Hldlniava V l h o n I n, I,1 V a hjhvi 3a I o I l n V 31 V h fi 11 fi



Yüklə 8,43 Mb.
səhifə190/980
tarix09.01.2022
ölçüsü8,43 Mb.
#92016
1   ...   186   187   188   189   190   191   192   193   ...   980
110

111

NÜFUS


tir. Pek isabetli bir yöntem olmasa da 1885 sayımında Dördüncü Daire'nin 70.607 olan nüfusunun pek bir değişikliğe uğramadığı varsayılırsa 1906'da istanbul'un toplam nüfusunun kabaca 700.000 dolayında olduğu söylenebilir.

1885'te istanbul'un nüfusunun 873.565 (erkek 508.815, kadın 364.750) olduğu göz önünde bulundurulursa 163.000 dolayında bir düşüş görülmektedir. Ancak 1906 sayımında yabancıların sayıma dahil edilip edilmediğini bilmemekteyiz. Bir olasılık bu nüfus azalışının nedeni "ecnebiler"in dahil edilmemeleri olabilir.

İstanbul Nüfus idaresi II. Meşrutiyet'in ilanından sonra zaman zaman istanbul'un nüfusu hakkında sayılar vermiştir. Nitekim şehremanetinin Ihsaiyat Mecmuası yayımlanmaya başladığı 1912'de istanbul'un nüfusunu 857.069 (erkek 511.856, kadın 345.213), izleyen 1913 ve 19l4'te ise sırasıyla 855.515 ve 977.662 olarak göstermiştir. Bu istatistikte taşradan gelenlerle yabancılar aynı kalemde, 293.127'si erkek, 131.706'sı kadın olmak üzere 424.833 kişi olarak verilmiştir. Derginin başka bir sayfasında İstanbul'da 101.454'ü erkek, 28.373'ü kadın, toplam 129.827 "ecnebi" olduğu kaydedildiğine bakılırsa 424.833 sayısının geri kalan kısmı İstanbul'a geçici olarak gelen, o günün deyimiyle "yabancı" olarak nitelenen nüfusu kapsamaktadır.

1914 için elimizde bir başka resmi istatistik bulunmaktadır, l Mart 19l4'te Babıâli yayımladığı istatistikte İstanbul'un nüfusunu, 560.434 Müslüman, 205.763 Rum ve 84.093 Ermeni olmak üzere toplam 850.290 olarak göstermektedir. Bu sayı bir ölçüde İbsaiyat Afecmwaszhdakiyle bağdaşır görülebilir; yukarıda belirtilen 129.827 "ecnebi"nin, 850.290'a ilavesiyle toplam 980.117 kişiye ulaşılır. Ihsaiyat Mecmu-ası'nda. belirtilen rakamdan 2.455'lik bir fazlalık istatistiksel olarak kabul edilebilir bir hatadır.

1914 ertesi, 1921'e değin İbsaiyat Mecmuası yayımlanmadığı ve başka kaynaklarda da İstanbul'un nüfusu verilmediği için elimizde bu yıllara özgü herhangi bir sayı bulunmamaktadır. Ancak savaş yıllarında İstanbul'un nüfusunun önemli dönüşümler geçirdiği bir gerçektir.

1921'de yayımlanan şehremanetinin İbsaiyat Mecmuası, nüfus müdüriyetini kaynak olarak vererek İstanbul'un 1919 nüfusunu, 66l.649'u erkek, 468.006'sı kadın olmak üzere toplam 1.129.655 olarak vermektedir. Resmi kayıtlarda böylece ilk kez İstanbul'un nüfusu 1.000.000'un üzerinde gösterilmektedir. Ancak, bu rakam nüfus müdüriyeti kaynaklı da olsa kuşkuyla karşılanmalıdır. Nitekim 1921 sayılan 1914' ünkülerle karşılaştırıldığında kuşku doğurucu sonuçlar elde edilmektedir.

Bir kere 1921 istatistiğinde "ecnebi" sayısı 19l4'ün aynıdır. Oysa 1914 ertesi savaş nedeniyle savaşılan ülkeler uyruğunda olanlar ya da o ülkelerin pasaportlarını taşıyanlar kenti terke mecbur bırakılmışlardır. I. Dünya Savaşı sonrası geri gelmiş olabilecekleri düşünülse de Milli Mücade-le'nin sürdüğü bir dönemde "ecnebi" sa-

yısında bir düşüş beklenmelidir. Ancak, Mütareke yıllarında İstanbul'a gelen Rus göçmenlerin "ecnebi" sayısına dahil edilip edilmediğini bilmiyoruz.

Öte yandan istatistiklerde ayrı birer kalem olarak gösterilen çocuk sayısı 1914'te 79.392 olarak verilirken, savaşın neden olduğu kıtlık, kötü beslenme, salgın hastalık vb kaynaklı yüksek ölüm oranlarına karşın 1921'de 25.046 fazlasıyla 104.438 olarak kayda geçmiştir. Oysa erkek nüfusun cepheye gidişi, kadınların geçim derdine düşüp çalışmak zorunda kalışı, güç savaş koşullarının evlenmeleri caydırışı ve her şeyden önce yüksek çocuk ölüm oranı çocuk nüfusunda bir düşüşe yol açmış olması gerekir.

Bu gözlemler, nüfus müdüriyetince derlenen nüfus istatistiklerinin tutarlı bir yöntemden yoksun olduklarını, düzenlenirken defterlerin ve kayıtların dökümünün yapılmadığı kanısını uyandırmaktadır.

Nitekim o günlerin hükümetlerince de bu sayılara pek itibar edilmemiş, gerektikçe ve özellikle seçimler gibi olağanüstü durumlarda İstanbul'un nüfusu değişik yöntemlerle saptanmaya çalışılmıştır.

1922'de Miralay Esad Bey'in polis müdürlüğü sırasında İstanbul'un nüfusunun, hane, dükkân ve otel sayısının belirlenmesi amacıyla polis merkezleri aracılığıyla sayım yapılmış ve düzenli defterler ve cetveller oluşturulmuştur. İstanbul, Anadolu-Ru-meli sahilleriyle Boğaz, Üsküdar ve Adalar'daki toplam 32 polis merkezinin yürüttüğü sayım sonucu, İstanbul halkı "mil-lef'lere ayrılarak mahalle mahalle kaydedilmiş, ayrıca erkek, kadın, kız ve erkek çocuk sayıları belirlenmiştir. Sayım sonucu 373.124 Müslüman, 158.219 Rum, 87.919 Ermeni, 40.018 Musevi ve 51.006 diğer "milletler"den olmak üzere toplam 710.286 bulunmuştur. Bu sayıların yüzde 48,6'sım erkekler, yüzde 51,4'ünü kadınlar oluşturmuştur.

Polis müdüriyetinin bu sayımı Temmuz 1922'de sonuçlanmıştır. Bir ay sonra Anadolu'da "Büyük Taarruz" başlamış, bir kısım yerli ve yabancı Rum nüfus Anadolu'dan ve İstanbul'dan çekilmiş, Mudanya Mütarekesi ertesi savaş yıllarında İstanbul'a sığınmış olan bir kısım Anadolu halkı topraklarına dönmüştür. Öte yandan Kasım 1922'de işgal kuvvetlerinin de kenti boşaltmalarıyla 1922 sonlarında İstanbul'un nüfusu temmuz ayına oranla 50-60.000'lik bir düşüş göstermiştir. Ardından "mübadele" nedeniyle, Mübadele Komis-yonu'nun açıklamalarına göre, 40-50.000' lik bir düşüş daha gerçekleşmiş ve İstanbul'un nüfusu Cumhuriyet'in ilanıyla birlikte 600.000'e inmiştir.

Kuşkusuz, İbsaiyatMecmuası'nda verilen sayılara oranla polis müdüriyetinin verileri daha sağlıklı gözükmektedir. Nitekim İstanbul'un Ankara hükümetinin denetimine girişi ertesi milletvekilleri seçimleri için yapılan erkek nüfus sayımı sonuçları polis müdüriyetininkilere yaklaşmaktadır. Seçim sayımına göre İstanbul Vilayeti'nde kazalarla birlikte toplam 290.802 erkek kaydedilmiştir. Sayım Müslüman erkek nü-

fusu hemen hemen tam olarak yansıtmaktadır. Gayrimüslimlerin seçimleri desteklemedikleri varsayılırsa, sayıma bu kesimden katılımın daha düşük olması beklenebilir. Bu olasılığı da göz önünde bulundurursak toplam erkek nüfusu 300.000 düşünebiliriz. Her ne kadar kentlerde ve özellikle İstanbul gibi "yabancı"sı ve "ec-nebi"si bol bir kentte, hele art arda izleyen savaşlardan sonra, kadın erkek oranının eşit olduğu varsayımı sakıncalar doğura-bilirse de kaba bir toplama ulaşmak için erkek nüfus ikiye katlanabilir. Diğer bir deyişle şehremanetiyle İstanbul Vilayeti kazalarında 600.000 dolayında bir nüfusun bulunduğu ileri sürülebilir.

Bu arada şunu da kaydetmek gerekir: Seçim dairesi gösterilmeksizin ayrı kalemlerde "mektepli" ve "mahbus" vb kaydıyla yer alanlar bir olasılık çift sayıma uğramışlardır. Ancak bu tür çift sayımlar yüz-binler ölçeğinde bir sayıda sonucu fazla değiştirmeyecektir.

Seçim öncesi "heyet-i teftişiye"nin isteği üzerine İstanbul Nüfus Müdüriyeti'nin sağladığı resmi istatistikte İstanbul'un nüfusu 1.000.000'un üzerinde gösterilmiştir. Bu nedenle milletvekillerinin illere dağılımı İstanbul'un lehine kaymış ve bu kentten 20 milletvekili çıkarılacağı belirtilmiştir. Seçim sayımı ertesi ortaya çıkan fark soruşturmaya neden olmuş, bunun üzerine nüfus müdüriyetince heyet-i teftişiye-ye iletilen sayının 1910 yılına ait olduğu ortaya çıkmıştır.

1922'de 600.000 tahmin edilen İstanbul Vilayeti nüfusundan 100.000'ini kazalara ayırır ve kalan 500.000 nüfusa İstanbul'da geçici olarak bulunan 30-40.000 dolayında yabancıyı da eklersek, kentin nüfusu 1.000.000 ya da şehremaneti sınırları içinde kalan nüfus 530-540.000 civarında küsur olarak görülebilir.

Halbuki iki yıl sonra 1924'te, Vilayet Nüfus Müdüriyeti'nce İstanbul Vilayeti'nin nüfusu yine 1.000.000'un üzerinde gösterilmiştir: Şehremanetinde toplanmakta olan "iktisat fahri müşavirleri heyetf'nce İstanbul Nüfus Müdüriyeti'nden kentin nüfusu istenmiş ve alman 1923 sonu İstanbul ve çevresine ait veride nüfus 1.060.866 görülmüştür. Nüfus müdüriyetinin 1923 sonu için verdiği sayı "ecnebf'leri kapsamamaktadır. Şehremaneti hududu dışında kalan kaza ve nahiyelerin nüfusu toplamdan çıkarılırsa İstanbul'un dokuz belediye dairesinde toplam 993.583 kişinin meskûn olması gerekmektedir. Beyoğlu ve Üsküdar vilayetleriyle Makriköy (Bakırköy) kazasının şehremaneti hududu dışında kalan kısımları da düşülürse şehremanetinin nüfusunun 900.000 dolayında olması gerekir.

28 Ekim 1927 sayımında İstanbul merkezi, Adalar, Üsküdar, Beyoğlu, Bakırköy diye dökümü yapılan şehir kesimleri, yani vilayetin Çatalca ve Şile hariç diğer kesimlerinin nüfusu 742.763'tür. Yine bu sayıma göre şehremaneti sınırları dahilindeki İstanbul nüfusu 699.607'dir.

1927 ertesi İstanbul'un nüfusu düzenli nüfus sayımlarıyla belirlenmiştir: 1935'te 741.148; 1940'ta 793.749; 1945'te 860.558;

1950'de 983.041. İstanbul'un nüfusu 1.000.000'u ilk kez 1955 sayımlarında geçer: Kent nüfusu bu tarihte 1.268.771'dir. Bunun 700.250'si erkek, 568.521'i kadındır. Erkek nüfusun görece yüksek oluşunun bir nedeni de mevsimlik işçi göçüdür. İstanbul bundan böyle Anadolu'dan göç almaktadır. Nüfusu 1950'ler sonrası hızlı bir biçimde artacaktır.



Bibi. M. Aktepe, "XVIII. Asrın İlk Yarısında istanbul'un Nüfus Mes'elesine Dair Bazı Vesikalar", TD, S. 13 (Eylül 1958), 1-30; Ayverdi, Mahalleler; Ö. L. Barkan, "Osmanlı imparatorluğunda Nüfus ve Arazi Sayımları ve İstatistik-leriyle İlgili Defter-i Hakaniler", İ. Ü. iktisat Fakültesi Mecmuası, c. II (1970); Barkan-Ayver-di, Tahrir Defteri; M. H. Bayrı, "İstanbul'da Nüfus Sayımları", Yeni Tarih Dünyası, S. 14 (31 Mart 1954), s. 579, 592-595, S. 16 (30 Nisan 1954), s. 660-662; T. Güran, "İstanbul'un İaşesinde Devletin Rolü (1793-1839)", Ellinci Yıl Armağanı, {istanbul Üniversitesi iktisat Fakültesi Mecmuası), İst., 1988, s. 245-275; Ihsaiyat I; Ihsaiyat II; Ihsaiyat III; İ. Kılınçaslan, İstanbul-Kentlesme Sürecinde Ekonomik ve Mekansal Yapı İlişkileri, İst., 1981; D. Kuban, "İstanbul'un Tarihi Yapısı", Mimarlık, S. 5 (1970); Osman Nuri (Ergin), "İstanbul'un Nüfusuna Dair", Şehremaneti Mecmuası, S. 40 (Kânunuevvel 1927), s. 228-230; ay, "İstanbul'un Nüfusu", ae, S. 6 (l Şubat 1341), s. 139-137; S. 7 (Mart 1341), s. 161-171, S. 9 (Mayıs 1341), s. 225-235; S. J. Shaw, "Notes and Communications: The Population of istanbul in the Nineteenth Century", International Journal of Middle East Studies, 10/2 (Mayıs 1979), 265-277; ay, "The Population of istanbul in the Nineteenth Century", TD, S. 32 (Mart 1979), s. 403-414; 2. Toprak, "La population d'Istan-bul dans leş premieres annees de la Republi-que", Travaux et Recherches en Turquie, Paris, 1983, s. 63-70; ay, "Tarihsel Nüfusbilim Açısından İstanbul'un Nüfusu ve Toplumsal Topografyası", Toplum ve Ekonomi, S. 3 (Nisan 1992), s. 109-120.

ZAFER TOPRAK 1950'den Günümüze İstanbul nüfusu hakkında bilinenler, çoğunlukla 1935'ten 1990'a kadar her beş yılda bir yinelenen sayımlara dayanmaktadır (bak. nüfus sayımları). Sayıları az olmakla birlikte, örnekleme dayanan araştırmalar da vardır. Yine de istanbul'un nüfusu ile ilgili bilgilerin kısıtlı olduğu söylenebilir.

Nüfus, belli bir mekân içinde, doğum, ölüm ve göçler yolu ile değişir. İstanbul İli içinde doğanlar ve göçle gelenler nüfusu artırır; ölümler ve göçle gidenler nüfusu azaltır. İstanbul nüfusu hızla artmaktadır. Bu artışın başlıca nedeni göçlerdir. Dolayısıyla doğanlar, ölenler ve İstanbul'dan gidenler üzerinde genellikle pek durulmamaktadır. Ancak, bütün bu nüfus dinamikleri, İstanbul'un kompozisyonunun değişmesinde rol oynamakta; ayrıca, il içindeki nüfus hareketleri de ilçe ve mahalle bazında nüfusun değişimini büyük ölçüde etkilemektedir.

II. Dünya Savaşı'ndan önce, 1940'ta, Türkiye'de nüfusu 100.000'in üzerinde üç kent bulunuyordu. 1990'da ise nüfusu 1.000.000'u aşmış yerleşmelerin yine bu üç kent olduğu saptandı: İstanbul, Ankara ve İzmir. 50 yıl içinde değişen, kuşkusuz sadece ölçekler olmadı. 1950 sonrası kırsal dönüşümle başlayan göç hareketleri, bu üç

kentin nüfusunun çok hızlı bir biçimde artmasına yol açmıştı. Dolayısıyla, bu dönemlerde üç kenti bir arada alıp kentsel nüfusla ilgili incelemeler yapmak mümkündü. Bugün ise Türkiye'de metropoliten gelişmenin odağı İstanbul bölgesidir. Ankara, istikrarlı ve çok hızlı olmayan bir nüfus artışı ile tamamen farklı bir gelişme çizgisi sürdürmeye başlamıştır. İzmir ise bölgesel bir merkez niteliğini aşmış görünmemektedir. Ayrıca, 1950'den sonra, Türkiye'de, farklı nedenlerle ve çok hızla gelişen başka kentler de vardır. Örneğin, 1990' dan hemen sonra, yani günümüzde, Adana ve Bursa'nm nüfusunun da 1.000.000'u aşmış olduğu tahmin edilmektedir.

Artık üçlü kent gruplaması sona ermiş gözükmektedir. İstanbul ve diğer büyük kentlerin nüfus (büyükşehir belediyesi sınırları içindeki nüfus) gelişmelerinin karşılaştırıldığı Şekil l'de, İstanbul'un 1990'lar-daki özgün önemini görmek mümkündür.




Yüklə 8,43 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   186   187   188   189   190   191   192   193   ...   980




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin