Her Gün Bir Defa (English Title: One Day at a Time)



Yüklə 1,89 Mb.
səhifə9/25
tarix27.04.2018
ölçüsü1,89 Mb.
#49421
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   25

2 Haziran
“Ya Rab, yeter artık, canımı al, ben atalarımdan daha iyi değilim.” (1.Krallar 19:4b)

Tanrı halkı için aynı İlyas’ın da başına gelmiş olduğu gibi, sinirsel bir bunalım yaşaması alışılmamış bir şey değildir. Musa ve Yunus da ölmek istediler (Mısır’dan Çıkış 32:32; Yunus 4:3) Rab, imanlılara bu tür bir sıkıntı ile karşılaşmayacakları konusunda hiç bir vaatte bulunmadı. Aynı zamanda bu tür bir sıkıntının mevcudiyetinin bir ruhsallık ya da iman eksikliği anlamına gelmesi gerekmez. Böyle bir sıkıntı her birimizin başına gelebilir.

Böyle sıkıntılı bir durum ile karşılaştığınız zaman, bu şuna benzer. Tanrı sizi terk etmiş gibi hissedersiniz, ama aslında yine de O’nun kendisine ait olanları asla terk etmediğini çok iyi bilirsiniz. Teselli bulmak için Tanrının sözüne başvurursunuz. Ve genellikle ya bağışlanamaz bir günah ya da bir elçinin başına gelen umutsuz bir durumun yer aldığı bir bölüm karşınıza çıkar. Ameliyat ile çözüm bulamayan ve ilaçlar ile tedavi edilemeyen bir sıkıntıya sahip olmanın hayal kırıklığını tecrübe edersiniz. Dostlarınız “kendinize gelmenizi” söylerler, ama bunu nasıl yapacağınızı hiç bir zaman söyleyemezler. Dua eder ve hızlı bir çözüme özlem duyarsınız. Ama sinirsel bezginlik ağır adımlar ile gelir ve hemen gitmez. Düşünebildiğiniz tek şey kendiniz ve içinde bulunduğunuz sıkıntılı durumdur. Umutsuzluğunuz içinde Tanrının dramatik bir eylemi aracılığı ile ölebilmeyi istersiniz.

Bu tür bunalımın çeşitli farklı nedenleri olabilir. Fiziksel bir sorun olabilir; örneğin anemia rahatsızlığı zihninizin size oyunlar oynamasına neden olabilir. Ruhsal bir neden söz konusu olabilir; itiraf edilmemiş ya da bağışlanmamış bir günah bu soruna neden olabilir. Bu durumun temelinde duygusal bir sorun bulunabilir; bir eşin sadakatsizliği bu sorunu ortaya çıkartabilir. Aşırı çalışma ya da yoğun zihinsel stres sinirsel tükenmeye yol açabilir. Ya da bir kişinin kullandığı bir ilacın yan etkileri yüzünden böyle bir sorun ile karşılaşılabilir.

Çözüm için ne yapılabilir? Öncelikle, Tanrıdan harika amaçlarını gerçekleştirmesi için dua etmek üzere Tanrıya gidilir. Bilinen her günah itiraf edilir ve bu günahtan vazgeçilir. Size yanlış davranmış olabilecek herkesi bağışlayın. Sonra da olası bir nedeni araştırmak için tıbbi bir kontrolden geçin. Aşırı çalışma, kaygı, stres ve sizi rahatsız ediyor olabilecek herhangi bir şeyi ortadan kaldırmak için kesin eyleme geçin. Düzenli olarak dinlenmek, iyi yemek ve spor yapmak iyi bir tedavi sağlarlar.

Ve bunlardan sonra kendinizi belirli bir düzene nasıl sokacağınızı öğrenmeniz gerekir; ayrıca sizi tekrar uçurumun kenarına itebilecek olan durumlara “hayır” demeye cesaret etmeye karar vermelisiniz.

3 Haziran
“Bu nedenle ben gerek Tanrı gerek ise insanlar önünde vicdanımı temiz tutmaya her zaman özen gösteriyorum.” (Elçilerin İşleri 24:16)

Bizim içinde yaşadığımız toplum gibi bir toplumda Hıristiyan ilkelerine adanmışlığımızın içtenliğini test eden etiksel sorunlar ile sürekli yüz yüze gelmekteyiz.

Örneğin, bir öğrenciyi ele alalım; sınavlarında kopya çekmek için ayartılır. Eğer dürüstlük ile kazanılmamış olan tüm diplomalar geri çevrilmiş olsa idi, okullara ve kolejlere zor sığarlardı.

Vergi mükellefi gelirini daha düşük göstermesi için masraflarını çoğaltmak ya da bazı ilgili bilgilerin hepsini esirgemek gibi konularda sonsuza kadar ayartılır. İş hayatı, politika ve yasa alanlarında oynanan oyunun adı rüşvet’tir. Rüşvetler adaleti saptırmak için kullanırlar. Armağanlar düzenler kurmak için el değiştirirler. Ücret ya da komisyon payları işin devam etmesini muhafaza ederler. Genellikle aşırı ve bazen saçma taleplerde bulunan yerel müfettişler rüşvet aracılığı ile yatıştırılırlar.

Hemen hemen her meslekte dürüst davranmamak için yeterince baskı mevcuttur. Hıristiyan doktor doğru olmayan bilgilerin bulunduğu sigorta kağıtlarına imza atmak gibi durumlar ile karşılaşır. Avukat, suçlu olduğunu bildiği bir kişiyi savunup savunmayacağına karar vermek zorundadır ya da her iki tarafında Hıristiyan olduğunu bildiği bir boşanma davasını üstlenip üstlenmeyeceği konusunda bir tercih yapmak ile karşı karşıyadır. Kullanılmış araba satıcısı daha düşük bir kilometre göstermesi için odometreyi (araba ile katedilen mesafeyi ölçen alet) ayarlamak konusunda bir içsel kavga verir. Bir sendikaya ait olan bir işçi bir grev olayındaki vahşete katılıp katılmama konusunda karar verme sıkıntısını yaşar. Hıristiyan bir hostesin likör servisi yapması gerekir mi? (ya da böyle bir meslek seçtiği için başka bir şansı var mıdır?) Hıristiyan bir atlet Rabbin gününde oyunlara katılmalı mıdır? Hıristiyan bir dükkan sahibi kansere yol açtığı bilinen sigarayı satmalı mıdır?

Hıristiyan bir mimarın bir gece kulübü dizayn etmesi mi ya da modern, özgür bir kilise binası yapması mı daha kötüdür? Bir Hıristiyan organizasyonu bir bira fabrikasından ya da günah içinde yaşayan bir Hıristiyan’dan gelen armağanları kabul etmeli midir? Bir müşteri Noel zamanında ihtiyaçlarını tedarik ettiği firmadan bir sandık portakal ya da bir kutu reçel kabul etmeli midir?

Metnimizde yer alan en iyi karar verme ölçüsü şudur – “ gerek Tanrı gerek ise insanlar önünde temiz bir vicdana sahip olmak.”

4 Haziran


“Rab büyüktür, övgüye yaraşan yalnız O’dur, akıl ermez büyüklüğüne.” (Mezmur 145:3)

İnsan zihnini meşgul edebilecek olan en büyük ve en önemli düşünce hiç kuşkusuz Tanrı hakkındaki düşüncedir. Tanrı hakkındaki yüce düşünceler yaşamın tamamını soylu hale getirir. Tanrı hakkındaki küçük düşünceler böyle düşüncelere sahip olan kişileri yıkıma uğratır.

Tanrı çok yücedir. Eyüp, Tanrının gücü ve kudreti ile ilgili harika bir tanımlamada bulunduktan sonra şöyle dedi: “İşte bunlar O’nun yaptıklarının küçücük parçaları, O’ndan duyduğumuz hafif bir fısıltıdır. Gürleyen gücünü kim anlayabilir?” (Eyüp 26:14) gördüklerimiz yalnızca küçücük parçalar ve işittiklerimiz yalnızca bir fısıltıdır!

Mezmur yazarı bize, O baktığı zaman yeryüzünün titrediğini ve O dokunduğu zaman dağların tüttüğünü hatırlatır (Mezmur 104:32)

Rabbin yeryüzünde ve göklerde olanlara bakmak için eğilmesi gerekir (Mezmur 113.6). O, öylesine yücedir ki, yıldızları adları ile çağırır (Mezmur 147:4).

Yeşaya bize yüce Rabbin giysinin eteklerinin Tapınağı doldurduğunu söyler (Yeşaya 6:1). Ve O’nun sahip olduğu yüceliğin ne kadar büyük olması gerektiğini düşünmeyi bizim hayal gücümüze bırakır. Yeşaya daha sonra, bize Tanrıyı denizleri avucu ile, gökleri karışı ile ölçebilen, yerin toprağını ölçüye sığdıran ve tepeleri terazi ile tartabilen bir Tanrı olarak resmeder (Yeşaya 40:12). Uluslar Rab için kovada bir damla su, terazideki toz zerreciği gibidir (Yeşaya 40:15). Lübnan’ın tüm ormanları ve hayvanları Tanrıya adak yakmaya yetmez ve yakmalık sunu için az gelirler (Yeşaya 40:16).

Peygamber Nahum şunları söyler: “Rabbin geçtiği yerde kasırgalar, fırtınalar kopar, bulutlar O’nun ayaklarının tozudurlar (Nahum 1:3).

Tanrının yüceliğine ilişkin bir diğer soluk kesici tanımlama Habakkuk tarafından yapılır:” …ve gücünün gizi ellerinde” (Habakkuk 3:4). Bu sözlerin hepsi, Tanrının yüceliğini resmetmek için girişilen her çabada insan dili yetersiz kalır.

Önümüzdeki birkaç gün içinde Tanrının bazı nitelikleri üzerinde düşündüğümüz zaman, yönleneceğimiz niteliklerin şunlar olması gerekir:

Hayret – çünkü O harikadır.

Tapınma – O Tanrı olduğu ve bizim için tüm yaptıkları için.

Güven – çünkü O bizim tam ve bölünmemiş güvenimize layıktır.

Hizmet – Çünkü böyle bir Efendiye hizmet etmek yaşamın en büyük ayrıcalıklarından biridir.

Benzemek – çünkü O bizim giderek O’na daha çok benzememizin gerekli olduğunu arzu eder.

(ancak yine de Tanrının bizim benzeyemeyeceğimiz nitelikleri mevcuttur, örneğin, O’nun gazabını taklit etmemiz gerekmez ve sınırsızlığını taklit edemeyiz.)

5 Haziran
“Tanrı her şeyi bilir.” (1.Yuhanna 3:20)

Tanrı her şeyi bilir, çünkü her konuda mükemmel bilgiye sahiptir. Tanrı hiçbir zaman öğrenmemiştir ve asla öğrenemez.

Kutsal Kitap’ta bu konudaki en önemli bölümlerden biri, Davut’un yazmış olduğu Mezmur 139:1-6 ayetlerinde yer alır: “Ya Rab sınayıp tanıdın beni. Oturup kalkışımı bilirsin, niyetimi uzaktan anlarsın. Gittiğim yolu, yattığım yeri inceden inceye elersin. Bütün yaptıklarımdan haberin var. Daha sözü ağzıma almadan, söyleyeceğim her şeyi bilirsin ya Rab. Beni çepeçevre kuşattın, elini üzerime koydun. Kaldıramam böylesine bir bilgiyi. Başa çıkamam, erişemem.”

Mezmur 147:4 ayetinde Tanrının yıldızların sayısını bildiğini ve onların her birini adları ile çağırdığını okuruz. Bu konudaki hayretimiz Sir James Jeans’in şu sözlerini okuduğumuz zaman daha da artar: “Evrendeki yıldızların tam sayısı belki de dünyanın tüm denizlerinin kumsallarındaki kum taneciklerinin tam sayısına benzer.”

Rabbimiz öğrencilerine Babamızın izni olmadan tek bir serçenin bile yere düşmeyeceğini hatırlattı. Ve yine aynı bölümde bize saçlarımızın tellerinin sayısının bile O’nun tarafından bilindiğini belirtti. (Matta 10:29,30)

O zaman aşikardır ki, “Tanrının görmediği hiç bir yaratık yoktur. Kendisine hesap vereceğimiz Tanrının gözü önünde her şey çıplak ve açıktır” (İbraniler 4:13). Bunu okuduğumuz zaman, hepimiz Pavlus’un şu sözleri ile hemfikir oluruz, “Tanrının zenginliği ne büyük, bilgeliği ve bilgisi ne derindir! O’nun yargıları ne denli akıl ermez, yolları ne denli anlaşılmazdır!” (Romalılar 11:33)

Tanrının her şeyi biliyor olması her birimiz için pratik bir anlam taşır. Burada uyarı vardır. Tanrı yaptığımız her şeyi görür. O’ndan hiç bir şey saklamamız mümkün değildir.

Aynı zamanda rahatlık da vardır. O, hangi sıkıntılardan geçtiğimizi bilir. Eyüp’ün de söylediği gibi, “O tuttuğum yolu bilir” (Eyüp 23:10). Çektiğimiz acıları kaydeder, gözyaşlarımı tulumunda biriktirir.” (Mezmur 56:8)

Teşvik de mevcuttur. Hakkımızdaki her şeyi biliyordu ve bizi yine de kurtardı. O, biz tapınırken ve dua ederken hissettiğimiz ama ifade edemediğimiz şeyleri de bilir.

Hayret vardır. Tanrı her şeyi biliyor olmasına rağmen, bağışlamış olduğu günahları yine de unutabilir. David Seamand’ın dediği gibi, “Her şeyi bilen Tanrının nasıl unutabileceğini bilmiyorum, ama unutur.”

6 Haziran
“’Yeri göğü doldurmuyor muyum?’ diyor Rab.” (Yeremya 23:24b)

Her şeyi bilen bir Tanrıdan söz ettiğimiz zaman, O’nun her yerde aynı anda bulunduğunu ifade etmiş oluyoruz. John Arrowsmith adındaki bir Püriten, bir kez, “Tanrı nerede?” diye soran bir putperest düşünürden bahsetti. Hıristiyan ona şu yanıtı verdi: “Önce ben sana şunu sorayım: Tanrı nerede değil ki?”

Bir ateist bir duvara şunları yazdı: “Tanrı hiç bir yerdedir.” Duvarın yanına bir çocuk geldi ve bu yazıyı şöyle değiştirdi: “Tanrı şimdi buradadır.”

Tanrının aynı anda her yerde bulunduğuna ilişkin özelliği konusunda yazılmış olan bu klasik bölüm için Davut’a çok şey borçluyuz. Davut şunları yazmıştı: “Nereye gidebilirim senin Ruhundan, nereye kaçabilirim huzurundan? Göklere çıksam oradasın, ölüler diyarına yatak sersem yine oradasın. Seherin kanatlarını alıp uçsam, denizin ötesine konsam, orada bile Elin yol gösterir bana, sağ elin tutar beni” (Mezmur 139: 7-10).

Her zaman her yerde olmak konusundan söz ettiğimiz zaman, bu konuyu panteizm (kamutanrıcılık/vahdeti vücut) ile karıştırmamaya özen göstermeliyiz. Panteizm, her şeyin Tanrı olduğunu söyler. Panteizmin bazı şekillerinde insanlar ağaçlara, ırmaklara ya da doğa güçlerine taparlar. Gerçek Tanrı evreni kontrol eder ve evreni doldurur, ama Kendisi evrenden uzaktır ve evrenden büyüktür.

Tanrının her yerde aynı anda bulunduğu gerçeğinin Tanrı halkının yaşamında ne gibi pratik etkiler yaratması gerekir?

Bu konudan söz ederken, elbette Tanrıdan hiç bir şekilde gizlenemeyeceğimiz gerçeğini de hatırlamamız gerekir. Tanrının huzurundan kaçmak mümkün değildir.

Tanrının her zaman halkı ile birlikte olduğunu bilmek, söz ile anlatılamaz bir rahatlık sağlar. Tanrı bizi asla terk etmez. Hiç bir zaman yalnız değilizdir.

O zaman ortaya şöyle bir meydan okuma çıkacaktır! O her zaman bizim ile birlikte olduğu için bizim de kutsallık içinde yürümemiz ve dünyadan ayrılmamız gerekir.

O bize Huzurunu özel bir şekilde, iki ya da üç kişi O’nun adı ile bir araya geldiği zaman, vaat etti; O, adı ile toplanan iki ya da üç kişinin ortasındadır. Bu gerçeğin, kutsalların toplantılarını derin bir saygı ve ağırbaşlılık esinlemesi gerekir.

7 Haziran
“Her Şeye Gücü Yeten Rab Tanrımız egemenlik sürüyor” (Vahiy 19:6)

Tanrının gücünün her şeye yetiyor olması O’nun diğer nitelikleri ile uyum içinde olan her şeyi yapabileceği anlamına gelir. Kutsal Yazılardaki benzer tanıklığa kulak verin! “Ben Gücü Her Şeye Yeten Tanrıyım!” (Yaratılış 17:1) “Rab için olanaksız bir şey var mı?” (Yaratılış 18:14) “Senin her şeyi yapabileceğini biliyorum. Senin hiç bir amacına engel olunmaz.” (Eyüp 42:2) “Senin yapamayacağın hiç bir şey yok!” (Yeremya 32:17) “Tanrı için her şey mümkündür!” (Yeremya 32:17) “Tanrının yapamayacağı hiç bir şey yoktur!” (Luka 1:37)

Ancak Tanrının Kendi karakteri ile uyum içinde olmayan hiç bir şeyi yapamayacağı da bilinen bir gerçektir. Örneğin, Tanrının yalan söylemesi imkansızdır (İbraniler 6:18). Tanrı Kendisini inkar edemez (2.Timoteos 2:13). Tanrı günah işleyemez, çünkü O mutlak kutsaldır.O, hayal kırıklığına uğratamaz, çünkü mutlak güvenilirdir.

Tanrının her şeye yeten gücü, O’nun yarattıklarında ve evrenin devam etmesini sağlayışında, ilahi takdirinde, günahkarları kurtarışında ve tövbe etmeyenleri yargılamasında görülür. Gücünün doruğunu Eski Antlaşmadaki Mısır’dan Çıkış bölümünde sergiler; Yeni Antlaşma’da ise Mesih’in dirilişinde gösterir.

Eğer Tanrının gücü her şeye yetiyor ise, o zaman O’na karşı savaşan hiç kimse başarılı olamaz. “Rabbe karşı başarılı olabilecek bilgelik, akıl ve tasarı yoktur.” (Süleyman’ın Özdeyişleri 21:30)

Eğer Tanrının gücü her şeye yetiyor ise, o zaman imanlı kazanan taraftadır. Tanrı ve bir tek insan bir arada, çoğunluktur. “Eğer Tanrı bizden yana ise, o zaman kim bize karşı olabilir?” (Romalılar 8:31)

Eğer Tanrının gücü her şeye yetiyor ise, o zaman dua ederek, imkansız olan alan ile başa çıkabiliriz. Koro şarkısında söylendiği gibi, imkansızlıklara gülebilir ve şöyle bağırabiliriz:” Mümkün olacaktır!”

Eğer Tanrının gücü her şeye yetiyor ise, o zaman aşağıda belirtilen konularda söz ile anlatılamaz bir rahatlığa sahip olabiliriz:



Kurtarıcı her sorunu çözebilir,

Düğüm olmuş karmakarışık her şeyi açabilir.

İsa için zor olan hiç bir şey yoktur,

O’nun yapamayacağı hiç bir şey yoktur.
“Benim zayıflık ve güçsüzlüğüm O’nun gücüne dayandığı zaman, her yerde ışık görünür.”

8 Haziran


“Bilge olan tek Tanrıya İsa Mesih aracılığı ile sonsuza dek yücelik olsun. Amin!” (Romalılar 16:27)

Tanrının bilgeliği Kutsal Kitap’ın tamamı boyunca devam eden bir ipliğe ya da çizgiye benzetilebilir. Bir örnek verelim! “Bilgelik ve güç Tanrıya özgüdür, O’ndadır öğüt ve akıl. Güç ve zafer O’na aittir. Aldanan da aldatan da O’nundur” (Eyüp 12:13,16). “Ya Rab, ne çok eserin var. Hepsini bilgece yaptın. Yeryüzü yarattıkların ile dolu” (Mezmur 104:24). “Rab, dünyanın temelini bilgelik ile attı. Gökleri akıllıca yerleştirdi” (Süleyman’ın Özdeyişleri 3:19). “Tanrının adına öncesizlikten sonsuzluğa dek övgüler olsun! Bilgelik ve güç O’na özgüdür.” (Daniel 2:20) “Madem ki dünya Tanrının bilgeliği uyarınca Tanrıyı kendi bilgeliği ile tanımadı, Tanrı iman edenleri saçma sayılan bildiri ile kurtarmaya razı oldu “(1.Korintliler 1:21). “Tanrı sayesinde İsa Mesih’teyiz. O, bizim için tanrısal bilgelik oldu.” (1.Korintliler 1:30)

Tanrının bilgeliği O’nun mükemmel anlayışına, yanlışa yer vermeyen ayırımlarına ve hatasız kararlarına işaret eder. Biri O’nun bu niteliğini şöyle tanımlamıştır: mümkün olan en iyi vasıtalar aracılığı ile mümkün olan en iyi sonuçları üretmek. Bilgelik, bilginin ötesinde bir kavramdır. Bilgelik, sahip olunan bilgiyi en uygun şekilde kullanabilme yeteneğidir.

Tanrının tüm işleri O’nun bilgeliğini ifade ederler. Örneğin, insan bedeninin harikulade tasarımı bu konu için güzel bir örnek teşkil eder.

Ve Tanrının bilgeliği kurtuluş planında kendisini çok harika bir şekilde gösterir. Müjde bize, günahın cezasının nasıl ödendiğini, Tanrının adaletinin nasıl haklı çıkarıldığını, merhametinin nasıl adil bir şekilde yerine geldiğini ve Mesih’teki imanlının Adem’in günaha düşmemiş halinden bile çok daha iyi bir konumda olduğunu gösterir.

Şimdi kurtulmuş olduğumuz için Tanrının bilgeliği canlarımıza yumuşak bir teselli vererek konuşur. Biz, Tanrımızın bir hata yapmayacak kadar bilge olduğunu biliriz. Yaşamda anlaşılması çok zor olan şeyler mevcut olsa bile, biz Tanrının hata yapamayacağını biliriz.

O’nun rehberliği konusunda mutlak bir güvenceye sahip olabiliriz. O, sonu başlangıçtan bilir. Bizim tamamen habersiz olduğumuz bereketin yollarını O bilir. O’nun yolu mükemmeldir.

Son olarak söyleyeceğimiz şey, O’nun bizlerin bilgelikte büyümemizi arzu etmesidir. İyilik konusunda bilge olmamız gerekir. (Romalılar 16:19) Nasıl yaşadığımıza çok dikkat etmemiz gerekir. Bilgelikten yoksun olanlar gibi değil, bilgeler gibi yaşamamız doğru olandır. Fırsatları değerlendirmemiz gerekir, çünkü yaşadığımız günler kötüdür. (Efesliler 5:15:16) Yılan kadar kurnaz ve güvercin kadar saf olmamız gerekir (Matta 10:16).


9 Haziran
“Kutsal, kutsal, kutsaldır Her Şeye Gücü Yeten Tanrı! Var olmuş, var olan ve gelecek Olan.” (Vahiy 4:8)

Tanrının kutsallığından söz ettiğimiz zaman, O’nun düşünce, eylem, niyet ve her yolunda ruhsal ve ahlaksal açıdan mükemmel olduğunu kast ederiz. Tanrı günahtan ve murdarlıktan mutlak şekilde özgürdür. Tanrı, saf olmaktan başka hiç bir şey olamaz.

Kutsal Yazılar O’nun kutsallığına ilişkin bol miktarda tanıklığa yer verirler. Bu konu ile ilgili birkaç örneği burada sıralayalım. “Kutsal olun, çünkü ben Tanrınız RAB kutsalım” (Levililer 19:2). “Kutsallıkta Rabbin benzeri yoktur.” (1.Samuel 2:2) “Ya Rab, Kutsal Tanrım, kötüye bakamayacak kadar saftır gözlerin” (Habakkuk 1:12,13). “Tanrı kötülük ile ayartılamadığı gibi, kendisi de kimseyi ayartmaz.” (Yakup 1:13) “Tanrı ışıktır ve O’nda hiç karanlık yoktur.” (1.Yuhanna 1:5b) “Kutsal olan yalnız sensin.” (Vahiy 15:4)

O’nun gözünde yıldızlar bile temiz değildir (Eyüp 25:5)

Eski Antlaşmada öğretilen kahinlik ve kurban sistemi diğer konular ile birlikte Tanrının kutsallığından da söz eder. Günahın Tanrı ve insan arasına ayrılık getirdiğini ve bu uçurumu aşabilmek için bir köprünün mevcut olması gerektiğini ve kutsal bir Tanrıya yalnızca kesilen bir kurbanın kanı temelinde yaklaşılabileceği öğretilir.

Tanrının kutsallığı aynı zamanda çarmıhta da eşsiz bir şekilde ortay kondu. Tanrı göklerden aşağı baktığı ve Oğlu’nu bizim günahlarımızı taşır iken gördüğü zaman, biricik sevgili Oğlu’nu, karanlığın bu üç dehşetli saati boyunca terk etti.

Tüm bu ifadelerin bize nasıl uygulandıkları oldukça aşikardır. Tanrının isteği, bizim kutsal olmamızdır, “Tanrının isteği şudur: kutsal olmanız” (1.Selanikliler 4:3) “Sizi çağıran Tanrı kutsal olduğuna göre, siz de her davranışınızda kutsal olun.” (1.Petrus 1:15)

Tanrının kutsallığı hakkındaki düşüncelerin aynı zamanda içimizde derin bir saygı ve huşu da üretmeleri gerekir. Tanrının Musa’ya dediği gibi: “Çarıklarını çıkar, çünkü bastığın yer kutsal topraktır.” (Mısır’dan Çıkış 3:5)

T. Binney, Tanrının huzurunda durmak için talep edilen kutsallık karşısında hayrete düştü.

Sonsuz ışık! Sonsuz ışık!

Can, Senin araştıran bakışların ile karşılaştığı zaman,

Ne kadar da saf olmalıdır!

Can geri çekilmez, ama sükunet içinde

Keyif alarak Sana bakıp yaşayabilir.
Yüreklerimiz gerekli olan bu temizliğin Rab İsa’ya iman aracılığı ile bize sağlandığının farkına vardığı zaman, tapınma coşkusu ile dolup taşar.

10 Haziran


“Ben Rabbim; değişmem” (Malaki 3:6)

Tanrıyı değişmez olarak tanımlayan özellik O’nun değişmeden hep aynı kalmasıdır. Tanrı öz varlığında değişmez. Nitelikleri açısından da değişmez. İşlediği ilkelerinde de değişiklik söz konusu değildir.

Mezmur yazarı, göklerin ve yeryüzünün değişecek olan yazgısını Tanrının değişmezliği ile karşılaştırır: “Dünyanın temelleri ve gökler yok olacak, ama sen kalıcısın.” (Mezmur 102:26,27) Yakup, Rabbi, “kendisinde değişkenliğin ya da dönekliğin gölgesi bulunmayan, Işıklar Babası” olarak tanımlar. (Yakup 1:17)

Ayrıca, bize Tanrının pişman olmadığını hatırlatan diğer ayetler de mevcuttur. “Tanrı insan değil ki, yalan söylesin. İnsan soyundan değil ki, düşüncesini değiştirsin” (Çölde Sayım 23:19). “İsrail’in yüce Tanrısı yalan söylemez, düşüncesini de değiştirmez. Çünkü O insan değil ki, düşüncesini değiştirsin.” (1.Samuel 15:29)

Ama bu durumda Tanrının pişman olduğunu söyleyen ayetlerin de varlığı nedeni ile ne yapmamız gerekir? “Tanrı, yeryüzünde insanı yarattığına pişman oldu. Yüreği sızladı.” (Yaratılış 6:6) “Rab, Saul’ü İsrail kralı yaptığına pişmandı” (1.Samuel 15:35b) Aynı zamanda Mısır’dan Çıkış 32:14 ve Yunus 3:10 ayetlerine de bakınız.

Burada bir karşıtlık mevcut değildir. Tanrı her zaman şu iki ilke ile hareket eder: itaati her zaman ödüllendirir ve itaatsizliği her zaman cezalandırır. İnsan, itaatten itaatsizliğe kaydığı zaman, Tanrının her zaman ilk ilkeden ikinci ilkeye geçiş yaparak Kendi karakterine sadık kalması gerekir. Bu durum bize pişmanlık imiş gibi görünür ve insani dil kullanarak bunu bir değişiklik olarak tanımlayabiliriz. Ancak, bu durum pişmanlık ya da değişkenlik göstermek olarak ima edilemez.

Tanrı her zaman aynıdır. Aslında, bu özelliği O’nun adlarından biridir. “Her Şeye Egemen Rab, tüm dünya krallıklarının tek Tanrısı sensin” (Yeşeya 37:16). Bu isim, aynı zamanda 2.Samuel 7:28, Mezmur 102:27 ve Yeşaya 41:4 ayetlerinin hepsinde (Darby çevirisinde) yer alır.

Tanrının değişmezliği, tüm çağlar boyunca O’nun kutsalları için bir teselli ve şarkıları için bir konu olmuştur. Bu gerçeği, Henry F.Lyte’nin şu ölümsüz satırları ile kutlarız:



Çevremde gördüğüm her şey değişiklik ve bozulma –

Ey, sen değişmeyen! Benimle kal!
Tanrının değişmezliği aynı zamanda bizim için taklit edilecek bir özelliktir. Sabit, sürekli ve değişmez kalmamız gerekir. Eğer kararsız olur, döneklik yapar ve değişkenlik gösterir isek, Babamızı dünyanın önünde yanlış temsil etmiş oluruz.

“Bu nedenle sevgili kardeşlerim, Rab yolunda verdiğiniz emeğin boşa gitmeyeceğini bilerek dayanın, sarsılmayın. Rabbin işinde her zaman gayretli olun.” (1.Korintliler 15:58)


11 Haziran
“Tanrıyı biz sevmiş değildik, ama O bizi sevdi. Ve Oğlu’nu günahlarımızı bağışlatan kurban olarak dünyaya gönderdi. İşte sevgi budur.” (1.Yuhanna 4:10)

Sevgi, Tanrının diğer insanlar üzerine sınırsız bir şekilde boca etmesine neden olan bir niteliği değildir. O’nun sevgisi sevdiklerine iyi ve mükemmel armağanlar vermesi ile gösterilir.

Tanrının bu sevgisinden söz eden pek çok ayetten yalnızca birkaç tanesine verecek yerimiz var. “Seni sonsuz bir sevgi ile sevdim. Bu nedenle sevecenlik ile seni kendime çektim” (Yeremya 31:3). “Tanrı ise bizi sevdiğini şunun ile kanıtlıyor: Biz daha günahkar iken Mesih bizim için öldü.” (Romalılar 5:8) “Ama merhameti bol olan Tanrı, bizi çok sevdiği için bizi Mesih ile birlikte yaşama kavuşturdu –“ (Efesliler 2:4) “Çünkü Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi ki, biricik Oğlu’nu verdi. Öyle ki, O’na iman edenlerin hiç biri mahvolmasın, hepsi sonsuz yaşama kavuşsun.” (Yuhanna 3:16)

Yuhanna, “Tanrı sevgidir” dediği zaman, (1.Yuhanna 4:8), Tanrıyı tanımlamaz, ama bu ifadesi ile ısrar ettiği nokta, sevginin O’nun tanrısal doğasındaki ya da özündeki anahtar olduğu düşüncesidir. Biz sevgiye tapmayız, sevgi olan Tanrıya taparız.

Tanrının sevgisinin başlangıcı yoktu ve sonu olamaz. O’nun sevgisinin boyutları sınırsızdır. Sevgisi mutlak saftır; bir bencilliğin ya da herhangi başka bir günahın lekesi bulunmaz. Tanrının sevgisi fedakardır, bedelini asla düşünmez. Yalnızca diğer kişilerin rahatını ister ve karşılığında hiç bir şey beklemez. Yalnızca sevilmesi kolay kişilere değil, sevilmesi imkansız kişilere de ulaşır ve dostları sevdiği gibi düşmanları da sever. Sevgi, sevdiği kişileri, erdemleri neden ile sevmez, sevginin kaynağı yalnızca Veren’in iyiliğidir.


Yüklə 1,89 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   25




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin