- Sizin de Veli Küçük'le çekilmiş resminiz var mıdır?
Vardır, ama nerede? Ya bir şehitler gününde ya bir 30 Ağustos töreninde. Benim Muzaffer Tekin'le de resmim var. Eğer bu insanlarla fotoğraflarım gazinoda eğlenirken çekilmiş olsa o zaman bir şey söylesinler. Yoksa zaten herkesin herkesle çekilmiş fotoğrafı var.
- İyi de Emin Gürses, bu katili yaratanlar dışarıdan çıksa bile bizim de çuvaldızı kendimize batırmamız gereken bir şey var: Allah göstermesin, ama öldürülen Kemal Kerinçsiz olsaydı insanlar hiç dönüp Hrant Dink'e kin duyar mıydı; sizin yüzünüzden öldürüldü der miydi?
Evet, Hrant Dink'e kimse böyle bir şey demezdi. Mutlaka dışarının parmağı var, denirdi.
- Ama Dink öldürülünce sokaktaki insanların aklına ilk Kerinçsiz ekibi geliyor. "Siz öldürdünüz" diye değil tabii, ama "Memnun musunuz" diye bakıyorlar. Demek ki ortada ters olan bir şey yok mu?
Aslında o ekibin yaptığı normal protestolardı. Onlardan Londra'da da var. Fakat bizdeki biraz daha doğu kültürüne özgü oluyor. Ama şiddet kültürü bugün sadece belli bir kesimde yok, bütün topluma yayıldı. Bana göre bu konuda da medyanın büyük sorumluluğu var.
PAZARTESİ RÖPORTAJLARI-2 Ankara'ya sızma var
Veli Küçük ismi, hedef şaşırtmak için kullanılıyor Cinayetin milliyetçilerin üzerine atılması bir taktik
FOTO ALTI: Gürses: "Hrant Dink'i bugün son yolculuğuna uğurladıktan sonra hemen Ermenistan'la sınırın açılması lazım. Açın sınırı, zaten bizde 40 küsur bin çalışan insan var. Zaten ticaret Gürcistan üzerinden sürüyor. Sorunların çözümü için büyük devlet adım atar." (Fotoğraf: Kadir Can)
(Giriş) Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emin Gürses'le Hrant Dink cinayetine ilişkin söyleşimizin dün yarım kalan ve en az dünkü kadar çarpıcı olan bölüm şöyle:
- Hrant Dink, sizin tabirinizle "milli kuwetler"den idiyse o zaman ölmesi niye engellenemedi? Devletin milli kuvvetler listesinde gördüğü biri niçin milli kuvvetler tarafından korunmadı?
Uğur Mumcu da miüi kuvvettendi. Mumcu'nun, zannedersem 9 Ocak'tı, yazdığı bir yazı vardı. O yazıda terörün arkasında bizim ittifak içinde olduğumuz istihbarat birimlerinin olduğunu ima ediyordu. 15 gün sonra öldürüldü. Uğur Mumcu belgesiz konuşmazdı, o belgeleri açıklayacaktı. Mumcu'yu niye korumadılar? Necip Hablemitoğlu, Ankara Cumhuriyet'te, Cüneyt Arcayürek'in odasında bana "Türkiye'de müttefik dediğimiz yabancı istihbarat birimlerinin yıkıcı faaliyetleri var. Bunları yayınlayacağım" dedi. Ve Necip de 15 gün sonra öldürüldü. Necip'i niye korumadılar? Üstelik Necip'in hem MİT'le ilişkisi vardı, hem de Genelkurmay'la... O niçin korunmadı? Eşref Bitlis Paşa Jandarma Genel Komutanı'ydı. En millici oydu. Ne zaman ki "Bu işin arkasındakileri gördüm" dedi, o da öldürüldü. Peki o niye korunmadı?
Dostları ilə paylaş: |