CEZA VE GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN İNFAZI HAKKINDA KANUN İKİNCİ BÖLÜM Günlük Yaşamda Haklar ve Yükümlülükler MADDE 71.- (1) Hükümlü, beden ve ruh sağlığının korunması, hastalıklarının tanısı için muayene ve tedavi olanaklarından, tıbbî araçlardan yararlanma hakkına sahiptir. Bunun için hükümlü öncelikle kurum revirinde, mümkün olmaması hâlinde Devlet veya üniversite hastanelerinin mahkûm koğuşlarında tedavi ettirilir.
Uluslar arası sözleşmelerde ise,Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi’ne göre; “Cezaevlerine gelişlerinde hükümlülere, sağlık bakım hizmetinin varlığı ve işleyişi hakkında bilgi veren ve hijyenle ilgili temel önlemleri hatırlatan bir kitapçık veya broşür verilmesi faydalı olacaktır”.
Komite, ayrıca “Tutukluların gözetim altında bulundukları süre boyunca, tutukluluk sürelerinden bağımsız olarak her zaman bir doktora erişim haklarının bulunması gereklidir. Sağlık hizmetleri, doktora danışma talepleri gereksiz gecikme olmadan karşılanacak şekilde düzenlenmelidir.” demektedir.
Asgari Standart Kurallar,22;
“(1) Her kurumda, psikiyatriden de anlayan en az bir nitelikli sağlık görevlisi hizmet verir. Kurumdaki sağlık hizmetleri, toplumun veya ulusun genel sağlık yönetimiyle yakın ilişki içinde düzenlenir. Kurumdaki sağlık hizmetleri, psikiyatrik vakalarda teşhisi ve gerektiğinde ruh sağlığındaki normal dışı olan halleri tedavi etmeye imkân verecek şekilde düzenlenir.
(2) Durumu özel bir tedaviyi gerektiren mahpuslar, uzman kurumlara veya sivil hastanelere sevk edilirler. Hastane hizmetlerinin kurum içinde verilmesi halinde, bu kurumların araçları, donanımları ve ilaç stoklarının hasta mahpusların tıbbi bakım ve tedavilerini karşılayabilecek uygunlukta olur ve buralarda bu işe uygun eğitim görmüş görevliler bulunur.”
*03.01.2011 tarihinde Erzurum H Tipi Kapalı Hapishanenden başvuran Ercan Ateş şu beyanlarda bulundu: “60 yaşındaki Mehmet Aras arkadaşımız kanser hastası olduğu için durumu gün geçtikçe kötüleşiyor. Arkadaşımız hapishane koşullarında tedavisi mümkün olmayan ölümün kıyısında bir hasta; yaşamını yitirmeden serbest bırakılması gerekiyor. Kanser hastası arkadaşımız 2 ay hastanede kemoterapi ve ışın tedavisi gördükten sonra hapishanene geri getirildi. Kısa bir süre önce Adli Tıp’a götürülüp getirildi. Bu uzun yol onu bitap düşürdü. Bir süredir bir şey yiyip içemiyor. Arkadaşımız 95 kilodan 58 kiloya düşmüş durumdadır. Hastaneye yatırılıp yarım kalan tedavisi devam edilmesi gerekirken, kan değeri düşük olduğu için yatırılmadan odasına geri getirildi. Oysaki bu arkadaşımız hastanede sürekli doktorların kontrolü altında bulunması gerekirdi. Hapishane müdürlüğü, Başsavcılık, Mehmet Aras’ın serbest bırakılması için prosedür başlattığı söylenir. .” (İHD Diyarbakır)
*20.01.2011 tarihinde başvuran Leyla Şahinli, şu beyanlarda bulundu:“Bingöl Hapishanesindeki Babam Ali Şahinli Kalp hastasıdır. Ekim ayında Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi’nde anjiyo yapıldı. Anjiyo sonrası tetkikler yapılmadı. Şuan sorun yaşıyor. Babamın gırtlak bölgesinde bir kitle mevcut. Bu durumdan kaygılanıyoruz. Araştırma Hastanesinde bu kitlenin sorun olabileceğini söylememize fırsat verilmeden geri götürülünce bu konuda tetkikler ya da muayenesi bile yapılmadı. Babamın sağlığından endişeleniyoruz. Tetkik tedavisinin düzenli yapılmasını talep ediyoruz. Bu konuda kurumunuzdan destek talep ediyoruz.” (İHD Diyarbakır
*29.02.2011 tarihinde ş Oltu T Tipi Kapalı Hapishanesinden başvuran Abdulhalik Orak, şu beyanlarda bulundu: “Ben şu an Oltu T Tipi Kapalı Hapishanesinde kalmaktayım. Daha önce Diyarbakır D Tipi Kapalı Hapishanesinde kalıyordum. Sağlık sorunlarım her ne kadar eskiye dayansa da, hapishane süreciyle birlikte sağlık sorunlarım katmerleşmiştir. Aldığım ceza 35 yıldır. Yaklaşık 4 yıldır hapishanendeyim. Diyarbakır hapishanende bulunduğum süreçte koşulların beraberinde getirdiği avantajlar oluyordu. Ancak Oltu T Tipi Kapalı Hapishanene geldiğimden beri (1,5 yıl) sağlık sorunlarım tekrar baş göstermiştir. Burada doğru düzgün tedavi koşulları yok. Sürekli ilaçlarla geçiştirme, erteleme yaklaşımı var. Her seferinde derdimizi hastalıklarımızı anlattığımızda bize bir sürü ilaç yazıyorlar. Verilen ilaçların da sadece geçici bir faydası oluyor. Doktor raporu ile sabitlenmiş hastalıklarım olduğu gibi, doktorlar tarafından daha teşhisi konulmamış hastalıklarım da vardır. Soğuk ve dumanlı ortamlarda bulunmama durumu var. Doktorlar tarafından tanı konulmamış hastalıklarım; nefes darlığı (uykuda çok zorlanıyorum), astım rahatsızlığı, akciğer rahatsızlığı, ülserden dolayı midemde oluşan yaralar, iltihaplaşma var. Dilime ve boğazıma sirayet etmiş durumda. Burnumda fazla et var. Şiddetli baş ağrısı ve burun akıntısı. Bağırsak rahatsızlığımla birlikte sürekli bir kabızlık sorunum var. Vücudumda da sürekli bir titreme oluyor. Sol tarafımda ağrı var. Elimve ayağımda kaşındı oluyor. Son dönemde sürekli mide krizleri geçiriyorum. Bu belirttiklerim sürekli bende olan hastalıklardır. Çok zorlanıyorum. Ne kadar derdimi doktorlara anlatsam da tedavi göremiyorum. Son dönemde bana bazı ilaçların isimlerini getirdiler. İlaçları kullanmam gerektiği söylendi. Fakat bugüne kadar ismi geçen ilaçların hiçbirini kullanmamışım. Yani ilaçlarımdan f arklı ilaçlar yazmışlar bana. Son derece yaşanana bir ihmal ve istismar durumu var. Bu ilaçların isimleri muaf ilaçlar bölümü olarak raporumda yer alıyor. Bu ilaçların bana 2010 yılının başlarında yazıldığı ancak yeni getirildiğini belirtmek isterim. Ben şu an raporumu da size gönderiyorum. İnanmanızı isterim, raporumda geçen hastalıkların on katı hastalığı barındırıyorum. Mide krizlerim sürekli hal almış durumda. Her defasında ölümün soğuk yüzüne dokunup yaşama tekrar dönüyorum. Sitemin biz siyasi tutuklulara karşı nasıl bir yaklaşım içinde olduğunu ilgili kamuoyu çok iyi bilmektedir. Bize dayatılan aleni bir şekilde ‘ölün’ dür. Ne hiçbir zaman gerçekçi bir rapor veriyorlar, ne de insani bir muameleye tabi tutuyorlar. Hastalıklarım olabildiğince ciddi ve tehlikelidir. Her kriz artık ölümün kapısını biraz daha aralamam oluyor. Böyle devam ederse çok uzun direnebileceğimi tahmin etmiyorum. Sizin de yapabileceğiniz fazla bir şey olabileceğini tahmin etmiyorum. İlgilenmeniz bizin yeterlidir. Her şeye rağmen yaşam pozitif bakan umutlu olan biriyim. Özgürlüğün adında saklı coşkusuyla hepinizi selamlıyorum.” (İHD Diyarbakır)
*23.03.2011 tarihinde başvuran Hezni Haykır, şu beyanlarda bulundu: “Ben 3 yıldır hapishanendeyim. 1 yıl 4 aydır Midyat hapishanendeyim. Siyasi sebeplerle hüküm giydim. 6 yıl ve hatırlamadığım 4 ay olması gerekir. Ceza aldım. Kalp rahatsızlığım ve nefes darlığım vardır. Ayrıca bilmediğim yerden sürekli sesler duymaktayım. Psikolojim çok bozuldu. 1 yıl ve 4 şu anda cezam kaldı. Her tarafımdan insan sesleri geliyor. Sürekli seni ve aileni öldürürüm şeklinde sesler gelmektedir. Bazen gece uykumdan bu sesler yüzünden uyanıyorum. Psikolojim çok bozuldu. Şu an da 70 yaşındayım ve bu sebeplerle tedavi edilmem gerekmektedir. Tedavim içinde hapishanenden çıkmak istiyorum. Duyduğum seslerin sahibini görmüyorum. Bazen iki kişinin sesini duyuyorum. Namaz kıldığımda bana sürekli küfür ediyorlar. ” (İHD Diyarbakır)
*02.04.2011 tarihinde başvuran Berkin Demir şu beyanlarda bulundu: “Eşim Mehmet Demir, yaklaşık 19 yıldır hükümlü olarak hapishanende bulunmaktadır. Eşim hapishanende ciddi sağlık sorunları yaşamaktadır. Bel fıtığı, boyun fıtığı, mide ülseri gibi rahatsızlıklarının yanında gözlerindeki bozukluklar nedeniyle de iki kez ameliyat olmuştur. Ayaklarının altında daha önce görmüş olduğu işkenceden dolayı nasırlar oluşmuş ve bu nedenle de ameliyat olmuştur. Eşim ameliyat gerekçesiyle Batman Hapishanenden Dicle Üniversitesi Araştırma Hastanesine getirildi. Ancak hastanede yer olmadığı gerekçesiyle ameliyatı ertelenerek Diyarbakır D Tipi Kapalı Hapishanene gönderildi. Eşim bütün bu sağlık sorunları nedeniyle hapishanende yaşaması gün geçtikçe zorlaşmaktadır. Bu nedenle eşimin biran önce tedavisinin sağlanması, şayet hapishane koşullarında sağlanamıyorsa tahliye edilmesini talep ediyorum. ”( İHD Diyarbakır)
*15.04.2011 tarihinde başvuran Aysel Çerçel Yalçin, şu beyanlarda bulundu: “Kardeşim Yılmaz Çerçel, 1993 yılında yargılandığı bir suçtan dolayı 30 yıl ceza aldı. Kardeşim hapishanendeyken ciddi sağlık sorunları yaşamaya başladı. Kendisine şizofren hastalığı tanısı konuldu. Dışarıda tedavi görmesi uygundur şeklinde rapor verildi. Bu rapor üzerine 2004 yılında tahliye oldu. Dışarıda tedavisini sağladık. Ancak 2006 yılında yeni infaz yasası çıkınca kardeşim tekrar hapishanene alındı. Hapishanene alındığında hastalığı devam ettiği için Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine yatırıldı. Yaklaşık 4 yıldır bu hastanede tutuklu olarak kalmaktadır. Daha önce hastanede servise çıkarılabiliyordu. Ancak şuan da adli suçluların yanında ve hiç dışarı çıkamıyor. Kardeşimin sağlık durumu gittikçe kötüye gitmekte olup bu koşullarda tedavisinin sağlanması imkânsızdır. Bu nedenle kardeşimin sağlık sorunlarıyla birebir ilgilenmeniz ve tedavisinin sağlanabilmesi için ivedi olarak tahliye edilmesini talep ediyorum.” (İHD Diyarbakır)
*10 Ocak’ta başvuruda bulunan Serdar Güzel, Kocaeli 1 No’lu F Tipinde kalan, korsokof sendromu ve kopnitif bozukluk teşhisi konan Sami Özbil’in (1977) Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sağlık Kurulu tarafından hapishane koşullarında kalmasının sağlığı için tehlike yaratacağı kararını vermesine rağmen, ailesinin tahliye talebinin reddedildiğini belirtti. Serdar Güzel ayrıca Sami Özbil’in kolon kanserine dönüşme riski taşıyan kron hastalığına yakalandığını ve bu hastalığının tedavisi olmadığını ifade etti.(İHD İstanbul)
*21 Ocak günü başvuruda bulunan Çilem Babahan, Rize Hapishanende kalan kardeşi Resul Yıldız’ın (1980) kalp ağrısı şikayetiyle doktora gittiğini, ancak kelepçeleri açılmadığı için muayeneyi reddettiğini bu nedenle hapishanene muayene edilmeden geri gönderildiğini ifade etti. (İHD İstanbul)
*26 Ocak günü gelerek başvuruda bulunan İsmail Tepeli, kızı Deniz Tepeli’nin (1977) Sincan F Tipi Kadın Hapishanende bulunduğunu, yumurtalıklarında 2.2 mm’lik kist olduğu ve kanaması tespit edilmesine rağmen Kırşehir’deki E tipi hapishanene sürgün edildiğini, oradan hastaneye gönderildiğini ve doktorun da aynı teşhisi koyduğunu belirtti. Kanser şüphesiyle ve patoloji/biyopsi yapılamadığı gerekçesiyle Ankara’ya sevkinin yapıldığını belirten İsmail Tepeli, Sincan Hapishane’ne sevk edilen Deniz Tepeli’nin, yanında 5 jandarma olduğundan muayenesinin yapılamadığını, daha sonra rahatsızlanıp revire kaldırıldığında aldığı patoloji ve biyopsi raporlarına bakılmaksızın herhangi bir sağlık sorunun olmadığının söylendiğini ifade etti. (İHD İstanbul)
*16 Şubat günü ulaşan mektupta, Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Hapishanende kalan Kemal Ayhan, bacaklarının deri altında 25 tel dikişi olduğunu, 2002 yılında dikişleri aldırmak istediğinde, hiç anestezi uygulamadan almaya kalkıştıklarını gördüğünde bunu reddedip aldırmaktan vazgeçtiğini, hapishanende yaşadığı darptan ötürü dikiş tellerinin birkaç tanesinin yerinden oynadığını ve koptuğunu belirtti. Ameliyat olmasına karar verilmesinin ardından, ameliyat sonrası 15 gün boyunca ihtiyaçlarını tek başına karşılayamaz raporu talep eden Kemal Ayhan’a “Yapamayız sen ağır müebbetliksin, ancak bu kadarını yapabiliriz (reviri kastederek), bir tane nöbetçi gardiyan koyacağız seslen yeter ” dediklerini belirten Ayhan, revirde sağlıksız şartlarda 3 gün boyunca kalmasına rağmen hiçbir görevlinin gelmediğini, çağrılarına kimsenin kulak asmadığını, sesini duyurmak için revirdeki sandalyeyi kapıya çarpıp kırdığı için de 3 gün hücre cezası aldığını ifade etti. (İHD İstanbul)
*17 Mart günü faks yolu ile ulaşan iki mektupta Muhittin Çeter, Servet Akkaş ve Ekrem Aktürk, 10.02.2011 günü yazılı olarak hazırladıkları Kürtçe savunmalarına hapishane idaresi el koyarak mahkemeye götürülmelerini engellediğini ifade etti. Bunun dışında, hastaneye götürülen ( ağır hastalar da dahil) kelepçelerinin çıkarılmadığını, tedaviye götürüldüklerinde çoğu kez tedavi edilmeden geri gönderildiklerini, bu şikayetlerini bildirdiklerinde Valilikten “Sonuç olarak; bu gibi şikâyetlerin hak aramaktan ziyade yasadışı talepler olduğu, bir manada çalışanları taciz amacı taşıdığı…” şeklinde bir yanıt aldıklarını belirttiler. (İHD İstanbul)
*05 Nisan günü başvuruda bulunan Deniz Çevrim, Bakırköy Kadın Tutukevinde tutuklu olarak bulunan kardeşi Pınar Çevrim’in kalp kapakçığında büyüme gibi ciddi bir kalp rahatsızlığına yakalandığını, bu hastalığın hapishane koşullarında oluştuğunu, daha önceden kardeşinin böyle bir rahatsızlığı olmadığını belirtti. Çevrim, kardeşi iki defa kalp krizi aşamasına gelince, ambulansla hastaneye götürüldüğünü, askerlerin hastaneye götürürken kardeşine devamlı hakaret ettiklerini, tedavi için gerekli ayda bir yapılması gereken iğnenin de kardeşine yapılmadığını ifade etti. (İHD İstanbul)
*20 Haziran günü başvuruda bulunan Suzan Zengin, yaklaşık 2 yıl kaldığı hapishane koşullarında yüksek tansiyon, ülser, kemik erimesi, kolesterol gibi kronik rahatsızlıkları artmaya başladığını, bu süre zarfında bunlara yeni sağlık sorunlarımda eklendiğini, örneğin yüzünde kist oluştuğunu ve ameliyat olduğunu ifade etti. Tedavi amaçlı hapishanende fazla antibiyotik yüklemesinden dolayı sürekli tekrarlayan alerjik reaksiyonlar olmaya başladığını, her iki göğsünde şişlikler ve ağrılar oluştuğunu, ayrıca ağzında kist ve enfeksiyon olduğunu belirtti. (İHD İstanbul)
*13 Temmuz günü, Kırıkkale F Tipi Hapishanesinde kalan Osman Evcan’ın vejetaryen olmasına rağmen hapishane yönetiminin uygun yemekler vermediği; uygulama nedeniyle Osman Evcan’ın yazdığı şikâyet dilekçelerine el konulduğu ve hastalığı nedeniyle götürüldüğü hastanede doktor muayenesi sırasında kelepçelerinin çıkarılmadığı öğrenildi. (İHD İstanbul)
*19 Temmuz günü, yapmış olduğu başvuruda bulunan Pınar Banur Bilgiç, Kandıra 1 No’lu F Tipi Hapishanesinde kalan Ayhan Duyku’nun haziran ayı başından beri süngerli odaya götürülerek baskı ve işkence gördüğünü, bazı gardiyanların kendisini intihara teşvik ettiklerini, yumurtalıklarında ciddi sorun olmasına rağmen tedavi koşullarının sağlanmadığını ifade etti. (İHD İstanbul)
*18 Ağustos günü ulaşan mektupta Serdal Duman, 2009’dan beri hapishanende olduğunu, 7 yıldır böbrek hastası olduğunu, haftanın 3 günü diyalize bağlandığını ve ancak bu sayede yaşadığını belirtti. Babasının ona bir böbreğini vermek istediğini ifade eden Serdal Duman, bu hastane koşullarında bunun mümkün olmadığını belirtti(İHD İstanbul)
*5 Ekim günü, Kandıra (Kocaeli) 1 No’lu F Tipi Hapishanesinde kalan Sami Özbil’in Crohn hastası olmasına rağmen hapishane yönetiminin hastalığa uygun diyet yemekler vermediği; bu nedenle Sami Özbil’in sindirim kanallarının iltihaplandığı öğrenildi. (İHD İstanbul)
*2 Kasım’da başvuruda bulunan Derya Geçer, babası Necmi Aksoy’un (1963) 11 aydan beri Silivri Hapishanende olduğunu, babasının kanser olduğunu, ancak Silivri Devlet Hastanesinde Onkoloji Bölümü olmadığından babasının tedavisi için uygun bir hastane olmadığını ifade etti. Babasına Risterdal adlı şizofreni hastalarına verilen ilacın verildiğini belirten Geçer, babasının akli dengesinde bir sorun olduğundan endişe duyduklarını belirtti. (İHD İstanbul)
*10 Kasım’da başvuruda bulunan Altun Gül, Rize Kalkandere Hapishanesinde bulunan kardeşi Müslüm Şenses’in şeker hastası olduğunu, hapishanende ona gerekli ilaçların verilmediğini, kardeşinin 1 yıl önce Van Hapishanendeyken kalp krizi ve yüz felci geçirdiğini, buna yönelik tedavinin de tam olarak yapılmadığını ifade etti. (İHD İstanbul)
*21 Kasım günü başvuruda bulunan Vezire Ürey, eşi Mahmut Ürey (1952)’in haksız yere tutuklandığını, safra kesesinde taş olduğunu belirtmesine karşın gerekli tedavi imkanlarının sunulmadığını, daha sonra durumu ağırlaşınca ameliyat edildiğini, ancak şu an Metris Hapishanesinde tek kişilik bir yerde tutulduğunu ve kendisine bakacak durumu olmadığını ifade etti. (İHD İstanbul)
*28 Kasım günü başvuruda bulunan Ali Bulut, kızı Zeliha Bulut’un (1974)hastalığı için hastaneye götürülürken yanındaki görevlilerin doktora “Bu terörist” dediklerini, bunun üzerine Zeliha Bulut’un o askerin odadan çıkarılmasını talep ettiğini, bunun üzerine ikinci bir muayene için başka bir bölüme gitmesi gerekirken, bir günde iki bölüme birden gidemezsin diyerek apar topar Bulut’un hapishanene götürüldüğünü belirtti. Adana şb
*04- 01. 2011 tarihinde Turan Erenin yapmış olduğu başvuruda kürkçüler hapishanesinde tutuklu bulunan oğlu ozan erenin hapishaneye düşmeden önce pisikolojik tedavi gördüğünü ve hapishane doktoru Deniz Koray’ın oğlunun bu şartlarda tedavisinin mümkün olmadığını, hapishane koşullarında kalmasının hayati tehlike oluşturduğunu ve psikolojik tedavi gördüğüne dair iki adet raporunun olmasına rağmen tahliyesinin yapılmadığını belirtmiştir.Adana şb
*25. 01. 2011 tarihinde Serdar Yüce Ayın yapmış olduğu başvuruda kürkçüler hapishanesinden tahliye olduğunu ve hapishanede kaldığı sure içerisinde siyasi tutuklu ve hükümlülerin 10 saatlik sohbet hakkını kullanamadıklarını, doktorların düşmanca yaklaşımları ve birçok ciddi hastalıkları tedavi etmeden psikolojik olduğunu, hapishanede yemeklerin çok kötü çıktığını bu yedikleri yiyen mahpusların hastalandıklarını, gardiyanların mahpuslara psikolojik baskı yaptığını belirtmiştir.Adana şb
*19. 04,2011 tarihinde Çetin Altanın yapmış olduğu başvuruda oğlu Abdullah Altanın kürkçüler F tipi hapishanesinde hükümlü olduğunu ve kalbinden rahatsız olduğunu ve bazı damarlarında yaralar oluştuğunu belirtip tedavisinin yeterince yapılmadığını, tam teşekküllü bir hastanede yapılmasını talep eden başvuruda belirtmiştir. Adana şb
*Tarihi belirtmeyen bir şekilde yazılı başvuruda bulunan İbrahim Halil GÜNGÖR “Bulunduğum Bingöl M Tipi Kapalı Hapishanesinde birçok hastalıkla baş başayım. Elazığ Eğitim ve araştırma Hastanesinde 3 ay tedavi gördüm, iyileşmeden taburcu oldum. Akut Pankreaitit hastalığı geçirdim. O iltihaplar devam ediyor. Mide ve bağırsaklarımdaki gaz nedeniyle insanlar arasında kalamıyorum.koğuşlar Beni Kabul etmiyor, o nedenle müşahede altındayım. Aylardır yalnız yaşıyorum, aylardır yalnız yaşıyorum, koşullarım çok zor. (İHD- GM)
*30.11.2011 Tarihi’nde yazılı başvuruda NESİMİ KALKAN” Bulunduğum Erzurum H Tipi Hapishanesinde 5 yıldır ağırlaşmış ve sürekli kalıcı olan çölyak hastalığını yaşıyorum.hastane raporlarına rağmen, gerekli bakım ve beslenmeyi yapamıyorum.bu yüzden lenf kanseri ve siroz kanseriyle yüz yüzeyim.şuan bağırsaklarım kanıyor ve iltihap akıtıyor.cezaevleri genel müdürlüğüne heyet raporlarımla birlikte, idarenin burada hastanede bakamayız, ailesine muhtaçtır, nakli gereklidir diyen üst yazısına rağmen, nakil talebim ret ediliyor. (İHD- GM)
*20.10.2011 Tarihi’nde yazılı başvuruda Süleyman ARAÇ” Bulunduğum Ankara F Tipi Yüksek Güvenlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda gönderdiğim başvuru dilekçelerimin büyük bir bölümünün Ceza İnfaz Kurumu tarafından işleme konulmadığı imha ettiği aşikardır,yaptığım şikayet dilekçelerim de imha edildiğidir.Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi acil polikliniğinde refakat ettiği , şahsıma telkin, yönlendirme, ve baskı kurarak, sözde işimiz çabuk bitsin buradan gidelim, sözlerini görevli hekime söylemem için, şahsıma baskı kurduğu. . (İHD- GM)
*08.07.2011 tarihinde yazılı başvuruda bulunan; Adana F Tipi Hapishanende bulunan Abdurahim BALICAK “koğuş arkadaşım olan Ali ÇELİK (1934 77 yaşında) sağlık durumu hapishanende kalmasına uygun değil. Malatya’ da prostat kanseri tedavisi görürken eski dosyasının onanmasıyla tedavisi yarıda kesilip tutuklanmış. Önce Malatya hapishanene konulmuş sonra tedavi için Kayseri’ ye kadar gönderilmiş daha sonra tekrar Malatya ya gönderilmiş. En son Adana’ya gönderilmiş. Buradaki doktorlar tedavi yerine işkence yapma noktasındadır. Tedavi gördüğü hastanede elleri kelepçeyle yatağa bağlı. Yaşamdaki ihtiyaçlarını güçlükle yapabiliyor. . (İHD- GM)
*15.08.2011 tarihinde yazılı başvuruda bulunan; Tekirdağ F Tipi Hapishanende halen tutuklu olan Gülnaz AKKURT engelli olduğu halde 4 yıla yakındır halen tutuklu tutuluyor. %85 görme engelli olmasına rağmen 4 yıldır F Tipi gibi ağır tecrit koşullarında tutuklu tutuluyor. Bu durumda kendi özel ihtiyaçlarını karşılayacak durumda değildir. Bu durumda bile 8 yıl kusur hapis cezası verilmiş. Vücudunda aşırı sivilcelenme ve ağızda yaralar çıkmakta. F Tipi koşullarının yarattığı diğer hastalıklarda kendini göstermeye başlamış durumda. (İHD- GM)
*Elfo Ürper, Şırnak’ın Silopi ilçesinden olup 7 yıla yakındır hapishanede yatmaktadır. Ürper’in gerçek yaşı 75 olduğunu ancak kimlikte küçük yazdıklarından dolayı 53 yaşında görülmektedir. Zaten nüfusta oğlu ondan 10 yaş büyük kaydedilmiştir. Bunun üzerine oğlu onun üzerine değil de kuması üzerine kaydedilmiştir. Elfo Ürper 15 Ağustos 2005’te örgüt üyesi olmaktan tutuklanır ve ağır cezaya mahkûm edilir. Sonra Ürper Muş hapishanene sürgün edilir. Ürper, bir süre Muş hapishanende kaldıktan sonra oğlunun da tutuklu bulunduğu Batman M tipi kapalı hapishanene sevkini ister. Sevk talebi kabul edilince onu da oğlunun tutuklu bulunduğu Batman hapishanene getiriyorlar. Yıllardır Batman hapishanende yaşama mücadelesini veriyor.Elfo Ürper raşitizm hastalığına yakalanmış ve yüksek tansiyonu olan bir tutukludur. Başta mecburi kişisel ihtiyacı olan banyo ve lavabo gibi ihtiyaçlar, ayakları tutmadığından dolayı kendi başına gideremeyip, yanında bulunan arkadaşlarından yardım isteyerek giderebiliyor. Bu da psikolojisi üzerine olumsuz etki yaratıyor. (İHD- GM)
*Davut Aslan 10.10.2011 tarihinde yapmış olduğu başvurusunda Rize Kalkandere Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunmakta olan Mehmet Aslan’ın(Bessi-Hüseyin, 01/01/1957, Kızıltepe) yaşadıklarını “kardeşim kötü hapishane koşulları nedeniyle astım, şeker ve bronşit hastalıklarına yakalandı. Yaşadığı hastalıklar nedeniyle Mardin Hapishanendeyken doktorunun belirlediği şekilde beslenebiliyordu. Ancak şu anda bulunduğu Rize Kalkandere Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda doktor raporu olmasına rağmen sağlığını kötü etkileyecek şekilde beslenmeye mecbur kalmaktadır. Koşullarının düzeltilmesi için yaptığı tüm başvurular sonuçsuz kalmaktadır. Bu haliyle kardeşim adeta ölüme terk edilmiş durumdadır.” şeklinde anlatmıştır. İHD İZMİR
Dostları ilə paylaş: |