(52-60.SAYFALAR ARASI)
SAYFA 52:
2.GÜNCE(GÜNLÜK)
-
HAZIRLIK:
-
İlk iki soruyu kendi düşüncenize göre cevaplayınız.
-
3) İnsanlar yaşadıklarını günü gününe yazarak yazma alışkanlığı kazanır.Bu alışkanlık da kişinin yazma yeteneğini geliştirir, kendini daha iyi ifade etme imkanı bulur.
SAYFA 56:
1.ETKİNLİK:
GÜNLÜK ÖRNEKLERİ: (
TURGUT UYAR’DAN
30.01.1956
Az konuşur olmayı, suskun olmayı erdem saymıyorum artık. Kendini kaçırmak, kendini gizlemek gibi geliyor bana.
27.02.1956
İzinliyim. Boşum. İlgisiz dolaşıyorum sokaklarda. Bu boşluk, bu kayıtsızlık ürküntü veriyor bana. Doğaya uygun, yapmacıksız bir yaşama özlüyorum. Kurtuluşumuz şiirden falan gelmeyecek, yaşamamızdan gelecek gelecekse.
3.1.1956
Nigâr Hanım’ın şiirlerini okudum. Elbette ilkel şiirler birçoğu. Ama birden düşünüyorum. “Gücenme, aslı harâbım senin firâkında” dizesi, bir bakıma, bir şiir geleneğinin yenilenmesi döneminde, yeni bir duygu, yeni bir söyleyiş sayılamaz mı?
Geçmiş ozanları, duygularının, söyleyişlerinin cılızlığı yüzünden küçümsemek doğru mu? Duygular yeni, biçimler, duyarlanma yeni. Bugün bu şiirleri, dolayısıyla bu duyguları, ancak eski şiirler öyle yazıldığı için daha iyi anlıyoruz. Öyleyse, iyi kötü bütün geçmiş ozanlara selam.
(Günlük-kitaplaşmamıştır)
CEMİL MERİÇ’TEN
26.2.1963
Ağaç her gün meyve vermez. Konuşmayan ağaçlar da vardır. Ne dallarında çiçekler gülümser baharları, ne çiçeklerinde arılar dolaşır. Konuşmayan ağaçlar da var…
Zindanda söylenen şarkıyı kim dinler? Zindanda söylenen şarkı ölüm kokar, zincir kokar, küf kokar. Ölüm açacak kapısını bir sabah o zindanın, ardına kadar.
Kuşlar gibi geçiyor günler önünden, cıvıldamıyorlar. Günler tren, günler mavi ufuklarda eriyen birer ümit. Kanatlarından yakalayamıyorsun kuşları. Tren sessiz gidiyor rüya ülkelerine.
(Jurnal - Cilt 1)
Bu metinlerde yazarlar kişisel gözlem ve dikkatlerini metinlere yansıtmış, doğal, içten yalın bir dil kullanmışlardır.Samimi ve kişisel duyarlılığı yansıtan bir anlatım tavrı takınmışlardır.
GÜNLÜK TÜRÜNDEKİ METİNLERİN ORTAK ÖZELLİKLERİ:
-
Kısa yazılardır.
-
Olayı yaşayan kişi tarafından yazılır.
-
Yazarın yaşamından izler taşır.
-
Olaylar tarih atılarak günü gününe yazılır.
-
Birinci kişi ağzından yazılmış kısa ve özlü yazılardır
-
İnandırıcı, içten ve samimidirler.
-
Konuşma diline yakın bir dil kullanılır.
-
yazarın kişiliğini, görüşlerini ve ruhsal yapısını yansıtırlar.
-
Gerçekler, yaşanılanlar değiştirilmeden, çarpıtılmadan yazılır
-
Tarih, biyografi anı, … için birer belge değeri taşırlar.
-
Günlükler roman,gezi yazısı, hatıra gibi türlerde kullanılabilir.
2.ETKİNLİK:
-
"Görkemli bir görünüşü var buradan Paris'in Her yer cetvelle çizilmiş gibi.Ne kadar her şeyin hesaplı kitaplı yapıldığını buradan bakan bir göz daha iyi anlıyor.Gözü rahatsız eden hiçbir mimari kusur pek göremiyorsunuz.Caddeler, bulvarlar, sokaklar bıçakla kesilmiş gibi..."
-
"Parisliler çok bahtiyar, o kış kıyametlerde bu sıcacık tertemiz gayet sıhhi havalana metrolarda evlerine gidip geliyorlar.Bir de bizim zavallı İstanbulluların çektikleri"
-
"Demek ki karşınızdaki millet vatan için ölenleri unutmuyor, isimlerini bir gelenek halinde mermere tunca işliyor.Yetişen nesil vatan ve millet için ölmenin en şerefli olduğunu Paris'i dolaşırken her adımda yaşıyor olmalı...." gibi cümleler yazarın gözlemlerini yansıtıyor.
-
Yazar gördüklerini ve yaşadıklarını içtenlikle anlattığı için günlüklerde gözlem ve kişisel dikkatin önemi vardır.
-
Yazar gözlemlerini anlatırken izlennimlerine de yer vermiştir."Parisliler çok bahtiyar, o kış kıyametlerde bu sıcacık tertemiz gayet sıhhi havalana metrolarda evlerine gidip geliyorlar.Bir de bizim zavallı İstanbulluların çektikleri" cümleleri bu izlenimlere örnek olabilir.
3.ETKİNLİK:
-
Günlük yazıları içsel konuşmalardır.Günlüklerde anlatım yalın içten gözlem ve izlenimleri yansıtan bir şekildedir.
-
Günlükler insanın dertlerini, kederlerini, sevinçlerini kısaca tüm duygularını yansıtır.Günlük tutmak bir nev'i kişinin içsel konuşmasıdır.Gözlemlerinin ve izlenimlerinin içinden yankılanmasıdır.İnsan bazen kimseye anlatamadığı durumları sadece günlüğüyle paylaşır.Günlüğünü bir arkadaş bir sırdaş olarak görür...
4. ETKİNLİK:
-
Günlükler roman,gezi yazısı, hatıra gibi türlerde kullanılabilir.
-
Yararlanılmıştır, çünkü yer ve tarih belirtilmiş.
SAYFA 57:
5.ETKİNLİK:
-
Kısa yazılardır.
-
Olayı yaşayan kişi tarafından yazılır.
-
Yazarın yaşamından izler taşır.
-
Olaylar tarih atılarak günü gününe yazılır.
-
Birinci kişi ağzından yazılmış kısa ve özlü yazılardır
-
İnandırıcı, içten ve samimidirler.
-
Konuşma diline yakın bir dil kullanılır.
-
Yazarın kişiliğini, görüşlerini ve ruhsal yapısını yansıtırlar.
-
Gerçekler, yaşanılanlar değiştirilmeden, çarpıtılmadan yazılır
-
Tarih, biyografi anı, … için birer belge değeri taşırlar.
-
Günlükler roman,gezi yazısı, hatıra gibi türlerde kullanılabilir.
6.ETKİNLİK:
ANLATIM TÜRLERİ BU ANLATIM TÜRÜNE ÖRNEKLER
Avrupa Yolculuğu:
Öyküleyici anlatım: "Yağmur olanca şiddetiyle bastırdı,genişçe bir çınarın altına sığındım
Açıklayıcı anlatım "Bizim postanelerde bulunmayan birçok yenilik var.parayı atıyorsunuz attığınız paraya göre pul düşüyor."
Betimleyici Anlatım:"Bandırmada'yız,sahil boyunca yayılmış yamaçlara tırmanmış şirin bir yer..."
" Muhteşem bir kubbeyi tutan sütunlarla heykellerle büyük renkli duvar tablolarıyla süslü elliyi aşkın turistle birlikte..."
ÇALIKUŞU:
Öyküleyici anlatım: "Bugün akşama doğru bir Çeçen arabasıyla Zeynilere geldim."
Betimleyici anlatım:"Beyaz peştemalını, taşlıklar, safalar ve merdivenlerde kendine göre bir ahenkle sürüdüğü şıp şıp terliklerini çıkarmış,arkasına soluk çuhadan yakası kapalı uzun ir ceket, ayaklarına imam galoşları giymişti."
7. ETKİNLİK:
-
Kişilerin kaleminden günü gününe yazılan günlükler, tüm gerçekliğiyle yaşamı yansıtan birer ayna olarak karşımıza çıkmaktadırlar. Günlükler, insanın iç dünyasını kurgusuz bir biçimde sergileyerek günlüğün sahibine ilişkin ayrıntılı bilgilere birinci elden ulaşmamızı sağladıkları gibi, yazıldıkları dönemin önemli olaylarına ilişkin tarihsel belgeler olarak da önem kazanırlar. Ayrıca insanlar yaşadıklarını günü gününe yazarak yazma alışkanlığı kazanır.Bu alışkanlık da kişinin yazma yeteneğini geliştirir, kendini daha iyi ifade etme imkanı bulur.
8.ETKİNLİK:
-
Bazı cümlelerde anlatım bozuklukları olmasına rağmen metin için açık, duru, yalın ve akıcı diyebiliriz.
SAYFA 58:
9.ETKİNLİK:
Metindeki yan anlamlı sözcükler: "bacak" sözcüğü
Mecaz anlamlı sözcükler ve sözcük grupları: "tatlılıkla,sarılı,sızdırmak, yol,hesaplı kitaplı yapmak, serilen, düşüncelerin kucağı, uzanan..."
Gerçek anlamlı sözcükler: "Caddeler, bulvarlar, sokaklar,garaj, meydan, yağmur, Beyazıt Kulesi, turist, kart, sembol, eşya..."
*Bu mecazlar metnin anlatımını güçlendirmektedir.
10.ETKİNLİK:
Anlatım bozukluğu olan cümlelerin düzeltilmiş halleri:
"Gözü rahatsız eden mimari hiçbir kusur göremiyorsunuz." (sözcük yanlış yerde kullanılmış,pek de gereksiz)
"Bavullarmızı, çantalarımızı hazırlayıp evden çıktık; ya da "Bavullarımız, çantalarımız hazır(dı), evden çıktık."
"İlk kocam fazla içiyordu, bir düşme sonucu (kocamın) ayağı kırıldı..." (tamlayan eksikliği)
"Parislilerin 'Tour Eiffel' dedikleri 'Eyfel Kulesi' yakından bakınca hele dörtbacakları (bacağı) altına gelince..." ( tamlama yanlışlığı) (Katkıları için Yusuf Taştan'a teşekkürler:)
11.ETKİNLİK:
Günlüklerde dil göndergesel ve heyecana bağlı işlevde kullanılmıştır.Örnekler:
Bu gezimi günü günüe not edeceğim.( göndergesel işlev)
Ben 2.kat bileti aldım.(göndergesel işlev)
Ne yapsın mübarek adamcağız! (heyecana bağlı işlev)
12.ETKİNLİK
Sözcükler: Ses Olayı Oluşma nedeni
nasıl ünlü düşmesi ne+asıl birleşmesi nedeniyle...
seyrediyorum ünlü düşmesi,ünsüz yumuşaması seyir ismi yardımcı eylemle(et-)birleştiğinden
sıcacık ünsüz düşmesi süreksiz sert ünsüzle biten sözcüğe küçültme eki geldiğinden
küçücük '' ''
kitaplığa ünsüz yumuşaması sonu süreksiz sertle biten sözcüğe ünlü ile başlayan ek(yönelme eki)gelmesi
işlemekte ünsüz sertleşmesi(benzeşme) süreksiz sert ünsüzün (k) yanına (d) yumuşak ünsüzle başlayan ek gelmesi
paraya kaynaştırma harfi(y) iki ünlü yan yana gelmediği için araya kayn.harfi gelmiş
SAYFA 59:
ANLAMA-YORUMLAMA
1) Yazar bu metni Avrupa yolculuğunu günü gününe not etmek, günlük yazı türünün nasıl bir sonuç vereceğini denemek amacıyla yazmıştır.
2)"Dar atmak" , "dehşetli zevklenmek", "müeessese", "hüviyet" gibi sözcükler dönemin dil özellikleriyle ilgili söyleyişlerdir.
3) ANLATMAYA BAĞLI TÜRLERLE GÜNLÜK METNİNİN ORTAK ÖZELLİKLERİ:
1) Olay çevresinde gelişirler.
2) Olaylar belli bir zaman diliminde geçer.
3) Yer, zaman kişi ögeleri vardır.
4) Betimleyici, öyküleyici, açıklayıcı anlatım türleri kullanılır.
5) Zihniyet unsurlarından etkilenirler.
6) Metinlerin bir yazarı vardır.
7) Olayın mutlaka bir anlatıcısı vardır.
4) Yazarın anlattıkları günümüzde anlam değerini korumaktadır.Çünkü bu günlükten yazarın o dönem Avrupasıyla ilgili gözlem ve izlenimlerini öğreniyoruz.
SAYFA 60:
13 .ETKİNLİK:
-
"Beylik Sözler" metninde yazar eleştirel , sert bir üslup kullanılmış.Ayrıca tilcik,tüz,gönenmek gibi öz Türkçe sözcükleri kullanması yazarın dil anlayışında takındığı tavrı da göstermektedir.Avrupa Yolculuğu metni ise yazarın gezip gördüğü Paris'le ilgili gözlem ve izlenimlerini anlattığı bir metindir.
5) Yazar kendisine ilginç gelen, gezdiği gördüğü yerlerle ilgili belirgin ve ayırt edici durumlara günlüğünde yer vermiştir.
6) Yazar gezip gördüğü yerlerle ilgili gezi günlüğü tuttuğundan dili son derece açık, yalın ve sadedir.
7) Her okur kendi bilgi birikimine kültür düzeyine göre metinden çeşitli anlamlar çıkarabilir.
8) Metnin sizde uyandırdığı duygu ve düşünceleri belirtiniz.
14.ETKİNLİK:
Yazacağınız günlükte mutlaka yer ve tarih belirtmeye, içten,yalın özlü bir üslup kullanmaya dikkat ediniz.
ÖLÇME-DEĞERLENDİRME:
1) * öyküleyici, betimleyici, açıklayıcı anlatım türleri kullanılır.
* gezi yazısı, hatıra, roman ,hikaye
2)* (Y) "hemen"den kasıt günü gününe ise doğru cevap (Y)soru maalesef ki açık uçlu!(E.F)
*(Y)
*D)
3) (D)
4) (D)
OKUL DIŞI ETKİNLİK:
SABİHA GÖKÇEN ANLATIYOR:
“Bir Köylü Kadın ve Atatürk”
Gazi Çiftliği’nde dolaşıp hava alırken oldukça yaşlı bir kadına rastladık. Atatürk attan inerek bu ihtiyar kadının yanına sokuldu;
- “ Merhaba nine”
Kadın Ata' nın yüzüne bakarak hafif bir sesle;
- “Merhaba” dedi.
- “Nereden gelip nereye gidiyorsun?”
Kadın şöyle bir an duraladı;
- “Neden sordun ki?” dedi. “Buraların sahabisi misin? Yoksa bekçisi mi?”
Paşa gülümsedi;
- “Ne sahibiyim ne de bekçisiyim nine. Bu topraklar Türk milletinin malıdır. Buranın bekçisi de Türk milletinin kendisidir. Şimdi sen nereden gelip nereye gittiğini söyleyecek misin?”
Kadın başını salladı;
- “Tabii söyleyecem beyim, ben Sincan'ın köylerindenim bey, otun güç bittiği, atın geç yetişdiği kavruk köylerinden birindenim. Bizim mıhtar bana bilet aldı trene bindirdi, kodum Angara' ya geldim.
- “Muhtar niçin Ankara'ya gönderdi seni?”
- “Gazi Paşamızı görmem için. Başını pek ağrıttım da.... Benim iki oğlum gavur harbinde şehit düştü. Memleketi gavurdan kurtaran kişiyi bir kez görmeden ölmeyeyim diye hep dua ettim durdum. Rüyalarıma girdi Gazi Paşa. Ben de gün demeyip mıhtara anlatınca, o da bana bilet alıverip saldı Angara’ ya, giceleyin geldimdi. Yolu neyi de bilemediğimden işte agşamdan belli böyle kendimi ordan oraya vurup duruyom bey.”
- “Senin Gazi Paşa' dan başka bir isteğin var mı?”
Kadının birden yüzü sertleşti.
- “Tövbe de bey tövbe de! Daha ne isteyebilirim ki... O, bizim vatanımızı kurtardı. Bizi düşmanın elinden kurtardı. Şehitlerimizin mezarlarını onlara çiğnetmedi daha ne isteyebilirim ondan? Onun sayesinde şimdi istediğimiz gibi yaşıyoruz. Şunun bunun gavur dölünün köpeği olmaktan onun sayesinde kurtulmadık mı? Buralara bir defa yüzünü görmek, ona sağ ol paşam! Demek için düştüm. Onu görmeden ölürsem gözlerim açık gidecek. Sen efendi bir adama benziyon, bana bir yardım edive de Gazi Paşayı bulacağım yeri deyive.”
Atatürk'ün gözleri dolu dolu olmuştu, çok duygulandığı her halinden belliydi. Bana dönerek;
- “Görüyorsun ya Gökçen, işte bu bizim insanımızdır... Benim köylüm, benim vefalı Türk anamdır bu.
Attan indim. Yaşlı kadının elini tuttum;
- “Anacığım” dedim, “sen gökte aradığını yerde buldun, rüyalarını süsleyen, seni buralara kadar koşturan Gazi Paşa yani Atatürk iste karşında duruyor.”
Köylü kadın bu sözleri duyunca şaşkına döndü. Elindeki değneği yere fırlatıp, Atatürk'ün ellerine sarıldı. Görülecek bir manzaraydı bu. İkisi de ağlıyordu. İki Türk insanı biri kurtarıcı, biri kurtarılan, ana oğul gibi sarmaş dolaş ağlıyorlardı. Yaşlı kadın belki on defa öptü Ata' nın ellerini. Ata da onun ellerini öptü. Sonra heybesinden küçük bir paket çıkarttı. Daha doğrusu beze sarılmış bir köy peyniri. Bunu Atatürk'e uzattı;
- “Tek ineğimin sütünden kendi ellerimle yaptım Gazi Paşa, bunu sana hediye getirdim. Seversen gene yapıp getiririm.”
Paşa hemen orada bezi açıp peyniri yedi. Çok beğendiğini söyledi. Sonra birlikte köşke kadar gittik. Oradakilere şu emri verdi;
- “Bu anamızı alın burada iki gün konuk edin. Sonra köyüne götürün.
Giderken de kendisine üç inek verin benim armağanım olsun.”
Bu anıdan Atatürk'ün milletine verdiği değeri ve önemi anlıyoruz.
17Mart 1923 Tarsus:
Mustafa Kemal İstasyon'dan şehre doğru, bir süre yaya olarak yürüdü. O'nu görmek için sabahtan itibaren yolları dolduran Tarsusluların arasından neşe ile selamlar vererek, ilerledi. O sırada ansızın bir olayla karşılaştı.
Milli Mücadele'deki çete giysili bir kadın, Atatürk'ün yolunu keserek ayağına kapandı. Gözyaşlarıyla şöyle haykırıyordu:
- "Bastığın toprağa kurban olayım Paşam!"
Mustafa Kemal onu yerden kaldırmak için eğilirken kulağına bu kadının Kurtuluş Savaşında cephelerde çarpışmış olan (Adile Çavuş) olduğunu fısıldadılar.
Gözlerinden iki damla yaş düşen Mustafa Kemal, bu güneşten yüzü yanmış kadının elinden tutup ayağa kaldırdı ve ona şöyle seslendi:
- "Kahraman Türk kadını! Sen yerlerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde yükselmeye layıksın."
Atatürk Türk kadınına çok değer veren bir liderdi.
"Bunlar bir gün olacaktır...Görürsünüz,işitirsiniz..."
Prof.Dr.Afet İnan "Atatürk hakkında hatıra ve belgeler" adlı kitabında ilginç bir hatırasını naklediyor. Atatürk 09 ocak 1936 Perşembe günü, dil ve tarih coğrafya fakültesi'nin açılış dersinde okuması için afet İnan'a : "tarih belgelerinin ilerideki keşifleri buna dayanacaktır.Her tarihi kişinin söylediği sözler toplanabilecek ve böylece biz onları kendi seslerinden ve sözlerinden dinleyebileceğiz." diyerek yazıyı verir. Buna karşılık Afet İnan :
"Bu çok uzak bir gelecekte belki olabilecek keşfin benim ifadem olarak verilmesine cesaret edemeyeceğimi" kendisine söylediğim zaman canı sıkıldı ve şöyle dedi :
"Bunlar bir gün olacaktır...Görürsünüz,işitirsiniz..."
Atatürk ileri görüşlü bir liderdi.
Dostları ilə paylaş: |