bir ilgisi olmadığını, Provokasyon amaçlı ifadeler olduğunu, İ in
doçent, Türkiyem Topluluğu Türk Metal Sendikası Genel Başkanı önderlik ettiği bir platform olduğunu, Krokide isimleri geçen askeri şahısların hiçbirini tanımadığını, böyle şahısların olduğundan da şüpheli olduğunu, M. Bor a PERİNÇEK'in oğlu olduğunu,
M partide genel başkan yardımcısı olduğunu, Hikmet ÇİÇEK partilerinde basın
bürosu sorumlusu olduğunu, Z partilerinde İstanbul Öncü Kadın başkanı olduğunu,
bahsedilen belgenin saçma sapan bir şema olduğunu,
Krokide bölge sorumluları başlığı altında yer alan A 'nin üyeleri olduğunu,
M 'nin İstanbul İl Saymanı olduğunu, H 'nin Merkez Karar Kurulu üyesi
olduğunu, Z 'ün Gaziosmanpaşa ile hiçbir ilgisinin olmadığını, M
Tekirdağ yöneticilerinden olduğunu, A 'nin İstanbul İl Yöneticisi olduğunu,
diğerlerini tanımadığım, ancak bir akıl hastasının böyle şeyler yapabileceğini,
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Ulusal Kanal ve Aydınlık dergisinde çalıştı mı? Çalıştı ise hangi yıllarda ve hangi görevlerde çalıştı? Bu şahsı kimin referansı ile aldınız? Şeklindeki soruya; Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün emekli binbaşı diye kendini tanıtarak, ulusal kanalda çalışmak için başvurduğunu, yaptıkları mülakat sonunda subay emeklisi olmasına da güvenerek işe alındığını, fakat çok kısa zamanda çok sık yalan söylediği binaya silahla girmek istediği ve cebinde 7-8 ayrı kimlik taşıdığı ve geçmişte hristiyan olarak kiliselere gittiğinin tespit edilmesi üzerine birkaç ay sonra işten atıldığını .fağ^ırtıcı ajan olduğunu, Aydınlık dergisinde kapak yapıldığını, Ordudan istifaya zorlandığının saph^dığını.
Yakalandıktan sonra ikametinde yapılan aramada, kapağında "MASONİK BİLDİRBERG ÇETESİ" yazan (76) sayfadan oluşan kitapçık şeklinde belge ele geçirilmiş, bu belgenin kapağı üzerine el yazısı ile mavi tükenmez kalemle "30 Mart 2000" "Eroğin trafiği S.60" ibaresinin yazılı olduğu, belge içersindeki bazı sayfalardaki satırların mavi tükenmez kalemle altlarının çizildiği görülmüştür.
ERGENEKON soruşturması kapsamında daha önceden yakalanan ve sizin ajan provokatör diye belerttiğiniz Mehmet Zekeriye ÖZTÜRK'ün ikametinde yapılan aramada, aynı belge yani kapağında "MASONİK BİLDİRBERG ÇETESİ" yazan ve (76) sayfadan oluşan, kitapçık şeklinde belge ele geçirilmiş, bu belgenin kapağı üzerinde de "30 Mart 2000" "Eroğin trafiği S.60" yazdığı, yazı karakterinin aynı olduğu fakat bunun fotokopi olduğu, aynca Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK den çıkan belgenin içeriğindeki sayfalardaki altı çizili satırlann da sizdeki belgelerle birebir eşleştiği, fakat Zekeriya ÖZTÜRK teki belgelerin fotokopi olduğu görülmüştür.
Dolayısıyla Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ten çıkan belgeler, sizden çıkan belgelerden fotokopi edilerek temin edildiği anlaşılmaktadır. Diğer bir dikkat çekici hususta, yakalanan Veli KÜÇÜK'ün ikametinde yapılan aramada da, aynı belgenin bulunduğu, ancak belgenin üzerinde diğer iki belgede bulunan el yazısının olmadığı görülmüştür.
*İfadenizde Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ü ajan provakatör olarak suçlamanıza rağmen, sizde aslı bulunan bir belgenin, fotokopisinin bu şahısta çıkmasını nasıl açıklıyorsunuz?
Şeklindeki soruya; Bahsedilen metnin fotokopi ile çoğaltılmış bir kitap olduğunu, bu kitabı mafyokrasi kitabını hazırladığı zaman Aydınlık arşivinden mafyaya ilişkin diğer kitaplarla birlikte aldığını, hatırlamadığını, fakat üzerindeki notlar ve altı çizilen yerlerin kendisinin kalemimden çıkmış olabileceğini, kitabı alırken bir nüshasının aydınlık arşivinde kalması ve bir başvuru kitabı olarak yararlanılması için bıraktığını, Zekeriya ÖZTÜRK'ün konuya ilişkin bir haber yaptığı zaman kendisine verilmiş olabileceğini,
Aynı belgenin Veli KÜÇÜK'te de bulunmasını nasıl açıklıyorsunuz? Şeklindeki soruya; Belgenin, istanbul gazetelerinin konu ile ilgili bütün muhabirlerinin kütüphanelerinde bulunduğunu, Veli KÜÇÜK'ün bu belgeyi yayınladığını bilmediğini, ama mümkün olduğunu, bir generalin yaptığı yayını bulundurmanın ve fotokopi yaptırmanın suç olmadığını,
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Danıştay saldınsı olayı ile ilgili alman ifadesinde; 2002 yılında sizinle tanıştığını, danışmanlığınızı yaptığını, 2 yıl kadar yanınızda kaldığını, İşçi partisinin Rusya ve Çin başta olmak üzere diğer birçok sosyalist ülkenin etkisi ve kontrolünde olduğunu, aynca Doğu PERİNÇEK'in daha çok Rusya ve Çin istihbaratlanyla yakın ilişki içersinde olduğunu, onlar tarafından yönlendirildiğini, aynca Alman ve İngiliz istihbaratlanyla da diyaloglannın olduğunu beyan etmiştir. Konu sorulduğunda; Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK hiçbir zaman danışmanlığını yapmadığını, danışmanlarının, üniversite hocaları, yüksek rütbeli subaylar, bürokraside yüksek görevler yapmış insanlar, Emniyet Müdürleri gibi seçkin şahsiyetlerden oluştuğunu, başka devletlerle ilişkiler konusundaki iftiraların hepsi ancak kışkırtıcı ajanların görev üstlenerek yapabilecekleri suçlamalar olduğunu, işçi partisinin hiçbir devlet ve örgüt tarafından kontrol edilemeyeceğini, kendi karar organları bulunduğunu, Türk devletinin dahi işçi Partisini yönetemeyeceğini, vatanın ve devletin bağımsızlığı ve bütünlüğü için en önde mücadele eden ve 40 yılllık hayatında karakter ve kişiliğini ispatlamış bir adam olduğunu,
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK aynı ifadesinin devamında Doğu PERİNÇEK'in son dönemlerde asker kanadına yakın görünmek için TSK'nm stratejilerine benzer politika ürettiğini, Doğu PERİNÇEK ve lider grubunun 2003 yılından itibaren TSK'nın yanında gözükmesinin gerçek sebebinin mevcut siyasi yapının djiğiÖaTafeîmecliste kendilerine birkaç sandalye edinmek olduğunu, bu nedenle 2003 yılındaj^İîibaren pastilin bir askeri darbeyi dört
/"""""^ 1443 İ .
gözle beklediğini, TSK'nm darbeyi yapamadığı için ağır bir dille eleştirildiğini, İşçi Partisi ve Doğu PERİNÇEK'in mevcut illegal orijinli alt yapı kadrolanyla bir eylem yaptırabileceğini, planlayabileceğim veya plan ve eyleme destek verebileceğini, Av. Alparslan ARSLAN'm siyasi görüşünün Doğu PERİNÇEK'in son dönem politik açılımlarına ters düşmediğini, Alparslan ARSLAN ve benzeri şahısların Perinçek için profil ve eylemsel yapılarının tercih sebebi olduğunu, Doğu PERİNÇEK'in istek ve amaçlanna ulaşmak için her yolu deneyebileceği bir yapıda olduğunu beyanlan sorulduğunda; "Bütün bu suçlamaları Türk Milleti, milletimizin önde gelen kurumları, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet Teşkilatı değerlendirecek birikim ve yeteneğe sahiptir. " Şeklinde beyanlarda bulunmuştur.
İşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada; Girişin karşısındaki sekreter odasının sağ tarafında bulunan masa üzerinde çok sayıda CD bulunarak el konulmuştur. Bu CD'lerle ilgili yapılan ön incelemede, üzerinde "CD 3 PRINCO" yazılı P420281107130821 seri numaralı CD'nin yapılan incelemesinde;
(3) adet klasör olduğu, çok sayıda Word belgesi, çok sayıda PDF belgesi ve çok sayıda Resim dosyasının olduğu görülmüştür.
"Ergin POYRAZ'm - JİTEM'den aldığı para" isimli klasör içersinde (5) adet Word belgesinin olduğu, bu belgeler ayrı ayn incelendiğinde Ergin POYRAZ'm değişik tarihlerde ve değişik miktarlarda Jandarma İstihbarat Başkanlığı kasasından paralar aldığına dair tutanaklann olduğu, tutanak içersinde İstihbarat Başkanlığı kasasından verilen paranın miktan ve tarihinin olduğu, alt kısmında teslim eden, hazır bulunan ve onaylayan Jandarma görevlilerinin isimlerinin olduğu, aynca teslim alan bölümünde Ergün POYRAZ araştırmacı -yazar yazdığı görülmüştür. Belge sorulduğunda; Ergün POYRAZ'ı gazetelerden tanıdığını, belgeyi görmediğini, doğruluğu hakkında bir şey söyleyemeyeceğini, yayın organları bulunduğu için her türlü istihbaratın toplandığını, bunların tasnif edildiğini, doğrulukları gündeme geldiği zaman araştırıldığını, bunların bir kısmının yalan olduğunu, çoğu bilginin kirletici haberler olduğunu, önemli olanın kullanılan bilgiler olduğunu, yayınlamadıkları bilgilerin gerçekliği konusunda bir güvence veremeyeceğini,
Partilerinin yayın kuruluşu olarak Aydınlık Dergisi bulunduğunu, Parti olarak doğrudan sahibi olmadıklarını, ama çalışanların bir kısmının partili olduğunu, Partinin görüşlerini büyük ölçüde yansıttığını, Partilerinin Türkiye 'nin meseleleri için araştırmalar, incelemeler yaptığını, bilgi topladığını, Ulusal Kanalın Partilerinden bağımsız ayrı bir şirket olduğunu, Aydınlık dergisinde olduğu gibi bir bağlantılarının bulunmadığını, Aydınlık dergisi ve Ulusal kanal kiraları müştereken ödemede kolaylık olması açısından aynı binada bulunduğunu, fakat katları ve bürolarının ayrı olduğunu,
Ankara'daki genel merkezimizin bulunduğu binada, (1.) katta Ulusal kanal ve Aydınlık Dergisinin bulunduğunu, 2.,3, ve 4. katta parti bürolarının bulunduğunu, Parti katlarında dergi ya da televizyon çalışanlarına ait bir oda veya büronun olmadığını,
Partinin propaganda ve basın bürosunun, Türkiye ile ilgili ve dünya ile ilgili her türlü bilgi ve haberi topladığını, kendilerine her gün onlarca bilgi ve belgenin geldiğini, bunların posta, kargo ve kapıya elden geldiğini, bu bilgi ve belgeler geldiği zaman hiçbirinin yırtılmadığını, red edilmediğini, alınıp ilgili büroya verildiğini, sendika, basın propaganda vb. bürolara verildiğini, Onlarında hepsini ilgili klasörlere tasnif ettiklerini, gelen hiçbir belgenin atılmadığını, bir gün soruşturma açılacakta bu belgelerden bize sorulacak diye kimsenin aklına bir şey gelmediğini, çünkü Partilerinin bilgiye önem verdiğini, Ergün POYRAZ'la ilgili belge denilen kağıdın dijital ortamda geldiğini,
D ijital ortamdaki bilgilerin iki şekilde ulaştığını, partinin, yöneticilerinin ve görevlilerinin internet adreslerine gönderildiğini, bilgi saklamak istiyorsa çıktısının alındığını, mufahaza edildiğini, ayrıca CD veya hellekj^pe^^tş^edilerek geldiğini, ama kendisine gösterilen kağıt üzerindeki çıktının kendilerin'e nasd geddiğini bilmediğini, bu belgenin aslının Jandarma Genel Komutanlığından soruîabilge&ğifİi,
Dostları ilə paylaş: |