b) Savcılık ifadesinde;
24/03/2008 günü C.Savcılıkta alınan ifadesinde;
Emniyet ifadesinin doğru olduğunu, Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU'nun Türkiye'ye Cumhurbaşkanı olacak bir insan olduğunu, ilhan SELÇUK Türkiye'nin son yarım yüzyılın en değerli yazarlarından olduğunu, Veli KÜÇÜK'Ü tanımadığını, bir kez 2003 yılı Şubat ayında istanbul'da düzenlenen Kıbrıs mitinginde gördüğünü,
Partimde general rütbesinde genel başkan yardımcıları bulunduğunu, korgeneral Yaşar Müjdeci genel başkan yardımcısı olduğunu, kenimtgibii^ir adamın Veli KÜÇÜK'ün emrinde olamayacağını, hiçbir yerden talimat almadığını, -
Veli KÜÇÜK'ün 2003 yılı Temmuz ayında kendisini aradığını, Cumhurbaşkanına verdiği dosyayı gönderdiğini,
Kemal Kerinçsiz'i tanımadığını, Muzaffer TEKİN'in bir kez ziyaretine geldiğini, Ergün POYRAZ'ı tanımadığını, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün kışkırtıcı bir ajan olduğunu,
Ergenekon örgütünden elde edilen bazı belgelerden özellikle, Dinamik Ulusal Güç Birliği, Masonik Bilderberg Çetesi, Ottobus isimli belge ve Oluşum Örtülü Faaliyetler 1, Ermeni Sorunu, Kilise Devleti isimli belgelerin çıktığı, bu belgelerin diğer belgelerle benzediği, bu husus sorulduğunda; Belgelerin birer kitap olduğunu, 2000'li tarihlerde binlerce çoğaltılmış ve heryerde rastlanılan, kendilerine de kargo ile gönderilen belgeler olduğunu,
Ergenekon veya benzeri karanlık örgütlerle hiçbir zaman hiçbir ilişkisinin olmadığını, işçi Partisi'nin 40 yıllık tarihi ile hiçbir suça, terör faaliyetine, karanlık faaliyetlere bulaşmadığını,
Bu belgeyi ilk defa Aslı Aydın Taşbaş'da gördüğünü, Ergenekon belgesini, 27 Mayıs devrimi önderi Suphi Karaman'ın ve Genel Başkan Yardımcısı Hasan Yalçın ile Deniz Bilge adında ismini bilmediği şahsın Bilecik'te birlikte yazdığı iddiası bütünüyle uydurma olduğunu, Tuncay Güney'in bu ifadesinin baştan sona yalan olduğu ve ispat edilemeyeceğini, bu beyanların 8 senedir mevcut olduğunu, şu anda ortaya çıkmasının sebebinin, Amerika, Kuzey Irak'tan Türk ordusunu tehdide başlaması ve AKP iktidarının yıkımla karşılaşması, bu nedenle Ergenekon uydurmasını ortaya çıkararak Türk ordusunu içerden vuran ve suç örgütü gösteren bir tertibin sahnelendiğini, bu tertibi yani Ergenekon operasyonunu ABD 'nin açıkça desteklediğini, AB Parlamentosunun karar tasarısında desteklediğini, PKK Terör örgütünün desteklediğini, DTP'nin desteklediğini, işçi Partisinin hedef alındığını, kuzey Irak'a silah götürülüp teslim edilmesi konusunun mantıksız olduğunu, Ergenekon belgesinde Devletin teröre karşı naylon örgütler kurması gibi ABD'den öğrenilmiş yasadışı ve halk düşmanı uygulamalardan söz edildiğini, iğrenç tertipçilik'in kendisini gösterdiğini, Ergenekon belgesinin fikir ve üslubuyla en ufak bir benzerliğinin olmadığını,
Fabrikatör belgesinde kendisine s aldır ildiğini, Fabrikatör belgesini Mehmet Eymür'ün yazdığı bir kitap olduğunu, Kedisinin CIA ajanı olduğunu,
Kızıl Elma sorulduğunda; bu konuda bir ülkücü, biri solcu genç, üstelik her ikisi de lider, kendi yönettikleri gençleri barış içinde bir araya getirerek, vatan savunmasında birleştiklerini,
Gizli Belgeler sorulduğunda; Sabancı suikastı ile ilgili MİT raporunu 1996 yılında kendisinin ifşa ettiğini, raporu nereden aldığını bilmediğini, arkadaşlarının getirdiğini, raporda yazılanları, 1997 yılında yayınlanan ve 7 ayrı baskısı yapan Çiller Özel Örgütü adlı kitabında yayınladığını,
Bütün telefon konuşmalarını, kelimesi kelimesine kabul ettiğini, bu konuşmaları arkadaşları, çevresi, çeşitli devlet adamları, üniversite hocalarıyla yaptığını, konuşmaların dinlendiğini bilmeden yaptığını,
Ulusal Güçler Meclisi Sorulduğunda; Çeşitli ulusal güçleri biraraya getirmek amacıyla, 1997yılında önce, Mersin, Adana, Bursa, Zonguldak ve izmir'de örgütlendiğini, bu meclise işçi Partisi, CHP, Demokratik Sol Parti ve bazı sendikalar ve meslek odalarının katıldığını, 5 yerde oluştuğunu, 20 yerde planlandığını, ancak o sırada Atatürkçü Düşünce Derneğine yapılan bir operasyon sonucunda Suphi Gürsoytırak genel başkanlıktan uzaklaştırılınca Ulusal Güçler Meclisi çalışmasının sonuçsuz bırakıldığını, bu çalışma devam etse idi, Türkiye'yi bu durumlardan kurtaracak bir ulusal iktidar seçeneği oluşturulabileceğini, bunun suçla bir ilgisi olmadığı gibi her vatanseverin destekleyeceği bir program ve hareket olduğunu,
Fotoğraflar sorulduğunda; Abdullah Öcalan ilegârğşmeyi yayınlarken çok sayıda fotoğrafı da bastığını, açılan 4 ayrı davanın dördünden de beraat ettiğini, bu fotoğrafları
PKK'nın, eğer dediği doğruysa Tuncay Güney aracılığıyla MİT'e veya benzer kuruluşa gönderdiğini, dava dosyasında böyle bir iddia yer aldığını, fotoğrafları Ramazan Duran ve Ömer Özer Turgut isimli arkadaşlarının çektiğini, ayrıca PKK'nın fotoğrafçılarının çektiğini, Tuncay Güney 'in Kuzey Irak'a gelmediğini,
Jandarma Genel Komutanlığına ait gizli belgeler ile ilgili sorulduğunda; Askeriye ile ilgili belgelerin bir kısmını Genel Başkan Yardımcısı rahmetli Suphi Karaman'ın arşiv ve kitaplığının vasiyeti gereği partiye bırakıldığını, ayrıca dayısı Emekli Tümgeneral Turhan Olcaytu'nun 2003 yılında ölümünden sonra dosyaları ve kitaplarının kendisine kaldığını, Bunlar dışında, partinin üyesi veya dostu çeşitli komutan arkadaşlarının belge getirdiklerini,
Kemalist Model Ulusal Gençlik Hareketi isimli belgeyi kendisinin yazmadığını, Kuvai Milliye denilen derneklerin, başı bozuk dernekler olduğunu,
Milli Anayasa Bildirgesinin, İstanbul Ulusal Strateji Merkezi Başkanı emekli general Servet Cömert'in önderliğinde yürütülen 3 aylık çalışma sonucu hazırlandığını,
Ergün Poyraz'a para verildiğini gösteren bilgisayar çıktısının, Jandarma Genel Komutanlığından sorulması gerektiğini, işçi Partisine her türlü belgenin geldiğini, bazen de Jandarmayı, Emniyeti, Savcılığı yıpratmak amaçlı bu tür bellerin geldiğini, sözü edilen CD yi görmediğini, her an her türlü CD 'nin değiştirilebileceğini, kopyalanırken içine yeni dosyalar atılabileceğini, üstünde Hayati Özcan tarafından yazdığını, aceleyle ortaya böyle bir iddia sürülmesi hukuka aykırı olduğunu,
İşçi Partisi genel merkezinde yapılan arama sırasında ele geçirilen CD'lerden üzerinde Yargı-Nusret Senem'den yazılı dosyanın açılması somasında içinde Muammer Aksoy, Muammer Aksoy 14, Tayyip Erdoğan, Uğur Mumcu, Ortodoks Klişeleri, Turgut Ozal ve Yargıtay isimli pdf uzantılı belgeler ile Yargıtay ile ilgili notlann Yargı tel.nolan ve krokinin açılımı isimli word belgeleri olduğu görüldü, Yargıtay yazılı pdf belgesi açıldığında Yargıtay binasına ait giriş kapılan, ışıklandırmalar ve kameralarla ilgili bir krokinin olduğu ve bu krokinin açılımı isimli word belgesinde açıklamasının bulunduğu açılarak tek tek şüpheliye gösterilip sorulduğunda; Nusret Senem 'in partinin genel sekreteri olduğunu, CD deki bilgilerin çok acayip bilgiler olduğunu, işçi Partisinin terörle, tertiple en ufak bir ilişkinin olmadığını, bahsedilen CD'den haberinin olmadığını, Yargıtay'ı bombalayacak yada terör eylemi yapacak herhangi bir planı işçi Partisinin yapmayacağını,
"Yargıtay ile ilgili notlar" isimli word belgesi içinde bulunan belgeler sorulduğunda; Bilgisayar ortamında yazılı olan kişisel notların kime ait olduğu belli olmadığını, ayrıca bu notlarda suç oluşturacak bir şeyin bulunmadığını, tarihi bir karar verileceğini, bu operasyonun bir Iş çi Partisi operasyonu haline dönüştürülmek istendiğini, Ergenekon denerek bazı terör eylemleri ile ilişkili olduğu iddia edilen bazı kimselerin suçlandığını, bahse konu şahısların suçlu olup olmadıklarının halen belli olmadığını, ancak belli olan tek şeyin bu şahıslarla kendileri arasında bağlantı kurulamayacağı, çünkü böyle bir şeyin olmadığını, Veli Küçük ile karşı karşıya gelip bir kez görüşmüşlüğünün olduğunu, diğerlerini tanımadığını, Emin Gürses dışında ki hiç kimsenin dostu olmadığını ve kendilerine güvenmediğini,
Ergenekon belgelerinde kendisine karşı saldırılar ve operasyonlar yapıldığını, en dikkat çekici olanın ise suçlamaların getirilip getirilip Türk Silahlı Kuvvetlerine dayandırıldığını, soruşturmanın kendisi açısından çöktüğünü ve bittiğini, kendisinin terörle en ufak bir ilişkisinin olmadığına yönelik Emniyet Genel Müdürlüğü ve MİT raporlarının olduğunu, ikametgahının belli olduğunu, kaçma şüphesinin söz konusu olmadığını, bu nedenlerle tutuklama için hiçbir hukuki gerekçenin olmadığını,
Ergenekon operasyonu diye başlayan operasyonun belli merkezlerde belli merkezlerce planlandığının görüldüğünü, Savcılıkların böyle planlar içinde bulunmasının düşünülemeyeceğini, öte yandan soruşturmanın Türk Silahlı Kuvvetlerini hedef aldığını, bütün iddiaların getirilip orduya bağlandığını ve ordııyurbunların çok tehlikeli ülkeye çok zarar verecek, çok tehlikeli
uygulamalar olduğunu, operasyonun ABD tarafından desteklenmesinin, PKK ve DTP tarafından alkışlanmasının da herkes için uyarıcı olduğunu, kendisinin 4 kuşakla hapis yatmış bir insan olduğunu, dava adamı olduğunu, 68-78-88 ve 98 kuşağı ile fikirlerinden dolayı hapis yattığını, böyle şeylerden korkmadığını, isviçre, Fransa ve Almanya'da boyun eğmediğini, kendilerinin tutuklanmalarının sonuç itibariyle Türkiye'yi ve TSK'yı hedef alan planlara hizmet edeceğini, bu nedenlerle Savcılık olarak Mahkemede tutuklama talebinde bulun ulm amasının savcıların vatanseverlik ve meslek sorumluluğuna sunduğunu, aksi halde altına girilecek sorumluluğun çok ağır olacağı uyarısında bulunduğunu, beyan ettiği.
Dostları ilə paylaş: |