Haziran 1942 'de Gaziantepte doğduğunu, Ankara Sarar ilkokulu, Ankara Atatürk lisesi ve Ankara Bahçelievler Deneme Lisesinde orta öğrenimimi tamamladığını, 1960-64 arasında Hukuk fakültesini Ankara'da okuduğunu, 1964 Hukuk fakültesi Kamu Hukuku Kürsüsüne asistan olduğunu, 1968 Martında Hukuk doktoru, 1968 yılında FKF (Dev-Genç) genel başkanı olarak Türkiye'nin enbüyük gençlik hareketine önderlik ettiğini, 1972 yılında 141. madde yani sınıf esasına dayalı örgüte önderlik etmek suçundan tutuklandığını ve hüküm giydiğini, 1974 affı ile serbest kaldığını, 1978 Türkiye işçi Köylü Partisi genel başkanı ve Aydınlık Dergisi Başyazarlığını yaptığını, 1980 12 Eylül askeri darbesinden sonra yine 141. madde nedeniyle tutuklandığını ve hüküm giydiğini, 1985'te serbest kaldığını, 1987 yılında Cemal Süreyya, Melih Cevdet AND AY, Necati CUMALI, Hasan YALÇIN ve Türkiye'nin seçkin yazar ve gazetecileri ile birlikte 2000 E DOĞRU dergisini yayınladıklarını, genel yayın yönetmenliğini ve baş yazarlığını yaptığını, 1991 yılında Sosyalist Parti genel başkanı olduğunu, Sosyalist partinin kapatılmasından sonra 1992'de işçi Partisi genel başkanlığına seçildiğini ve halen işçi Partisi genel başkanlığını yaptığını, 38 kitabı, binlerce bilimsel yazısının olduğunu,
Kendisine sorulan şahıslardan;
Mehmet Zekeriye ÖZTÜRK'ün ajan provokatör olduğunu, Mehmet EYMÜR'e bağlı olarak çalıştığını, eskiden Hıristiyan yapılmış, kiliselere sokulmuş, ajan olarak kullanıldığını, cebinde 7-8 ayrı kimlik taşıdığını, devamlı yalan söylediğini, Ordudan istifaya zorlanmış çıkartılmış, emekli subayım diyerek 3-4 sene evvel bir süre ulusal kanalda çalıştığını, karışık işler çevirdiğini, ulusal kanala birkaç kez silahlı girmeye çalışması nedeniyle birkaç ay çalıştıktan sonra işten atıldığını,
Sevgi ERENEROL 'u gazetelerden tanıdığını, Türk Ortodoks Patrikhanesi sözcüsü olarak bildiğini, mitinglerde gördüğünü, Kitle örgütü yöneticileri bir grup bayanla iki yıl kadar öncesi ziyaretine geldiklerini,
Güler KÖMÜRCÜ'yü gazeteci olarak tanıdığını, görüşmediğini,
Ali YASAK'ı Direj Ali olarak gazetelerden bildiğini, yasadışı faaliyetlere karıştığı şeklinde gazete haberleri okuduğunu,
Mehmet Fikri KARADAĞ 'ı Kuvvai Milliye adlı örgütün liderleri arasında basında ismini duyduğunu, bu örgütün adını da vererek bu tür örgütlerin "başı bozuk" örgütler olduğunu ve halkın bunlara güvenmemesi gerektiğini, bu tür başı bozuk örgütlerle Türkiye 'nin hiçbir meselesinin çözülemeyeceğini vurgulayarak yazı yazdığını,
Ümit OĞUZTAN"ı gazeteci olarak hatırladığını, görüşmediğini,
Kemal KERİNÇSİZ'i avukat olarak gazetelerdeki faaliyetleri ile tanıdığını,
Fuat TURGUT'u Apo davasında avukat olarak gazetelerden tanıdığını, internette sık sık açıklamalarının dolaştığını, Partilerine üye olmak için izmir 'de başvurduğunu, ancak reddedildiğini,
Habip Ümit SAYIN'ın istanbul Üniversitesi Doçenti olduğunu, Ümit SANIY'ın
birkaç kez ziyaretine geldiğini, bir ara Adanan Hocacılarla ilişki kurduğunu ve tutarsız
davranışlarını gördüğünü,
Emin GÜRSES'i çok iyi tanıdığını, değer verdiği bir bilim adamı olduğunu, Aydınlık
dergisinin yazarı olduğunu,
Ergün POYRAZ 'ı kitaplarından dolayı tanıdığını, ancak görüşmediklerini,
Ferid İLSEVER 'in işçi Partisi Genelbaşkan yardımcısı ve basın yöneticisi olduğunu,
Serhan BOLLUK 'u 30 yıldır tanıdığını, Aydınlık Dergisi Genel yayın yönetmeni, IP
merkez Karar Kurul üyesi olduğunu,
Kemal yalçın ALEMDAROĞLU'nu tanıdığını, Eski İstanbul Üniversitesi rektörü
olduğunu,
Yusuf BEŞİRİK işçi partisi üyesi, partide günlük işlerinin yürütülmesinde yardımcıları arasında yer aldığını,
ibrahim BENLİ eski tersane işçisi, tekstil sanayicisi iş adamı, ve IP istanbul 3. bölge milletvekili adayı olduğunu,
Adnan AKFIRAT TUCEM (Türkiye Çin İş Ortaklığı Örgütü) yöneticisi, İP merkez karar kurulu üyesi olduğunu,
Yusuf TUNCER işçi Partisi Ankara Genel Merkezinde çalışanı olduğunu,
Aydın GERGİNI.P genel başkan makam şoförü olduğunu,
Mahir Cayan GÜNGÖR IP genel başkan makam arabası sürücülerinden olduğunu, Aykut TOKAK işçi Partisi gençlerinden olduğunu, yakından tanımadığını, ilhan SELÇUK 45 yıldır tanıdığını, gazeteci yazar olduğunu,
Muzaffer TEKİN in emekli subay olduğunu, bir kez ziyaretine geldiğini, atılgan ruhlu bir emekli subay olarak tanıdığını,
Semih Tufan GÜLALTAY'ı gazetelerden yasadışı faaliyetleri nedeniyle tanıdığını, Bir kez telefon görüşmesi yaptığını, kendisine yönelik bir suikast konusu duyduğunu ve bu konuyla ilgili Semih Tufan GÜLALTAY ile görüştüğünü,
Alparslan ASLAN"ı Danıştay Suikastçısı olarak tanıdığını, şahısla görüşmediğini, ibrahim ÇİFTÇİ Mamak Cezaevinde hücre komşusu olduğunu, Tuncay GÜNEY 2000 yılı öncesinde Ulusal Kanal ve Aydınlık'a gelip gittiğini, bu şahısla hiç konuşmadığını, 2000 yılında Veli KÜÇÜK emekli olurken veya olduktan sonra istanbul'da CIA görevlileri tarafından ele geçirildiğini ve kendisini 10 yıl ABD de oturma olanağı sağlandığını ABD vizesi verildiğini öğrendiğini, O tarihte araba dolandırıcılığı nedeniyle istanbul Organize Suçlar Müdürlüğünde sorguya çekildiğini, sorgudan sonra Aydınlık Dergisinde Nisan 2001 tarihlerinde onun sorgusuyla ilgili iki önemli yazı yayınlandığını, o yazılarda Tuncay GÜNEY'in düzmece ifadelerine dayanılarak Türk ordusuna karşı bir tertip yürütülmek istendiğinin belirtildiğini, DGM Başsavcısının talimatıyla dosyanın kapatıldığını ve el konan belgelerin iade edildiğini o zamanın Organize Suçlar Şubesi Müdürü Adil Serdar SA ÇAN Hürriyet gazetesine açıklama yaptığını,
Veli KÜÇÜK, 2003 yılında yapılan İstanbulda 'ki Kıbrıs mitinginde Veli KÜÇÜK ile karşılaştığını, bunun dışında yüz yüze görüşmediğini, 2003 yılı Temmuz ayında AKP iktidarının meclisten "ikiz ihanet sözleşmeleri" ni geçirmesi sonrasında, İstanbul II merkezinden dört kez arayarak bu yasalarla ilgili bilgi aldığını, Emekli Generallerle toplantı halinde olduklarını, kendisinin o dönem Çankaya'da Cumhurbaşkanı ile görüşerek bu yasalarla ilgili sözlü açıklama yaptığını ve bir dosya verdiğini okuduklarını anlattığını, bu olalyla ilgili değerlendirinesinLji»pduğunu, kendisinin de Türkiye de etnik grupları ve cemaatlere ayrı devlet kurma, ağrı eğitini şmmıi kurma gibi Türkiye yi bölmeye
yönelik haklar tanıdığını anlattığını, bu şekilde Cumhurbaşkanına verdiği dosyanın bir örneğini Veli KÜÇÜK'e gönderdiğini, bu olayda olduğu gibi gazetelerden de izleyerek General Veli KÜÇÜK'Ü Türkiye 'nin toprak bütünlüğünü, ABD ve AB devletlerine karşı savunan konumlarda olduğunu gördüğünü, Aydınlık Dergisinin 25 Ağustos 1996 tarihli sayısının kapağında Veli KÜÇÜK'ün "Eşref BİTLİS'İ ABD öldürttü" şeklindeki açıklamalarına yer verdiklerini, ancak 10 yıl ismini sakladıklarını, kamu oyuna açıklamadıklarını, bunun dışında Veli KÜÇÜK'le hiçbir görüşme ve ilişkisinin olmadığını, Türk Hukuk Kurumu yöneticiliği yaptığını, Türk Siyasi ilimler Derneği yöneticiliği