Halkbilimi, insan davranışları ve geleneklerini çalışarak objesi olan insanı daha iyi anlamaya ve onun hakkında daha derin bilgiye kavuşmak amacıyla 19. yy başlarında bağımsız olarak ortaya çıkmıştır



Yüklə 0,66 Mb.
səhifə8/14
tarix27.10.2017
ölçüsü0,66 Mb.
#16229
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   14

J) Yığın Kültürü Kuramı

20. yy’da, kentsel, teknolojik, seri üretim ve seri tüketim kültürü ile kırsal, köylü kültürü arasında savaş sürmektedir. Yakınmalar ise her zaman gelenek çiçeklerinin endüstriyel uygarlığın buharlı silindirleri ile acımasızca ezildikleri konusunda olmaktadır.

Halkbilimi bilginleri ya kendilerini savunmak için ya da yeni bir aydınlanma iyle 1960’ larda yığın ve halk kültürlerini yeniden yorumlamışlardır. Artık karşıtlıklar yerine iç içe geçme olgusunu görmeye başlamışlardır. Etnik ve kırsal halk, kentlere akın etmekte, kentsel tempoya çeşitli yollarla uyum sağlamakta ve halk kimliklerini korumak için de çaba harcamaktadırlar. Kent gerçekten giderek halk toplumlarının bir yuğunu haline gelirken orta sınıflar kent merkezinden varoşlara kaçmakta ve gettolar oluşturmaktadır. Doğal olarak da her şeyi silip süpüren toplu iletişim araçları, halk temaları ve formüllerinin tüm türlerini içine alıp yutmakta ve bunları çıkarırcasına kültürel geribildirim biçiminde dev izleyici kitlesine sunmaktadır. Bunun bir sonucu olarak karşımıza çıkan şey de şudur, halk şarkıcısı veya hikâyecisi sanatını stüdyo taleplerine uydurmak zorunda kalmaktadır.

Bu kuram bağlamında yapılan çalışmalar, çocuk gelişimi ile ilgili kavramları, sözbilimsel söylem olarak halkbilimi ile ilgili edebiyat kavramlarını sıralamaktadır.

Bazı Alman halkbilimciler, özellikle Herman Bausinger, “Teknoloji Dünyasında Halk Kültürü” adıyla yayınlanan eserinde antika kalıntıları için romantik bir arayışı reddederek modern yaşam olgusunu kucaklamayı teklif etmektedir.

Bu yeni kültür doğrudan problem yönelimli halkbilimci yöntemleri ve amaçları yönünden sosyologlardan ayrımlata ve turizmin toplumsal etkilerini isteği bağlı ortaklıkları, küçük ölçekli sanatları ve zanaat üreticilerini, kentsel halk şarkılarının doğuşunu popüler tiyatroyu, kitle edebiyatını ve tatil göreneklerini araştırmaktadır. Yaşayan geçmişten canlı olarak günümüze gelen süreklilik gösteren izleri araştırmakta ve emanetler, hayatta kalanlar ve çok eski olma olguları bir anlamda daha ikinci planda kalmaktadır.



K) Yapısal Halkbilimi Kuramları

Yapısal çözümleme yöntem ve kuramlarının tamamının amacı, halkbilimi türlerini evrensel modellere ve formüllere indirgenerek ve böylece zamanla oluşturulacak bir folklor grameri sayesinde evrensel bazda mukayeseli çalışmaları daha kolay gerçekleştiriliri kılarak insanlığın kültürel ve zihni gelişimini anlayıp açıklayabilmektir. Birbirinden bağımsız birkaç temel bakış açısı veya ekolü vardır. Bunlardan birinci grubu halk anlatılarında yer alan kahraman biyografisini yapısal çözümleme modelleri, ikincisi Propp ve üçüncüsü Strauss’ un geliştirdiği bakış açıları oluşturur.

Yapısalcılığın bir folklor unsurunun temel parçalarının organizasyonu veya birbirleriyle olan ilişkilerinin çalışılması olduğunu anlamak gerekmektedir. Yapısal çözümleme Propp masalları, Strauss mitleri çalıştı diye sadece bunlarla sınırlı değildir. Herhangi bir folklor türüne uygulanabilir. Problemler en küçük bir yapısal birimin ne olduğunun keşfi veya tanımlanması ile bu en küçük bir yapısal birimlerin geleneksel modelleri oluştururken nasıl birleştiklerinin anlaşılmasıdır. En küçük yapısal birimi ortaya koymadan yapısal bir çözümleme yapmak neredeyse imkânsızdır.

Yapısalcılığın halkbilimine katkıları Dundes tarafından şöyle özetlenmektedir:



  • Tür teorisi üzerine yoğunlaşan halkbilimcilere türlerin tanımlanmasında geçerli kriterler sunmakta oluşu




  • İleri sürülen tezlerin kolaylıkla başka kültürlerden malzemeye uygulanabilir veya geçerliliklerinin test edilebilir olması

  • Bu özellikleri nedeniyle halkbilimcilere çalışmalarında daha somut bir objektif çalışma vasatı oluşturmasıdır.

a) Kahramanın Biyografisinin Yapısal Çözümleme Modelleri

Bu konuda ilk teşebbüs 1864 yılında Alman halkbilimci von Hahn tarafından yapılmıştır. O halk anlatıları üzerine çalışırken söz konusu anlatılarda yer alan çeşitli formüller dikkatini çeker ve bunları bir liste haline getirir. 14 kahramanın biyografisinden yola çıkarak hazırladığı kahraman kalıbı 16 maddeden oluşmaktadır. Ölümünden sonra 1876’ da yayınlanan çalışması halkbilimi araştırmaları tarihinde “Aryan Sürgün ve Dönüş Formülü” olarak bilinmektedir. Bu çalışma daha sonraları Aarne tarafından 1910’ da gerçekleştirilen masal tip katalog sisteminin öncüsü kabul edilmektedir. Von Hahn’ ın çalışması masalların kalıplaşmış yapısı hakkındaki ilk genelleme kabul edilmekte ve dolayısıyla da diğer yapısal şemalarla birlikte Propp Yöntemi’ nin öncülü sayılmaktadır.



1) J.G. von Hahn’ ın Aryan Kahramanı Biyografik Modeli
Bu modelin, Max Müller tarafından Güneş Mitleri Kuramı doğrultusunda yorumlanması nedeniyle kuramın geçerliliğini yitirmesinin ardından, akademik çevrede unutulmaya yüz tutmuşken İngiltere’ de Alfred Nutt tarafından Kelt geleneğine başarıyla uygulanması ve Edward Tylor ile takipçilerince yapılan çalışmalar oldukça önemlidir.

Fin Okulu ve özellikle takipçileri cihetiyle de bir bakıma yapısal kurama olan katkıları nedeniyle taşıdığı öncül öneme sahip olan bu model şu şekildedir:



  • Doğum

-Kahraman gayrimeşru olarak doğar

-Annesi ülkenin prensesidir

-Babası bir tanrı veya bir yabancıdır.


  • Gençlik

-Kahramanın yükselişinin işaretleri vardır

-Bu nedenle terk edilmiştir

-Hayvanlar tarafından emzirilir

-Çocuksuz bir çoban çifti tarafından büyütülür

-Yüksek ruhlu bir gençtir

-Yabancı bir ülkede hizmet edeceği bir iş arar



  • Dönüş

-Geriye muzaffer olarak döner ve tekrar yabancı ülkeye gider

-Gerçek düşmanlarını kılıçtan geçirir ve ülkeyi yönetmeye başlar, annesini kurtarır

-Şehirler kurar

-Ölüm şekli olağanüstüdür



  • İkinci Dereceden Şahıslar

-İnsest ilişki nedeniyle lanetlenmiştir ve genç ölür

-Hakarete uğrayan bir hizmetçinin eliyle intikam için öldürülür

-Daha genç olan kardeşini öldürür.
Tylor’ un “İlkel Kültür” adlı çalışmasında kahraman mitleri olarak adlandırdığı halk anlatılarında, kahramanların ortak bir örneği veya modeli takip ederek oluşturulduklarını ileri sürer. Buna göre, kahraman doğar, çeşitli olaylar sonucunda büyür ve ulusal bir kahraman olur. Tylor sadece ortak kahraman modeli oluşturmaya çalışır. Kahramanın veya kahramanların kaynağı, işlevleri ve anlamları onun ilgi sahasına girmemiştir.

2) Otto Rank’ ın Kahraman Kalıbı

Freud Okulu takipçisi olan Rank’ ın, geliştirdiği kurama göre, kahraman aile ile içgüdüler arasındaki ilişkilerden kaynaklanmaktadır. Kahramanların baba – oğul arasındaki çekişmelerin neticesi olarak oğulların babalarını öldürdüklerini ileri sürmekte ve bu ilişkilerdeki kalıplaşmaların da söz konusu kahraman kalıbının oluşmasını sağladığı düşüncesiyle kahraman olgusunun kaynağını buna bağlamaktadır. Bu kalıba göre kahramanların hayatlarının ilk yarısı üzerinde durulmaktadır. Bu nedenle sadece ileri sürdüğü kahraman kalıbına uyanları dikkate almakla eleştirilmiştir.



  • Kahraman sıra dışı bir ailenin çocuğudur.

  • Babası bir kraldır.

  • Ana rahmine düşüş şartları zordur.

  • Doğumuna karşı kehanetler ve uyarılar vardır.

  • Suyla bir kutunun içine bırakılır.

  • Hayvanlar veya iyi insanlar tarafından korunur.

  • Dişi bir hayvan veya mütevazı bir kadın tarafından emzirilir.

  • Büyür.

  • Gerçek ailesini bulur.

  • Babasından intikamını alır.

  • Halk tarafından tanınır, kabul edilir.

  • Rütbe kazanır, yükselir ve onurlanır.

3) Lord Raglan’ ın Geleneksel Kahraman Kalıbı
Esasen söz konusu teorinin çeşitli anlatılara uygulanması ve böylece kuramın temel önermelerinden biri olan “bu kahramanların hiçbiri tarihsel bir gerçek değildir” veya “tamamı kurmaca kahramanlardır” genellemelerini doğrulama amacı taşımaktadır. Yazılı ve sözlü kültür geleneklerinde yer alan anlatılardaki kahramanların biyografik bir profilini ortaya koymak ve çeşitli kahramanlar arasındaki yapısal kalıplaşmalara dayalı benzerlikleri gelenek ve kültüre özel bazda çalışma imkânı vermesi bakımından kullanışlı bir araştırma aracı durumundadır. Kahramanların hayatlarının hem ilk hem de ikinci yarısını ele alması bakımından en kapsamlı kalıp olarak görülmektedir.

  • Kahramanın annesi soylu bir bakiredir

  • Babası bir kraldır

  • Baba çoğunlukla kahramanın annesinin yakın bir akrabasıdır

  • Kahramanın ana rahmine düşüş şartları olağandışıdır

  • Aynı zamanda bir tanrının oğlu olarak kabul edilir

  • Doğumu anında genellikle babası veya anne tarafından dedesi onu öldürme girişiminde bulunur

  • Kahraman bunun üzerine gizlice bir yere gönderilir

  • Uzak bir ülkede kendisini evlat edinen bir aile tarafından büyütülür

  • Çocukluğu hakkında bize hiçbir şey anlatılmaz

  • Yetişkinlik çağına eriştiğinde gelecekte kral olacağı yere gider

  • Kral, dev veya yırtıcı bir hayvana karşı kazandığı bir zaferden sonra

  • Çoğu zaman selefi olduğu kralın kızıyla evlenir

  • Kral olur

  • Bir süre herhangi bir olay olmaksızın hüküm sürer

  • Yeni kanunlar çıkarır

  • Daha sonra tanrıların ve / veya halkın sevgisini kaybeder

  • Tahttan ve şehirden uzaklaştırılır

  • Esrarengiz bir şekilde ölümle tanışır

  • Çoğunlukla bir tepenin üzerinde ölür

  • Eğer varsa çocuklarından hiçbiri onun yerine tahta geçemez

  • Vücudu gömülmemesine rağmen

  • Gömülü olduğu kabul edilen bir veya daha fazla kutsal mezarı vardır.

4) Eric Hobsbawn’ ın Sosyal Haydut veya Halk Kahramanı Kalıbı
Köylü haydut veya eşkıyaların maceralarını ele alan ve onlar hakkında oluşturulan destan, efsane ve diğer anlatılarda takip edilen yapısal başka kahraman kalıplarından biridir. Değişik kıtalardan ve kültürlerden baladlar ve diğer halk şiiri örneklerini kaynak olarak kullanmak suretiyle yapılan çalışmada değişik zamanlara ait olmakla birlikte sulu olarak görülen köylüler olmalarına karşın halk tarafından kahraman olarak kabul gören ve yardım edilen sosyal haydutların yapısal benzerlikleri ortaya konmuştur.

Ele alınan kahramanların neredeyse tamamı köylü haydutlardan oluşmaktadır ve yine hemen hepsi de gerçekten yaşamış kişilerin hikâyeleridir. Bu özelliği kahramanların tamamının gerçek olmadığını iddia eden Lord Raglan’ ın geliştirdiği kahraman kalıbıyla tamamen zıttır. Hobsbawn, köylü haydutların başkaldırıları ve bir halk kahramanına dönüşme süreçlerinin sonunda ulusal kurtuluş mücadelelerinin öncüsü durumunda yeni ve ulusal mücadelelerin yolunu açtıklarını ileri sürmektedir. Dünyanın hemen hemen her yerinden derlenmiş örneklerle desteklediği söz konusu tezinde 9 maddelik bir genel şema veya kahraman kalıbı ortaya konulmuştur. Ona göre “sosyal” veya “soylu haydut” olarak adlandırılan eşkıyalar halk kahramanı statüsüne yükselinceye kadar gelişen hikâyelerin biyografik şeması şu şekildedir:



  • Kahraman kanun dışılık kariyerine bir suçla değil adaletsizliğin kurbanı olarak başlar. resmi otoritelerce aranmasına rağmen yaptığı toplumun halk kültüründe suç olarak değerlendirilmez.

  • Yanlışları düzeltir

  • Zenginden alır fakire, ihtiyaç içinde olana verir

  • Meşru müdafaa ve intikam dışında asla adam öldürmez

  • Eğer yaşarsa halkının arasına saygıdeğer bir vatandaş ve hürmet gren bir birey olarak döner. Aslında o halkının arasından hiçbir zaman ayrılmaz.

  • Ona hayran halkı tarafından yardım görmüş ve desteklenmiştir.

  • Toplumunun üyelerinin resmi kurumlarla kendisine karşı işbirliğine girmemesi nedeniyle ancak toplum tarafından dışlanmış kişilerce kendisine yapılan kalleşlikler ve kurulan tuzaklar sonucu muhtelif yollardan biriyle öldürülür.

  • En azından teorik olarak görülemez ve kolaylıkla ele geçirilemezdir.

  • Kralın veya imparatorun düşmanı değil fakat onların yerel despot idarecilerinin ve adaletsiz bürokratlarının düşmanıdır.

b.) Vladimir Propp’un Yapısal Anlatı Çözümleme Yöntemi4

1.) V. Propp’un Çözümleme Yöntemi’nin Tarihçesi

Vladimir Propp (1895-1970) en tanınmış Rus halkbilimcisidir. Petersburg’da Slav Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirir ve 1915’te S.A. Vengerov’un o dönem için önemli sayılan Puşkin Semineri’ne (ileride doğacak Biçimciler okulunun en önemli temsilcileri burada yetişmiştir) katılır.1918’de eğitimini tamamladıktan sonra çeşitli okullarda Almanca, Rus Dili ve Edebiyatı dersleri okutur. Daha sonra Leningrad Üniversitesi’nde çalışmaya başlar. 1938’de bağlı bulunduğu üniversitede profesörlüğe atanan V. Propp, çalışmalarını bu tarihten sonra doğrudan doğruya halkbilim ve budunbilime yöneltir. Şu kitapları yayımlar:



Masalın Biçimbilimi (1928)

Olağanüstü Masalların Tarihsel Kökenleri (1946)

Rus Kahramanlık Destanı (1958)

Rus Tarım Şenlikleri (1963)

Propp’un halkbilim kaynaklarında en çok sözü edilen yazıları şunlardır:

Olağanüstü Masalların Dönüşümleri (1928)

Folklorda Ritüel Gülüş (1939)

Olağanüstü Doğuş Motifi (1941)

Halkbilim Işığında Oidipus (1945)

Değişik bilimsel dergilerde yayımlanmış olan bu yazılar, yazarın ölümünden sonra “Halkbilim ve Gerçeklik” (1976) adıyla yeniden yayımlanmıştır.

Ayrıca tek başına ya da ortaklaşa olarak Rus folklorundaki klasik nitelikteki başlıca yapıtların yayımını da gerçekleştirmiştir:

Afanasyev’in “Rus Halk Masalları” (1957)

Bilinalar”(1958)



Lirik halk Şarkıları (1961)

Kuzey Rusya Masalları (1961)

Leningrad Üniversitesi’nde masal konusunda verdiği dersleri de “Rus Masalı” (1984) adıyla basılmıştır.

V. Propp’un bilim dünyasında adını duyuran ve halkbilimi çalışmaları açısından en önemli olan çalışması hiç kuşkusuz masalların yapısını araştırdığı “Masalın Biçimbilimi” (1928) dir. Ancak, eserin yayımlandığı dönem talihsiz bir dönemdir ve o günün mevcut siyasi sisteminin ideolojisine ters düştüğü gerekçesiyle V. Propp çeşitli sıkıntılarla karşılaşır. Çalışması da adeta unutulmaya terk edilir.


Masalın Biçimbilimi asıl etkisini 1958’de İngilizce’ye tercüme edilince gösterir. Teklif ettiği yöntem, halkbiliminin yanı sıra antropoloji, dilbilimi, edebiyat disiplinleri tarafından da kabul edilip dünyanın dört bir yanında uygulanır. Diğer yandan da genel anlamda sosyal ve beşeri bilimlerde yapısalcılığın yaygınlaşması sürecinde öncülük yapmıştır.

Propp’un eserinin başta halkbilimi olmak üzere sosyal ve beşeri bilimlerde kısa sürede yaygınlaşmasının nedenleri arasında Alan Dundes, C. Levi Strauss, T. Todorov gibi bilim adamlarının bu yönteme dayanarak metin çözümleme yöntemleri geliştirmeleridir. Yapısalcılığı ön plana çıkaran söz konusu bu çalışmalar eserin yaygınlaşmasında önemli rol oynamıştır.

Propp’un kitabı İngilizce’ye tercüme edilince bir bakıma metodu test etme amacı da taşıyan, metodu değişik malzemeye uygulamaya yönelik çalışmalar ortaya çıkar. Bunlardan biri Alan Dundes’in doktora tezi çalışmasıdır. (Morfology of North American Indian Tale-1964)

Dundes, kendi çalışmalarında Propp’un belirlemelerinde bazı düzeltmelere gitmiştir. Dorson’un ifadesiyle “renksiz fonksiyon” yerine dilbilimci Kenneth Pike’ın terimlerinden ürettiği “motifbirim” (motifeme) terimini kullanmıştır. Motifbirimin parçaları olarak görülen motifleri belirtmek için de “motifbirimsel değişke” (allomotifeme) terimini önermiştir. Alan Dundes böylece halkbilimi çevrelerinde yaygın olarak kullanılan ve benimsenen Stith Thompson’un motifleri belirsizlik içinde kullanımıyla, halkbilimi türlerini eksiksiz temsil eden yapısal modele dayanan daha kesin bir terminoloji arasında köprü kurmaya çalışmıştır.

Propp metodunun işlerliğinin evrensel olarak kanıtlanmasından sonra bu kuramın:

-Batıl inançlar, oyunlar ve bilmeceler gibi diğer türleri açıklığa kavuşturabileceğini,

-Kültürel seçimleri şematik olarak gösterebileceğini,

-Akültürasyon davranışlarını önceden kestirilebilir kılacağını,

-İşlevsel ve psikolojik çalışmaları netleştirebileceğini ileri sürmüşlerdir.

Öte yandan son zamanlarda yapılan tercümeler sonucunda V. Propp’un pek çok kavramı Nikiforov’dan ödünç aldığı ortaya çıkmıştır.



2.) Vladimir Propp Yapısalcılığının Temel Paradigmaları

Propp, Antti Aarne’nin halk masallarındaki kişiliklere ve diğer muhteva kriterlerine göre yaptığı sınıflandırmanın yanlış olduğunu düşünmüştür. Çünkü, onun tespitlerine göre, masalın bir başka versiyonunda bir başka canavar, bir ejderha, bir dev ya da bir ayı aynı eylemi yerine getirmektedir. Fakat eylem sabit kalmaktadır. Bu tespit ve tenkitten sonra, masalın bütün özelliklerinin yapısal incelenmesini, tarihsel incelenmesinin yapılması için zorunlu bir koşul olarak kabul eder. “Biçimsel yasallıkların incelenmesi, tarihsel yasallıkların incelenmesini belirler.” çıkarımını savunur.

Propp, masalları yapı özelliklerine göre analiz ederek masallarda sabit ve değişken unsurlar olduğunu ortaya koymuştur. Ona göre masalların sabit unsurları şahısların icra ettikleri hareketler veya aksiyonlardır. Propp bunları “fonksiyon” olarak adlandırmıştır. Ona göre masal kahramanlarının eylemleri (aksiyonları) birbirinin aynısıdır. Bundan hareketle de fonksiyonların bir masal kahramanından bir diğer masal kahramanına aktarıldığı sonucuna varmıştır. Masallardaki şahıslar ve çevre değişken unsurlardır. Propp, yöntemini masalda asli veya sabit unsurlar üzerine kurar. Fonksiyonlara yardımcı olan dört grup element tespit etmiştir. Bu yardımcı elementler.


  1. Olaylar arasında irtibatı sağlayan yardımcı unsurlar,

  2. Hareketlerin maksat ve nedenleri,

  3. Masal kahramanlarının ortaya çıkış şekilleri,

  4. Masal kahramanlarının vasıflarıdır.

Bu yardımcı unsurlar fonksiyonlarla birleşince masalın yapısı ortaya çıkmaktadır. Masalın sabit unsurları olan fonksiyonlarla değişken unsurlar birleşince, masalın tema ve yapı bakımından zenginleşmektedir.

Propp, olağanüstü masalların iki özelliğinin etkisinde kalmıştır: Masalların çok renkli, olağanüstü çeşitliliği ve görünürdeki bu çeşitlilik altında yatan tek biçimlilik. Bu tespitten hareketle halk masallarını karşılaştırmaya yönelmiştir.

Amacı:

- Yüzeydeki çeşitlilik, çok renkli özellik altında, binlerce masala ortak olabilecek “işlevsel” birimleri bulup ortaya çıkarmak,



- Yahut halk masalının yapısını düzenleyen değişmez yasaları belirlemek

- Ve böylece de “masalın kökeni” sorununa sağlıklı bir biçimde yaklaşabilmek için önce “masalın ne olduğunu ortaya koyabilmek”tir.

Propp, yöntemini ileri sürerken; tenkit ettiği Antti Aarne’nin masalları, masallardaki kişiliklerden hareketle sınıflandırması yerine, kendi yapısal çözümleme yöntemine göre sınıflandırılmasını amaçlamıştır.
3.) Propp’un Çözümleme Yönteminin İşleyiş Sistemetiği
V. Propp masalların da ürünler gibi yapı özelliklerine göre incelenebileceğini ileri sürerek bu paradigmayı oluşturur. Masallar sabit ve değişken olmak üzere iki tür unsurdan meydana gelmektedir. Ona göre masallarda otuz bir tane sabit unsur veya bunları adlandırdığı özel terimle “fonksiyon” vardır. Değişken unsurlar da kendi aralarında dört temel kategoriye ayrılmaktadır. Şu örnekte sabit ve değişken unsurların neler olduğu görülecektir:
1. Bir çar kahramana bir kartal verir, kartal kahramanı başka bir krallığa götürür.

2. İhtiyar adam Sucenko’ya bir at verir, at Sucenko’yu başka bir krallığa götürür.

3. Bir sihirbaz İvan’a küçük bir kayık verir, kayık İvan’ı başka bir krallığa götürür.

4. Prenses İvan’a bir yüzük verir, yüzükten çıkan iri yarı adamlar İvan’ı başka bir krallığa götürürler.


Örneklerde görüldüğü gibi masal kahramanlarının isimleri ve yararlandıkları nesneler değişmekte, fakat yapılan iş değişmemektedir. Değişen, kişi adları ve aynı zamanda kişilerin nitelikleridir; değişmeyen, kişilerin eylemleri ya da “fonksiyonları”dır. Bundan, masalın çoğunlukla aynı eylemleri değişik kişilere yaptırdığı sonucuna varılmaktadır. Bu sonuçtan hareketle masallar, değişmeyen ve “fonksiyon” adı verilen eylemlerine göre analiz edilmelidir.

Propp’a göre “fonksiyon”, kişinin eylemidir, ama bu eylem de olay örgüsünün akışı içindeki anlamına göre belirlenmiştir. Yani, kişilerin eylemleri masalların temel bölümleridir. Propp, bu eylemleri kişilerin her masalda sürekli değişebilen özelliklerinden soyutlayarak ele alır ve her eylemi, anlatının akışı içindeki yerini dikkate alarak belirler. Sonunda da otuz bir fonksiyon (eylem) tespit eder. Propp’un tanımına göre fonksiyon, “ bir kişinin olay örgüsünün akışının içinde taşıdığı anlam açısından betimlenmiş eylem”dir.

Bütün masallarda bu fonksiyonların tamamına rastlanmaz. Bazı masallarda bazı kesitlerin atlandığı, kısaltıldığı görülür. Ama bu, fonksiyonların masal örgüsündeki ortaya çıkış düzenini değiştirmez.

Propp’un üzerinde çalıştığı masallar “peri masalları” veya “olağanüstü masallar” olarak adlandırılır. Stith Thompson’un tasnifinde de yer alan bu masallarda:

- Her şey bir kötülükle başlar.

- Kötülük belli bir ailede, belli bir çevrede bir eksiklik yaratır. (Bir kişinin kaçırılması gibi )

- Bir kahraman bu eksikliği gidermekle görevlendirilir.

- Eyleminde birileri ona yardım ederken, birileri de karşı çıkar.

- Kahraman, birçok deneyden, sınamadan geçerek eksikliği gidermeye çalışır.

- Sonunda görevini başarınca ödüllendirilir.

- Bu genel anlatı süreci içerisinde yer alan fonksiyonlar, aynı sıralama içinde birbirini izlerken, yedi kişi çevresinde dağılım gösterirler.

Propp, çalışmasında, fonksiyonları ve kişileri belirledikten sonra, masalın birbirini bütünleyen iki tanımını verir. Birinci tanım, fonksiyonların dizilişlerine göre yapılan tanımdır. İkinci tanımsa masalın yedi kişiden oluşan bir taslağı izlediğini belirtir. Ayrıca bu işlevlerin ikili bir düzlem içinde bulunduklarını (ikilikler yapısal çözümlemenin özelliğidir), bir masalın nasıl kesitlenip, nasıl çözümleneceğini de ortaya koyar.



5.) Propp’un Çözümleme Yöntemine Yöneltilen Eleştiriler

  • Tarihi-Coğrafi Fin Yöntemi takipçileri Propp’un üzerinde çalıştığı “Olağanüstü Masallar”ın Aarne Thompson Kataloğu’nda AT 300-750 arasında “Asıl Masallar” adıyla yer aldığını söylerler.

Bu masalların yüzlerce değil, bir veya iki tipe sahip ve birbirinin varyantı olduklarını belirtirler. Bu nedenle görüşleri son derece sınırlı bir uygulama olduğu yönündedir.

  • Kendisi de Propp yöntemini uygulayan Alan Dundes yapısal çözümleme yönteminin anlamsızlığı üzerinde durur. Dundes’e gore Propp masalın yapısını ortaya koymuş, ancak ortaya çıkan yapının anlamına dair hiçbir şey söylememiştir. Bu yorumlamayış veya yorumlanamayış Tarihi-Coğrafi Metot’un masalın motif ve tiplerini tanımlayıp ortaya koymayla sınırlı kalan kısırlık ve saçmalığa denktir. Bu yöntemin Rus veya Avrupa kültürü ile ilişkisinin ne olduğunu ortaya koyamayışını tenkit eder.

  • Propp Yöntemi veya Çözümleme Modeli herhangi bir kuram doğrultusunda yorumlanmamıştır. Bu da metni adeta buharlaştırıp ortadan kaldıran son derece soyut bir yapıdır.

Bu soyut yapıya anlam vermek, onun neyi, hangi psikolojik ve sosyal durumu veya olayı sembolleştirdiğini göstermek için çalışmalar yapılmıştır. Bunlardan biri Alan Dundes’in Amerikan yerlilerinin masalları üzerine yaptığı bir çalışmada masal yapısının düzensizlikten dengeye ve düzene doğru bir oluşumu ifade ettiğini ileri sürmesidir.

  • İngilizce’ye tercüme edilince pek çok değişik kültürdeki masallara uygulanmıştır. Rus masallarına uygulayan bir başka halkbilimci “Büyük sayıda masalı karşılaştıranlar göreceklerdir ki bazen bir masalın ortasına ait bir eleman başında yer alıyor. Yapıyı araştıran insan en önemli elemanı göz önünde tutar ve önemsizlikleri bir tarafa bırakır.”der. Bu halkbilimcinin işaret ettiği “karanlık noktalar” için İlhan Başgöz “Propp’tan sonra kimse çıkıp Rus masallarını incelemediği için benzersizlikleri bir araya getirirken onun önemsiz saydığı şeylerin ne ölçüde önemsiz olduğuna dikkat edilmiş değildir.” der.

  • Propp’un yaklaşımı ile masalın dilinin incelenemeyeceği,

  • Masalın kişileri üzerine yorum yapılamayacağı,

  • Masal-toplum ilişkisinin ortaya konamayacağı,

  • Masalın bir şaka mı, yoksa toplumsal eleştiri mi olduğunun anlaşılamayacağı,

  • Daha da ileri gidilerek eldeki metnin gerçek bir masal mı, yoksa uydurma mı olduğunun belirlenemeyeceği söylenir.

Propp, bize soyut bir yapı çizer. Bu yaklaşım kullanılırken bu eksikliklerin göz önünde tutulması gerekir.

Yüklə 0,66 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   14




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin