Başlatan SanalBaba - Son mesaj Gönderen: SanalBaba Başlatan SanalBaba - Son mesaj Gönderen: SanalBaba
Uğrola,
Dendiğine göre "temel" sözcüğü Yunanca imiş. Uğrola,
Dendiğine göre "temel" sözcüğü Yunanca imiş.
Alıntı
temel Dürr xv ~ Yun themélio temel ta??, kaide ~ EYun themélios (líthos) a.a. < EYun títhēmi, the- koymak " tez2
Özel ad olan "Temel" necedir onu bilemiyorum. O da Yunanca'dan gelmiş ise vah bizim Karadenizli Temel'in başına gelene vah!
Alıntı
ul duvar temeli Ata Sözlük (Divanü Lügati'it-Türk)
Araştıralım "ul" sözcüğü Türkçe ise bu sözcüğü temel yerine kullanalım.
ul, ulsuz (temelsiz), ullu (temelli), ullama, ulcu (temelci), ulaltı, ulüstü, ulkatı (subasman, subbasement), ulbey-ulbay (dikneğin (direct), doğrudan doğruya özel ad olarak "TEMEL")
biraz da birleşik ad yapalım:
ul anlam.....temel anlam
ul dayanak.....temel dayanak
ul görüş.........temel görüş
ul ökletik........temel matematik
ul karama......temel kimya
ul kığış eğitimi.....temel müzik eğitimi
UEB 100 ul yapıt dizelgesi.......MEB 100 temel eser listesi
(UEB: Ulusal Eğitim Bakanlığı)
itü. (ile türevleri)
olabilir.
Uğrola
Alıntı
temel Dürr xv ~ Yun themélio temel ta??, kaide ~ EYun themélios (líthos) a.a. < EYun títhēmi, the- koymak " tez2
Özel ad olan "Temel" necedir onu bilemiyorum. O da Yunanca'dan gelmiş ise vah bizim Karadenizli Temel'in başına gelene vah!
Alıntı
ul duvar temeli Ata Sözlük (Divanü Lügati'it-Türk)
Araştıralım "ul" sözcüğü Türkçe ise bu sözcüğü temel yerine kullanalım.
ul, ulsuz (temelsiz), ullu (temelli), ullama, ulcu (temelci), ulaltı, ulüstü, ulkatı (subasman, subbasement), ulbey-ulbay (dikneğin (direct), doğrudan doğruya özel ad olarak "TEMEL")
biraz da birleşik ad yapalım:
ul anlam.....temel anlam
ul dayanak.....temel dayanak
ul görüş.........temel görüş
ul ökletik........temel matematik
ul karama......temel kimya
ul kığış eğitimi.....temel müzik eğitimi
UEB 100 ul yapıt dizelgesi.......MEB 100 temel eser listesi
(UEB: Ulusal Eğitim Bakanlığı)
itü. (ile türevleri)
olabilir.
Uğrola
Başlatan hakküc - Son mesaj Gönderen: hakküc
Baturalptürk yazmış ki;
“Ek ya da takı yerine neden ardıl sözcüğünü kullanıyoruz. Neye dayanarak ve niçin?
Ardıl sözcüğünün anlamdaşı haleftir. Sebepsiz yere bireysel düşüncelere göre kelimelerin anlamlarının değiştirilmesine karşıyım.
Sebebi varsa bunu da anlatınız lütfen!“
Konuya ilgi gösterdiğiniz için sağolun.
Özellikle istediğiniz için, neden ardıl kavramını kullandığımı anlatayım. Evet bir nedeni (sebebi) var. Bu kavram benim nedensiz yere yakıştırdığım bir kavram değil, tam tersine dilbilgisinde kullanılan bir kavram.
(Bakınız: Türkiye Türkçesinde biçimbirimler, Oya Adalı, TDK yayınları, basım 1979,II.basım 2004)
Adalı kitabında işlediği konuya özgü bu kavramı kullanmış, bu yayın sanırım bir kurul tarafından incelenip onaylandıktan sonra yayınlanmıştır.
“Ardıl sözcüğünün anlamdaşı haleftir“, olarak neden gösteriyorsunuz, doğrudur, ama ek sözcüğünün anlamdaşı da ilavedir. Şu anda ben daha iyisini bilemediğim, bulamadığım için ardıl kavramını kullanmayı yeğliyorum.
32
Türk Dili Araştırmaları / Araştırmalar, kişisel çalışmalar / Ynt: Türkçede ardılların (takıların) gösterimi için öneri.
: Ocak 04, 2010, 12:14:28 pm
Başlatan hakküc - Son mesaj Gönderen: hakküc Başlatan hakküc - Son mesaj Gönderen: hakküc
Bu düşünce de güzel. Ama işlekliği konusunda bazı sakıncaları olabilir mi?
Aşağıdaki örneklere göre incelersek:
söyleyince, görünce, yanmayınca, olmayınca sözcüklerinde bulunan
gelmeli, yapmalı, olmalı, gülmeli sözcüklerinde bulunan
_meli, _malı ardılları (e,a=2) ve (i,ı,ü,u=4) kümelerini birlikte kullanan ardıllar.
_ınca, _ince, _ünce, _unca ardıllarını Azeri yöntemine uygun olarak
_ınca2 yoksa _ınca4 biçiminde mi göstermek uygundur?
Ben henüz _*4nc*2 olarak yanılma payının daha az olduğunu sanıyorum.
Sağol. Bu düşünce de güzel. Ama işlekliği konusunda bazı sakıncaları olabilir mi?
Aşağıdaki örneklere göre incelersek:
söyleyince, görünce, yanmayınca, olmayınca sözcüklerinde bulunan
_ınca, _ince, _ünce, _unca ardılları
estikçe, güldükçe, gördükçe, buldukça sözcüklerinde bulunan
_ikçe, _ıkça, _ükçe, _ukça ardılları
gelmeli, yapmalı, olmalı, gülmeli sözcüklerinde bulunan
_meli, _malı ardılları (e,a=2) ve (i,ı,ü,u=4) kümelerini birlikte kullanan ardıllar.
_ınca, _ince, _ünce, _unca ardıllarını Azeri yöntemine uygun olarak
_ınca2 yoksa _ınca4 biçiminde mi göstermek uygundur?
Ben henüz _*4nc*2 olarak yanılma payının daha az olduğunu sanıyorum.
Sağol.
33
Türk Dili Araştırmaları / Araştırmalar, kişisel çalışmalar / Ynt: +sAl eki uydurma mı?
: Ocak 03, 2010, 01:18:45 am
Başlatan Temirbek - Son mesaj Gönderen: Boraan Başlatan Temirbek - Son mesaj Gönderen: Boraan
bu ek ile ilgili ne kadar tartışılırsa sonu gelmez ama Kazım Mirşan'm sel sal ekleri ile ilgili betiğini önerebilirim bu ek ile ilgili ne kadar tartışılırsa sonu gelmez ama Kazım Mirşan'm sel sal ekleri ile ilgili betiğini önerebilirim
34
Türk Dili Araştırmaları / Araştırmalar, kişisel çalışmalar / Ynt: +sAl eki uydurma mı?
: Ocak 02, 2010, 06:44:32 pm
Başlatan Temirbek - Son mesaj Gönderen: Baturalptürk Başlatan Temirbek - Son mesaj Gönderen: Baturalptürk
Bu ek üzerinde daha çok durulmalı, araştırılmalı ve tartışılmalıdır. Çünkü +sAl eki hakkında önemli dilbilimciler Türkçe olmadığını söylüyorlar. Bu ek üzerinde daha çok durulmalı, araştırılmalı ve tartışılmalıdır. Çünkü +sAl eki hakkında önemli dilbilimciler Türkçe olmadığını söylüyorlar.
35
Türk Dili Araştırmaları / Araştırmalar, kişisel çalışmalar / Ynt: Türkçede ardılların (takıların) gösterimi için öneri.
: Ocak 02, 2010, 06:41:29 pm
Başlatan hakküc - Son mesaj Gönderen: Baturalptürk Başlatan hakküc - Son mesaj Gönderen: Baturalptürk
Ek ya da takı yerine neden ardıl sözcüğünü kullanıyoruz. Neye dayanarak ve niçin?
Ardıl sözcüğünün anlamdaşı haleftir. Sebepsiz yere bireysel düşüncelere göre kelimelerin anlamlarının değiştirilmesine karşıyım.
Sebebi varsa bunu da anlatınız lütfen! Ek ya da takı yerine neden ardıl sözcüğünü kullanıyoruz. Neye dayanarak ve niçin?
Ardıl sözcüğünün anlamdaşı haleftir. Sebepsiz yere bireysel düşüncelere göre kelimelerin anlamlarının değiştirilmesine karşıyım.
Sebebi varsa bunu da anlatınız lütfen!
36
Türk Dili Araştırmaları / Araştırmalar, kişisel çalışmalar / Ynt: Türkçede ardılların (takıların) gösterimi için öneri.
: Aralık 31, 2009, 02:34:36 pm
Başlatan hakküc - Son mesaj Gönderen: Gökbey Başlatan hakküc - Son mesaj Gönderen: Gökbey
Konuya değinmeniz iyi olmuş. Ançıp, _m*4 gibi bir kullanım yerine mı4 biçimini yeğlerim. Bu biçim, Azerbaycan`da geçerli olan ardıl gösterimidir. İki yazılışı olanları da, ek üzeri 2 ile göstermektedirler: meli2, ler2 Konuya değinmeniz iyi olmuş. Ançıp, _m*4 gibi bir kullanım yerine mı4 biçimini yeğlerim. Bu biçim, Azerbaycan`da geçerli olan ardıl gösterimidir. İki yazılışı olanları da, ek üzeri 2 ile göstermektedirler: meli2, ler2
37
Türk Dili Araştırmaları / Araştırmalar, kişisel çalışmalar / Ynt: +sAl eki uydurma mı?
: Aralık 31, 2009, 11:55:28 am
Başlatan Temirbek - Son mesaj Gönderen: hakküc Başlatan Temirbek - Son mesaj Gönderen: hakküc
Ara sıra _s*2l ekinin Türkçede varlığını tartışılıyor ama bakın biz bu konuyu tartışırken neler olmuş?
Türkçede _ik biçiminde bir ardıl (takı) var mı?
Ekonomik, pratik, komik, politik, teknik, lojistik, hijyenik ve diğer yüzlercesi hatta binlercesi her yerde söyleniyor, duyuluyor.
Aynı duyarlığı bu eki tartışmada, Türkçeden defetmede gösterebilir miyiz?
Saygılarımla. Ara sıra _s*2l ekinin Türkçede varlığını tartışılıyor ama bakın biz bu konuyu tartışırken neler olmuş?
Türkçede _ik biçiminde bir ardıl (takı) var mı?
Ekonomik, pratik, komik, politik, teknik, lojistik, hijyenik ve diğer yüzlercesi hatta binlercesi her yerde söyleniyor, duyuluyor.
Aynı duyarlığı bu eki tartışmada, Türkçeden defetmede gösterebilir miyiz?
Saygılarımla.
38
Türk Dili Araştırmaları / Araştırmalar, kişisel çalışmalar / Türkçede ardılların (takıların) gösterimi için öneri.
: Aralık 31, 2009, 11:45:44 am
Başlatan hakküc - Son mesaj Gönderen: hakküc Başlatan hakküc - Son mesaj Gönderen: hakküc
Türkçede ardılların (takıların) gösterimi için öneri.
Türkçede ardılların (takılar, ekler) yapılanmasında şu kurallar etken:
- Ardılların sıralanaşı büyük yada küçük ünlü uyumuna göre düzenlenir.
- o ,ö ünlüleri ardıllarda yer alamaz.
- e, a ünlüleri ve u,ü,ı,i ünlüleri iki ayrı küme olarak çalışır ve bazı çok özel durumlar dışında birbirine karışmaz (örnek: geniş zaman ardılları).
I. Örnek: çoğul ardılı
_lar / _ler
Ünsüzlerin değişmez ve ünlülerin ses uyumuna göre dönüşümlü olduğuna göre:
bu ardılın 2 biçimi vardır; _lar / _ler. Bu ardıl u,ü,ı,i ünlülerini kullanmaz.
Dolayısıyla bu ardıl
_l*2r biçiminde gösterilebilir.
Yıldız (*) ünlüyü ve ardından gelen sayı dönüşüm katını gösterir.
II. Örnek: soru ardılı
_mı, _mi, _mu, _mü
Ünsüzlerin değişmez ve ünlülerin ses uyumuna göre dönüşümlü olduğuna göre:
bu ardılın 4 biçimi vardır; _mı, _mi, _mu, _mü. Bu ardıl a,e ünlülerini kullanmaz.
Dolayısıyla bu ardıl
_m*4 biçiminde gösterilebilir.
Yıldız (*) ünlüyü ve ardından gelen sayı dönüşüm katını gösterir.
Böylece:
*2= ardıllar içindeki e,a ünlü değişimini ve
*4= ardıllar içindeki u,ü,ı,i ünlü değişimini gösterir.
Ben bu uygulamayı yıllardır kendi kurslarımda kullandım ve öğrencilerde bir anlama ya da
öğrenme karmaşasına neden olmadığı gibi bazı kolaylıkları ve yararları oldu.
Bunun dışında _dı, _di, _du, _dü ardılları ötümlü ünsüzlerden sonra _tı, _ti, _tu, _tü olarak dönüşebiliyor. Ama bu daha seyrek karşılaşıldığı için gözardı edilebilir, diye düşünüyorum. Ya da hem ünlünün, hem de ünsüzün değiştiği ardıllar için şu uygulama
kullanılabilir.
_d/t*4 ve açılımı= _dı, _di, _du, _dü, _tı, _ti, _tu, _tü olarak gösterilir.
Ne dersiniz? Aklınıza yattı mı?
Saygılarımla.
Akküç Türkçede ardılların (takıların) gösterimi için öneri.
Türkçede ardılların (takılar, ekler) yapılanmasında şu kurallar etken:
- Ardılların sıralanaşı büyük yada küçük ünlü uyumuna göre düzenlenir.
- o ,ö ünlüleri ardıllarda yer alamaz.
- e, a ünlüleri ve u,ü,ı,i ünlüleri iki ayrı küme olarak çalışır ve bazı çok özel durumlar dışında birbirine karışmaz (örnek: geniş zaman ardılları).
I. Örnek: çoğul ardılı
_lar / _ler
Ünsüzlerin değişmez ve ünlülerin ses uyumuna göre dönüşümlü olduğuna göre:
bu ardılın 2 biçimi vardır; _lar / _ler. Bu ardıl u,ü,ı,i ünlülerini kullanmaz.
Dolayısıyla bu ardıl
_l*2r biçiminde gösterilebilir.
Yıldız (*) ünlüyü ve ardından gelen sayı dönüşüm katını gösterir.
II. Örnek: soru ardılı
_mı, _mi, _mu, _mü
Ünsüzlerin değişmez ve ünlülerin ses uyumuna göre dönüşümlü olduğuna göre:
bu ardılın 4 biçimi vardır; _mı, _mi, _mu, _mü. Bu ardıl a,e ünlülerini kullanmaz.
Dolayısıyla bu ardıl
_m*4 biçiminde gösterilebilir.
Yıldız (*) ünlüyü ve ardından gelen sayı dönüşüm katını gösterir.
Böylece:
*2= ardıllar içindeki e,a ünlü değişimini ve
*4= ardıllar içindeki u,ü,ı,i ünlü değişimini gösterir.
Ben bu uygulamayı yıllardır kendi kurslarımda kullandım ve öğrencilerde bir anlama ya da
öğrenme karmaşasına neden olmadığı gibi bazı kolaylıkları ve yararları oldu.
Bunun dışında _dı, _di, _du, _dü ardılları ötümlü ünsüzlerden sonra _tı, _ti, _tu, _tü olarak dönüşebiliyor. Ama bu daha seyrek karşılaşıldığı için gözardı edilebilir, diye düşünüyorum. Ya da hem ünlünün, hem de ünsüzün değiştiği ardıllar için şu uygulama
kullanılabilir.
_d/t*4 ve açılımı= _dı, _di, _du, _dü, _tı, _ti, _tu, _tü olarak gösterilir.
Ne dersiniz? Aklınıza yattı mı?
Saygılarımla.
Akküç
Başlatan Aytunga - Son mesaj Gönderen: cavabien Başlatan Aytunga - Son mesaj Gönderen: cavabien
Geveşme abi ==>> http://www.tdkdergi.gov.tr/TDA/1997/1997_12_Kaymaz.pdf Geveşme abi ==>> http://www.tdkdergi.gov.tr/TDA/1997/1997_12_Kaymaz.pdf
40
Sözcük Türetme-Tartışma / Sözcük türetme çalışmaları, öneriler / kutadgu Bilig'deki hayvan adları üzerine inceleme
: Aralık 28, 2009, 11:28:36 am
Başlatan cavabien - Son mesaj Gönderen: cavabien Başlatan cavabien - Son mesaj Gönderen: cavabien
http://www.turkishstudies.net/dergi/cilt1/sayi6/sayi6pdf/63.pdf iyi okumalar http://www.turkishstudies.net/dergi/cilt1/sayi6/sayi6pdf/63.pdf iyi okumalar
Başlatan Cəfər - Son mesaj Gönderen: Boraan
Evet neden olmasın ayrıca Yapı işleri de deniyor.
İnşaat : Yapı işleri
Dikinti
42
Sözcük Türetme-Tartışma / Sözcük türetme çalışmaları, öneriler / inşaat
: Aralık 26, 2009, 08:10:17 pm
Başlatan Cəfər - Son mesaj Gönderen: Cəfər Başlatan Cəfər - Son mesaj Gönderen: Cəfər
Azericede kullanılan tikinti sözcüğü var. Bizde de olur dikinti. Uğurlu olsun Azericede kullanılan tikinti sözcüğü var. Bizde de olur dikinti. Uğurlu olsun
Başlatan Cəfər - Son mesaj Gönderen: Cəfər Başlatan Cəfər - Son mesaj Gönderen: Cəfər
Azeri Türkçesinde bağça olarak kullanılan bu sözcük bizde bahçe olarak gèçiyor ulayı bildiğimce Farsça kökenli gösteriliyor. Oysa bağ sözcüğüne artırılan küçültme eki -ça ile oluşmuştur. Azeri Türkçesinde bağça olarak kullanılan bu sözcük bizde bahçe olarak gèçiyor ulayı bildiğimce Farsça kökenli gösteriliyor. Oysa bağ sözcüğüne artırılan küçültme eki -ça ile oluşmuştur.
44
Türk Dili Araştırmaları / Araştırmalar, kişisel çalışmalar / Türkçede an (zaman) kipleri
: Aralık 26, 2009, 04:08:24 pm
Başlatan hakküc - Son mesaj Gönderen: hakküc Başlatan hakküc - Son mesaj Gönderen: hakküc
Değerli dilseverler,
Türkçede zamanlarla ilgili konularda büyük bir karmaşa olduğunu düşünüyorum.
İncelenen her dilbilgisi kaynağında, kitabında anlatım olarak, kavram, tanımlama ve derme olarak bu karmaşa göze batıyor. Bu konuda bir gelişmeye katkımız olur mu,
bilmiyorum. Ama umut kesilmez. Biz bu konuda bir çabalayalım ve bakalım, ortaya nasıl bir sonuç çıkacak.
Benim bu konudaki sorularım:
1- Türkçede anları (zaman kiplerini) siz nasıl tanımlamak istersiniz?
2- Türkçede aşağıda benim eklediğim gibi bir “umulan gelecek an kipi = görmüş olacak” an (zaman kipi) olduğu aklınıza yatıyor mu?
3- Türkçede anları (zaman kiplerini)kimin hangi kaynakta ve nasıl tanımladığını biliyorsanız, bu bilgileri aktarabilir misiniz?
Türkçede an kipleri.
Yalın an kipleri:
Süren an kipi görüyor
Yaşanan an kipi gördü
Duyulan an kipi görmüş
Geniş an kipi görür
Gelecek an kipi görecek
Umulan gelecek an kipi görmüş olacak
Bileşik an kipleri küme I, anlatan:
Süren an kipi görüyordu
Yaşanan an kipi gördüydü
Duyulan an kipi görmüştü
Geniş an kipi görürdü
Gelecek an kipi görecekdi
Umulan gelecek an kipi görmüş olacaktı
Bileşik an kipleri küme II, söylenti:
Süren an kipi görüyormüş
Yaşanan an kipi X
Duyulan an kipi görmüşmüş
Geniş an kipi görürmüş
Gelecek an kipi görecekmiş
Umulan gelecek an kipi görmüş olacakmış
Süren an kipi görüyordur
Yaşanan an kipi X
Duyulan an kipi görmüştür
Geniş an kipi X
Gelecek an kipi görecektir
Umulan gelecek an kipi görmüş olacaktır
Bunlara eklenebilecek olan;
-Dilek kipleri
-Gerekilk kipleri
-İstek kipleri
-Koşul kipleri
-Buyruk kipleri
II. Aşama olarak incelenebilir.
Katkı ve önerilerinizi özlemle bekliyorum. Şimdiden elinize sağlık, kolay gelsin.
Hoşçakalın. Değerli dilseverler,
Türkçede zamanlarla ilgili konularda büyük bir karmaşa olduğunu düşünüyorum.
İncelenen her dilbilgisi kaynağında, kitabında anlatım olarak, kavram, tanımlama ve derme olarak bu karmaşa göze batıyor. Bu konuda bir gelişmeye katkımız olur mu,
bilmiyorum. Ama umut kesilmez. Biz bu konuda bir çabalayalım ve bakalım, ortaya nasıl bir sonuç çıkacak.
Benim bu konudaki sorularım:
1- Türkçede anları (zaman kiplerini) siz nasıl tanımlamak istersiniz?
2- Türkçede aşağıda benim eklediğim gibi bir “umulan gelecek an kipi = görmüş olacak” an (zaman kipi) olduğu aklınıza yatıyor mu?
3- Türkçede anları (zaman kiplerini)kimin hangi kaynakta ve nasıl tanımladığını biliyorsanız, bu bilgileri aktarabilir misiniz?
Türkçede an kipleri.
Yalın an kipleri:
Süren an kipi görüyor
Yaşanan an kipi gördü
Duyulan an kipi görmüş
Geniş an kipi görür
Gelecek an kipi görecek
Umulan gelecek an kipi görmüş olacak
Bileşik an kipleri küme I, anlatan:
Süren an kipi görüyordu
Yaşanan an kipi gördüydü
Duyulan an kipi görmüştü
Geniş an kipi görürdü
Gelecek an kipi görecekdi
Umulan gelecek an kipi görmüş olacaktı
Bileşik an kipleri küme II, söylenti:
Süren an kipi görüyormüş
Yaşanan an kipi X
Duyulan an kipi görmüşmüş
Geniş an kipi görürmüş
Gelecek an kipi görecekmiş
Umulan gelecek an kipi görmüş olacakmış
Bileşik an kipleri, III Küme, sanılan:
Süren an kipi görüyordur
Yaşanan an kipi X
Duyulan an kipi görmüştür
Geniş an kipi X
Gelecek an kipi görecektir
Umulan gelecek an kipi görmüş olacaktır
Bunlara eklenebilecek olan;
-Dilek kipleri
-Gerekilk kipleri
-İstek kipleri
-Koşul kipleri
-Buyruk kipleri
II. Aşama olarak incelenebilir.
Katkı ve önerilerinizi özlemle bekliyorum. Şimdiden elinize sağlık, kolay gelsin.
Hoşçakalın.
Başlatan Türkeröz - Son mesaj Gönderen: Boraan Başlatan Türkeröz - Son mesaj Gönderen: Boraan
Parça zerre anlamına tozak sözcüğü de önerilmiştir Parça zerre anlamına tozak sözcüğü de önerilmiştir
46
Sözcük Türetme-Tartışma / Sözcük diriltme önerileri / Ynt: Ruh
: Aralık 26, 2009, 03:07:03 pm
Başlatan Temirbek - Son mesaj Gönderen: Boraan Başlatan Temirbek - Son mesaj Gönderen: Boraan
Can anlamına gelen çok sözcüğümüz var aslında ama can daha çok yer etmiş istanbul ağzıyla...
bu arada dirlik örneğinde olduğu gibi hayat anlamına gelen dirim sözcüğümüz var Can anlamına gelen çok sözcüğümüz var aslında ama can daha çok yer etmiş istanbul ağzıyla...
bu arada dirlik örneğinde olduğu gibi hayat anlamına gelen dirim sözcüğümüz var
Başlatan Gökbey - Son mesaj Gönderen: Boraan Başlatan Gökbey - Son mesaj Gönderen: Boraan
Doğu ile batının bireşimini yapmak daha ayrı bir tat katıcaktır. Bu yersuda hepimiz yaşıyoruz.Say ekinin iyi yanları vardır, bu Anadolu yereyinde ne batılıyız ne doğuluyuz.Kitlelerce benimsenmiş nenlere karşı açık olmak zorundayız, beğenmesek bile de hoşgörülü yaklaşarak davranışımızı sergilemeliyiz.Bu yerlikte ekinlere göre benimsenmiş giyim tarzının ya da saç sakal uzatımı, sinek kaydı traş Türk tipi değil yalnık(insan) tipi olarak görünmesi gerekiyor.Unutmayalım ki Batının özelliği doğudan aldığı bilimi dizgesel düzenli bir hâle getirerek onu geliştirmesidir. Filozofları da aldığı bilgiyi yalnıkça geliştirmeye düşünmeye başlamıştır.İslâm olmamaları fark yaratabilir tabi(gerçi biz de ne kadar Kuranı doğru düzgün çevirip ona uyabiliyoruz?), ama Tanrı sonunda say yalnığa ona özüyle yersuya güzel tatlar kazandırması için birçok yetenek sağlamıştır. Ekinler evrensel olabilir, ama bizim bu yerlikte yaptığımız tümüyle duru Türkçe olmalıdır.Kavramları , başka ekinleri başka tatları kendi gelişken, türetken dilimizle adlandırırak o tatları tatmak bizi başka biri yapmaz. Atamızın da sözüyle;
Türk demek Türkçe demektir.Ne mutlu Türküm diyene... Doğu ile batının bireşimini yapmak daha ayrı bir tat katıcaktır. Bu yersuda hepimiz yaşıyoruz.Say ekinin iyi yanları vardır, bu Anadolu yereyinde ne batılıyız ne doğuluyuz.Kitlelerce benimsenmiş nenlere karşı açık olmak zorundayız, beğenmesek bile de hoşgörülü yaklaşarak davranışımızı sergilemeliyiz.Bu yerlikte ekinlere göre benimsenmiş giyim tarzının ya da saç sakal uzatımı, sinek kaydı traş Türk tipi değil yalnık(insan) tipi olarak görünmesi gerekiyor.Unutmayalım ki Batının özelliği doğudan aldığı bilimi dizgesel düzenli bir hâle getirerek onu geliştirmesidir. Filozofları da aldığı bilgiyi yalnıkça geliştirmeye düşünmeye başlamıştır.İslâm olmamaları fark yaratabilir tabi(gerçi biz de ne kadar Kuranı doğru düzgün çevirip ona uyabiliyoruz?), ama Tanrı sonunda say yalnığa ona özüyle yersuya güzel tatlar kazandırması için birçok yetenek sağlamıştır. Ekinler evrensel olabilir, ama bizim bu yerlikte yaptığımız tümüyle duru Türkçe olmalıdır.Kavramları , başka ekinleri başka tatları kendi gelişken, türetken dilimizle adlandırırak o tatları tatmak bizi başka biri yapmaz. Atamızın da sözüyle;
Türk demek Türkçe demektir.Ne mutlu Türküm diyene...
Başlatan Gökbey - Son mesaj Gönderen: KeremHan Başlatan Gökbey - Son mesaj Gönderen: KeremHan
Kölelik dünya üzerine ne zaman kalktı?200 sene önce.Peki siz daha 200 senelik bir değeri kaç bin yıl önce yaşamış insanlara yüklüyorsunuz.Size göre Batının her tür değeri doğru ve güzel.Batılı gibi giyinirsiniz.Boynunuza Hırvat Bağı bağlar aynı onlar gibi şekillenirsiniz.Ama sonrada Türkçü olursunuz, Türk olursunuz.Böyle bir ikilem içindesiniz.Doğu kültürüne ait herşey pis kaka geri arap adeti ama batı kültürü medenilik.Aynı şeyler işte, yıllardır dinlediklerimiz.Batının demokrasisi dahil hiçbir değerine inanmıyorum ve böylece gerçek bir Türk olduğumu hissediyorum.Sizin Osmanlıyla sorununuz kurguladığınız sinek kaydı traşlı Türk tipine uymaması.İslâm kültürünü ve doğu Kültürünü alması.Aşkınız olan Batı kültürüne son anına dek direnmesi.Osmanlıya laf edilen, böyle özünü Batıya ve onun filozoflarının dumanlı kafalarından uydurdukları değerlerine dinmişcesine inanmış, ama illaki birgün bir Batılı tarafından doğulu olduğu yüzüne çarpılacak artık düşünceleri ölmüş insanların olduğu bir yerde bulamam.
Hepinize özünüze dönmeniz dileğiyle. Kölelik dünya üzerine ne zaman kalktı?200 sene önce.Peki siz daha 200 senelik bir değeri kaç bin yıl önce yaşamış insanlara yüklüyorsunuz.Size göre Batının her tür değeri doğru ve güzel.Batılı gibi giyinirsiniz.Boynunuza Hırvat Bağı bağlar aynı onlar gibi şekillenirsiniz.Ama sonrada Türkçü olursunuz, Türk olursunuz.Böyle bir ikilem içindesiniz.Doğu kültürüne ait herşey pis kaka geri arap adeti ama batı kültürü medenilik.Aynı şeyler işte, yıllardır dinlediklerimiz.Batının demokrasisi dahil hiçbir değerine inanmıyorum ve böylece gerçek bir Türk olduğumu hissediyorum.Sizin Osmanlıyla sorununuz kurguladığınız sinek kaydı traşlı Türk tipine uymaması.İslâm kültürünü ve doğu Kültürünü alması.Aşkınız olan Batı kültürüne son anına dek direnmesi.Osmanlıya laf edilen, böyle özünü Batıya ve onun filozoflarının dumanlı kafalarından uydurdukları değerlerine dinmişcesine inanmış, ama illaki birgün bir Batılı tarafından doğulu olduğu yüzüne çarpılacak artık düşünceleri ölmüş insanların olduğu bir yerde bulamam.
Hepinize özünüze dönmeniz dileğiyle.
Başlatan Gökbey - Son mesaj Gönderen: Baturalptürk Başlatan Gökbey - Son mesaj Gönderen: Baturalptürk
Eski Türk geleneğinde kadına çok değer verildiği bilinir. Nitekim sevdiğim Attila İlhan da "Ulusal Kültür Savaşı" adlı kitapta bunu vurgulamış:
"İbn Fadlan, bir Arap seyyahı; 10. yüzyıl Harezm Türklerini anlatırken biraz ayıplar gibidir. '...kadınları örtünmez, vücutlarının hiçbir yerini gizlemezler.' İbn Batuta, 14. yüzyıl Anadolu Türklerinden şöyle söz ediyor. '...bunların kadını ne kadar önemsediğine ben şahidim; Türklerde kadın, erkeğin çok üstünde yer alıyor.' O da, şaşırmışa benzer. Müslüman Araplar, Müslüman Türkleri yadırgıyor mu? Sebepsiz sayılmaz bu: Türk boyları, Müslümanlığı benimserken, katı şeriatçı olmamış; bin yıllık göçebe kültüründen taşıdığı birçok değerleri, ümmet kültürüne dahil edip sindirmiştir. Bu, bir..."
Bu paragraf konuyla çok ilgisi olmasa da önemli bir noktayı bizlere tekrar gösteriyor. Özellikle ikinci gezginin yazdıkları ve yazılan çağ dikkate değer.
Burada rahatsız olduğum bir mevzuda söz söylemek istiyorum. Osmanlı İmparatorluğu hakkında konuşurken daha özenli olmalıyız. Sevmesek bile onu tezyif edici sözcükler kullanmaktan kaçınmamız gerekir. Daha doğrusu sevenlere saygı duymalıyız. Sözgelimi ben Osmanlı'yı iyisiyle kötüsüyle severim ve onunla gurur duyarım. Akdeniz coğrafyasında var olmuş üç büyük ilhanlıktan biri ve onların sonuncusudur. Her ne kadar Osmanlı'yı Türk kabul etmeyen olsa da dünya ve tarih ona tereddütsüz Türk, yaşadığı bölgeye de Türkiye demiştir.
Osmanlı da benim Göktürkler de benim, atalarımın kurduğu tüm uygarlıklar eğrisiyle doğrusuyla benimdir. Eski Türk geleneğinde kadına çok değer verildiği bilinir. Nitekim sevdiğim Attila İlhan da "Ulusal Kültür Savaşı" adlı kitapta bunu vurgulamış:
"İbn Fadlan, bir Arap seyyahı; 10. yüzyıl Harezm Türklerini anlatırken biraz ayıplar gibidir. '...kadınları örtünmez, vücutlarının hiçbir yerini gizlemezler.' İbn Batuta, 14. yüzyıl Anadolu Türklerinden şöyle söz ediyor. '...bunların kadını ne kadar önemsediğine ben şahidim; Türklerde kadın, erkeğin çok üstünde yer alıyor.' O da, şaşırmışa benzer. Müslüman Araplar, Müslüman Türkleri yadırgıyor mu? Sebepsiz sayılmaz bu: Türk boyları, Müslümanlığı benimserken, katı şeriatçı olmamış; bin yıllık göçebe kültüründen taşıdığı birçok değerleri, ümmet kültürüne dahil edip sindirmiştir. Bu, bir..."
Bu paragraf konuyla çok ilgisi olmasa da önemli bir noktayı bizlere tekrar gösteriyor. Özellikle ikinci gezginin yazdıkları ve yazılan çağ dikkate değer.
Burada rahatsız olduğum bir mevzuda söz söylemek istiyorum. Osmanlı İmparatorluğu hakkında konuşurken daha özenli olmalıyız. Sevmesek bile onu tezyif edici sözcükler kullanmaktan kaçınmamız gerekir. Daha doğrusu sevenlere saygı duymalıyız. Sözgelimi ben Osmanlı'yı iyisiyle kötüsüyle severim ve onunla gurur duyarım. Akdeniz coğrafyasında var olmuş üç büyük ilhanlıktan biri ve onların sonuncusudur. Her ne kadar Osmanlı'yı Türk kabul etmeyen olsa da dünya ve tarih ona tereddütsüz Türk, yaşadığı bölgeye de Türkiye demiştir.
Osmanlı da benim Göktürkler de benim, atalarımın kurduğu tüm uygarlıklar eğrisiyle doğrusuyla benimdir.
Başlatan Gökbey - Son mesaj Gönderen: SanalBaba Başlatan Gökbey - Son mesaj Gönderen: SanalBaba
Uğrola,
Türklükte kulluk, kölelik yoktur. Bunu duymamış olalım. TÜRK, ta yaratılıştan beri yalnığın (insanın) kadınıyla erkeğiyle eşitliğine inanan ulayı (ve) bu uğurda savaşan en köklü varlığın adıdır. Soysuzlaşmış Osmanlı ne yazıktır ki Türk adımıza bu bakımdan da kara çaldırıyor.
Türklükte seks (zevk) köleliği, cariyelik, çok eşlilik kesinlikle yoktur. Soysuz Osmanlı'da varsa vardır, biz ise onları töresel açıdan TÜRKTEN saymayız bile. Türklükte "harem" yoktur. "Türk töresinde çok eşlilik yoktur": Vardır diyenler "soysuzdur", kansızdır...
Bunlar, Türklüğü karalamak, alçaltmak için uğraşan aşağılık varlıklardır.
Uğrola Uğrola,
Türklükte kulluk, kölelik yoktur. Bunu duymamış olalım. TÜRK, ta yaratılıştan beri yalnığın (insanın) kadınıyla erkeğiyle eşitliğine inanan ulayı (ve) bu uğurda savaşan en köklü varlığın adıdır. Soysuzlaşmış Osmanlı ne yazıktır ki Türk adımıza bu bakımdan da kara çaldırıyor.
Türklükte seks (zevk) köleliği, cariyelik, çok eşlilik kesinlikle yoktur. Soysuz Osmanlı'da varsa vardır, biz ise onları töresel açıdan TÜRKTEN saymayız bile. Türklükte "harem" yoktur. "Türk töresinde çok eşlilik yoktur": Vardır diyenler "soysuzdur", kansızdır...
Bunlar, Türklüğü karalamak, alçaltmak için uğraşan aşağılık varlıklardır.
Uğrola
54
Türk Dili Araştırmaları / Göktürk (Orkun-Yeñisey) âbecesi / Ynt: Turan Abecesi - Orkun Karşılaştırması
: Aralık 21, 2009, 04:13:23 pm
Başlatan Temirbek - Son mesaj Gönderen: SanalBaba Başlatan Temirbek - Son mesaj Gönderen: SanalBaba
Sevgin kardeşimiz KeremHan,
Moğollara yavuluk güden TÜRK değildir. Moğol kardeşimize sövenler gelsinler burada Türkçe sövsünler de görsünler göreceklerini . Kansızlıkta yarışanlar ondan bundan olmaya, ne bileyim Ermeni ("Hepimiz ermeniyiz", örneğindeki gibi), Kürt bile olmaya imrenirler yeltenirler, ancak iş Türklüğe, Moğolluğa gelince yerinirler, çemkirirler, iğrenirler...
Onlara ATA-KANI ağır gelir; onlar serçe gibi, saka gibi, civcik gibi çıtıpıtı, çıtkırıldım olmak isterler. Onlar artık benliksiz, kimliksiz, bilinçsiz ayak takımındandırlar. Cik cik ötüşüp dururlar...
Öyleyse onları iyice şaştıralım, apıştıralım: Tunçderililer (kızılderililer) de bizdendir, onları da Türk birliğinin içinde sayacağız!, dediğimizde, ne diyecekler bir de buna bakalım.
Uğrola
Dipçe:
Birkaç yıl önce bir yazı okumuştum. "Acunda 200 kişiden birinde Moğol sopu (geni) saptanmış", diye bir yazıydı. Ulu Kağan Cengiz Han döneminden sonra olsa bu kesinlikle olanaklı değildir. Ancak Türk ile Moğol kanı sopsal (genetik açıdan) ortak olduğundan Türklerin Günayına (tarihine) bakmak gerekir. İsadan önce 5000 lerden başlayarak Acuna egemen olmuş Türklerden başlarsanız eğer 200 kişiden birinde TÜRK kanı bulunması olağan demektir. Avrupalı kendisine Asyalılığı (Türklüğü ya da Çinliliği) yakıştıramadığı için Moğolluğa bağlamış (sıvamış) varsayımını.
Varsın olsun Türk de biziz, Moğol da bizdir...
http://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrk_tarihi#M..C3.96._3.60.C3.BCnc.C3.BC_y.C3.BCzy.C4.B1l Sevgin kardeşimiz KeremHan,
Moğollara yavuluk güden TÜRK değildir. Moğol kardeşimize sövenler gelsinler burada Türkçe sövsünler de görsünler göreceklerini . Kansızlıkta yarışanlar ondan bundan olmaya, ne bileyim Ermeni ("Hepimiz ermeniyiz", örneğindeki gibi), Kürt bile olmaya imrenirler yeltenirler, ancak iş Türklüğe, Moğolluğa gelince yerinirler, çemkirirler, iğrenirler...
Onlara ATA-KANI ağır gelir; onlar serçe gibi, saka gibi, civcik gibi çıtıpıtı, çıtkırıldım olmak isterler. Onlar artık benliksiz, kimliksiz, bilinçsiz ayak takımındandırlar. Cik cik ötüşüp dururlar...
Öyleyse onları iyice şaştıralım, apıştıralım: Tunçderililer (kızılderililer) de bizdendir, onları da Türk birliğinin içinde sayacağız!, dediğimizde, ne diyecekler bir de buna bakalım.
Uğrola
Dipçe:
Birkaç yıl önce bir yazı okumuştum. "Acunda 200 kişiden birinde Moğol sopu (geni) saptanmış", diye bir yazıydı. Ulu Kağan Cengiz Han döneminden sonra olsa bu kesinlikle olanaklı değildir. Ancak Türk ile Moğol kanı sopsal (genetik açıdan) ortak olduğundan Türklerin Günayına (tarihine) bakmak gerekir. İsadan önce 5000 lerden başlayarak Acuna egemen olmuş Türklerden başlarsanız eğer 200 kişiden birinde TÜRK kanı bulunması olağan demektir. Avrupalı kendisine Asyalılığı (Türklüğü ya da Çinliliği) yakıştıramadığı için Moğolluğa bağlamış (sıvamış) varsayımını.
Varsın olsun Türk de biziz, Moğol da bizdir...
http://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrk_tarihi#M..C3.96._3.60.C3.BCnc.C3.BC_y.C3.BCzy.C4.B1l
Başlatan Gökbey - Son mesaj Gönderen: KeremHan Başlatan Gökbey - Son mesaj Gönderen: KeremHan
Alıntı sahibi: Gökbey üzerinde Temmuz 22, 2009, 01:18:20 am Alıntı sahibi: Gökbey üzerinde Temmuz 22, 2009, 01:18:20 am
Bu küng sözcüğü Tabgaçça'dan alıntı olabilir mi?
Eski Türklerde câriye/hizmetçi geleneği yok bildiğimce, saybirey kendi işini kendi görür. Kağanlar bile...
Batı değerlerini Atalarımızın değerlerine uydurmağa çalışmıyalım, Eski Türklerdede Türk İslam dönmei Türklerindede cariye vardır.GökTürk yazıtlarında açıkça geçer bu.Zira kılıcın hakkıdır.Canını dişine takıp kanını dökmüş atalarımıza herhalde düşmanın bir karısını köle etmeğide çok görmeyelim.
Bu küng sözcüğü Tabgaçça'dan alıntı olabilir mi?
Eski Türklerde câriye/hizmetçi geleneği yok bildiğimce, saybirey kendi işini kendi görür. Kağanlar bile...
Batı değerlerini Atalarımızın değerlerine uydurmağa çalışmıyalım, Eski Türklerdede Türk İslam dönmei Türklerindede cariye vardır.GökTürk yazıtlarında açıkça geçer bu.Zira kılıcın hakkıdır.Canını dişine takıp kanını dökmüş atalarımıza herhalde düşmanın bir karısını köle etmeğide çok görmeyelim.
56
Türk Dili Araştırmaları / Göktürk (Orkun-Yeñisey) âbecesi / Ynt: Turan Abecesi - Orkun Karşılaştırması
: Aralık 19, 2009, 04:30:37 pm
Başlatan Temirbek - Son mesaj Gönderen: KeremHan Başlatan Temirbek - Son mesaj Gönderen: KeremHan
Altay ulusu tezine pek sıkca bakmıyorum-bakamıyorum.Çünkü ğeğer böyle bir şey olursa Japonların-Korelilerin bile Altay ulusundan olduğu çıkıyor.Halbuki yurdumuzda Moğolların Türklerle kanbağı olduğu bile kabul edilmiyor, bunu söylüyenler söğgüyle koğuluyorlar.Youtube adlı Ağ yerliğinde bunu belirten bir Moğolun korkunç söğgülerle Türkler tarafından yerin dibine batırıldığına tanık oldum.Bundaki en büyük neden Anadolu Türklerinin Altay uluslarının tipinden oldukça uzak olmasıdır. Altay ulusu tezine pek sıkca bakmıyorum-bakamıyorum.Çünkü ğeğer böyle bir şey olursa Japonların-Korelilerin bile Altay ulusundan olduğu çıkıyor.Halbuki yurdumuzda Moğolların Türklerle kanbağı olduğu bile kabul edilmiyor, bunu söylüyenler söğgüyle koğuluyorlar.Youtube adlı Ağ yerliğinde bunu belirten bir Moğolun korkunç söğgülerle Türkler tarafından yerin dibine batırıldığına tanık oldum.Bundaki en büyük neden Anadolu Türklerinin Altay uluslarının tipinden oldukça uzak olmasıdır.
57
Türk Dili Araştırmaları / Göktürk (Orkun-Yeñisey) âbecesi / Çağın Türkçesine Uyarlamayla İlgili Önerim
: Aralık 19, 2009, 04:26:36 pm
Başlatan KeremHan - Son mesaj Gönderen: KeremHan Başlatan KeremHan - Son mesaj Gönderen: KeremHan
Merhabalar,
Orkun Abaçasını yaklaşık 6 yıldır okuyup-yazabiliyorum.Benim çağın Türkçesine uyarlama hakkındaki önerim, diper Runic yazılardan tamga aparılmasıdır. www.utebay.com adlı yerlikte görmüştüm buna benzer bir uygulamayı.Eski yazımızı diriltmek hiçte düş değildir.En büyük örnek İbrani Yazısı ve Dili(!)dir.Yok olmuş bir dili ve yalnızca kutlu betiklerde kullanılan bir yazıyı diriltmişlerdir.Latin yazısını her ne kadar Etrüsklere dayandırıp ulusçulaştırmağa çalışanlar olsada ben bu yazıyı ulusçu olarak geremiyorum.Üstelik kaba bir yazı.Birçok yazı çok uyumlu bir şekilde kaligrafiye-yazı sanatına uyarnabiliyorken(Japon-Çin, Arap) bu yazının tam uyarlanmış bir biçimine denk gelemedim.Çünkü kabas bir yazı.Dil Devrimine karşı olduğum gibi bir düşünce oluşmasın. Şimdiden Teşekkürler. Merhabalar,
Orkun Abaçasını yaklaşık 6 yıldır okuyup-yazabiliyorum.Benim çağın Türkçesine uyarlama hakkındaki önerim, diper Runic yazılardan tamga aparılmasıdır. www.utebay.com adlı yerlikte görmüştüm buna benzer bir uygulamayı.Eski yazımızı diriltmek hiçte düş değildir.En büyük örnek İbrani Yazısı ve Dili(!)dir.Yok olmuş bir dili ve yalnızca kutlu betiklerde kullanılan bir yazıyı diriltmişlerdir.Latin yazısını her ne kadar Etrüsklere dayandırıp ulusçulaştırmağa çalışanlar olsada ben bu yazıyı ulusçu olarak geremiyorum.Üstelik kaba bir yazı.Birçok yazı çok uyumlu bir şekilde kaligrafiye-yazı sanatına uyarnabiliyorken(Japon-Çin, Arap) bu yazının tam uyarlanmış bir biçimine denk gelemedim.Çünkü kabas bir yazı.Dil Devrimine karşı olduğum gibi bir düşünce oluşmasın. Şimdiden Teşekkürler.
58
Sözcük Türetme-Tartışma / Köken tartışmaları / Sayın Nişanyanla ilgili
: Aralık 16, 2009, 10:36:13 pm
Başlatan hakküc - Son mesaj Gönderen: hakküc Başlatan hakküc - Son mesaj Gönderen: hakküc
“Şöyle anlatayım da hayal gücünüzü kullanın. Bugünkü Türkçede sonu –n ile biten onsekiz tane tek heceli fiil var: anmak, banmak, binmek, dinmek, dönmek, inmek, kanmak, konmak, onmak, sanmak, sinmek, sönmek, sunmak, sünmek, tınmak, yanmak, yenmek, yunmak. Bunların ikisi (banmak, yenmek) geçişli fiil, yani BİRŞEYİ şeyetmek anlamını taşıyor. Onbeşi geçişsiz, yani kendi kendine yapılan, nesnesi olmayan fiiller. Sunmak şimdi geçişli kullanılıyor ama o da eskiden geçişsizdi, “uzanmak” demekti, etti onaltı. O iki tane istisnanın da burada anlatması uzun sürecek tuhaflıkları var.
İnsan ister istemez düşünüyor, oradaki o –n bizim bildiğimiz arınmak, savunmak, kaşınmak, yakınmak vs.’deki dönüşlülük eki midir? Yani bu fiillerin hepsi türemiş biçimler midir? Şimdi unutulmuş açık hece kökleri mi vardı?”
Bunlar kendi deyimiyle: “Türkçede sonu –n ile biten onsekiz tane tek heceli fiil” ler.
Bir kaç kez baktım, saydım ve kendi kendime saştım!
Fazla deşelemelek istemiyorum ama yalnız şunu yazayım; “donmak”
Etti şimdi ondokuz, ne olacak şimdi?
Böyle mi oluyor bilim, bu kadar ucuz mu araştırmacılık?
Bu mu saygınlık?
Neyse unutmuş garip diyelim, geçelim.
O da biraz hevesini alsın, oynasın. “Şöyle anlatayım da hayal gücünüzü kullanın. Bugünkü Türkçede sonu –n ile biten onsekiz tane tek heceli fiil var: anmak, banmak, binmek, dinmek, dönmek, inmek, kanmak, konmak, onmak, sanmak, sinmek, sönmek, sunmak, sünmek, tınmak, yanmak, yenmek, yunmak. Bunların ikisi (banmak, yenmek) geçişli fiil, yani BİRŞEYİ şeyetmek anlamını taşıyor. Onbeşi geçişsiz, yani kendi kendine yapılan, nesnesi olmayan fiiller. Sunmak şimdi geçişli kullanılıyor ama o da eskiden geçişsizdi, “uzanmak” demekti, etti onaltı. O iki tane istisnanın da burada anlatması uzun sürecek tuhaflıkları var.
İnsan ister istemez düşünüyor, oradaki o –n bizim bildiğimiz arınmak, savunmak, kaşınmak, yakınmak vs.’deki dönüşlülük eki midir? Yani bu fiillerin hepsi türemiş biçimler midir? Şimdi unutulmuş açık hece kökleri mi vardı?”
Bunlar kendi deyimiyle: “Türkçede sonu –n ile biten onsekiz tane tek heceli fiil” ler.
Bir kaç kez baktım, saydım ve kendi kendime saştım!
Fazla deşelemelek istemiyorum ama yalnız şunu yazayım; “donmak”
Etti şimdi ondokuz, ne olacak şimdi?
Böyle mi oluyor bilim, bu kadar ucuz mu araştırmacılık?
Bu mu saygınlık?
Neyse unutmuş garip diyelim, geçelim.
O da biraz hevesini alsın, oynasın.