Ve siyah renkli lanetli suyu
Vahşi ve korku dolu gözler ile araştırdı;
Ve nehrin yatağında, ölü adamı gördü,
Çünkü nankör akıntı kurumuş idi.
Bedeni, çok büyük yapraklar ile örtmeye çalıştı, ama o gece bölgede çok şiddetli bir rüzgar çıktı ve ceset tamamen görünür hale geldi.
O zaman yere yüz üstü yıkıldım
Ve önce ağlamaya başladım.
Çünkü anladım ki benim saklamaya çalıştığımı
Toprak gizlemeyi reddetmiş idi;
Karada ya da suda ve ne kadar derinde olur ise olsun.
Sonunda kurbanını uzaktaki bir mağaranın içine gömdü, ama yıllar sonra iskelet bulundu; işlediği suç için mahkemeye gitti ve cezası infaz edildi. Günahı gelip onu bulmuştu.
Ama günahın gelip bizi bulduğu bir başka yol daha mevcuttur. E.Stanley Jones bize şunu hatırlatır: “Günah içsel varlığı bozar, iç cehennemde kendine saygı duyamazsın ve seni çıkışı olmayan labirentlerin içinde yaşamaya zorlar.”
Ve hatta eğer bir kişinin günahı bu yaşamda ortaya çıkmadan kalsa bile, diğer yaşamda kişinin karşısına çıkacağı kesindir. Günah, Mesih’in kanı aracılığı ile temizlenmediği takdirde, Yargı Gününde ışığa getirilecektir. Günah, bir eylem, bir düşünce, bir motif ya da bir niyet olabilir, ne olduğu hiç fark etmez; kişi onunla suçlanacak ve cezası ilan edilecektir. Bu ceza, elbette, sonsuz ölüm olacaktır.
29 Ağustos
“Mesih her şeydir.” (Koloseliler 3:11)
Biz Hıristiyanların şöyle bir eğilimimiz vardır: zamanımızın çoğunu, bir şekilde bize, günlük yaşamımızın iniş ve çıkışlarından kalıcı zaferi ya da özgürlüğü garanti edecek olan yeni ruhsal deneyimler aramak amacı ile geçirmek. Yaşamın katı yerlerini yumuşatacak olan kolay ele geçmez sihirli bir formül bulmak amacı ile kongreler, konferanslar, seminerler ve atelyelerin peşinde telaşla gezinir dururuz. Parlak broşürler bize, Dr. Falan Filan’ın bizi Kutsal Ruh ile radyo aktif hale getirecek olan yeni ve çok önemli bir hamle konusunda paylaşımda bulunacağını garanti ederler. Ya da bazı gayretli komşularımız, son zamanlarda bol yaşama götüren kestirme bir yol keşfedildiğini işitmemiz için bizi Belediye Toplantı Salonu’na götürmek için ısrarlı davranırlar.
Yemlerin sayısı çoktur. Bir vaiz doyuma götüren kraliyet yolunu sunar. Bir diğeri zaferin üç yönlü sırrının reklamını yapar. Bu gün, daha derin bir yaşam sağlayan anahtarların ne olduğunu anlatan bir seminere gideriz. Ertesi hafta kutsallığa ulaştıran beş kolay adım ile ilgili bir toplantı yapılacağını duyarız. Kutsal Ruh’un doluluğunu almak için öne çıkarak sunağa çağrıldığımız bir tecrübe ile birden yükseliriz. Ya da sanki yaşamdaki en önemli şey imiş gibi, bedenin şifası ile takıntılı bir halde ilgilenmeye başlarız. Bir an, Hıristiyanlığa özgü bir psikolojik karşı durma tecrübesi yaşarız, ondan sonraki an hatıraların şifa bulması konusu ile ilgileniriz. Bazı yeni ruhsal yükseklikler bulmak için kara ve deniz çevresinde dolanırız.
Hiç kuşkusuz bu konuşmacıların çoğu içten kişilerdir ve söyledikleri şeylerin bazılarında bir değer mevcuttur. Ama kutsallığa giden kestirme bir yol bulunmadığını, sorunların hala mevcut olduğunu ve gün be gün Rabbe bağımlı olarak yaşamamız gerektiğini anlamak için yaşamın gerçek yüzüne geri döneriz.
Sonunda öğrenmemiz gereken, tecrübelerden çok Rab İsa’nın Kendisi ile ilgilenmemizin daha iyi olduğudur. O’nda hiç bir hayal kırıklığı yoktur. O’nda ihtiyacımız olan her şeye sahibiz. O, her konuda yeterli Olan’dır.
A.B.Simpson yaşamının ilk kısmını tecrübelerin peşinde koşmak ile geçirdi, ama tecrübelerin doyum vermediğini anladı. Sonra, “O’nun Kendisi” adlı bir ilahi yazdı; bu ilahinin ilk bölümünü aşağıda okuyabilirsiniz:
Bir zamanlar bereket idi, şimdi Rab;
Bir zamanlar duygu idi, şimdi O’nun Sözü;
Bir zamanlar istediğim O’nun armağanları idi, şimdi yalnızca O’nun Kendisi.
İsa, her şeyde her şeydir, ben bu şarkıyı söyleyeceğim;
Dostları ilə paylaş: |