PİYALE PAŞA KÜLLİYESİ
Özcan'ın ve Ertuğrul Sadi Tek'in kurdukları topluluklarda oynadı.
1930'lu yılların başında Halide Pişkin ve Arkadaşları adlı bir topluluk kuran sanatçı, Anadolu turneleri yaptı. Yeniden Şehir Tiyatrolarına döndüyse de kısa bir süre sonra Hüseyin Kemal Gürmen'le birlikte ayrıldı. Gürmen'le kurdukları topluluğun da dağılmasından sonra gazino revülerinde çalışan Pişkin 1944'te Ses Tiyatro-sü'ndan ayrılarak ölünceye kadar çalıştığı Şehir Tiyatroları'na girdi.
Sahnede saraylı, dadı, kaynana tiplemelerinde başarılı olan Halide Pişkin'in rol aldığı oyunların başlıcaları, Kafes Arkasında, Kadın Polis Olursa, Mürai, Bir Kavuk Devrildi, Hamlet, Yaşayan Kadavra, Süt Kardeşler, Topaz, Fermanlı Deli Hazretleri, Mum Söndü, Onlar Ermiş Muradına, Bekârlar, Maskaralar, Müfettiş, Kafatası, 3 Saat, Pazartesi-Perşembe, Bir Ölü Evi, Sarı Zeybek, Aynaroz Kadısı, Renkli Fener, Lüküs Hayat, Hile ve Sevgi, Peer Gynt, An-na Cbriste, 1+1-1, istanbul Efendisi, Bir Çiçek iki Böcek, Satılık-Kirahk, Sözün Kısası, Yanlışlıklar Komedyası, Anna Karanına, ikizler, Pembe Evin Kaderi, Donju-an 'a Oyun, Bir Gemim Var, Balıkesir Muhasebecisi, Yelpaze, Mahallenin Romanı, Rüya Gibi, Ben Çağırmadım, Ölüler Vergi Ödemez, Küçük Hanımın Babası, Bir Kilo Namus olarak sıralanabilir.
1933'te Karım Beni Aldatırsa adlı filmle sinemaya başlayan Pişkin'in rol aldığı filmlerden bazıları, Tosun Paşa (1939), Kıvırcık Paşa (1939), Sürtük (1941), Duvaksız Gelin (194l\ Karanlık Yollar (1946), Tuzak (1947), Lüküs Hayat (1952), iki Süngü Arasında (1954), Senin İçin (1957), Balıkçının Kızı (1958), Kaplattılar (1959), Ömrüm Böyle Geçti'dir (1959).
İlk Türk kadın tiyatro sanatçıları arasında yer olan Halide Pişkin bir dönem radyo skeçlerinde de çalıştı. Duyarlı, akıl veren, sözünü esirgemez, ince alaylı konuşmalar yapan yaşlı mahalle kadınını canlandırdı. Pişkin Teyze ve Habibe Molla tiplemeleri ile geniş ilgi uyandırdı.
HİLMİ ZAFER ŞAHİN
PİTTAKİA
Bugün Topkapı Sarayı'nm bulunduğu yerde, Bizans döneminde var olan meydan.
Pittakia, Ayasofya'nın arkasından geçen cadde boyunca ve Aya İrini Kilisesi yakınlarında uzanıyordu. Meydan, İmparator I. Leon'un (hd 457-474) heykelini taşıyan bir sütunla dekore edilmişti. Bu heykel olasılıkla, Güney İtalya'nın doğu kıyılarındaki Barletta'da bulunan dev heykelin ta kendisidir.
Bir 5. yy imparatorunun anıtsal tasviri olan heykel, 1204 Latin işgalinden sonra Konstantinopolis'ten kaçırılışından epey süre sonra, 1307'de, Barletta kıyılarında bulunmuştu. Heykelin ayakları Topkapı Sarayı'nın(->) ikinci avlusunda bulunan anıtsal sütun başı üzerindeki bağlantı yuvalarına tıpatıp uymaktadır.
"Küçük yazı tahtası" anlamına gelen Pittakia adı, Patria Konstantinopoleos'
ta(->) bir hikâye ile açıklanmaktadır. Buna göre, çok eski dönemlerde, halk şikâyet dilekçelerini burada yazar, ertesi gün de yanıtları verilirdi. Osmanlı döneminde, halkın şikâyetlerine yanıtların verildiği Kubbealtı mevkii de Pittakia'ya çok yakındır.
Heykeli taşıyan sütundan arta kalan parçalar, daha sonraları başka yapılarda kullanılmak üzere dikkatlice yerlerinden söküldüğünden, gerçek yerinin neresi olduğu kesin olarak bilinmemektedir. Bununla beraber, kalıntıların bulunduğu yere yakın olmalıdır.
Bibi. Janin, Constantinople byzantine, 413; P. Speck, "Eudoxia-Sâule und Pittakia", Hel-lenika, S. 22 (1969), s. 430-435; U. Peschlow, "Ein wiedergewonnene byzantinische Ehren-sâule in istanbul", Studien zur spâtantiken undfriihbyzantinischen Kunst, Mainz, 1986, I, s. 21-33; A. Berger, Untersuchungen zu den Patria Konstantinupoleos, Bonn, 1988, s. 394-396.
ALBRECHT BERGER
Dostları ilə paylaş: |