|
|
səhifə | 2/8 | tarix | 27.01.2018 | ölçüsü | 0,92 Mb. | | #40816 |
| ausgezeichnet sft. çok üstün, birinci sınıf
Auskunft (f) a. bilgi, bilinenler
auslangen eyl. yeterli olmak
Auslegung (f) a. açımlama, açıklama, yorum
ausmachen eyl. oluşturmak, yapmak
ausputzen eyl. süslemek; bir düzene koymak; temizlemek
Ausrede (f) a. gerekçe, özür, bahane
ausreden eyl. özür bulmak; işin içinden sıyrılmak
ausreichen eyl. yeterli olmak (suffice, be enough)
ausreißen eyl. çekip çıkarmak; çekiştirmek
Aussage (f) a. bildirim
aussagen eyl. bildirmek, anlatmak, ortaya sürmek (state, express, declare)
ausschiffen eyl. boşaltmak, yanaşmak, karaya çıkmak; (yelken) açmak
ausschlagen eyl. reddetmek, geri çevirmek
ausschließen eyl. dışlamak
Ausschließung (f) a. dışlayış, dışlama
Ausschluß (m) a. dışlama
ausschlüge ausschlagen
aussehen eyl. görünmek
Außen (f) a. dış, dışsal
außenher ilg. dışardan
Außenseite (f) a. dış yan
Außer (n) a. dış
außer ilg. dışarda(n)
außerdem blt. bundan başka, bunun dışında, ek olarak
Außereinander a. birbirine dışsallık, birbiri dışındalık
außereinander blt. birbiri dışında
außerhalb ilg. ve blt. dışında, dışına, dışı
außerlich sft. dışsal; blt. dışsal olarak, yüzeysel olarak
Außerlichkeit (f) a. dışsallık, yüzeysellik
Außersichkommen a. kendi dışına çıkma
Außersichseiend a. kendi dışında varolan
Außersichseins a. kendi dışında olma
Aussicht (f) a. bakış açısı
ausspinnen eyl. evirip çevirmek; geliştirmek, işlemek
Aussprechen a. bildirme
aussprechen eyl. bildirmek, söylemek, anlatmak
Ausspruch (f) a. bildirim
ausspüren eyl. izini sürmek
ausstatten eyl. donatmak, vermek, sağlamak (furnish, provide)
ausüben eyl. [ausgeübt] uygulamak, yürütmek, yerine getirmek
Ausweg (m) a. çıkış yolu
auswendig sft. dış, dışsal (outer, outside, out); ezbere (by heart)
ausziehen eyl. çıkarmak, yolmak, soymak (pull out, draw out; extract, remove)
Autor (m) a. yazar
Autorität (f) a. yetke, otorite
Axiom (n) a. belit
B
Bahn (f) a. yol, yörünge
bald blt. çok geçmeden, hemen, kısa bir sürede
Band (n) a. bağ; cilt
Barbar (m) a. barbar
Barbarei (f) a. barbarlık
Barometer (n) a. barometre
Basis (f) a. baz
Bauer (n) a. çifçi, köylü
Baum (m) a. ağaç
beabsichtigen eyl. amaçlamak, niyetlemek
beachten eyl. dikkat etmek, gözetmek
Beamter (m) a. memur
beantworten eyl. yanıtlamak
Beantwortung (f) a. yanıt, yanıtlama
bedecken eyl. örtmek; eşlik etmek
bedenken eyl. düşünmek, ölçüp biçmek, tartmak, irdelemek
bedeuten eyl. imlemek, anlatmak
bedeutend sft. imlemli, anlamlı
Bedeutung (f) a. imlem, anlam
bedeutungslos sft. imlemsiz, anlamsız
bedienen eyl. kullanmak, yararlanmak; hizmet etmek
bedingen eyl. koşullandırmak
bedingt sft. koşullu
Bedingtheit (f) a. koşulluluk
Bedingtsein a. koşullanmışlık, koşulluluk
Bedingung (f) a. koşul
bedürfen eyl. gereksinmek
Bedürfnis (n) a. gereksinim
bedürftig sft. yoksun, yoksul
befangen sft. önyargılı; yakalanmış, takılmış
befassen eyl. tutmak; uğraşta olmak
Befehl (n) a. buyruk
befinden (şöyle ya da böyle) eyl. bulmak, görmek, saymak
befindlich sft. bulunabilir, var; b. sein: olmak
befolgen eyl. uymak, boyun eğmek, izlemek
befördern eyl. ilerletmek (geliştirmek); taşımak
befreien eyl. kurtarma, özgürleştirme
befreien eyl. özgürleştirmek, kurtarmak
befreites blt. özgürce
befreien eyl. özgürleştirmek, kurtarmak
Befreiung (f) a. özgürleştirme, kurtarma
befriedigen eyl. doyum sağlamak, doyurmak, hoşnut etmek
befriedigend sft. doyum verici, doyurucu
Befriedigung (f) a. doyum
Befugnis (f) a. yetki
befürworten eyl. desteklemek, savunmak
begeben eyl. bırakmak, vazgeçmek
Begebenheit (f) a. olay
begegnen eyl. karşılamak, karşılaşmak
begehen eyl. (bir suç, yanlış vb.) işlemek, içine düşmek
begehren eyl. istemek
begeisten eyl. diriltmek
Begeistung a. dirilik
Begierde (f) a. istek
Beginn (m) a. başlangıç
Beginnen (n) a. başlama, başlangıç
beginnen eyl. başlamak
Beglaubigung (f) a. doğrulama
begleiten eyl. eşlik etmek
begnügen eyl. doyum bulmak, yetinmek
begraben eyl. gömmek
begreifen eyl. kavramak; kapsamak
begreiflicher sft. kavranabilir
begrenzen eyl. sınırlamak
begrenzend blt. sınırlayan
begrenzt sft. sınırlı
begrenzte sft. sınırlı
Begrenztsein a. sınırlılık, sınırlanmışlık
Begriff (m) a. kavram
begriffen eyl. kavramak
begrifflose sft. kavramsız
begriffsmäßige blt. kavrama uygun (olarak)
Begriffsmoment a. kavram kıpısı
Begriffswidrige a. kavrama aykırı
begründen eyl. kurmak; temellendirmek
Begründer (m) a. kurucu
begründet (sft.—‘begründen’den) temelli, temellendirilmiş
Begründung (f) a. temellendirme, (sözel olarak) zemin verme
behaftet sft. yüklü
behalten eyl. tutmak; (deyim) im Augen b.: göz önünde tutmak
Behälter (m) a. taşıyıcı, kap
behandeln eyl. ele almak, irdelemek, uğraşmak
Behandlung (f) a. irdeleme; ele alma
beharren eyl. kalmak, sürmek
behaupten eyl. ileri sürmek, öne sürmek
Behauptung (f) a. önesürüm
beherrschendes sft. egemen; beherschen: egemen olmak, yönetmek, denetlemek
Behuf a. amaç; zum B.: blt. amacıyla
bei ilg. üzerinde; durumunda
beibehalten eyl. (behalten ... bei ) sürdürmek, sürmek, kalmak
beibringen eyl. getirmek, ortaya koymak
beide sft. ikisi de, her ikisi
Beilage (f) a. ek, ekleme
beiläufig sft. raslantısal
beilegen eyl. eklemek, katmak, yüklemek
Beilegung (f) a. ekleme
beim bei dem
beimischen eyl. karışmak
Beimischung (f) a. karışım
beiseite blt. bir yana
Beisichsein a. kendinde olma, kendindelik
Beispiel (n) a. örnek
beispielsweise blt. örnek olarak; örneğin
beistimmen eyl. onaylamak
bejahender sft. olumlayıcı, olumlu
bekämpfen eyl. döğüşmek, savaşmak, kavga etmek,
Bekämpfung (f) a. kavga, döğüş
bekannt sft. tanıdık, tanışık, bilinen
bekanntlich blt. bilindiği gibi
Bekanntschaft (f) a. tanışıklık
bekanntzumachen eyl. tanışık kılmak
bekehren eyl. (bir inanca vb.) dönmek
bekennt eyl. ele vermek, açığa vurmak
bekommen eyl. kazanmak, elde etmek;
belächeln eyl. (acıyarak) gülümsemek, gülmek
belassen eyl. bırakmak, tutmak
belebend sft. yaşam verici, diritlitici
belehren eyl. öğretmek
beleuchten eyl. aydınlatmak; üzerine ışık düşürmek
Belieben (n) a. seçme, istek, dilek (deyim) nach B.: dilendiği denli
belieben eyl. istemek, dilemek
beliebig sft. keyfi, isteğe bağlı
Beliebigkeit (f) a. keyfilik, başına buyrukluk
beliebt sft. sevilen, popüler (yaygın); bkz. belieben
bemächtigen eyl. yakalamak, ele geçirmek
bemerken eyl. ayrımsamak; gözlemek, dikkat etmek; belirtmek, değinmek
bemerkenswert sft. dikkate değer
bemerklich sft. dikkati çeker; dikkate değer, göze çarpar
Bemerkung (f) a. not, gözlem, nokta
bemühen eyl. rahatsız etmek, sıkıntıya sokmak; çabalamak, çalışmak
Bemühung (f) a. çaba
Benehmen (n) a. davranış, tutum; anlaşma
benehmen eyl. davranmak; uzaklaştırmak, çekip almak, yoksun bırakmak
beneiden eyl. imrenmek, kıskanmak, çekememek
Benennung a. adlandırma, belirtme
beobachten eyl. gözlemek
Beobachtung (f) a. gözlem
bequem sft. rahat, rahatlatıcı, kolay, uygun
Bequemlichkeit (f) a. uygunluk
berauben eyl. yoksun bırakmak
berechnen eyl. hesaplamak, değerlemek
berechtigen eyl. aklamak (sft) yetkili, yetkin
Berechtigung (f) a. doğrulama, haklı çıkarma,
Bereich (m) a. alan, bölge
bereichern eyl. varsıllaştırmak
bereits blt. daha şimdiden, önceden
bereitwillig sft. istekli, hazır; blt. kolayca, hemen, isteyerek, duraksamadan
Berg (m) a. dağ
Bericht (m) a. bildiri, rapor, yazanak
Beruf (m) a. uğraş, görev
berufen eyl. dayanmak, başvurmak
Berufung (f) a. uğraş, görev; (gegen, auf) başvuru
beruhen eyl. kurulmak, dayanmak; (deyim) etwas auf sich b. lassen: olduğu gibi bırakmak, daha öte götürmemek
beruhigen eyl. dinginleştirmek, rahatlatmak, yatıştırmak
Beruhigung (f) a. yatıştırma, dinginleştirme
berühmt sft. ünlü
berühren eyl. dokunmak, değinmek
beschaffen eyl. sağlamak; b. sein: ... durumda, yapıda olmak;
Beschaffenheit (f) a. doğa, yapı, oluşum
beschäftigen eyl. uğraşmak, ilgilenmek
Beschäftigung (f) a. uğraş; ilgilenme
Beschauung (f) a. gözden geçirme, gözlem, inceleme
Bescheidenheit (f) a. alçakgönüllülük; ılımlılık, ölçülülük
beschließen eyl. kapamak, sonlandırmak, bitirmek; kararlaştırmak
beschließen eyl. kapanmak, sonlanmak; kapamak; in sich b.: kapsamak
beschränken eyl. sınırlamak
beschränkt sft. sınırlı
Beschränktheit (f) a. sınırlılık
Beschränkung (f) a. sınırlama
beschreiben eyl. betimlemek, açıklamak
Beschreibung (f) a. betimleme, açıklama
beschrieben eyl. yazmak, betimlemek
beschuldigen eyl. suçlamak
Beschwernis (f) a. güçlük; yakınma
besehen eyl. bakmak, yoklamak
beseitigen eyl. bir yana atmak, uzaklaştırmak
Beseligung (f) a. mutluluk
besiegen eyl. yenmek
Besitz (m) a. iyelik
besitzen eyl. iye olmak
besonder sft. tikel, özel
besonderen eyl. tikelleştirmek (Not: bu sözcüğün bu yolda kullanımı Hegel’e özgü: Ans. MB, § 163, Ek 1’de: Besonderende (Spezifizierende)
Besonderheit (f) a. tikellik
besonders blt. özellikle
Besonderung a. tikelleşme
besprechen eyl. tartışmak, sözünü etmek, üzerine konuşmak
besser sft. daha iyi
Bestand (m) a. kalıcılık, süreklilik
beständig blt. sürekli olarak, biteviye
Bestandstücke (m) a. bileşen, parça
Bestandteil (m) a. parça, bileşen
bestätigen eyl. doğrulamak
Bestätigung (f) a. doğrulama, onay
Bestehen (n) a. kalıcılık, kalış; kalıcı olan; bkz. bestehen
bestehen eyl. b. aus: den oluşmak; dayanmak, katlanmak; kalmak, sürmek
Bestehende a. kalıcı olan
bestehlen eyl. çaldırmak
bestimmbar sft. belirlenebilir
bestimmen eyl. belirlemek; tanımlamak; (sft) belirli, belirgin; (blt.) b. olarak
bestimmend sft. belirleyen, belirleyici
bestimmt sft. belirli; bkz. bestimmen
bestimmtes am b.: blt. belirgin olarak
bestimmtesten am b. blt. en belirli olarak
Bestimmtheit (f) a. belirlilik
Bestimmtsein a. belirlenmişlik, belirlilik
Bestimmung (f) a. belirlenim
bestimmungslos sft. belirlenimsiz
bestreben eyl. çabalamak, çalışmak
Bestrebung (f) a. çaba
bestrefen eyl. cezalandırmak
bestreiten eyl. sorgulamak
betätigen eyl. etkinleştirmek, devime geçirmek, işletmek
Betätigung (f) a. etkinleşme, işleme
betrachten eyl. irdelemek; (öyle olduğu) düşünmek, (öyle) görmek
Betrachtung (f) a. irdeleme
Betragen (n) a. davranış
betreffen eyl. ilgilendirmek, ilgili olmak
Betrübnis (f) a. sıkıntı, dert, üzüntü
beurteilen eyl. yargılamak, değerlendirmek
Beurteilung (f) a. yargılama, yargı
Beutel (m) a. kese
bevor bağl. —den önce
Bevölkerung (f) a. nüfus
bewähren eyl. gerçeklemek, doğrulamak, tanıtlamak
bewahren eyl. gözetmek, kollamak, korumak
bewährt sft. tanıtlı; bewahren’den (eyl): korumak, saklamak, sürdürmek
Bewährung (f) a. gerçekleme
Bewandtnis (f) a. durum, koşullar; was es mit ihm für eine B. habe: onun açısından işin aslı
bewegen eyl. devinmek
Beweggrund (m) a. güdü
Bewegung (f) a. devim
bewegungslos sft. devimsiz, devinmeyen
Beweis (m) a. tanıt, tanıtlama
beweisen eyl. tanıtlamak, göstermek
Bewenden (n) (deyim) dabei (damit) hatte es B. sein: sorun burada bitmiştir
bewenden eyl. (deyim: dabei b. lassen: orada, onda bırakmak)
bewerkstelligen eyl. başarmak, yerine getirmek
bewirken eyl. ortaya çıkarmak, neden olmak
bewohnen eyl. (bir yerde) yaşamak
Bewohner (m) a. oturan, yaşayan
bewundern eyl. hayran olmak, hayranlık duymak
Bewunderung (f) a. hayranlık
bewußt sft. bilinçli
bewußtlose sft. bilinçsiz
Bewußtlosigkeit (f) a. bilinçsizlik
Bewußtsein (n) a. bilinç
Bewußtwerden a. bilinçlenme
bezeichnen eyl. belirtmek
Bezeichnung (f) a. belirtme; im, simge, san
beziehen eyl. bağıntılı olmak, bağıntı kurmak, ilgili olmak
Beziehung (f) a. bağıntı, ilişki
beziehungslos sft. bağıntısız, bağlantısız, ilişkisiz
bezogen sft. bağlantılı, ilişkili; bkz. beziehen
Bezogenheit a. bağıntılılık
bezwecken eyl. amaçlamak
bieten eyl. sunmak, önermek
Bild (f) a. imge
bilden eyl. eğitmek; biçimlendirmek; oluşturmak
Bildhauer (m) a. yontucu
bildlich sft. resimsel; eğretisel
Bildsäule (f) a. yontu
Bildung (f) a. eğitim, ekin
Billigkeit (f) a. haklılık
binden eyl. bağlamak
bisher ilg. şimdiye dek, bu noktaya dek
Birne (f) a. armut
bisherig ilg. şimdiye kadarki; önceki, eski
bisweilen blt. kimi zaman, zaman zaman, arada bir
bizarr sft. tuhaf
Blatt (n) a. yaprak; sayfa
Blau (n) a. mavi
Blei (n) a. ya da (m) kurşun
bleiben eyl. kalmak, sürmek
bleibend sft. kalıcı, sürekli
Blendwerk (n) a. göz boyama, aldatma
Blick (m) a. bakış
blicken eyl. bakmak
blind sft. kör
Blitz (m) a. yıldırım
Blitzstrahl (m) a. şimşek çakışı
bloß sft. yalnızca, salt
Blöße (f) a. çıplaklık
Blume (f) a. çiçek
Blutbereitung a. kan yapımı
Blutumlaufs a. kan dolaşımı
Boden (m) a. toprak
Bodenlosigkeit a. dayanaksızlık
Botanik (f) a. bitkibilim
botansichen sft. bitkibilimsel
Boten (n) a. iletmen, ulak, haberci
Böse (n) a. kötülük; bkz. böse
böse sft. kötü
Bösesein a. kötülük, kötü olma
böswillig sft. kötü niyetli
Brahmane (m) a. Brahman
Brand (m) a. ateş, yanma, yangın
brauchen eyl. gereksinmek, istemek
brechen eyl. kırmak, yarmak, ayırmak, bozmak
breit sft. geniş
Briefe (m) a. mektup
bringen eyl. getirmek
Brust (n) a. göğüs
Brücke (f) a. köprü
Buch (n) a. kitap
Buche (f) a. kayın ağacı
Buddhisten (m) a. Budist
bunte sft. renkli, parlak
Bürger (m) a. yurttaş
bürgerlich sft. yurttaşı ilgilendiren, yurttaşsal (civic, civil); Bürger (m) yurttaş
C
Chimäre (f) a. [n] uydurma; canavar
D
da bğl. orada; o zaman, o durumda; çünkü
dabei blt. onda, onlarda; onun, onların yanında; aynı zamanda; ek olarak, bundan başka; onun, onların üzerine (sözdizim işlevi)
dadurch blt. böylelikle, bu yolla; (sözdizim işlevi)
dafür blt. onun için, onlar için; o nedenle; ondan yana; onun yerine
Dafürhalten (n) a. kanı; bkz. dafürhalten
dafürhalten eyl. şu kanıda, görüşte olmak
dagegen blt. buna karşı; tersine; öte yandan
daher bağl. buna göre, bu nedenle; blt. buradan, bundan
dahin blt. oraya
dahingegen blt. öte yandan; tersine
dahinter blt. onun, onların arkasında
dahinterkommen eyl. işin aslını bulmak
damalig ilg. o zamanın, o zamanki
damit bğl. onunla, onlarla, böylelikle, bunun üzerine
Dampf a. buhar
danach blt. onun arkasından, ardından, ondan sonra; ona göre
Dankbarkeit a. minnettarlık
Dann bğl. o zaman; sonra; bunun üzerine, bundan başka
dann blt. o zaman, o sırada
dar blt. orada
daran blt. onda, onlarda
darauf blt. (onun, onların) üzerinde; (deyim) es kommt darauf an: gelip dayanmak, bağlı olmak
Dostları ilə paylaş: |
|
|