda rahat konuşamazdık. Devrimci Hatay halkına binlerce teşekkür ediyorum.
ADNAN TÜRKKAN (ULUSAL KANAL GENEY YAYIN YÖNETMENİ)
Emperyalizmin ön cephesinde direnen Hatay halkının arasında olmak son derece beni duygulandırdı. Hatay halkının temsilcileri ile birlikte olmak onur ve mutluluk kaynağıdır. Burada sendikacılardan, demokratik kitle örgütleri temsilcileri ve Hatay halkından gümbür, gümbür bir ses çıkmaktadır. Buna tahammül edemeyenler vardır. Hatay valiliğinin Hatay halkının sesini boğmaya çalışıyor biz de ona inat Hatay halkının sesini bütün Türkiye’ye bütün dünya’ya ona inat duyurmak istiyoruz. Türkiye’nin gerçek dostları Esad ve Emperyalizme karşı direnen Suriye halkıdır. İşte bu mücadeleyi boğmaya çalışıyorlar.
MEHMET ALİ KANATLI (İŞADAMI. HATAY GÖNÜLLERİ DERNEĞİ YÖNETİCİSİ)
Mustafa Kemal şu söze söylemiştir. “Hatay benim vazgeçilmez meselemdir” demiştir. Biz Hataylılar Türkiye’ye katılmada gönüllü katıldı. Bunun altını çizmek istedim. Ayrıca 41 yıllık esnafım ve Hatay ekonomik olarak bu kadar zor durumda kalmamıştı. Çeklerimizi bankadan kredi çekerek ödemek zorunda kalıyoruz. Bunun nedeni ise bizim Antakyamıza bölgeden çok ciddi alış-veriş yapmaya gelen insanlar vardı. Bunlar krizden sonra gelmez oldular.
ALİ YERAL (EHL-İ BEYT DERNEĞİ GENEL BAŞKANI)
Bizim kimse ile düşmanlığımız yoktur. Biz Alevisi, Sünnisi ve Hıristiyanlarla bu medeniyet şehrinde kardeş kardeş yaşarken Suriye’ye düşmanlık yüzünden bu hale geldik. Ben İstanbul’a gidip, gelirken gözlerimle görüyorum. Antakya’ya bölgeden her gün 20-30 terörist arabalarla, uçaklarla getirilmektedir. Bunlar bizim sınırlarımızdan Suriyeli kardeşlerimizi katletmek için gönderilmektedir. Onun için bugün Suriye-Türkiye dostluğunu savunmak Amerikan emperyalizme karşı çıkmak her vatandaşın temel görevidir.
SEYİRCİLER SÖZ ALDILAR.
Bir izleyici “Başbakan PKK’lıları sınırda davul zurna ile karşıladılar. Şimdi ise Suriyeli Teröristlere topraklarımızda beslemektedir. Böyle başbakan istemiyoruz” dedi. Diğer bir söz alan konuşmacı ise “Her gün işyerlerimize baskınlar düzenleniyor ve cezalar yazılıyor. Bizden kesilen paralar ise teröristlere silah alınıyor.” Açıklamasını yaptı. Konuşmacılardan birisi de “ Bizi bu tür basın açıklamalarında mahallemiz kuşatılıyor. Benim önerim vali halk ile karşı, karşıya gelmesin. Biz demokratik hakkımızı kullanıyoruz” şeklinde konuştu. Suriyeli bir bayan gazeteci konuşmasında katillerin komşu ülkelerden getirildiğini belirterek şunları söyledi. “Biz Suriyeliler çok kötü günler yaşıyoruz. Sizin Çanakkale’de yaşadıklarınızı yaşıyoruz. Mustafa Kemal sizin için neyi ifade ediyorsa, Beşer Esad başkanımız da bizim için onu ifade ediyor. Buradaki kamptaki teröristlerin Suriye’den geldiğini söylüyorlar. Ama bunlar Suriye’den gelmiyorlar. Bu teröristler Sudi Arabistan hapishanelerinden buraya gelip, eğitilen, sonra Suriyelileri öldürsün diye gönderilmiş insanlardır. Suriyeliler Amerika ve Erdoğan’a karşı direnmektedir. İşçi Partisi Merkez Karar Kurulu Hüseyin Karanlık ise İşçi Partisinin Suriye’ye bombalar düşünce bizimde içimize yangın düşmüştür diyerek “Partimiz derhal bir emir vererek, derhal Hatay’a gidiyorsunuz. Bu ateşi söndürmek ve Türkiye-Suriye kardeşliğinin ateşin düştüğü yerden bölge halkı ile dayanışmasını yükseltiyorsunuz. İşçi Partisi Hatay halkına sihirli bir formül önerdi. Meydanlarda masalar açarak, “terör kampları kapatılsın, teröristler sınır dışı edilsin.” Çalışmasına başladı. Arkasından kapalı solon toplantıları, açık hava toplantıları, 16 Eylül direnişi ve İşçi Partisi Öncü Kadının Hatay kitsel basın açıklaması ile bu günlere geldik. Bu eylem Türkiye ölçeğinde değil, Ortadoğu ölçeğinde değil, emin olun kadınlar dünya ölçeğinde kadınların büyük bir isyanıdır. Valilik bu mücadelemiz sonucu buraya gelen mültecileri Hatay dışına göndermek zorunda kaldı. Hatay valiliğine bunu yaptıran ise bizim bütün saldırılara rağmen direnişimizdir. Bize vatandaşlar şöyle teşekkür etti. “Artık sizin eylemlerinizden sonra sakallı korkutucu insanlar sokaklarda daha görünüyorlar” dediler. Biz de bunu Hatay’ın yiğit insanları ile başardığımızı belirtiyorum.” Diye sözünü tamamladı.
|
|
|
Reyhanli Öncü Haber
URL: http://reyhanlioncuhaber.com/yazdir.asp?ID=1506
|
Dostları ilə paylaş: |