Hidayet önderleri hz. Fatima (A. S) Müellif: Komisyon (Dünya Ehl-i Beyt Kurultayı) Tercüme


- Medineli Kadınların Fatıma Efendimizi (a.s) Ziyaret Etmeleri



Yüklə 0,75 Mb.
səhifə29/36
tarix20.11.2017
ölçüsü0,75 Mb.
#32369
1   ...   25   26   27   28   29   30   31   32   ...   36

2- Medineli Kadınların Fatıma Efendimizi (a.s) Ziyaret Etmeleri


Muhacir ve ensar kadınlarının Fatıma efendimizi (a.s) ziyaret etmelerinin gerçek nedeninin, onları böyle bir harekete iten asıl etkenin ne olduğunu kesin olarak bilmiyoruz. Acaba erkeklerin etkisiyle mi böyle bir karar almışlardı? Şayet böyle bir ihtimal varsa, bu erkekleri, eşlerini Fatıma'nın (a.s) evine göndermeye sevk eden neydi? Yoksa kadınlar arasında kendiliğinden bir duyarlılık belirdi de hata ettiklerinin, hatta Peygamber'in (s.a.a) kızını yalnız bıraktıklarının farkına mı vardılar ve böylece bu bilinç bütün kadınlar arasında yayıldı da Fatıma'yı (a.s) ziyaret etmek, gönlünü almak, cihanın kadınlarının efendisinin başına gelen üzüntü verici olaylar karşısında vicdanlarını rahatlatmak mı istediler? Siyasî sebeplerden dolayı böyle bir harekete kalkışmış olmasınlar mı? Havayı yumuşatmak, Resulullah'ın (s.a.a) kızı ile o günkü iktidar grubu arasındaki gerginliği ortadan kaldırmak için gelmiş olabilirler mi? Özellikle Hz. Fatıma'nın (a.s) yalnızlığı seçmiş olması, toplumdan uzaklaşması, bütün bu davranışlar üzerinde etkili olmuştur. Daha doğrusu, halkın bilinçlenmesinin başta gelen sebeplerinden biriydi bu. Bir de Emirü'l-Müminin (a.s), Fatıma'yı (a.s) bir deveye bindirerek ensarın evlerini dolaşmış, onlardan yardım istemiş, onları uyarmıştı; ancak onlardan yardım görmemişti, ensarın kendisini yalnız bırakmasıyla karşılaşmıştı.[265]

Bütün bu ihtimallerin yanında, hasta yatağında bulunan Fatıma'yı (a.s) ziyarete gelen kadınların sayısını da bilmiyoruz. Ancak şunu biliyoruz: Gelenler az değildi, önemli sayılacak kadar bir kalabalık toplanmıştı.


3- Hz. Fatıma'nın (a.s) Yaptığı İkinci Konuşma


Süveyd b. Gufle şöyle der: Hz. Fatıma (a.s) sonunda vefat ettiği hastalığa yakalanınca, muhacir ve ensar kadınları ziyaret maksadıyla toplanıp yanına geldiler. Dediler ki: "Ey Resulullah'ın (s.a.a) kızı! Hastalığın nasıl oldu? Hasta olarak nasıl sabahladın?" Hz. Fatıma (a.s) Allah'a hamd ettikten ve babasına (s.a.a) salât ve selâm gönderdikten sonra şöyle dedi:

"Allah'a yemin ederim ki, dünyanızdan tiksinerek, kocalarınıza öfke duyarak sabahladım. Onları denedikten sonra tutup attım. Onları sınadıktan sonra onlara buğzettim. Ne çirkin bir şeydir kılıçların kırılması, [ciddiyetten sonra oyun,][266] hasımların elinde birer oyuncağa dönüşmek,[267] mızrakların kırılması, görüşlerin karmaşık [ve çelişkili][268] bir görüntü arz etmesi!"

"Nefislerinin önceden hazırladığı şey ne kötüdür! Bu yüzden Allah onlara gazap etti ve onlar ebediyen azaba uğrayacaklardır."

"Hiç kuşkusuz, [Allah'a andolsun ki][269] onun (hilâfetin, Fedek'i veya Ehl-i Beyt'in haklarını gasp etmenin) günahını onların boynuna geçirdim. [Ağırlığını onlara yükledim.][270] Sonuçlarını onların üzerlerine serptim. Zalimler topluluğunun burunları kopsun, boğazları dert görsün! Kahrolsunlar!"

"Yuh olsun onlara! Nasıl da bunu; risalet dağlarından, nübüvvet ve yol göstericilik temellerinden, emin vahyin indiği topluluktan, din ve dünya işlerinin bilge yol göstericilerinden uzaklaştırdılar. Haberiniz olsun! İşte apaçık hüsran budur. Neden Ebu'l-Hasan'dan öç hoşlanmadılar? Allah'a yemin ederim ki, sırf kılıcının kötülere karşı çekilmesinden, [ölüme aldırış etmeden inkârcıların üzerine gitmesinden,] karşı konulmaz darbeler indirmesinden, savaşta düşmanı tepeleyen hücumları gerçekleştirmesinden, Allah için savaşırken hiçbir gaileyi hesaba katmamasından dolayı ondan hoşlanmadılar."

"Allah'a yemin ederim ki, eğer Resulullah'ın (s.a.a) ona yüklediği sorumluluğu ona vermezlerse, Resulullah'ın bıraktığı yoldan yüz çevirirlerse dahi, Ali (a.s) o yolu sevecek, izleyecek ve onları kolaylıkla yola getirecektir. O yol ki, izleyicisini yumuşak bir şekilde, yaralamadan, izleyicisini [yormadan,] hırpalamadan ve dosdoğru bir şekilde maksadına eriştirir. Sonunda onları besleyici, susuzluğu giderici bir tatlı su kaynağına ulaştıracaktı. Bir kaynak ki, ala bildiğine geniş ve iki yakasına kadar su ile doludur. [Bu suyun iki tarafı çer çöple kirlenip kokuşmaz.] İçtiklerinde karınları şişmez. [Gizli, açık onlara öğüt verecekti.] Ki bu su, çevrelerinde bir girdap gibi dönüyordu; ama onlar bundan gereği gibi yararlanamıyorlardı. [Ali, dünyadan herhangi bir pay almamıştı,] sadece bir yudum su almıştı, çok susamış bir kimsenin aldığı küçük bir yudum. [Eğer Resulullah'ın kendilerine yüklediği sorumluluğu hatırlasalardı,] dünyadan uzaklaşan ile dünyanın peşinden gideni, doğru söyleyen ile yalan söyleyeni, birbirinden ayırırlardı.[271] O zaman göklerin ve yerin bereketleri üzerlerine yağardı. Ama Allah, kendi elleriyle işleyip kazandıkları amellerinden dolayı onları sorgulayıp hesaba çekecektir."

"Gel ve dinle! Sen yaşadıkça, zaman, daha sana neler gösterecektir! Eğer şaşırıyorsan, mutlaka bir hadisedir seni şaşırtan. [Ah! Keşke bilseydim,] hangi dayanağa dayandılar, kime güvenip yaslandılar, hangi kulpa sarıldılar, [hangi zürriyete koşup etrafında toplandılar]? [Gerçek ve adil imamın dışında seçilenler ne kötü dost, ne kötü yarendirler! Zalimlerin tercihi ne kötüdür!]"

"Başların yerine kuyrukları, olgun kimsenin yerine düşkün kimseyi tercih ettiler. Güzel bir şey yaptıklarını sanan topluluğun burunları sürtülecektir. Haberiniz olsun, asıl bozguncular kendileridir, ama bunun farkında değildirler."

"[Yuh olsun onlara!] Hakka ileten mi uyulmaya daha lâyıktır; yoksa hidayet verilmedikçe kendi kendine doğru yolu bulamayan mı? Size ne oluyor? Nasıl hükmediyorsunuz?[272]"

"Ömrüm hakkı için, onların bu davranışları bir gelişmeye gebedir ki, sonuç vermesi çok yakındır. Sonra taze kan dolusu kadehi, acı bir zehiri (sabır) içeceksiniz. İşte o zaman batıl ehli olanlar hüsrana uğrayacaklardır. Ve sonradan gelenler, öncekilerin başlattıkları uygulamaların akıbetini bileceklerdir."

"O zaman dünyanızda huzur içinde mutlu olun(!). kalplerinizi fitnelerin inmesine hazırlayın. Keskin bir kılıcın tepenizde sallanacağını birbirinize müjdeleyin. [Zalim ve azgın bir egemenliği,] her tarafı kaplayan bir kargaşayı ve zalimlerin istibdadını sevinçle karşılayın(!). Bu zalim iktidar tarafından, elinize geçen ganimetin bir küçük lokma kadar olmasına, ekinlerinizin onlar tarafından biçilmesine hazır olun. Yazık size, çok yazık! Artık hidayeti bulmanız ne mümkün; değil mi ki kaybolup gitmiş, sizden uzaklaşmıştır. Siz hidayetten hoşlanmadığınız hâlde, sizi zorla mı ona ileteceğiz?"

Süveyd b. Gufle der ki: "Kadınlar Fatıma'nın (a.s) sözlerini gidip kocalarına tekrarladılar. Bunun üzerine muhacir ve ensarın ileri gelenlerinden bir grup Fatıma'ya (a.s) gelerek ondan özür dilediler ve şöyle dediler: 'Ey efendimiz! Ebu'l-Hasan (Ali) bunu önceden bize söyleseydi, önceden işi karara bağlasaydık, anlaşmayı sağlamlaştırsaydık, bizim ondan başkasına yönelmemiz mümkün değildi.' Bunun üzerine Fatıma (a.s) şöyle dedi:

"Gidin! Sizinle bir işim yok. Suçu işledikten sonra mazeretin bir anlamı, bu kusurdan sonra da size söyleyeceğim bir sözüm yoktur."[273]


Yüklə 0,75 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   25   26   27   28   29   30   31   32   ...   36




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin