Hldlniava V l h o n I n, I,1 V a hjhvi 3a I o I l n V 31 V h fi 11 fi



Yüklə 8,43 Mb.
səhifə459/980
tarix09.01.2022
ölçüsü8,43 Mb.
#92016
1   ...   455   456   457   458   459   460   461   462   ...   980
PLAKÇILIK

Fonografın İstanbul'a ilk kez ne zaman geldiği konusunda kesin bir bilgi yoktur. Fonograf kelimesi ilk kez Ahmed Midhat Efendi'nin(-0 1885'te yayımladığı Hayret adlı romanında geçer. Edison'un fonografı 1877'de icat etmesinden 9 yıl sonra, Ahmed Rasim'in(->) 1886'da Fransızcadan çevirdiği Fonograf-Sadayı Tahrir ve Ihti-raat Eden Alet adlı 16 sayfalık risale ise bu ses kayıt cihazının İstanbul'a gelişiyle ilgili en eski belge sayılabilir. Ahmed Rasim bu çevirisinde fonograf hakkında bilgi de vermiş, cihazın sesi kalay levhası üzerine "yazdığını", kaydedilen sesi birkaç kere tekrar ettiğini ama her tekrarda sesinin bi-

epeyce çok olduğu tahmin ediliyor. Kovanlara Kuran okunduğunu, bu arada bazı dini eserlerin kaydedildiğini biliyoruz. Doğrudan doğruya musiki amaçlı kayıtlar başlıbaşma bir araştırma konusudur. Tanburi Cemil Bey, Hüseyin Fahreddin Dede ve daha başka değerli sanatçıların doldurdukları kovanlar henüz ortaya çıkarılamamıştır.

A. Graham Bell'in 1881'de kayıt için kalay levha yerine balmumu kalıplar geliştirmesi fonografın dünyada hızla yaygınlaşmasını sağlamıştı. Ancak, fonograf sesi sadece bir kovana kaydedebiliyor, aynı kaydı çoğaltamıyordu. Fonograftan gramofonun geliştirilmesi bu açıdan büyük teknik atılımdı.



Gramofon ve Taş Plak: Alman Emil Ber-liner icat ettiği gramofonun patentini 1887' de aldı. 1894'te İngiliz Fred Gaisbar Londra'da ilk İngiliz plak stüdyosunu, gene aynı yıl Hanover'da da Joseph Berliner, Deutsche Grammophon fabrikasını kurdular. Kısa zamanda Doğu pazarının gelecek vaat ettiğini hisseden şirketler, teknisyenler göndererek gerçekleştirdikleri kayıtları merkezdeki fabrikalarda basıp Doğu ülkelerinin piyasalarına sürdüler. İstanbul'da ilk plak kaydının yüzyılın hemen başında, 1900'de gerçekleştiği, Tantrbc adlı teknisyenin anılarından anlaşılmaktadır. Hangi şirket için çalıştığı konusunda kesin bilgi verilmeyen bu teknisyenin 19l4'te Pho-nographische Zeitschrift'te anlattığına göre, ilk kayıtlar Yeni Cami önünde gerçekleştirilmiştir. Teknisyen anılarında, sesini kaydedecek insan bulmakta zorluk çektiğim, Rum ve Yahudi kadınların seslerinin kaydedilmesini kabul ettikleri halde Müslüman kadınların yanlarına yaklaşmanın bile güç olduğunu da anlatmıştır.

Sonradan The Gramophone and Type-writer Company adını alan The Gramophone Company de gene aynı yıl Türkiye'de temsilcilik açmış, İstanbul'a teknisyenler göndererek kayıtlara başlamıştır. 19 Temmuz 1900'de Berlin'den şirketin Lond-ra'daki merkezine gönderilen bir yazıda Türkçe plaklardan söz edilir. Alman şirketinin Nisan 1905 tarihli kataloguna göre 5 yılda 350 Türkçe plak doldurulmuştur. Bunların 25'i sözlü plaktır; çoğu tek yüzlü olan bu plaklardan günümüzde koleksiyonlarda pek azı bulunmaktadır. Taşınabilir cihazlarla doldurulan bu tür plakların yayımı 1900-1910 arasında The Gramo-



SEUL PHQN06MPHE UVKE IVEC TOUS LEŞ AECESSOIKES 1HOİSKNSA8LES.

SEUL

25

CYMNDREŞ



ÖRATÜITS

phone Company adına kesintisiz biçimde sürdürülmüştür.

Bazı şirketler zaman zaman sanatçıları Londra ve Berlin'e çağırarak kayıtlarını Türkiye dışında gerçekleştirmişlerdir. Daha çok Rumca ve Türkçe plaklar yayımlayan Beka Şirketi 1905'te İstanbul piyasasında göründü. Ama Türkçe plak yayımlama yönündeki ilk önemli adım Türkçe, Rumca ve Yahudi İspanyolcası plaklar basmak isteyen Herman ve Julius Blumenthal Biraderler'in merkezi Berlin'deki Odeon Şirketi (The International Talking Machine Company) ile 1906'da imzaladıkları sözleşmeyle atıldı. Aynı yıl Alman Lyrophon Şirketi de Türkçe ve Rumca plak üretimine geçti. 1907'de de, ötekilere göre daha küçük bir Alman şirketi olan Favorite İstanbul, Selanik ve İzmir'de gerçekleştirdiği kayıtları piyasaya sürdü. Favorite'in güçlü bir şirket olmadığı halde, gerek plak re-pertuvarı, gerekse özenli kayıt ve baskılarıyla Türk taş plakçılığında önemli bir yeri vardır.

Sık sık el değiştiren, sermayelerini birleştiren ya da ayıran çeşitli Amerikan, İngiliz, Alman, Fransız fonograf; gramofon ve plak şirketleri çokuluslu bir şirket yapısı içinde Doğu piyasalarına yöneldiler. Örneğin, aslında bir Amerikan şirketi olan Zonophone'un sahibi Almanya'ya yerleşip Odeon Şirketi'ni kurmuştu. Blumenthal Biraderler de 1902'den beri Zonophone' un İstanbul temsilcileriydiler. Şirket Almanya'da Odeon adıyla üretime başlayınca bu kez Odeon'un İstanbul temsilciliğini üstlendiler. İlk Türk plak fabrikası 1911'de Orfeon Record adı altında Blumenthal Biraderler yönetiminde üretime başladı. Bu iki kardeşin dönemin büyük sanatçısı Tanburi Cemil Bey'leO) 1908'de 100 Na-poleon Altını karşılığında imzaladıkları sözleşme onların plak yayımcılık hayatlarının en isabetli ve kalıcı ürünlerini yarattı. Cemil Bey'in Türk taş plak koleksiyonlarının en seçkin eserleri sayılan bu plakları günümüze kadar klasik Türk musikisinin en önemli kaynakları arasında yer almıştır. Orfeon plakları Cemil Bey dışında başka değerli Türk musikisi sanatçılarının da plaklarını yayımladı. Karagöz, meddah plakları ile taksimler, gazeller, şarkılar, türküler, uzun havalar, marşlar, kantolar ve Rumca şarkılardan oluşan geniş bir diskotek oluşturdu. Hafız Sami(-»), Hafız Aşir, Hafız Yaşar, Meddah Sururi, Şair Ömer

Efendi, Nasip Hanım, Madam Eugenie, şirketin en çok tutulan sanatçılarıydılar. Bu yeni ve güçlü şirket Orfeon'un yamsıra Or-feos, Radio ve Regent plaklarını da çıkardı. Mısır'da yerleşmiş bir Yahudi ailenin çocukları olan Julius ve Hermann Blumenthal kardeşler Kahire'de yabancı bir şirketin temsilcisiydiler. 1882'de Mısır'ın işgali üzerine İstanbul'a gelmişlerdi. 1886'da Sultanhamam'daki Katırcıoğlu Pasajı'nda kiraladıkları bir dükkânı işyeri olarak kullanıyorlardı. Orfeon Record plakları 1912' den sonra Feriköy Bahçe Sokağı no. 34'te kurulan Blumenthal Plak ve Gramofon Fabrikası'nda üretilmeye başladı. Feriköy' deki sokağın bugünkü adı Havuzlubahçe Sokağı'dır; fabrikanın yerine de sonradan Şetat İş Merkezi inşa edildi. Fabrika 1925'te Columbia şirketince satın alındı, daha sonra Columbia'nın Yeşilköy'de üretime geçmesiyle de kapandı. Columbia, Julius Blu-menthal'in oğlu Marcel'in yönetiminde faaliyetini 19öO'lı yılların ortalarına kadar sürdürdü.

I. Dünya Savaşı bütün Avrupa'yı olduğu gibi Türkiye'yi de olumsuz yönde etkiledi. Deutsche Grammophon Gesell-schaft İngiliz sermayesine dayanan bir şirket olduğu için Alman hükümetince kapatıldı, sermayesine el konularak Polydor adıyla yeniden kuruldu. Savaş döneminde İstanbul plak piyasası küçük şirketlerin ya da korsan denebilecek şirketlerin akınına uğradı. Hafız Achir Record, American Record, Turmaphone, Türkiyat Re-kord, Perfectaphone, Jüpiter Record-Pre-

Blumenthal

Biraderler'in

1912'de

Feriköy'de

kurduğu

Orfeon Record

Fabrikası.

Gökhan Akçura

koleksiyonu

mier, Chukri Record, Corana Record, Fab-rication Ottomane, Disqou Öde bu tür şirketlerin başlıcalarıdır.

Yabancı şirketler başta Türkiye olmak üzere Doğu ülkelerinin hem farklı kültürleri içlerinde barındırmaları, hem de kapalı toplumlar olmaları bakımından büyük önem taşıdıklarını daha ilk günden keşfetmişlerdi. Özellikle İstanbul çok çekici bir pazardı onlar için. İstanbul pazarına giren şirketler arasındaki rekabet de dikkat çekicidir. Blumberg adlı bir plak şirketi temsilcisi bağlı olduğu şirkete gönderdiği 20 Eylül 1911 tarihli mektupta, İstanbul'da en kısa zamanda Rumca plaklar doldurulması gerektiğini, çünkü Favorite şirketinin bu işe yöneldiğini, bu şirketin eski yeni bütün plaklarının çok satıldığım, ivedi önlemler alınmazsa şirketin işlerinin bozulacağını söyleyerek uzun uzadıya uyarılarda bulunur. Yabancı şirketlerin Doğu ülkelerine yönelik politikalarının en belirgin örneklerinden biri, 1909'dan beri The Gra-mophone Company etiketlerinde yer alan, gramofon dinlemekte olan köpek resmi ile ilgili kaygılardır. His Master's Voice (Sahibinin Sesi) Şirketi'nin simgesi olan bu resmin Müslüman ülkelerde tepki görüp görmeyeceğini araştıran şirket yetkilileri köpek resminin saygısızlık sayılabileceği kanısına vararak, köpek yerine fesli kız ve erkek çocuk resimleri kullanarak sorunu, doğmadan çözme yolunu seçmişlerdir. Nipper adlı bu köpek Cumhuriyet döneminde 1928'de faaliyete geçen Sahibinin Sesi etiketlerinde görülür, 1931'den sonra


Yüklə 8,43 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   455   456   457   458   459   460   461   462   ...   980




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin