Halata bağli gemi



Yüklə 115,73 Kb.
səhifə3/3
tarix15.05.2018
ölçüsü115,73 Kb.
#50444
1   2   3

Ben halata bağlı bir gemiydim. Kimse sormadı bana halatım olmadan ne yapardım. Oysa annem beni hiç bırakmazdı. Anne, evladına kıyabilir mi? Annelik doğuştandır. O zaman o duygular bende de saklı. Ve ben olsaydım bırakamazdım. Onu aldılar benden. Zorla aldılar. Çektiler. İttiler beni. Ruhumu ve benliğimi döve döve annemi aldılar. Dizlerim kanadı. Utandım küfür etmedim. Annemi öldürenlerin utanmazlığına karşılık. Dibine kadar utandım. Acımı yaşatmak istemeyenler oldu. Herkesten çok anneme gitmeyi istediğim oldu. Beni kimse tutamazdı. Ama annemin nasihatları tutmuştu. Şimdi beni kimse anlamıyor. Ama annem anlardı.

Canım annem, sen gittiğinden beri daha bir dayanılmaz oldu etraftaki kavgalar. Daha küçük bir tekneyim belki de annem. Daha ben miniğim.Hani annelerin gözünde evlatlar büyümez ya iste ben küçüğüm anneciğim. Beni okyanusta bırakma ne olur? Geri dönme şansın varsa dön ne olur.

Hani hatırlar mısın sana ne derdim? Anne ben senin acına sen benim acıma dayanamayız. İkimiz aynı anda ölelim derdim. Ama kural bozuldu. Sen oyun bozanlık yaptın ve ben tek başıma acı çekiyorum. Bunu bana neden yaptılar anne? Niye seni benden aldılar.

Ne zararımız vardı bizim Zaten hep zararsızları yollarlar bu dünyadan. Zalimlere kalsın bu pis dünya. İnşallah orda iyi insanlarla birliktesindir anneciğim.

Vazgeçmenin kısyısına geldiğim anlardan biriydi. Sanki uçurumun kenarındaydım. Önümde sadece bir adımla hayatıma ya son verecektim ya da devam edecektim. Yapmam gereknse geriye mi ileriye mi adım atmama karar vermekti. İçimdeki acıalrı durdurmanın tek yoluydu ölmek. Öyle düşünüyordum. Ama yeni acılarımı bilmiyordum. Geriye gitsem Acılarıma kaldığıyerden devam edecek de olsam gerçek bir çıkış noktam var.. Fakat ölmek bana hiç bir şey kazandırmayacaktı. Vazgeçmedim ve geriye adım attım. Birşeyler düzelecekse eğer, geereiye adım atmak iyidir bazen. Pişman olmadım çünkü ne yaşarsam yaşayım korkak ve güçsüz değilim. Kaldıom savaşmadım hiç kismeyle. Özellikle de yaşadıkalırmla. Ama savaşmamam yenilmekten korktuğum içi değildi. Kendimi yormak istemediğim içindi.

Geriye dönmak yormadı mı? Fazlasıyla ama pişman olmadım. Çünkü kendimi hatalarımla ya da doğrularımla pişman olabilme şansını verdim. Başkalarının hatalarının bedelini değil kendi hatalarımın bedelini ödemeyi öğrendin. Sonu olmayan bir sonsuzluk. Başı içe eğik dışına dik olan bir kız için şimdilik erkendi. Devam ettim.Ağlasam da pişman olmadım.Pişmanlık hata yapmış insanlar içindir ben hata değil tercih yaptım. Her tercihin bir bedeli vardır.

Bazen büyük pişmanlıklarımız olur. Arkasında, birleştirilmesi mümkün olmayan parçalar bırakarak. Geri dönülmez hatalarımız olur, keşkelere bile değmeyen bu lanet hayatta. Bir hayat kadının isyanı gibi, bir sokak çocuğunun feryadı gibi, bir sincabın telaşesi gibi, yeni doğan küçük insanların gözyaşları gibi.

Aslında bu kadar pişmanlıklarımız olmamalıydı. Birbirimizi dinleseydik eğer. Ya da birbirimizi anlamaya çalışabilseydik. İletişim yetenekTir, sevgi gereksinim, ilgi şımarıklık. Eğer hepimiz biraz gereksinimlerimizi karşılayabilseydik, biraz şımarabilseydik, biraz da yetenekli olsaydık; böyle can alıcı keşkelerimiz olamazdı tabi. İstanbul mu suçlu hayat kadını mı? Sadakayı atan el mi suçlu sokak çocuğu mu? Doğan mı suçlu doğuran mı? Ya da bir suçlu bulmak zorunda mıyız? Haklı haksız? Her şey net olmak zorunda mı? Bence grilere de yer verilmeli hayatta. Her şey olmak ya da olmamak değil. Bazen ağlamayamazsın da gülemezsin de. Hatta bazen ölmezsin yaşamazsın, bazen sadece hayatta kalırsın! İşte aynen bunun gibidir. Hayat dediğiniz şey siyah beyaz savaşı değildir. Zorlama kendini, ıkınma olur olmaz olması gerekenler için.

Hiçbir şey yapmamak gerekir bazen. Keşkeler doğurmamak için. Konuşulacak çok şey varken; kelimelerin acizliğine kızıp susmak, çığlık ata ata ağlamak gelirken içinden tebessüm edip sadece sessizce bakmak gerekir, keşkeler doğurmamak gerekir bu hayatta. Çünkü bir gün toprak, gökyüzü, güneş üçlüsünde üzerimize bembeyaz karlar, renksiz sular, sıcak ışıklar örtülecek sıra sıra. Keşkelere yer verilmemeli hayatta. Çünkü bir gün; bir çiçeğe tohum , bir böceğe yem olup, küçüklere masal olacağız.

Keşkelere yer verilmemeli hayatta parmaklıklar arkasından gökyüzüne hasret gözlerden, gözyaşı dökmemek için. Hasretinden kavrulup can yakmamak için. Özlemin dibine düşüp, tırmanmaya çalışmamak için.

Keşkelere yer verilmemeli hayatta bir gül bırakıp nefessiz toprağa, başımızı eğip ardımıza bakmaya korkarak yavaş ve donuk adımlarla ilerlememek için.

Keşkelere yer vermemeli insan. Belki de yarın son olan dünya için. İçindeki demir parmaklıkları kırmalı herkes, yapmak istediğini yapmalı. Kim bilir bugün yapmadığını, yarın istesen de yapamayacaksın? Kim bilir, bugün sen iken yarın ,mış gibilere, esir kalacaksın. Sonu belli olmayan dünya için hayat kadını lanetleri savuracak keşkelere yer olmamalı. Sonu belli olmayan dünya için sokak çocuğu çığlıkları olmamalı. Sonu belli olmayan dünya için keşkelere yer olmamalı. Olmamalıydı,

Biraz yetenekli, biraz gereksinimli,biraz da şımarık olabilseydik eğer...

Belki bu kadar yetim olmazdı, belki bu kadar mahkum olmazdı. Belki bu kadar bekleyen ve beklenen olmazdı etrafta. İnsanlar bu kadar dalıp gitmezdi her şarkıda, şiirde. Belki kahkaların sesi, feryadlardan baskın çıkardı. Belki gerçek mutluluklar olurdu: keşkeler, belkiler bu kadar yaşatılmasaydı eğer...

Soluksuz kalıyordum bazen. Kelimeler tükeniyordu. Günün sonunda acımla ben kalıyordum. Ben paramparça olmuşken ve batmakla açılmak arasında kalmışken herkes kaldığı yerden devam ediyordu. İşin garibi her ne kadar üzülsem de ben de devam ediyordum. Yastığa her başımı koyduğumda gözlerimi her kapadığımda onu uğurladığım son an geliyor aklıma, gülümsemeleri kelebek gibi flim şeridi misali uçuşuyordu sanki. Sonra korkuyorum ve biri elimi tutsun istiyordum. Saatlerce uyuyamıyordum. Sebebi sadece elimi tutan biri olmamasıydı. İnsanlardan kaçıyordum. Sürekli yalnız kalmak, kimseyle konuşmak istemiyor hatta mümkün olduğu kadar uyumak istiyordum. Uyurken birini ne kadar özlersiniz ya da acı çekersiniz? Mutlu olmak artık benim için imkansız gibiydi. Mutlu gözükmekse ezberlenmiş bir görev..

Hava benim için sürekli sisli,karanlık ve yağmurluydu. Bir gemi bu havaları ne kadar sever ki. Ya da olduğu yerden ne kadar uzağa gidebilir?Gitsemde yolumu şaşırmaz, kaybolmaz mıyım? benim için güneş doğsada arkamdaki karanlık günleri peşimde taşır mıydım acaba?

Günler ve aylar geçtikçe sinirleniyorudm. Annemsiz bir gün geçirmek istemezken onsuz zaman akıp gidiyor ve ben yaşıyordum, nefes alıyor,yemek yiyordum. Acımsa tam iki göğüs kafesimin ortasında kesintisiz sızlıyordu. Bazı zamanlar boğazımda bir düğüm.. Gözlerim dalıp gittiğinde yolumu bulamıyorum. Ne zaman yüzmeye çalışsam, annemsiz yolumu şaşırıyordum. Güçsüz kalıyor batar gibi oluyordum. Ama ne batıyordum ne de yüzüyordum. Halim, sürekli suya bırakılıp çıkarılan balığı andırıyordu. Hiç kimseye bağlanmamayı öğretti hayat bana. Bende öğrendiğimden fazlasını yapıp hiç kimseden yardım isteyemiyordum. Tek ağlıyordum, tek hasta olup tek iyileşiyordum. Etrafımda rol yapan ve biz senin yanındayız diyip olmayan bi sürü insan vardı.Ama anlıyorsun, çünkü kalbin artık mıknatıs gibi.Batıp kaybolmayı çok istedim ama bunun sebebi benim ağır olmam değil, fırtınanın kuvvetli olmasından olmalıydı. Çünkü kendi infazımı kendim vermek istemiyordum. Çünkü orada annem bana küserdi. Derin iç çekişlerim git gide sesizleşiyordu. Dilim bağlanıyordu. Dilim yüreğimin telafuzunu yapamıyordu. Bana ise kalbimi anlamak için bir tercuman lazımdı.. Anladığım tek şey vardı, canım acıyordu.canım acıyordu.canım acıyordu. Ve bu acı malesef su ile geçmiyordu.

İnsanın en dibe batığı an, kendine acıdığı andır. Oysa içim yanıyor diye haykırışlarım aklıma geldikçe olduğum yerden uzaklara gidiyordum. Kendime acımak mıydı bilmiyorum ama bir kaybedişin çığlığını hatırlamak çok can yakıyordu.Ne düşündüğümü bilmeden düşündüğüm çok oldu, cevabını bulamadığım soruların ardından farklı sorular sorduğumda. Kimi zaman hissiz hissediyordum. Ne nefret, ne öfke, ne de sevgi, özlem. Ama korku aralıksızdı. Kendim mutlu olamadığım için, başkalarının mutluluğu beni rahatlatıyordu. Açılıp yüzen gemilere imreniyordum. Tam ardlarndan gidecek gibi oluyorum. Yorgunluktan ağrılarım buna izin vermiyordu. Kara bulutlarımı hatırlıyor, fırtına bana zarar verir diye korkuyodum. Ama fırtına duran gemileri de etkiler. Onları da uçurur. Hele bu geminin halatı koptuysa... O zaman yüzmemek için bir sebebim olmamalıydı. Rahatlamak için yattığım her uykuda rüyamda hep aynı şeyi görüyordum. Ben bıçaklanıyordum. Annem geliyordu gözümün önüne, rahatlamak için yattığım o uykulardan hıçkıra hıçkıra ağlayarak uyanıyordum. İçimi çeke çeke ağlıyordum. Sanki yerin en altına batıyor batıyor gibiydim. Yüreğim o kadar çok sızlıyordu ki. Çevrendeki insanlara bunun tarifini yapamıyordum. Çağresizlik, başrolsüz sevgilere sahip olmakmış. Ellerinde kayıp vermek. Birini ellerinden sen istemediğin halde almaları, unutulmuyormuş.

Annemdi o, buz gibi ellerini, ellerimden çektikleri kadın. Annemdi , hani nefessiz kalmış ama beyaz ve tozpembemsi bir renkle hala gülümseyen. O benim annemdi, gözümün önünde morga sürdükleri... Ve o bendim, onun karşısında gerçekten ölen kişi.

Ertesi gün, onu yıkarken. Ağlayamıyordum, sadece izliyordum. Sırtının altından süzülen kanlar o an beni zerre etkilememişti. Fakat çok soğuktu, haddinden fazla soğuktu. Onu yıkadıkça, İçimdeki Beni de bir yerlere yolculuyordum. Kefenlerken ise, gözlerim çağresizlikle fal taşı gibi açılarak, kendimi yok etmek istiyordum. Kalp atış ritmim hiç bu kadar keskin olmamıştı.

O günden sonra, sadece ağlamaktan korktuğum için aylarca yazamadım. Yazamamak demek benim için su içmemek, yemek yememek gibi bir şeydi. Yazamıyordum çünkü canım çok yanıyordu. Yargılıyordum yazarken. Gerçekler ağır geldiği için kaçıyordum ama çıkmaz yollarda yakalanıyordum onlarla. Ve eninde sonunda yüzümü dönmek zorundaydım onlara. Benim halatımın katili, benden bir candı. Ve şimdi oda bitmişti. İşte bu da yakıyordu beni. Ölmek nasıl bir duygu bilmiyorum. Toprak olmak nasıldır, çiçeklere tohum olmak, hatta anne olup öldükten sonra bile kızını sevebilmek koruyabilmek nasıldır bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var ki, oda onu yolcularken aslında kendimi yolculadığım. Bildiğim şey, iki göğüs kafesinin arasında anlamsız madde gibi birşeyin hiç erimeden artık orada var olacağı. Büyümek bu muydu? Ama bu benim tercihim değildi. O zaman neden en çok üzülen benim. Annemi ben öldürmedim ama ben yanıyorum.Evet ben eriyorum, yanıyorum. Acıyor çok acıyor. Nefes alamayacakmış gibi, duvarlar üstüme üstüme geliyor. Çırpınasım geliyor okyanusun içinde ama okyanus bu, çırpınmana bakmadan boğar seni. Annemi ben öldürmedim niye cezasını ben çekiyorum?

Bazen hiç birşey hissetmek istemiyorum. Ne mutsuzluk ne de mutluluk. Öyle donup kalıyım ve sadece uyuyım. Biri ışığı yakana kadar da uyanmıyım. Her gemide bir can simidi vardır. Peki, benim can simidim neydi? Bir hayata, bir cam simidi nasıl alınır?

Acılarımız bizi, biz yaparlarlar. Ama ben henüz tanıyamadıgım yeni biri oldum. Öfkeliyim, kızgınım insanlara ama bir o kadar da sevgi doluyum. Artık durup dururken ağlıyorum. Bazen de çok gülüyorum. Saçlarımın rengini değiştiriyorum sürekli. Sanki aynanaın karşısında başka birini görmek istiyor gibi. Geçmişimi unutmaya çalışır gibi ya da Kendimi arıyor gibi. Cadde cadde, sokak sokak kendimi arıyor gibiydim. Ama sanki ben okyanusun tam ortasında küçücük bir gemiyim ve sesimi kimseye duyuramıyordum. Hislerimi kimseye anlatamıyorsam, sesimi de hiç kimseye duyuramıyorum demekdir. Öyle zor günlerim oldu ki.

Papatyalara bürün annem orada öp beni anne.. Oradan öp anne öp anne.. Ben senin yalansız öpücüğünü özledim.. Şimdi günlüğümü kapatıyorum. Senden sonra yazmaya başladığım bu günlük çok derdimi sıkıntımı diledi onu kapatıyorum. Bir sabah onunda beni bırakıp gitmesine dayanamam ki anneciğim hoşçakal annecğim.. bak ben şimdi geç kaldığım arkadaşımı yastığımın altına koyuyorum haydi kalk anne. 3 yaşında olduğum gibi bugünde korkmamayı öğret bana gözlerimi kapıyorum haydi gel anne..Seni bekliyorum...

Sen anlar mısın içimdeki yarayı anneceğim. Kimse kimseyi anlamazken sen beni anlar mısıın? Anneler herşeyi bilirmiş, anlamasan da hissedersin dimi annem. Bir daha okşamayacakmısın başımı?

Ama diyorum ya sen ölmedin. En azından gündüzleri yaşıyorsun benim için. Kabullenirsem yaşayamam anne. Mutlu olmak zorundayım çünkü sana verdiğim bir söz var anne. Pencerimi açtığımda üşümüyorum o söz sayesinde. Bu arada anneciğim biliyorum bana kızacaksın bana yatağın altında bir kefen var. Ölüm seni nasıl ansızın aldıysa beni de alır diye korkuyorum artık. Anne ben artık çok korkuyorum uyumaktan, gözlerimi kapamaktan, ölümden, yaşamdan korkuyorum anne korkuyorum.

Korkuyorum çünkü sen yan odada uyumuyorsun. Babamın saçlarına aklar düştü bile bak sesizliğin 5. Gününde hemde.

Yok yok bu böyle olmayacak sen ölmedin anne hadi kalk rüyamam misafirliğe gel anne. Gel ki korkularıma ara vereyim gel ki umutlarımı teker teker toplayım. Avucundan kelebek gibi umut uçur bana anne. Umut uçur bana. Ama 7 gün olmasın ömrü.

Anne orda başka kızların olmaz dimi. Gittiğin yolculukta beni unutmazsın dimi anne. Sakın anne sakın. Yaşam ağacında senin bir kaç dalın kaldı. Ve ben onlara tutunuyorum. O dlları koparma anne ne bana başka bir anne ne sana başka evlatlar yaraşır.

Kalbini bıraktın mı gitmeden? Onu tutabilir miyim? Görebilir miyim? Tamam tamam buğulanmıştır senin gözlerin ben artık susuyorum anne ben artık susyorum ve ben bitiyorum..

Ben değiştim sen değil ama ben öldüm ben sensizlikte öldüm anne. Artık duygularıdan arınmış bir kızın var anne. Kızın duygularını tek tek parçaladı. Ama keşke parçalamakla yok olsaydı. En küçük şeyde duygular tekrar birleşiyor anneciğim. Anneciğim geceler neden bu kadar ağır geliyor bana. Benimkide soru değil mi? Niye olcak geceler gündüzün tüm sırrını taşır da ondan. Şimdi kolarıma tüm gündüzleri saıyorum. Kağıdımın üzerine damlalar yapıştı. Kurusunlar orda onlada benim nede olsa..

İşin çok zormuş anne sen gittin ve geleceksin diye düşünmesem. İşte şimdi olduğum gibi bir damla mutluluğa muhtaç olurum. Anne ben bitiyorum. Ama bitsem bile ayakta dimdik biteceğim. Seni seviyorum anne. Çok seviyorum ve bunu




Yüklə 115,73 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin