OPERET
134
135
ORGANİZE DERİ SANAYİ
MAESTRO D.TCHOUHADJIAN
pour4/I3F)0 pır
VICTOR CALLEY4
aynı dönemde bestelenen bir başka operet de Direktör Âli Bey'in(~0 "Letâfef'idir. Muzıka-i Hümayun'dan Kemani Haydar Bey de (1846-1904) "Pembe Kız" (sözleri Osman Nuri Bey ve Muslihiddin Bey'e ait), "Çengi, "Sigorta", "Binbirdirek" ve "Allak Kız" adlı eserlerinde Türk musikisi makamlarını ve usullerini kullandı. O dönemde ezgilendirilmemiş operetler de vardır. Metni Hasan Bedreddin Paşa ile Manastırlı Mehmet Rifat Bey'e ait olan "Ebul-fedâ", bunlardan biridir. Bu dönemin en çok tutulan eserlerinden biri de Ahmed Midhat Efendi'nin(->) yazıp, Lavtacı Hristo'nun (Hristaki Kiryazis) ezgilendirdiği "Zeybek-ler"dir. Çok sevilip oynandığı halde günümüzde hakkında yeterli bilgi bulunmayan eserler de vardır. Hasan Vâhid'in "Anadolu Köylülerinin, bugüne kadar ne metninin ne de musikisinin kim tarafından yazıldığı öğrenilememiştir. "Köroğlu" ile "Derebeyi" yahut "Türkmenler" yahut "Çoban Kızı" adlı eserlerin ise ne yazarları, ne bestecileri bellidir.
Muallim İsmail Hakkı Bey(->), Türk operet tarihinde önemli bir dönemeç noktası oluşturur. Kurduğu İstanbul Operet Heyeti Türkiye'de operetin en önemli örneklerini veren topluluklardan biridir. Şeh-zadebaşı'ndaki Ferah Tiyatrosu'nda(->) faaliyet gösteren Operet Heyeti'nin saz takımım da İsmail Hakkı Bey, meslekten bir musikici olarak bizzat yönetiyordu. Türk musikisi kurallarına göre bestelediği 15 operetin yanında, operet konusunda ilgi çekici bir adımı da, eseri icra eden orkestrayı tamamıyla bir "incesaz" heyeti haline getirerek atmıştı. İsmail Hakkı Bey'in uygulamasıyla "Türk tarzı operet" Batı'da-kinden ayrı bir anlayışa dayanıyordu. Sanatçının bestelediği operetler, Musahib-zade Celal'in(->) Bülbül, Lâle Devri, Kaşıkçılar ve Yedekçi; Sezai Bey'in Nurü's-Sa-bah; Faik Bey'in Emel; Enver Bey'in iyi Saatte Olsunlar, Gazanfe; Aram Efendi'nin Gelin-Kaynana adlı eserleriyle Falcı, Kiracılar, Tutkun, Ve Mine'l-Garaibve Da-mad İbrahim Paşa adlı eserleridir. İsmail Hakkı Bey'in operet üzerindeki çalışmaları Türk musikisinin sahne musikisi ola-
Hû
itSliŞİŞ.ftl
Çuhacıyan'ın "Köse Kâhya" adlı operakomiğinin istanbul'da basılan (solda) ve yine Çuhacıyan'a ait ilk Türk opereti "Arifin Hilesi"nin Leipzig'de basılan nota kapaklan. TETTVArşivi
rak kullanılması açısından önemliydi, ama bu faaliyet ülkenin içinde bulunduğu savaş şartları ile siyasi istikrarsızlığın belirlediği olumsuz ortam yüzünden devam edemedi.
Aynı yıllarda başka Türk musikisi bestekârları da operete ilgi duyarak eserler vermişlerdir. Subhi Ezgi(->) ilk defa Şehza-debaşı'ndaki Ferah Tiyatrosu'nda oynanan "Lâle Devri"ni Nedim'in(->) şiirleri üzerine 28 şarkı besteleyerek ezgilendirmişti. Hasan Ferid Alnar'm 1922'de bestelediği operet onun ilk eseriydi. Fahri Kopuz(-0 1923'te Musahibzade CelaPin "Atlı Ases" adlı eserini besteledi. Kaptanzade Ali Rıza Bey(->) ise bestelediği beş eserle Türk operetinin en değerli temsilcilerinden biridir. Sanatçı, "Macun Hokkası" ile "İstanbul EfendisF'nde oyuncu olarak da rol almış ve başarı göstermişti. Levon Hancıyan(->) ile Muallim Kâzım Bey de (Uz) operet musikisi üzerinde çalışmışlardır.
Türk operet sanatına damgasını vuran bir başka isim Muhlis Sabahattin Ezgi' dir(->). 20'den fazla operet bestelemiştir. Tıpkı İsmail Hakkı Bey gibi Muhlis Sabahattin'in de operetle ilgisi bestekârlıkla sınırlı değildi. Her şeyden önce, İstanbul'un musiki hayatında "operet devri"nin mimarlarından biriydi.
Muhlis Sabahattin'in "Çaresaz", "Zühre", "Ayşe", "Gül Fatma", "Asaletmeab", "Muteber Paşa", "Aşk Mektebi", "Kerem ile Aslı" ve "Yerden Göğe" adlarını taşıyan baş-
i otteflfıl
Surlesmolils dıoisis fc Topereltc
"Leblebici
Horhor
Ağa"daki
seçme
motiflerle
bestelenen
"Potpourri
XAS|âDCŞK.
oriental"in
nota
kapağı.
tettv
lıca operetleri arasında "Çaresaz", "Gül Fatma", özellikle de "Ayşe", en çok tutulan ve sahnelenenleri oldu. "Çaresaz", Şehzade Ziyaeddin Efendi'nin desteğiyle Benli-yan'ın yönetimindeki Osmanlı Milli Operet Kumpanyası'nca oynandı. "Aşk Mektebi" ise, Şehir Tiyatroları'nca sahneye kondu. Muhlis Sabahattin, Türk musikisi tarzında operetin son temsilcisiydi. Onunla, Türk musikisi operet besteleme devri kapandı. 1930'larda başlayan yeni dönemde eserler artık Batı musikisi tekniği içinde bestelendi. Bu dönemin ilgi toplayan eserleri arasında metinlerini Ekrem Reşit Rey'in yazıp kardeşi Cemal Reşit Rey'in(-0 bestelediği operetler ve musikili oyunlar başta gelir. Rey'in bestelediği "Üç Saat" (1932), "Lüküs Hayat" (1933), "Deli Dolu" (1934), "Saz Caz" (1935), "Maskara" (1936), "Havacıva" (1937), "Yaygara 70" (1969), "Uy! Balon Dünya" (1970), "Bir İstanbul Masalı" (1971) operetleri ile, "Adalar Rövüsü" (1934), "Alabanda" (1941) ve "Aldırma" (1942) adlı revüleri büyük ilgi uyandırdı. Özellikle "Lüküs Hayat" çok geniş bir dinleyici kitlesine ulaştı; eser beyaz perde ve TV için filme alındı; TV'de ayrıca oyun olarak temsil edildi, 1980'li yıllarda Şehir Tiyatroları'nda üst üste 5-6 yıl kapalı gişe oynadı, eserdeki şarkılar plaklara okundu.
Operetin, İstanbul halkına sunulduğu mekânlar, İstanbul'da sahne sanatlarının sunulduğu Gedikpaşa Tiyatrosu, Fransız Tiyatrosu, Concordia Tiyatrosu, Üsküdar Bağlarbaşı Aziziye Tiyatrosu, Ortaköy Tiyatrosu, Tepebaşı Tiyatrosu ve Direklera-rası'ndaki Kâzım Efendi Kıraathanesi'nin bahçesinde kurulan Mesire-i Efkâr adlı yerlerdi.
Operet, İstanbul'un sanat dünyasında ciddi düzeyde kurumsallaşma yoluna giren bir sanat hareketi niteliğindeydi. "Hale Operet Heyeti", "İstanbul Operet Heyeti", "Milli Osmanlı Operet Kumpanyası", "Sahir Operet Heyeti", "Sahne-i Milliye-i Osmaniye" gibi operet toplulukları, operetin yaygınlaştırılması yolunda önemli adımlar attılar. Bunlar arasında özellikle İsmail Hakkı Bey, kurup yönettiği İstanbul Operet Heyeti bünyesi içinde operet sanatkârı yetiştirmek üzere bir okul kurmayı bile düşünmüştür. Bu heyet sahne musikisinde gelenekten kopmama kaygısı duyması bakımından dikkat çekiciydi. İstanbul Operet Heyeti, yerli bir operet terminolojisinin de yaratıcısıdır. Bu terminolojide müzikli oyun "temsil-i musiki", uvertür müziği "küşad musikisi", koro "cumhur terennümü", arya, düo, trio, kuartet, kentet gibi terimler -sırasıyla- "birli, ikili, üçlü, dörtlü, beşli terennüm", ara orkestra müziği ise "sahne musikisi" kelimeleriyle karşılanmıştır.
Operet, İstanbul'un sanat hayatında iz bırakan ve ustalıkla icra edilen Batı kaynaklı musiki türlerinden biri olmasına rağmen, özel bir kültürel ortamın ürünü olduğu için, Cumhuriyet Türkiye'sinde ciddi bir gelişme gösteremedi. Dönemindeki başarısının sebeplerinden biri de geleneksel Türk seyirlik sanatlarında musikinin önem-
li bir yeri olmasıydı. Operet türünün önemli örneklerini İstanbul halkına sunan yabancı grupların da operetin başarısında önemli bir payı vardı.
Dönemin operet topluluklarının derli toplu musiki grupları oluşları ile bu toplulukların nitelikli oyunlar seçmeleri de operetin halka mal olmasında etkili olmuştur. Ülkenin o günlerde içinde bulunduğu olağanüstü olumsuz şartlara rağmen operet, büyük bir başarıyla tutunabümiş ve kabul görmüştür.
Bibi. (Sevengil), Türk Tiyatrosu; Sevengil, Opera; Sevengil, Tanzimat; B. Arpad, Muhlis Sabahattin, İst., 1947; Sevengil, Meşrutiyet; And, Tanzimat; And, Meşrutiyet; M. And, Elli Yılın Türk Tiyatrosu, Ankara, 1973; N. Akı, XIX. Yüzyıl Türk Tiyatrosu Tarihi, ist., 1963; G. Oransay, Batı Tekniğiyle Yazan 60 Türk Bağ-dar, Ankara, 1965.
MEHMET GÜNTEKİN
Dostları ilə paylaş: |