Hldlniava V l h o n I n, I,1 V a hjhvi 3a I o I l n V 31 V h fi 11 fi



Yüklə 8,43 Mb.
səhifə568/980
tarix09.01.2022
ölçüsü8,43 Mb.
#92016
1   ...   564   565   566   567   568   569   570   571   ...   980
RIFAÎ ÂSİTANESİ

324

325


RIFAÎLİK

Albert Aublet'nin bir tablosunda Rıfaî Asitanesi'nde ayin sırasında devsiye yapan şeyh, 1891. David B. Chalmers Koleksiyonu, Nouston/ABD



RIFAÎ ÂSİTANESİ

Üsküdar'da, înadiye'de, Tavaşi Hasan Ağa Mahallesi'nde, eski adı "Eski Menzilhane Yokuşu" olan Gündoğumu Caddesi ile eski adı "Katırcılar Yokuşu" olan Ferah Soka-ğı'nın arasında, mahalleye adını veren mescidin karşısında bulunmaktaydı.

Rıfaî tarikatının istanbul'daki merkezi (âsitanesi) olan ve bu şehirdeki gelişiminde önemli bir yeri bulunan söz konusu tekke 1145/1732-33'te kurulmuştur. Divan Edebiyatı Müzesi, CSR Arşivi'ndeki ilgili dosyada 1000/1591-92 yılı civarında ilk olarak Rıfaîliği İstanbul'a getiren Şeyh Mehmed'in Yemen'den gelerek Tavaşî Hasan Ağa Camii'nde ayin icra etmeye başladığı, bir müddet sonra bu mescidin karşısındaki arsaya küçük bir zaviye kurduğu, bu zaviyenin 1145/1732-33'te Defter-i Ha-kanî Emini Yusuf Rıza Efendi tarafından geniş kapsamlı bir âsitaneye dönüştürüldüğü kayıtlıdır. Ne var ki Y. Rıza Efendi'nin, tekkenin haziresinde halen mevcut olan kabir taşında vefat tarihi 25 Safer 12437 1827 olarak verilmekte, yanında gömülü olan aile fertlerinin de 19. yy'ın ikinci çeyreği içinde vefat etmiş oldukları gözlenmektedir. Diğer taraftan İstanbul Vakıflar Başmüdürlüğü'nde bulunan Esâmi-i Tekâ-yâ ve Zevâyâ Defteri'nde vakıf sahibi olarak Y. Rıza Efendi'nin adı zikredilmiştir. Bu durumda, Yemenli Şeyh Mehmed hakkında nakledilenler de doğru kabul edildiği takdirde Rıfaî Âsitanesi'nin 1145/1732-33'te, büyük bir ihtimalle, Zâkir Şükrî Efendi'nin Mecmua-i Tekâyâ'srnda. ilk postnişin olarak gösterilen, C. S. Revnakoğlu'nun 1170/1756-57'de vefat ettiğini belirttiği Şeyh Mehmed Hadidî tarafından kurulduğu, Y. Rıza Efendi (ö. 1827) tarafından 19. yy'ın ilk çeyreğinde son şekliyle yeniden yaptırıldığı söylenebilir. BOA'da bulunan bir belgede 13l6/1898'de onarım geçirdiği kaydedilen tekke Cumhuriyet döneminde terk edilmiş, bakımsızlıktan harap düşen yapı 20 Haziran 1942'de yanarak ortadan kalkmış, geriye Gündoğumu Caddesi üzerindeki pencereli hazire duvarı ile bunun gerisindeki bazı mezarlar dışında hiçbir şey kalmamıştır.

"Burhan göstermek" tabir edilen ve zikrin coşkusu ile cezbeye giren dervişlerin doğaüstü birtakım şeyleri yapmaya muktedir olduklarını kanıtlama amacı güden gösterilerin, İstanbul'daki Rıfaî tekkeleri içinde en sık ve cüretkâr biçimde burada icra edildiği bilinmektedir. Vücudun çeşitli yerlerine "topuz" tabir edilen şişleri saplamak, "gül" denilen kızgın demirleri yalayarak soğutmak, keskin kılıç üzerine yatmak, aralarında kundaktık bebeklerin de bulunabildiği hastaların şeyh efendi tarafından çiğnenmesi ("devsiye") gibi, seyredenleri hayrete düşüren bu tür gösteriler Rıfaî Âsitanesi'ne, yerli ziyaretçilerin yanısıra birçok yabancı seyyahın da akın etmesine sebep olmuştur. İstanbul ile ilgili birçok seyahatnamede (G. de Nerval, G.-A. Olivier, E. de Amicis vb), ayrıca çeşitli dergilerde Rıfaî Asitanesi'ne ilişkin izlenimler ve resimler bulunmakta,

hattâ geçen yüzyıla ait bazı rehberlerde, İstanbul'da görülmesi tavsiye edilen "curi-osite'ler arasında, Pera'daki "dönen dervişlerin tekkesinden" (Galata Mevlevîha-nesi) başka Üsküdar'daki "haykıran, uluyan dervişlerin tekkesi" de (Rıfaî Âsitanesi) yer almaktadır. Bu arada İstanbul'da çalışmış olan yabancı ressamlardan bazıları da bu tekkedeki ayinleri konu edinen tablolar yapmışlardır. Bunların en ünlüsü, Rıfaî Asitanesi'ne sıkça gittiği söylenen saray ressamı Fausto Zonaro'ya(->) (ö. 1929) aittir. Bu tabloda, saf halinde kıyam zikri yapan dervişlerin önünde, mihrap ekseninde yüzükoyun sıralanmış hastalan çiğneyen (devsiye yapan) şeyh efendi, zikre eşlik eden bir neyzen ile bir kasidehan, arka planda ise, mahfillerde ayini izleyen yerli ve yabancı "züvvâr" görülmektedir. Tablodaki ilginç ayrıntılardan birisi de Zo-naro'nun zikre katılan dervişler arasında kendisini resmetmiş olmasıdır. Oryantalizm akımına bağlı Fransız ressamlarından Albert Aublet'nin (ö. 1938), Houston'da, David B. Chalmers Koleksiyonu'nda bulunan "Ceremonie deş derviches hurleurs de Scutari" adlı, 1882 tarihli tablosunda da aynı konu işlenmiştir. Gerek bu tablolar, gerekse de dergilerde rastlanan gravürler, hiçbir fotoğrafı bulunmayan Rıfaî Âsitane-si'nde, tevhidhane mekânını betimledikleri için belge niteliği taşımaktadır. Söz konusu belgelerde mihrabın ve sağır olan mihrap duvarının topuz, teber ve sancak gibi çeşitli tarikat eşyası ile, Rıfaî tekkelerine özgü bir biçimde donatıldığı tespit edilmektedir.

Rıfaî Âsitanesi kaynaklarda, ayin gününden ötürü "Perşembe Tekkesi" olarak, ayrıca 5. ve 7. postnişinlerinin adları ile de (Şeyh Sadık Efendi Tekkesi, Şeyh Hafız Efendi Tekkesi, Hafız İbrahim Efendi Tekkesi) anılmıştır. Dahiliye Nezareti'nin R. 1301/1885-86'da hazırlattığı istatistik cetvelinde burada l erkek ile l kadının barındı-

ğı, diğer taraftan Maliye Nezareti'nin R. 1341/1922 tarihli Tammiye ve Tahsisat Defteri'nde günde 2 okka et istihkakı olduğu belirtilmektedir.

Tekkenin postuna oturan şeyhler şu kimselerdir: 1) Şeyh Mehmed Hadidî (ö. 1756). Hayatı hakkında hemen hiçbir bilgiye sahip olunmayan bu şeyhin Arap kökenli olduğu, Rıfaîliğin merkezi olan Basra'dan geldiği, bir müddet burada şeyhlik görevinde bulunduktan sonra Mısır'a giderek orada vefat ettiği bilinmektedir. 2) Şamlı Şeyh Yasin Efendi: Karamanı Şeyh Mehmed Efendi'nin oğlu ve Şeyh M. Hadi-dî'nin halifesidir. Şam'da, tespit edilemeyen bir tarihte vefat etmiştir. 3) Hocazade Şeyh Mehmed Tahir Efendi (ö. 1812): Şeyh Yasin Efendi'nin halifesidir. Sıraselviler'de Paşa Baba (Hocazade) Tekkesi'ni kurmuş, vefatında banisi olduğu bu tekkenin naziresine defnedilmiştir. 4) Şeyh Ali Rıza Efendi (ö. 1813): Hocazade Ş. M. Tahir Efendi'nin halifesidir. 5) Hocazade Şeyh M. Tahir Efendi'nin diğer halifesi Şeyh Mehmed Sadık Hilmî Efendi (ö. 1826). 6) Şeyh M. Sadık Hilmî Efendi'nin halifesi Şeyh Feyzullah Efendi (ö. 1843). 7) Şeyh Feyzullah Efendi'nin halifesi Larendeli (Karamanlı) Tatar Şeyh Hafız İbrahim Hilmî Efendi (ö. 1864). 8) Şeyh İ. Hilmî Efendi'nin oğlu ve halifesi, "Büyük Tev-fik Efendi" olarak tanınan Şeyh Hafız Ab-durahman Tevfik Efendi (ö. 1898). 9) Şeyh Ahmed Ziyaeddin Efendi (ö. 1917): Şeyh A. Tevfik Efendi'nin oğlu ve halifesidir. Medrese tahsili görmüş, ilmiye mesleğine girmiş, babası hayatta iken İstanbul dışında bazı görevler almıştır. Bu yüzden "Ziya Molla" olarak anılan Şeyh Ziyaeddin Efendi son dönem İstanbul meşâyihi içinde ilmi, irfanı, sohbetinin hoşluğu, nüktedanlığı, kibarlığı, cömertliği ve titizliği ile şöhret yapmıştı. Fıkıh ve tefsir ilimlerinde derin bilgisi olduğu, Üsküdar'daki Yeni Valide ve Kara Davud Paşa camileri ile

Aziz Mahmud Hüdaî Tekkesi'nde vaazlar verdiği, ayrıca Rıfaî Asitanesi'ne yakın ola-n Malatyalı İsmail Ağa Camii'nde imamlık görevini üstlendiği bilinmektedir. Celvetî-liğin âsitanesi olan Aziz Mahmud Hüdaî Tekkesi'nde kendisine teberrüken Celvetî tacı giydirilen Ziya Molla Bektaşîliğe de intisap etmiş, önce Merdivenköy'deki Şalı-kulu Sultan Tekkesi(-») postnişini Hacı Ahmed Baha'dan (ö. 1918), sonra Çam-lıca'daki Tahir Baba Tekkesi'nin postnişini Ali Nutkî Baha'dan icazet almış, Giritli Postacı Ali Baba ile Sa'dî tarikatından, Eyüp'teki Balçık Tekkesi(->) şeyhi Mehmed Halid Efendi'ye, Karyağdı Tekkesi(->) postnişini Arif Yaşar Baha'nın (ö. 1930) rehberliğinde Bektaşîlikten nasip vermiştir. Ziya Molla'nın yeniliğe meraklı olduğu ve çoğu zaman mensup olduğu tarikatın (Rıfaîliğin) ayin ve erkânında olmayan içtihatlar yaptığı anlaşılmaktadır. Kendisine mensup olan dervişlerin araki-yeleri üzerine, dört terk (dilim) oluşturacak şekilde siyah şerit diktirmesi ve ancak devran idaresinde caiz görülen ayak vurmayı kıyam zikri idaresinde kullanması bu meyanda kaydedilebilir. Ziya Molla'nın halifeleri arasında Abdülaziz'in mabeyincilerinden Fuad Bey, Kadıköylü Kunduracı Emin Efendi, Üsküdar'da Ahmediye Külliyesi'ndeki(~>) Rıfaî tekkesinin şeyhi, döneminin tanınmış zâkirbaşı ve musiki ustalarından Şevki Bey ve Şeyh Rızaed-din Remzi Efendi tespit edilebilmektedir. Şehremini'deki Hulvî Efendi Tekkesi ile Fmdıkzade'deki (Mollagüranî'deki) Şerbet-dar Tekkesi'nde şeyhlik yapan R. Remzi Efendi'ye, Ziya Molla'nın vefatından sonra Rıfaî Âsitanesi'nin meşihatı tevcih edilmiş ancak resmi muameleler devam ederken vefat ettiğinden bu görevi ifa edememiştir. 10) Şeyh Hasan Hüsnü (Ceyhun) Efendi (ö. 1952): Aslen Selaniklidir. Sivas'ta "Arap Şeyh" olarak tanınan Şeyh Abdullah el-Haşimî'nin halifesi Zileli Şeyh Hacı Bekir Baha'nın halifesidir. Ziya Molla'nın vefatı ve yerinin boş kalması üzerine mürşidi tarafından İstanbul'a gönderilmiş, Mec-lis-i Meşâyih kararı ile Rıfaî Âsitanesi'nin meşihatını üstlenmiştir. Gençliğinde medrese ve tekkeler müfettişliği yapan H. Hüsnü Efendi bir ara Sinop'a sürülmüş, sürgünde bulunduğu sırada Samsun'da neşredilen Aksiseda dergisinde, daha sonra da İstanbul'da çıkarılan Hikmet dergisinde ta-savvufi ve edebi konularda çeşitli makaleler yayımlamıştır. Selefi Ziya Molla gibi hoşsohbet ve nüktedan olan Hüsnü Efendi tekkelerin son döneminde en iyi mazhar çalanlardan birisi olarak, ayrıca Yunus Em-re'ye olan büyük sevgisi ile ün yapmıştır. Çeşitli vesilelerle "Eğer namazda Ku-ran'dan başka bir şey okumak caiz olsa idi Yunus Divanı'ndan beyitler okurdum" demesi İstanbul'da yakın zamanlara kadar söylenegelmiştir.

Tekkenin arsası batıda Gündoğumu Caddesi, doğuda Ferah Sokağı, diğer yönlerde komşu parsellerle kuşatılmış, tek bir ahşap yapıdan ibaret olan tekke ile Gündoğumu Caddesi arasında hazire yerleştirilmiştir. Gündoğumu Caddesi'ne açılan,

Rıfaî

Âsitanesi'nin



zemin kat

planı.



Yüklə 8,43 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   564   565   566   567   568   569   570   571   ...   980




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin