|
Partei (f) a. yan, parti
partikulär
|
səhifə | 5/8 | tarix | 27.01.2018 | ölçüsü | 0,92 Mb. | | #40816 |
| Partei (f) a. yan, parti
partikulär sft. tikel
Partikularität (f) a. tikellik
passen eyl. uymak
passend sft. uygun
passiv sft. edilgin
Pathos duygu; duygulandırma niteliği
pedantisch sft. bilgiççe
Pedantismus a. bilgiçlik düşkünlüğü
perennierend sft. sürekli
Peripherie (f) a. çevre
permanent sft. sürekli
Person (f) a. kişi
persönlich sft. kişisel
Persönlichkeit (f) a. kişilik
Petrefakt (n) a. fosil
Pferde (n) a. at
Pflanze (f) a. bitki
Pflanze-an-sich a. kendinde bitki
pflegen blt. (mastarla kullanıldığında) genellikle, alışkanlıkla, çoğunlukla vb.
Pflicht (f) a. ödev
pflichtwidrig sft. ödeve aykırı
Pfropf (m) a. mantar, tapa
Phänomen (n) a. fenomen
Phänomenologie (f) a. Görüngübilim
Phantasie (f) a. düşlem
Philologie (f) a. filoloji
Philosoph (m) a. filozof
Philosophem (n) a. felsefi sonuç, felsefi formülasyon
Philosophie (f) a. felsefe
philosophieren eyl. felsefe yapmak
philosophisch sft. felsefi
Physik (f) a. fizik
physikalisch sft. fiziksel
Physiker (m) a. fizikçi
Physiologie (f) a. fizyoloji
physisch sft. fiziksel
Physischen a. fiziksel (physisch) olanlar, fizik ile ilgili olanlar
Plan (m) a. tasar
Planet (m) a. gezegen
plastisch sft. yoğrumsal, yontusal, plastik
platt sft. düz, yavan, bayağı
Platz (m) a. yer
plausible sft. usayatkın
Pleonasmus (m) a. pleonazm (gereksiz sözcüklerin kullanımı)
plus sft. artı
Pneumatologie a. ruhbilim için eski bir ad
Poesie (f) a. şiir
Poet (m) a. şair, ozan
poetisch sft. şiirsel
Pol (m) a. kutup
polar sft. kutupsal
Polarität (f) a. kutupsallık
Polemik (f) a. polemik
polemisch sft. polemiksel
Politik (f) a. politika
politisch sft. politik
populär sft. halksal
Pore (f) a. gözenek
Porosität (f) a. gözeneklilik
porös sft. gözenekli
Porphyr a. porfir
positiv sft. olumlu
Positivität (f) a. olumluluk
Posten (m) a. yer, konum
Postulat (n) a. konutlama
postulieren eyl. konutlamak
Postwesen (n) a. posta işleri
Potenz (f) a. güç; gizillik
Prädikat (n) a. yüklem
prädizieren eyl. yüklemlemek
pragmatisch sft. pragmatik
Praktiker (m) a. pratik insan; uzman
praktisch sft. kılgısal, kılgın
Prämisse (f) a. öncül
präsent sft. bulunan, varolan
präsentieren eyl. sunmak
prästabilieren eyl. önceden saptamak
Praxis (f) a. kılgı
Präzision (f) a. sağınlık
Prediger (m) a. vaiz
Predigt (f) a. vaaz
preisen eyl. övmek
preisgeben eyl. teslim olmak, vazgeçmek; adamak
Preiskurant a. eder listesi
Priester (m) a. rahip
primitiv sft. ilkel
Prinzip (n) a. ilke
priori sft. önsel
problematisch sft. belkili
Produkt (n) a. ürün
Produktion (f) a. üretim
produzieren eyl. üretmek
Profession (f) a. meslek
Progreß (m) a. ilerleme
provozieren eyl. kışkırtmak; çağırmak
Prozeß (m) a. süreç
prozeßlos sft. süreçsiz
prüfen eyl. sınamak, yoklamak, denetlemek
Prüfstein a. denektaşı
Prüfung (f) a. sınama, yoklama
Psychologe (m) a. ruhbilimci
Psychologie (f) a. ruhbilim
psychologisch sft. ruhbilimsel
Publikum (n) a. kamu
Punkt (m) a. nokta
pure (pur) sft. arı
Q
Quadrat (n) a. kare
Quadratmeilen a. mil kare
Qualität (f) a. nitelik
qualitativ sft. nitel
Quantität (f) a. nicelik
quantitativ sft. nicel
Quantum (n) a. nice
Quarz (m) a. kuartz
Quell (f) a. kaynak
R
räsonieren eyl. uslamlama yapmak (kurgul değil, ama sıradan)
Räsonnement a. (sıradan) uslamlama, akıl yürütme
rastlos sft. dinginliksiz
Rastlosigkeit (f) a. dinginliksizlik
rational sft. kesirli
rationell sft. ussal
Ratschluß (m) a. karar
Raum (m) a. uzay
räumlich sft. uzaysal
Raumpunkten a. uzay noktası
reagieren eyl. tepkimek
Reaktion (f) a. tepki
real sft. olgusal
realisieren eyl. olgusallaştırmak
Realisierung (f) a. olgusallaştırma
realistische sft. gerçekçi, olgusalcı
Realität (f) a. olgusallık
realiter blt. olgusal olarak
rechnen eyl. saymak, hesaplamak
Rechnungsart (f) a. hesaplama türü, işlem türü
Recht (n) a. hak; tüze
recht sft. sağ; doğru
Rechtfertigung (f) a. aklama
rechtlich sft. yasal, tüzel
rechts blt. sağda, sağa
Rechtsstreit (m) a. dava
Rechtstitel a. yasal hak
rechtwinklig sft. dikaçılı
Rede (f) a. konuşma, söyleşi, söz
reden eyl. konuşmak
Redner (m) a. konuşmacı
Reduktion (f) a. indirgeme
reduzieren eyl. indirgemek
reell sft. olgusal, gerçek
reflektieren eyl. üzerine düşünmek
Reflexion (f) a. üzerine düşünme, derin düşünme
Reflexionsform a. derin düşünce biçimi
Reformation (f) a. Reformasyon
Regel (f) a. kural
Regen (m) a. yağmur
regieren eyl. yönetmek
Regierer a. yönetici
Regiertwerden a. yönetilme
Regierung (f) a. hükümet
Region (f) a. bölge, alan
Reich (n) a. krallık, ülke
reich sft. varsıl
reichen eyl. ulaşmak
Reichsstadt (f) a. imparatorluk kenti, özgür kent
Reichtum (m) a. varsıllık, gönenç
Reihe (f) a. dizi
reihen eyl. dizmek, sıralama
rein sft. arı
Reinheit (f) a. arılık
reinigen eyl. arıtmak, temizlemek, durulaştırmak
Reise (f) a. gezi, yolculuk
reißen eyl. parçalamak; çekip çıkarmak
Reiz (m) a. çekicilik; uyarı
rekurrieren eyl. yinelemek
Relation (f) a. ilişki
relativ sft. göreli
Relativität (f) a. görelilik
Religion (f) a. din
Religionslehre a. din öğretisi
Religionssatz a. dinsel önerme
Religiosität (f) a. dindarlık
religiös sft. dinsel, dindar
repellieren eyl. itmek
Reproduktion (f) a. üreme
reproduzieren eyl. yeniden üretmek
Republik (f) a. cumhuriyet
Repulsion (f) a. itme
repulsiv sft. itici
Repulsivkraft a. itme kuvveti
respektables sft. saygıdeğer
Resultat (n) a. sonuç
resultieren eyl. sonuçlanmak
Retort (f) a. imbik
retten eyl. kurtarmak
Rettungsmittel a. çare
Rezeptakulum a. kap
richten eyl. ayarlamak, düzeltmek
Richter (m) a. yargıç
richtig sft. doğru
Richtigkeit (f) a. doğruluk
Richtung (f) a. yön
riechbar sft. koklanabilir
Riechstoff (m) a. koku gereci
Rinde (f) a. kabuk
roh sft. ham, işlenmemiş
roherweise blt. hamlıkla
Rolle (f) a. rol
Rom a. Roma
Roman (m) a. roman
Rose (f) a. gül
Rot (n) a. kırmızı
rot sft. kırmızı
routinierter sft. deneyimli
Römer (m) a. Romalılar
Römerzeit a. Roma zamanı
römischen sft. Roma
Rubrik (f) a. başlık
Ruf (m) a. ün
ruhend sft. durgun, dingin
ruhig sft. dingin
Ruhm (m) a. ün, şan
Rückblick a. (m) geriye bakış; in R. auf: geriye bakarsak
Rücken (m) a. arka, geri
Rückgang (m) a. gerileme, bozulma, çözülme
Rückkehr (f) a. geri dönüş
Rücksicht (f) a. bakış, irdeleme; in dieser R.: bu bakımdan
rücksichtlich blt. açısından
rückwärts blt. geriye
rügen sft. kınamak, eleştirmek
rühmen sft. övmek, yüceltmek
S
Sache (f) a. şey; olgu; sorun
Sache selbst asıl sorun; sorunun kendisi
sachlich sft. olgusal
sagen eyl. söylemek, demek
Sait a. tel
Sakrament (n) a. ayin
Salzsäure a. klorik asit
sammeln eyl. toparlama
Sammlung (f) a. yoğunlaşma
samt ilg. ile birlikte
sämtlich sft. tam, bütün; blt. tümüyle, toplu olarak, tümü de
Sandbank (f) a. kumsal
Sandstein (m) a. kumtaşı
sanktionieren eyl. onaylamak
Satz (m) a. önerme
Sauerstoff (m) a. oksijen
Säugetiere a. memeli
Säule (f) a. sütun
Säure (f) a. asit
saure sft. acılı, zor
Schaden (m) a. zarar, ziyan
schaffen eyl. yaratmak
schal sft. düz, bayat, ruhsuz, sıradan
Schale (f) a. kabuk
Schallstoff a. ‘söz özdeği‘ (Schall: ses; Stoff: gereç, özdek)
Scham (f) a. utanma
schamlos sft. utanmasız
Scharfsinn (m) a. uyanıklık, görüş keskinliği
schartig sft. kör, körelmiş
Schatten (m) a. gölge
schauderhaft sft. korkunç, ürkütücü
schauen eyl. görmek, bakmak
Schaukelsystem a. Schaukel: salıncak; System: dizge
scheiden eyl. ayrılmak
Scheidung a. ayrılma, boşanma
Schein (m) a. görünüş, yanılsama; ışıma
scheinbar sft. görünürde, görünüşte
Scheinbarkeit (f) a. görünür olmak; görünürdelik, görünüştelik
Scheinbeweise a. düzmece tanıtlar, görünüşte tanıtlar
scheinen eyl. görünmek; ışımak
Schema (n) a. şema
scheuen eyl. ürkmek, korkmak
schicken eyl. göndermek
Schicksal (n) a. yazgı
schieben eyl. itmek, sürmek; auf ihn s.: (bir suçu vb.) ona yıkmak, yüklemek
schief sft. çarpık, eğri
Schlacht (f) a. çarpışma, savaş
schlafen eyl. uyumak
schlagen eyl. vurmak; atmak; (yürek) atmak
Schlange (f) a. yılan
schlecht sft. kötü
schlechthin blt. bütünüyle, kesinlikle, saltık olarak, yalın olarak [überhaupt, ganz und gar, volkommenen, typisch, absolut, ohne Einschränkung]
schleichen eyl. (içeri) süzülmek, girivermek
schleudern eyl. atmak
schließen eyl. kapamak; kapsamak; bitirmek, sonlandırmak; anlaşmak; s. auf: çıkarsamak
Schluß (m) a. tasım; bkz. schließen
Schlußsatz (m) a. vargı, çıkarsama
Schmelztiegel (m) a. pota
Schmerz (m) a. acı
Schmied (m) a. kurucu, yaratıcı
schneiden (f) eyl. kesmek
Scholastik (f) a. skolastik
Scholastikus a. Skolastik
scholastisch sft. skolastik
schon blt. daha şimdiden, önceden
schön sft. güzel
Schönheit (f) a. güzellik
schöpfen eyl. çekmek
Schöpfer (m) a. yaratıcı
schöpferisch sft. yaratıcı
Schöpfung (f) a. yaratı
Schranke (f) a. sınır
schrankenlos sft. sınırsız
Schreck (m) a. korku, ürkü, yılgı
schreiben eyl. yazmak; bkz. zuschreiben
Schreibfeder (f) a. yazı kalemi
schreiten eyl. adımlamak; ilerlemek
Schrift (f) a. yazı, elyazısı
Schriftsteller (m) a. yazar
Schritt (m) a. adım
Schuh (m) a. ayakkabı
Schuld (f) a. borç; yükümlülük; suç
Schuldner a. borçlu
Schule (f) a. okul
Schulgeschwätz a. Schul: okul; Geschwätz: boş konuşma
Schulweisheit a. kitap bilgeliği
schwanken eyl. yalpalamak
Schwärmerei (f) a. taşkınlık; coşku
Schwefel (m) a. kükürt
Schwefelsäure (f) a. sülfirik asit
Schweif (m) a. kuyruk
Schweiß (m) a. ter
Schweizer a. Isviçreli
Schwelle (f) a. eşik
schwer sft. ağır; güç
Schwere (f) a. ağırlık; yerçekimi
schwierig sft. güç
Schwierigkeit (f) a. güçlük
schwimmen eyl. yüzmek
Schwindel (m) a. baş dönmesi
Schwingung (f) a. titreşim; salınım
scottischen sft. Iskoçyalı
Seele (f) a. ruh
Seelendinge a. ruh-şey
Seelenkräften a. ruh kuvvetleri
sehen eyl. görmek, bakmak
Sehnsucht (f) a. özlem
sehr sft. çok
Sein (n) a. varlık
sein eyl. olmak; sft. onun
Sein für Anderes başkası-için-varlık
seinerseits blt. onun yanından
seinig adl. onunki
seinsollenden sft. olması gereken
seit ilg. —den bu yana
Seite (f) a. yan; sayfa
seiten von s.: blt. yanından, açısından, —den yana
seither blt. —den bu yana; şimdiye dek
sekundär sft. ikincil
selbe sft. aynı
selbst a. kendi
selbständig sft. bağımsız
Selbständigkeit (f) a. bağımsızlık
Selbstbestimmen a. öz-belirlenim, kendini belirleme
selbstbewußt sft. özbilinçli
Selbstbewußtsein (n) a. özbilinç
Selbstdenken a. kendini düşünme
Selbsterhaltung (f) a. öz-sakınım
Selbstgenuß a. öz-haz, kendinden haz duyma
Selbstheit (f) a. kendilik, benlik
selbstisch sft. bencil
selbstlose sft. bencil olmayan, çıkarsız; ‘kendi’siz
Selbstsucht (f) a. bencillik
selbsttätig sft. kendiliğinden etkin
selig sft. kutsal, kutlu
Seligkeit (f) a. kutsanmışlık
selten sft. seyrek, alışılmadık
seltsam sft. yadırgatıcı, tuhaf
Sensibilität (f) a. duyarlık, duyusallık
setzen eyl. koymak, ortaya koymak, konutlamak
sich a. kendi, kendisi
Sichaufheben a. kendini ortadan kaldırma
Sichbestimmens a. kendini belirleme
Sichbewegen a. özdevim
sicher sft. güvenilir, emin
Sicherheit (f) a. güvenilirlik
sichtbar sft. görülebilir, görülür, açık
Sichübersetzen a. kendini çevirme
sie (f) adl. o
Sie adl. o; siz
Silber a. gümüş
sind dirler (yardımcı eylem)
singulär sft. tekil
Singularität (f) a. tekillik
Sinn (m) a. duyu; anlam
Sinnesart (f) a. kafa yapısı
Sinnesweise a. anlayış yolu
Sinneswerkzeug a. duyu örgeni
sinnig sft. anlayışlı, duyarlı, akıllıca
sinnlich sft. duyusal
Sinnlichkeit (f) a. duyusallık; duyarlık
sinnlos sft. anlamsız, saçma
sinnvolle sft. duyarlı; anlamlı
Sitte (f) a. töre, gelenek
sittlich sft. törel
Sittlichkeit (f) a.törellik
Situation (f) a. durum
Sitz (m) a. yer
Skeptiker (m) a. kuşkucu
skeptisch sft. kuşkucu
Skeptizismus (m) a. kuşkuculuk
Sklave (m) a. köle
Sklaverei (f) a. kölelik
so blt. böylece
social sft. toplumsal
sodann blt. sonra, bundan sonra, böylece, bunun üzerine
soeben blt. tam şimdi, az önce
sofern —dikçe
sofort blt. hemen, birdenbire
sogar blt. giderek, üstelik
sogenannt sft. sözde; — denilen
Sohn (m) a. oğul
solange —dikçe
solch sft. böyle, şöyle, öyle
Soldat (m) a. asker
soll gerek
Sollizitation a. kışkırtma, uyarılma
sollizitieren eyl. kışkırtmak, uyarmak
somit blt. böylece, buna göre
sonderbar sft. tuhaf, alışılmadık
sondern bğl. tersine; ama
Sonne (f) a. güneş
Sonnensystem (n) a. güneş dizgesi
sonst bğl. başka türlü; yoksa; bunun dışında, dahası
sonstig sft. başka, öteki; geri kalan
Sophist (m) a. sofist
Sophisterei (f) a. sofistlik
Sophistik a. sofistlik (öğretisi)
sosehr blt. ne denli çok (olsa da)
soundsoviel blt. şu denli çok
soviel — düzeye dek, —dikçe, — denli çok;
soweit —dikçe
sowenig — düzeye dek, —dikçe, — denli az;
sowie sft. tıpkı
sowohl — ... als auch: sft. hem ... hem de
sozial sft. toplumsal
sozusagen bğl. deyim yerindeyse
spanische sft. Ispanyol
spannend sft. gerilimli, heyecanlı
spartanischen sft. Sparta(lı)
Dostları ilə paylaş: |
|
|