Tape:3823 de kayıtlı, 05.02.2008 günü saat: 16.27 de Bedri.... İsimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde; kendisinin, Cumartesi günü yapılıyormu diye sorduğu, Bedri'nin "Bu CHP valiliğe Çevresinde şey önerisi varmış yani bu Cumartesiye birşey yapalım da ama asıl ondan soma Anayasa Mahkemesine götürelim ve 16 sında Anayasa mahkemesinde görüşülmeden önce ona destek amacı ile büyük eylem yapalım diye" "çok büyük bir talep var bu çok büyük birşey olabilir zaten yani çok önemli gelişmeler olabilir" ".. biraz soma toplantı oluyor abi partilerde katılıyor" dediği, kendisinin de "Kim bizden katılıyor" dediği, Bedri'nin de "Hüseyin KARANLIK' dediği, ilerleyen görüşmede kendisinin "Baksana Ertuğrul ÖZKÖK bey bizim tarafa geçti" "Aydın DOĞAN'Iar bizim tarafa geçti" dediği, Bedri'nin "Evet abi TÜSİAD abi TÜSİAD bu tarafa geçti yani" dediği tespit edilmiştir.
Telefon görmüşmesi sorulduğunda; Telefon görüşmesini yaptığı şahsın, Genel Başkan Yardımcısı Bedri GÜLTEKIN olduğunu, görüşmenin aralarından bölümler atandığı için üslubunun değiştiğini, görüşmenin özünün doğru olduğunu, suçla bir ilgisinin olmadığını, Anayasa Mahkemesinde görüşülecek olan konunun, türban konusu olduğunu, bahsedilen eyleminde, yasal miting olduğunu, Hüseyin KARANLIK Merkez Karar Kurulu üyesi olduğunu, bizim taraf diye kastetmesinin sebebinin ise, Türkiye tarafı olduğunu, karşı tarafın ise ABD ve onun güdümündeki Haçlı irticacılar olduğunu,
Tape :3831'de kayıtlı, 11.02.2008 günü saat:21.56 da Şule .... isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde; bir toplantının bittiğinden bahsederek ".. gelince anlatırım Hurşit Tolon'un selamı var sana" dediği, Şulenin de ".. .Mehmet' den yeniden yazı istemişler" dediği, kendisinin "Bence kendi yazmasın yani o böyle fazla, araştırma görevlisi yani suçlanacağı böyle Fethullah hoca bilmem ne polemiklerine fazla girmesin" dediği tespit edilmiştir.
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Sözü edilen toplantının. Milli Egemenlik Hareketi toplantısı olduğunu, toplantıda Emekli Orgeneral Hurşit TOLON'un da bulunduğunu, eşi Şule ye de selam söylediğini, diğer konunun ise, oğlum Mehmet PERİNÇEK ile Moskova da Rus Gazeteleri Fetullah Hoca hakkında röportaj talep ettiğini, Üniversite de çalışan ve Dışişleri Bakanlığı tarafından 6 aylığına Rus arşivlerinde çalışmak için gönderilen oğlu Mehmet PERİNÇEK'in Rus gazetelerinde uzun boylu röportaj vermesini yararlı bulmadığını bildirdiğini, bunların suçla hiçbir ilişkisinin olmadığını,
23.02.2008 günü saat:15.02'de Ferid İLSEVER ile yaptığınız telefon görüşmesinde;
kendisinin "Şimdi Cumhuriyetten iki tane muhaber bi telaşla koşa koşa geldiler" "Şeyin
sonunda" "Ondan soma ben onlara dedim işte Halilde bi yere tembih ettim bizde
yayınlanmamış fotoğraf "Falan filan verecek malzeme akışı sağlıyacağız" "Ondan soma sen
Aliyi yire bi ara" "Deki bak arkadaş elimzde muazzam malzeme var başlayın de manşetten
başlayın de bunun arkasını getireceğiz elimizde malzeme var. burdan de bunlann ciğerini
parçalıyacağız de" "Çok kötü durumdelar burda de" "TUTUKLANANDA VAR DE ZAİT
AKMAN AMA ŞİMDİLİK YAZMAYIN DE ONDAN SONRA" " , EN YAKINLARINA
KADAR GELİYOR DE ÇOK KÖTÜ DURUMDALAR FALAN YENİDEN ŞE YAPMAK" "Yani en önemli haberi yolluyorsun ya biz bunu üç senen evvel Doğu perinçekin bas .... vermiştik de mesala ..." "O şeyi yaptıran" "Romadaki kamp için falan" "Bi aramakta fayda var bir" dediği tespit edilmiştir.
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Telefon çözümünde hata yapıldığını, konuların birbirine karıştığını, böyle bir konuşmanın olduğunu, Polisin emeğini bu şekilde yurtdaşların özel hayatını dinlemek için harcanmasının kanunsuz olduğunu, suçla en küçük bir ilgisinin olmadığını, görüşmede yazmayın diye bahsettiği şeyin, Ergenekon ile ilgili bir konuşma yok, yazmayın dan kasıt Zahit AKMAN ile ilgili haberin yayınlanmaması ricası olduğunu 25.02.2008 günü saat .T8.54 sıralannda Mehmet... ile yaptığı görüşmede; kendisinin "Aytekin merhaba" dediği, MEHMET' in "Merhaba Başkanım şimdi şeydeyiz hala bekliyoruz ben sayın ifadesine girmiştim siz tam aradığınızda yeni çıkmıştım hemen orad emin bey ardından girecekti onunla çok kısa bir görüşme yaptım selamınızı falan ilettim" dediği, kendisinin "Ne diyor" dediği, MEHMET'in "Şunu da teklif ettim dedim ki yani avukat olarak savunmanıza da girebilirim" "Buralarda kural şu bir avukat varsa ikinci olmuyor onun avukatı vardı yanında" dediği, kendisinin "Bizim onunla ilgili yani Doğu Perinçek beni görevlendirdi dedin mi" dediği, MEHMET' in "Kesinlikle kesinlikle tabi tabi" "Teşekkür etti kendisi çok kısa görüşebildik..." "Savcı hepsini mahkemeye sevkedecek tutuklanma istemiyle bu kesin bunu da söyleyim" "Ama öğrendiğim kadanyla Emin bey in ev aramasında da işte herhangi bir şey çıkmamış yani bir yanm klasörü bile doldurmayan şeyler işte ifadesini de vermiş şu anda da savcılıkta ki ifadesini işte saat siz aradığınızda 16:30 civarıydı halen devam ediyor" dediği, kendisinin "Nasıldı havası falan" dediği, MEHMET' in "Ümit Sayın mesela beni kahretti keşke bunun avukatı olmasaydım dediğim nokta oldu böyle üzgün kızgın dökülen mökülen bir pozisyon ama emin bey son derece diriydi..." dediği tespit edilmiştir.
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Mehmet diye anılan kişinin, Avukat Mehmet Nuri AYTEKİN olduğunu, Emin GÜRSES'e çok değer verdiğini, Onun gözaltına alınmasını izlediğini ve avukatı Mehmet AYTEKİN den gerekirse onun avukatlığını üstlenmesini rica ettiğini,
26.02.2008 günü saat:14.17'de Yusuf BEŞİRİK ve Ferid İLSEVER arasında yapılan görüşmede; YUSUF'un "Ferid abi toplantı başlamıştı ben söyledim" dediği, FERİT'in "Tamam bi şey yapı ver toplantı bitince kimler var dedin Kemal Alemdaroğlu" dediği, YUSUF'un "Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU Erkan Ünser Turan Özgür" "Serhan Bollu var var" "Toplantı bitince bana bilgi ver" dediği tespit edilmiştir.
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Toplantının soruşturmacıları ilgilendirmediğini, insanların her türlü toplantısını araştırmaya kalkmakmanın, kanunsuzluğun son aşaması olduğunu, Türkiye bölünme tehdidi ile karşı karşıya iken, bunca şiddet eylemi varken, Polisin siyasi partileri ve seçkin aydınları izleyerek yasa dışı işlerle uğraşmasının önemli bir sorun olduğunu ve kanunsuz olduğunu,
26.02.2008 günü saat:19.34'de Ferid İLSEVER ile yaptığı görüşmede; kendisinin "Şimdi Emin Gürses" "Dün gördün Hürriyet çok güzel haber yapmış" "Ondan soma çok güzel
moral veren falan bi tutum içindeymiş" "Ondan soma Ümit Sayın da tam rezalet "
"Yaltaklanma yavşak zaten pravakötür" "Özel olarak sokulmuş bi adam" "Neyse o konularda uyardım" "Onun üzerinden herif hep yalan söylüyordu" "Tespit etmiştik aslında" "Neyse oturduk epey konuştuk bu bütün gazetelerde yeni şafaktan bilmem yeni zamana karar aksiyona kadar falah heriflerin planlan falan hepsi ortaya düştü" "Bunlarla konuştuk ne yapabiliriz falan yann saat 16:00 da şeyle konuşacağız İlhan Selçuk la" dediği, FERİT'in
"Çok güzel" "Nasıl havası iyimi yani" dediği, kendisinin "Alemdaroğlu mu" "Alemdaroğlu çok iyi ya" "Düşün beş saat kaldı ya tam beş saat ordan ayrılmadı orda oturduk" dediği tespit edilmiştir.
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Bu görüşmenin, iki kişi arasında yapılan değerlendirme olduğunu, isnat edilen suç ile ilgili hiçbir yönünün olmadığını, bu tür özel görüşmeleri yayınlamanın, ancak insanlar arasındaki ilişkileri zedelemek amaçlı yapılacağını,
Yine aynı görüşmenin devamında; kendisinin "Erdoğan Teziç in siyi geldi mi sana yolladığım" "Evet Erdoğan Teziç Ramazan Akyürek çalışıyor abi tüm generalin istihbarat daire başkanının harekattan 2 gün önceki konuşmalarını yayınlayıp harekatı ihbar ettiler şimdi de Erdoğan TEZİÇ in rektör bazı rektörlerle konuşmalarını yayıyorlar işte korgeneralle görüştüm bunlar şöyle olacak böyle olacak ABDULLAH GÜL SEÇİLSİN DE ÇANKAYA YA GİDERKEN ARABASINA BİŞEY OLACAK KAZA OLACAK FALAN BÖYLE LAFLAR Ramazan Akyürek tam devletin bütün imkanları ile böyle yök başkanını şunu bunu dinleyip şimdi... yani tam rezalet içindeler yani hıyanet yani" dediği tespit edilmiştir.
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Telefon görüşmesinin iki kişi arasında yapılan değerlendirme olduğunu,
26.02.2008 günü saat:19.50'de Nusret..? ile yaptığı görüşmede; kendisinin "Ha ne oldu diyarbakır nusretcim" dediği, NUSRET'in "Abi şöyle oldu ağır ceza mahkemesindeki dava savcı müteala veremediği için okumamış yeni gelen bu savcı" "Bir celse daha ertelenmiş 8 mayısa kaldı" "Fakat o davadaki gelişme çok iyi yani şey değil iyi netice alacağız ordan kesin güzel görünüyor" "Şeyleri diğer köylülerin şeylerini de yaptım tamamını işte davalarını falan açtık köylüler ile görüştük yani orda da durum iyi işte tamamı şimdi danıştaya toplanmış oldu aslında biz özel olarak bu dava ile ilgili bu olayla ilgili bir program yapmakta büyük fayda var cumartesi yapacaksınız herhalde ben karan falan göndereyim" dediği tespit edilmiştir.
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Nusret SENEM'in İşçi Partisi Genel Sekreteri olduğunu, Diyarbakır Bismil Arslanoğlu Köylülerinin avukatı olduğunu, köylülerin ağalara karşı davasını takip ettiğini,
27.02.2008 günü saat:21.07 de Süleyman isimli şahısla yaptığı telefon
görüşmesinde; kendisinin "...ben konuştum Akkayayla" dediği, Süleyman'ın "..Emin abiyi aldılar" "Şimdi Doğu abi biz bir şeyler düşündük" "Haftaya muhtemelen biz altı kişi size geleceğiz" "Altı özel kişi" " Ankaradan Akkaya var" "Orhan abiyi düşünüyoruz Orhan abi gelecek" "Karabükten bir arkadaş var, Trabzonda bir arkadaş var" "Biz size geleceğizde işte onun haricinde bu şey var belki bilirsin Çağlayan mitingi" "Onda konumumuz ne olacak bizim" dediği, ilerleyen görüşmede, ....bakalım Emin Gürses için bir şey yapabilirsek yapacağız" dediği tespit edilmiştir.
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Konuşmayı, Süleyman..? adında istanbul da oturan, soyadını bilmediği bir gençle yaptığını, bu şahsın kendisini ziyaret etmek istediğini ve bir heyet halinde gelip partide kendisini ziyaret ettiklerini, bu olayın Ergenekon suçu ile hiçbir ilişkisinin olmadığını, Çağlayan mitingini bir gurup kitle örgütünün düzenlediğini, bu mitinge katılmanın yararı olup olmadığınının kendisine sorulduğunu, kendisinin de katılmalarını teşvik ettiğini,
05.03.2008 günü saat: 18.31 sıralannda Emcet OLCAYTU ile yaptığı telefon görüşmesinde; kendisinin "Yann Pazartesi sabahleyin buluşalımda" "Çünkü YÜKSEK HAKİM VE SAVCILAR KURULU'na bu Savcıyı şikayet edecem" dediği, E.OLCAYTU' nun "Zekeriya ÖZ müydü" dediği, kendisinin "Evet'^Zekerıya ÖZ sen 8 yıldır nerdeydin
ondan sonra da bunları bilmem ne yapıyorsunuz kalkıyorsunuz alet oluyorsunuz Fettullah Hocalara efendim Ramazan AKYÜREK'lere Tayip ERDOGAN'lara lan aklınız nerdeydi 8 yıldır" ".. .Bilecikte toplantı var ne benim Veli KÜÇÜK ile bi yerde elini sıktığım var" dediği, E.OLCAYTU' nun "Bunu bilgiye mi belgeye mi dayanarak yapacağız" dediği, kendisinin "Belgesi şu sorularını sormuş bunu Veli KÜÇÜK'e" "Emniyet İfadesi" dediği, E.OLCAYTU' nun "He o ifadeye dayanacakmıyız" dediği, kendisinin "Tabi dayanacağız... " dediği, E.OLCAYTU'nun "Tamam çok güzel var yani elimizde tamam" dediği, kendisinin "İfade elimizde yok ama öğrendik ifade metnimde bulacağız bi kaç gün içinde" "Gerekirse sorgularında bu soru Veli KÜÇÜK'e soruda bunlar sorulmuştur diyeceğiz belgelidir diyeceğiz ondan soma da sen diyeceğiz bunları nasıl sorarsın bi tertibin içindesin 8 yıl evel yani Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkacak bi darbe hazırlığı yapılıyor 8 yıl siz bunun üstüne yatıyorsunuz üstelik hepsi baştan sona yalan" "... ben burda Zekeriya ÖZ'ün üzerine duracam..." "Ve görevinizi kötüye kullanıyorsunuz" "... hem tazminat davası açacam hem Yüksek Savcılar ve Hakimler Kuruluna şikayet edecem" "Sen Yüksek Savcılar ve Hakimler Kurulunun şeyini bi internetten girip bakarmısm hangi maddeye dayanayacımızı falan" dediği tespit edilmiştir.
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Bu günde aynı görüşleri aynen savunduğunu, Zekeriya OZ'ü şikayet ettiğini, yalnız "LAN" sözcüğünün kendisine ait bir ifade olmadığını, görüşmenin doğru olduğunu,
05.03.2008 günü saat: 18.39 sıralannda Emcet OLCAYTU ile yaptığı telefon görüşmesinde; kendisinin "Şimdi Basın Toplantısına Adil Serdar SAÇANi da davet etmeyi düşünüyorum gel beraber yapalım diye ne diyorsun" dediği, E.OLCAYTU'nun "Yani o şimdi Orda ne söyleneceğine bağlı olarak farklı olabilir yani gelebilir belki" dediği, kendisinin "Şimdi sen ne ise doğrulan söyle ben kalkacam diyecemki 8 sene evel bilmem ne olan bi toplantı sende burda kamuoyuna neyse doğrusu eğer doğru neyse onu söyle diyecem biz senden şöyle söyle böyle söyle diye bi şey istemiyoruz diyecem" "Ben arayayım diyorum kendim arayayım davet edeyim" dediği, E.OLCAYTU' nun "Olur" dediği, kendisinin "Ha biz vazifemizi yapalım da onlar yapmıyorsa yapsın ayıptır ya insanlar bu derece şey olurmu ya" dediği tespit edilmiştir.
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Görüşmenin doğru olduğunu, operasyonunun getirildiği noktanın, kendisinin kaygılarını doğruladığını,
Tape:3840'da kayıtlı, 05.03.2008 günü saat:21.47 de Teoman... isimli şahısla yaptığı görüşmede; Ulusal Kanalı aradığı "Şimdi bu bizim hani CIA Ajanı Tuncay ile ilgili bir kapağımız olmuştu ya" " O kapak yazısını bana E Postalar mısın" dediği tespit edilmiştir.
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Bu konuları incelemesinin, araştırmasının, bir siyasal parti başkanı olarak görevi olduğunu, isterse Cumhurbaşkanı olsun kimsenin bu konuda kendisine soru yöneltemeyeceğini,
Tape:3851'de kayıtlı, 06.03.2008 günü saat:16.26'da Yıldız AKDEMİR ile yaptığı telefon görüşmesinde; kendisinin"bizim bir Almanya ziyareti var Martın sonunda felan orda bir takım bulanıklıklar var o neticelensin o zaman şey yapalım" "ADD Bandırma çağınyo Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU'NU .. geldiği zaman" dediği, Yıldız AKDEMİR'in "Balıkesir merkezdeki ADD kongresi tamamlandı genel baş şube başkan yardımcısı bizim arkadaşımız 7 Delegenin 6 sı bizimle hareket ediyo Genel merkez delegesi" dediği, kendisinin "Şimdi biz ERGENEKON operasyonu ile ilgili basın toplantısı yaptık" "ilk basın toplantısı metni biraz ham sistematiği zayıftı şimdi daha dü/eltilmiş son halini şimdi hemen size
yolluyorum" "onu bir basın toplantısıyla yarin bi basın toplantısıyla Balıkesirde açıklayın" dediği tespit edilmiştir.
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Yıldız AKDEMİR 'in Balıkesir il başkanı olduğunu, siyasal parti çalışmalarının bu şekilde mercek altına alınmasının sınırsız bir kanunsuzluk olduğunu, bu zihniyetin Türkiye 'yi karanlıklara ve acımasız bir diktatörlüğe sürükleyeceğini, telefonların bu şekilde her türlü insani ve siyasi ilişkiyi gözlemek amacı ile dinlenmesi AKP iktidarının ve onların emri ile uygulamada bulunanları hangi hukuk dışı noktalara geldiğini gösterdiğini,
Tape:3852'de kayıtlı, 06.03.2008 günü saat:22.13'te Fikret ....? ile yaptığı telefon görüşmesinde; kendisinin "kim olsa yıpratacaklar, Türk ordusuna karşı bir savaş başladı, kim gelse yıpratacaklar maalesef. Onun için korumak lazım bunları. BİZİM SAĞ KOL ne diyor" dediği, FİKRET'in "SOL KOLDA şey fakat bu yani bir şey yaratmış asker içinde" "Yani Irak'ı Irak konusunda da sürprizler olacak diyolar" dediği, kendisinin'Tabi olacak canım.Çok sürpriz varda oldu." "yani her harekat karşı harekat" "Peki iyi bizim açımızdan gelişmeler çok iyi" "orduyu koruyun orduyu savunun bizim açıklamalar filan ulaşıyormu acaba oralara" dediği, FİKRET'in "Gidiyor gidiyor bizde burdan yolluyoruz" dediği tespit edilmiştir.
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Görüşmeyi yaptığı Fikret isimli şahsın, Ankara Aydınlık temsilcisi Fikret AKFIRAT olduğunu, içeriğinin doğru olduğunu, görüşmede geçen "SAGKOL" un, Ankara da ki bir arkadaşlarının soyadı olduğunu, Sol kol diye bir şeyin olmadığını, görüşme çözümünde hata olduğunu düşündüğünü,
Tape:3842'de kayıtlı, 07.03.2008 günü saat:10.35 de, Bedri....? ile yaptığı görüşmede; Tümep'in bir yemekli toplantısından bahsedildiği, toplantıya "İlhan Selçuk, Hurşit Tolon, Şener Eruygur, YARSAV Başkanı, bu Danıştay, Yargıtay, Üniverstelerden" seçkin 70 kişinin katıldığını, Şener Eruygur'un ulusalcıların birleşmesinden bahsettiğini anlatıklan kendisinin "Keşke şeyi esas söyleseydin o gün indirmek ve Milli bir hükümet kurmak mümkündü ona yanaşmadı Şener Eruygurlar Cumhurbaşkanı istifaya davet etseydin ..." dediği hatırlatılarak sorulduğunda; Mayıs 2007 de Cumhurbaşkanına bir mektup yazdığını, Başbakan 'ın Büyük Ortadoğu Projesi eş başkanı olduğu için istifaya davet etmesi gerektiğini arz ettiğini, bu konuyu siyasi partilere ve AKP ye de bildirdiğini, o dönem yazdığı mektuptaki tutumun uygulanması halinde, Türkiye'nin bugünki iç kargaşa ve çatışma ortamına sürüklenmeyeceğini,
11.03.2008 günü saat:18.40 sıralarında Y şahıs ile yaptığı görüşmede; Y ŞAHSIN "İyiyim sağolun ben sayın BAYKAL ile idim Deniz beyle konuyu aktardım kendisine ilgilendi çok hayret etti ya dedi bu inanılmaz bi şey Hürriyetten Enis BERBEROĞLU'na telefon etti" ".. .çok büyük bi olay bunu büyük yapın büyük ilgilenin bununla banada sen dedi basın toplantısını yap ondan soma bizde de Meclisin Gündemine getirelim" dediği, kendisinin "Çok güzel" dediği, Y ŞAHSIN "Konuyu bunları söyledi bana Doğu bey" dediği, kendisinin ".. .o zaman Enis BERBEROĞLU'na ara deki işte böyle böyle Hürriyet zaten benle şu şöyle yapmıştı işte Mahmut Beyden soruyorlar tabi normal soracaklar de haberle ilgilenirseniz ben yazı işleri müdürü Doğaner GÖNEN beyle görüştüm de o Enis BERBEROĞLU gider Doğaner GÖNEN'İ desteklerse bu iş büyür" dediği, Y Şahsın "...şimdi Enis BERBEROĞLU'nu arayayım" dediği, kendisinin "Sen ne zaman basın toplantısı yapıyorsun yarın mı" "...Hürriyet ... verirse başka gazete Vatan Gazetesinden ses seda yok değil mi" dediği, Y şahsın "Vatan Gazetesi Bilal telefon etti dediki bizim yaptığımız haberden İstanbul ekibi hoşlanmadı dedi onun için vermeyecekler dedi" dediği, kendisinin "Evet peki o zaman sen Enis BERBEROĞLU'nu ara deki Doğaner GÖNEN ile ilgilenmesi hiç benden bahsetme ama" "Benden bahsetme çünkü Enis bizi severde ... BAYKALin söylemesi yeter" "Sen benden Enise Bahsetme deki işte ben Doğaner GÖNEN beye falan filan anlattım zaten
Hüriyet ilgili de bilgi ver ona" "Ondan sonra bi bilgi ver o birbirlerini destekler onlar Doğanla birbirlerini desteklerlerse iyi olur" dediği, Y şahsın "Tamam oldu" dediği tespit edilmiştir.
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Görüşmenin doğru olduğunu, görüşmeyi Birleşmiş Milletler Kalkınma Projesi Müdürü Bartu SORAL ile yaptığını, SORAL'ın orada 37 Milyon Dolarlık Birleşmiş Milletler Fonunun Kemal DERVİŞ yönlendirmesi ile Diyarbakırda ki bir takım bölücülere aktarılmasına karşı kendi makamını ve yüksek maaşını feda ederek kahramanca bir mücadele verdiğini, Birleşmiş Milletlerin Bölücülüğe alet olması ve PKK bölücülüğünü desteklemesinin, İşçi Partisini ilgilendireceğini, bu nedenle konuyu kamu oyuna duyurmak için Bartu SORAL 'a yardımcı olmaya çalıştığını,
12.03.2008 günü saat: 15.25 sıralannda Emcet OLCAYTU ile yaptıklan görüşmede; kendisinin "... okudum o ORAKOGLU'nun kitabını" "20 sayfası bizden bahsediyor aslında bütün kitap adamlann bütün şifrelerini ve hedeflerini ortaya koyuyor çok önemli" "Şimdi ERGENEKON kitabını yazmadan onu bi mutlaka okuman lazım" "Evet evet hızlı çıkartmak lazım çünkü ortalık bugün Yenişafaki gördün mü" "O Yenişafak manşet PKK'ya silah yollamışız" dediği, E.OLCAYTU' nun "He he o şeyi diyorsun başka şeylerde var"dediği, kendisinin "Evet evet peki bu aralara uğrayacan mı" dediği,
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Görüşmenin bütünü ile doğru olduğunu, Yenişafak ve Radikal gazetesinde çıkartılan yalan haberleri konuştuklarını, bu haberlerin, gizli tutulması kanun emri olan soruşturma dosyalarından çıkartılıp basına sızdırılması ile olduğunu, basına sızdıranlar hakkında soruşturma açılmasını istanbul C.Başsavcılığından talep ettiğini, Ergenekon soruşturmasını yürüten Savcı Zekeriya ÖZ'ün görevini kötüye kullanarak kanun dışı uygulamalar yaptığını, basına yalan haber sızdırarak soruşturmayı olumsuz yöne sevk ettiğini,
12.03.2008 günü saat: 16.04 sıralannda Nusret ile yaptığı görüşmede;
D.PERİNÇEK' in ".. .Mehmet beni anlamamış bak bu onun gibi bi adam için önemli bi zaaf neyse o köşe yazan değilki yani eyleme dönük mücadeleye dönük bi tavn yok..." "Abi birleştirilecek bu merkez karar kurulunada bunu anlatacağız derhal örgüt bürosuyle şeyi birleştiriyoruz zaten örgüt bürosu gidip şeylerle dolaşıyor dağda taşta yani Tokat Amasya falan yani alakası olmayan yerler bi yıldan beri bu arada yer yerinden oynuyor işçi hareketleri falan filan orda Mehmet AKKAYA'ya bırakmışız bu hatayı düzeltelim ama şimdi iki gün sonra eylemeler başlıyor bütün partiyi bu eylemlerin içine sokalım ve örgütü büyütün emri verildi" "Paketsen kayış ... 17 kişi üye oldu kaliteli insanlar Kayış dağda 17 kişi üye çıktığına göre Kaliteli Türkiyenin her yerinden çıkması lazım" "...sen örgütlenme bürosunun içinde oturacaksın beraber hareket edeceksiniz İşçi Hareketinin içine gireceğiz ve ordan örgüt çıkaracağız örgüt demek mutlak bina değil o yanlışı.. ."dediği tespit edilmiştir.
Telefon görüşmesi sorulduğunda; Partinin örgütlenme çizgisi ile ilgili Polisin veya hükümetin bu çizgiyi kontrol etme dinleme hakkının olmadığını, bu uygulamanın telefon dinlemelerinin artık faşist ülkelerdekine benzeyen bir özellik kazandığını düşündürdüğünü,
Dostları ilə paylaş: |