Hldlniava V l h o n I n, I,1 V a hjhvi 3a I o I l n V 31 V h fi 11 fi



Yüklə 8,43 Mb.
səhifə102/980
tarix09.01.2022
ölçüsü8,43 Mb.
#92016
1   ...   98   99   100   101   102   103   104   105   ...   980
NEF'I

62

r

63



NEKROPOLLER

Taşkasap'ta

bulunmuş olan

Hz İsa'y.

havarileriyle

betimleyen

lahit cephesi.

istanbul Arkeoloji

Müzesi,

Envanter no. 54 Enis Karakaya

taşları bulunmuştur. Sünbül Efendi Camii' nin kuzeyinde ise Arkadios dönemine (395-408) ait dikdörtgen planlı bir hipoje bulunmuştur. Buluntuları oldukça yoğun olan Çapa'da çoğu anacaddeye yakın olmak üzere çok sayıda mezar taşı ve antropoit (insan vücudu biçiminde) bir lahit ile üzeri haçla süslü bir çocuk lahti bulunmuştur.

Altımermer'de Mokios Sarnıcı yakınında bulunan hipoje yan yana beşik tonozlarla örtülü dikdörtgen mekânlardan ibarettir. Duvarları çiçek motifleri ve mermer plaka taklidi boyamaya sahip olan bu mezar 4. yy'a tarihlenmiştir. Bu bölgenin en önemli buluntusu ise Taşkasap'ta ortaya çıkarılmış olan bir mezar ve bunun lahitle-rini oluşturan üzeri figürlü kabartma levhalardır. Bunlar İstanbul Arkeoloji Müze-si'nde 5422-5423 envarter numarası taşımakta olup, ilki Eutios adında bir şahsın mezarına aittir. Bu levhalarda Hz İsa ve Petrus, Pauluos adlı azizler ile mezarın sahibi olan kişiler betimlenmiştir.

Bir aileye ait olması gereken mezar 5.

istanbul


nekropo-

lünden,


MÖ 2.

yy'a ait


bir

mezar


taşı.

istanbul


Arkeoloji

Müzesi,


Envanter

no. 5495


Enis

Karakaya

ler gülşene kim vakt-ı Çerağan geldi"), La-lezar ("Çerağan vakti geldi Lâlezâr'ın dide-si rüşen"), Boğaziçi ("Serd oldu hava çıkma koyundan kuzucağım"), Tophane ("Gel benim kaşı hilâlim bize bir lyd edelim") yahut diğer asude mekânlar ("Ver hükmünü ey serv-i revân köhne baharın"), nice şuh meclisleri, nice helva sohbetleri, nice kış gecelerinin oyun ve eğlenceleriy-le Nedim'in İstanbul portresini tamamlar. Denilebilir ki Nedim istanbul'u anlatırken hiçbir teferruatı ihmal etmemiş, en küçük ayrıntıyı dahi şiirsel bir kıyafetle sonraki nesillerin ilgisine sunmuştur. Nedim yaşamasaydı, İstanbul'un günümüz insanına bir nostalji hissi yaşatması bu derece sınırsız olmazdı. Nedim'in şarkılarındaki İstanbul, hiç şüphesiz her bir İstanbullunun kendi hayal ve bilgi genişliğine göre yeni ve değişik biçimler alarak zihinlerde yaşamaya devam edecektir.



Bibi. T. Kortantamer, "Nedim'in Şiirlerinde İstanbul Hayatından Sahneler", Ege Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, S. IV (1985), s. 20-60; M. Kaplan, "Nedim'in Şiirlerinde Mimari Eşya ve Kıyafet", İstanbul Enstitüsü Dergisi, S. III (1957), s. 43-55; H. Ma-zıoğlu, Nedim'in Divan Şiirine Getirdiği Yenilik, Ankara, 1992; A. R. Altınay, Lale Devri, Ankara, 1973; Ş. Kutkan, Nedim Divanından Seçmeler, İst., 1981; Çelebi, Divan Şiirinde istanbul, 70-91; A. Özkırımlı, Nedim, ist., 1974. İSKENDER PALA

NEF'Î

(1572 ?, Hasankale/Erzurum - 27 Ocak 1635, İstanbul) Divan şairi.

Adı Ömer'dir. Erzurum'da medrese öğrenimi gördü. Çeşitli devlet görevlerinde çalıştı. I. Ahmed (1603-1617) ve IV. Murad dönemlerinde (1623-1640) ikbalin doruğuna erişti ve rahat yaşadı. Hicivleri yüzünden boğdurtulup cesedi denize atıldı.

Türkçe ve Farsça iki Divan \ (Türkçe Divan, Bulak, 1836, Nefî'nin Farsça Divanı Tercümesi, İst., 1944) yanında en önemli eseri Sibam-ıKaza'âır (İst., 1943). Divan Edebiyatı'nın en büyük kaside ve hiciv şairidir. Mübalağalı üslubuyla övmede ve yermede sınırları zorlamış, fevkalade güzel şiirler yazmıştır.

Nef î, ömrünün son 30 yılını İstanbul'da geçirmiştir. Hicivlerinde ve kasidelerinde o dönem İstanbul'unun ünlüleri geçit resmi yapar gibi söz konusu edilmiştir. Gündelik hayat yanında iktidar çevrelerindeki çalkantıları da anlattığı kasidelerinde şehrin siyasi ve sosyolojik haritası açıkça görülür. Kendi çağının devlet ve din büyükleri için kaleme aldığı 60 kasidesinde İstanbul'un eğlencelerini ve bayramlarım (iydiye), ramazanlarını (ramazaniye), baharını (bahariye), kışını (şitaiye), mimarisini (kasri-ye), sosyal ve siyasi ortamını (methiye), törenlerini (cülusiye) geniş açılımlarla dile getirir. Bu şiirlerinde mimari özelliği olan yapıların tasvirlerinden şehir ve çevre güzelliklerine; çeşitli sosyal çalkantılardan padişahın bindiği atlara kadar 17. yy İstanbul'unun pek çok yönüne ışık tutar.

Kasidelerindeki tek sesin yer yer munis ifadelere terk edildiği gazellerinde ise çağının İstanbul'undaki tabiat, mevsim, ka-

dın, içki ve eğlence dünyasını tanımak mümkündür. Şuh ve sevimli gazellerinde İstanbul'un çeşitli yönlerini zaman zaman söz konusu eder. Döneminin en önemli mesire ve eğlence muhitlerinden olan Kâğıthane'yi konu edindiği bir gazelinde orayı mahşerden ve cennetten nişan gösterip her bir beyitte ayrı ayrı cennete benzetir (Mahşer olmuş sahn-ı Kâğıthane dünya bundadır / Cennete dönmüş güzellerle temaşa bundadır/.../Anmasın sûfî dahi kesrette vahdet âlemin / Yân tenhâ isteyen uşşâk-ı şey da bundadır). Bizzat padişah meclislerinde bulunmasının verdiği geniş hayat tecrübesini şiirlerindeki bezm ü rezm (eğlence ve savaş) tasvirlerinde ustalıkla anlatırken ister istemez İstanbul'u da terennüm etmiştir. Rivayet ederler ki IV. Murad, bir bahar gününde Ay-nalıkavak Kasrı'nda iken Nef'î'yi çağırtıp hale uygun bir şiir inşat etmesini ister. Nef î de hemen koynundan boş bir kâğıt çıkarıp güya okumaya başlar: Esdi ne-sîm-i nevbahâr açıldı güller subh-dem/Açsın bizim de gönlümüz saki meded sun câm-ı Cem. Bu rivayetin gerçekliği tartı-şılabilirse de Nefî'nin İstanbul'daki yüksek zümre yaşayışının ta içinden seslendiğini gösterir. Özellikle bahar mevsiminde İstanbul onun kalemiyle tarihe geçer (Bahar erdi yine düştü letafet gülsitân üzre/ Yine oldu zeminin lütfü gâlib asuman üzre/... / Çekilse nola yârâr-ı safa seyr-i çe-men-zâra /Salaya başladı mürg-ı çemen serv-i ceman üzre).

Övgüde mübalağayı (abartma) esas alan Nef î, yererken de sınırları zorlayarak İstanbul'un ileri gelenlerini pervasızlığına hedef eder. Siham-ı Kaza 'da yer alan hicivler, ağır ve sert küfürler, bir bakıma 17. yy İstanbul'undaki hayatın tenkididir. Nef'î, babasından başlayarak devrindeki devlet erkânını, sanat ve edebiyat muhitini, bilginleri yahut nüfuzlu kişileri hiçbir ayrım gütmeden layık oldukları derecede hicvetmiştir. Bu kişilerin tarih kitaplarında ve diğer kaynaklarca söz konusu edilmeyen pek çok yönünü bu manzumelerde açıkça görmek mümkündür. Hattâ bu tutumu yer yer kıt'alarına ve rubailerine de yansıyarak İstanbul'un sosyal ha-

Kocamustafaşa'

da bulunan

MS 4. yy'a ait

mermer lahit.

İstanbul Arkeoloji

Müzesi,

Envanter no. 5667 Enis Karakaya

yatına yeni bir bakış açısı getirdiği olur (Ey dil hele âlemde bir âdem yoğ imiş / Var ise ehl-i dile mahrem yoğ imiş/ Gam çekme hakikâtte eğer arif isen/Farz eyle ki el'an yine âlem yoğ imiş).

Bibi. M. Akkuş, Nef i Divanı, Ankara, 1993; A. Karahan, Nefi-Hayatı, Sanatı, Şiirleri, İst., 19Ğ7; Ölümünün Uçyüzellinci Yılında Nef i, Ankara, 1987; T. Ocak, "Nef i'nin Bilinmeyen Şiirleri", Journal of Turkish Studies, S. 4 (1980); Çelebi, Divan Şiirinde İstanbul.

İSKENDER PALA




Yüklə 8,43 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   98   99   100   101   102   103   104   105   ...   980




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin