Hapishanelerdeki TÜm sorunlar çÖZÜlebiLİr sorunlardir



Yüklə 2,13 Mb.
səhifə2/16
tarix03.01.2019
ölçüsü2,13 Mb.
#88933
növüYazı
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   16


*20 kasım 2011 günü Aydın şubemize başvuran İ. Y 20 kasım 2011 pazar günü kardeşim V. Y. ın gardiyanların telefon açması ile Edirne F tipi kapalı hapishanenden izmir kırıklar 2 nolu koğuşa nakledildiği haberini aldık salı günü açık görüş olduğunu söylediler bende salı günü kardeşimi ziyarete gittim sebepsiz yere edirneden geldiğini koğuşta yalnız olduğunu bana söyledi daha sonra her salı günü de kapalı görüş olduğunu öğrendim  06 12 2011 tarihinde tekrar kardeşimi ziyarete gittiğimde kendisine 4 adet çorap götürdüm, görüşmeye gelen herkesten eşyaları teslim aldılar fakat bana yasak dediler, bende tamam dedim kardeşimi ilk gördüğümde şaşırdım gözleri morarmış, yüzü şişmiş ve çizilmiş  tırnak izleri vardı kendisine ne olduğunu sorduğumda gardiyanların kendisini dövdüğünü ve ölümle tehdit ettiklerini söyledi daha sonra sol kolunu açarak bana gösterdi tamamen şişmiş ve morarmıştı sağ kolunu ise hareket ettiremediğini söyledi. Kendisini 23 kasım çarşamba günü gardiyanların dövdüğünü ve iki haftadır bu şekilde olduğunu hastaneye ve revire götürülmediğini ve dilekçesinin kabul edilmediğini daha önce de gardiyanlar burada mahkumları dövdüklerini hatta öldürdüklerini ve olayıda merdivenden düşüp öldükleri konusunda bey anladıklarını belirtti kendisinindi böyle bir vaka ile öleceğini belirttikleri konusunda ölümle tehdit etmişlerdir. İHD AYDIN ŞB.



*16.06.2011 tarihinde derneğimize başvuruda bulunan Gülistan Şahinin aktarımına göre Karataş kadın hapishanesinde hükümlü bulunan kız kardeşi Meral şahin ile yapmış olduğu görüşmede kendisine anlatımında, idarenin baskı ve keyfi uğrulamaları had safhada olduğunu sık sık üst aramaları yapıldığını erkek gardiyanların yeni gelen kadın mahkûmların soyularak onur kırıcı aramalar dayatıldığını ve kabul etmedikleri için iki kadın tutuklunun elbiseleri yırtılarak darp edilip hücreye atıldığını, görüşe gelen ziyaretçilere baskı uygulandığını belirtti. İHD ADANA ŞB.

*02.11.2011 tarihinde Önder Alçiçeğin yapmış olduğu başvuruda, kardeşi Sedat Alçiçeğin Diyarbakır D tipi hapishanesinden Rize Kalkandere L tipi hapishanesine götürüldüğünü ve hapishaneye ilk kabulde arkadaşları ile birlikte çırıl çıplak soyularak arama yapmalarına karşı çıktıkları için ağır sözlü hakarete uğradıklarını ve darp edildiklerini, telefon haklarını kullanırken hakarete uğradıklarını ve rahatsız edildiklerini, başlarındaki berelerin çıkarmalarını, ellerini ceplerine koymamaları için sert bir şekilde uyarıldıklarını bu uygulamaya karşı çıkanlar darp edilmiş olduğunu belirten başvurudur. İHD ADANA ŞB.
*01 Ocak 2011günü derneğimize gelerek başvuruda bulunan Serhan İpek, 29 Aralık 2010 günü aile ziyaretinden sonra Tekirdağ 2 No’lu Hapishanesinde bulunan Murat İpek’in darp edildiğini, Murat İpek’ten bunu kendisiyle yaptığı telefon görüşmesi sırasında öğrendiğini belirtti. İHD İSTANBUL ŞB
*1 Ocak 2011 günü derneğimize gelerek; Tekirdağ 1 No’lu hapishanende bulunan kardeşi Cesim Yıldırım ve beş arkadaşıyla birlikte, hapishane görevlileri tarafından (yağmur yağdığı ve yerler ıslandığı için zemine serdikleri gazete kâğıdı yüzünden) saldırıya uğradıklarını belirtti. Nedim Yıldırım, “Kardeşimi süngerli odaya koymuşlar ve ardından odasını buna bağlı olarak da görüş gününü değiştirmişler. Kardeşim ağır kalp hastasıdır, kardeşimin hayatı tehlikededir” dedi. İHD İSTANBUL ŞB

*1 Ocak 2011 günü derneğimize başvuruda bulunan Sultan Sayın, Tekirdağ 2 No’lu F Tipinde bulunan kardeşi Bilal Basutçu’nun ‘Avukatlarım ve siz çok sık açık görüşe gelmeyin, her görüş sonrası, özellikle açık görüşten sonra arama bahanesiyle rutin olarak dövülüyoruz’ dediğini belirtti.6 Ocak günü derneğimize ulaşan Bülent Aktaş, Nüsret Tebiş, Barış Özgür Çağlar’ın ortak mektubunda hapishane ikinci müdürlerinden Haydar Ali Ak nezaretinde odaların basıldığını, saldırıların yapıldığını belirttiler. Aktaş, Tebiş ve Çağlar: “Fiziki olarak saldırıya uğrayan arkadaşlarımızın isimleri; Serhan Eskin, Bilal Aydın, Erkan Bulut, Erhan Özel, Cengiz Çelik, Resul Çetin, Ramazan Akan, Bülent Aktaş, Ali Baran Çimen, Tahsin Barutçu, Kutsal Yazar. Bunlar gibi onlarca arkadaşımız var; biz sadece hastanelik olanların adını verdik” dediler. Sürecin mahkumların katline doğru gideceğini belirten Aktaş, Tebiş ve Çağlar her gün provokasyonlarla karşı karşıya kaldıklarını ifade ettiler. İHD İSTANBUL ŞB
*8 Şubat günü, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 3'ü tutuklu 7 sanığın yargılandığı El Kaide davası için Kandıra F Tipi Hapishanesinden ring aracıyla Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne getirilen tutuklu sanıklardan Mehmet Ali Tırak, duruşma için beklemek üzere nezarethaneye alındı. Tırak, bir süre sonra yeniden hapishane aracına geri konuldu. Tırak'ın yakınları, Ali Tırak'a bir jandarma uzman çavuş tarafından kötü muamele yapıldığını, elleri kelepçeliyken dövüldüğünü iddia etti İHD İSTANBUL ŞB
*7 Mart günü derneğimize gelerek başvuruda bulunan Huriye Demirtaş, oğlu Emrah Demirtaşın (1980) kaldığı Ümraniye E Tipi Hapishanende yastığı yüzüne bastırarak kaldığı hücrede kendini yaktığının söylendiğini ifade etti. Demirtaş, oğlunun bedeninin % 40’ının yanık olduğunu, burnunun ve kulağının erimiş olduğunu, ciğerlerinin dumandan tahrip olduğunu, kürek kemiklerinin üstü ve omuzların altının ve gerdan kısmının yandığını belirtti. Demirtaş, oğlunun kendisini yaktığına inanmadığını, doktorun da ‘’oğlunuz kendini yaksaydı elleri de yanardı’’ dediğini ifade etti. 42 gün yoğun bakımda, 20 gün serviste kalan Emrah Demirtaş’ın da kendini yakmadığını, en son hatırladığının bir gardiyan olduğunu ve ondan şüphelendiğini dile getirdiğini belirtti. İHD İSTANBUL ŞB
*9 Nisan günü derneğimize gelerek başvuruda bulunan Mehmet Burhan Gökgüz, Bakırköy Hapishanesinde kalan kızı Evin Gökgüz (1997) ve iki koğuş arkadaşının kaldıkları koğuşta (22 kişi ) hapishane görevlileri tarafından psikolojik baskı gördüklerini ifade etti. Gökgüz, “Hapishane görevlileri, kendilerinden önce o koğuşta kalanların ruh çağırdığını ve o ruhun gitmediğini söyleyerek imam getirip koğuşu okutmuşlar. Bu durum yaşları 18 altında olan çocukların psikolojisini bozmuştur. Ayrıca hapishane psikologu bu durumu çözmek yerine, onlara kendisini ilgilendirmeyen (Molotofu nasıl attınız?) sorular yöneltmiş” dedi. İHD İSTANBUL ŞB
*19 Temmuz günü, derneğimize gelerek başvuruda bulunan Pınar Banur Bilgiç, Kandıra 1 No’lu F Tipi Hapishanesinde kalan Ayhan Duyku’nun Haziran ayı başından beri süngerli odaya götürülerek baskı ve işkence gördüğünü, bazı gardiyanların kendisini intihara teşvik ettiklerini, yumurtalıklarında ciddi sorun olmasına rağmen tedavi koşullarının sağlanmadığını ifade etti. İHD İSTANBUL ŞB
*26 Temmuz günü, derneğimize gelerek başvuruda bulunan Vinod Khan, Bakırköy Hapishanesinde bulunan Er. Linda Fernandez Zambrama’nın hapishanende çay demlemekteyken 6 aylık bebeğinin üzerine kaynar su döküldüğünü, bebeği hapishane doktoruna götürdüklerinde, doktorun kendisine bunu kasıtlı yaptığını ima edip çok kötü davrandığını ifade etti. Hapishanende sürekli işkence ve şiddete maruz kaldığını, ölümle tehdit edildiğini, yumurtalıklarında sorun olduğundan özellikle o bölgesine şiddet uygulandığını ifade etti. İHD İstanbul ŞB
*28 Temmuz günü, Kepsut (Balıkesir) L Tipi Hapishanesinde tutuklu bulunan Ahmet Demirbaşın, gardiyanlar tarafından darp edildiği İnsan Hakları Derneği’ne gönderdiği mektup sonucu öğrenildi. İHD İZMİR ŞB.
*31 Temmuz günü derneğimize gelerek yapmış olduğu başvuruda Cihan Açış, Kırıkkale F Tipi Hapishanesinde kalan kardeşi Aram Akyüz’ün, üç arkadaşıyla birlikte kamerasız bölgede darp edildiğini, tepki gösterdiklerinde işkenceye maruz kaldıklarını, yakınlarını telefonla araması gereken günlerde telefonun çalındığını ve görüşmenin gerçekleşmediğini görüş sırasında dayısının oğluna anlattığını ifade etti. İHD İSTANBUL ŞB
*16.06.2011 tarihinde şubemize Nezahat Kuzu aracılığıyla Kandıra 2 Nolu F Tipi Hapishanenden mektupla başvuran Hanefi Kuzu, şu beyanlarda bulundu: “Kaç kez oluyor size mektup yazıyorum ama faşizan iktidar AKP politikalarından dolayı her seferinde gerekçeler göstererek idari kurulu tarafından el konuluyor. Bulunduğum Kandıra 2 Nolu F Tipi hapishanende keyfi uygulamaların haddi hesabı olmayan uygulamalarla karşı karşıya ve yaşamaktayım. Yaklaşık 4 ay önce dış kantine bakan ilgili gardiyan benden habersiz ve bilgim olmadan adli bir hükümlünün kolisini hesabımdan yolluyorlar. Ne tesadüf ki o sırada da iç hukuk yolları tükenmiş ve evraklarımı AHİM’e göndermesi için avukatıma yolladım. Bu AHİM’e gitmemeye dönük bir engellemeydi. Bunun üzerine bende ilgililer hakkında suç duyurusunda bulundum. İlgili Cumhuriyet Savcısı sözlü olarak dilekçemi işleme koymayarak yolsuzluk denilen girişime göz yumması üzerine bende dilekçeyi infaz hâkimliğine yolladım. 04.02.2011 tarihinde saat 9.30 civarında hapishane müdürüyle görüşme talebi olmaksızın odamdan zorla alınarak hapishane idaresi tarafından tutuklu ve hükümlülerin görüştüğü odaya götürüldüm. Sorgusuz ve sualsiz hakaret, tehdit ve şantaj yapmaya başladılar. Dilekçemi geri çekmeyeceğimi söylediğimde işkence timi olarak bilinen kişiler beni kameraların olduğu yerde işkence uyguladılar. Bu konu için Adalet bakanını göreve çağırıyorum, bu görüntüleri bir heyet denetlesin istiyorum. Yukarıda belirttiğim bu husus hapishane 2. müdürü olan Servet isimli kişi tarafından yapıldı. Benim 4 Nisan da doktorla randevum olmasına rağmen bana doktorun izne ayrıldığını söylediler. Yapılan işkenceler yetmezmiş gibi bana 1 kapalı görüşten men için disiplin soruşturması açıldı. Bulunduğum bu hapishanende keyfi uygulamalar ve işkencelere tabii tutuluyorum. Yaklaşık 1 ay önce İHD’ye faks ve mektup gönderdim. Uyduruk uygulamalar gerekçe göstererek mektup ve fakslarıma el koydular. Faşist AKP’nin politikalarını kamufle etmeye çalışıyorlar. En son 15 gün önce Günlük Gazetesinde bulunan Hüseyin Akyol’a yazdığım bir mektup aynı sebeplerden dolayı el konuldu. Bu idarenin mektuplara el koyması temel nedeni “kirli çamaşırlarını gizlemeye” dönüktür. Bu faşizan uygulamaların altında imzası olan kurum 1. müdürü Mehmet Kara Kaya, Sosyolog Özlem Altın, Psikolog Deniz Enül, bu kişilerin talimatları doğrultusunda işkenceler uygulanmıştır. Hükümetin sözde Türkiye’de işkenceye sıfır tolerans dediği gerçek dışı olduğunu Başbakan Erdoğan buradaki kameralara baksın ve görsün. İşkencenin nasıl sistemli olduğunu göreceklerdir. Bu durumu sizlerle paylaşmak ve kamuoyuna duyurmak istedim.”(İHD Diyarbakır Şubesi)
*23.06.2011 tarihinde şubemize başvuran Menduha Oğurlu, şu beyanlarda bulundu: “Oğlum Şeyhmus Oğurlu, Diyarbakır E Tipi Kapalı Hapishanende 8 yıldır hükümlü olarak yatmaktadır. Bir aydan beridir oğlumla görüşemiyorum ve görüşmeyi yasaklamışlar. Nedenini bilmiyorum. Hapishanendeki arkadaşları ailelerine haber vermiş, ailelerde bana haber verdi. Oğlumun 1 haftadır hücreye konduğunu, yemek verilmediğini, işkence yapıldığını söylediler. Hapishanene gidiyorum oğlumu göstermiyorlar. Bana her türlü görüşün yasak olduğunu söylediler. Jandarmalar beni kovdu ve hakaretler yaptılar. Hacı diye bir gardiyana sordum “senin oğlun hücrede sesini çıkarma” dedi. Oğlumun hayatından endişe ediyorum. Oğlumdan sağlıklı bir haber alamıyorum. Oğlumla görüşmek istiyorum. Bu konuda sizden hukuki yardım talep ediyorum. ” (İHD Diyarbakır)
*05.01.2011 tarihinde Alanya L Tipi Kapalı Hapishanesinden şubemize mektupla başvuran Nuri Akbulut şu beyanlarda bulundu: “Bilindiği gibi ben, arkadaşlarım Sıdık Biçer ve Mesil Demiralp ani bir sevkle Midyat M Tipi hapishanenden 17.10.2010 tarihinde Alanya L Tipi hapishanene getirildik. Ailem Nusaybin’de ikamet etmektedir. Aileden binlerce kilometre uzaklaştık. Diğer arkadaşlarımda öyledir. Aile görüş hakkımızı fiili olarak ortadan kalmış durumdadır. Bu sevkin hangi amaçla yapıldığını anlaşılmamaktadır. Ailelerimiz mağduriyet içindedirler. Bayan arkadaşlarımız olan Mesil Demiralp tek başıma kalmaktadır. Bu ceza evinde kadın tutuklu olarak tek başımadır. 46 gündür ben ve Sıdık Biçer arkadaş çok ağır bir tecrit durumunu yaşıyoruz. Yan yana gelemiyoruz, temas kuramıyoruz. Dar bir oda da günün 23 saati kapımız kapalı tutuluyor. Günde bir saat havalandırmaya yalnız başına çıkartılıyoruz. Bunun yanında askeri sayım gibi daha birçok kural ve kaide askeri hapishaneni andıran uygulamalar yaşanmaktadır. 16 yıldır hapishanendeyim. Şu an mahpusluğum bir zumla dönüşmüş durumdadır. Hukukta öç almak, intikamcı yaklaşmak olmamalıdır. Midyat hapishanenden buraya sevk durumu, şu an yaşadığım şartlar bizden öç almak ve intikamcı yaklaşmak anlamına gelir. Buda insani ve hukuki değildir. Bundan dolayı ben ve Sıdık Biçer arkadaş 06.12.2010 tarihinden itibaren sürekli belli olmayan açlık grevine girmiş bulunuyoruz. Sizden duyarlılık bekliyor ve gereken duyarlılığı göstereceğine inanıyoruz.” (İHD Diyarbakır)
*29.01.2011 tarihinde şubemize başvuran Adem Bayrak, şu beyanlarda bulundu: “Oğlum Atalay Bayrak, Rize Kalkandere Hapishanene nakil edildiğinden beri sürekli baskı tehdit ve şiddet görüyor. Adalet Bakanlığına ve bazı kurumlara bu sorunların giderilmesi için resmi girişimlerde bulundum. Bunları yaptıktan sonra hapishanendeki baskılar ve şiddet daha da arttı. Yapılan baskıların sebebi onlardan neden şikâyetçi olduğu öne sürülüyor. Ayrıca gardiyanların dışında tanınmayan şahıslar devreye sokuluyor. Biz ailesi olarak yaşamına yönelik risklerin olabileceği endişesini taşıyoruz. Oğlumun Rize hapishanende kalması cezasını orda tamamlaması çok büyük bir problem olacaktır. Biz sorunların giderilmesi için resmi girişimlerde bulundukça, devamında farklı baskılar devreye giriyor. Bu nedenle oğlumun Güneydoğuda bir hapishanene nakil etmesini talep ediyoruz. Bu konuda kurumunuzdan destek bekliyoruz.” (İHD Diyarbakır)

*Kemal DAL16.05.2011 tarihinde mektubunda,29.04.2011 tarihinde benim ile birlikte Hasan Abiç,Ali Emre Ecer,Seçkin Savaş,Abdullah Aslan,Murat Demir,Gökhan Selbik,Lokman Marol ve Ümit Gündoğdu tutuklanarak 2 NoluF tipi ceza evi kırıklara getirildik.Bize onuru hiçe sayan muameleler yapıldı.Üst aramasında tüm üsyümüzdeki giyeceklerimizi çıkartılar.Kilot katına kaldık bu da yetmedi bu halimizle elektronik cihazla bacak aralarımız arandı.Aramayı ceza evi personelleri gözü önünde Jandarma yaptı.İHD den destek istiyoruz.Bu konuda girişimlerde bulunulmasını istiyoruz.İHD İzmir şb

*Rıfat KARACAN 28.03.2011 tarihinde yazılı başvurusunda Kardeşim Orhan Karaca 2004 tarihinde siyasi olarak tutuklandı.Sekiz yıldır ceza evinde yatmaktadır.Önce Diyarbakır,Erzurum ve oradan da Manisa getirildi.Kardeşim Orhan iki arkadaşı ile aynı koğuştalar.Arkadaşları Murat Kaban veYusuf Çınardır.Yusuf Çınar Kardeşimden önce Manisa Ceza evine getirilmiş ve adli mahkümlara linç ettirilmiştir.Bu yüzden de aklı dengesini kaybetmiştir.Öbür arkadaşı Murat Kaban astım hastasıdır. Hapishane idaresi siz üçünüz siyasi konumunuzdan vazgeçip adliler gibi yaşamalısınız.Biz devletiz.Biz ne desek o olur.Bulunduğumuz hücreye duman veriyorlar.Sularına boya katıyorlar.Kardeşimin bu olumsuz ceza evi koşullarına karşı verdiği dilekçeler dikkataalınmıyor.Devamlı onları tehdit tehdit ediyorlar.Küfür ve hakaret ediyorlar.Disiplin cezası olarak mektup ve telefon görüşmelerini yasaklıyorlar.Diye ifade ettiler ve Derneğimizden İlgili merciler nezdinde konu ile ilgili yazışmalar yapılmasını talep ettiler.İHD İzmir ŞB.
*Yusuf Candemir Kırıklar 2 Nolu F Tipi Hapishanenden 16.05.2011 tarihinde Derneğimize mektupla yaptığı başvuruda yaşadıklarını; “ Aylık oda araması esnasında jandarma ve hapishane personeli birlikte geldiler. Odada tek başına kalıyordum. Jandarma sorumlusu asker yanıma geldi ve bana- sen teröristmişsin- diye sordu. Ben kendisine karşı gelince tekrardan bana hitaben – sen hem teröristsin hem de çocuksun- dedi. Benimle bu şekilde konuşmaya devam edeceklerse arama yapmalarına izin vermeyeceğimi söyledim. Bunun üzerine boğazımdan tutarak sıkmaya başladı. Uzun bir süre nefessiz kaldım ve kendimden geçtim. Bu halimi görünce beni bıraktı ve yatağıma itti. Baygın ir vaziyette bir süre yatağımda kaldım . bu esnada arama devam ediyordu. Odada bulunan toplu iğnelere elkoydular. Ben bu topluiğneleri kantinden kendi paramla almıştım. Bunu kendilerine söyleyince hapishane personeli bana – asker ne isterse onu yapar- dedi. Arama bitti ve çıkıp gittiler. 10 dakika sonra jandarma sorumlusu olan asker geri geldi ve mazgalı açarak –çocuk gel al bunları-dedi. Daha sonra beni itti ve küfürler etmeye başladı. Bende kendisine karşı çıktım. Bunun üzerine personeller, başgardiyan ve müdürlerde odaya geldi. Personel sorumlusu olan başgardiyan boğazımda bulunan atkıyı sıkarak – bak Mehmet Kılınç’ı öldürdüğümüz gibi senide öldürürüz ve öldürürüm- diyerek beni tehdit etti.” şeklinde ifade etmiş ve Derneğimizden yardım talebinde bulunmuştur. İhd İZMİR ŞB.
*Abdulhamit DAYAN 04 / 01/ 2011 başvurusunda Kızım Emine DAYAN 26.12.2010 tarihinde tutuklanarak Bergama Hapishanene götürülmüştür. Kızımla tutuklandıktan yaklaşık 10 gün sonra açık görüşüne gittik. Bize adli tutukluların arasında tutulduğunu, siyasi koğuşa geçmek için dilekçe verdiğini, dilekçesinin idare tarafından kabul edilmediğini söyledi. Adli tutukluların tv bir polisin yaralanması haberi üzerine, “onlar polisimize saldırıyor bizde onlara saldıralım” dediklerini duyduğunu ve o sırada arkasından kafasına vurulduğu ve bu sırada darp edildiği o sırada bağırıyor ve sonra bayılıyor. Aynı zamanda hakaretlere maruz bırakıldığını, yaklaşık 2 saat sonra hastaneye kaldırıldığı ve orada kendine geldiğini anlattı. Doktorlara darp edildiğini, söylemesine rağmen hastane tarafından sağlam raporu verilmiş. Hastaneden döndükten sonra kızım tek kişilik hücreye konulmuş. Kapısında 2 gardiyanın sürekli beklediğini anlattı. Bu sırada Bergama Hapishanene giden Meclis İnsan Hakları Komisyonu tutuklularla görüşmede Emin’nin bulunduğu hücreye gitmemişler. Komisyon Siyasi Kadınların kaldığı koğuşa gitmeleri üzerine oradakilerin Emine’den bahsetmesi üzerine hücresine gidip kızımdan bilgi almışlar. Komisyon sorunlarına ilişkin 15 gün içinde geri bildirimde bulunacaklarını belirtmişler. İhd İZMİR ŞB.
*Cemil Esmez başvurusunda “bu gün yani 17.05.2011 günü Kırıklar F1 tipi ceza evinde hükümlü Kardeşin Fırat Esmez’in ziyaretine gittim. Ceza evinde olur olmaz sebeplerden disiplin cezası verilen tutuklu ve hükümlüler Kardeşim Fırat’la birlikte 25 kişiyi zor kulanarak kelepçeleyerek ve bağırmasınlar diye ağızlarını bağlayarak elle ağızlarını kapatarak zorla Araçlara bindirerek İnfaz Hakimliğine götürmüşlerdir. İhd İZMİR ŞB.
*01.12.2011 Tarihi’nde yazılı başvuruda bulunan Muhammed Hüseyin ASLAN “ M Tipi Hapishane BAYBURT’TAYIM ŞUAN. 01.11.2011 Tarihi’nde Van’da göz altında işkence gördüm. Bu durumumu Van F Tipi Hapishanene götürüldüğümde, hapishane müdürlüğüne işkence gördüğüme dair dilekçe yazdım, hastaneye kaldırılmayı istedim. Ama herhangi bir işlem yapmadılar. Ayrıca Bayburt Tipi Hapishane müdürlüğü kanalıyla 18.11.2011 tarih ve 20115940 sayılı numara ile verdiğim dilekçeye şimdiye kadar cevap almış değilim. Gözaltında gördüğüm işkence sonucu sağ kaşım patladı 7 dikiş atıldı. gözlerim darp sonucu morardı. Sırtıma vurulan darbelerden yürüyemeyecek durumdayım ve Van, Bayburt Cumhuriyet Savcılıkları ve diğer Van F Tipi Hapishane idaresine dilekçe vermeme rağmen herhangi bir işlem yapmamışlardır. (İHD- GM)
Yüklə 2,13 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   16




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin