Hldlniava V l h o n I n, I,1 V a hjhvi 3a I o I l n V 31 V h fi 11 fi


PLANLAMA 270 271 PLANLAMA



Yüklə 8,43 Mb.
səhifə467/980
tarix09.01.2022
ölçüsü8,43 Mb.
#92016
1   ...   463   464   465   466   467   468   469   470   ...   980
PLANLAMA

270

271


PLANLAMA

1970'lerden sonra hızla artan taşıt sayısıyla birlikte istanbul bir çevre yollan ve köprülü kavşaklar kenti görünümü kazanmaya başladı.



Nurdan Sözgen, 1993/Onyx

mistir. Bu bağlamda Doğu Marmara bölge planlaması belirlemeleri kalkınma planının hedeflerine uygun olarak geliştirilmiş olmaktadır. Buna koşut olarak önerilen tedbirlerde de, İstanbul'un ülke ve bölgesi içindeki özel yer ve konumu göze-tilmiştir.

Bu durum İstanbul'un kentsel yerleşme sınırları içinde değil, bölge bütünlüğü içinde, çevresel ilişkiler kurularak kentin özgün yapısının ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının korunması hedefinin gözetilmesi ve bu bağlamda planlama ilkelerinin saptanması demektir. Parçacı bir planlama anlayışı değil, bütüncül bir planlama anlayışını yansıtmaktadır.

Bu çalışma ve öneri, 1960'tan sonra Devlet Planlama Teşkilatı'nın ve İmar İskân Bakanlığı'nm kurulmasından sonra 1965'te bölge planlama çalışmalarının sonucunda getirilmiştir. Bundan daha önceki bir tarihte "İstanbul'da Bölge Planlamasına Yardımcı Bir Araştırma"da, İstanbul özel bölgesi olarak metropoliten bölgeyi oluşturacak il sınırları içinde desantralizas-yonla, aşamalı bir kentsel sistemle yeni kentler yaratılması ve sorunlara bölge ölçeğinde çözüm aranması gerekliliği 1956' da İstanbul Teknik Üniversitesi'nde gündeme getirilmiştir.

Özetle, İstanbul'un evrensel hizmet fonksiyonu ile uyumlu olmayan sanayi gelişmelerinin ne denli tehlikeli olabileceği açık bir şekilde anlaşılmaktadır. Kente ancak tarihsel gelişme süreci içinde ulaşmış olduğu hizmet (ticaret, kültür, sanat vb) merkezi olma fonksiyonuna uygun olarak, ancak ve ancak emek yoğun olmayan sanayi önerilebilir. Bu teknoloji yoğun-ser-maye yoğun sanayidir. Ülkede teknik, bilim, sanat yaratıcılığının en uygun şekilde gelişebileceği ortam İstanbul'dur. Böylece İstanbul'da gelişecek olan sanayi, bu şehrin kendine özgü yapısı ve onun özel fonksiyonu olan hizmet merkezi olma özelliği içinde yerini ve rolünü almalı ve buna paralel olarak da sanayi yerleşmelerinin tamamlayıcısı olan liman ve depolama hizmetleri ancak bu ölçek ve boyut içinde kalmalı, ülke ölçüsünde hizmet verecek olan tesislere kesinlikle bu kentin dışında yer verilmelidir.

Birinci ve İkinci beş yıllık kalkınma planlan hedefleri ve Doğu Marmara bölge planlama, bölgesel yerleşme ve gelişme ilişkileri çerçevesinde Doğu Marmara Bölge Planlama Grubu tarafından bölge için üç seçenek belirtilmiştir: l. Bugünkü eğilimlere uymak, 2. doğu doğrultusunda lineer gelişme, 3. çok merkezli bölgesel metropol. Bu belirlemeler bağlamında, Doğu Marmara'da egemen öğeyi İstanbul'un oluşturduğu ve bu yüzden genel olarak Doğu Marmara'nın İstanbul'un doğrudan etki alanı olarak tanımlanması gereği vurgulanmaktadır.

Bu belirlemeler bağlamında, İstanbul Nâzım Plan Bürosu, Büyük İstanbul Nâzım Plan çalışmalarını yürütmek üzere Roma Üniversitesi Mimarlık Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. L. Piccinato'yu davet e-der. Prof. L. Piccinato daha önce Emlak

Kredi Bankası'nın Ataköy yerleşme planlaması için banka tarafından davet edilmiş, Ataköy genel yerleşme planı ve Ataköy 1. Kısım planlama ve detay çalışmalarının tamamlanmasından sonra Bursa Nâzım Plan Bürosu'nün planlama çalışmalarını yönetmiştir.

1960-1967 arasında, bu kez İstanbul'da, imar faaliyetlerini yönetmek üzere davet edilen Prof. L. Piccinato, İstanbul'un yerleşme ve gelişme politikasında, Doğu Marmara Bölge Planlama Grubu tarafından iki seçenek olarak önerilmiş olan İstanbul'un tek merkezli çemberler halinde büyümesini lineer bir büyüme modeline dönüştüren köklü bir değişiklik getirmiştir. Piccinato, meskûn yerlerde yoğunluğu artırıcı yapılaşma izinlerinin verilmemesini istiyor, kentin potansiyel gelişme alanlarında parselasyon ve ifrazın yasaklanmasını, yasal ve mali mevzuatın yenilenmesini talep ediyordu. Prof. L. Piccinato tarafından saptanmış olan Büyük İstanbul Nâzım Plan yerleşme ve gelişme ilkeleri aşağıda belirtilmiştir:

1. Yapılacak altyapı yatırımlarının en uygun kesimlere yöneltilmesi, 2. belirli alanlarda yeni iş merkezleri ve bu iş merkezlerinin yanında yeni yerleşme alanları geliştirilmesi, 3. tarımda modernleşme, 4. turizm endüstrisi ve doğa koruma gereklerinin birlikte getirilmesi, 5. İstanbul'un bü-yümesindeki eğilimin takibi halinde, İstanbul'un 5-10.000.000'luk nüfuslu, hinterlandı boşalmış, fakirleşmiş bir ahtapot metropolis olacağı tehlikesinin göz ardı edilmemesi.

Prof. L. Piccinato yönetiminde geliştirilen bu proje kentin taşlaşarak büyümesi tehlikesine karşı, çeşitli yerlere dağılmış çok merkezli gelişmeyi çözüm olarak getiren ve "büyük İstanbul" planlama sorunları için olması gereken yerleşme düzenini sağlayabilecek bir öneri olarak değerlendirilmelidir.

1960'ta başlayan kalkınma planları ile ülkenin kalkınma ve gelişme sürecindeki sosyoekonomik sorunların plan ve program anlayışı içinde geliştirilmesi felsefesi ve bölge planlamanın uygulama aracı olarak belirlenmesine koşut olarak, 1967'de İstanbul Bölge Kalkınma Kongresi yapılmıştır. 10-20 Nisan 1967'de yapılmış olan bu kongrenin düzenlenmesinin amacı "İstanbul bölge kalkınması için yönetim yapısında reform" koşullarını sağlayabilecek bir ortak çalışmanın geliştirilmesidir.

Kongrede, İstanbul bölge kalkınmasının sağlanabilmesi için planlama sisteminin yeni bir biçimde ele alınmasının gerekleri vurgulanmış ve böylece yerel düzeydeki planlama çalışmaları için, İstanbul'da sorunların ülkesel ve bölgesel ölçekte belirlenmesi, bölge planlama çalışmaları kapsamında yapılacak inceleme ve araştırmalara dayanarak planlama ilkelerinin saptanması, planlama çalışmalarının takım çalışması olması gerekliliği, "büyük İstanbul" planlamasının belirleyecilerinin İstanbul'un tarihsel gelişme sürecinde kazanmış olduğu kültür varlıkları ve özgün yapısından kaynaklanan tabiat varlıkları ol-

duğu, tarihi çevrenin korunması, ardışık bir kentsel yerleşme ağı öğesi olarak "büyük İstanbul" için bir metropoliten yönetim geliştirilmesi, metropoliten planlama sürecine halkın katılımının sağlanması ve uygulamalarda zaman ve kaynak israfının önlenmesi amacıyla, örneğin "eylem alanları planlaması" vb yeni uygulama yöntemlerine yer verilmesi konuları işlenmiştir. İstanbul'da, bölge planlamadan gelen üst düzey yöneltici kararlarla metropoliten planlamaya geçilmesi ilkesi kabul edilmiş, ancak bölge büyüklüğünde fikir birliği sağlanamamıştır. İstanbul'un, ü sınırları içinde özel bir bölge olarak alınması, İstanbul metropoliten bölgesi, İstanbul bölgesi, Marmara Bölgesi ve Doğu Marmara Bölgesi vb belirlemeler gibi... Kongre sonuçlan amacı bağlamında önemli sayılmış, ancak "büyük İstanbul" planlama ve uygulama çalışmalarında kentin kendine özgü gerçeklerinin belirleyiciliği devam etmiştir.

1970'ten sonra otomobil sayısının artması ve yerli otomobil yapımına başlanmasıyla, kent içi ulaşım ve park yeri sorunu bireyler ölçüsünde güçlükler ortaya çıkardıkça sorunun yolların genişletilmesinden başka çözümü olamayacağı imajı yaygınlaşmış, toplutaşımacılık gündeme gelememiştir.

Büyük İstanbul Nâzım Plan Bürosu, İmar ve İskân Bakanlığı bünyesinde olmak üzere çalışmalarını sürdürmüştür. 1971'de Büyük İstanbul Nâzım Plan Raporu'nün incelenmesi ile 1955'te belediye sınırlan içindeki nüfusla metropoliten alan nüfusu arasındaki farkın 50.000 kişi olarak kabul edildiği, 1965'te bu farkın 380.000 kişiye yükseldiği ve 1970'te yaklaşık 650.000'e varmış olduğunun kabul edildiği anlaşılmaktadır. 1955-1965 arasında, bu durumda, artan nüfus olan 802.000 kişinin yüzde 40'ınm belediye sınırları dışına yerleştiği görülmektedir. Bu, plan dışı gecekondu alanlarının yaygınlığının ifadesidir.

Raporda özellikle 1960-1965 arasında kentleşmenin daha çok imalat sanayiine bağlı olarak geliştiği kaydedilmektedir ki, bu 1970'te, yukarıda 1960 sonrası olarak gösterilen planlama çalışmalarının hedeflerine yönelinmediğinin, İstanbul'un bir metropoliten kent olarak ulusal ve uluslararası düzeyde olmak üzere hizmet sektöründe gelişmeye açılmadığının ifadesi olmaktadır. 1960-1966 döneminde Türkiye'de sanayi sektörü katma değeri yıllık artış hızı yüzde 7,5 olduğu halde, aynı dönemde, İstanbul'da bu hızın yüzde 11,1 ile İkinci Beş Yıllık Kalkınma Plam'nda ülke sanayi sektörü katma değerinde öngörülen hıza eşit olduğu raporda kaydedilmektedir. Kalkınma planı bu hızı İstanbul için Türkiye genelinde belirtmiştir. Hedef dengeli kalkınmadır ve bölgeler arası sosyoekonomik gelişmişlik farkının en aza indirilmesidir. Öyle ise bu durumda kalkınma planında belirtilen hedeflere değil, gene sadece sanayinin kendi gerçeklerine uyan bir gelişme kaydedilmiş demektir.

1971 Büyük İstanbul Nâzım Plan ilkeleri aşağıda özetlenmiştir:

- İstanbul metropoliten alanındaki bü yüme geçici nitelikte değildir, süreklilik göstermektedir ve gösterecektir.

- Bu büyümenin, bugünkü kentsel alan dan daha büyük bir çevrede; bağlantılarıy la, Doğu Marmara ve Trakya alt bölgelerin de, sonra büyük metropoliten sınırlar için de düşünülmesi kaçınılmazdır.

- Büyüme bir taraftan ekonomik verim liliğin, diğer taraftan kentin olağanüstü ta rihi ve fiziki değerlerinin titizlikle korun ması şeklinde düzenlenmelidir.

- 1990 için metropoliten nüfus büyük lüğünün 5.500.000 dolaylarında gelişeceği, doğu yakası gelişme hızının batıya kıyas la daha fazla olacağı, 1965'te yüzde 77,7 batı, yüzde 22,3 doğu oranında olan nüfus dağılışının 1990'da sırasıyla yüzde 67 ve yüzde 33 olacağı düşünülmüştür.

- Bölge ölçüsünde İzmit ve Bursa gibi kentlerin sanayi-hizmet gelişmesinin des teklenmesi, eğitim-sağlık bakımından bu amaca yönelik donatım öngörülmüştür.

- Geniş arazi isteyen büyük sanayi ku ruluşlarının bölge ölçüsünde desantralizas- yonu gereklidir.

- Metropoliten ölçüde, doğu yakasın da yerleşmek isteyen sanayilerin organi ze sanayi bölgeleri ve yeni iç ulaşım aksıy la desteklenmesi, batı yakasında ise dü zenlenmesi gereklidir.

- Tek merkezli büyüme lineer yapıya dönüştürülecektir. Bu değişime yardımcı o- larak Boğaz Köprüsü ve çevre yollan sis temi kullanılacaktır.

- Büyük nüfus yığılmalarının olduğu kesimlerde, yeni ikinci derecede yönetici merkezlerin gerektiği kabul edilmektedir.

- Bütün bu değişimi sağlayabilmek için metropoliten yönetim ve yan örgütler ku ruluşunun gerekliliği temel ilkedir.

1976'da, nâzım planın onaylanmayan esasları aşağıda özetle verilmiştir. Bu dönemde Dünya Bankası uzmanları ve BİNP Bürosu'nca hazırlanan şehirsel gelişme stratejilerinde, 1. seçenek metropoliten kent İstanbul'un batıda yüzde 59, doğuda yüzde 41 nüfus büyüklüğü ile yerleşmesi; seçenek Al, batı yakası ağırlıklı yerleşme, Boğaz'ın Avrupa yakasında bir yeni gelişme ve Çekmece gölleri arasında yeni kent ağırlığı; seçenek A2, doğu yakası ağırlıklı yerleşme, Kartal yöresinde kom-pakt yerleşmedir.

Kentin nüfusu, düşük artış tahmini ile 1985 için, 5,6 milyon, 1995 için 7 milyon; yüksek nüfus artışı tahmini ile 1985 için 6,6 milyon, 1995 için 9,5 milyon kabul edilmiştir. İşgücü için nüfus tahmini, 1970'te 1,07 milyon kişilik bir işgücünün varlığı esasından, düşük artış tahmini ile 2,5 milyon, yüksek artış tahmini ile 3,3 milyondur. Bu durumda düşük artışa göre yüzde 3,5, yüksek artışa göre yüzde 4,6 oranında yeni bir iş yaratılması gereklidir.

Her iki seçenekte de düşük artışa göre sanayi alanına 1995 için 1.130 hektar gelişme alanı tahsis edilmiştir.

Seçenek stratejiler; arazi tahsisi, hareket ve erişilebilirlik, gelişme maliyetleri, en-

düstriyel verimlilik, çevre, kaynak koruması, kontrol ve uygulama, askeri alanlar kriterlerine göre karşılaştırılmaya çalışılmıştır.

Dünya Bankası uzmanları ve İstanbul Nâzım Plan Bürosu uzmanlarınca geliştirilen bu şehirsel gelişme stratejileri içinde Al seçeneğinin getirdiği sistem aşağıdaki istek ve gereksinimleri yanıtlamaktadır.

Sanayinin desantralizasyonunu ve Boğaz geçişlerini en aza indirmeyi hedeflemektedir. Kanalizasyonda maliyet avantajı getirmektedir. Liman gelişmesine olanak sağlamaktadır. Kentin çekim merkezi batıya kaydırılarak, tarihi yanmada ve Boğaziçi'nde basıncın kaldırılmasına yardımcı olması beklenmektedir. Bu plan 1995 sonrası için de olanak göstermektedir. Gelişme kentin batısında ağırlıkla tek merkezde olacağı için denetimin kolaylaşacağı kabul edilmektedir.

Bu dönemde İmar ve İskân Bakanlı-ğı'na bağlı olan Büyük İstanbul Nâzım Plan Bürosu değişik bir çalışma sistemi kabul etmiştir. Nâzım Plan Bürosu başkanı bakanlığın bir görevlisi olmayıp, hükümet kararnamesi ile İstanbul Teknik Üniversi-tesi'nden talep edilen ve isteği doğrultusunda bu görevi fahri yapmak üzere İTÜ Senatosu'nca görevlendirilen bir öğretim üyesidir.

Yukarıda ayrıntılandırılan Al seçeneğinin irdelenebilmesi için varsayımların sınanması amacıyla BİNP Bürosu yeniden organize edilerek çalışma grupları oluşturulmuştur.

Varsayımlardan biri, işgücündeki genel artışla orantılı olarak düşük artışa göre 1995'te 110.000 kişilik işgücünü barındıracak ikinci bir büyük merkezin 1985'e kadar'meydana gelebileceği ve 1970 İstanbul metropoliten kent nüfusunun yaklaşık yarısı kadar olan 1.180.000 nüfusun Büyükçekmece-Küçükcekmece gölleri arasındaki "büyük çalışma merkezi" çevresin-

de yerleştirileceğidir. Sınanması gereken diğer husus da, Büyük İstanbul Şehirsel Gelişme Projesi'nin ve ulaşım etütlerinin hazırlanmasında Ankara-İstanbul Karayolu, Boğaziçi Köprüsü, Trakya köprü bağlantısı çevre yolu ile Marmara Denizi arasında kalan alanın seçenek raporunda MİA (merkezi iş alanı) olarak kabulüdür.

Bu temel varsayımların BÎNP Bürosu çalışanlarınca incelemeye alınmasından sonuç ve ürün alınamamış, merkezi tasarruflar karşısında BİNP başkanının istifası da kabul edilmemiş, sonuçta talebi üzerine fahri olarak yaptığı bu görev İTÜ Senatosu'nca üzerinden alınmış ve böylece İstanbul'un planlama sorunlarına bilimsel ve tarafsız bir yaklaşıma politikacılarca izin verilmemiştir.

Bu iki varsayım sonradan İTÜ'de araştırma projesi ve yüksek lisans projesi olarak sınanmış ve varsayımların yemden kurulması gerekliliği görülmüştür.

Böylece 1974'te hükümet ve Dünya Bankası anlaşması sonucunda, Nâzım Plan Bürosu bünyesi içindeki "Şehirsel Gelişme Projesi" ve 4 yabancı uzman ve firmanın danışmanlığındaki "genel planlama ve ula-şım-arazi kullanımı model çalışmalan" proje safhasında kalmıştır.

Bu dönemde İstanbul metropoliten kenti üzerindeki basıncı azaltabilmek amacı ile Karadeniz'de Ereğli, Marmara'da Bandırma yerleşmeleri arasına çekilen bir hat üzerine kalkınma planı icra programlarında zaten yer almış olan altyapı yatırımlarına bağlı sanayi ve iskânın özendirilmesi önerisi, İmar ve İskân Bakanlığı Mesken Genel Müdürlüğü'nce "Kalkan Projesi" olarak benimsenmişse de hiçbir sonuç alınamamıştır.

Bu dönemde BİNP Bürosu ve Kültür Bakanlığı Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu (GEAYK) Başkan-lığı'nın ortak çalışması ile 1975'te, 1/5.000




Yüklə 8,43 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   463   464   465   466   467   468   469   470   ...   980




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin