Hidayet önderleri hz. Fatima (A. S) Müellif: Komisyon (Dünya Ehl-i Beyt Kurultayı) Tercüme



Yüklə 0,75 Mb.
səhifə31/36
tarix20.11.2017
ölçüsü0,75 Mb.
#32369
1   ...   28   29   30   31   32   33   34   35   36

7- İslâm'da İlk Tabut Uygulaması


Esma bint-i Umeys'ten rivayet edilir ki, Fatımatü'z-Zehra (a.s) Esma'ya şöyle dedi: "Ben ölen kadınların görüntüsünden hiç hoşlanmıyorum. Üzerine bir giysi atıyorlar ve bu giysi onun bütün vücudunu gören herkese gösteriyor." Esma, "Ey Resulullah'ın (s.a.a) kızı! Habeşistan'da iken gördüğüm bir şeyi sana göstereyim." dedi ve yaprakları soyulmuş yaş hurma çubuklarının getirilmesini istedi. Sonra getirilen bu çubukları düzeltti ve bunların üzerine bir örtü serdi. Fatıma (a.s) dedi ki: "Ne güzel bir şey bu. Bunun içindeki ölünün kadın mı, erkek mi olduğu belli olmaz."[278]

İmam Cafer Sadık'ın (a.s) şöyle dediği rivayet edilir: "İslâm'da ilk tabut uygulaması, Fatıma'nın (a.s) na'şının bir tabuta konulmasıyla başlamıştır. Fatıma (a.s) sonunda vefat ettiği hastalığa yakalanınca, Esma'ya şöyle dedi: 'Ben iyice zayıfladım. Vücudumda et kalmadı. Ben öldüğümde vücudumu gizleyecek bir şey yapamaz mısın?' Esma dedi ki: 'Ben Habeşistan'da iken onların bir şey yaptıklarını görmüştüm, sana da ona benzer bir şey yapayım mı? Eğer beğenirsem, senin için bir tane yaparım.' Fatıma (a.s), 'Evet.' dedi. Bunun üzerine Esma bir divan istedi. Getirilen divanı ters çevirdi. Sonra hurma çubuklarının getirilmesini istedi. Bu divanı, dik tuttuğu çubukların üzerine bağladı, sonra üzerine bir örtü serdi. Esma dedi ki: 'Onların böyle yaptıklarını görmüştüm.' Fatıma (a.s) şöyle dedi: Bana da aynısını yap. Beni ört ki Allah da seni ateşten korusun."


8- Ömrünün Son Anları


Hz. Fatımatü'z-Zehra (a.s) evin ortasına serili yatağına döndü ve yüzünü kıbleye çevirerek yatağa uzandı.

Söylendiğine göre, Fatıma (a.s) kızları Zeyneb ve Ümmü Gülsüm'ü Haşimoğulları'ndan bir kadının evine gönderir ki, annelerinin ölümünü görmesinler. O, bunları, kızlarına duyduğu şefkatin, merhametin gereği olarak yapıyordu ki, ölüm musibetinin o ağır etkisinden korunsunlar.

İmam Ali, Hasan ve Hüseyin (hepsine selâm olsun) o sırada evin dışındaydılar. Belki de o sırada zorunlu olarak ve belli bir maksada binaen dışarı çıkmışlardı.

Esma'dan rivayet edilir ki, Fatımatü'z-Zehra (a.s) son nefesini vermek üzereyken Esma'ya şöyle dedi: "Resulullah (s.a.a) vefat ederken Cebrail cennetten kafur getirmişti. Resulullah bu kafuru üç kısma ayırdı; bir kısmını kendisi için, bir kısmını Ali için ve bir kısmını da benim için. Kafur kırk dirhemdi." Sonra şöyle dedi: "Ey Esma! Babamın falan yerde bulunan kafurunun geri kalanını getir ve başımın ucuna koy." Esma kafuru getirip başının ucuna koydu. Sonra, namaz kılmak için abdest alırken Esma'ya şöyle dedi: "Sürdüğüm kokuyu getir. Namaz kılarken giydiğim elbiselerimi getir." Sonra abdest aldı. Örtüyü üzerine serdi ve şöyle dedi: "Biraz bekle, sonra beni çağır. Cevap verdiysem bir şey yok demektir. Ama cevap vermediysem, bil ki babamın yanına gitmişim. O zaman hemen Ali'yi çağır."

Artık ölüm anı iyice yaklaşınca, perde kalktı ve Fatıma Efendimiz (a.s) keskin bir bakış yöneltti ve şöyle dedi: "Cebrail'e selâm olsun. Resulullah'a selâm olsun. Allah'ım, Resul'ünün yanına al. Allah'ım, hoşnutluğuna, katına, yurduna, esenlik yurduna al…" Sonra şöyle dedi: "Şu gök halkının kervanıdır. Şu, Cebrail; şu da Resulullah'tır (s.a.a); bana sesleniyor: Kızım! Gel! Burada seni karşılayacak şey senin için daha hayırlıdır." Gözlerini açtı ve şöyle dedi: "Ve aleyke's-selâm, ey ruhları kabzeden! Acele et, bana acı verme." Ve ardından şöyle dedi: "Gelişim sana olsun Rabbim, ateşe değil." Göz kapakları yumuldu, elleri yana düştü, ayakları boylu boyunca uzanıverdi.

Esma seslendi, cevap vermedi. Yüzündeki örtüyü kaldırdı. Fatıma (a.s), hayattan ayrılmıştı. Üzerine kapandı, bir yandan öpüyor, bir yandan da şöyle diyordu: "Ey Fatıma! Baban Resulullah'ın (s.a.a) yanına gittiğin zaman Esma bint-i Umeys'ten selâm söyle."

Hasan ve Hüseyin eve geldiklerinde annelerinin üzerinin örtülmüş olduğunu gördüler. Dediler ki: "Ey Esma! Annemiz bu saatte niçin uyuyor?" Esma dedi ki: "Ey Resulullah'ın (s.a.a) oğulları! Anneniz uyumuyor; o, bu dünyadan ayrıldı."

Hasan annesinin üzerine kapandı. Bir yandan öperken, bir yandan da şöyle dedi: "Anneciğim! Ruhum bedenimden ayrılmadan bir kez daha benimle konuş!" Hüseyin, annesinin ayaklarını öpüyor ve şöyle diyordu: "Ben oğlun Hüseyin! Kalbim çatlayıp ölmeden önce konuş benimle!"

Esma, Hasan ve Hüseyin'e dedi ki: "Ey Resulullah'ın (s.a.a) oğulları! Gidin babanıza annenizin öldüğünü haber verin." Hasan ve Hüseyin mescidin yakınlarına kadar geldiler. Artık kendilerini tutamayıp yüksek sesle ağlamaya başladılar. Bu sırada bazı sahabeler yanlarına gelip, neden ağladıklarını sordular. "Annemiz Fatıma öldü." dediler. Bunu duyan İmam Ali (a.s) yüzü koyun yere kapandı: "Kim bana teselli verecek, ey Muhammed'in kızı!"[279]

9- Cenaze İşlemleri ve Defin Merasimi

Hz. Ali'nin (a.s) evinden ağlama sesleri yükseldi. Medine, erkeklerin ve kadınların ağlama sesleriyle çınlıyordu. İnsanlar, Resulullah'ın (s.a.a) vefat ettiği günkü gibi bir dehşet anını yaşıyorlardı. Haşimoğulları'nın kadınları Fatıma'nın (a.s) evinde toplandılar, feryat ettiler, ağladılar. İnsanlar akın akın Ali'yi (a.s) ziyarete geldiler. Ali (a.s) oturmuş, Hasan ve Hüseyin (a.s) dizinin dibinde için için ağlıyorlardı. Ümmü Gülsüm dışarı çıktı. Şöyle diyordu: "Babacığım! Ya Resulallah! İşte şimdi seni, bir daha buluşmamak üzere gerçekten seni kaybettik."[280]

 Halk toplanmış, hıçkırıklarla ağlaşıyorlardı. Cenazenin evden çıkarılmasını ve namazını kılmayı bekliyorlardı. Ebuzer dışarı çıktı, "Dağılın. Resulullah'ın (s.a.a) kızının cenazesinin evden çıkarılması akşam geç vakitlere ertelendi." dedi. Ebubekir ve Ömer gelip Ali'ye (a.s) baş sağlığı dilediler ve şöyle dediler: "Ey Ebu'l-Hasan! Resulullah'ın (s.a.a) kızının cenaze namazını bize haber vermeden kılma."[281]

Bunun üzerine toplanan halk dağıldı. Cenaze merasiminin ertesi sabah yapılacağını sanıyorlardı. (Rivayete göre Hz. Fatıma (a.s) ikindi namazından sonra veya gecenin ilk saatlerinde vefat etti.)

Fakat İmam Ali (a.s), Fatıma'nın (a.s) cenazesini o gece yıkadı, kefenledi. Esma da ona yardım ediyordu. Sonra, "Hasan! Hüseyin! Zeyneb! Ümmü Gülsüm! Gelin, son kez annenizi ziyaret edin. Çünkü bu, ayrılma anıdır ve buluşma cennette olacaktır…" Bir süre geçtikten sonra İmam Ali onları annelerinin cenazesinden uzaklaştırdı.[282]

Ardından cenaze namazını kıldı ve ellerini göğe kaldırarak şöyle seslendi: "Allah'ım! Bu, Peygamber'inin (s.a.a) kızı Fatıma'dır. Onu karanlıklardan nura çıkardın. Böylece o her tarafı aydınlattı.

Bütün sesler kesilip gözler uykuya dalınca, gecenin bir yarısında Emirü'l-Müminin (a.s), Abbas, Fadl b. Abbas ve bir dördüncü şahıs bu narin cenazeyi alıp götürüyorlardı. Hasan, Hüseyin, Akil, Selman, Ebuzer, Mikdad, Büreyde ve Ammar da cenazeye eşlik ediyorlardı.[283]

Ali (a.s) kabre indi. Resulullah'ın (s.a.a) ciğerparesini aldı ve lahdine yanı üstü yerleştirdi. Şöyle dedi: "Ey toprak! Emanetimi sana emanet ediyorum. Bu, Resulullah'ın (s.a.a) kızıdır. Bismillahirrahmanirrahim. Bismillah ve billah ve alâ millet-i Resulillah Muhammedi'bn-i Abdillah. (Rahman ve Rahim Allah'ın adıyla. Allah'ın adı, Allah'ın yardımı ve Allah'ın elçisi Muhammed b. Abdullah'ın dini üzere.) Ey Sıddıka (dosdoğru kadın)! Seni, sana benden daha evlâ/yakın olana teslim ediyorum. Allah'ın senin için razı olduklarına ben de senin için razıyım." Sonra şu ayeti okudu: "Sizi ondan (topraktan) yarattık; yine sizi oraya döndüreceğiz ve bir kez daha sizi ondan çıkaracağız."[284] Sonra kabirden çıktı. Oradakiler Nebevî incinin üzerini toprakla örtmeye başladılar. İmam Ali (a.s) de mezarın belli olmaması için toprağı iyice yaydı, dümdüz yaptı.


Yüklə 0,75 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   28   29   30   31   32   33   34   35   36




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin