(-19-20-) nolu CDTerin içerisinde yapılan incelemesinde; aynı oldukları ve içeriğinde; yazı fontlan çeşitli fotoğraflar, "Yazılar" isimli dosya içerisinde "Atilla İlhan ile günümü#DC7.doc" isimli word dosyası içinde Üst başlık:
Büyük düşünür yazar Attila İlhan'ın anısına
İki başlık atılacak:
"Dip dalgası geliyor"
"Bütün mesele yüreğini sağlam tutmak, ülkene inanmak, insanına inanmaktır" Alt başlık formatmda ortalanarak ve italik:
Büyük düşünür ve yazar Atilla İlhan Türk gençliğinin Kuvayi milleyi çatısı altında birleşmesinin hep destekçisi oldu. Empery,a}iz4tîi'h işbirlikçilerinin adım koyduğu "Kızıl Elma"da her zaman arkamızdaydı ve bize ce|tfet verdi.*Btığu|i onun bize söylediklerini
yayımlamaya yeniden ihtiyaç duyduk. Erdem Ergen ve Evrim Bayındır'ın 8 Şubat 2004 tarihinde Attila İlhan'la yaptıklan söyleşiyi Attila İlhan anısına yeniden yayımlıyoruz.
Gençlik Cephesi:Bildiğiniz gibi 30 Ağustos 2003 tarihinde Türkiye'de bir ilk gerçekleşti. Sosyalistler, Kemalistler, ülkücüler aynı mitingde buluştu. 'Ya İstiklal Ya Ölüm' başlığı ile düzenlenen bu mitingi siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Attila İlhan: Bu zaten uzunca bir süreden beri benim söylemeye çalıştığım, savunduğum bir fikirdir. Bu fikrin oluşması istikametinde ciddi bir adımdır. Çünkü yaklaşık 5-6 seneden beri ısrarla şunu söylemeye çalışıyorum: Türkiye Kurtuluş Savaşı döneminden farklı bir durumda değildir. Batı hem Avrupa kanadı, hem Amerika kanadı iki taraftan birden Türkiye'yi küçültmeye, dağıtmaya karar vermiş durumdadır ve bu yalnız Türkiye'ye de mahsus bir şey değildir. Önce Sovyetler Birliği arkasından Yugoslavya dağıtılmıştır. Şimdi Irak dağıtılmaktadır. Sırasıyla iri ve büyük gördükleri her ülkeyi dağıtma prensibi içindeler. Bunun için de demokrasiyi kullanıyorlar. Demokrasi niçin kullanılıyor? 'Herkese hak vermek lazım', 'etnisite haklannı tanımak lazım', 'mezhep haklanm tanımak lazım' bu tabii müthiş bir bölücülük imkanı sağlıyor onlara. Bu suretle uyutabildiklerini bu işte kullanıyorlar ve ülkeyi bölmeye çalışıyorlar. Peki bu aynen 1919'daki durum değil mi? Aynen öyle. Çünkü o zaman da siz Rumsunuz, siz Lazsımz, siz bilmem nesiniz diyerek milleti ayaklandmyorlardı. Peki buna mukabil o zaman Türkler ne yaptılar? Türkler o zaman çok akıllıca hareket ettiler. Müdafa-i Hukuk Cemiyeti'nin terkibine bakın, şaşılacak bir terkiptir ve her türden insan vardır. Yani Ankara'da Mustafa Kemal Paşa burada duruyordu yanı başında kim vardı: Ziya Gökalp vardı. Öbür tarafta kim vardı: Akçura vardı. Arkasında kim vardı: Mehmet Akif vardı. Yanma kim geliyordu: Mustafa Suphi geliyordu. Şimdi terkib bu, o zaman da terkib buydu. Şimdi de böyle olması lazımdır diye ben uzun süredir söylüyordum zaten. Bu şekilde bir olayın eski tabirle kuvveden fiile geçmesi sevindirici bir olaydır. Endişem gençler arasındaki fanatik çocuklann tepki göstermeleri ihtimaliydi. Önce yoktu şimdi var. Görüyorum internette bir takım laflar oluyor. Birileri diğerlerine çatıyor siz nereye gidiyorsunuz diye. Bir de yeteri kadar yakınlık göstermeyen takım Müslümanlar oldu, onlardan henüz tam bir şey yok. Onlarla konuşuyorum ben, bana röportaja geliyorlarEksik olan onlar. Onlann da gelmesi lazım. Aksi halde Mehmet Akif i utandıracaklar.
Gençlik Cephesi: Gençlik vatan savunması etrafında birleşirken karşı taraftan da sesler yükselmeye başladı. Özellikle FettullahTn gazetesinde ve diğer tescilli gerici gazeteler de bu koroda yerini aldılar. 1920'lerin Mütareke basınını aratmayan bu gazeteler; neo-liberaller ile , 'sol'cu gazetelerle, kolkola girerek bir saldın başlattılar. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Attila İlhan: Şimdi bu çok doğal. Çünkü, bunlar bunun tanımını da önceden koymuşlardı. Klasik anlamda Kemalistlik, klasik anlamda devrimcilik ve solculuk gibi bir takım kavramlann artık tamamen demode olduğunu ve kullanım dışı kaldığını savunuyorlardı. Bu işler artık bitti, başka yerden ekmek arayalım diyerek döndüler. Ve bunlara karşı çıkan ben de dahil beş on kişi neyse kaç kişiysek, bunu söylediğimiz zaman gülüp geçiyorlardı bize. Birkaç yıl içerisinde Türkiye'de ulusal bilinç kendisini yeniden göstermeye başladı. Bir dip dalgası geliyor ve bu dip dalgasının ciddi bir şekilde geldiğini görüyorlar şimdi. Bunu gördükleri için de korkmaya başladılar. Korkak insan ne yapar? İşte bunu yapar. Saldmya geçiyorlar şimdi dağıtabilir miyiz? Korkutabilir miyiz? diye.Böyle yapabilirler, daha önce yapmışlardır buna benzer kötülükleri Türkiye'de. Ama en kötüsünü yapsalar yani 1919-1920 yıllannda İstanbul Hükümeti'nin yaptığıdır. Sonuç ne olur? Sonuç gene aynı olur. Bu öyle bir meseledir ki, burada tarihin gücü rol oynuyor. Devletlerin gücü rol oynamıyor. 1920'de biz ne haldeydik? 10 senedir savaşıyorduk ve perişandık. Bir avuç insan halinde kalmıştık ordu yoktu dağıttılar, hepsi perişan buna rağmen koskoca düvel-i muazzama'ya kafa tuttuk ve neticede de galip geldik. Şimdi o dönemde o şartlar altında bunu
başarmış olan Türkler bunu mu başaramayacak? Bu öyle bir olaydır, bütün mesele burada yüreğini sağlam tutmak, ülkene inanmak, insanına inanmaktır.
Gençlik Cephesi: Bizim tarihimizle çok benzeşiyor galiba.Jön Türklerden bu yana bu tip toplumsal birleşmelerin müjdecisi hep gençlik oluyor...
Attila İlhan: Tabii şimdi her yerde durum böyledir. Ama burada da dikkatli davranmak lazım. 1980 öncesi olduğu gibi 'devrim geliyor', deyip eline silah alır dağa çıkarsan duvara çarparsın. Böyle olmaz.İşçi ve emekçi ile halkla bütünleşmek lazımdır. Ama daha önemli bir durumla karşı karşıyayız bugün. Bugün önemli olan Türkiye'de sosyalizmin nüanslarını tartışmak değildir. Şimdi Türkiye'de yapılacak olan bütün bunlan bir kenara bırakıp, her şeyden evvel Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığını korumaktır. Yani onun bağımsızlığını. Gazi ne demiş: İstiklal en önemli şey onun için, hürriyet ikinci önemli şey. Yani sonuç olarak bakacak olursak, tepkiler olacak hatta daha kötü tepkiler, ama bunlar hareketi durduramaz. Maya'nın tutması önemliydi, maya tuttu.
Bir de Kızıl Elma devrimci bir kavramdır ve korkulacak hiçbir tarafı yoktur. Kültürel bir içerik taşır. Akçura'da da bu içeriğiyle kullanılmıştır. Sanılanın aksine ırkçı bir anlam asla taşımamaktadır.
41 nolu CD'nin yapılan incelemesinde; "Kızıl madalyon.tif' isimli tif dosyası içerisinde kızıl elma yapılanmasının simgesi olduğu değerlendirilen resim olduğu görülmüştür.
Dostları ilə paylaş: |