Hasan fehmi Dİvani nin açiklamasi 1- ya rabbi beni ağyare saldırma Bud fırkatın narına yandırma Mutad et kalbimi zikrinle daim Uyandır nevmi gaflete daldırma


Kulun varlığı haktır kul esmadan elyaktır



Yüklə 486,89 Kb.
səhifə6/9
tarix01.11.2017
ölçüsü486,89 Kb.
#25308
1   2   3   4   5   6   7   8   9

Kulun varlığı haktır kul esmadan elyaktır.

Cismin hiç hükmü yoktur döner suda bir dolap

Hak faildir hem muhtar kulda yoktur ihtiyar

Onun için ehli hak etmedi hiç ittirap

 

FEHMİ hakkı Arif ol hem kadere bağlı ol



İhtiyarın terk eyle işleme günah sevap

 

Mademki kulun varlığı yoktur, oda bir esmadan ibarettir. Bu esmadan  hükmünü veren haktır Onun için Arifler kendi ihtiyarlarının olmadığını bildiklerinden, ihtiyarlarını terk ederler. Her tecellinin hakkın her an ayrı bir şanda tecellisini  kabul ederek cilveyi rahmaniyeyi seyrederler. Onların varlıkları olmadığı için  günahta sevapta işleyemezler. Çünkü günah ve sevabı varlık sahibleri işler.  Cenabı hakkın ilmi ezeliyette bizlere ihsan ettiği muradı ne ise günü gelince  kaderimizde o zuhura gelecektır. Görüldüğünde şaşırmamak  lazımdır.



 

41-

Bir acep sırra eriştim eyvallah

Buna esrarı aşk derler eyvallah

Bunu alim avam bilmez eyvallah

Buna ilmi irfan derler eyvallah

 

Bir ayeti kerimede: “Büyük kitap onun indindedir” buyrulduğu gibi o büyük kitabı  okumak için bir aşka mübtela oldum. Onun gizliliklerini öğrendikce ilim ve irfaniyetim gelişti. Bu gizli Aşkın tadını ne avam bilir nede zahir ilim ve irfaniyet sahipleri bilir.



 

Buna sırrı kuran derler eyvallah

Bunu ehli hicap bilmez eyvallah

Bunu ehli sevap bilmez eyvallah

Bunu Hızrı İlyas bilir eyvallah

 

İşte bu alemde bilinmesi gerekli sırrı kuran olan insan-ı kamildir. Bakara suresi ayet 1-2 : Elif, Lam, Mim zalikel kitabü la raybe fihi huden lilmuttagın”



(Elif, Lam, Mim, bu kitap şüphe götürmeyen canlı bir kitaptır.) işte sırrı kuranı bu canlı kitap olan insanı kamilden tahsil yapıp okuyanlardır. Bunu ne hicap ehli nede sevap peşinde koşanlar bilebilir. Bunu ancaksın Hızır yani her an hazır olduğunu idrak eden kamiller  ve İlyas olan deryaların tasarrufu elinde olan İlyaslar bilebilir.

 

Buna vaslı beka derler eyvallah



Buna sırrı Mustafa derler eyvallah

Bunu ali aba bildi eyvallah

Buna sebal mesan dendi eyvallah

 

İnsanı kamil kendi varlığını hakkın varlığında yok ettiği için hakkın varlığı ile var  olmaları nedeniyle onlar ölümsüzlüğe kavuşmuş,ve cenabı hakkın  zat elbisesi olan Mustafa elbisesini giymişlerdir. Dolayısıylada cenabı hakkın 7 sıfatı ile sifatlanmişlar, hemde meratibi ilahiyenin 7 mertebedeki tecellilerini  zevk etmiş seyyitlerden yani insanların efendisi olmuşlardır.



 

Buna ilmi huda derler eyvallah

Buna sırrı kuran derler eyvallah

Bu bir kenzi ahfadır kim eyvallah

Bu bir mülkü bekadır kim eyvallah

 

Cenabı Allah bazı kimselere ebedi alem  ölümsüzlük alemi olan hakkın varlığı ile var  olmağı ihsan ederse gizli hazinelerin kapılarını onlara açar. Onlarda ölümsüz ülkesi olan beka aleminde  cemalullahı daima temaşa ederler.



 

Bu bir fadlı hüdadır kim eyvallah

Buna ihsanı hak derler eyvallah

Buna idadı hak derler eyvallah

Bu bir ahdı vefadır kim eyvallah

 

İşte Allah bir kişinin gönlüne Aşk ateşinin korunu koyarsa Mürşidi kamilden  kendi insanı asliyesini öğrendiğinde kendi varlığının olmadığını ,varlık sahibinin  cenabı hak olduğunu anlar. Ölümsüz olan bu cenabı hakkın mülkündeki her an ayrı bir şandaki tecellilerini seyreder. Sonunda anlarki tahsil edilmesi gerekli olan kendisi imiş. Bu irfaniyete sahip olunca kendisinin canlı bir kitap olduğunu  cenabı hakkın kendisine bir hediye, bir ihsan olarak bunları okuyup zevk ettiğini söyliyor.



 

42-

Gönül turisinasindan tecelli etti çün Allah

Erişti saike  salik hemen oldu fenafillah

Fenafillah bulan salik olur nefsine hem faik

Bulur bir sermedi varlık görür hep semme vechullah

 

Bir kişi kendine nisbet ettikleri varlığı cenabı Allaha verdiğinde kişinin gönül ekranında  yıldırım gibi bir hakkın idrakı tecelli eder.Kendi varlığı diye bildiği varlığın olmadığını anlayıp zevk etmesi kişinin fenafillah yani Allahta yok olmakla nefsini tanıması  ve Rabbının bizzat o olması devamlı onun yüzünü görmesi demektir. Onun için  “Nefsini bilen Rabbını bildi” H.Ş. gereğince nefsi diye bildiği varlığın Rabbın varlığı olduğunu anladı demektir.



 

O küntü kenzi mahfiden hemen zahir olur bir Nur

Ona vahdet vücud derler olur zahir cemalullah

O vahdeti vücud dersin oku insanı kamilden

Ona ümmül kitab derler okunur onda ilmullah

 

Cenab-ı Allah: “ben gizli bir hazine idim bilinmekliğimi murat ettim, ve bu halkı halk eyledim” buyuruyor. İşte gizlilikte iken bilinmekliğini, Mürşidi kamil mazharından isteyen cenabı hak,  halk diye vasıflandırdığımız bütün saliklerinden tecelli ederek onlarda istidat  ve kabiliyetleri nisbetinde birliğini ilan ederek yüzünü göstermektedir.  Aynen insan vücudundaki Ruhun, bütün sıfatlarından ayrı ayrı Ruhullah olduğunu ilan ettiği gibi. Buda bir insanı kamilden tahsil edilerek elde edilebilir. Zira Allahın bu yüce ilmi o mazharın dışında başka bir mazhardan tecelli etmez.Anka kuşları Mürşidi kamil olan yalnız kaf dağlarına konar. Anka kuşlarının lezzetini bilenler anka  kuşu avlamak için kaf dağına giderler.yani Mürşidi kamilin ilhamlarıyla yaptığı vehbi ilim sohbetleri, Anka kuşudur. Mürşidi kamillerde kaf dağıdırlar. bu sır ilimleri yalnız kamillerden tecelli eder demektir. 



 

O seb ai mesan dürrü o kenzi mahfiye kondu

O bir beyti emindir kim durur hem onda sırrullah

O miratı Muhammeddir görünmez masiva onda

O bir Nuru mücelladır odur mazharı zatullah

 

İnsanı kamiller bu toplum içinde bulunmalarına rağmen gizlidirler. Onları ancaksın ehli tanır.  Onlar Mekke ve Medinede inen bütün ayetlere cami olduğu için, onlara camiül esmada denilir.  Onlarda masiva yoktur. Çünkü Muhammed aynasından görünen bizzat cenabi hakkın kendisidir.  Onlar cenabı hakkın emin mazharlarıdır.



 

Ara Mürşidi dana seni hem eylesin ağah

Hem ihsan eylesin her ağah bulursun tez visalullah

Odur sırrı nefahtü hem nefh oldu ademe ol dem

Buyurdu edeler secde Melekler Ademe Allah

 

Ey inanan kişi sende bir insanı kamil ara bul, ona tabi olda kısa zamanda seni cenabı  Allaha kavuştursun. Çünkü bir ayeti kerimede: “Ya Muhammed sana tabi olanlar bana tabi olmuşlardır.” buyuruluyor. Bu gün Hz. Muhammed olmadığına göre  onun Nurunu taşıyan varisleri insanı kamillere git. O sana Ruhundan bir  Ruh üflesinde ademiyet sırrını idrak et. İşte o zaman bütün Melekler sana secde ederler.  Yoksa surette insansın ama siyrette hayvanlıktan kurtulamazsın.



 

 

Ara bul Ademi nerde tenezzül eyle secde



Geçip kibrinden et tövbe suçun affeylesin Allah

Odur abı hayat bahri içenler oldular naci

Bulup hayyül ebed baki beka ender bekabillah

 

Gel ey FEHMİ ara bir yar seni Allaha etsin yar



Musa ol etme sen hiç ar ki hızra göndere Allah

 

Ey kişi Ademi ara bul ve ona secde et. Bu secde teslimiyet secdesidir. Yoksa başın yere konma secdesi değildir. Adem yaratıldığında, allemül esmayı  Melekler okuyamadılar. Fakat Adem okudu Ona binaen Rabbil alemin Meleklere  Adem sizin ulunuzdur secde edin dedi. İblis hariç onlarda secde ettiler. Yani ona tabi oldular. İşte sende iblis gibi, gurur ve kibirinden vaz geçmessen  kovulanlardan olursun. Çünkü bu tenezzülü Ademe gösterenler ölümsüzlük suyunu içtiler.  Ve onlar hakta hak olmakla Allahın varlığı ile varlıklandılar. Ey Fehmi, sende Musa a.s.Peygamber olduğu halde Hızıra gidip müşküllerini halletmek için ondan  çok şeyler öğrendi. sende Musa a.s. gibi tevazuluğunu takınırsan sanada Allah  Hızıra gitmeyi ihsan eder. diye kendi esmasını kullanarak bizlere ikaz ediyor. Cenabı Allah bizim gibi Musaları her an hazır irfaniyeti ile bizleri irşat edecek Mürşidi kamillerden Bu kemalatı elde etmek nasip etsin amin.



 

 

43-



Taktiri hüda sebtetti ceza

Olunur kaza hükmü ezeli

Ezeli süfyan hep oldu beyan

Etmedi iman oldu şeytani

 

Kaza nedir. Kaza cenabı Allahın ilmi ezeliyedeki taktirine denir. Kader ise, gün ve saati gelince o kazanın zuhura gelmesine de kader denir. Hakikatta bir kişinin istidadına kaza denilmektedir. Bu değişmez. Fakat kadere çıkmadan terbiye edilmesi veya  yönlendirilmesi mümkündür. Bir misal vermemiz gerekirse : bir kayısı çekirdeğini  toprağa eksek,onu hiç ellemesek günü gelince o kayısı ağacı kayısı vermeğe başlar.  Biz ondan kayısı değilde şeftali almak isteyorsak henüz fidanken ve kayısı vermeden şeftaliye aşılar, kayısı çekirdeğinden meydana gelen ağaçtan devamlı şeftali alabiliriz.  Aynen bunun gibi Muhammed aşısı ile aşılanan kişilerde aşılandıkları zamandan sonra, Muhammedi meyvaları olan güzel ahlak, edep ve tevazülük gibi lezzetli meyvaları vermeleri mümkündür. İşte kazasında yani ilmi ezeliyetinde kişinin istadındaki ebu süfyan gibi hak ve hakikatı inkar etme varsa şeytan oldular.çünkü onlar iman etmediler. İnananlar kurtuldular.  Bizlerde Muhammedi aşısı ile aşılanmayı kabul edenlersek bilelimki ilmi ezeliyetteki  cenabı Allahın taktirinde sevgili kullarımdandır ibaresi vardır. Hayır bunu kabul etmeyip  inkar edenlerdensek bilelimki ilmi ezeliyette kazamızda Ebu Süfyan gibi inkar etmek vardır. Terazi budur. Yoksa keşif ilmi çok çetin bir ilimdir. Cenabı hak o ilmi herkeze nasip etmiyor.



 

Şol ki semud dur mezhebi yoktur

Fesatı çoktur etti tuğyani

Şolki belkistır imanı hastır

Gör nice bildi ol Süleymanı

 

Kuran-ı kerimde Araf suresi ayet 73-77: Salih a.s Semud kavmine Peygamber olarak gönderilmişti. ondan bir deve mucizesi gördükleri halde deveyi öldürdüler. Ve Rabbil alemine isyan  etmelerinden mütevellit şiddetli bir sarsıntı ile evlerinde helak oldular. İşte bu Semud kavminin fesatı çok olduğu için azgınlıklarından helak oldular. Fakat Süleyman a.s. zamanında yaşayan Belkıs ise:imanı lekesiz olduğu için  Cenabı hak ona Süleyman a.s.'ı nasip etti. ve iman ederek kurtulanlardan oldu. Malumunuz Süleyman a.s.ın emrindeki tefekkür olan hüd hüd kuşu seba Ülkesini  gezerken belkısı görmüş tür. Onların akıl güneşine tapdıklarını, ibadet ve taatlarınıda  Nefisleri çok güzel gösterdiği için çok ibadet yaptıklarını, Süleyman a.s. a bildirmiştir.  Süleyman a.s.da Seba ülkesi Padışahı kadın olan Belkısa meşhur mektubunu yazarak kendine  tabi olmasını istemiş ve oda Süleymanın vasıtası ile alemlerin Rabbı olan Allaha inandim dedi. Gel kardeşim sende Semud kavmi gibi fesat ve azgınlık yaparak gazaba uğrayanlardan olma, Belkıs gibi bir Süleyman olan Mürşidi kamil bul ve inanarak hidayete erenlerden ol buyuruluyor.



 

TALİBi zevkte mülkü vahdette

Bu can kafeste etti seyran

 

Talibi hz.leri bu can kafesinde iken cenabı Allahın mülkündeki birliğinin  her.tecellisini seyretmekteyim diyor.



 

44-

Gönül şehri sarayında gözüm gördü dilarayı

Nice inkar edem zahit ki gördüm o bedrayı

Benim ol aşıkı berdar benim ol arifi esrar

Benim ol vasılı didar eder seyran o dergahı

 

Bir salik Tevhidi efal, Tevhidi sıfat ve Tevhidi zatı idrak ettiğinde gönül sarayında sevgiliyi görmüş olur. İhtiyarı bir ölümle öldükten sonra, kendi diye bildiği  varlığın hakkın varlığı olduğunu gördüğünde elbette bunu inkar etmesi mümkün değildir. Zahitler sevgiliyi görmedikleri için inkar ederler. Üç ayaklı sehbada bir salik varlığını  astıktan sonra ,Aşık olan salık Allaha artık arif olmuştur. Nesimi hz.lerinin söylediği gibi, (kah çıkarım gök yüzüne seyrederim alemi, kah inerim yer yüzüne seyreder alem beni) işte vahdet tepesinden cenabı hakkın tecellilerini seyretmekle kişi sonsuz zevk alır.



 

Benim ilmim şuhudundan hep oldu aciz Alimler

Onun için kaldılar mahcup görünmez derler Allahı

Gerek alim gerek zahit ki bilmez nefsini tahkik

Onun imanı hep taklit eder inkar ev ednayı

 

Benim görerek söylediğim bu ilimden bütün zahit ve alimler anlayamadıkları için aciz kaldılar. Cenabı hakkın,bütün sıfatlarından zatını ilan edişini göremediler. Onun için Allahı hayalde, zanda bildikleri için Allahı görünmez dediler. Çünkü onlar nefsini bilmedilerki Rabbınıda bilmiş olsunlar.onun için Rabbını tanıyamadılar. Dolayısıylada taklit  iman ehli olmaktan kurtulamadıkları için hakkın varlığı ile var olmayı kabullenmezler.



 

Bu sırrı süluk eden okur derslerini her dem

Gönül levhinde arifler eder ezber ev ednayı

Bu mümkünat seraptır hep vücudu hak ile kaim

Meratiple olur zahir muhittir cümle eşyayı

 

Gel ey FEHMİ vücudundan eser hiç bırakma varlıktan



Fena ender fena ol kim sivasız gör müsammayı

 

Tevhid yoluna giren salikler her nefesteki zikirleriyle zulmani ve Nurani perdelerini  yırtarak her şeye Arif olup seyrederler. Ve derlerki, bu kainatın siyreti hak, sureti seraptır. Yani var gibi görünen fakat olmayandır. Bu irfaniyetide bir Mürşidi kamilde meratibi ilahiyeyi tahsil ettikten sonra vakıf olunacağını bilmişlerdir.  Cenabı hak bütün zerreden kürreye kadar her varlığı ihade etmiştir. Sende gel  bu meratibi ilahiye tahsili ile hiç bir eşyanın varlığının olmadığını bütün  eşyalar hakla kaim olduğunu zevk ette mülkünde haktan gayri bırakmıyarak hakta hak ol buyuruyorlar.  



 

45-

Ariflerde ar olmaz hiç bir şeyden kahrolmaz

Kahrı lütfu bilmeyen hiç bir dem rahat olmaz

Hak diyen gafil olmaz siler kalbin kir kalmaz

Kişi nefsin bilmezse ol hakka arif olmaz

 

Arif olan kişi hakkı görerek tanıdığı için bilirki mülkünde ikinçi bir varlık yoktur.  Bütün eşyadan zuhur eden cenabı haktır. Tecellilerinin bazılarının iyi, bazilarının kötü olabilmesi için ikilik olması gereklidir. Arif ise. yakınen bilirki, bütün tecellilerinde tektir. Eşyanın cins ve kabiliyetlerine göre değişiklik arz etmektedir. Fakat o yine birdir. Onun için Arif olanlar bu renk değişikliğinden etkilenmezler.  Kahrı ayrı lütfu ayrı mutala edenler ikilikte oldukları için hiç bir dem rahat etmezler.  Daima itilaftadırlar. Kahır nedir. Hakkı ayrı kendilerini ayrı bilenlerin ikilik  üzüntü ve kederlenmeleridir. Lütuf nedir. Cenabı Allahın zatının bütün sıfatlarından  vahdaniyeti ile tecellisinin mutluluğuna ermektir. Buda Mürşidi kamilin talim ettiği  daimi zikirle kemalat bulacaktır. Bir ayeti kerimede: (zikirle kalpler mutmain olur.) buyurulmaktadır. Demirlerin pas tuttuğu gibi kalplerde paslanır. bunun pasını ancaksın  daimi zikir yok eder. Yalnız zikirde anmaktan ibaret değildir. Üç defa Allah, Allah, Allah demekle birlikte bunu fikredenler ancaksın nefsini bilmiş olacağından Arif olurlar.  Yoksa nefsini bilmiyen hakka Arif olamaz.  



 

Çağır Allahı seste Allah de her nefeste

Can bülbülü kafeste ötmeyince şad olmaz

Severim seni candan hiç çikarmam gönlümden

Sana inanmayanlar imanı kamil olmaz

 

Bir salik her nefeste Allah demekle kendinden Allah diye zikredenin Rabbı olduğunu  bilerek bu ten kafesinde bülbül gibi daima öttüğünü yakın takibe aldığında, daima onunla bir olmanın zevkiyle mutlu olacaktır. Çünkü Cenabı Allah ne bu alemde nede alemi ahirette mazharsız tecellilerini göstermiyecektir. Cenabı Allah Mürşidi kamil mazharından beni  benimle sevk ve idare edenin o olduğunu bilenler hiç bir zaman onu gönlünden çıkarmazlar. Rabbının bu tecellilerine inanmayanlar hiç bir zaman kemalata ulaşamazlar.



 

Senden gayri yok mabet kiblem sensin her cihet

Huzurum ilelebet senden gayri yar olmaz

Geldim vahdet ilinden zevki gitmez gönlümden

Ben bir garip bülbülüm kimse bana yar olmaz

 

Ben FEHMİyim ar etmem kuş gibi karar etmem



Bu kafesten uçarım hiç beni gören olmaz

 

Bir salikin kıblesi Mürşidi kamilidir.yani Mürşidi kamil diye bildiği suretten bizleri irşad ve terbiye eden Rabbıdır. Her yön ve yerde onu görmeye çalışırsa, daima huzurda olacağından, mutlu ve saadet içinde kendini hisseder. Bana bu sonsuz  huzur ve mutluluğu bahşeden Rabbına şiddetli sevgi nedeniyle ondan başkasınıda dost  edinemez. zaten başkasıda yoktur ki, dost edinsin.Geldim vahdet ilinden, ben bu kesret alemine gelmeden evvel Mürşidi kamilimin  butunu olan vahdet ilinde idim .bu kesret alemindede hala o vahdet zevki gönlümde duruyor. Onun hasreti ile yanıp tutuşuyorum. Ve bu ten kafesinde bülbül gibi hep onu zikredip durmaktayım. Sevgilisinden ayrı düşen bir işi nasıl başkasını hiç görmez, hep sevgilisini ayıklar,onun gibi bende hep onu anıp duruyorum. Kimse bana dost olamaz. Vücut ülkesinde Ruhunu Patışah yapanlar,ten kafesinin hükmünde olmadıkları için istedikleri zaman bu ten kafesini terk edip tayyı zaman, tayyı mekan yani zamansız ve mekansız olarak istediğim yere gider ,fakat vücut yerinde durduğu için beni hiç gören olmaz. Buyuruyorlar. Çünkü sevgilisi için yanıp tutuşan kişi yerinde duramaz. Uykuları kaçar. Kah orada kah burada durmadan yalpa yapar. Taki sevgilisine kavuşuncaya kadar. Görmüyormusunuz: dağlara yağan yağmurlar ırmak ve nehirler halinde, bir çok merhalelerden geçerek o kayadan bu kayaya, o taştan bu taşa kendini vura vura deryaya kavuşasıya kadar ne zahmetler çekiyor. Deryaya kavuşunca sesi sedası kalmıyor. Çünkü sevgilisine kavuştu. İşte bir salikte her nefeste bülbül gibi Allah zikri ile öte öte vahdaniyet deryasına kadar rahat edemez. Ondan sonra varlığı kalmadığı için artık sesi sedası kesilir. Söz sahibi cenabı hak olmuştur. Böylece kulda ölümsüz olan daimliğe geçmiş olur.   



 

46-

Cümle alem yok iken ol var olan mevla nedir

Ademi halk eyledi talim olan esma nedir

Her neye baksa gözün kim hak yüzüdür gayri yok

Enfüsu afak ve cümle görünen eşya nedir

 

Cenab-ı Allah “Ben gizli bir hazine idim bu halkı halk eyledim.” Hadisi kutsinin gereği olarak  cümle alem diye bildiğimiz bu varlıklar yok iken cenabı hak var idi. Henüz daha kendini  şerh etmemişti. “levlaka levlak vema halaktül eflak .” Habibim sen olmasaydın sen olmasaydın bu alemi yaratmazdım. çünkü tavsilatı Muhammediye dediğimiz cümle alem  aynalarından kendini görmek istedi. İşte bu demde iken henüz bu cümle alem yok idi.  Yalnız cenabı mevlamın zatı vardı. Ademi halk eyledi.yani Mekkenin numan vadisinden  cebraile, mikaile, israfile getirtemediği Ademin çamurunu Azrail a.s. a getırtti.  Cenabı hak iki eli ile bu çamuru Adem şeklinde şekillendirdi Ve Ademin artan simsime çamurundanda  hakikat şehrini yaptı. Üç yüz yıl bu Ademin çamurunu güneşte pişirdi.  Efal yüzü, sıfat yüzü, ve zat yüzü olarak üç yüz yıl pişen bu bu Adem çamuruna Ruhundan  bir Ruh üfürmek suretiyle Ademiyetinin kemalatını kazandırdı. Mısrı niyazi h.z..leri



 “kim bildi ademliğini odur Adem ,Ademliğini bilmiyen hayvandır ancak.” Demekle her Adem görüntüsünde olanın Adem olmadığından bahsediyor. Allahın Hüvviyet ve  enniyetini kendi mazharında hakkal yakın olarak zevk edenler alemlerin esması  olan allemel esma, ilmel değil manen ve zevken talim olan esmadır. Bunuda yalnız  Resulullah efendimiz makamı Muhammedden Muhammediyün olabilen saliklere talim eder.

 

Her neye baksa gözün kim hak yüzüdür gayri yok



Enfüsu afak ve cümle görünen eşya nedir

 

Bir ayeti kerimede: ”yüzünüzü ister doğuya isterse batıya çeviriniz hakkın yüzü oradadır.”  Bir salik kafasını ister cenabı hakkın vahdaniyetine  yani doğuya çevirsin, isterse batıya yani kesret alemine çevirsin cenabı hakkın yüzünden başka hiç bir yüz  olmadığı için onun yüzünden başka bir yüz görülmez. Şu halde mademki hakkın  yüzünden başka hiç bir yüz yoktur.enfüs ve afakta  görünen bu eşya nedir.  İşte fena mertebelerinde enfüs biz demektir. Afak bizden gayri olanlar demektir. İkilikte olanlarda Allah ayrı kul ayrıdır. Onun için ben ve benden gayri olanlar vardır.  Salik ne zaman kendi varlığının olmadığını idrak eder, o zaman vahdaniyet  deryasında görünende, görüneninde, tecelli edeninde tecelli olunanında hak olduğunu idrak eder. Her eşyanın hakikatı efali ilahiyedir. efalin hakikati esmadır, esmanın hakikatı, sıfattır, sıfatın hakikatıda zatı ilahiye olması  nedeniyle, her eşyanın hakikatı cenabı hak olmuş oluyor. Böylece batını hak zahıri halk olmuş olur.    



 

Ahsenet takvimde çün halk etti insanı hüda

Kimi Elsiz kimi Gözsüz kimisi Dilsiz nedir

Hakka Arif olmak oldu dünyaya gelmek madem

Kimi ikrar kimi inkar kimisinde şek nedir

 

Bir ayeti kerimede : “Ben insanı en güzel bir biçimde yarattım.” dediği halde kimi elsiz kimi gözsüz kimisi dilsiz nedir. İşte insan oğlu en üstün bir biçimde yaratıldıktan sonra aşağıların aşağısına  bir imtihan için gönderildi.Bir Mürşidi kamilin eteğinden tutarak aşağıların aşağısı olan bu  dünyada ameli salih, yani temiz saf katkısız bir hale gelebilirse onlar kurtulanlar ve mutluluğa erenler oldu. Mürşide gitmiyerek nisbiyetlerinden kurtulamayanlar fillerin failini Allaha veremediklerinden hakkın yanında elsiz oldular. sıfatlarınıda hakka veremedikleri için hem gözsüz, hemde dilsiz oldular. Bu varlıklar hakkın olduğu halde kendi mazharlarından tecellilerin  sahibini tanıyamadılar. demektir Hakka arif olmak oldu dünyaya gelmek madem Kimi ikrar kimi inkar kimisinde şek nedir.



Mısri niyazi h.z..leri : bunca Evliya ve Enbiya bu halkı davet eyledi,   vahdaniyet sırrını öğretmek için buyurmuşlardır. dünyaya Allahın Ahadiyet sırrını  öğrenmek için geldik. Fakat bazılarının istidatları gereği bir Mürşidi kamilden  bu meratibi ilahiye tahsilini yaptılar. İrfaniyet ve kemalata sahip oldukları için  her şeyi yerinde görüp ikrar ettiler. Bazılarıda, bu sırları öğrenmedikleri için cehaletleri gereği inkar ettiler. Kimileride ortada kalarak acabaya düşerek şüphe ile tereddütten kurtulamadılar.  Çünkü her insanın yaradılışı bir değildir. Kabullenişlerde sınıf sınıftır.

 

Hak buyurdu ben kulun amelini halk eyledim



Kimi cennet ile tebşir kimine niran nedir

Cümle alem bir pazarda vüsatınca aldı mal

Sende fazla bende eksik ortada kavga nedir 

 

Saffad suresi ayet 96: “sizleri ve sizlerin fiillerinizi halk etmedimmi.” buyuruluyor. Mademki fiillerin halk edicisi Allahtır, o zaman neden bazılarını cennete, bazılarınıda cehenneme koyuyor. çünkü burada istemek kuldan halk etmek Allahtandır.  Bir kul iyiliği isterse Allah onu Halk eder. Kulda memnun olur. Ve sevabından  mütevellit cennetlik olur. Yine kul bir kötülük isterse Allah onuda halk eder.  Kul ondan memnun olduğu için yasak olan bir şeyi yapmasından günah  işlemesi nedeniyle cehennemlik olur. Kesret aleminde cenabı Allah buyuruyor ki:  “sizden iyi bir iş zuhur ederse onu hakka nisbet ediniz, kötü bir iş zuhur ederse  onu nefsinizden biliniz. ”Hakikatta,vahdaniyet deryasında ikilik  olmadığı için her ne kadar hayırda şerde Allahtan isede kesrette bizim için hayırda, şerde vardır. Biz şerri kendimize nisbet edeceğimizden cehennem ile  tebşir edilmiştir. Bu aleme imtihan için geldiğimizden istidadların değişik olması  nedeniyle her kişide hakkın tecellileri değişiktir. Allahın Resulu “ : insanlara bahşedilen en büyük nimet Akıldır. insanlar akılları nisbetinde iman sahibidirler.” Buyurmuşlardır. Onun için kavgalar kişilerin bu tecelli ilahiyeyi idrak etmemelerinden dir.daima bunu mukayese yapanlar her şeyi yerli yerinde  görmemekten mütevellit kavgalı ve huzursuzdurlar. Cenabı hak  “ben abes  hiç bir şey yaratmadım.” buyururken bizler hep abes görmeğe çalışıyoruz. Onun içinde kendimizlede kavgalıyız, başkalarıylada kavgalıyız.



Yüklə 486,89 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin