Senin esrarı miracın fena fillah olan bildi
Bekabillah bulan erdi o zevke ya Resulallah
Makamı kabe kavseyine nebiler hep ayak bastı
Ev edna sırrına sadrı emınsin ya Resulallah
Sen ol bir şahı kevneyinsin kamu kullar sana muhtaç
Samed ismine masharsın şefisin ya Resulallah
Makamı Mahmudun sırrın sana bahşeyledi Allah
Reisi enbiya sensin imamsın ya Resulallah
Sen ol bahri hakayikten çıkan bir dürrü yektasın
Sarraflar kıymetini taktir edemez ya Resulallah
Ol bahri ilmin emvacı yedi kat gökleri aştı
Ol sahrayı amanın ankasısın ya Resulallah
Sen ol mahbubu hazretsin seni vasfedemez FEHMİ
Sen ol mahzeni hikmetsin hakisin ya Resulallah
Peygamber efendimize sordular,ya Resulallah ilk yaratık nedir. Evvela benim Ruhum halk edildi ya Cabir dedi. Bu Ruha küllü Ruh denildi. Sonra Cenabı hak bu Ruha in aşağıların aşağısına buyurdu. Ruh evvela puaş idi. Toprak rengini aldı. Sonra bitki, bitki rengini,sonra Hayvan hayvan rengini,ve sonra İnsan insan rengini aldı. Velhasıl böylece bütün kainat Muhammed Mustafadan ve Nurundan almıştır. Bu itibarla bütün kainatın ibdidası oldu. Nübüvvet itibariyle evvela gelmiş, feraiz itibariyle batın olup nevafilde ise batın olmamıştır. Evvel, Ahir, Zahir, Batın olmuştur.Resulullah efendimizin esrarı miraçı fenafillah olanlar bildi,beka billah olanlarda o miraçın zevkine erdiler. Ehline malumdur. Tevhid yedi makamdan ibarettir. Altıncı makam ki kabe kavseyindir. Oraya kadar yükselinir. Ondan sonraki makam ise ev ednanın sırrıdır. Orası yalnız Peygamber efendimize mahsus olduğundan onun sadrı onun için makamı mahsus olmuştur. Bunun için bütün Peygamberler ve Kainat ona muhtaçtır.
Bu sebebten alemlere rahmet olarak gönderilmiştir. Çünkü o hakikat denizinden çıkan bir dürrü yektadır. Sarraflar onun kıymetini taktir edemez. O ilim denizinin dalgaları yedi kat gökleri aşmış,o bahri ummanın ankasıdır. Peygamberimize soruyorlar:Bu alem yokiken Allah nerede idi, o umma idi buyurdular. Resulullah efendimiz daima Kainat sahrasında umma olup uçup dolaşıyor. Ummanın ne olduğunu Mısrı Niyazi hz.leri bir sözünde açıklıyor.
Vechi ummadır, gör sen nedendir.
hayret bana öyle ise orası hayret yeridir.
Bunun için Peygamber efendimiz : Ya Rabbi benim hayretimi artır demişlerdır. İşte orası makamı Mahmuddur.ve yalnız ona mahsustur. Onun için rahmeten lil alemin denildi. Cenabı hak cümlemizi şefaatına nail eylesin. Amin...
34-
Uluhiyette ahad sensin Allahım benim
Senin şanındır Samed sensin Allahım benim
Dünyayı var etmeden ademi halk etmeden
Ruhlar beli demeden sensin Allahım benim
Cenabı Allah, Allah adını uluhiyet mertebesinde almıştır. Henüz daha ne dünya nede adem yaratılmamıştı.cenabı Allah uluhiyetinden rububiyetine tecelli etti. Rububiyetinde iki yüzü vardır. Bir yüzü ubidiyet olan kulluk yüzüdür. Bir yüzüde Rab lık yüzü olan irşad eden ve terbiye eden kemalat yüzüdür. Meratibi ilahiye tahsilini yaptıktan sonra anladımki: Mülkünde senden başkası yoktur. alnızsenin yüzün bakidir. Dolayısıyle de, bütün sıfatlarından tecelli eden sensin. Ancak kesret alemine tecelli ettikten sonra, dünya ve adem denen esmalar isim almışlardır. Yoksa uluhiyetinde iken dünya ve adem açığa çıkmadığı için gizlilikte idi. İşte o zaman dünya ve ademide halk etmemiştin.Mazharlardan henüz tecelli etmeden Ruhlarda sen bizim Rabbımız dememişlerdi. İşte,ben seni o Uluhiyetinden Rububiyetine tecelli ederek Rablığınla zevk ediyorum diyor.
Ben bir cüzi akdemim Ruhundan üflenmeyim
Güneşten bir zerreyim sensin Allahım benim
Ben kadre idim yol aştım akıp nehre ulaştım
Çağlayıp bahre düştüm sensin Allahım benim
İnsan manada alemi kübradır. Fakat unsuriyet yönüyle bir nokta kadar küçük bir varlıktır. İşte Fehmi hz.leri efendisinin mazharından veya efendi resminden ona Ruh üfürenin Rabbı olduğunun idrakiyle Ruhundan üflenmeyim. senin gibi bir güneştende ışık ve nurunu alan bir yıldızım. Ben kadre idim yol aştım akıp nehre ulaştım, Yağmur yağdığı zaman küçük damlaıklar birikerek ırmak ve daha sonra nehir olup deryalara yol aldığı gibi; Bir salikte Mürşidi kamilinde tahsil ederek cehaletinden kurtulup ilim ve irfaniyetiyle kendi varlığının olmadığını anlayınca Cenabı hakkın varlığında yok olarak hakta hak olmakla o deryada var olur. İşte Mürşidi kamillerin görevide budur. Saliklerin kendilerine nisbet ettikleri vücut varlıklarını. ifnaedip, vücud varlıklarının kendilerinin olmadığını, Cenabı hakkın olduğunu idrak edip yaşamlarını ona göre mutluluk içinde devam etmelerıdir.
FEHMİde sen alimsin her umurda hakimsin
Sen duyar sen görürsün sensin Allahım benim
İlim Allahın bir sıfatıdır.Nerde tecelli ederse alim adını alır. İşte Fehmi hz.lerine tecelli eden bu ilimle, ya Rab sen alimsin her yerdede adaletinle her tecellini yerli yerinde zuhur ettirirsin .Çünkü benden duyan, benden gören sensin diyerek cenabı hakkın kendi mazharından kemalatıyla açığa çıktığını, kendinin hiç bir varlığının olmadığını yalnız bir mazhar olarak esmanın gereği bu ifadeleri kullandığını söylemiş oluyor.
35-
Kuruldu ol bezmi ezel ikrarın verenler gelsin
Açıldı gülşeni vahdet ol gülü derenler gelsin
Okundu birliğe ezan huzurda duranlar gelsin
Olundu farza ikamet imama uyanlar gelsin
Cenabı Allah Araf suresi 172: ayeti kerimesinde Ruhlar aleminde ben sizin Rabbınız değilmiyim diye Ruhlara hitap etti. İşte o zaman bu zamandır. Bezmi ezelde evet sen bizim Rabbımızsın diyenler gelsin. Mürşidi kamilin huzurunda işte o meclis kuruldu. Muhammed yüzünden o Cenabı hakkın davetine icabet etsin. Çünkü Mürşidi kamiller Peygamberlerin varisi olarak zahir ve batında. ezan okuyup duruyorlar yani davet ediyorlar. Kendi insanı asliyeni öğrenmen için günün imamı olan insani kamile tabi ol ve vakit geçirmeden icabet et.
Şarabı aşkı içenler mest olup meydana gelsin
Şemi Tevhide can atan yanmağa pervane gelsin
İlmi esrarı bilenler mektebi irfane gelsin
Muhabbet bahrına dalan dergahı seyrana gelsin
Cenabı hakkın sevgisinden Aşk içkisini içip, kendinden geçen salikler Tevhid Nuru ile Nurlandıklarında, sonsuz zevk almalarından mütevellit yandıklarının hiç farkına varmazlar. Aynen lambakelebekleri gibi. Onlarda saatlerce ışığın etrafında döne, döne kendilerini helak ederler. Bizlerde o sevgi içkisini Mürşidi kamilden içip kendimize nisbet ettiğimiz varlığımızı Helak edebilirsek muradımıza ermiş oluruz.
Dost için cana kıyanlar meclisi kübraya gelsin
Kevseri Aliden içen FEHMİden peymane gelsin
Bu meclis Allah için canını feda edenler içindir. Canını feda etmek isteyenler, cennet suyu olan kevseri yani ilmi ledünü , hakikat şehrinin kapısı olan Ali yani Mürşidi kamil olan Fehmi hz.lerinden kadeh kadeh içmek için onun sohbetlerine gelsin buyuruyorlar.
36-
Aldır beni aldır beni dost yoluna döndür beni
Bak yüzüme güldür beni aşıkın olayım senin
Yandır beni yandır beni pervaneye döndür beni
Senlik ile doldur beni hayranın olayım senin
Fehmi hz.leri burada dua ederek, Rabbına diyorki, benim varlığımın olmadığını, varlık sahibinin sen olduğunu bana lütfet. Senin sevgin beni o kadar sarsınki, senden başkasını görmeyeyim. İkilikte daima huzursuzluk ve mutsuzluk vardır. İhtilaflar hep ikiliktedir. Kişi birliğe geçerse yüzü daima güler. Onun için sende sen olayımda,her an ayrı tecellilerini hayretle zevk edeyim.
Al beni benlik kalmasın senden gayri var kalmasın
Perde hicap hiç olmasın seyranın olayım senin
Aşık oldum çün ben sana hub cemalin göster bana
Bir kez bakam senden sana irfanın olayım senin
Bir kişi insanı kamile gelip Tevhid mertebelerinde, efalinin, sıfatının ve vücudunun olmadığını, bunların cenabı hakkın olduğunu idrak ettiğinde zulmani perdeleri kaldırılmiş olur. Artık o mashardan bilen ve gören cenabı hak olmuş olur. İşte senden sana cemalini göreyim. demesi irfaniyetle tecellileri seyretmesi demektir. Gurbete çıktım çağında düştüm kesret pazarında Bülbül gibi dost bağında figanın olayım senin
Aşkını verdin sen bana yandım yakıldım ben sana
Gece gündüz hep bana seyranın olayım senin
Bir ayeti kerimede: ”Bizler Allahtan geldik tekrar Allaha rücu edeceğiz” Buyurulmaktadır. İşte bizler Rabbımızın vahdaniyet deryasından geldik ve bu kesret alemine gurbete çıktık. Bu alemde günümüzü tamamlayınca tekrar vahdaniyet deryasına dönmekle Rabbımıza kavuşacagız. Yalnız bu aleme başı boş gönderilmiş değiliz. Bir Arifin: Beka mülkünden eyledik teşrif bu darı fenaya imtihan için, Gece gündüz niyazim odurki, cemali pakını anlamak için dediği gibi bu kesret aleminde gülün dalında seherlerde öten bülbül gibi bizde daima zikredelim. Sen bu Aşkı bize vermezsen biz seni nasıl zikrederiz. Bizden bu Aşkını eksik etme diyor.
Talibi oldum ruyuna yandım yakıldım uğruna
Şefkat eyle ben kuluna kurbanın olayım senin
Ya Rabbi senin cemalullahına talibim onun uğruna yanıp yakılıyorum. Bu fakire şefkat eylede daima cemal yüzünü göster. bunu çok arzu ediyorum.
37-
Eya ey abidi Rahman edeptir hak bize ilan
Kalanlar şirki hafide bulamaz derdine derman
Bu şirk iki kısımdır hem biri şirki celidir bil
Biri şirki hafidir hem bunu bilmedi cahilan
Şirk ne demektir. Şirk Allaha ortak koşmaktır. Resulullah efendimiz “Ben ümmetimin cehri şirkinden korkmam fakat hafi şirkinden emin değilim” buyurmuşlardır. Onun için şirk ikidir. Birisi cehri şirk, biriside gizli şirktir. Bunu cahiller bilmez.
Odur şirki celi bil kim ederler saneme secde
Bu alem maverasında nedir bilmezler ol Subhan
Gel ol şirki hafiden kim biraz sırlar edem ifşa
İşitip olalar irşad okuyan cümle salikan
Cehli şirkte olanlar puta secdeederler çünkü onların Allah hakkında bir bilinçleri yoktur. Ya canlandırdıkları hayallerindeki puta ibadet etmekteler, veya Mürşüdüm diyebildikleri Mürşidlerinden tecelli eden kemalata değilde onun resmine secde ederler. her ikiside puttur.
İkidir şirki hafi hem biri ameldedir bil kim
Biri itikatında hem buna şahit durur kuran
Amelde şirk odur bil kim edersin gayre muhabbet
Uyarsın nefs hevasına olursun nefse abidan
Hafi şirk ikidir.
1 - İtikattaki şirk
2 - Ameldeki şirktir
İtikatımız imamı maturi meshebidir.
O ise ehli sünnet vel cemaattır. Yani cenabı Allahın bu alemde beş tecellisi ile zuhura geldiğini bilmek ve inanmaktır.
Bunlar:
1 - Zatı 2 - Sıfatları 3 - Esmaları 4 - Efali 5 - Asarı
Yani eserleriyle zuhura gelmesinden ibarettir. Bir hadisi kudside : “Ben gizli bir hazine idim bilinmekliğimi murat ettim, bu halkı halk eyledim. ”bunun isbatıdır. Çünkü zat olarak gizlilikte olan Cenabı Allah sıfatlarına tecelli etti. Her sıfat esma alarak fiilleriyle şekillendi, ve eserleriyle göründü onun için itikatımızı zanda hayelde değil, bizzat duyarak ve görerek inanırsak mülkünde ondan başkasının olmadığının inancı ile itikattaki şirkten kurtulmuş oluruz. Yoksa iki varlık kabul etmek daima şirktir. Ameldeki şirkte : Hak ve hakikatı bilmemekten mütevellit gayriye ibadet etmek ve muhabbet etmektir. Çünkü sen ayrı hak ayrı olarak ona ibadet edersen nefsine tabi olmaktan mütevellit ikilik içersinde şirkten kurtulmuş olamazsın.Zira sende güç ve kuvvet var, onunla ibadet ediyorsun .Ayrıca Allahta güç ve kuvvet benimdir diyor. Bu şirk yani ikilik ve ortak koşmak değilmidir. İşte bunun farkını öğrenmek istiyorsan bir Mürşidi kamile git ve öğrenerek bu şirkten kurtul Yoksa Allaha değilde nefsinekul olmaktan kurtulamazsın.
Gece gündüz budur fikri ki doğmuş kalbine zikri
Tasavvur etti kalbinde oyunbaz halleri her an
Onlar hakkın mudillun esmasına mazhar olmuşlar
Ol esma onların rabbı ederler secde gafilan
Bir kişi itikatını düzeltmeden ne kadar ibadet ve taat yapsa dahi fikrindeki ikilik zikri onu hak ve hakikattan uzaklaştırıp çeşitli sapık inançlara sürükler. Onun için gafil olarak Allaha ibadet ediyorum diye o esmaya ibadet ederler. Şuara suresi ayet 23: “Allahla birlikte başka ilahlara ibadet etmeyiniz.” buyurulmuştur. Çünkü kişiye şah damarından yakın olan Allah-ı bilmemekten mütevellit, onunla beraber hayalindeki veya zahir bir esma olarak hak diye kabullendiği ilahlara ibadet etmeyiniz demektir.
Onlardır nefse arif değildir Rabbını bilmez
Onlar ol şerri devabtır ki etti nefsleri tuğyan
İkinçi şirk budur bil kim mutekidir itikatında
Bu şirkin azamıdır kim bunu bilmezdi zahiran
Bu cahil kişiler nefslerine arif olmadıkları için onlar Rabbını bilmezler. Çünkü yaradılışlarında kötü istidatlı olmaları nedeniyle en büyük günah olan şirk ehli olduklarını bilemezler. Bir hadisi şerifte . “Nefsini bilen Rabbını bilir” buyurulmuştur. Nefsini bilmeden şirkten kurtulmak mümkün değildir.
Eder secde kuru yerde ki bilmez Rabbını nerde
Olur kendi hakka perde budur sahibi kamisan
Olur abit hakkın gayri ki kendi gayri hak gayri
Onlar zenbi vücuttur hem erişemez onlara gufran
Bir kişi Rabbını bilmiyorsa kuru kuru yere secde ediyor demektir. Çünkü kendi ayrı Rabbı ayrı olarak ibadet ederse,kişinin kendi varlığı Rabbını bilmek ve görmeğe engel olur. Resulullah efendimiz: “Vücud günahından daha büyük bir günah tasavvur edemiyorum” buyurmuşlardır. Şu halde kişinin varlığı en büyük günahtır. Onun için bu kişilerin kendi varlıkları en büyük günah olması nedeniyle onlara Rabbımın bağışlaması erişmez. Onlar bu şirkten kurtulmadıkları müddetce ibadet ve taatları taklitten öteye geçmez.
İlahi nice edelim sana tesbihu taktisler
Ki biz fani zülaliz hem göründük cümlemiz bir can
Alan sensin veren sensin gören ve görünen sensin
İşiten söyleyen sensin yine sensin o mahmudan
Bu FEHMİnin haceti senden bana bildirdi ben bilmem
Bilen ve bilinenn sensin senindir ilim ile irfan
İlahi ya Rabbı seni ne kadar yüceltsem ve öğsem yinede azdır. Bizler ise faniyiz. Yani yokuz. Biz lerin hepsinden görünen senin varlığındır. İlimde senin irfaniyette senin dir. Bizlerden kemalatınla tecelli edersen ançaksın bilebiliriz. Yoksa varlığımız yokki bilelim. Sen bizlere lütfeyle .Alan sen veren sensin gören sen görünen sensin. işiten sen işitilende sensin.
38-
Esti çün badı saba kalmadı gayri heva
Doğdu güneş maşrıktan hiç dolanmaz gün oldu
Gitti kış hiç kalmadı nihayetsiz yaz oldu
İlk baharın bülbülü gülün dalına kondu
Sabah rüzgarı kişinin gönlünde estimi gayriyete olan istidat ve hevesi yok olur. Sabah rüzgarı nedir. Sabah rüzgarı bir salikin üç defa Allah Allah Allah diyerek idrakiyle fena fillah olmasıdır. Kişi fena fillah olunca Ruh güneşi onun kalbine doğar. ve hiç bir zamanda artık batmaz. Kalbin Ruh penceresi açıldığı için,kalbin nur ziyası ; Göz,Kulak,Dil gibi sıfatlarından görünmeye başlayınca kişinin haktan uzaklık kışı artık kalmaz. İlk baharda güllerin dalında öten bülbüller gibi bir salikin Ruh bülbülüde kişinin sıfatlarından ötmeye başlar. Daha evvel zikirde iken Allah Allah Allah diyen salik artık ikilikten kurtulmuş, Ruh güneşinin gönlünde doğmasıyla sıfatları olan vücut ülkesinin güllerinin dalında Ruhun sıfatlarından tecellisiyle kendini göstermiştir.
Yok olmadan var olmaz var dahi yoktan olmaz
Anladım çün ben beni hep görünen hak oldu
Gül kokanlar gül oldu bülbüle didar oldu
Kaftan kafa hükmeden mülke Süleyman oldu
Mürşidi kamile geldiğinde anladımki;benim diye bildiğim varlığım yokmuş. Bu varlık cenabı hakkın olduğunu öğrendim. Varlık hicabım açılınca da meğer hep görünen hak imiş Cenab-ı hakkı kemalatıyla zuhura getiren Muhammede gül denilmektedir. Kimki cenabı hakkı Rahmaniyeti ile açığa çıkardı, işte onlar ruh bülbülüne sevgili olurlar. Çünkü Allah bilinmekliğini istemiştır. Kemalatıyla zuhura gelen Muhammed sıfatınıda açığa çıkmasına vesile olduğu için sevecektır. Sevdiği o kulunun hem ten kafı hemde can kafı mülküne Süleyman olarak hükmedecektir.
Sır idi zahir oldu Nur idi Batın oldu
Hep gönüller bir oldu Evvel Ahir ol oldu
Geçtim Dünya deminden hem ukbanın seyrinden
Len terani yok bana güle gül didar oldu
Cenabı hak daha evvel gizli idi. Bilinmekliğini istediği için Mürşidimden tahsille makamı cemde,Ruhullah olarak zahir oldu Nura tebdil olarak Muhammed sıfatlarında tecellisiyle esma alarak batın oldu. İşte suret ve siretimin Tevhid olarak idrakı, bana evvel ,ahir,zahir,ve batının birlik zevkini tattırdı. Artık yağmur tanesinin ister bulut, ister kar olarak görünmesi beni yanıltmıyor. Hangi şekil ve yerde görünürse görünsün aslının ne olduğunu zevk ediyorum buyuruyorlar. Geçtim dünya deminden yani sevgisinden, hemde Ahiret sevgisinden; Çünkü dünya beni haktan uzaklaştırıyordu.Ahirette huri, gılman gibi yapılan ibadet ve taatların karşılığı verilen cennet nimetleri, ben bunları istemem yalnız cemalullahını seyretmeni isterim. Elhamdulullah bana len terani yani zannettiğin gibi beni göremezsin hitabıda olmaz. Çünkü seni zanda değil bizzat gül olan Muhammedlerde kemalatınla tecellilerini görüyorum. Rahman yüzünü onlarda müşahede ediyorum.
Dostu buldum tenhada konuştum kana kana
TALİBİden görünen kendisi canan oldu
Artık dostum olan cenabı haktan başka bir varlık kalmadığı için baş başa, kana kana konuştum. Yani mülkünde ondan başkası kalmayınca benim diye ifade ettiğim sıfatından daima her an ayrı,ayrı tecellisi, hakkın sıfatı olan Muhammedle konuşmasıdır. Çünkü tecelli eden kendisi, tecelli olunan sıfatta kendisi olduğuna göre candan görünen canandır.
39-
Senin ismin biri Ahmet çü geldin aleme Rahmet
Sadakatla sana biat eden dönmez misakından
Hayat bahşeyledin nice ölüler eyledin ihya
Dirileri fenafillah uyandırdın niyamından
Peygamber efendimizin vahdaniyetteki bir adı Ahmeddir. Aşık Niyazi divanında: Sümmedanada Ahmed, ve tedallada Muhammed, ve kane kavseyinde Mustafa, ev ednada Mahmutsun ya Resullullah buyurmuşlardır. Onun için vahdaniyet deryasından bu kesret alemine rahmetinle tecellini gösterdiğin gibi Mürşidi kamilimin levhi mahfuzundan benim gibi saliklere rahmetinle zuhur ettin. elbette sana tabi olanlar sözünden dönmezler. Zira bizlerin gönlü daha evvel hep ölü idi. Nefesinle bizlerin ölü kalplerimizi dirilterek gaflet uykusundan uyandırdın .Yani kendi varlığımızı hakkın varlığında yok ederek fenafillah olduk. Ve hakkın varlığı ile dirildik.
Senin ol bahri ilminden bilenler bildi bir zerre
İçenler içti bir kadre şarabı has zülalindan
Vücudu kabri kuddusu ziyaret edene müzde
Şefaatın olur vacip işittiler lisanından
Peygamber efendimiz bir hadisi şeriflerinde: “Hiç bir yerden kurtuluş bulamadığın zaman kabir ehlinden istimdat isteyiniz” buyuruyorlar. Bu kabir ehli bizlerin bildiği gibi toprak altındaki Evliyalardan değil,vücut kabirlerinde olan ilmiyle amil Mürşidi kamillerden yardım isteyiniz demek istiyor. İşte kendi varlığını hakkın varlığında yok edıp o mazhardan irşat edenin Cenabı hak olduğunun bilinci ile onlara biat edenler, onlardaki irfaniyet ve kemalatı elde ettiler.
Hitabı bezmi ezelde görenler gördüler yüzün
Ol şemsten bedr olanlar geçerler hep masivadan
O kabri manevi içre vücudun görseler zühhat
Atardı şema pervane gibi canın ferahından
O kabri bildiler FEHMİ cihanda ancak arifler
Şefaat buldular onlar kim o sultanla likasından
Salikler Mürşidi kamilin dizi dibinde aldıkları telkinatla manevi güneşin nurlarını. kendi gönüllerinde gördüler Cehalet ve gayriyet zulmaniyetlerini yok ettiler. Bir ayın gece karanlığında her tarafı aydınlattığı gibi, gönülleri aydınlandı. Adeti zikirlerle uğraşan zahitler bu canlı kemalat sahibi kabirleri ziyaret edip onların bu yüceliklerini bilmiş olsalardı,canlarını feda etmekten sakınmazlardı. Bilemediler bunu Ancaksın Arif olanlar bildi. Ve şefaat bularak Cenabı hakla buluşma mutluluğuna erdiler.
40-
Surette dört terkibim sirette hem beştenim
Ol vücudu cevherim hakka etti inkilap
Hakkın sureti olan hem odur siret bana
Vücudum bulmaz fena suretimdir bir serap
Anasır unsuriye dörttür.
1 - Toprak
2 - Su
3 - Hava
4 - Ateş'tir
Bunlar bedenimizin unsurları olup beşeri yönümüzdür.
Siyretteki beştenim demek:
1 - Hafi
2 - Ruh
3 - Nefis
4 - Kalp
5 - Sır'dır
Bunlar manevi Tevhid mertebelerinin tecellileridir. İşte bu manevi mertebe tecellilerine mazharım diyor. Peki hakkın sureti nedir. Hakkın sureti Allahın sıfatlarıdır. İşte onlar benim siyretimdir. Onun için benim vücudum hakkın vücudu olması nedeniyle vücudum fena olmaz.Ancaksın var gibi görünen fakat olmayan bir seraptır. Serap nedir. Sıcak bir günde güneşin hararetinden ufukta uzaklarda su varmiş gibi görünür. Yaklaştıkca oda uzaklaşır. İşte o seraptır. Çünkü dörtten olan unsuriyemin benim olmadığını anladıktan sonra bunun hakkın zuhura gelmesi için bir mazhardan ibaret olduğundan hakka dönüşmüş olur.
Ben var oldum varlıktan nefh oldum zatı haktan
Zikri enelhak bana ondan oldu istilap
Mademki kul hak olmaz kul hakkın gayri olmaz
Kul çün ayrı hak olmaz kimdir kul kimdir çalap
Bir salike Mürşidi kamilden Ruh üflenirse onun kendi varlığı hakkın varlığına tebdil olur. Artık o varlık hakkın varlığı olduğu için ondan enelhak diyen yani ben hakkım diyen cenabi hak olur. İşte o zaman kul kimdir Allah kimdir sorusu çıkar. Pir hz.leri buna net ve kesin olarak çok güzel bir cevap vermişlerdir. “Mukayyet olan kul, mutlak olan Allahtır.” Cenabı hak, hadisat dediğimiz bu sıfatlar Aleminden zatını ilan etmektedir. Fakat tecelli mazharları hadisat olduğu için onlara Kul, tecelli eden mutlak zatada Allah denilmektedir.
Dostları ilə paylaş: |