Hasan fehmi Dİvani nin açiklamasi 1- ya rabbi beni ağyare saldırma Bud fırkatın narına yandırma Mutad et kalbimi zikrinle daim Uyandır nevmi gaflete daldırma


Senin esrarı miracın fena fillah olan bildi



Yüklə 486,89 Kb.
səhifə5/9
tarix01.11.2017
ölçüsü486,89 Kb.
#25308
1   2   3   4   5   6   7   8   9

Senin esrarı miracın fena fillah olan bildi

Bekabillah bulan erdi o zevke ya Resulallah

Makamı kabe kavseyine nebiler hep ayak bastı

Ev edna sırrına sadrı emınsin ya Resulallah

 

Sen ol bir şahı kevneyinsin kamu kullar sana muhtaç



Samed ismine masharsın şefisin ya Resulallah

Makamı Mahmudun sırrın sana bahşeyledi Allah

Reisi enbiya sensin imamsın ya Resulallah

 

Sen ol bahri hakayikten çıkan bir dürrü yektasın



Sarraflar kıymetini taktir edemez ya Resulallah

Ol bahri ilmin emvacı yedi kat gökleri aştı

Ol sahrayı amanın ankasısın ya Resulallah

 

Sen ol mahbubu hazretsin seni vasfedemez FEHMİ



Sen ol mahzeni hikmetsin hakisin ya Resulallah

 

 



Peygamber efendimize sordular,ya Resulallah ilk yaratık nedir.  Evvela benim Ruhum halk edildi ya Cabir dedi. Bu Ruha küllü Ruh denildi. Sonra Cenabı hak  bu Ruha in  aşağıların aşağısına buyurdu. Ruh evvela puaş idi. Toprak rengini aldı. Sonra bitki, bitki rengini,sonra Hayvan hayvan rengini,ve sonra İnsan insan  rengini aldı. Velhasıl böylece bütün kainat Muhammed Mustafadan ve Nurundan almıştır.  Bu itibarla bütün kainatın ibdidası oldu. Nübüvvet itibariyle evvela gelmiş, feraiz  itibariyle batın olup nevafilde ise batın olmamıştır. Evvel, Ahir, Zahir, Batın olmuştur.Resulullah efendimizin esrarı miraçı fenafillah olanlar bildi,beka billah olanlarda o miraçın zevkine erdiler. Ehline malumdur. Tevhid yedi makamdan ibarettir.  Altıncı makam ki kabe kavseyindir. Oraya kadar yükselinir. Ondan sonraki makam ise  ev ednanın sırrıdır. Orası yalnız Peygamber efendimize mahsus olduğundan onun  sadrı onun için makamı mahsus olmuştur. Bunun için bütün Peygamberler ve Kainat ona muhtaçtır.

Bu sebebten alemlere rahmet olarak gönderilmiştir. Çünkü o hakikat denizinden çıkan bir dürrü yektadır. Sarraflar onun kıymetini taktir edemez. O ilim denizinin dalgaları yedi kat gökleri aşmış,o bahri ummanın ankasıdır. Peygamberimize soruyorlar:Bu alem yokiken Allah nerede idi, o umma idi buyurdular. Resulullah efendimiz daima Kainat sahrasında umma olup uçup dolaşıyor. Ummanın ne olduğunu Mısrı Niyazi hz.leri bir sözünde açıklıyor.



Vechi ummadır, gör sen nedendir.

hayret bana öyle ise orası hayret yeridir.

Bunun için Peygamber efendimiz : Ya Rabbi benim hayretimi artır demişlerdır. İşte orası makamı Mahmuddur.ve yalnız ona mahsustur. Onun için rahmeten lil alemin denildi. Cenabı hak cümlemizi şefaatına nail eylesin. Amin...



34-

Uluhiyette ahad sensin Allahım benim

Senin şanındır Samed sensin Allahım benim

Dünyayı var etmeden ademi halk etmeden

Ruhlar beli demeden sensin Allahım benim

 

 



Cenabı Allah, Allah adını uluhiyet mertebesinde almıştır. Henüz daha ne dünya nede  adem yaratılmamıştı.cenabı Allah uluhiyetinden rububiyetine tecelli etti.  Rububiyetinde iki yüzü vardır. Bir yüzü ubidiyet olan kulluk yüzüdür. Bir yüzüde Rab lık yüzü olan irşad eden ve terbiye eden kemalat yüzüdür. Meratibi ilahiye tahsilini yaptıktan sonra anladımki: Mülkünde senden başkası yoktur. alnızsenin  yüzün bakidir. Dolayısıyle de, bütün sıfatlarından tecelli eden sensin. Ancak kesret alemine tecelli ettikten sonra, dünya ve adem denen esmalar  isim almışlardır.  Yoksa uluhiyetinde iken dünya ve adem açığa çıkmadığı için gizlilikte idi. İşte o zaman dünya ve ademide halk etmemiştin.Mazharlardan henüz tecelli etmeden Ruhlarda  sen bizim Rabbımız dememişlerdi. İşte,ben seni o Uluhiyetinden Rububiyetine tecelli ederek Rablığınla  zevk ediyorum diyor.

 

Ben bir cüzi akdemim Ruhundan üflenmeyim



Güneşten bir zerreyim sensin Allahım benim

Ben kadre idim yol aştım akıp nehre ulaştım

Çağlayıp bahre düştüm sensin Allahım benim

 

İnsan manada alemi kübradır. Fakat unsuriyet yönüyle bir nokta kadar küçük bir varlıktır. İşte Fehmi hz.leri efendisinin mazharından veya efendi resminden ona Ruh üfürenin  Rabbı olduğunun idrakiyle Ruhundan üflenmeyim. senin gibi bir güneştende ışık ve nurunu alan bir yıldızım. Ben kadre idim yol aştım akıp nehre ulaştım, Yağmur yağdığı zaman  küçük damlaıklar birikerek ırmak ve daha sonra nehir olup deryalara yol aldığı gibi; Bir salikte Mürşidi kamilinde tahsil ederek cehaletinden kurtulup ilim ve irfaniyetiyle kendi varlığının olmadığını anlayınca Cenabı hakkın varlığında yok olarak hakta hak  olmakla o deryada var olur. İşte Mürşidi kamillerin görevide budur. Saliklerin kendilerine  nisbet ettikleri vücut varlıklarını. ifnaedip, vücud varlıklarının kendilerinin olmadığını, Cenabı hakkın olduğunu idrak edip  yaşamlarını ona göre mutluluk içinde devam etmelerıdir.



 

FEHMİde sen alimsin her umurda hakimsin

Sen duyar sen görürsün sensin Allahım benim

 

İlim Allahın bir sıfatıdır.Nerde tecelli ederse alim adını alır. İşte Fehmi hz.lerine  tecelli eden bu ilimle, ya Rab sen alimsin her yerdede adaletinle her tecellini yerli yerinde zuhur ettirirsin .Çünkü benden duyan, benden gören sensin diyerek cenabı hakkın kendi mazharından kemalatıyla açığa çıktığını, kendinin  hiç  bir varlığının olmadığını yalnız bir mazhar olarak esmanın gereği bu ifadeleri kullandığını söylemiş oluyor.



 

35-

Kuruldu ol bezmi ezel ikrarın verenler gelsin

Açıldı gülşeni vahdet ol gülü derenler gelsin

Okundu birliğe ezan huzurda duranlar gelsin

Olundu farza ikamet imama uyanlar gelsin

 

Cenabı Allah Araf suresi 172: ayeti kerimesinde Ruhlar aleminde ben sizin  Rabbınız değilmiyim  diye Ruhlara hitap etti. İşte o zaman bu zamandır.  Bezmi ezelde evet sen bizim Rabbımızsın diyenler gelsin. Mürşidi kamilin huzurunda işte o meclis kuruldu. Muhammed yüzünden o Cenabı hakkın davetine  icabet etsin. Çünkü Mürşidi kamiller Peygamberlerin varisi olarak zahir ve batında. ezan okuyup duruyorlar yani davet ediyorlar. Kendi insanı asliyeni öğrenmen için günün imamı olan insani kamile tabi ol ve vakit geçirmeden icabet et.



 

Şarabı aşkı içenler mest olup meydana gelsin

Şemi Tevhide can atan yanmağa pervane gelsin

İlmi esrarı bilenler mektebi irfane gelsin

Muhabbet bahrına dalan dergahı seyrana gelsin

 

Cenabı hakkın sevgisinden Aşk içkisini içip, kendinden geçen salikler Tevhid Nuru ile Nurlandıklarında, sonsuz zevk almalarından mütevellit yandıklarının  hiç farkına varmazlar. Aynen lambakelebekleri gibi. Onlarda saatlerce ışığın etrafında döne, döne kendilerini  helak ederler. Bizlerde o sevgi içkisini Mürşidi kamilden içip kendimize nisbet ettiğimiz varlığımızı Helak edebilirsek muradımıza ermiş oluruz.



 

Dost için cana kıyanlar meclisi kübraya gelsin

Kevseri Aliden içen FEHMİden peymane gelsin

 

Bu meclis Allah için canını feda edenler içindir. Canını feda etmek isteyenler, cennet suyu olan kevseri yani ilmi ledünü , hakikat şehrinin kapısı olan Ali yani  Mürşidi kamil olan Fehmi hz.lerinden kadeh kadeh içmek için onun sohbetlerine gelsin buyuruyorlar.



 

36-

Aldır beni aldır beni dost yoluna döndür beni

Bak yüzüme güldür beni aşıkın olayım senin

Yandır beni yandır beni pervaneye döndür beni

Senlik ile doldur beni hayranın olayım senin

 

Fehmi hz.leri burada dua ederek, Rabbına diyorki, benim varlığımın olmadığını, varlık sahibinin sen olduğunu bana lütfet. Senin sevgin beni o kadar sarsınki, senden başkasını görmeyeyim. İkilikte daima huzursuzluk ve mutsuzluk vardır. İhtilaflar hep ikiliktedir. Kişi birliğe geçerse yüzü daima güler. Onun için sende  sen olayımda,her an ayrı tecellilerini hayretle zevk edeyim.



 

Al beni benlik kalmasın senden gayri var kalmasın

Perde hicap hiç olmasın seyranın olayım senin

Aşık oldum çün ben sana hub cemalin göster bana

Bir kez bakam senden sana irfanın olayım senin

 

Bir kişi insanı kamile gelip Tevhid mertebelerinde, efalinin, sıfatının ve vücudunun  olmadığını, bunların cenabı hakkın olduğunu idrak ettiğinde zulmani perdeleri kaldırılmiş olur.  Artık o mashardan bilen ve gören cenabı hak olmuş olur. İşte senden sana cemalini göreyim. demesi irfaniyetle tecellileri seyretmesi demektir. Gurbete çıktım çağında düştüm kesret pazarında Bülbül gibi dost bağında figanın olayım senin



Aşkını verdin sen bana yandım yakıldım ben sana

Gece gündüz hep bana seyranın olayım senin

 

Bir ayeti kerimede: ”Bizler Allahtan geldik tekrar Allaha rücu edeceğiz” Buyurulmaktadır.  İşte bizler Rabbımızın vahdaniyet deryasından geldik ve bu kesret alemine gurbete çıktık.  Bu alemde günümüzü tamamlayınca tekrar vahdaniyet deryasına dönmekle Rabbımıza kavuşacagız.  Yalnız bu aleme başı boş gönderilmiş değiliz. Bir Arifin: Beka mülkünden eyledik  teşrif bu darı fenaya imtihan için, Gece gündüz niyazim odurki, cemali pakını anlamak için  dediği gibi bu kesret aleminde  gülün dalında seherlerde öten bülbül gibi  bizde daima zikredelim. Sen bu Aşkı bize vermezsen biz seni nasıl zikrederiz. Bizden bu Aşkını eksik etme diyor.



 

Talibi oldum ruyuna yandım yakıldım uğruna

Şefkat eyle ben kuluna kurbanın olayım senin

 

Ya Rabbi senin cemalullahına talibim onun uğruna yanıp yakılıyorum.  Bu fakire şefkat eylede daima cemal yüzünü göster. bunu çok arzu ediyorum.



 

37-

Eya ey abidi Rahman edeptir hak bize ilan

Kalanlar şirki hafide bulamaz derdine derman

Bu şirk iki kısımdır hem biri şirki celidir bil

Biri şirki hafidir hem bunu bilmedi cahilan

 

Şirk ne demektir. Şirk Allaha ortak koşmaktır. Resulullah efendimiz “Ben ümmetimin cehri şirkinden korkmam fakat hafi şirkinden emin değilim” buyurmuşlardır. Onun için şirk ikidir. Birisi cehri şirk, biriside gizli şirktir. Bunu cahiller bilmez.



 

Odur şirki celi bil kim ederler saneme secde

Bu alem maverasında nedir bilmezler ol Subhan

Gel ol şirki hafiden kim biraz sırlar edem ifşa

İşitip olalar irşad okuyan cümle salikan

 

Cehli şirkte olanlar puta secdeederler çünkü onların Allah hakkında bir bilinçleri yoktur.  Ya canlandırdıkları hayallerindeki puta ibadet etmekteler, veya Mürşüdüm diyebildikleri  Mürşidlerinden tecelli eden kemalata değilde onun resmine secde ederler. her ikiside puttur.



 

İkidir şirki hafi hem biri ameldedir bil kim

Biri itikatında hem buna şahit durur kuran

Amelde şirk odur bil kim edersin gayre muhabbet

Uyarsın nefs hevasına olursun nefse abidan

 

Hafi şirk ikidir.



1 - İtikattaki şirk

2 - Ameldeki şirktir

İtikatımız imamı maturi meshebidir.

O ise ehli sünnet vel cemaattır. Yani cenabı Allahın bu alemde beş tecellisi ile zuhura geldiğini bilmek ve inanmaktır.

Bunlar:

1 - Zatı 2 - Sıfatları 3 - Esmaları 4 - Efali 5 - Asarı

Yani eserleriyle zuhura gelmesinden ibarettir. Bir hadisi kudside : “Ben gizli bir hazine idim bilinmekliğimi murat ettim, bu halkı halk eyledim. ”bunun isbatıdır. Çünkü zat olarak gizlilikte olan Cenabı Allah sıfatlarına tecelli etti.  Her sıfat esma alarak fiilleriyle şekillendi, ve eserleriyle göründü onun için itikatımızı zanda hayelde değil, bizzat duyarak ve görerek inanırsak mülkünde  ondan başkasının olmadığının inancı ile itikattaki şirkten kurtulmuş oluruz. Yoksa iki varlık kabul etmek daima şirktir. Ameldeki şirkte : Hak ve hakikatı  bilmemekten mütevellit gayriye ibadet etmek ve muhabbet etmektir.  Çünkü sen ayrı hak ayrı olarak ona ibadet edersen nefsine tabi olmaktan mütevellit ikilik içersinde şirkten kurtulmuş olamazsın.Zira sende güç ve kuvvet var, onunla ibadet ediyorsun .Ayrıca Allahta güç ve kuvvet benimdir diyor.  Bu şirk  yani ikilik ve ortak koşmak değilmidir. İşte bunun farkını öğrenmek istiyorsan bir Mürşidi kamile git ve öğrenerek bu şirkten kurtul Yoksa Allaha değilde nefsinekul olmaktan kurtulamazsın.

 

Gece gündüz budur fikri ki doğmuş kalbine zikri

Tasavvur etti kalbinde oyunbaz halleri her an

Onlar hakkın mudillun esmasına mazhar olmuşlar

Ol esma onların rabbı ederler secde gafilan

 

Bir kişi itikatını düzeltmeden ne kadar ibadet ve taat yapsa dahi fikrindeki ikilik zikri  onu hak ve hakikattan uzaklaştırıp çeşitli sapık  inançlara sürükler. Onun için gafil olarak Allaha ibadet ediyorum diye o esmaya ibadet ederler. Şuara suresi ayet 23: “Allahla birlikte başka ilahlara ibadet etmeyiniz.” buyurulmuştur. Çünkü kişiye şah damarından yakın olan Allah-ı bilmemekten mütevellit, onunla beraber  hayalindeki veya zahir bir esma olarak hak diye kabullendiği ilahlara ibadet etmeyiniz demektir.



 

Onlardır nefse arif değildir Rabbını bilmez

Onlar ol şerri devabtır ki etti nefsleri tuğyan

İkinçi şirk budur bil kim mutekidir itikatında

Bu şirkin azamıdır kim bunu bilmezdi zahiran

 

Bu cahil kişiler nefslerine arif olmadıkları için onlar Rabbını bilmezler. Çünkü yaradılışlarında kötü istidatlı olmaları nedeniyle en büyük günah olan  şirk ehli olduklarını bilemezler. Bir hadisi şerifte . “Nefsini bilen Rabbını bilir” buyurulmuştur. Nefsini bilmeden şirkten kurtulmak mümkün değildir.



 

Eder secde kuru yerde ki bilmez Rabbını nerde

Olur kendi hakka perde budur sahibi kamisan

Olur abit hakkın gayri ki kendi gayri hak gayri

Onlar zenbi vücuttur hem erişemez onlara gufran

 

Bir kişi Rabbını bilmiyorsa kuru kuru yere secde ediyor demektir. Çünkü kendi ayrı Rabbı ayrı olarak ibadet ederse,kişinin kendi varlığı Rabbını bilmek ve görmeğe engel olur. Resulullah efendimiz: “Vücud günahından daha  büyük bir günah tasavvur edemiyorum” buyurmuşlardır. Şu halde kişinin varlığı  en büyük günahtır. Onun için bu kişilerin kendi varlıkları en büyük günah olması nedeniyle onlara Rabbımın bağışlaması erişmez. Onlar bu şirkten kurtulmadıkları müddetce ibadet ve taatları taklitten öteye geçmez.



 

İlahi nice edelim sana tesbihu taktisler

Ki biz fani zülaliz hem göründük cümlemiz bir can

Alan sensin veren sensin gören ve görünen sensin

İşiten söyleyen sensin yine sensin o mahmudan

 

Bu FEHMİnin haceti senden bana bildirdi ben bilmem



Bilen ve bilinenn sensin senindir ilim ile irfan

 

İlahi ya Rabbı seni ne kadar yüceltsem ve öğsem yinede azdır. Bizler ise faniyiz.  Yani yokuz. Biz lerin hepsinden görünen senin varlığındır. İlimde senin irfaniyette senin dir.  Bizlerden kemalatınla  tecelli edersen ançaksın bilebiliriz. Yoksa varlığımız yokki bilelim.  Sen bizlere lütfeyle .Alan sen veren sensin gören sen görünen sensin. işiten sen işitilende sensin.



 

38-

Esti çün badı saba kalmadı gayri heva

Doğdu güneş maşrıktan hiç dolanmaz gün oldu

Gitti kış hiç kalmadı nihayetsiz yaz oldu

İlk baharın bülbülü gülün dalına kondu

 

Sabah rüzgarı kişinin gönlünde estimi gayriyete olan istidat ve hevesi yok olur.  Sabah rüzgarı nedir. Sabah rüzgarı bir salikin üç defa Allah Allah Allah diyerek  idrakiyle fena fillah olmasıdır. Kişi fena fillah olunca Ruh güneşi onun kalbine doğar. ve hiç bir zamanda artık batmaz. Kalbin Ruh penceresi açıldığı için,kalbin nur ziyası ; Göz,Kulak,Dil gibi sıfatlarından görünmeye başlayınca kişinin haktan uzaklık kışı artık kalmaz. İlk baharda güllerin dalında öten bülbüller gibi bir salikin Ruh bülbülüde kişinin  sıfatlarından ötmeye başlar. Daha evvel  zikirde iken Allah Allah Allah diyen salik artık  ikilikten kurtulmuş, Ruh güneşinin gönlünde doğmasıyla sıfatları olan vücut ülkesinin  güllerinin dalında Ruhun sıfatlarından tecellisiyle kendini göstermiştir.



 

Yok olmadan var olmaz var dahi yoktan olmaz

Anladım çün ben beni hep görünen hak oldu

Gül kokanlar gül oldu bülbüle didar oldu

Kaftan kafa hükmeden mülke Süleyman oldu

 

Mürşidi kamile geldiğinde anladımki;benim diye bildiğim varlığım yokmuş. Bu varlık cenabı hakkın olduğunu öğrendim. Varlık hicabım açılınca da meğer hep görünen hak imiş Cenab-ı hakkı kemalatıyla zuhura getiren Muhammede gül denilmektedir. Kimki cenabı hakkı Rahmaniyeti ile açığa çıkardı, işte onlar ruh bülbülüne sevgili olurlar. Çünkü Allah bilinmekliğini istemiştır. Kemalatıyla zuhura gelen Muhammed sıfatınıda açığa çıkmasına vesile olduğu için sevecektır. Sevdiği o kulunun hem ten kafı hemde can kafı mülküne Süleyman olarak hükmedecektir.



 

Sır idi zahir oldu Nur idi Batın oldu

Hep gönüller bir oldu Evvel Ahir ol oldu

Geçtim Dünya deminden hem ukbanın seyrinden

Len terani yok bana güle gül didar oldu

 

Cenabı hak daha evvel gizli idi. Bilinmekliğini istediği için Mürşidimden tahsille  makamı cemde,Ruhullah olarak zahir oldu Nura tebdil olarak Muhammed sıfatlarında  tecellisiyle esma alarak batın oldu. İşte suret ve siretimin Tevhid olarak idrakı, bana evvel ,ahir,zahir,ve batının birlik zevkini tattırdı. Artık yağmur tanesinin ister bulut, ister kar olarak görünmesi beni yanıltmıyor. Hangi şekil ve yerde görünürse görünsün  aslının ne olduğunu zevk ediyorum buyuruyorlar. Geçtim dünya deminden yani sevgisinden, hemde Ahiret sevgisinden; Çünkü dünya beni haktan uzaklaştırıyordu.Ahirette huri, gılman gibi yapılan ibadet ve taatların karşılığı verilen cennet nimetleri, ben bunları istemem yalnız cemalullahını seyretmeni isterim. Elhamdulullah bana len terani yani zannettiğin gibi  beni göremezsin hitabıda olmaz. Çünkü seni zanda değil bizzat gül olan  Muhammedlerde kemalatınla tecellilerini görüyorum. Rahman yüzünü onlarda müşahede ediyorum.



 

Dostu buldum tenhada konuştum kana kana

TALİBİden görünen kendisi canan oldu

 

Artık dostum olan cenabı haktan başka bir varlık kalmadığı için baş başa, kana kana konuştum.  Yani mülkünde ondan başkası kalmayınca benim diye ifade ettiğim sıfatından daima  her an ayrı,ayrı tecellisi, hakkın sıfatı olan Muhammedle konuşmasıdır.  Çünkü tecelli eden kendisi, tecelli olunan sıfatta kendisi olduğuna göre candan görünen canandır. 



 39-

Senin ismin biri Ahmet çü geldin aleme Rahmet

Sadakatla sana biat eden dönmez misakından

Hayat bahşeyledin nice ölüler eyledin ihya

Dirileri fenafillah uyandırdın niyamından

 

Peygamber efendimizin vahdaniyetteki bir adı Ahmeddir. Aşık Niyazi divanında: Sümmedanada Ahmed, ve tedallada Muhammed, ve kane kavseyinde Mustafa, ev ednada Mahmutsun ya Resullullah buyurmuşlardır. Onun için vahdaniyet deryasından  bu kesret alemine rahmetinle tecellini gösterdiğin gibi Mürşidi kamilimin levhi mahfuzundan  benim gibi saliklere rahmetinle zuhur ettin. elbette sana tabi olanlar sözünden dönmezler.  Zira bizlerin gönlü daha evvel hep ölü idi. Nefesinle bizlerin ölü kalplerimizi dirilterek  gaflet uykusundan uyandırdın .Yani kendi varlığımızı hakkın varlığında yok ederek  fenafillah olduk. Ve hakkın varlığı ile dirildik.



 

Senin ol bahri ilminden bilenler bildi bir zerre

İçenler içti bir kadre şarabı has zülalindan

Vücudu kabri kuddusu ziyaret edene müzde

Şefaatın olur vacip işittiler lisanından

 

Peygamber efendimiz bir hadisi şeriflerinde:   “Hiç bir yerden kurtuluş bulamadığın zaman kabir ehlinden istimdat isteyiniz” buyuruyorlar. Bu kabir ehli bizlerin bildiği gibi  toprak altındaki Evliyalardan değil,vücut kabirlerinde olan ilmiyle amil Mürşidi  kamillerden yardım isteyiniz demek istiyor. İşte kendi varlığını hakkın varlığında  yok edıp o mazhardan irşat edenin Cenabı hak olduğunun bilinci ile onlara biat edenler, onlardaki irfaniyet ve kemalatı elde ettiler.



 

Hitabı bezmi ezelde görenler gördüler yüzün

Ol şemsten bedr olanlar geçerler hep masivadan

O kabri manevi içre vücudun görseler zühhat

Atardı şema pervane gibi canın ferahından

 

O kabri bildiler FEHMİ cihanda ancak arifler



Şefaat buldular onlar kim o sultanla likasından

 

Salikler Mürşidi kamilin dizi dibinde aldıkları telkinatla manevi güneşin nurlarını. kendi gönüllerinde  gördüler Cehalet ve gayriyet zulmaniyetlerini yok ettiler. Bir ayın gece karanlığında her tarafı aydınlattığı gibi, gönülleri aydınlandı.  Adeti zikirlerle uğraşan zahitler bu canlı kemalat sahibi kabirleri ziyaret edip onların bu yüceliklerini bilmiş olsalardı,canlarını feda etmekten sakınmazlardı. Bilemediler bunu Ancaksın Arif olanlar bildi. Ve şefaat bularak Cenabı hakla  buluşma mutluluğuna erdiler.



 

40-

Surette dört terkibim sirette hem beştenim

Ol vücudu cevherim hakka etti inkilap

Hakkın sureti olan hem odur siret bana

Vücudum bulmaz fena suretimdir bir serap

 

 



Anasır unsuriye dörttür.

1 - Toprak

2 - Su

3 - Hava

4 - Ateş'tir

Bunlar  bedenimizin unsurları olup beşeri yönümüzdür.



Siyretteki beştenim demek:

1 - Hafi

2 - Ruh

3 - Nefis

4 - Kalp

5 - Sır'dır

Bunlar manevi Tevhid mertebelerinin tecellileridir. İşte bu manevi mertebe tecellilerine  mazharım diyor. Peki hakkın sureti nedir. Hakkın sureti Allahın sıfatlarıdır.  İşte onlar benim siyretimdir. Onun için benim vücudum hakkın vücudu olması  nedeniyle vücudum fena olmaz.Ancaksın var gibi görünen fakat olmayan bir seraptır. Serap nedir. Sıcak bir günde güneşin hararetinden ufukta uzaklarda su varmiş gibi görünür. Yaklaştıkca oda uzaklaşır. İşte o seraptır. Çünkü dörtten olan unsuriyemin benim  olmadığını anladıktan sonra bunun hakkın zuhura gelmesi için bir mazhardan ibaret  olduğundan hakka dönüşmüş olur.

 

Ben var oldum varlıktan nefh oldum zatı haktan

Zikri enelhak bana ondan oldu istilap

Mademki kul hak olmaz kul hakkın gayri olmaz

Kul çün ayrı hak olmaz kimdir kul kimdir çalap

 

Bir salike Mürşidi kamilden Ruh üflenirse onun kendi varlığı hakkın varlığına tebdil olur.  Artık o varlık hakkın varlığı olduğu için ondan enelhak diyen yani ben hakkım diyen cenabi hak olur.  İşte o zaman kul kimdir Allah kimdir sorusu çıkar. Pir hz.leri buna net ve kesin olarak  çok güzel bir cevap vermişlerdir.  “Mukayyet olan kul, mutlak olan Allahtır.”  Cenabı hak, hadisat dediğimiz bu sıfatlar Aleminden zatını ilan etmektedir. Fakat tecelli mazharları hadisat olduğu için onlara Kul, tecelli eden mutlak zatada Allah denilmektedir.



 


Yüklə 486,89 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin