Son zamanlarda annem rüyama çok giriyordu. Sürekli kendimizi çatıdan atıyorduk. Ya da gözümün önünde canlanıyordu hatıralarımız. Kollarını açması annemin, sarılışlarım ona. Her şey bir flim sahnesi gibi gözümün önünde canlanıyordu. Ve ben bunları yaşarken. Öyle normal gözükmek zorundaydım ki. Tıpkı nasılsın dediklerinde düşünmeden verilen iyiyim cevabı gibi, sıradan ve normal gözükmeliydim.
Anneler ve babalar çocuklarına her istediğini almazlar. Her istediğini ağlayarak elde etmeye alışmasın isterler. Şimdi o kadar iyi anlıyorum. Ciğeriniz yırtılana kadar ağlasanız da hatta kalbinizi söküp parçalamak istercesine hıçkırırsınız. Gözlerinizi açamazsınız, dünyayı artık görmek istemezmiş gibi. Zaten bazı zamanlarda umurunuzda da olmuyormuş güneşin etrafında dönen dünya. Kaybettikçe alışmak diye bir şey varmış. Hani taşa vuran elin artık nasır tutup acıyı hissetmemesi gibi.
Her hasta olduğumda hep üşürdüm ve titrerdim.Korkardım yalnızlığımı en çok hasta olduğum zamanlar da hissederdim. Çünkü hasta olduğumda, kendime bakabilcek durumda olmuyordum. Birine sarılmak, birine sığınmak istiyordum. Biri bana “ben yanındayım geçti tamam” desin istiyordum. Sımsıkı sarılmak istiyordum. Sanki tüm kötülüklerden korunurcasına. Ağladıkça gözyaşlarımı silsin istiyordum biri. Omzuna yaslıyım başımı. O biri hiç olmadı. Hep hasta olduğumda üşüdüm, korktum ve titredim. Kasıldım ve çağresiz hissettim. Hatta her hasta olduğumda çekilmez olduğumu düşündüm. Siz hiç hasta olduğunuz zamanlarda siz gibi olmadığınız için, kendinizden nefret ettiniz mi? Sanırım ben ettim. Hatta sanmıyorum ettim.
Ya da vijdan azabı çektiniz mi siz hiç? Mesala hiç bir suçunuz olmadığı halde gereksiz kuruntular solucan gibi kıvrılıp kıvrılıp durdu mu mideniz de? Hem de ölmüş birinin ardından yani hiç bir şey yapamayacaksın artık. Bir daha yakalayamacağın bir tren gibi. Sonunu bilmediğim bir okyanusta yüzmek gibiydi benim hayatım. Sabrım ve gücüm nereye kadar yetecekti bilmiyordum. İçimdeki özleme ve hayallerime direniyordum. İnatla başarmak diye bir şey var. İşte inatla başarmak için uğraşıyordum. İnatla ve delicesine.
Eğer hiç bir suçunuz yokken cezalandırılırsanız, ya hayata küsersiniz
bambaşka biri olursunuz ya da intikamınızı başararak alırsınız. Benim hayattan alacağım var. İşte bu yüzden başarmak istiyorum! Ben Hiç niye ben diye sormadım kendime başıma gelenlerden sonra? Çünkü zaten hiç inanmadım olanlara. İnanmak istemedim. Beynim kabul etse de, kalbim kabul etmiyordu. Hep erteledim düşüncelerimi. Sadece duygularımı öteleyemiyordum. Ilık bir su gibi sızıyordu içime. Teknem yani ben delinmiştim sanki, içime bazen ılık bazense buz gibi su sızıyordu. Canımı en çok yakan bu dünya hali. Anlaşılmayan anne kız ilişkileri. Bir anne ile kızını ayırmak hangi orman kanunun da var? Hangi anayasa? Hangi mantık? Hangi zihniyet? Hangi insanlık? Anneler ne yaparsa yapsın ama ne yaparsa yapsın! Boşanamazlar anneliklerinden. Göbek bağıyla bağlı oldukları evlatları kalbidir onların. İnsan kalpsiz yaşayabilir mi? Anne değil midir? Bizim dünyadan önce sığındığımız yer. Ağlarken bile anne diye ağlamaz mıyız? Benim dünyamda acıların başladığı yer annelerin olmadığı yerdir. Benim dünyam da annesizlik kocaman bir karanlıktır. El fenerin olmadan karanlıkta iğne aramaktır. Benim dünyamda annesizlik neyin var sorusuna hiç diyecek kadar kısa cevap vermektir. Benim dünyamda annesizlik. İçini çeke çeke ağlamaktır. Benim dünyamda annesizlik yastığa sarılarak uyumaktır. Benim dünyamda annesizlik hayatı affetmeden sevmektir.Annesizlik benim dünyamda yaşayan bir ölüdür.
Bazen normal şartlarda asla susmayacağın şeyler olur. Ama hayat
Seni öyle bir yere alır ki hiç sen olmadığın gibi davranırsın. Susarsın, bağırırsın. Ağlarsın, gülersin, düşersin,koşarsın,durursun. Her şeyi yaparsın. Çünkü bazen itiraz şansın bile yoktur. Her şeye rağmen. Her koşulda yaşamayı öğretir hayat sana. Yaşamak çünkü öyle nefes alır gibi değil, kaşların çatık dudakların gülerken yaşamak... Bir değişik yaşamak tıpkı gri gibi. Ölüme meydan okurken, yarın ölecekmiş gibi yaşamak.
Bazen midemden bir sızıntı beynime doğru çıkıyor, aklıma dayanılması zor hatıralar geliyor. O zaman yapmam gereken tek şey acımı umursamamak . Çünkü sanki bir çocuk geliyor kibrit çakıyor midemde ve kaçıyor. Alev alev yanıyorum. Kimse söndüremiyor onu ben bile. O yüzden kaçıyorum ondan. O duygudan, korkulardan, hatıralardan yani beni ben yapan her şeyden kaçıyorum. Gidiyorum, vazgeçiyorum... o zamanlar psikoloğumun öğrettiği bir şey vardı. Aklıma gelen hatırladığımda lanet okuduğum acıların artık bittiğini kabul etmek için etrafımda ne varsa dokunup adını söylüyordum.Masaya dokunuyordum ama benimki dokunmaktan çok sıkmaktı masayı sıkıyordum. Masa, Duvarı tırmalıyordum duvar, sandelyeyi sıkıyor sandelye diyordum. Çağresizlik ağır basıyordu. Çok ağır.
Sevgiye muhtaç olmak, hayattaki en lanet duygu. Birine güvenememek. Güvenirken şüphelenmek. Birini sevdiğinde yenik düştüğümü düşünmek, bir çocuğun yere düşüp ağlarken yeri tutmaya çalışması gibi yenik düştüğümü sanıyordum. Korkuyordum hem de çok ve her şeyden. En fazlada hasta olduğumda, üşüdüğümde, titrediğimde. Bazen nefesimi bile sessiz alıyordum. Kimse duymasın. O kadar fark edilmez olmak istiyordum. Fark edilmez fark edilmemek. Her gece dolan gözlere inat sabah gülümseyerek uyanmanın tarifi yok. Sizin hiç hayatınızı mafeden birini sevmekten vazgeçemediğiniz ve sevdiğiniz için de kendinize kızdığınız zamanlar oldu mu? Yalnızlığınıza bir kala kıvranırken göz yaşının tadıyla deniz suyunun tadının çok benzer olduğunu fark ettiğiniz oldu mu? Hiç biri anne derken kalkıp gittiniz mi? Hiç ummadığınız zamanlar da hıçkırığınızı yuttunuz mu? Hiç ofisinizden ansızın kaybolup, kendinizi tuvalete kitleyip ağladınız mı, sessiz sessiz, elinizle ağzınızı kapatarak? Hiç, hiç siz hiç gözlerinizi sıkarak kapadığınızda kendinizi bir çatıdan attınız mı? Kendinizi hayalleriniz de öldürdünüz mü? Kendinizi de bırakıp gitmek istediniz mi? Tüm bunları yaparken devam etmekti zor olan. Ama artık tek bir farkla artık ölümden. Çünkü zaten her gün okyanusta boğuluyorsunuz. Bir gün ölecek olmak ne kadar korkutucu ki. Bazı günler ölmek için dua ettiğimi bilirim. Ölmek benim için anneme kavuşmaktı. Sonra vazgeçtim. Çünkü benim için yaşayan insanlar vardı. Benim için gülen. Yani ben bilmesemde vardır mutlaka. Sebebsiz yaşar mı insan? Mutlaka vardır bir sebebi. Haykırışları sonu yok derler ama bence var. Bence güneş doğduğu sürece her şey mümkün.
Düştüğümü fark ettiğim her an, Duygu kalk annenin kızısın dedim kendime. Kalkdım, sanki ben kakıyordum ama arkamdan biri beni sürekli itiyor gibiydi. İtsinler; düşerim, canım acır kalkarım Belki bir gün vazgeçerim ama o gün bugün değildi. İyiyim demek söylenen en saçma yalan o yüzden ben hiç nasılsın sorusuna iyiyim diye cevap vermedim. Hep teşekkür ettim.Çünkü özlemden kıvrandığın gecelerin sabahında mükemmel uyanmazsınız. Acı çektikçe hayatı alaya almaya başlıyorsunuz. Alaya alıyorum, umursamıyorum hayatı. Kim bilir ki, kim anlar her gün annesiz, babasız kalmanın yoksunluğunu. Kim anlar ki halatı koparılmış bir geminin mücadelesini. Kim anlar ki diğerini. Bir yastık ötendeki bilir mi sen söylemeden kalbine saplanan hançeri. Bilir mi yastık ötendeki sen söylemessen cerrahların bile bilmediği kalbinin görünmez deliklerini.
Annemin ölümünden beri midemin üstünde bir yer kanıyor. Ve ben o kanamayı durduramıyorum. Artık durdurmaya çalışmayacağımda.
Şimdi annem öleli tam bir buçuk yıl oldu. Ama acısı hayla taze. Sadece artık sonumun nasıl olacağını biliyorum. Ben yıkılmayan bir titanik olacağım. Sarsılıyorum. Yıkılacak gibi oluyorum ama yıkılmıyorum. En fazla okyanusun yarısına kadar batıyorum. Sonra çıkartıyorum kendimi yukarı. Batmıyorum . canım çok acıyor bütün duygularım birbirine karışıyor ama hiç kimse ne hissetiğini bilmek zorunda değildir. Bende bilmiyorum. Belki de hayat ne hissettiğini bilmeden güzeldir. Çünkü çok şeyi birden hissetmekle hiç bir şey hissetmemek bence aynıdır. Ağlamıyorum bazen. İnat ediyorum duygularımla. Hayatı hafife alıyorum. Çünkü hayat naparsa yapsın siz istemezseniz sizi yenemez. Başlarda hayat bir ben sıfırdım. Şimdi ise tam tersi. Hiç kimsenin yanlışlarıyla hiç kimse olmuyorsunuz. Size taş atanlar bırakın kollarını yormakla kalsın. O taş başınızı yarmıyorsa, düşsenizde daha güçlü kalkıyorsunuz.
Benim sevgilerim, gülüşlerim,mutluluğum yarım kaldı. Ama hayallerimi yarıda bırakmadım. Kahkalarım tebessüme dönüştü belki ama inadına gülmeye devam ettim. Evet inatlaşıyorum hayatla, çünkü kabullenilmiş çağresizlik en büyük hastalıktır. Ben Hıçkırarak ağladığım günleri hiç unutmayacağım. Hıçkıra hıçkıra, sessizce ama avaz avaz ağladığım sessiz feryadları, gece gördüğüm rüyaları hatta gece kabus görüp yataktan annemin yanına gitmek için kalkıp sonra nereye Duygu annen öldü diyip yatağıma titreyerek yattığım günleri de.biri yanıma yattığı zaman zaman acaba yaşıyor mu diye korkup yanımdakinin nefesini kontrol ettiğim günleri de.annemle babamın resimlerine bakmaya korktuğum günleri ve insanlara bağlanmaktan alışmaktan korktuğum günleri, günlerce hiç uyanmadan uyuduğum zamanları, aylarca yemek yiyemediğim günleri. Unutmayacağım ama bunlardan güç alacağım. Psikoloğuma bunlar geçicek mi demiştim. Eminim geçicek demişti. Evet geçiyor ama izini kazıya kazıya. Biliyorum gidenler geri gelmiyor ama ben her kelebek gördüğümde onu annem sanıp öldürmeye kıyamayacağım. Affediyorum artık herkesi inanın siz affettiniz diye hiç kimse suçsuz olmuyor.
Ben artık herkesi affediyorum. Hayatı bile. Her şeyin bir nedeni vardıe sonuçtabu hayatta. Acıların hüzünlerin mutlulukların. Hatta kaybettiklerimizin bile bir sebebi vardır. Siz hiç geri gelmeyecek biri için elleriniz titreye titreye mektup yazdınız mı yollayacak bir yeriniz olmadığı halde. Siz hiç yazdığınız bir mektubu toprağa gömdünüz mü? Kendinizi sorguladınız mı? Neden niçin yaşıyorum dediniz mi? Gözyaşlarımla gülüşlerimi kardeş yaptım.umuda kollarımı açtım umutla kardeş olmak istiyorum çünkü umutsuz yaşanmıyor. Umut sevginin gücüdür. Umut yaşamanın anahtarıdır. Ve ben her şey de bir neden arar oldum artık. Düşüyorsam nedeni vardır. Kalkıyorsam onun da nedeni vardır. Peki çektiğimiz acılar neden? Nedenleri araya araya hayatı kaçırıyorum. Siz hiç aynaya uzun uzun bakıp ağladınız? Kendinize acıdığınız için değil etrafınızdakilerin saçmalığına acıdığınız için ve onların arasında kaldığınız için. Bazı kayıplarınızın nedenini bulamadığınız için, bazı acılarınıza çözüm bulamadığınız için. Siz hiç çağresiz kaldınız mı? Siz hiç iki elinizle başınızı sarıp kafayı yediniz mi. Siz hiç başına başlayıp da sonuna getiremediğiniz cümleler koydunuz mu? Attığınız virgülün devamı geldi mi? Hiç nokta koymakta zorlandınız mı bir cümlenin sonuna? Elleriniz titrerken yazı yazmakta zorladınız mı? Her gün uyurken yaşamaya çalıştınız mı? Neden niye niçin dediniz mi? Aynaya baka baka kafayı yediniz mi? Ayna size cevap verdi mi? Ve siz ondan hayla cevap mı bekliyorsunuz neden?
Ben artık beklemiyorum hiçbir şeyi. Beklediğim tek şey bir gün beni kıyaya çekecek olan halatım. Her ne kadar beklenenler geri gelmese de belki cennete kavuşuruz. Seni hiç göremeyeceğim biliyorum ama sana bir gün kavuşacağım annecim. Ben yıkılmadım. En güzel ışıklarımı yaktım okyanusta yüzüyorum. Özlemin beni batırmazsa sana kavuşacağım. Şimdi bekliyorum kız kulesinin yanında halatsız ama gerçek bir gemi gibi kavuşacağımız günü bekliyorum anneciğim.
Annem yadigar başaran batu anısına yazılmıştır.
TEŞEKKÜRLER
ASLI SÜEL: Eğer kendi annemden sonra kendi isteğimle bir anne seçme şansım olsaydı ikinci olarak sizi isterdim. Varlığınız ve desteğiniz için sonsuz teşekkürler
BAHADIR ÖZAZAR: Siz gerçek bir kahramansınız, erdemli olmayı sizden öğrendim beni düştüğümde kaldırdığınız için teşekkür ederim.
MÜGE SATIR- ESRA ERBİLGİN: beni dinlemekten ve bana sarılmaktan hiç bıkmadığınız için teşekkür ederim.
ECE KIROĞLU: ne zaman konuşmaya ihtiyacım olsa bana hep vakit ayırdığınız için teşekkür ederim.
HACER ERDOĞAN ANIL ASLI ARDA BAYRAK AİLESİ: manevi desteğinizden dolayı sonsuz teşekkürler.
Ve en önemlisi BEGÜM DORA: canım psikoloğum halatı kopmuş bir gemiyken beni titaniğe çeviridiğiniz için size minnettarım minnettar kalacağım. Belki de hayatımın geri kalanını size borçluyum. Bana paradan daha çok bir hayat kazanmanın önemli olduğunu gösteren ilk kişiydiniz. Bunu unutmayacağım. Teşekkür ederim. Hayatımın geri kalanının temelini atan bayan…