ORTAKÖY CAMÜ
Boğaziçi'nin Rumeli yakasında, Beşiktaş 11-çesi'nde Ortaköy İskele Meydam'nın kuzey ucunda ve sahildedir. Güneyi ve batısı denizle çevrili olmak üzere, Boğaz'a doğru uzanan küçük bir burnun üzerindedir. Büyük Mecidiye Camii olarak da bilinir.
Ortaköy Camii, Dolmabahçe Sarayı'nın yapıldığı ve kentin anıtsal dokusunun Boğaziçi'ne doğru uzandığı yıllarda, bu açılışı simgeleyen yapımlardan biri olarak gerçekleştirilmiştir.
Caminin bulunduğu yerde daha önce, Vezir İbrahim Paşa'nın damadı Mahmud Ağa'mn yaptırdığı bir mescit vardı. 1721'de yapılmış olan mescit, Mahmud Ağa'mn Patrona Halil Ayaklanması'nda(-») ölümünden sonra yıkılmış olmalı. Hadîka'âa.-ki tanımdan ilk mescidin çatılı veya manastır tonozlu olduğu anlaşılmaktadır. Mescit, Mahmud Ağa'mn damadı Kethüda Devattar Mehmed Ağa tarafından muhtemelen 1740'lı yıllarda (1163/1749) yenilenmiştir. Hadîka, Mehmed Kethüda'nın yaptırdığı caminin "bir şerefeli minare ve mahfel-i hümayun ve bütün levazımatıy-la sahil-i deryada inşa" edildiğini belirtmektedir. 1810'lardaki Bostancıbaşı Def-terleri'nde de "Mehmed Kethüda Cami-i Şerifi" olarak kayıtlıdır.
Bugünkü cami, Abdülmecid (hd 1839-1861) tarafından 1270/1853'te yaptırılmıştır. Giriş kapısı üzerindeki kitabede Abdül-mecid'in tuğrası ile birlikte caminin bitiri-lişini belirten bu tarih vardır. Caminin mimarı Nigoğos Balyan'dır (bak. Balyan ailesi). Cami 1894 depreminde önemli ölçüde zarar görmüş, minarelerinin petek ve külah bölümleri yemden yapılmıştır.
Ortaköy Camii, statik açıdan oldukça narin yapılardandır. 1862, 1866 ve 1909 onarımlarından sonra Ortaköy Deresi yatağı üzerindeki temellerinin yeterli stabilite-ye sahip olmadıkları ve yapının göçmek üzere olduğu anlaşıldığından 1960'larda önemli bir onarımdan geçti. 20 m derinlikteki sağlam zeminde inşa edilen fore ka-
Ortaköy
Camii'nin
denizden
görünümü.
Nazım Timuroğlu, 1994
zıklarla temelin takviyesine girişildi. Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün yürüttüğü önemli bir restorasyon projesi olarak bilinen bu çalışmalarda 64 fore kazık, cami beden duvarları boyunca karşılıklı olarak kullanılarak ve 80 ton çimento şerbeti en-jekte edilerek zemin takviye edildi. Duvar araları oyularak içinden demir putreller geçirildi ve nihayet askıya alınmış olan kubbe sökülerek yerine özgün kubbe formunu elde etmek üzere biri içeride diğeri dışarıda iki ince betonarme kabuk yapılarak kubbe yenilendi.
Ortaköy Camii bu büyük restorasyondan sonra 1984'te büyük bir yangın geçirdi ve yeniden onarıldı. Özetle cami, özgün parçaları büyük ölçüde bir yenilenmeyle değiştirilmiş ama Boğaziçi girişindeki eşsiz konumu ile İstanbul'un mimari mirasının yapıtaşlarından biri olmayı hâlâ sürdüren bir yapıttır.
Cami, 19. yy sultan camilerinin tümünde olduğu gibi iki bölümden, asıl ibadet mekânı olan harim bölümü ile girişin önünde yer alan hünkâr kasrından oluşmaktadır. Her iki bölümün meydana getirdiği kompozisyon kuzey-güney aksına göre, batıdaki hünkâr girişi dışında, simetriktir. İki ayrı bölümün birlikte yer aldığı doğu ve batı cephelerinde de' harim ve hünkâr bölümleri ölçü olarak birbirine eşittir. Bu, Ortaköy Camii'ni diğerlerinden ayıran ve iki bölümün entegrasyonunu veya eşitliğini ifade eden bir ölçülendirmedir.
Harim bölümü, bir kenarı yaklaşık 12,25 m olan kare planlı bir ana mekân
ile kuzey kesiminde ona açılan bir ara mekândan oluşmaktadır. Ara mekân, Osmanlı camilerinin geleneksel son cemaat yerinin harim içine alınmış bir örneği olarak düşünülebilir. Çünkü camiye girişte yer alan ve geleneksel olarak cami dışında son cemaat yeri olarak bulunması gereken mekân, burada daha çok hünkâr kasrının giriş holü işlevini yüklenmiş görünmektedir. Son cemaat yeri de bu nedenle harim bölümüne kaydırılmış olmalıdır. Harim bölümünde de hünkâr galerisinin altında gerçekten bir hazırlık mekânı olarak yer alırlar.
Harim bölümü, yüksek beden duvarları üzerinde kubbeyle örtülüdür. Beden duvarları, Osmanlı cami geleneğinde olduğu gibi köşelerde kubbe kasnağı hizasına kadaryükselmez.Dış yüzeyleri kurşun kaplı pandantifler, askı kemerleri boyunca alçalarak köşelerdeki kulemsi elemanlara bağlanırlar. Biçim ve statik işlev olarak gerçek bir ağırlık kulesi olmayan bu elemanların üstünde içi boş dekoratif figürler vardır.
Kuzey girişinde eliptik bir merdiven çif-tiyle ulaşılan hünkâr kasrı iki katlıdır. Doğu ve batı kanatlan öne çıkarak kuzey girişinin önünde "U" biçiminde bir küçük avlu oluştururlar. Hattâ kasrın ön hacimleri küçük bir açılmayla avluyu ve girişi ka-demelendirirler. Bu düzenleme, barok biçimler içermese de girişe derinlik kazandırır.
Hünkâr kasrı, giriş holü ve üstündeki salonla birbirine bağlanan doğu ve batı kanatlarından oluşmaktadır. Her iki kanatta
Dostları ilə paylaş: |