- Siz söyleyin; niye?
İçerde sızma var... Türkiye'de temizliğin Ankara'dan başlaması lazım; ben niye "Ankara'da işgal var" diyorum?
- Sızma nerede?
Birimlerin içinde. Demin anlattığım mafyavari örgütlenmelerin içinde mutlaka istihbarat birimlerinden birileri vardır. Eğer oradaki istihbaratçı milliyse tehdidi merkeze bildirir. Milli değilse, yine bildirir, fakat tam tersine, işin çabuklaşması için bildirir. Ya da merkezde birileri passif kalmayı tercih eder. Bunlara bakmalı.
KUTU: DİNK'İN ÖLÜMÜ BEDAVAYA GELMEMELİ
"Hrant Dink'in ölümünün sıradan olmadığını göstermek için mutlaka Hrant'a bayraklı bir tören yapmamız lazım. Hükümetin çıkıp 'Hrant Dink'i öldürenler bizim müttefik istihbaratları tarafından biliniyor' demesi lazım. Ermenistan'la sınırın açılması lazım. Açın sının, zaten 40 küsur bin insan var bizde çalışan. Ticaret Gürcistan üzerinden sürüyor. Sorunlann çözümü için Büyük devlet adım atar. Türkeş de benzer çalışma içindeydi, ama o zaman bile engel olanlar çıktı, ve sonra da hükümetin ABD'ye 'Lütfen şu soykırım yasasını geçirin, sizden rica ediyorum' demesi lazım. Neyin doğru olduğu artık önemli değil, yeter ki bu şantaj dayatmasını atalım üstümüzden."
KUTU: İPSİZ RECEP'İN TORUNUYUM
- Biz sizi uluslararası ilişkiler uzmanı Emin Gürses olarak tanıyoruz, ama siz kimsiniz? MİT'e mi çalışıyorsunuz, Genelkurmay'a mı, Emniyet'e mi, başka bir örgüte mi; siz niye tehdit alıyorsunuz?
Benim dedem Mustafa Kemal'in istihbaratçısı Menzil kumandanı Milis Yüzbaşı Recep Reis'ti. Mustafa Kemal'e çalışıyordu, biz de Mustafa Kemal'e çalışıyoruz. Sizin o dedikleriniz maaşlı çalışır. Yani görev kabul etmiş, yapacak. Bizimkiler Mustafa Kemal'in gönüllüleridir.
KUTU: VELİ KÜÇÜK İSMİ, HEDEF ŞAŞIRTMAK İÇİN KULLANILIYOR
- "Milliyetçi devlet anlayışı kendisini korumak için suçu dış mihrakların üzerine atıyor. Hatta Emin Gürses de 'Hrant Dink milli kuvvetlerdendi' diyerek dezenfornıasyon yapıyor..." Sizin bu açıklamalarınızı böyle değerlendirenler olacaktır?
Ben de, milli bir devlet böyle bir şeyi yapar mı diyorum? Devlet aptal mı böyle bir şey yapsın? Kendi kendine böyle bir şeyi yapar mı? Türkiye'nin sınırlanın değiştirmeye kadar gidecek büyük bir operasyon bu. Düşman ordusu gelse bu kadar zarar veremezdi Türkiye'ye... Görün bakın arkası nasıl gelecek; Batı'dan kıyamet kopacak. Ama bu operasyona devletin içinde yardım eden varsa, o zaten servislerin içindedir. Sızma dediğim bu. Bunlar yabancı değiller. Senin benim gibi nüfus kağıdında Türkiye Cumhuriyeti yazan insanlar ama, yabancı servislere çalışıyorlar. Mumcu cinayeti sırasında ne demişlerdi? "Bunun arkasını daha fazla araştırmayın, devlet çöker" denmişti. Bu ne demektir? İçeride sızma var demektir. Ceyhan Mumcu şimdi açıkladı işte; "Mumcu'nun durumu var burada" dedi.
- Ya peki işin Veli Küçük tarafı?
Uğur Mumcu öldürüldüğünde de İran Konsolosluğu'na yürümüştü insanlar, bozuk para atmışlardı, "Kahrolsun İran" diye bağırmışlardı. Ama İran çıkmadı. O gün insanlara kim İran'ı hedef gösterdiyse, bugün de Veli Küçük'ü hedef gösteriyorlar. Niye? Derin devlet yaptı dedirtmek için. Veli Küçük derin devlet mi? Lojmandan çıkartılmış, korumalan alınmış biri. Bunu kim yaptırmış ona bir bakın.
- Niye koruyorsunuz Küçük'ü?
Ben aslında burada Küçük'ü değil, Dink'i koruyorum. Amacım hedefin saptırılmasını önlemeye çalışmak. Bu işi Türkiye'deki milliyetçiler yaptı diye kesip atmak yanlış yönlendirmedir. Veli Küçük kızgınlığı dile getirmiştir değişik biçimlerde. Ama şimdi bunun gündeme getirilmesi dikkatleri başka yöne çekmek için.
- Sizin de Veli Küçük'le çekilmiş resminiz var mıdır?
Vardır, ama nerede? Ya bir şehitler gününde ya bir 30 Ağustos töreninde. Benim Muzaffer Tekin'le de resmim var. Eğer bu insanlarla fotoğraflarım gazinoda eğlenirken çekilmiş olsa o zaman bir şey söylesinler. Yoksa zaten herkesin herkesle çekilmiş fotoğrafı var.
- İyi de Emin Gürses, bu katili yaratanlar dışarıdan çıksa bile bizim de çuvaldızı kendimize batırmamız gereken bir şey var: Allah göstermesin, ama öldürülen Kemal Kerinçsiz olsaydı insanlar hiç dönüp Hrant Dink'e kin duyar mıydı; sizin yüzünüzden öldürüldü der miydi?
Evet, Hrant Dink'e kimse böyle bir şey demezdi. Mutlaka dışarının parmağı var, denirdi.
- Ama Dink öldürülünce sokaktaki insanların aklına ilk Kerinçsiz ekibi geliyor. "Siz öldürdünüz" diye değil tabii, ama "Memnun musunuz" diye bakıyorlar. Demek ki ortada ters olan bir şey yok mu?
Aslında o ekibin yaptığı normal protestolardı. Onlardan Londra'da da var. Fakat bizdeki biraz daha doğu kültürüne özgü oluyor. Ama şiddet kültürü bugün sadece belli bir kesimde yok, bütün topluma yayıldı. Bana göre bu konuda da medyanın büyük sorumluluğu var.
PAZARTESİ RÖPORTAJLARI-2 Ankara'ya sızma var
Veli Küçük ismi, hedef şaşırtmak için kullanılıyor Cinayetin milliyetçilerin üzerine atılması bir taktik
FOTO ALTI: Gürses: "Hrant Dink'i bugün son yolculuğuna uğurladıktan sonra hemen Ermenistan'la sınırın açılması lazım. Açın sınırı, zaten bizde 40 küsur bin çalışan insan var. Zaten ticaret Gürcistan üzerinden sürüyor. Sorunların çözümü için büyük devlet adım atar." (Fotoğraf: Kadir Can)
(Giriş) Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emin Gürses'le Hrant Dink cinayetine ilişkin söyleşimizin dün yarım kalan ve en az dünkü kadar çarpıcı olan bölüm şöyle:
- Hrant Dink, sizin tabirinizle "milli kuwetler"den idiyse o zaman ölmesi niye engellenemedi? Devletin milli kuvvetler listesinde gördüğü biri niçin milli kuvvetler tarafından korunmadı?
Uğur Mumcu da miüi kuvvettendi. Mumcu'nun, zannedersem 9 Ocak'tı, yazdığı bir yazı vardı. O yazıda terörün arkasında bizim ittifak içinde olduğumuz istihbarat birimlerinin olduğunu ima ediyordu. 15 gün sonra öldürüldü. Uğur Mumcu belgesiz konuşmazdı, o belgeleri açıklayacaktı. Mumcu'yu niye korumadılar? Necip Hablemitoğlu, Ankara Cumhuriyet'te, Cüneyt Arcayürek'in odasında bana "Türkiye'de müttefik dediğimiz yabancı istihbarat birimlerinin yıkıcı faaliyetleri var. Bunları yayınlayacağım" dedi. Ve Necip de 15 gün sonra öldürüldü. Necip'i niye korumadılar? Üstelik Necip'in hem MİT'le ilişkisi vardı, hem de Genelkurmay'la... O niçin korunmadı? Eşref Bitlis Paşa Jandarma Genel Komutanı'ydı. En millici oydu. Ne zaman ki "Bu işin arkasındakileri gördüm" dedi, o da öldürüldü. Peki o niye korunmadı?
- Siz söyleyin; niye?
İçerde sızma var... Türkiye'de temizliğin Ankara'dan başlaması lazım; ben niye "Ankara'da işgal var" diyorum?
- Sızma nerede?
Birimlerin içinde. Demin (Dünkü bölümde) anlattığım mafyavari örgütlenmelerin içinde mutlaka istihbarat birimlerinden birileri vardır. Eğer oradaki istihbaratçı milliyse tehdidi merkeze bildirir. Milli değilse, yine bildirir, fakat tam tersine, işin çabuklaşması için bildirir. Ya da merkezde birileri pasif kalmayı tercih eder. Asıl şimdi bunlara bakmalı.
- "Milliyetçi devlet anlayışı kendisini korumak -için suçu dış mihrakların üzerine atıyor. Hatta Emin Gürses de 'Hrant Dink millî "kuvvetlerdeTndi' diyerek dezenformasyon yapıyor..." Sizin bu açıklamalarınızı böyle değerlendirenler olâtajitîr?
Ben de milli bir devlet böyle bir şeyi yapar mı, diyorum? Devlet aptal mı kendine böyle bir şey yapsın? Türkiye'nin sınırlarını değiştirmeye kadar gidecek büyük bir operasyon bu. Düşman ordusu gelse bu kadar zarar veremezdi Türkiye'ye... Görün bakın arkası nasıl gelecek; Batı'dan kıyamet kopacak. Tabii ki bu operasyona devletin içinden yardım edenler olabilir, ama onlar zaten servislerin içindedir. Sızma dediğim bu. Bunlar yabancı değiller. Senin benim gibi nüfus kağıdında Türkiye Cumhuriyeti yazan insanlar, ama yabancı servislere çalışıyorlar. Mumcu cinayeti sırasında ne demişlerdi; "Bunun arkasını daha fazla araştırmayın, devlet çöker" demişlerdi. Bu ne demektir? İçeride sızma var demektir. Ceyhan Mumcu şimdi açıkladı işte; "Mumcu'nun durumu var burada" dedi.
- İyi de herkese mi sızılmış; bir koruma bile verilemiyor mu? Aynısı Danıştay cinayetinde de olmadı mı?..
Benim de Mayıs ayma kadar korumam vardı, ama korumanın çekilmesi için İstanbul Valiliği'ne Ankara'dan talimat geldi. Hükümetten. Peki beni hükümete şikayet eden kimdi? Ankara'daki bir büyükelçiliğin istihbarat şefi... Beni "Sizinle aramızı bozuyor" diye şikâyet ediyor; bir kestaneci şikâyet edildiğimi bize bildiriyor; sonra da Valilikten arıyorlar, "Korumanız çekildi" diye... Benim de cevabım şu: "Mustafa Kemal'in yöntemi uygulanacak".
- Dink'e valilikte yapılan uyarılar için ne diyorsunuz?
Böyle bir konuşma olduysa Vali'nin mutlaka Dink'e koruma vermesi gerekiyordu. Niye vermedin diye bugün kendisine sorulması gerekiyor.
- Ya peki işin Veli Küçük tarafı?
Uğur Mumcu öldürüldüğünde de İran Konsolosluğu'na yürümüştü insanlar, bozuk para atmışlardı, "Kahrolsun İran" diye bağırmışlardı. Ama işin arkasından İran çıkmadı. O gün insanlara kim iran'ı hedef gösterdiyse, bugün de Veli Küçük'ü hedef gösteriyorlar. Niye? Derin devlet yaptı dedirtmek için. Veli Küçük derin devlet mi? Lojmandan çıkartılmış, korumaları alınmış biri. Üzerine gidiliyor.
- Niye koruyorsunuz Küçük'ü?
Ben aslında burada Küçük'ü değil, Dink'i koruyorum. Amacım hedefin saptırılmasını önlemeye çalışmak. Bu işi Türkiye'deki milliyetçiler yaptı diye kesip atmak yanlış yönlendirmedir. Veli Küçük kızgınlığını dile getirmiştir değişik biçimlerde... Ama şimdi bunun gündeme getirilmesi dikkatleri başka yöne çekmek için.
- Sizin de Veli Küçük'Ie çekilmiş resminiz var mıdır?
Vardır, ama nerede? Ya bir şehitler gününde, ya bir 30 Ağustos töreninde. Benim Muzaffer Tekin'le de resmim var. Eğer bu insanlarla fotoğraflarım gazinoda eğlenirken çekilmiş olsa o zaman bir şey söylesinler.
- İyi de Emin Gürses, bu katili yaratanlar dışarıdan çıksa bile bizim de çuvaldızı kendimize batırmamız gereken bir şey var: Allah göstermesin, ama öldürülen Kemal Kerinçsiz olsaydı insanlar hiç dönüp Hrant Dink'e "Sizin yüzünüzden öldürüldü" der miydi?
Evet, Hrant Dink'e kimse böyle bir şey demezdi. Mutlaka dışarının parmağı var, denirdi.
- Ama Dink öldürülünce sokaktaki insanların aklına ilk Kerinçsiz ekibi geliyor. "Siz öldürdünüz" diye değil tabii, ama "Memnun musunuz" diye bakıyorlar. Demek ki ortada ters olan bir şey var?
Aslında o ekibin yaptığı normal protestolardı. Onlardan Londra'da da var. Fakat bizdeki biraz daha Doğu kültürüne özgü oluyor. Ama şiddet kültürü bugün sadece belli bir kesimde yok, bütün topluma yayıldı. Bana göre bu konuda da medyanın büyük sorumluluğu var.
KUTU: İPSİZ RECEP'İN TORUNUYUM
- Biz sizi uluslararası ilişkiler uzmanı Emin Gürses olarak tanıyoruz, ama siz kimsiniz? MİT'e mi çalışıyorsunuz, Genelkurmay'a mı, Emniyet'e mi, başka bir örgüte mi; siz niye tehdit alıyorsunuz?
Benim dedem Mustafa Kemal'in istihbaratçısı Menzil Kumandanı Milis Yüzbaşı Recep Reis'ti. Mustafa Kemal'e çalışıyordu, biz de Mustafa Kemal'e çalışıyoruz. Sizin o dedikleriniz ise maaşlıdır. Yani görev kabul etmiş, yapacak. Bizimkiler Mustafa Kemal'in gönüllüleridir.
KUTU: 10 KİŞİ ÖLSE DİNK KADAR ÜZÜNTÜ YARATMAZDI
- Niye Hrant Dink?
Dink hiç öldürülmeyecek bir adamdı. Zaten böyle biri olduğu için seçildi. Çünkü çok sevilen biriydi. Emin olun, başka 10 adam öldürülse Dink kadar üzüntü yaratmazdı.
-
Arkası gelir mi? Tavır alınmazsa gelebilir.
-
Sizin Dink'le ilgili özel duygularınız neydi?
Yetim büyümesi nedeniyle ona karşı bir ezikliğim vardı. Ben de yetim büyüdüğüm için bu mesele beni çok etkiliyordu. Ama biz arkadaş değildik. Sadece memleket meselelerini konuşmak için düzenlenen, herkese açık olmayan bazı toplantılarda gördüm. Türkiye nasıl kurtulur diye konuştuk, o kadar.
- Peki kimse demez mi, ya bu bizim insanımız, şu davalarda ona göre karar alın diye... Korkut Eken yasaları uyguladı ve bu devlete çalıştı. Ama hapse kondu. Hapiste de az
kaldı öldürülüyordu, son anda fark edildi de kurtarıldı. Türkiye'de artık karakoldan değil, mahkemeden korkacaksınız. Bahattin Şakir'i kim idam etti? Osmanlı heyeti. Öldükten sonra kim madalya verdi? Mustafa Kemal. Biz kime bakacağız? Biz Mustafa Kemal'e bakacağız. Müis Yüzbaşı İpsiz Recep Reis.
Emiroğlu Recep 1862 yılında Rize-merkez- Portakallık mahallesi 12 kapı numaralı evde doğdu. Gençlik yıllarında dönemin ticaret merkezi olan Batum hattında ticaret ve taşımacılıkla uğraştı. Bu dönemde Teşkilatı Mahsusa'da görev yaptığı biliniyor. Rusya'da bulunan Enver Paşa'nm, Talat Paşa aracılığıyla kendisinden bazı isteklerde bulunduğu Şevket Süreyya'nın (Aydemir) anılarında mevcuttur.
d) Telefon görüşmeleri
Tape: 1287 10.01.2008 tarihinde Sevgi ERENEROL ile görüşmesinde özetle; EMİN'in "Muzaffer Muzaffer Yüzbaşı çıkacak" "Sonra dedilerki sıra oraya geldi" dediği, SEVGİ'nin "Halen daha şey yok tabi iddianameyi yazıyorlar yok şu eksik yok bu eksik diye" dediği, EMİN'in "Ne kadar oldu 7 ay oklumu?" dediği, SEVGİ'nin "7 ay oldu tabi" dediği, EMİN'in "Yani Ankarada ben dedimki yani buna Şemdinli meselesini çözdünüz buna sıra ne zaman gelecek" "Dediki sıra dedilerki sıra ona geldi şimdi dediler" dediği,
Tape: 1540 11.01.2008 tarihinde Ümit SAYIN ile görüşmesinde özetle; Emin'in kendisini bir programa davet ettiklerinden bahsettikten soma Emin'in "...deniyor ki bu çocuklar durup dururken intihar etmediler. Bunları belli bir hazırladılar intihara yani..." Dediği, Ümit'in "Öyle yöntemler var. İNFRATEST duyulmayan eşik altı seslerle, mikrodalgalarla var öyle yöntemler." Dediği, Emin'in "Şimdi onun için ben onları size yönlendirdim. Benim anladığım bir konu değil ki."
Dediği, Ümit'in "... Ben Cinayet olduğunu düşünüyorum bunların. Çünkü adli tıp kurumundakiler de öyle düşünüyor." Dediği, Emin'in "He ama üç tane cinayet arka arkaya olunca, nasıl oluyor diye şüpheleniyorlar." Dediği, Ümit'in "Bir tanesi bir tanesi en azından cinayet olarak düşünülüyor. Diğerleri ikisi intihar olabilir ama bi tanesinin cinayet olduğu konusunda kesin deliller varmış ellerinde birinci kurulun. Diğer ikisi intihar olabilir. Dolayısıyla ben cinayet olduğunu düşündüğümü söyledim de bunlar ses falan kaydedip de benim şeylerimi verirse çünkü Aselsan'daki paşalarla konuşmuşum ben geçen..." "Basında konuşuluyor değil mi? Ben pek takip etmiyorum artık. Çünkü Aselsan'daki paşalar rahatsız oluyorlar bu konudan. Yani ASELSAN YÖNETİM KURULUNDAKİ." Dediği, Emin'in "PAŞALAR NİYE RAHATSIZ OLUYORLAR, İNCELESİNLER DOĞRU İŞ YAPSINLAR YANİ. SEN NE YAPACAKSIN PAŞALARI." Dediği, Ümit'in "Valla geçen yıl beni çağırdılar aslında o cinayetlerden sonra ... bilemezliğin kontrolüyle ve de bu İNFRATEST'le ilgili bir sunum yaptım orda yönetim kuruluna. İnsanlarda işte deprepresyon, intihar, şey ağır psikolojik bozukluklar, yapmanın mümkün olduğunu kanttlfrlyla ve görsel materyalleriyle anlattım filmlerle." "He kafalar karıştı da. Onlar şey mi Aselsan'daki olayı öyle
yorumlamıyorlar zaten intihare. Bunlar çok kritik yerde çalışan kişiler değil diyorlar." Dediği, Emin'in "BUNLAR EŞREF BİTLİS'İN ÖLÜMÜNE DE SEBEP." Dediği, Ümit'in "... EVET EVET DOĞRUDUR HAKLISIN. EŞREF BİTLİS'İN, KESİN SUİKAST." Dediği, Emin'in "Ona bile kaza diyorlar hala." "... Rapor da veren işte o Tüm general." "Bu var ya Asenda konuşan asanın danışmanlarından." Dediği ve bir süre ayı konuyla ilgili görüştükten sonra Emin'in "BAKSANA MEHMET MEHMET GÜLÜ' NİYE ALIYORLAR İÇERİYE. YANİ ADAMLAR YILDIRMAK İÇİN YAPIYORLAR BUNU. ŞİMDİ MUZAFFER YÜZBAŞI NİYE İÇERİDE." Dediği, Ümit'in "Evet evet ya da Ergün Poyraz." "Evet yani bu ben de dahilim o saldırdıkları insanlar grubuna. Özellikle Fetullahçılar." Dediği, bir süre daha konuştuktan soma Ümit'in "VALLA, YANİ BİR DE REİSİN PEŞİNDELER SANIRIM." Dediği, Emin'in "Doğru" diyerek onayladığı, Ümit'in "Reisin peşindeler yani. Gerçeği sa..cıları şeyler bulurlar bu konuda çalışan uzmanlar. Adli tıp kurumu bir kere bu konuda şey ama onlar da çok bilgili değil ya söyliyim size bu konuda bilgili değiller.
Ümitin Bir araya gelelim de çoktandır görüşemedik konuşalım dediği Emin inde Tamam hocam konuşalım " Dediği,
Tape: 1542 22.01.2008 tarihinde Erol.. .?(MÜTERCİMLER) ile görüşmesinde özetle; Erol'un "...tetkik edelim Veli KÜÇÜK Paşa 21 kişiyle birlikte gözaltına alınmış."
Dediği, Emin'in "Nerde İstanbul'da mı?" dediği, Erol'un "Galiba yani çok şey emin değilim bulmaya uğraşıyorum, şeye bi baksana bulabilir misin?" "Bana da bilgi versene ne olur? Ben de araştırıyorum birbirimize bi haber verelim." Dediği,
Tape: 1543 22.01.2008 tarihinde X Bayan (Özenliler İnş. Mal.) ile görüşmesinde özetle; X Bayan'ın "Özen der." diyerek telefonu açtığı, "Y akan hocam oralarda mı?" "Ona bi bişey iletecektim. Ya bizim Veli Paşayı tutuklamışlar diye bi haber aldık. Onu öğrenebilir miyiz bi ona bi ulaştırabilir misiniz?" "Veli Paşayı yani bende cep telefonu yok siz ona bi söyleyin. CEPTEN DE KONUŞMAK İSTEMİYORUM PEK." Yani Veli Paşa gözaltına alınmış, 20 kişiyle beraber. Doğru mudur, ne oluyor diye bi sorar mısınız kendisine." Dediği,
Tape: 1544 22.01.2008 tarihinde X Şahıs (Necmi ÇELENK) ile görüşmesinde özetle; Emin'in "...şeye bi baksa bu Veli paşa 20 kişiyle beraber gözaltına almışlar diye bi haber yayıldı ama doğrulayamadık henüz nedir?" diye sorduğu, X Şahsın "Öğrenirim ben şimdi." Dediği,
Tape: 1545 22.01.2008 tarihinde X Şahıs (Necmi ÇELENK) ile görüşmesinde özetle; X Şahsın "Hocam doğru." Dediği, Emin'in "Doğruda şimdi ne olduğunu, ARA YAMIYORUM O TARAFI Kİ ŞEY OLMASIN DİYE." Dediği, X Şahsın "Yok şey Çeteyle ilgili almışlar." Dediği, Emin'in "Çeteyle Sevgi'yi niye almışlar." "Sevgi'nin ne işi var. Sevgi'nin orda toplanıyorlar tamam da. Oraya bizde gidiyoruz yani. Sevgi'nin oraya toplanmanın Türk Ortodoks Kilisesinin toplantıları normal yani resmi toplantılar." Dediği, X Şahsın "Ya işte bunun önceden de beri tahkikatı varmış." Dediği, Emin'in "Acaba bunun yurtdışındaki faaliyetleriyle ilgilimiydi. Bu İran miran işi ile ilgili mi?" dediği, X Şahsın "Şimdi ben aradım. Baktım ki burda dediler, biliyor musun." "He burda deyince de mesele ne dedim. Uzun hikaye dedi, akşamüstü çıkınca anlatayım sana dedi." "Yani burda deyince ben anladım ki bak ... kaç kişi varlar dedim. 30 kişi varlar dedi." Dediği,
Tape: 1546 22.01.2008 tarihinde X Şahıs (Necmi ÇELENK) ile görüşmesinde özetle; X Şahsın "Hocam kapattı ya, ben ararını seni deyip, tekrar kapattı konuşmadı." Emin'in "...Ortodoks Kilisesinde toplantı olurdu mesala. Bu günler münler ben bir defa mesela herhalde 5-5 yıldan fazladır oraya giderim ben." Dediği, X Şahsın "Bu Enver ALTAYLI meselesinden dolayı almış olmasınlar?" diye sorduğu, Emin'in "Enver ALT AYLI ne iş yapıyo. Dün akşam bi konuştu ondan sonra ne oldu ne yapıyor ki. "Yani CIA bağlantılı belli dün akşam konuşurken Nazara anlattı." Dediği, X Şahsın "Valla bu büyük bir operasyona benziyo ama ben şimdi bu çocuk beni arıyodu kapattı. Tekrar arar ben sana dönerim." Dediği, Emin'in "KEMAL'İ ANLARIM, KEMAL KERİNÇSİZ BUNLARLA BERABERDİ SÜREKLİ." Dediği,
Tape: 1547 22.01.2008 tarihinde X Şahıs (Necmi ÇELENK) ile görüşmesinde özetle; X Şahsın "Bi kısmını Hırant DİNK meselesinden gözaltına almışlar." Dediği, Emin'in "Tamam Hrant DİNK meselesi olursa onu anlarım." "... Erol MÜTERCİMLER beni aradı. Böyle bişey var dedi. Ben aradım tabi Veli Paşayı aradım cevap vermedi telefonu." Dediği, X Şahsın "Ordadır orda. Telefonlarını kim arıyorsa şimdi polis not alıyordur."dediği, Emin'in "Ben şimdi çıkacam konuşacam ben Veli KÜÇÜK'e kefil değilim ama mesela Sevgiye kefilim saf bi kızdır o yani öyle Türk Milliyetçisi babasından kalma onun görevleri o" devamında "Sevgi'nin falan öyle kötü niyetli bi işe gireceğini sonra bunun Muzaffer TEKİN'le bağlantı kuruyorlar Muzaffer TEKİN'le bunlann öyle bi ilişkisi hiç yok, yani ben Veli Paşanın toplantılara geldiğini bilirim mesela ama Ortadoks Kilisesindeki toplantıya Veli paşayı hiç görmedim" dediği, bir süre sonra X Şahsın "TUNCAY ÖZKANTDA BU İŞİN İÇİNE KATABİLİRLERMİŞ." Dediği, Emin'in "Tuncay'ı katsınlar siktiret ya." Dediği, X Şahsın "Pisliğin teki o." Dediği, bir süre sonra yine X Şahsın "Ya hocam o Sedat PEKER'in. Ben yani telefonda söylüyorum. Öyle deniliyo dedikodu bu da. Veli Paşa pisliğin teki ya ben ... şimdi sana söylüyordu ya." "Ya bunlar devletin kimliğini kullanarak parasal işlere giren tipler... bunlar ama yani ne yaptığını bilemiyoruz." Dediği, Emin'in "YA BİZİMKİLERDEN BİLE RÜŞVET İSTEMİŞLER ARMATÖRLERDEN YA VELİ PAŞA BU İŞİN İÇİNDEYDİ." "TABİ 7 MİLYON DOLAR İSTEDİLER GİTTİ. Veli paşayla konuşayım dedim ki Genel Kurmay Başkanı'na mı ... o zaman Kıvnkoğlu Genel Kurmay Başkanı." "Genel Kurmay Başkanına mı söyleyim yoksa dedim siz mi halledersiniz." "Bir hafta içinde işi çözdü." Dediği, Emin'in "Bu Berber Yaşar merber Yaşar hep bununla beraber çalıyorlardı" dediği X şahsın. Evet aynen aynen aynen, neyse bakalım bi dediği, X şahsın Bi... ama ben şu Güler KÖMÜRCÜ'yü anlayamadım ya dediği, Emin'in "Güler'i ben de anlamadım Güler çünkü bu Amerikada 6 ay 6 ay burda sosyete bi zengin kızı bunlarla beraber ben Güler'i ne yürüyüşlerde gördüm, ne mesela toplantılanmız olur Beyazıt Meydanında Ermeni Meselesiyle ilgili hiçbir toplantıda Güler'i görmedim, demek ki bizden ayrı bunlar başka ... yapıyordu" dediği, X şahsın " Evet evet o çıkıyor ortaya, gizli bişey yapıyordı demek ki" dediği, Emin'in "Olabilir çünkü ben katıldığım hiçbir toplantıda Güler'i görmedim" dediği, X şahsın "Enteresan bi daha bakayım şuna ya ..." dediği anlaşılmaktadır.
Tape: 1548 22.01.2008 tarihinde X Şahıs (Sebahattin İSLAMOĞLU) ile görüşmesinde özetle; Emin'in "Muhtar sende şey var mı HaberTürk televizyonu" "Veli KÜÇÜKTe beraber birçok adamı içeri aldılar." "Bi bişey var hem de öyle mesela Güler KÖMÜRCÜ var gazeteci. Onu da almışlar hiç bunlarla bi ilişkisi yok. Demek ki mesela benim bildiğim bi ilişkisi yok. Biçok toplantıya ben gittim. Hiçbir zaman Güler KÖMÜRCÜ'yü orda görmedim. Bunlar gizli toplanıyorlar diyor. GİZLİ TOPLANTILARDA BİLE GÖRMEDİM GJÜfeE* -KpMÜRCÜ'YÜ. Demek ki bunun narince benim gitmediğim bunlar ayrı bi b/çev1riyoriaj£\
Dediği, X Şahsın "Şimdi ben bu konuyu açtım vatandaşa. Burdaki telefonlarına onlar bile paravan. BANA VERİYOR CEP TELEFONU ŞUNLA GÖRÜŞELİM. Diyorum senin yasaliağm nedir? Ben devleti temsil eden biriysem, ben devletten hizmeti vatandaşa ulaştırmam lazım." "Bu dedi paraylan olur. Dedim nasıl paraylan olur ya. Devlet dedim ona hizmeti dedim bedellen satar mı halkına dedim ya. Bu devlet olmaktan çıkar dedim ya. Bu dedim özel şirket midir dedim ya. Böyle bişey var ben bunu kime, ben sana bunun fotokopilerini istersen fakslıyayım." Dediği, Emin'in "Ya bunu Emniyete sorsana bu... nedir diye." Dediği, X Şahsın "Bu Emniyetten ya bu neyse telefonla konuşulmayı da." "BEN BUNU ŞEYE YOLLAYIM MI ÇÖLAŞAN'A?" dediği, Emin'in "ÇÖLAŞAN'a gönder. Mustafa BALBAY'a gönder. Cumhuriyetten ikisi ikisine de gönder ...onlar beraber..." dediği,
Dostları ilə paylaş: |