3. KUŞATMA NASIL YARILIR? Başlıklı bölümünde;
Tayyip Erdoğan hükümeti nasıl bertaraf edilebilir ve Milli Hükümet nasıl
kurulabilir'
Tayyip Erdoğan iktidarı, Miîlet-Ordu işbirliğiyle bertaraf edilebilir. Millet-Ordu işbirliği, hiçbir zaman saray darbesi anlamını taşımamaktadır. Millet-Ordu işbirliğinin unsurları Millî Kuvvetler olarak adlandırılacaktır. Millî Kuvvetler şöyle sıralanabilir:
-
Halk hareketi
-
Millî Güçbirliği
-
Meclisteki Millî Kuvvetler
-
Ulusal medya (Ulusal Kanal vb)
-
Türk Ordusu
Bu metinden de açıkça anlaşılacağı üzere ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN
bünyesinde kurulan ve bizzat şüpheliler Kemal KERİNÇSİZ ve Sevgi ERENEROL tarafından
yönetilen Milli Güç Birliği oluşumunun, İşçi Partisi örgütlenmesi içinde de bulunduğu ve
şüphelilerce yapılacak olan iktidarı millet ordu işbirliği ile bertaraf etme ve bu gücün içinde
bulunan Milli Kuvvetler tabiri içinde Ulusal Medya (Ulusal Kanal vb.) denilerek Aydınlık
Dergisinin de Ulusal Medya içersinde yer aldığını ve bu konudaki İşçi Partisi ve diğer
şüphelilerden elde edilen "Ulusal Medya 2001" isimli dokümanın da örgütün amaçlanna
uygun olarak hayata geçirildiğini anlatmakta olup, bu şüphelinin de derginin genel yayın
yönetmeni olmasına rağmen Ulusal Kanal Genel yayın yönetmeni Ferid İLSEVER ve Doğu
PERİNÇEK'ten almak suretiyle Aydınlık Dergisini çıkardığı ve yine derginin tüm sayılannda
şüpheli Veli KÜÇÜK'ten çıkan "FABRİKATÖR" isimli dokümanda Doğu PERİNÇEK için
FABRİKATÖR tabirinin kullanıldığı, bu konuyla alakalı olarak Aydınlık Dergisinin de bu
amaca hizmet ederek birçok olayda örgütün çıkarlannı kullanmak suretiyle dezenformasyon
amaçlı yayınlar yaptığı ve ERGENEKON örgütünün hükümetin ve devletin kurduğunu, bu
türlü kamuoyunu yanıltmaya yönelik yayınlar yapmasından da Aydınlık Dergisinin bağımsız
bir dergi gibi değil Ulusal Kanal ve Ulusal Medya içersinde yer alan ERGENEKON TERÖR
ÖRGÜTÜNÜN amaçlarına hizmet eden bir dergi olduğu, şüphelinin örgüt üyesi olması
sebebiyle örgütün talimatlanna harfiyen uyduğu, bu nedenle şüphelinin faaliyetlerinin basın
yayın özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilemeyeceği, aynca söz konusu dergide
dezenformasyon amaçlı yayınlar yaparak ve çeşitli mercilere bir çok defa suç duyurusunda
bulunarak, adil yargılamayı etkilemeye sürekli olarak teşebbüs ettikleri anlaşılmış, ancak bu
konuda Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2008/1087, 2008/725, soruşturma nolu 2008/192
2008/122 nolu görevsilik kararlan yi a İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiğinden
bu konuda aynca sevk maddesi talep edilmemiştir c ' * "
Şüpheli Serhan BOLLUK'un 07.02.2008 tarihinde, şüpheli Doğu PERİNÇEK ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle;
"Bir B planı var diyo. Bunları diyor sezgisel olarak şey yapıyorum diyo' bekliyolar diyo" "Komuta kademesinde çok tepki var diyo." Dediği,
Doğu PERİNÇEK'in "B Planı"nı kim yapıyo?" diye sorduğu,
Sokağı
Serhan BOLLUKun "Ordu yapıyo." Dediği,
Doğu PERİNÇEK'in ".. Komuta kademesine tepkisi olan bir askeri güç" dediği, Serhan BOLLUK'un "Tabi. Görüştüklerimden çıkardıklarım diyo." Dediği, bununla ilgili olarak ifadesinde: "... görüşmenin doğru olduğunu, Doğu PERİNÇEK ile bu görüşmeyi yaptığını, Doğu PERİNÇEK'İ 30 yıldır tanıdığını, Türkiye İşçi Köylü Partisi Ankara Genel Merkezinde tanıştıklarını, o tarihten beridir kendisi ile gerek yüz yüze gerekse telefonla görüştüğünü, Aydınlık Dergisinin Başyazarı olduğunu, işçi Partisi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına üç kere AKP'nin kapatılmasını isteyen dilekçe verdğini, Ankara Bürosunda AKP kapatılsın şeklindeki İşçi Partisinin bu girişimini kapak konusu yapılmasını önerdiğini. Doğu PERİNÇEK'e bu öneriyi ilettiğini. Bu öneriye karşı Doğu PERİNÇEK AKP'yi bir halk devrimi ile zaten devrileceğini yani AKP'nin iktidardan olacağını belirterek bu öneriye karşı çıktığını. Görüşmede geçen Bedri ismi Mehmet Bedri GÜLTEKİN isimli işçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı olduğu, Mehmet CENGİZ'in ise İşçi Partisi Merkez Yürütme Kurulu Üyesi olduğunu, Görüşmeden hatırladığının bunlardan ibaret olduğunu "beyan ettiği, ancak B planı hakkında bir şey söylemediği ve bunu hatırlamadığını beyan ettiği, savcılıkta ise bu konuyu Rafet Ballı isimli gazetecinin söylediğini beyan ettiği, halde aynı görüşme ile alakalı
Şüpheli Doğu PERİNÇEK'e, Ankara'nın önerisi şu" "Bedri Abi işte Mehmet Cengiz, ... toplanmışlar" "şeyi kapak yapalım diyorlar. "AKP Kapatılsın" dediği ve kendisinin de AKP yi halk ihtilaliyle devirmek gerektiğini savunduğu, ordunun "B Planı" yaptığından bahsettikleri sorulduğunda; görüşmeyi yaptığı şahsı hatırlayamadığını, AKP kapatılsın şeklinde bir kapak yapılmasına karşı olduğunu, çünkü bunun yargıya talimat gibi algılanacağını, Ordunun B Planından söz edildiğini hatırlamadığını, beyan ederek halk ihtilaliyle devirme fikirlerini teyit ettikleri anlaşılmıştır.
Şüpheli Serhan BOLLUK'un ajandasında kendi el yazısıyla yazıldığı anlaşılan
Şüpheli Serhan BOLLUK'un gazetecilik mesleği yanında İşçi Partisinin ERGENEKON terör örgütünün gizli amaçlan çerçevesinde alman kararlann uygulanmasına yönelik olarak verilen tüm talimatlan yerine getirdiği, habercilik ve gazetecilik adı altında ERGENEKON terör örgütünün propagandasını yaptığı gibi örgüt üyeleri hakkında da yaptıklan yanlı haberlerle adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçlanm işlediği, Aydınlık Dergisinin ERGENEKON terör örgütüne bağlı ULUSAL MEDYA grubu içinde yer aldığı, şüphelinin Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU'nun toplantılanna katılması ve halkı hükümete karşı isyana tahrik suçlanna iştirak ettiği anlaşılmıştır.
eriydi irtibatlan da sağladığı
Aynca şüphelinin ajandasında kendi el yazısıyla yazdığı kriminal raporuyla sabit olan Hakan SARAYLIOĞLU isimli kişinin DHKP-C örgütünce öldürülmeden önce sorgulanmasına ilişkin bazı notlann olduğu, bu notlardan da bu şahsın öldürülmeden önce sorgulandığı ve bu sorguya şüpheli Serhan BOLLUK un da katıldığı, eylemin DHKP-C tarafından internette üstlenildiği, şüphelinin ajandasında internette bulunmayan bilgilerinde bulunduğu, hatta öldürülen şahsın cep telefonunun da ajandada yazılı olmasında ötürü şüphelinin bfu sorgulamaya bizzat katılıp notlan aldığı, ^ada.örgüt militanlanndan bu bilgileri elde ettiği, buradan da şüphelinin DHKP/C örgütü ^^rtîbatlapnîh^ulunduğu ERGENEKON
TERÖR ORGUTUNUN amaçlanna uygun olara}?' terör
ardılmaktadır. Bu konuda 2006/146 soruşturma numarası üzerinden aynca tahkikat yapıldığından bu dosyadaki 19.06.2008 tarihli şüpheli Serhan BOLLUK a ait ifade dosyamıza eklenmiştir.
Şüpheli Serhan BOLLUK'un üzerine atılı Ergenekon terör örgütü üyesi olmak ve halkı hükümete karşı isyana tahrik etmek eylemleri nedeniyle, TCK'nun 314/2, 313/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.
45-Şüpheli DOĞU PERİNÇEK
a) Emniyet ifadesinde;
Haziran 1942 'de Gaziantepte doğduğunu, Ankara Sarar ilkokulu, Ankara Atatürk lisesi ve Ankara Bahçelievler Deneme Lisesinde orta öğrenimimi tamamladığını, 1960-64 arasında Hukuk fakültesini Ankara'da okuduğunu, 1964 Hukuk fakültesi Kamu Hukuku Kürsüsüne asistan olduğunu, 1968 Martında Hukuk doktoru, 1968 yılında FKF (Dev-Genç) genel başkanı olarak Türkiye'nin enbüyük gençlik hareketine önderlik ettiğini, 1972 yılında 141. madde yani sınıf esasına dayalı örgüte önderlik etmek suçundan tutuklandığını ve hüküm giydiğini, 1974 affı ile serbest kaldığını, 1978 Türkiye işçi Köylü Partisi genel başkanı ve Aydınlık Dergisi Başyazarlığını yaptığını, 1980 12 Eylül askeri darbesinden sonra yine 141. madde nedeniyle tutuklandığını ve hüküm giydiğini, 1985'te serbest kaldığını, 1987 yılında Cemal Süreyya, Melih Cevdet AND AY, Necati CUMALI, Hasan YALÇIN ve Türkiye'nin seçkin yazar ve gazetecileri ile birlikte 2000 E DOĞRU dergisini yayınladıklarını, genel yayın yönetmenliğini ve baş yazarlığını yaptığını, 1991 yılında Sosyalist Parti genel başkanı olduğunu, Sosyalist partinin kapatılmasından sonra 1992'de işçi Partisi genel başkanlığına seçildiğini ve halen işçi Partisi genel başkanlığını yaptığını, 38 kitabı, binlerce bilimsel yazısının olduğunu,
Kendisine sorulan şahıslardan;
Mehmet Zekeriye ÖZTÜRK'ün ajan provokatör olduğunu, Mehmet EYMÜR'e bağlı olarak çalıştığını, eskiden Hıristiyan yapılmış, kiliselere sokulmuş, ajan olarak kullanıldığını, cebinde 7-8 ayrı kimlik taşıdığını, devamlı yalan söylediğini, Ordudan istifaya zorlanmış çıkartılmış, emekli subayım diyerek 3-4 sene evvel bir süre ulusal kanalda çalıştığını, karışık işler çevirdiğini, ulusal kanala birkaç kez silahlı girmeye çalışması nedeniyle birkaç ay çalıştıktan sonra işten atıldığını,
Sevgi ERENEROL 'u gazetelerden tanıdığını, Türk Ortodoks Patrikhanesi sözcüsü olarak bildiğini, mitinglerde gördüğünü, Kitle örgütü yöneticileri bir grup bayanla iki yıl kadar öncesi ziyaretine geldiklerini,
Güler KÖMÜRCÜ'yü gazeteci olarak tanıdığını, görüşmediğini,
Sami HOŞTAN'ı gazetelerden yasadışı bazı faaliyetlere karışması nedeniyle ismini duyduğunu,
Ali YASAK'ı Direj Ali olarak gazetelerden bildiğini, yasadışı faaliyetlere karıştığı şeklinde gazete haberleri okuduğunu,
Mehmet Fikri KARADAĞ 'ı Kuvvai Milliye adlı örgütün liderleri arasında basında ismini duyduğunu, bu örgütün adını da vererek bu tür örgütlerin "başı bozuk" örgütler olduğunu ve halkın bunlara güvenmemesi gerektiğini, bu tür başı bozuk örgütlerle Türkiye 'nin hiçbir meselesinin çözülemeyeceğini vurgulayarak yazı yazdığını,
Ümit OĞUZTAN"ı gazeteci olarak hatırladığını, görüşmediğini,
Kemal KERİNÇSİZ'i avukat olarak gazetelerdeki faaliyetleri ile tanıdığını,
Fuat TURGUT'u Apo davasında avukat olarak gazetelerden tanıdığını, internette sık sık açıklamalarının dolaştığını, Partilerine üye olmak için izmir 'de başvurduğunu, ancak reddedildiğini,
Habip Ümit SAYIN'ın istanbul Üniversitesi Doçenti olduğunu, Ümit SANIY'ın
birkaç kez ziyaretine geldiğini, bir ara Adanan Hocacılarla ilişki kurduğunu ve tutarsız
davranışlarını gördüğünü,
Emin GÜRSES'i çok iyi tanıdığını, değer verdiği bir bilim adamı olduğunu, Aydınlık
dergisinin yazarı olduğunu,
Ergün POYRAZ 'ı kitaplarından dolayı tanıdığını, ancak görüşmediklerini,
Ferid İLSEVER 'in işçi Partisi Genelbaşkan yardımcısı ve basın yöneticisi olduğunu,
Serhan BOLLUK 'u 30 yıldır tanıdığını, Aydınlık Dergisi Genel yayın yönetmeni, IP
merkez Karar Kurul üyesi olduğunu,
Kemal yalçın ALEMDAROĞLU'nu tanıdığını, Eski İstanbul Üniversitesi rektörü
olduğunu,
Yusuf BEŞİRİK işçi partisi üyesi, partide günlük işlerinin yürütülmesinde yardımcıları arasında yer aldığını,
ibrahim BENLİ eski tersane işçisi, tekstil sanayicisi iş adamı, ve IP istanbul 3. bölge milletvekili adayı olduğunu,
Adnan AKFIRAT TUCEM (Türkiye Çin İş Ortaklığı Örgütü) yöneticisi, İP merkez karar kurulu üyesi olduğunu,
Yusuf TUNCER işçi Partisi Ankara Genel Merkezinde çalışanı olduğunu,
Aydın GERGİNI.P genel başkan makam şoförü olduğunu,
Mahir Cayan GÜNGÖR IP genel başkan makam arabası sürücülerinden olduğunu, Aykut TOKAK işçi Partisi gençlerinden olduğunu, yakından tanımadığını, ilhan SELÇUK 45 yıldır tanıdığını, gazeteci yazar olduğunu,
Muzaffer TEKİN in emekli subay olduğunu, bir kez ziyaretine geldiğini, atılgan ruhlu bir emekli subay olarak tanıdığını,
Semih Tufan GÜLALTAY'ı gazetelerden yasadışı faaliyetleri nedeniyle tanıdığını, Bir kez telefon görüşmesi yaptığını, kendisine yönelik bir suikast konusu duyduğunu ve bu konuyla ilgili Semih Tufan GÜLALTAY ile görüştüğünü,
Alparslan ASLAN"ı Danıştay Suikastçısı olarak tanıdığını, şahısla görüşmediğini, ibrahim ÇİFTÇİ Mamak Cezaevinde hücre komşusu olduğunu, Tuncay GÜNEY 2000 yılı öncesinde Ulusal Kanal ve Aydınlık'a gelip gittiğini, bu şahısla hiç konuşmadığını, 2000 yılında Veli KÜÇÜK emekli olurken veya olduktan sonra istanbul'da CIA görevlileri tarafından ele geçirildiğini ve kendisini 10 yıl ABD de oturma olanağı sağlandığını ABD vizesi verildiğini öğrendiğini, O tarihte araba dolandırıcılığı nedeniyle istanbul Organize Suçlar Müdürlüğünde sorguya çekildiğini, sorgudan sonra Aydınlık Dergisinde Nisan 2001 tarihlerinde onun sorgusuyla ilgili iki önemli yazı yayınlandığını, o yazılarda Tuncay GÜNEY'in düzmece ifadelerine dayanılarak Türk ordusuna karşı bir tertip yürütülmek istendiğinin belirtildiğini, DGM Başsavcısının talimatıyla dosyanın kapatıldığını ve el konan belgelerin iade edildiğini o zamanın Organize Suçlar Şubesi Müdürü Adil Serdar SA ÇAN Hürriyet gazetesine açıklama yaptığını,
Veli KÜÇÜK, 2003 yılında yapılan İstanbulda 'ki Kıbrıs mitinginde Veli KÜÇÜK ile karşılaştığını, bunun dışında yüz yüze görüşmediğini, 2003 yılı Temmuz ayında AKP iktidarının meclisten "ikiz ihanet sözleşmeleri" ni geçirmesi sonrasında, İstanbul II merkezinden dört kez arayarak bu yasalarla ilgili bilgi aldığını, Emekli Generallerle toplantı halinde olduklarını, kendisinin o dönem Çankaya'da Cumhurbaşkanı ile görüşerek bu yasalarla ilgili sözlü açıklama yaptığını ve bir dosya verdiğini okuduklarını anlattığını, bu olalyla ilgili değerlendirinesinLji»pduğunu, kendisinin de Türkiye de etnik grupları ve cemaatlere ayrı devlet kurma, ağrı eğitini şmmıi kurma gibi Türkiye yi bölmeye
yönelik haklar tanıdığını anlattığını, bu şekilde Cumhurbaşkanına verdiği dosyanın bir örneğini Veli KÜÇÜK'e gönderdiğini, bu olayda olduğu gibi gazetelerden de izleyerek General Veli KÜÇÜK'Ü Türkiye 'nin toprak bütünlüğünü, ABD ve AB devletlerine karşı savunan konumlarda olduğunu gördüğünü, Aydınlık Dergisinin 25 Ağustos 1996 tarihli sayısının kapağında Veli KÜÇÜK'ün "Eşref BİTLİS'İ ABD öldürttü" şeklindeki açıklamalarına yer verdiklerini, ancak 10 yıl ismini sakladıklarını, kamu oyuna açıklamadıklarını, bunun dışında Veli KÜÇÜK'le hiçbir görüşme ve ilişkisinin olmadığını,
Türk Hukuk Kurumu yöneticiliği yaptığını, Türk Siyasi ilimler Derneği yöneticiliği
yaptığını,
ERGENEKON isimli belge sorulduğunda; iki sene önce sabah gazetesi Ankara bürosu şefi Yavuz DONAT'ın kendisini Sabah gazetesinin yeni tesislerine davet ettiğini ve gezdirdiğini, Sabah gazetesi yazarlarından Aslı AYDINTAŞBAŞ ın ERGENEKON belgesini gösterdiğini ve bu belgeyi sizin yazdığınız söyleniyor dediğini, belgeyi incelediğinde içeriği ve üslubundan dolayı kendisiyle ilgili olmadığını söylediğini, bu belgeden bir suret aldığını, ayrıca CD sini de almış olabileceğini,
Süpernato veya italya 'daki adıyla Gladyo denen örgütler, ABD tarafından Nato devletleri içinde örgütlendiğini, 40 yıldan beri Türkiye'nin içinde istikrarsızlaştırma operasyonları tezgahladığını, kendisine karşı tezgalanan suikastları da o gladyonun örgütlediğini,
Naylon terör örgütleri kurmak, bazı istihbarat örgütlerinin ABD ve CIA ve Mossaddan öğrendiği vahim uygulamalardan olduğunu, PKK yı 1975 yılında MİT'in kurduğunu, yine MİT'in Hizbullah denen örgütü kullandığını, belgenin kimler tarafından yazıldığını bilmediğini,
Tuncay GÜNEY'in anlatımlarında, ERGENEKON un yeniden yapılanması için, ERGENEKON belgesini Veli KÜÇÜK'ün talimatı ile Doğu PERİNÇEK, Hasan YALÇIN, Deniz BİLGE, Emekli Albay Suphi KARAMAN tarafından Bilecikte hazırladığını beyan ettiği hatırlatılarak sorulduğunda; "Samimi beyan diye soru sorulması, soruyu hazırlayanların bu CIA tertibinin içinde bulunduklarını gösterir. Bile bile işçi Partisine karşı bir Amerikan senaryosunda rol almışlardır" şeklinde beyanda bulunarak, IP genel başkan yardımcısı rahmetli Suphi KARAMAN, genel başkan yardımcısı rahmetli Hasan YALÇIN ile hiçbir zaman Bilecik'te buluşmadıklarını, Deniz BİLGİ yi tanımadığını, böyle bir şahsın varlığının da şüpheli olduğunu,
Notıİfade tamamlandıktan sonra kontrol edilirken Doğu PERİNÇEK şu düzeltmeyi yaptı: "İmzalamadan önce ilk cümleyi değiştirmek istedim, tutanağı yapan görevliler bunu kabul etmedi. Cevabın ilk cümlesini imzalamıyorum. Kontrol sırasında düzeltiyorum." dedi,
"Tuncay GÜNEY'in samimi beyanları diye bu konunun sorulmasının, soruyu hazırlayanların CIA tertibi içinde bulunduklarını gösterir" şeklindeki beyanlarını, ifadeyi alan memurun incinmesi üzerine değiştirmeyi talep ettiğini,
Ergenekon operasyonunun, işçi partisi ve TS.K operasyonuna dönüştürüldüğünü,
LOBİ isimli belge ve içeriği sorulduğunda; Kendisine böyle bir soru sorulmasının, bütünüyle psikolojik savaş kapsamı içinde olduğunu, Ergenekon soruşturması bu boyutuyla işçi Partisi ve genel başkanına karşı psikolojik savaş kampanyalarına hizmet etmekte ve bu açıdan suç işlenmekte olduğunu,
Tuncay GÜNEY'in beyanlarında, LOBİ isimli belgeyi, Veli KÜÇÜK'ün talimatı ile Doğu PERİNÇEK, Ümit OĞUZTAN, Adnan AKFIRAT^feadjsi tarafından hazırlandığını, son şeklinin ise Veli KÜÇÜK'ün verdiğini beyan etmâsi hatırlatılarak sorulduğunda; "Bu
soru karanlık örgütlerin psikolojik savaş öğretilerinden ilham alınarak hazırlanmıştır" şeklinde beyanda bulunmuş ve bu iddiayı yalanlamıştır.
Kendisinin de içinde bulunduğu bir grup tarafından hazırlandığı iddia edilen ERGENEKON ve LOBİ belgelerinin amacının: TSK mensubu ve sivil şahıslan kullanarak, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk"ün adını, ilke ve inkılâplannı MASKELEME yaparak, illegal kazanç, gizli istihbarat, legal ve illegal faaliyetler, naylon terör örgütü kurmak, naylon şirketler oluşturma, suikast ve propaganda gibi yöntemler vasıtası ile bir ÖRGÜTLENME oluşturup, GİZLİLİK prensipleri altında Türkiye Cumhuriyetinin tüm devlet kademelerini ele geçirip, örgütün amaçlan doğrultusunda bir devlet yapısı kurmak olduğu hatırlatılarak sorulduğunda; Kendisinin hayatında, sayılan faaliyetlere benzeyen nokta kadar bir leke bulunmadığını, düzmece suçlamaların karanlık örgütlerin işi olduğunu,
Aydınlık Dergisi ve Tuncay GÜNEY ilişkisi sorulduğunda; Aydınlık Dergisinin parasal kaynaklarının yasal olduğunu, Maliye Bakanlığı denetmenlerince denetlendiğini, Tuncay GÜNEY'in Aydınlık Dergisine bir yıl kadar gelip gittiğini, daha önce Akşam, Milliyet gazetesinde çalışan ve dergiye haber taşıyan bir şahıs olduğunu, bu dönem içersinde Tuncay GÜNEY yönetiminde Strateji adı altında bir dergi çıkarttığını, dergi çalışanı olarak görev yaptığını bilmediğini, görev yaptı ise haberlerde imzasının olabileceğini,
Tuncay GÜNEY'in beyanlannda, Veli KÜÇÜK ile birlikte olduğu dönemde, Doğu PERİNÇEK'İN referansıyla, Aydınlık Dergisinden bazı muhabirlerle K.Irak'a gittiklerini, Haburda JİTEM den subaylannda yanlanna geldiğini, arkalannda silah yüklü araçlann olduğu öğrendiğini, gümrükte Veli KÜÇÜK'ün tanıdığı Ali Balkan METE, Cemal .... (KARAMAN) m bulunduğunu beyan etmesi hatırlatılarak sorulduğunda; "Bu soru Ergenekon operasyonu denen tertibin hedeflerini sergilemektedir." Şeklinde cevap vererek, Türk ordusunu ve işçi Partisini bir suç örgütü olarak gösterilmeye çalışıldığını,
PKK -KONGRA GEL terör örgütünü, bir terör örgütü olarak görüyor musunuz sorusuna; PKK nin bölücü bir terör örgütü olduğunu, vatanımıza milletimize karşı hain bir mücadele içinde olduğunu, 1975 te MİT tarafından kurulduğunu, 1980 de Suriyenin kontrolüne geçtiğini, 1990 da ABD nin Irak'ı bölmesi sonucunda bir kesimi Kuzey Irakta ABD nin kontrolüne geçtiğini ve iki başlı hale geldiğini, 1998 de Abdullah OCALAN'ın CIA marifetiyle Türkiye 'ye teslim edilme sonrası tamamen ABD kontrolüne geçtiğini,
Emin GÜRSES'in 29.01.2008 günü saat 09.50 sıralannda Devrim SEVİMAY isimli şahısla yapmış olduğu telefon görüşmesinin bir bölümünde "Zekeriya ÖZTÜRK hakkında bahsettikten soma "...bu adam PERİNÇEK'LE ilgili bir ifadesi var onu okudum. Valla bir kağıt verdiler bana okudum onu. Kağıt iki saat soma silindi. Valla neler diyor biliyor musun? TÜRKİYE'DEKİ BÜTÜN TERÖR EYLEMLERİNİN ARKASINDA PKK BAĞLANTILI DOĞU PERİNÇEK VAR DİYOR. BÖYLE İFADE VERİLİR Mİ? Emniyet bu Savcılık bu ifadeyi almış dosyaya koymuş şimdi." dediği anlaşılmıştır.
Emin GÜRSES'e bu konu sorulduğunda; Mehmet Zekeriya'nm PERİNÇEK hakkında ifade verdiğini duydum. Ben Ulusal Kanalın Perinçek'e yakın bir kanal olduğu bildiğim için, Ulusal Kanalı aradım ve ifadeyi Ulusal kanaldan bana göndermesini istedim. İfadeyi aldım ve okudum. Mehmet Zekeriya'nm ifadesinde görüşmede de bahsettiğim gibi yapılan tüm eylemlerin Perinçek bağlantılı olduğu yönünde ifade vermiş. Bende bunun haksız bir şey olduğunu söyleyerek görüşmemde beyan etmişim." Şeklinde açıklama getirdiği anlaşılmıştır.
Bu konularla ilgili Terör örgütü PKK ile bağlantısı sorulduğunda; Zekeriya ÖZTÜRK'ün ifadesini kendisinin de duyduğunu, Emin GÜRSES'in anlattıklarının doğru olduğunu, siyasal çözüm adı altında, Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Abdullah GÜL'ün, PKK nin temsilci olarak atadığını belirttiği DTP yöneticileri ile Çankaya'da görüşmeler yaptığını, Tayip ERDOĞAN'ın Büyük OrtcıâogWpfr>jeşinin eş başkanı olduğunu, 11 ayrı konuşmasında itiraf ettiğini, BOP haritasında TürUy&nîn bölünmüş gösterildiğini,
ABD nin patronluğunda Türkiye de iktidar koltuğunda oturanların türban ve diğer konularda PKK ile aynı cephede yer alarak, Türkiye yi federasyona götürme ve bölme planları içinde yer aldıklarını, bu uygulama yütürülürken, Türk ordusu ve işçi Partisi gibi bu planlara direnen askeri ve sivil örgütlenmelere karşı tertipler düzenlendiğini, psikolojik savaş faaliyeti yürütüldüğünü, sorulan sorunun bütünüyle bu kapsamda ve kamu görevinin kötüye kullanılması suçunun açık bir kanıtı olduğunu,
Tuncay GÜNEY den el konulan, 03.04.1998 tarihli, "İşçi Partisi Genel Başkanı Sayın D.Perinçek'e" şeklinde başlayan ve "parti önderliği adına, garzan eyaleti karargah komutanlığı" şeklinde biten, terör örgütünün mührü bulunan el yazısı belge sorulduğunda; Sorulan belgeyle ilgili 1998 yılında Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesinde yargılandığını, belgenin düzmece olduğu adli ekspertiz raporları ile belirlendiğini,
İşçi Partisinde yapılan aramada, GİZLİ ibareli 1987/1988 "1988/1989 yılı kış tertiplenmesi, 21. J.Sınır Tugay K.Lığmm Kış tertiplenmesi" başlığı bulunan bir harita olduğu, bu haritanın Gürpınar, Başkale gibi bölgeleri kapsadığı, askeri yerleşim yerlerinin yerini gösterdiği anlaşılarak, bu ve benzeri belgeleri nasıl temin etiği sorulduğunda; Belgelerden haberinin olmadığını,
Tuncay GÜNEY'den bulunan PKK terör örgütü kamplarında, Doğu PERİNÇEK ve Abdullah OCALAN'm terör örgütü üyeleriyle çekilmiş fotoğrafları sorulduğunda; Abdullah OCALAN ile 2000'e doğru dergisi genel yayın yönetmeni ve baş yazarı olarak görüşme yaptığını, o görüşmelerde Tuncay GÜNEY in olmadığını, 1990 öncesi, Tuncay GÜNEY'in karanlık kimliği dolayısıyla yanında bulunabilecek bir kimse olmadığını, Görüşmelerde PKK görevlilerinin de fotoğraf çektiğini, bu fotoğrafların daha sonra PKK ile MİT arasında bir anlaşma sonucu MİT'e verildiğini, İsveçte bulunan Mahmut BAKSI'dan öğrendiğini, fotoğrafların MİT adına Tuncay GÜNEY tarafından PKK yöneticilerinden Lübnan'da teslim alındığını, Tuncay GÜNEY'in arkadaşlarından öğrendiğini, Doğu PERİNÇEK'e karşı PKK ile bazı kuruluşların ortak psikolojik savaş yürütmelerinin dikkat çekici olduğunu,
Tuncay GÜNEY'in beyanlarında, Halit GÜNGÖR'ün JİTEM ve Hizbullah ilişkisini tespit etmesi soması öldürülmesi konusu sorulduğunda; Beyanda geçen kişinin Halit GÜNGEN olduğunu, Diyarbakır 2000 'e doğru dergisinin temsilcisi olduğunu, Hizbullah 'ın Diyarbakır da Emniyetin içine yuvalanmış bazı karanlık odaklarla faaliyetini ortaya çıkarttığını, bu nedenle öldürüldüğünü, Halit GÜNGEN'in tespitlerinin MİT müsteşarı tarafından doğrulandığını, MİT müsteşarının Hizbullahı kullandıklarını kamu oyuna açıkladığını,
Tuncay GÜNEY'in Abdullah OCALAN'm Suriyeden çıkması somasında, Veli KÜÇÜK'ün talimatı ile Abdullah ÖCALAN'ın avukatı Doğan ERBAŞ ile görüşülmesi, bu görüşmeyi Doğu PERİNÇEK'in odasında, Adnan AKFIRAT ile yaptıklarını anlatması konusu sorulduğunda; görüşmeyi Adnan AKFIRAT'ın bileceğini, kendi odasında böyle bir görüşme yapılmadığını,
Ulusal Kanal sorulduğunda; Halktan ortaklar bulunarak ve gönüllü katkılarla kaynağının sağlandığını, Maliye Bakanlığınca denetlendiğini, kanalın yasadışı hiçbir ilişkisi ve gelir gideri olmadığını,
Tuncay GÜNEY beyanında, Doğu PERİNÇEK'in Ulusal Kanal için Avrupadan 500 Milyar para getirdiğini, bu paranın bulunabilmesi için Doğu PERİNÇEK, Ferid İLSEVER, Haluk ŞAHİN gibi şahıslann, Almanya -Fransa gibi ülkelere iki kere tur yaptığını, Avrupada PKK ve İslami kesimin para toplayabileceğini ancak Doğu PERİNÇEK'in toplayamayacağım anlatması konusu sorulduğunda; Kendisinin Ulusal Kanat yöneticisi olmadığını, Avrupada bir
çok emekçi ve iş adamının Ulusal Kanala ortak olduğunu, miktarın ne kadar olduğunu bilmediğini ancak büyük kısmının Türkiye'den olduğunu, bir kısmının Avrupadan toplandığını, Haluk ŞAHİN'in bu şekilde bir para toplama işine katılmadığını, kendisinin de kaynak bulma işine katılmadığını, ancak Ulusal Kanal'ın yöneticisi olarak Ferid İLSEVER'in bu çalışmaların içinde olduğunu,
Ulusal Sanayiciler İş Adamları Derneği (USİAD) hakkında bilgisi sorulduğunda; Ulusal sanayicileri bir araya getiren dernek olduğunu, bir dönem başkanlığını rahmetli Kemal ÖZDEN in yaptığını, Dernek içinde tanıdığı yöneticilerin olduğunu,
ERGENEKON -LOBİ faaliyetleri çerçevesinde, Veli KÜÇÜK'ün Ulusal Sanayiciler İş Adamları Derneği üyeleri ile Çırağan sarayında gizli bir toplantı yapması ve bu amaçla Ulusal Kanal ile bir gazetenin alınmasını görüştüklerini anlatması sorulduğunda; Veli KÜÇÜK veya USİAD ile bu konuda görüşmediklerini, Kemal ÖZDEN'in Ulusal Kanalın yüzlerce ortağından biri olduğunu, Ulusal Kanalın sahiplerinin, kanalı satmayacağını ve kontrolünü de kimseye vermeyeceğini,
"Ulusal Medya 2001" belgesindeki Cumhuriyet Gazetesi ve Ulusal TV konusu sorulduğunda; Bu belgeyi 2000'li yıllarda gördüğünü, isimlerini hatırlamadığı iki gazetecinin, kendisine karşı açtığı davada belgeyi kanıt olarak kullandığını, Cumhuriyet Gazetesi ile aralarında organik bir bağın bulunmadığını, 1998 yılında ilhan SELÇUK, Gürbüz ÇAPAN, Ferid İLSEVER ile birlikte görüşme yaptıklarını, bir televizyon kanalı için görüştüklerini, bu görüşmede Ulusal Kanal'ın elindeki frekans ve yayın lisansını ortaya koyduğunu, İlhan SELÇUK ve Gürbüz ÇAPAN'ın da sermaye bulması kararlaştırıldığını, kendilerinin (10) on milyon dolarlık bir televizyon projesi önerdiklerini, ancak onların çok daha büyük sermayeli bir televizyon kanalı düşündüklerini, sonrasında bu girişimin olmadığını, kendilerinin kanalı kurduğunu ancak Cumhuriyet ve Gürbüz ÇAPAN'ın makine ve teçhizatları aldıkları halde o girişimi sürdüremediklerini,
Cumhuriyet Gazetesinin alınmasıyla ilgili, Veli KÜÇÜK, Gürbüz ÇAPAN, Ferid İLSEVER, Kemal ÖZDEN, Ümit ÜLGEN in ENKA tesislerinde yemek yemeleri konusu sorulduğunda; Ferid İLSEVER in o tarihlerde; Kemal ÖZDEN'in davetiyle yemek yenildiğini, General Veli KÜÇÜK'ünde toplantıya geldiğini, Kemal ÖZDEN Cumhuriyet gazetesine yönelik bir takım mali baskılar olduğunu, bu gazeteye ortak bulmak için çalıştıklarını, hatta 100 kadar ortak bulduklarını söylediğini anlattığını,
Ümit OĞUZTAN isimli şahıstan el konulan, 10 Mart 2000 tarihli ve "Sayın Perinçek" şeklinde başlayan belgede, "Doğu Perinçek ve Aydınlık Grubunun Türk siyasi yaşamında varlığını koruması ve gelişme gösterebilmesi ulusal çıkarların gereği olarak değerlendirile gelmiştir. Bu doğrultuda her dönemde örtülü/açık faaliyetlerle pek çok destek çalışması uygulamaya konmuştur" "... Aksiyonlar karşısında çok daha reaksiyoner faaliyetlere yönelinmesi ise önerimizdir" "Perinçek ve Aydınlık Grubu ile ÜSİAD'm dayanışma prensipleri çerçevesinde gerçekleştirmeleri beklenen, bağış, yardımlar için, başvuruda bulunabilecekleri makam belirlenmiş ve bu vesile ile kendilerine bildirilmesi uygun görülmüştür" şeklinde yazı olduğu tespit edilmiştir. Bu belge sorulduğunda; Kendisine böyle bir yazı gelmediğini, imzasız yazılara değer vermediğini, yazının uydurma olduğunu,
"ULUSAL MEDYA 2001" başlıklı belge içersinde, bir bölümde, "İlhan SELÇUK kimdir" başlığının olduğu ve altında sizinle ilgili bilgilerinsbuiunduğu, devamında "GÜRBÜZ ÇAPAN- İLHAN SELÇUK-DOĞU PERİNÇEK VE' CUMHURİYET GAZETESİ başlığı
altında " PERİNÇEK, İlhan SELÇUK ve Gürbüz ÇAPAN'ı bir araya getirerek, fınansal
sorunlarında üstesinden gelinebileceğini düşünmüştür. Ancak PERİNÇEK in hesabı tutmamış, kendisinden çok daha deneyimli olan İlhan SELÇUK, Perinçek'i devre dışı bırakarak Gürbüz ÇAPAN ile anlaşmayı bırakmıştır. Bu anlaşmaya göre ÇAPAN hisselerin %40'ını satın almıştır. Daha soma %60 hisseyi de satın alan ÇAPAN, Cumhuriyet Gazetesinin sahibi olmuştur" şeklinde yazdığı görülmüştür.
Aynı belgenin içeriğinde, Cumhuriyet Gazetesinde gerçekleştirilecek kadro hareketinin ardından, yayın politikasının yeniden belirlenmesi gerektiğinin yazıldığı görülmüştür. Aynca Gazeteci patronlar hakkında yazılar olduğu görülmüştür. Konu sorulduğunda; Yazının istihbarat raporu kokusu taşıdığını, Armado Otelindeki görüşmelerini izlemiş veya dinlemiş olabileceklerini, ancak burada kullanılan ifadelerin ilhan SELÇUK ve Gürbüz ÇAPAN arasındaki dostluk ilişkileri ile bağdaşmayan kaba ifadeler olduğunu, bu tür sorularla vatan milleti savunan medya birliktelikleri tehdit edildiğini, birleşmesi gereken yurtsever yayın organlarının birbirinden korkar hale getirilmek istendiğini, ERGENEKON Operasyonunun hedeflerinden birinin böylece ortaya çıktığını,
İşçi partisinde bulunan dokümanlar arasında; "sayın İlhan SELÇUK" diye başlayan 6 kasım 2002 tarihli bir mektup yazdığınız, mektubun içeriğinde "biz birlikte başına geçeceği ve kurulmakta olan Mafya=Tarikat yönetimini KESİNLİKLE BAŞINA YIKACAĞIZ" "Eğer kararlı bir muhalefet çizgisi izlersek, Cumhuriyet gazetesinin satışı 3 ay içerisinde yüz bine yaklaşır ve çok etkili olur" yazılı olduğu hatırlatılarak sorulduğunda; Türkiye deki mafya tarikat yönetimini kastettiğini, bu yönetimin yasa dışı olduğunu, Cumhuriyet yıkıcısı olduğunun Yargıtay Başsavcısı tarafından da saptandığını, kendilerinin bu yönetimi Türk milleti olarak yasal yollardan yıkacaklarını, mektubun kendisine ait olduğunu, aynı görüşünü 6 Kasım 2002 günü Cumhurbaşkanı Sezer 'e yazdığı mektupta da ifade ettiğini,
Tuncay GÜNEY, Akşam Gazetesinde çalıştığı dönemde, Adnan AKFIRAT, Ferid
İLSEVER, Ankara da Hasan YALÇIN, Paris te Özcan isimli şahıslann, Akşam
gazetesinin mutemet elemanlan gibi çalıştıklanm, bu şahıslann Doğu PERİNÇEK le birlikte hareket ettiklerini, Hasan YALÇIN İstihbarat Genel başkan yardımcısı, Ferid İLSEVEN'in Aydınlığın ve Ulusal TV nin genel yayın yönetmeni, Adnan AKFIRAT m partinin... disiplin
kurulu üyesi olduğunu, ÖZCAN isimli şahsın da Paris muhaberi olduğunu, Akşam
Gazetesine Veli KÜÇÜK'ün talimatı ile başladığını, orada Mehmet Ali ILICAK'm Veli KÜÇÜK'ün elinde olduğunu, gazete de bir kadrolaşmaya gittiklerini beyan etmesi konusu hatırlatılarak sorulduğunda; Bu konunun bütünüyle uydurma olduğunu, kendilerinin Akşam Gazetesine yönelik faaliyetlerinin olmadığını,
Tuncay GÜNEY beyanlannda; Tuncay ÖZKAN'm Doğu PERİNÇEK in adamı olduğunu ve bu şahsı Doğu PERİNÇEK'in yönlendirdiğini, Enis BERBEROĞLU gibi bir çok şahsın Veli KÜÇÜK'ün de dostu olduğunu belirtmesiyle ilgili iddialar sorulduğunda; Tuncay OZKAN'ın hemşehrilisi olduğunu, etkili ve işini iyi bilen bir gazeteci olduğunu, bu şahsın yönlendirmeye ihtiyacı olmadığını, ifadelerin gerçek dışı olduğunu, 2001 yılında tasarlanan CIA operasyonunun kimlere bulaştırılmak istendiğini ve bütünüyle basın özgürlüğünü hedef aldığını göstermesi bakımından dikkat çekici olduğunu,
Tuncay GÜNEY'in, Veli KÜÇÜK ve ekibinin Doğu PERİNÇEK'İ rahatlıkla kullandığını, DOĞU PERİNÇEK in yanında emekli Deniz Binbaşısı Erol BİRBİLİK - Erol MÜTERCİM 1er gibi subay ve albaylann bulunduğunu beyan etmesi konusu sorulduğunda; Erol BİLBİLİK'in emekli bir deniz subayı olduğunu, İşçi Partisinde Başkanlık Kurulu Üyeliği yaptığını, Erol MÜTERCİMLER'in söylenen tarihlerde Fettullah hocanın denetimindeki Samanyolu TV de görev yaptığını, kendileriyle bir ilgisinin bulunmadığını, işçi Partisinin ve genel başkanının Türkiyede denetlenemeyen, kendi kararlarını kendi alan tek parti olduğunu, Veli KÜÇÜK'ün yönlendirmesinin olmadığını,
Tuncay GÜNEY beyanında, Kırıkkale silah fabrikasında meydana gelen büyük patlamayla ilgili, Veli KÜÇÜK'ün kendisine haber yapmasını söylediğini, onun talimatı ile "Çevik BİR paşanın gurubunun fabrikaya sabotaj yaptığım" haber yaptıklarını, bu yöndeki haberlerin AYDINLIK ve Hürriyet gazetesinde çıktığını beyan etmesi sorulduğunda; Bu konuyu hatırlamadığını, Aydınlık Dergisinin o zamanki sayılarına bakılması gerektiğini, ancak Kırıkkale de sabotaj yapıldığını Aydınlık dergisinin yazdığını, bununla birlikte General Çevik BİR 'e yönelik böyle bir suçlamanın yapılmış olamayacağını,
ERGENEKON örgütlenmesininin, medyada bu şekilde yer alarak neyi amaçladığı sorulduğunda; Bunu Ergenekon örgütünün varsa yöneticilerine sormak gerektiğini, fakat işçi Partisini yönlendirebilecek bir kuvvetin anasından doğmadığını, bunu bütün dünyanın bildiğini,
Susurluk kazası sorulduğunda; Hüseyin KOCADAĞ, Abdullah ÇATLI gibi şahısları tanımadığını, Susurluk olayında, Türkiye deki ABD güdümlü gladyonun bağırsaklarının patladığını,
Tuncay GÜNEY beyanında, Susurluk olayından soma, Radikal Gazetesinin, Veli KÜÇÜK hakkında "Nerede Faili Meçhul Orda Veli KÜÇÜK" diye manşet attığını, bunun üzerine Veli KÜÇÜK'ün "Doğu PERİNÇEK gitsin Aydın DOĞAN ile görüşsün" dediğini, Doğu PERİNÇEK'in Aydın DOĞAN ile bu konuda görüştüğünü, Aydın DOĞAN'm bundan soma Milliyet Gazetesinde haber yapmamaya gayrete edeceğini, Radikali de damadıyla görüşüp etkileyeceğini" anlatarak "Veli Paşa'ya söyleyin Hürriyet Gazetesi her ne kadar bende görünse de Hürriyet Gazetesi benim değil Koç'un dediğini" beyan etmesi konusu hatırlatılarak sorulduğunda; Veli KÜÇÜK veya bir başka şahsın kendisine talimat veremeyeceğini, Aydın DOĞAN'a bu şekilde aracı olması kişiliğiyle bağdaşmayacağını söyleyerek "demekki 2001 yılında planlanan CIA operasyonunda Aydın DOĞAN'a dahi uzanmayı veya üzerinde baskı kurmayı düşünenler varmış " şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tuncay GÜNEY beyanında, Doğu PERİNÇEK ten Sami HOŞTAN'm HAP işi yaptığını öğrendiğini, Doğu PERİNÇEK in isteği üzerine bu konuyu Veli KÜÇÜK'e anlattığını, onunda "ben herzaman bunun dosyasını temizleyemem, Sami' yi Ömer Lütfü TOPAL' m yerine koyarak biz hata yaptık' dediğini beyan etmesi konusu hatırlatıldığında; Sami HOŞTAN ile en küçük bir ilişkisinin bulunmadığını beyan ederek "bu ifadeler yürütülen operasyonun bir tertipten ibaret olduğunu ispatlamaktadır" şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tuncay GÜNEY beyanında, Veli KÜÇÜK'ün bilgisi dahilinde, Sami HOŞTANLA ilgili olarak, Fransız İstihbaratı (OJD) Türkiye sorumlusu ile görüştüğünü, görüşme talebinin OJD den geldiğini, Doğu PERİNÇEK, Doğan DUYAR (Hasan YALÇIN'm yardımcısı ve Paris muhabiri) vasıtası ile Palas Otelinde bir görüşme yaptıklannı, Fransız İstihbarat sorumlusunun, "Sami HOŞTAN'm uyuşturucu işi yaptığı, Veli KÜÇÜK'ün de uzun zamandır buna sahip çıktığı, askerlerin uyuşturucu işine yıllardır yol verdiği, JİTEM'in uyuşturucu trafiğinde yer aldığını' anlatarak Sami HOŞTANLA görüşmek istediğini, Veli KÜÇÜK'ün talimatı ile Drej Ali'nin Bakırköydeki bürosunda Sami HOŞTAN ile buluştuklannı ve konuyu anlattığını, bu arada Veli KÜÇÜK'e bilgi verdiğini, Veli KÜÇÜK'ün de "Sami HOŞTAN'a görüşme yapmamasını' söylediğini, kendisine de "Doğuya söyle fransız istihbaratından gelenleri yönlendirsin(oyalasm), askerler yapmıyor desin' dediğini beyan etmesi sorulduğunda; Rahmetli Hasan YALÇIN'ın bu tür insanlarla görüşmeyeceğini, bahsedilen konunun bütünüyle uydurma olduğunu,
Vatansever Kuvvetler Güç Birliği sorulduğunda; Başı bozuk örgütlerden biri olduğunu, yazılarında bu örgütlerden uzak durulması gerektiğini öğütlediğini,
Zihni ÇAKIR'm İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığında 25.02.2008 tarihinde tanık olarak alman beyanında; VKGB Başkanı Taner ÜNAL'ınkendfstne "2003 yılı Nisan ayında, Dikmen'de önceki bürosuna yakın bir yerde kiraladığı"* ofisinde TÜRKELİ Dergisini
çıkaracağını, ofisin altındaki deponun bir anfıye dönüştürüldüğünü, dinleyici ve konuşmacı yerlerinin olduğunu, bu mekanda bir oluşum için toplantılar yaptıklarını anlattığını, TANER ÜNAL'ın bu oluşum içerisinde yer alması için kendisine de teklifte bulunduğunu, oluşumda birçok paşanın olduğunu, HASAN KUNDAKÇI, VELİ KÜÇÜK gibi isimlerin yer aldığını, DOĞU PERİNÇEK'in ve HİKMET ÇİÇEK'in solcu olmasına karşın bu oluşuma destek verdiğini, maddi hiçbir sıkıntısının olmayacağını, istediği kadar maaş verebileceklerini, söyleyerek oluşuma katılması yönünde telkinlerde bulunduğunu beyan etmesi sorulduğunda; Vatan Sever Güç Birliği'ne hiçbir destek vermediğini söyleyerek "General adları verilmesi ta 2001 de tasarlanan fakat çöpe atılan operasyonun Türk Ordusunu bir suç örgütü gibi gösterme çabalarının kanıtıdır" şeklinde beyanda bulunmuştur.
06.06.2007 günü saat: 17.19 da Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Derneği Başkanı Taner ÜNAL ve Mesut SEZER arasındaki telefon görüşmesinde, Diyarbakır da yapılacak İşçi Partisinin düzenlediği bir mitingle ilgili Doğu PERİNÇEK ile irtibata geçilmesinden bahsederek, Tamer ÜNAL'ın "Şimdi aradım. Beni temsilen Mesut bey katılıyor diyeceğim." dediği tespit edilmiştir. Diyarbakır da düzenlenen miting sorulduğunda; Diyarbakır 'da Türk Bayrağıyla miting yapan tek partinin, İşçi Partisi olduğunu, 29 Haziran 2007 günü gerçekleştirildiğini, Diyarbakır dan Türkiye ye göz dikenlere, Türk Bayrağının gösterildiğini, Diyarbakır halkının işçi Partisini ve Türk Bayrağını bağrına bastığını, daha önceden 2004 yılında ve 2005 yılı 29 ekimde Diyarbakır ilinde ve köylerinde işçi partisi olarak Türk bayraklı ve Atatürkpostarli muhteşem mitingler gerçekleştirdiklerini.
06.06.2007 günü saat: 17.37 de Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Derneği Başkam Taner ÜNAL ile Diyarbakır'da yapılacak bir mitingle ilgili yaptığı telefon görüşmesi hatırlatılarak sorulduğunda; kendisine Miting öncesinde çok sayıda katılma telefonları geldiğini, telefonlarda karşı tarafta kimin olduğunu hatırlamadığını,
İbrahim BENLİ ile olan ilişkisi ve Güler KÖMÜRCÜ'nün anlatımlarında geçen, hep birlikte şahsın çiftlik evinde yapılan toplantı sorulduğunda; "ayıptır milletin birbirleri ile buluşmasını yemek yemesini suç göstermek bu operasyonun kanun dişiliğinin vardığı boyutları sergilemektedir " şeklinde beyanda bulunmuş ve yemeğe bir çok kişinin katıldığını, şarkılar ve türküler söylendiğini, İbrahim BENLİ'nin İP'in istanbul 3. bölge milletvekili adayı olduğunu, Seçimlerde parti üyesi olduğu için aidat ödenti ve bağışları olduğunu, hepsinin makbuzlu olduğunu, ancak sponsor tabir edilecek bir katkısı olmadığını, toplantıya katıldığı söylenilen Yarbay Bahadır BERK'i tanımadığını, Emniyet Müdürü Adnan KONUMKAN'ın IP 'in Merkez Karar Kurulu üyesi olduğunu, davette olup olmadığını hatırlamadığını, davete katılan Savcının ise, şu an avukatlık yapan Mehmet Sait TÜRER olabileceğini,
Operasyon kapsamında yakalanan şahıslardan bulunan belgeler arasında, Ümit SAYIN başlıklı, 4 Mart 1997 tarihli Doğu PERİNÇEK adına yazılmış yazıda, Ümit SAYEN'ın Doğu PERİNÇEK in yazdığı yazılan İngilizceye çevirerek ABD deki bazı Demokratik kurumlara yolladığını, Cumhuriyet Devrimlerinin uygulanmasıyla ilgili "yeni Kemalist bir devrim yapılması gerektiğine ve bu yeni Kemalist ideolojinin aksiyonlannm ve teorisinin bir an önce yazılı hale getirilmesi gerektiğine inanıyorum" şeklinde yazdığı hatırlatılarak, Ümit SAYIN la olan ilişkisi ve YENİDEN KELAMALİST BİR DEVRİM YAPILMASI sözüyle neyin kastedildiği sorulduğunda; "Bu soru Kemalist devrimi de suç olarak görmektedir. Kemalist devrimi suç olarak görenler, Atatürk'ü yıkamayacaklardır ve girişimlerinin altında kalacaklardır. Bu soru Ergenekon operasyonun Atatürk düşmanı yönelişini ele vermektedir" şeklinde beyanda bulunarak, Ümit SAYIN'ın kendisine yazdığını hatırlamadığını, ancak içeriğinde herhangi bir suç unsurunun olmadığını söyleyerek,
Abdulhamit dönemine mi döndük. Aydınlar birbirine mektup yazamayacak duruma geldik" şeklinde beyanda bulunmuştur.
2001 yılında yakalanan Tuncay GÜNEY den el konulan, 19 Mayıs 2000 tarihli "Sayın Doğu Perinçek" başlıklı belgede, "Dayanışma prensipleri gereği, size iletilen üç ana konu üzerinde yoğunlaşılarak işbirliği sağlanmak istenmiştir. 1-Mektup, 2-Gazete, 3-Finans, ancak ne yazık ki bu üç konuda da isteksiz kalınmış, karşılıklı dayanışma prensiplerine aykırı bir tutum sergilenmiştir" "...önderi Mustafa Kemal Atatürk; tarih sahnesinde görülen en kararlı motivatör idi, onun bu özelliği karşısında manüpilatör politika uygulayıcılarının elde edebildikleri tek şey ise yalnızca yenildiği olmuştur" şeklinde yazdığı hatırlatılarak sorulduğunda; Bu belgeyi hiç okumadığını, bu belgenin İşçi Partisine yönelik girişimleri, ters çevrildiğini ispatladığını, bunun da ERGENEKON uydurmasının bizzat bu kanıtlarla çürütülmesi olduğunu,
Operasyon kapsamında yakalanan şahıslardan bulunan belgeler arasında, 13 Kasım 2000 tarih ve Sayın Doğu Perinçek başlıklı belgede, "Gurubunuza bağlı öncü gençlik teşkilatına provokasyona yönelik sızma ve tertip girişimlerinin açığa çıkartılmış olması ve konunun başbakanlığa bildirilmesi dikkat ve kararlılığınızın en belirgin örnekleri arasında yer almış ve pozitif bir gelişme olarak değerlendirmeye alınmıştır." Şeklinde devam eden ve NATO konseptinden bahsedilen yazı hatırlatılarak sorulduğunda; Bu yazıyı bilmediğini, ancak kendisini tebrik eden yüzlerce internet mektubu, mektup ve telefon aldığını, suçla ilgisinin olmadığını,
11 Haziran 2003 tarihli, İşçi Partisi Genel Başkanlığı amblemli belge içeriğinde, "Sayın E.Tuğ.g.Veli Küçük" "sayın komutanımız" "ikiz sözleşmeler'i onaylayan kanun konusundaki görülerimi içeren Sayın Cumhurbaşkanımıza arzettiğim mektup ve ekindeki hukuki açıklamayı bilgilerinize sunarım" "Kanun henüz Cumhurbaşkanımız tarafından imzalanmamıştır; Meclise iadesi hukuken mümkündür" "saygılarımla" Doğu Perinçek işçi partisi genel başkanı" şeklinde yazı hatırlatılarak sorulduğunda; Yazının doğru olduğunu, yazıyı sadece Veli KÜÇÜK 'e değil, Genelkurmay Başkanına, bütün kuvvet Komutanlarına ve Ordu Komutanlarına aynı içerik ve ekleri ile birlikte gönderdiğini,
22.01.2008 tarihinde Veli KÜÇÜK'ün ikametinde bulunan dokümanlar arasında, kendisi tarafından çeşitli konularda Veli Küçük'e hitaben arzederim ibaresiyle son bulan faks çıktısı dokümanlar elde edildiği, Veli Küçük'e göndermiş olduğu yazılarda arz ederim ibaresini kullandığı, Veli KÜÇÜK'e neden bu kadar doküman gönderme ihtiyacı duyduğu ve aralarındaki hiyerarşik yapı sorulduğunda; Kendisinin hiçbir zaman Veli KÜÇÜK ile bir hiyerarşik yapı içerisinde olmadığını, İşçi Partisi Genel Başkanlığı üzerinde hiçbir hiyerarşinin olamayacağını, Cumhurbaşkanının da, Başbakanında kendisinin üzerinde olamayacağını, ancak Genelkurmay Başkanlığı Ordu Komutanlığına yazdığı yazılarda ve Kamu Makamlarına yazdığı yazılarda her zaman saygılı ifadeler kullandığını,
Soruşturma kapsamında yakalanan Ümit OĞUZTAN'm bilgisayarında yapılan incelemede ERGENEKON Terör örgütüne ait Microsoft Office Word belgesi Gözlem -Analiz isimli belgenin incelemesinde,
1). Giriş, Amaç ve Kapsam
"Bu çalışma Doğu Perinçek ve Aydınlık grubunun siyasal kültürel ve ekonomik anlamda "açık faaliyetleri" gözlemlenerek elde edilen veriler ışığında; objektif değerlendirme prensiplerine sadık kalınmaya özen gösterilerek hazırlanan bir analizdir. Örtülü çalışmalar ve amaçlan konumuz dışında tutulmuştur. Ancak, açık faa|jyet4er^Ö4tülü çalışma ve amaçlann belirlenmesine sınırlı da olsa yardımcı olabilecek dunınrdadîr." denilmektedir.
*"Ergenekon" örgütünün oluşumunda kullanılmak üzere, faaliyetlerinizin izlendiği ve rapor haline getirildiği tespit edilmiştir, gözlem ve analiz belgesini kim yazdı?
*Rapor kimlere sunulmuştur ve hangi amaçların gerçekleşmesinde etkili, yönlendirici olmuştur?
*Belgede bahsi geçen örtülü faaliyetleriniz, devletin hangi birimlerinin bilgisi ve kontrolü altındadır? Faaliyetlerin kararlan kimler tarafından alınmaktadır? hangi alanlarda uygulamaya konulmaktadır ve uygulayıcılar kimlerdir? Şeklinde sorular sorulduğunda; Belgeyi görmediğini, ancak kendilerinin yaptığı tahlilerin Ümit OGUZTAN harici, dünyanın büyük Devletlerinin yararlandığını, Türkiye de Tahlil yeteneği ve program yapma yeteneği üstün olan bir parti olarak her kes tarafından kabul edildiklerini, herkezin bu tahlillerden yararlanabileceğini, ancak buradaki üslubun, kendilerinin yaptığı tahlillerin edep, usul ve adabına uygun görülmediğini, burada sözü edilen açık faaliyet örtülü faaliyet gibi çabalar, açıkça belirtildiği gibi kendileriyle ilgili olmadığını,
Belgenin devamında;
"Bu gözlem ve analiz çalışmamızın hazırlanmasında uygulanan yöntem açığa çıkmış verilere dayanmaktadır. Çalışmamızda Doğu Perinçek ve Aydınlık grubunun "uzun yürüyüş" tanımlamasıyla andıkları amaçlanna ulaşabilmek için; uygulama, yöntem ve prensipleri belirlenerek işaret edilmeye çalışılmaktadır."
*"Uzun Yürüyüş" nedir? bunun neticesinde nasıl bir amaca ulaşmayı planlıyorsunuz?
*"Uzun Yürüyüş"ün modelleme olarak seçilmesinde, uyguladığınız yöntem ve prensiplerinizin etkili olduğu tespit edilmiş olup, bu yöntem ve prensipler hakkında detaylı bilgi veriniz? Şeklinde sorular sorulduğunda; Soruyu soranların belgeyi dikkatli okumadıkları veya kasıtlı olarak tahrif ettiklerini, tanımlanan suçla bağlantılı olmadıklarını,
Belgenin devamında;
"Türkiye'deki faaliyet gösteren pek çok siyasi parti içinde ayn bir özelliğe sahip olan Doğu Perinçek liderliğindeki eski Türkiye İşçi Köylü Partisi, yeni oluşumuyla Türkiye İşçi Partisi, TBMM'de gurubu bulunmayan siyasi bir parti olmakla birlikte, faaliyetlerinde yeğlediği yöntemler açısından toplumun yönelişlerinde giderek eriyen siyasal bir yapı gibi görünmüşse de her dönemde sesini duyurmayı, legal ve illegal güç odaklan arasında yer almayı başarmıştır. Bu bağlamda legal siyasi partiler içinde dikkat çekici ayncalıklı bir özelliğe sahip olduğu açıktır."
*Parti faaliyetleri altında uygulamış olduğunuz yöntemler neticesinde illegal güç odaklan arasında yer almayı başardığınız şeklinde bir tespit olduğu görülmüş olup bu faaliyetlerinizi aynntılı olarak anlatınız? Şeklinde yöneltilen soruya; işçi Partisinin illegal hiçbir faaliyetinin olmadığını, Emniyet Genel Müdürlüğü raporlarının bunu doğrulayacağını,
Belgenin devamında;
"Türkiye İşçi Partisi ve Aydınlık grubu materyalist bir anlayışla komünist ideoloji doğrultusunda faaliyet göstermekte ve örgütlenmektedir. Ancak, Kemalizm karşıtı olmamaya özen gösterilmesi ve Kemalizm'in siyasal platformlarda savunulması misyonunu üstlenmeye çaba gösteriyor oluşuyla da aynca dikkate değer bir gelişme sergilemektedir. Özellikle son on yıldır hiçbir siyasal partinin savunmadığı oranda Kemalizm'i savunma misyonunu üstlenen komünist ideolojiyi ve materyalizm anlayışını ilke edinen siyasi bir partinin amaçlan, yöntemleri ve "uzun yürüyüş"teki hedeflerinin sağlıklı bir biçimde belirlenmesi zorunluluğu vardır. Aynca, faaliyetlerini sürdürebilme ve geleceğe yönelik yatınmlanm gerçekleştirebilme açısından finansal kaynaklanmn örtülü olması yine dikkate değer önemli bir husustur.
*Yürütmüş olduğunuz faaliyetlerin finansal kaynaklan nelerdir? * Partinizin finansal kaynağını açıklayınız? jŞ€k1|nde "yS^eltilen soruya; Bu yazıyı
yazanların
Partisini tamamen
ispatladığını,
alıntılarında bunu doğruladığını, Finansal kaynakların örtülü olduğu yönündeki görüşün yazara ait olduğunu ve yanlış olduğunu, kendileri hakkında Türkiye de her ay yüzlerce hatta binlerce sayfa yazı, kitap yazıldığını, bu belgenin de onlardan biri olduğunu,
Belgenin devamında;
a). Faaliyetler Ve Uygulama Yöntemleri:
"Türkiye İşçi Partisi, her türden faaliyet için, Doğu Perinçek'in belirlediği yöntemler ile faaliyet göstermektedir. Perinçek'in yöntemleri ise; "uzun yürüyüş" olarak tanımlanan, uzun vadeye yayılmış plânlamalar olarak özetlene bilir. Nihaî hedefin belirlenebilmesini engelleyici olan bu yöntem, her türden örtülü faaliyete zemin hazırlayıcı bir metottur."
b). Siyasi Faaliyetler:
Doğu Perinçek, 1961'de üniversite birinci sınıfta öğrenimini sürdürürken "Yeni Türkiye Partisi"nin Gençlik Kollan'na girerek başladığı siyasi faaliyetlerini sürdüre gelmiştir. Legal bir siyasi parti olarak faaliyetlerini sürdüren Türkiye İşçi Partisi, diğer siyasal yapılanmalardan çok farklı bir yöntemle çalışmakta, tavandan tabana yayılan biçimlendirme, etkileme ve yönlendirme girişimleri "provokasyon yöntemleri" ile gerçekleştirilmektedir. Yarar sağlayabilme amacı güdülerek her türden güç odağı ile işbirliği içinde olunması en belirgin özellik olarak ortaya çıkmaktadır.
^Partinizin faaliyetlerini diğer siyasi partilerden ayıran özellikler nelerdir?
^Partinizin işleyiş sisteminin şekillendirilmesinde nasıl bir yöntem izlenmektedir, bu konuda tabanınızın etkisi var mıdır? Şeklinde yöneltilen soruya; Kendileriyle ilgili Türkiye 'de yazılan yüzlerce değerlendirmeden biri olduğunu, bunları okuyup yararlanacak noktaları değerlendirdiklerini, suçla hiçbir ilgisinin olmadığını,
Belgenin devamında;
c). Doktiriner Teorik Çalışmalar:
" Doktiriner teorik çalışmalarda her kesimden, her görüşten ve her inançtan aydınlardan azami olarak yararlanılmakta, böylelikle çeşitli kesimler ile iletişim kurularak geliştirilen ilişkiler sağlanmakta olduğu gibi, yeni teoriler geliştirilmesinde büyük kolaylıklar sağlanmaktadır. Bu bir anlamda, her alanda işe yarayacak teoriler hazırlanmasında "hazır"dan yararlanma alışkanlığını geliştirmiştir. Yaratıcı olmak yerine elverişli olanı kullanma yöntemi benimsenmiştir. Örneğin: Yalçın Küçük ve İsmail Beşikçi'den bu anlamda büyük ölçüde yararlanılmaktadır." Şeklindeki yazı sorulduğunda; Kendisiyle ilgili bir yazı olmadığını,
Belgenin devamında;
d). Provokasyon Faaliyetleri:
"Toplumun duyarlı olduğu her konuda provokasyonların oluşumuna zemin hazırlanmasının sağlanması, her şey olup bittikten soma da provokasyonu gerçekleştirenlerin deşifre edilmesi yöntemi ana prensipler arasındaki değişmez yerini korumaktadır."
e). Gençliğin Örgütlenmesi:
"Pekçok ve her kesimden genç, yalnızca kültürel çalışmalara yönlendirilerek toplumdan soyutlanmakta ve amaçlar doğrultusunda biçimlendirilmektedir.Toplumdan soyutlanan gençlerin "değerlendirme""ve "karşılaştırma" yöntemlerinden yararlanabilmesi olanaksız kılınmaktadır. Gençliğe verilen eğitimin dışındaki tüm veriler ve değerler "karşı devrim" ürünü olarak peşinen kabullendirilmektedir." Belgenin devamında;
f). Kadro Oluşturulması ve Örgütlenme:
"Siyasal, kültürel ve ekonomik faaliyetler için kadro oluşturulmasında "uzun yol" prensibi esas alınmaktadır. Siyasal oluşum içinde etkin kadrolarda yer alabilmek çok geniş bir zamana yayılmakta böylelikle kişilerin bir başka dünyada yer edinebilme şansları tümüyle ortadan kaldırılmaktadır.
Uzun yıllar soma güven duyulan kadrolardan oluşturulan örgütler, yalnızca
Özellikle kişilere yönelik ciddi bir arşiv bulunmaktadır. Bu arşivde yer alan her türden malzeme genellikle provokasyona yönelik faaliyetler için bitimsiz bir kaynak durumundadır. Ve salt provokasyon amaçlı arşiv tutulmaktadır.
Bilimsel, kültürel ve sanatsal faaliyetler ile Türkiye'nin ulusal sorunlarını içeren hiçbir arşiv çalışması yapılmadığı ve bu anlamda bir çalışmanın gereksiz görülmüş olması, arşivcilik faaliyetlerinin hangi amaçlar doğrultusunda hareket edildiğini ortaya koymaktadır."
Belgenin devamında;
2). Dış İlişkiler:
"Doğu Perinçek ve grubunun dış ilişkileri gereği biçimde dikkate alınmamıştır. Komünist ideolojiye sahip olması, Türkiye'nin ulusal çıkarlarına aykırı olarak en büyük tehlikenin komünizmden geleceği endişeleri, Perinçek'in komünist bloklar dışında kalan diğer ülkeler ve bunlara bağlı istihbarat örgütleriyle kurduğu ilişkilerin örtüsü olmuştur.
...Perinçek'in özellikle Çin ile olan ilişkileri dikkate değer durumdadır. Finansal anlamda da destek gördüğü bir ülke olan Çin, Türkî Cumhuriyetler üzerinden de finansal destek sağlayıcı ticari ilişkiler kurulmasını sağlamıştır.
*Siz ve partinizin Çin le ne tür bir ilişkisi bulunmaktadır? Cinden ne şekilde finansal destek görmektesiniz? Şeklinde yöneltilen soruya; Bunu yazanların kendilerine düşman olduklarını ve karşı tertipler içerisinde bulunduklarının ap açık ortaya çıktığını, soruşturmayı yapanların bu belgeyi buraya almasından dolayı teşekkür ettiğini, kendilerinin Ergenekon adı altında çaba gösterdikleri kabul edilen gladyo kafalı kimselerle örgüt kurmalarının, yüz yüze görüşmelerinin düşünülemeyeceğini, işçi Partisinin hiçbir ülkeden parasal destek almadığını, hiçbir ülke ve örgütle bağlantılı faaliyet yapmadığını,
22.01.2008 tarihinde Veli Küçük'ün ikametinde görevlilerce yapılan aramada, "televizyon analiz yönetim ve geliştirme projesi türkiye'de televizyon yaşlılar için çok yeni gençler için çok eskidir istanbul/temmuz 2000" başlıklı 39 sayfalık bir doküman elde edilmiş olup, bu dokümanın da Tuncay GÜNEY isimli şahıstan elde edilen dokümanlarla aynı konularda benzerlik gösterdiği tespit edilmiştir. Dokümanın incelemesinde;
-SUNUŞ kısmında Temmuz 2000 tarihli Televizyon Analiz çalışması Kanal/6 televizyon kanalı ele alınarak hazırlandığı. Şimdi ise hedef televizyon kanalı ULUSAL TV'dir
-CUMHURİYET GAZETESİ ile Ulusal Tv'nin hisselerini elinde bulunduracak olan yeni bir anonim şirket kurulmalıdır. Bu şirketin Yönetim Kurulu Başkanlığına ve Yönetim Kurulu Üyeliğine getirilecek olan kişiler önemlidir ve özenli bir seçim yapılmalıdır.
-GENEL DEĞERLENDİRME VE ÖNERİLER kısmında ;
-Mevcut Kurumun yeniden düzenlenmesi kamuoyundaki imaj ve düşünce değişiminin sağlanması yayın hayatına yeni atılan Ulusal Tv'nin yeniden yapılandırılması gereklidir.
-Ulusal Tv ile Cumhuriyet Gazetesinin bir anonim şirket çatısı altında birleştirilmesi hedeflenen başarıya ulaşmasını sağlayacağı gibi mevcut medya kuruluşları ile rekabet olanağının sağlanacağı.
-Bu analizi hazırlayan araştırma grubumuzun ortak görüşü ise bir başka çözüm yolu olmadığı görüşünde birleşmesi, konularını içerdiği tespit edilmiştir.
El konulan doküman Veli Küçük'e sorulduğunda, Kesin olmamakla beraber bu dokümanı Mehmet PERİNÇEK'in getirdiğini beyan etmiştir.
*Söz konusu dokümanı kim ne amaçla hazırladı? Bu doküman neden Veli KÜÇÜK'e verilmiştir. Şeklindeki sorulara; Bahsedilen yazı örgütlü bir guruba ait ise, ulusal kanal ve Cumhuriyet gazetesini ele geçirmek için bir tertibin içinde olduklarını, ama bunu başaramadıklarını, bu belgeyi Mehmet PERİNÇEK'in Veli KÜÇÜK'e vermiş olamayacağını, böyle bir belgenin Mehmet PERİNÇE,K*în'etinç geçmesi halinde kendisine getireceğini, Veli KÜÇÜK'ün yanlış hatırladığını, /f„
22.01.2008 tarihinde Veli Küçük'ün ikametinde, "kanal 6 analiz" başlıklı 34 sayfalık doküman elde edilmiştir. Bu doküman Veli Küçük'e sorulduğunda, dokümanı Mehmet PERİNÇEK'in getirdiğini beyan etmiştir. Belge sorulduğunda; Mehmet PERİNÇEK'in bu konularla ilgisinin bulunmadığını, Veli KÜÇÜK'ün yanlış hatırladığını veya gerçek dışı konuştuğunu,
İşçi partisinde yapılan aramada bulunan kişisel bilgisayarında yapılan incelemede; (15) sayfadan oluşan, "Milli Anayasa Bildirgesi" başlıklı yazı olduğu, içeriğinde, "AKP hazırladığı sivil Anayasa Taslağı ile Türkiye ye ve türk Milletine karşı yürüttüğü karşı devrim sürecini son hedefine ulaştırmak peşindedir" "Ulusal Strateji Merkezinde bilim insanları ve uzmanların katıldığı çalışmalarla bir milli anayasa taslağı hazırlanmaktadır. Ulusal Strateji Merkezi (USMER) bu çalışmalar sırasında hazırlanmış olan ekteki milli anayasa bildirgesini kamu oyumuza en kısa sürede sunmak üzere imzaya açmaya karar vermiştir" şeklinde beyanların bulunduğu, belgede Siyasetçiler, E.Generaller, Öğretim üyeleri, Yüksek Bürokratlar, E.Subaylar, E.Emniyet Müdürleri, Kitle örgütü yöneticileri, Sanatçı- Yazar- Sporcular, şeklinde başlıklar altında bir çok isimlerin yazılı olduğu tespit edilerek belge sorulduğunda; Belgenin doğru olduğunu, Yargıtay Başsavcılığı AKP hakkındaki kapatma davası iddianamesi ile en yüksek Savcılık makamı olarak AKP yönetiminin yasa dışı ve Cumhuriyet yıkıcısı olduğunu saptadığını, bu açıdan bildirgenin tarihi önemde olduğunu, bu bildirgeyi hukukçu ve bilim adamları haricinde, Türkiyenin bütün seçkin aydınlarına gönderildiğini ve bildirgenin imzalandığını,
İşçi Partisinde yapılan aramada, KEMALİST MODEL-ULUSAL GENÇLİK HAREKETİ-DİNAMİK adlı doküman ele geçirildiği, bu belgelerin Veli KÜÇÜK, Ümit OĞUZTAN, Tuncay GÜNEY'den de ele geçirildiği hatırlatılarak sorulduğunda; Ulusal Kanal ve Aydınlık'ın arşivinin, Türkiye nin en zengin arşivlerinden biri olduğunu, içinde onbinlerce cilt kitap, yüzbinlerce sayfa belge ve yazı bulunduğunu, nerede hangi odada, hangi gözde bulunduğu belirtilmeyen bu soruların, titiz bir yargılamanın konusu olamayacağını, her belgenin saklanıp değerlendirilebileceğini,
Belgeler arasında, bir çok gazetecinin resimlerinin ve bu gazetecilerin hain olduklarını içeren el yazısının bulunduğu, başında ise Hurşit Paşamız için yapılmıştır ibareli dokuman sorulduğunda; Bu kağıdın üzerinde 3.sayfa belirlemesi olduğuna göre bir başka evrakın parçası olduğunu veya kendisine posta ile yollanmış binlerce mektuptan biri olabileceğini, çünkü masasının üzerinde çok sayıda cevap yazılmamış mektup dosyalarının bulunduğunu, yazının kendi yazısı olmadığını, tanıdığı bir yazı da olmadığını, üzerindeki fotoğrafların basın mensuplarına ait olduğunu, içlerinde kendisinin değer verdiği dostlarının olduğunu, kendisine gelen mektuplardan biri olduğunu düşündüğünü, suçla hiçbir bağlantısının olmadığını, bu kağıttan Ergenekon örgütünün nasıl ispatlanacağını bilemediğini,
Çanakkale Ulusal Bağımsızlık Birlik Hareketi ve bir çok kişinin imzasının bulunduğu Değerli Kuvvayi Milliye Gönüllüleri başlıklı, içeriğinde "Milli Karargah kurma vakti gelip de geçmekte" tabiri bulunan belge sorulduğunda; Kendisine her gün yüzlerce e-posta ve mektup geldiğini,
Soruşturma kapsamında gözaltına alman şahıslarla ile ilgili İfade, Sorgu Tutanakları ve Kemal KERİNÇSİZ'e ait Savcılık ifadesini nasıl ve ne maksatla temin ettiği sorulduğunda; Kendisinin Ulusal kanal sorumlusu olmadığını, o binada 20 bin adet kitap bulunduğunu, binlerce klasör ve yüzbinlerce sayfa belge olduğunu, onbin yıllık bir araştırmada bile bu belgeleri incelemenin mümkün olamayacağını, kendi bulunduğu çalışma odasındaki belgeleri bildiğini, onun dışındakilerin ise kendisinin bilgisi dışında olduğunu, fakat partinin bulunduğu katlardaki her belgenin parti başkanı olarak siyasi sorumluluğunu üstlendiğini,
İşçi partisinde bulunan dokümanlar arasında;."Eski Genelkurmay Başkanlarından İsmail Hakkı KARADAYI ile telefon görüşmesı(10 eylül'2002)" başlıklı yazıda; İsmail
Hakkı KARADAYI mn araması, çalışmalarından dolayı takdir etmesi, ABD nin Tayyip Erdoğan ve Baykal'lı hükümet projesi hakkında konuşmalar yapmaları, sorulduğunda; "Bu telefon görüşmesi doğrudur, içeriği de doğrudur.
İşçi partisinde bulunan dokümanlar arasında; "BAŞARILARIMIZ" başlıklı bir belge bulunduğu, bu belgede özetle Öncü Gençlik isimli İşçi partisinin gençlik kollarından bahsedildiği, EYLEMCİ HAT isimli bir alt başlıkta ise "Öncü Gençlik 5. genel kongresinde Türkiye nin genel gündemine ilişkin örgütlerimizin MİLİTAN EYLEMLER YAPMASI KARARINI ALMIŞTIK. Bu karan hayata geçirdik. Böylece Öncü Gençlik tarihinin en fazla eylem yapılan ve bu açıdan en verimli olan dönemini yaşadık" yazdığı görülmüştür. Belge sorulduğunda; Belgenin öncü gençlik'e ait olabileceğini, anılan MİLİTAN EYLEM KARARI'nın, öncü gençlik gurubunun yaptığı gösteri yürüyüşleri olabileceğini,
İşçi partisinde bulunan dokümanlar arasında; daha önce pek çok örgüt mensubunda bulunmuş "OSMANLIDAN GÜNÜMÜZE MASONİK BİLDERBERG ÇETESİ" ve "ÖRTÜLÜ FAALİYETLER BİR" isimli belgeler bulunmuştur, belgeler sorulduğunda; Mafyokrasi adlı kitabını yazarken Aydınlık arşivinde bulunan Mafya ile ilgili bir çok kitap ve belgeyi topladığını, yararlandığını, bu belgeyi de o kapsamda hatırladığını,
İşçi partisinde bulunan dokümanlar arasında; 17.12.1996 tarihli KİŞİYE ÖZEL ibareli dönemin Başbakam'na yazılmış Susurluk kazası ile ilgili hazırlanmış 39 sayfalık MİT müsteşarlığı belgesi bulunmuştur. Belge sorulduğunda; Hatırlamadığını, basın yolu ile gelmiş olabileceğini, gelen belgeleri sakladıklarını,
İşçi partisinde bulunan dokümanlar arasında; el yazısı ile yazılmış "x ilindeki Tem şubesindeki işkenceci ve infazcı tim" başlıklı belgede bazı polis memurlannm isimleri ve siyasi görüşleri yazdığı görülmüştür. Belge sorulduğunda; Belgeyi hatırlamadığını, ancak bir şikayet sonrası takip edilmiş bir konu olabileceğini,
işçi Partisinde bulunan dokümanlar arasında; "Görüşme Notları-işadamı(21 şubat 2007) başlıklı belgede Semih Tufan GÜLALTAY hakkında bilgilerin olduğu, belgenin içeriğinde Semih Tufan GÜLALTAY ın DP ye yönelik bir eylem planlarından bahsedilmektedir.
* Semih Tufan GÜLALTAY ile tanışıklığınız hangi boyuttadır? Bu belgeyi ne zaman ve nasıl yazdınız? Semih Tufan GÜLALTAY ın yapmayı planladığı suikast hakkında bilgi veriniz. Şeklinde yöneltilen sorulara; Belgeyi hatırlamadığını, 7 katlı bir binada bulunan belgeleri bir kişinin on binlerce yıl yaşasa bile okuma ve öğrenme olanağının bulunmadığını, bu nedenle iki binada çıkan her belgeyi kendisine sorulmasının, suçla ilgili olmadığını, Semih Tufan GÜLALTAY ile ilgili bilgisini anlattığını, kendisine yönelik bir suikastla ilgili Semih Tufan GÜLALTAY ın bilgisine başvurduğunu,
İşçi Partisinde bulunan dokümanlar arasında; "SON BİLGİ(SAĞLAM) başlıklı yazıda " İsmail PAKER ve Zekeriya ÖZTÜRK, Balta limanı'nda Doğa Balık Restoranıma (eski Şaziye bann bitişiği) sıkça birlikte gidiyorlar. Orada bir Dr Yüzbaşı, bir üsteğmen ve başka subaylarla birlikte MİT mensuplanyla da birlikte oluyorlar. Restoran'm sahibi(adı bilinmiyor öğrenilecek) ve işletmecisi Ahmet adlı şahıs yer altı dünyasıyla ilişkili. Ahmet ve adamlan Sedat PEKER'le silahlı çatışmaya girmiş(bu olay gazetelere de yansımış) Ahmet artık restoranda çalışmıyor. Söz konusu subaylardan biri, restoran sahibine bir adet glock satmış. İsmail PAKER in çocuklan Alparslan ASLAN a amca diyor(M.Tekin tanık olmuş).İsmail PAKER in Bulgar uyruklu Osman adında çok yakın bir arkadaşı var. 18 Mart kapsamında Çanakkale ye yapılan bu geziye(bu yıl),İsmail PAKER, Zekeriya ÖZTÜRK ve M.TEKİN birlikte katılıyorlar. Çanakkale garnizon komutanı ya da etkinlikleri yöneten kişi olan Albay, üçlüye çok yakın ilgi gösterip,bir çok kolaylık sağlıyor.Nedeni İsmail PAKER i tanıması. Paker bu durumu "Asteğmenken komutanımdı" diye açıklıyor. M. TEKİN, PAKER in verdiği bilginin doğruluğundan şüphelenip, sonradan albayı anyor ve 1985 te Güneydoğu da aynı birlikteydik yanıtını alıyor." Şeklindeki belge. sorulduğunda; Bunların Aydınlık'ın
haber kaynaklarının verdiği ve doğruluğu saptanmamış bilgiler olabileceğini, kendisinin işçi Partisi Genel Başkanı olduğunu, Aydınlık veya Ulusal Kanalın haber müdürü veya muhabiri olmadığını, bilgilerin kendisiyle alakasının bulunmadığını,
İşçi partisinde bulunan dokümanlar arasında; elle yazılmış " Teoman dan gelen bilgi" başlığı altında bilgisayar çıktısı halinde yazılmış; "Yaklaşık iki ay önce Sirkeci de bir kebap restoranında önemli bir yemek yendi. Yemeğe çok önemli bazı emekli generaller ve çeşitli kuvayi milliye derneklerinin yöneticileri katıldı. Kemal KERİNÇSİZ, Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Taner ÜNAL gibi isimlerin eski generallerle birlikte Türkiye'nin içinde bulunduğu son durumu görüşmek üzere yemek yedikleri belirtiliyor. Yemek bir komutanın doğum günü nedeniyle verilmiş. En çok tartışılan konu ise İşçi partisinin milli hükümet çağrısı olmuş. İsmini öğrenemediğimiz bir orgeneral İşçi Partisinin çağrısını olumlu bulduklarını ve parti programında yazılı olan bazı fikirlere karşı eleştirilerini Doğu PERİNÇEK e sunacaklarını belirtmiş. Aynı orgeneral geleneklerin dahi dışına çıkarak iki üç orgeneralin ortak bir eleştiriyi kaleme alacaklarını ve işçi partisiyle müşterek uzlaşma noktalan bulduktan sonra partiye katılacaklanm belirtmiş. Bunun üzerine Kemal KERİNÇSİZ
ve arkadaşlan İşçi Partisine katılma fikrine karşı çıkmışlar Bu bilgiyle örtüşen bir başka
bilgiyi ise Kornikov verdi. Kornikov, Gladyonun 1-2 yıldır ulusalcılara sızmaya çalıştığını ancak bunun tam başaramadığını belirtti. Bunun için Gladyo kendi ulusalcılannı yarattı. Bunun başında daha önce duyulmamış bazı dernekler ve isimler var. Gladyo bu iş için hatın sayılır paralarda harcıyor. Hatta Gladyonun ulusalcılan yeni bir televizyon kanalı kuracak paraya ulaştılar. VTV adı altında yayın yapacak olan Vatan TV gladyonun ulusalcılannm yayın organı olacak.." şeklindeki belge sorulduğunda; Bu tür belgelerin Aydınlık ve Ulusal Kanala gelen, bazen dezenformasyon denen bilgi bozma faaliyetlerinin ürünü olabileceğini, bilgi doğru ise Kemal KERİNÇSİZ'in İşçi Partisine sıcak bakmadığının görüldüğünü, esasında Partilerini tutmadıklarını ve karşı olduklarını kendilerinin de bildiğini, herkezin eğilimine saygılı olduklarını, ancak bütün bu bilgilerin aynı örgütte toplanmak istenen insanlar arasında fikir beraberliği, gönül beraberliği olmadığını kanıtladığını, Gladyo ile ilgili bilgi ulusalcı güçlerin içine bir takım örgütler kurularak burada kışkırtıcı faaliyet yürütüldüğünü gösterdiğini, kendisinin ve partisinin gözlemlerinin de bu yönde olduğunu, bütün bunların atılan suçla hiçbir ilgisinin kurulamadığını ispatladığını, bu bilgilerin Aydınlık ve ulusal Kanal da yayınlanmadığını, bilgilerin doğrulanmamış ve şüpheli bulunduğu anlamına geldiğini,
Yapılan aramalarda el konulan belgelerden; Öncü Gençlik, 30 Ocak 2000 İst." İle başlayan el yazı ile alınmış notlann bulunduğu, notlann içeriğinde;
*"İtirazlara" "Eğitimlerde göstereceğiz" "Devrimden soma hatıra" "Basın işliyor (Akşam, 1.10.1997" "Genel Başkana TEM'de soruluyor (Eylül 1998),
*"Eylül 1998" "Evdeki özel şeyleri getir saklayalım."
*"Geçmişe döndük baktık." "P'den ayn örg. Gökçe" "Hiçbir arkadaşın kolektif iradenin dışına çıkacağını düşünmüyorum (G, s.4)" "Sadık'a = ÖG'in iradesini dışlamaya başladım (s.4)",
*"AYRI ÖRGÜT" "Sadık, Gökçe'ye" "Başbakanlıktan ayn bir MİT oluşturmuşsunuz. (Sadık, s.l)"
*"ÖG merkezine (G.s.2), ÖG Anadolu, İST'da bölücü" *"Araştırma" "Sorgu" "İzah yok Beşiktaş" "Vahim hatalar" "Ağlıyor" *"İstifa" "P disiplini alışı" "Görevi red." "Gizli toplantı vb."
*"MK Rica ettim" " Disiplini red" "MK iki yol" "Disipline uy P ile Birleş!" "Defol
- Çatlak"
*"Pazarlık" "Özsoy : Gelecekte de P ile birlikte olmak istiyorum."
"İSTEMİYORUZ! EĞİTECEĞİZ" = ~ ' -
* "DÖRT DENEY" "Erdal Gökyüzü, Fehmi E???Ş" "Nahit TÖRE; Deniz GEZMİŞ, Atilla SARP, Cihan ALPTEKİN, Doğan ÖZ öldürüldü!!!" "Muzaffer KÖKLÜGİLLER" "Olumlu örnek = MK"
*"Talimat, Sonuç / Kararlar" "Artık Gökçe değil" "GÖKÇE: Soruşturma bitecek, kazanılacak tekrar P'ye eğitilecek."
*"TEBLİGAT: Gökçe ile Kes toplanma, birleşme ??liği dağıtın!" "G ile P görüşecek!!!" "P ile birleş Disipline uy"
*"MZD" "R'i değil M'i uygulayın" "Bölünmeyin, birleşin" "Hile ve tertiplerle uğraşmayın, açık yürekli ve dürüst olun" "MK'ya götürdüler İst'a gelip HİZİP" "P. Tarihinde ilk"
Şeklinde notların yazılı olduğu görülmüştür. Söz konusu notlar size mi aittir? Size aitse bu notlan nerede, ne zaman ve ne amaçla yazdığınız? Notlann içeriğinde geçen konulan açıklayınız.
Şeklinde sorulan sorulara; Bu belgenin kendisiyle bir ilgisinin bulunmadığını, öncü Gençlik 'e ait olan oda da bulunduğunu, ancak içeriğinde suçla ilgili bir husus görülmediğini,
"Milli hükümet bakanlar kurulu" başlıklı "Doğu PERİNÇEK-Başbakan, Ferid İLSEVER-Başbakan Yardımcısı..." gibi başbakanlık ve bakanlık kadrosunun oluşturulduğu belge kendisine okundu. Söz konusu belgeyi kim ne amaçla hazırlamıştır. Açıklayınız?
Şeklinde sorulan sorulara; Bu Bakanlar Kurulu listesini seçimden önce halka sunduklarını, iktidar amacı ile mücadele ettikleri için Türkiye yi hangi yetenekli kadrolarla yöneteceklerini halka açıkladıklarını,
Yakalanan Erkut ERSOY un yapılan e-mail incelemesinde; 11.02.2008tarihinde
Dostları ilə paylaş: |