|
|
səhifə | 7/8 | tarix | 27.01.2018 | ölçüsü | 0,92 Mb. | | #40816 |
| unvollkommen sft. eksiksiz olmayan, eksik, kusurlu
unvollkommen sft. tam değil, eksiksiz değil
unvollständig sft. eksik, tam değil
Unwahr a. gerçek olmayan
unwahr sft. gerçek olmayan
Unwahrheit (f) a. gerçek olmama
unwandelbar sft. değişmez
unwesentlich sft. özsel olmayan
unwiderstehlich sft. direnilmez
unwirksame sft. etkin olmayan
unwürdig sft. değersiz
unzählbar sft. sayılamaz
unzählige sft. sayısız
unzertrennlich sft. ayrılmaz
Unzufriedenheit a. hoşnutsuzluk
unzugänglich sft. erişilmez, ulaşılmaz
unzulänglich sft. yetersiz
unzulässig sft. girilemez, yasak
Unzulässigkeit a. uygunsuzluk
unzureichend sft. yetersiz
Urheber (m) a. yaratıcı
Urkraft (f) a. kök kuvvet
Ursache (f) a. neden
Ursprung (f) a. köken
ursprünglich sft. kökensel
Urteil (n) a. yargı
urteilen eyl. yargılamak, yargıda bulunmak
Urteilskraft (f) a. yargı yetisi
Urteilsvermögen (n) a. yargı yetisi
Urteilsweisen a. yargı türleri
Urwahren a. kök gerçek
Ü
übel (n) sft. kötü, fena
üben eyl. (etki vb.) uygulamak, yaratmak
über blt. üstünde, üzerinde
überall blt. her yerde
überein bkz. übereinstimmen, —kommen
übereinstimmen eyl. bağdaşmak, uyuşmak
Übereinstimmung (f) a. bağdaşma
überfliegen eyl. üzerinden uçmak
Überfluß (m) a. aşırı bolluk; gereksizlik
überflüssig sft. gereksiz
Übergang (m) a. geçiş
übergehen eyl. geçmek
übergreifen eyl. yayılmak
überhaupt blt. genel olarak, genellikle, bütününde
überlassen eyl. bırakmak, terketmek
übernehmen eyl. kabul etmek, almak, üstlenmek
überschätzen eyl. aşırı değer vermek; abartmak
überschreiten eyl. öteye geçmek, aşmak
Überschreitung (f) a. aşma, sınır aşma, çiğneme
übersehen eyl. bakmak, gözlemek, gözden geçirmek; gözardı etmek, atlamak
übersetzen eyl. çevirmek
Übersicht (f) a. görüş, gözlem, gözetim
übersinnlich eyl. duyulurüstü
Übertragung (f) a. aktarma
überwinden eyl. yenmek, üstesinden gelmek
Überwindung (f) a. utku, yengi
Überzeugtseins (f) a. kanmışlık, kanı taşıyor olma; überzeugen: eyl. inanmak, kanmak
Überzeugung (f) a. kanı
üblich sft. geleneksel, olağan, alışıldık, sıradan
übrig sft. geriye kalan, arta kalan
übrigbleiben eyl. geriye kalmak, arta kalmak
übrigens bğl. geri kalanı için; başka bakımlardan; yoksa
Übung (f) a. uygulama, alıştırma
V
vag sft. bulanık, belirsiz
Varietät (f) a. türlülük
Vaterland (n) a. anavatan
Vegetation (f) a. bitkiler
verächtlich sft. küçümseyici; küçümsenebilir
Verachtung (f) a. küçümseme
veränderlich sft. başkalaşabilir
verändern eyl. başkalaşmak
Veränderung (f) a. değişim, başkalaşım
veranlassen eyl. neden olmak, vesile olmak, ortaya çıkarmak
Veranlassung (f) a. durum, vesile
veranschaulichen eyl. örneklendirmek
verargen ihm etwas v.: eyl. onu birşeyden ötürü kınamak
verbannen eyl. sürmek, sürgüne göndermek
verbergen eyl. gizlemek, saklamak
verbessern eyl. iyileştirmek
verbinden eyl. bağlamak, birleştirmek
verbindlich eyl. bağlayıcı
Verbindlichkeit (f) a. bağlayıcılık, yükümlülük
Verbindung (f) a. bağlantı, birlik
verbleiben eyl. kalmak, kalmayı sürdürmek
verborgen sft. gizli, saklı
verboten sft. yasak
verbrauchen eyl. kullanmak, tüketmek
Verbrechen (n) a. suç
Verbrecher (m) a. suçlu
verbringen eyl. harcamak, tüketmek, geçirmek (zaman)
verdanken eyl. (doğuşunu vb. birşeye) borçlu olmak
verdauen eyl. sindirmek
Verdauung (f) a. sindirim
verdecken eyl. örtmek
Verderben (n) a. bozulma, yozlaşma, yoketme
verderben eyl. bozmak, yıkmak, yoketmek
verderblich sft. zararlı, yokedici; yokolabilir
verdeutlichen eyl. durulaştırma
verdienen eyl. kazanmak; hak etmek, değmek
Verdienst (m) a. yarar; (n) değer, değim
verdientermaßen blt. haklı olarak, yerinde bir biçimde
verdoppeln eyl. çiftlemek
Verdoppelung (f) a. çiftleme
verdrehen eyl. bükmek; çarpıtmak
verdunkeln eyl. karartmak, bulanıklaştırmak
verehren eyl. tapınmak
Vereinfachung (f) a. yalınlaştırma
vereinigen eyl. birleştirmek
Vereinigung (f) a. birleştirme
vereinzeln eyl. yalıtmak, tekilleştirmek
vereinzelt eyl. tekil, yalıtılmış; bkz. vereinzeln
Vereinzelung (f) a. tekilleşme
vereiteln eyl. boşa çıkmak, düşkırıklığına uğramak
verendlichen eyl. sonlulaştırmak
Verendlichung a. sonlulaştırma
Verfahren (n) a. işlem yolu, yöntem
verfahren eyl. davranmak, iş görmek; ele almak
verfallen eyl. bozulmak, çürümek; — auf: raslamak, karşılaşmak
Verfassung (f) a. yazı; durum, koşul; anayasa
verfehlen eyl. kaçırmak, başaramamak
verfertigen eyl. yapmak, üretmek
verflüchtigen eyl. buharlaşmak, yitip gitmek
verfolgen eyl. izlemek
vergangen sft. geçmiş
Vergangenheit (f) a. geçmiş (zaman)
vergänglich sft. geçici
vergeben eyl. başından atmak, vermek; boşa çıkmak
vergehen eyl. yitmek
Vergesenheit (f) a. unutkanlık
vergessen eyl. unutmak, gözardı etmek, atlamak
vergleichen eyl. karşılaştırmak
Vergleichung (f) a. karşılaştırma
verglimmen eyl. sönüp gitmek
Vergrößerung (f) a. büyüme
Verhalten (n) a. tutum, yaklaşım, davranış
verhalten eyl. geri tutmak, bastırmak; davranmak; verhält sich so: sorun şudur ki
Verhältnis (n) a. ilişki
verhandeln eyl. tartışmak, görüşmek, ele almak
Verhandlungen (f) a. görüşme, tartışma, irdeleme
verharren eyl. kalmak, sürmek, dayanmak
verhelfen ihm zu einer Sache —: eyl. ona bir şey için yardım etmek; sağlamak, üretmek
Verherrlichung (f) a. yüceltme
verholzen eyl. odunlaşmak
verhungern eyl. açlıktan ölmek
verhüllen eyl. örtmek
Verirrung (f) a. sapınç, yalnışlık
verkehren eyl. saptırmak, sapmak
verkehrt sft. sapık; bkz. verkehren
Verkehrung (f) a. sapma
verkennen eyl. yanılmak, tanımamak, yanlış anlamak
Verklärung (f) a. aydınlatma; şekil değiştirme
verkleinern eyl. küçültmek
Verkleinerung (f) a. küçültme
verknöchern eyl. kemikleşmek
verknüpfen eyl. bağlamak, bağıntılamak
Verknüpfung (f) a. bağlantı, bağlama
verkommen eyl. bozulmak, çürümek, kötüleşmek
verkümmern eyl. bozmak; sönmek; yozlaşmaku
Verlangen (n) a. istek, özlem, istem
verlangen eyl. istemek
verlassen eyl. bırakmak, terketmek
Verlauf (m) a. süreç, ilerleme
verlaufen eyl. geçmek; dağılmak
verlegen eyl. aktarmak, taşımak; ertelemek
verleihen eyl. ödünç vermek; vermek, bağışlamak
verleiten eyl. yanıltmak, ayartmak
verletzen eyl. incitmek, yaralamak, zarar vermek, çiğnemek
Verletzung (f) a. zarar, incitme; çiğneme
verlieren eyl. yitirmek
Verlust (m) a. yitiş
verlustig einer S. — gehen: eyl. bir şeyi yitirmek
vermehren eyl. arttırmak
Vermehrung (f) a. arttırma
vermeiden eyl. kaçınmak, sakınmak, kaçmak
Vermeinigens a. benimkileştirme; ver (eylem oluşturan önek) meinige = benimki
vermeintlich sft. sözde
verminderbar sft. azaltılabilir, azalabilir
vermindern eyl. azaltmak
Verminderung (f) a. azaltma
vermischen eyl. karıştırmak
Vermischung (f) a. karışım
vermissen eyl. kaçırmak, görmeyi başaramamak
vermitteln eyl. aracılık etmek, dolaylı kılmak
vermittels blt. aracılığıyla
Vermittlung (f) a. aracılık, dolaylılık
vermöge blt. dolayısıyla; —e göre;
Vermögen (n) a. yetenek, sığa, güç
vermögen eyl. yapabilmek
vernehmen eyl. algılamak, öğrenmek, duymak, anlamak
vernehmen eyl. ayrımsamak; işitmek; sorgulamak, yoklamak
verneinend sft. olumsuz; verneien: eyl. yadsımak, olumsuzlamak
vernichten eyl. yoketmek
Vernichtung (f) a. yoketme, ortadan kaldırma
Vernunft (f) a. us
Vernunftbegriff (m) a. us kavramı
Vernunftgesetz a. us yasası
Vernunftkritik a. us eleştirisi
vernunftlosen sft. ustan yoksun
Vernunftschluß a. us tasımı
vernünftig sft. ussal
vernünftig sft. ussal
Vernünftigkeit (f) a. ussallık
verpflichten eyl. yükümlü olmak
Verpflichtung (f) a. yükümlülük, ödev, sorumluluk
verraten eyl. ele vermek, açığa vurmak, ihanet etmek
verrückt sft. sapık, çılgın
Verrückte (m,f) a. deli, çıldırmış
Verrücktheit (f) a. çılgınlık
versammeln eyl. toparlamak, toplamak
verschaffen eyl. sağlamak, bulmak, vermek
Verschiebung (f) a. yer değiştirme
verschieden sft. ayrı, değişik
Verschiedenheit (f) a. türlülük
verschließen eyl. kapamak, kitlemek
verschlingen eyl. yemek, yutmak
verschmähe eyl. küçümsemek
Verschmähung (f) a. küçümseme, dudak bükme
verschreien eyl. adını kötüye çıkarmak
Verschwendung (f) a. savurganlık
Verschwinden (n) a. yitiş
verschwinden eyl. yitmek
versehen eyl. sağlamak, donatmak
versetzen eyl. aktarmak, taşımak
versichern eyl. ileri sürmek, doğrulamak, güvence vermek
Versicherung (f) a. inanca
versinken eyl. batmak, gömülmek
versöhnen eyl. uzlaşmak
Versöhnung (f) a. uzlaşma
versperren eyl. engel olmak, önüne geçmek
versprechen eyl. söz vermek
Verstand (m) a. anlak
Verstandeschluß a. anlak tasımı
Verstandesform a. anlak biçimi
Verstandeslogik a. anlak mantığı
verständig sft. anlayan, anlayışlı; anlak düzeyinde, anlıksal
verständigen eyl. bir anlayışa ulaşmak; bkz. verständig
Verständigung (f) a. anlaşma; bilgi, açıklama
verständlich sft. anlaşılır
verstehen eyl. anlamak
versteinerte sft. taşlaşmış
verstellen eyl. kurmak; ayarlamak; gizlemek, (kendini) olduğundan başka türlü göstermek; (metinde: yerinden etmek)
Verstellung (f) a. ayarlama; yapmacık; gizleme
Versuch (m) a. girişim, deneme
versuchen eyl. denemek, girişmek, çabalamak
versunken eyl. batmak, gömülmek
versündigen eyl. haksızlık etmek
vertauschen eyl. değiş tokuş etmek, yer değiştirmek
verteidigen eyl. savunmak, aklamak, desteklemek
verteilen eyl. dağıtmak, bölmek
vertiefen eyl. derinleşmek
Vertiefung a. derinleştirme
Vertrag (m) a. anlaşma, sözleşme, bağıt
vertrauen bkz. anvertrauen; eyl. güvenmek
vertraut sft. iyi tanınan, yakın
Vertreibung (f) a. kovulma
vertrieben eyl. uzaklaştırmak, sürmek, kovmak; dağıtmak
verunreinigen eyl. kirletmek
vervollständigen eyl. tamamlamak
verwahren eyl. gözetmek, kollamak; karşı çıkmak
verwandeln eyl. dönüştürmek
Verwandlung (f) a. değişim, dönüşüm, dönme, başkalaşım
verwechseln eyl. karıştırmak, birbirinin yerine almak
Verwechslung (f) a. karıştırmak, yanlışlık
verweilen eyl. kalmak, oyalanmak
verweisen eyl. göndermede bulunmak, ilişkilendirmek; sürmek, sürgüne göndermek
Verweisung (f) a. gönderme; sürgün
verwenden eyl. kullanmak
Verwendung (f) a. kullanım, uygulama
verwerfen eyl. atmak; yadsımak, reddetmek
verwerflich sft. karşı çıkılabilir, reddedilebilir
Verwerfung (f) a. yadsıma, geri çevirmek, reddetme
verwickelt sft. karışık
Verwicklung (f) a. karışıklık
verwirklichen eyl. edimselleştirmek
Verwirklichung (f) a. edimselleştirme
verwirren eyl. karışmak
Verwirrung (f) a. karışıklık
Verworrenheit (f) a. karışıklık
verwundern eyl. şaşırtmak
verzehren eyl. tüketmek
verzeihung eyl. bağışlamak; (f) a. bağışlama
verzichten eyl. yadsımak, terketmek, vazgeçmek
Verzichtung (f) eyl. yadsıma
Verzweiflung (f) a. umutsuzluk
viel sft. çok fazla, birçok
Vieleck (n) a. çokgen
vieleckiger sft. çokgen
vielerlei sft. çeşitli
vielfach sft. çok, pekçok; sık sık
vielfältig sft. pekçok, birçok, çeşitli
Vielheit (f) a. çokluk
vielleicht bğl. belki de
vielmehr bğl. dahaçok, tersine
Vielnamigen a. çok adlı
vier sft. dört
Viereck (n) a. kare, dörtgen
vierte sft. dördüncü
Vierteiligkeit (f) a. dörtlülük
vindizieren eyl. aklamak, doğrulamak
Volk (n) a. ulus
voll sft. tam, dolu, bütün
vollbringen eyl. başarmak, yerine getirmek
vollenden eyl. bitirmek, tamamlamak
vollends blt. tam olarak, bütünüyle
Vollendung (f) a. tamlık
vollführen eyl. yerine getirmek
Vollführung (f) a. yerine getirme
vollkommen sft. eksiksiz, tam
Vollkommenheit (f) a. tamlık, eksiksizlik
vollständig sft. tam, bütün
Vollständigkeit (f) a. tamlık, bütünlük, tamamlanmışlık
voneinander sft. ayrı; birbirinden
voran blt. önde, önce
vorangehen eyl. önden gitmek, önce gelmek
voranstellen eyl. öne koymak
Vorarbeiten a. ön çalışma
voraus blt. önceden, önden
Vorausseiendes a. voraus: önceden; sein: olmak
voraussetzen eyl. varsaymak, öngerektirmek
Voraussetzung (f) a. varsayım, sayıltı
Vorbegrif a. ön kavram
vorbereiten eyl. hazırlamak
vorbringen eyl. ortaya sürmek, ortaya getirmek, üretmek
vorerst blt. herşeyden önce
vorfinden eyl. hazır bulmak, önünde bulmak, karşılaşmak
Vorgang (m) a. işlem, süreç
vorgängigen sft. ön; bkz. vorgehen
vorgeben eyl. — gibi görünmek, göstermek
vorgehen eyl. önden gitmek, öncelemek; ilerlemek
vorhaben eyl. göz önünde tutmak, amaçlamak, tasarlamak
vorhalten ihm etwas v.: eyl. onu birşeyle suçlamak
vorhanden sft. elde; bulunan, varolan
Vorhandensein (f) a. bulunuş
Vorhang (m) a. perde
vorher blt. daha önce
vorhergehen eyl. önceden gitmek, öncelemek
vorhergenannten eyl. vorher: önceden; nennen: sözünü etmek
vorherrschend sft. başat
vorhin blt. daha önce
vorige sft. daha önceki
vorkommen eyl. bulunmak, karşılaşılmak; olmak; görünmek
vorläufig sft. geçici, ön
vorläufig sft. ön, geçici
Vorläufigkeit (f) a. geçicilik; vorläufig: sft. geçici, ön
vorlegen eyl. ortaya koymak, göstermek, sunmak
vorliegend sft. bulunan, varolan; eldeki
vormalige sft. önceki, eski
vormals sft. önceki, önceden; blt. bir zamanlar
vornehmen eyl. üstlenmek, ele almak
Vornehmheit (f) a. yüksekgönünlülük, incelik
vornehmlich sft. başlıca
Vornehmtun a. büyüklenme
vornherein blt. daha baştan
Vorrecht (n) a. özel hak, ayrıcalık
Vorrede (f) a. önsöz
vorsagen eyl. söylemek, anlatmak, söz etmek
Vorsatz (m) a. amaç, tasar, niyet
Vorschein zum v. kommen: a. aydınlığa çıkmak
vorschlagen eyl. ortaya sürmek, önermek
vorschreiben eyl. buyurmak
vorschreiten eyl. ilerlemek
vorschweben eyl. göz önüne getirmek
Vorsehung (f) a. Kayra
vorsetzen eyl. öne koymak
vorstehen eyl. önde durmak; başta durmak; vorstehend: yukarıda verilen
vorstellen eyl. tasarımlamak; düşünmek; temsil etmek
Vorstellung (f) a. tasarım
Vorteil (m) a. üstünlük
vortragen eyl. ortaya getirmek, ortaya sürmek
vortrefflich eyl. eşsiz, yüksek, üstün
Vorurteil (n) a. önyargı
vorüber blt. boyunca
vorübergehend sft. geçici
vorwärts blt. ileri doğru, ileriye
vorworfen ihm etwas v.: eyl. onu birşeyle suçlamak
Vorwurf (m) a. kınama, suçlama
Vorzeigung (f) a. gösterme; gösteri; vorzeigen: göstermek
vorziehen eyl. yeğlemek; çekmek; ortaya sürmek
Vorzug (m) a. öncelik; üstünlük; ayrıcalık
vorzugsweise blt. öncelikle, başlıca
völlig sft. tam, bütün
W
Wachstum (n) a. büyüme, artma
Wagen (m) a. araba
wagen eyl. göze almak
Wagenrades a. araba tekeri
Wahl (f) a. seçim, seçme
Dostları ilə paylaş: |
|
|