Kenzi mahfiden bir ses etti FEHMİ ye nefes
Her zamanda yek nefes dedim elhamdülillah
Cenabı Allah Mürşidimin mazharından Fehmi hz.lerine, bir nefes verdi. Yani Ruhundan bir Ruh üfürdü. İşte o andan itibaren,anladım ve zevk ettimki, her zaman ve her nefesimde, bendeki tecellisinden mütevellit, onun bir sıfatı olarak daima Rabbıma teşekkür ederek Hamd ediyorum. cenabı Allah zatından sıfatlarına, tecelli ederek sıfatlarındada,esma alarak fiilleriyle zuhura gelmektedir. Bu zatın tecellisi olmasa, hiç bir sıfattan fiiller zuhur edemez.onun için, bütün sıfatlar, nur tecellisine doğru yüzlerini çevirmiş, her an ve her nefes, hamd edip durmaktadırlar. Çünkü bütün sıfatların varlığı onunla kaimdir. bir ayeti kerimede “bütün canlı ve cansız varlıklar Allahı tesbih ederler” buyurulmuştur. İşte onların tesbihatları Rablarına her an hamd edişleridir. Rabbım bizleride daima bu idrak ve zevki ihsan etsin. Amin.
57-
Geçtim mülkü fenadan gönlüm Allaha döndü
İçtim abı bekadan gönlüm Allaha döndü
Kalbim sazı çalıyor ruha neşe veriyor
Cümle azam hak diyor gönlüm Allaha döndü
Bir kişi dünya dediğimiz bu gaflet ve ikilikten kurtulmadan gönlünü Allaha döndüremez. Onun için bir kamilden, Tevhid tahsili yaparak “Muti kable ente muti” h.ş. gereğince, ölmeden evvel ölmek lazımdır. İşte fenafillah olarak bütün tecellilerinin, cenabı Allahın tecellileri olarak müşahade ederse,kişinin kalbi Allaha dönmüş demektir. Çünkü mülkünde ondan başka tecelli eden yoktur. Zannındaki nisbiyetlerden kurtulduğu için, ölümsüzlük olan beka suyundanda içmiş demektir. Kişinin kalbi daima zikre geçtiği zaman, kalp mutluluk içinde saz çalıyor demektir. Ruhta bu daimi zikirden sonsuz zevk alır. Dolayısıylada, Ruhun tecelli mazharları olan bütün azalardan, hak narası duyulur.onlarda daimi zikre geçmiş olurlar. Aslında, bidayetten bütün azalarımız daimi zikirdelerde, bizler onların zikirde olduklarını, gaflette olduğumuzdan duymuyorduk.
Ben aşığım ezelden ta elestü bezminden
Ol dem beli dedim ben gönlüm Allaha döndü
Terk ettim ben izzeti buldu gönlüm zilleti
Nidem gayri devleti gönlüm Allaha döndü
Mürşidi kamile ettiğimden beri,elde ettiğim irfaniyetle anladımki, benim varlığım yokmuş. varlık sahibi Allah imiş. İşte bunu benimseyerek kendimin diye bildiğim, varlık ve benliğimi terk ettim. Yokluk olan hakkın kulluğuna yani faniliğine kavuştum. Benim yokluğumda cenabı hakkın, varlığı ve sultanlık idaresi altındaki tecellileri ile beni, ilim ve irfaniyeti ile doldurdu. Başka ne isterimki. gönlüm daima onuntecellilerine dönmüş olarak, irfaniyetimle seyrediyorum.
Oldum bir pire bende etti beni perverde
Kalktı aradan perde gönlüm Allaha döndü
Ben FEHMİ yim üftade bunda geldim irfane
Ko desinler divane gönlüm Allaha döndü
Ben bir Mürşidi kamile biat edince, onun sohbet ve irfaniyeti ile insanı asliyemi öğrenerek, her şeye vakıf oldum. Benim cehalet perdelerimi yırttı. Nereden geldim? nereye geldim? ve nereye gideceğim diye uhdemdeki bütün bilemediğim problemlerimi çözdü. Aynel ve hakkal yakınlık seviyesinde bütün cenabı hakkın tecellilerini görmeğe başladım. İşte o zaman anladımki, bu Fehmi hz.lerinin bu aleme gelmekteki gayesi: ilim ve irfaniyetle hakka arif olmak,ve muvahid olarak yaşayabilmektir. Onun için bu yolda gönlümün Allaha dönüşüne başkaları deli diyebilirler. varsın desinler. Ben huzurlu ve mutluyum buyuruyorlar.
58-
Mektebe irfane erdi yolumuz
“Sümmedena fetedalla” okuruz
Şeri pak a varmıdır hilafımız
Bir nazar et göresin erkanımız
Resulullah Efendimiz “Evvela ma halakallahu Nuru ve evvela ma halakallahu Ruhu, ve evvela ma halakallahu ilmi, ve evvela ma halakallahu aklı” buyurmuşlardır. Allah evvela benim nurumu yarattı, evvela benim Ruhumu yarattı,evvela benim ilmimi yarattı, evvela benim aklımı yarattı demektir. Bunların dördüde birdir. meratipteki tahsilde anlaşılsın için böylece teker, teker zikredilmiştir. İşte bütün kainat Nuru ve Ruhunu hz. Muhammedden almışlardır. Resulullah efendimizin esrarı miracını fenafillah olanlar bildi, bekabillah olanlar ise, o miracın zevkine erdiler. Çünkü, tahtı sarada,yani Yunus balığın karnında Yunus a.s.'ın miracı olarak bu miracı bilenler, ve arşı üstüvada yani arşı alada da hz. Muhammedin miracını zevk ederler.meratibi ilahiye 7 Tevhid mertebesinden ibarettir. Bütün Evliyalar, kavseyin mertebesine kadar yükselirler, fakat ondan sonraki makam ev etna sırrıdırki, orası yalnız Resulullah efendimize ait olduğu için makamı Muhammed denmiştir. İşte bu irfan mektebi olan tevhid yolunda, bulunanlarımız, kuranı kerimin necm suresi ayet 8 de cenabı hakkın miraç ayeti olan vahdaniyetinden kesret alemindeki mazharların cins ve renklerine göre tecelli edişinin irfaniyetini okuyoruz. Hakkın bu tecellilerini okurkende, asla şeriatımızda hiç bir eksiklik ve itilaf olamaz. Yolumuzda kuranı kerim ahkamı ve sünneti seniyeden ayrı bir hal görmek mümkün değildir.
“Yezkürunallahe”nin devranıyız
Her nefeste zikrinin ağahıyız
Zatının şem’ine hep pervaneyiz
“Fezküruni” ayetinin mazharıyız
kuranı kerimin ali imran suresi ayet 191de, “onlar ayakta iken otururken ve yatarak Allah-ı zikrederler” ayetini uygulayanlardanız. Çünkü, bütün yaratılanlar ya ayakta, Allahı zikrediyorlar, ya oturarak veya yatarak Allahı zikretmektedirler. Bunun dışında hiç bir hal ve zikir yoktur.işte bizde, bu üç tecellinin haberdarı olduğumuz için her nefeste zikir halindeyiz. Ruh güneşimizin bütün sıfat ve azalarımızdan kendini ilan etme irfaniyetine sahip olmakla, onun daima emrine tabi olduğumuzun zevkindeyiz. Dolayısıylada,bakara suresi ayet 152 de “siz beni zikrederseniz bende sizi zikrederim” ayetinin mazharlarıyız. Zire bizim varlık ve kuvvetimizin olmadığını anladığımız zaman,her nefeste bizden zikredenin hak teala olduğunu anlamış oluruz.
Şeş cihetten görünür dildarımız
Bahri ummandan çıkar dürdanemiz
Nice keşf olur bizim esrarımız
Kenzi mahfiden doğar irfanımız
Bütün kainatın özü, hz. Muhammed olduğu için, bütün Peygamberler ve Evliyalar, hatta bütün kainat hz. Muhammede muhtaçtır. Çünkü hakikat deryasından çıkan bir dürrü yektadır. Yani hiç bir kimsenin kıymetini taktir edemeyeceği bir cevherdir. Bunun için Mısri Niyazi hz.leri bir ilahisinde: “cihan bağında insan bir secerdir gayriler yaprak Nebiler meyvadır sen zübdesisin ya Resulullah” buyurmuşlardır. onun ümmeti olarak 6 günde bizleri yaratarak, tavsilatı Muhammediyenin zuhuru ile bütün kemalat esrarları biz ademlerde açığa çıkmaktadır. Dolayısıylada nurumuzu ve Ruhumuzu, gizli hazinemiz olan hz. Muhammedin ilim ve irfaniyet pınarlarından almaktayız.
Cümle esvatı huruf noktasıyız
Mevci derya kadreler ummanıyız
Gökteki necmü kamer envarıyız
Şemsi sırda kevkebin ziyasıyız
Nokta ne demektir. Kalemi dik olarak bir kağıdın üzerine koyduğumuzda, kağıt üzerinde çıkan şekle nokta denir. 7 noktayı üst üste sıraladığımızda bir elif harfi meydana gelir. Bu elif harfini, çeşitli şekillerle kuranı kerimdeki 28 harf haline dönüşmesi sağlanır. Şekillerdeki, ses ve manalarınada kuranı kerim diyoruz. İşte biz bu kainatın meydana gelmesine vesile olan noktayız. Dolayısıylada, dalgalardan deryaların meydana geldiği gibi, ayni zamanda ummanız. Yani hakkın varlığı ile var olanlar,artık her yerde hak olarak tecelli eden olur. Onun için gök yüzündeki ay ve yıldızların ışığını parlatan olduk. güneş, ay ve yıldızlar ışığını bizden almaktadırlar buyuruyorlar.
Fakru fahri devletinin fahriyiz
Fahri tammın izzetin sultanıyız
Cümle mevcudu vücudun varıyız
TALİBİ’yle yad olur el kabımız
Bir kişi kamilinin himmetiyle kendine nisbet ettiği varlığı,hakkın varlığında ifna edince, hakkın varlığı ile var olur. Artık kendi varlığı kalmamıştır. Varlık sahibinin hakkın olduğunu anlamıştır. Bu yüce devlete erdiğinde,her varlıktan yüceliği ile tecelli eden cenabı hak, sultanlık zevkini bizlere ihsan etmiştir. Cenabı hakkın bizlere verdiği yetkileride, sahibine iade etmek olan fena ender fena zevki ile mutlu oldum. Her tecellinin zatının sıfatlarından tecellisi olduğunu anladım. kesrette Talibi olarak söylenen isim onun bir sıfatı ve ünvanıdır. Buyurulmaktadır.
HASAN FEHMİ DİVANI KİTAP SONU
Ahmet ARSLAN : 2001
Dostları ilə paylaş: |