Hldlniava V l h o n I n, I,1 V a hjhvi 3a I o I l n V 31 V h fi 11 fi



Yüklə 8,43 Mb.
səhifə61/980
tarix09.01.2022
ölçüsü8,43 Mb.
#92016
1   ...   57   58   59   60   61   62   63   64   ...   980
yazılan.

M. Baha Tartman

koleksiyonu (sol),

M. Aksel, Türklerde



Dini Resimler, s. 60.

Mehmed Efendi'nin İstanbul'da faaliyet gösteren ikinci halifesi ise Eyüp'teki Hatuniye Tekkesi postnişinlerinden Hâce Selim Sırrî Efendi'dir (ö. 1812). Bu tekkede Mevlevî meşrep Nakşî kültürünün kökleşmesini sağlamış ve kendisinden sonra posta geçen Mesnevihan Hüsameddin Efendi (ö. 1864), aralarında Yenikapı Mevlevîhanesi şeyhi Osman Salaheddin Dede de olmak üzere pek çok tanınmış tarikat müntesibine Mesnevi okutmak, bu sahada tartışmasız bir şöhret sağlamıştır. Vefatıyla yerine geçen halifesi Mustafa Vahyî Efendi (ö. 1868) ile Mehmed Rıza Efendi (ö. 1889) dönemlerinde bu tasavvuf anlayışı Hatuniye Tekkesi'nde devam etmiştir.

Nakşibendîliğin, Boğaziçi'nde kurduğu merkezlerde en eski tarihlisi, Beşiktaş'taki Neccarzade Tekkesi'dir. 18. yy'ın başlarında faaliyete geçen tekkenin ilk postnişini "Neccarzade" lakabıyla tanınan Mustafa Rızaeddin Efendi'dir (ö. 1746). Bu tekkedeki Nakşî meşihatı oğlu Mehmed Sıddîk Efendi (ö. 1794) ile ismail Hakkı Efendi (ö. 1841) tarafından sürdürülmüş, daha sonra Kadirîhane Tekkesi postnişini Abdüşşe-kûr Efendi (ö. 1860) aracılığıyla Kadirîliğe bağlanmıştır. 18. yy'ın sonlarında Boğaziçi'nde faaliyete geçen ikinci önemli Nakşî merkezi, Kanlıca'da kurulan Ataullah Efendi Tekkesi'dir. Bu tekkenin meşihatı Mehmed Ataullah Efendi (ö. 1788) ailesine mensup şeyhler tarafından üstlenilmiş, 1868'de Mehmed Kadri Efendi'nin vefatıyla Şabanî tarikatına geçmiştir.

İstanbul Nakşîliği, tarikatın Türk-İslam coğrafyasındaki yaygınlığına paralel şekilde, bu kültür sahalarının kendilerine özgü tasavvuf anlayışlarını bünyesinde barındıran bir yapılanma özelliğine sahiptir. Tarikatın idari açıdan merkeziyetçi bir yönetim modeli yerine, her kültür sahasının kendi mutasavvıfları aracmj'vla İstanbul'da örgütlendiği adem-i merkeziyetçi bir yapılanmayı esas alması, Nakşîliğin hem mahalle ölçeğine kadar girebilen yaygınlığını gerçekleştirmiş, hem de tarikatın temsil ettiği farklı eğilimlerin bir bütün şeklinde İstanbul'un gündelik hayatına katılmasını kolaylaştırmıştır.



Bibi. BOA, Cevdet Evkaf, no. 1243 (18 Ce-maziyelevvel 1112); BOA, Cevdet Evkaf, no. 11069 (3 Rebiyülevvel llöl); BOA, Cevdet Evkaf, no. 935 (5 Muharrem 1177); BOA, Cevdet Evkaf, no. 17022 (12 Şaban 1205); BOA, Cevdet Evkaf, no. 5036 (3 Ramazan 1253); BOA, irade Dahiliye, no. 3957 (29 Şaban 1259); BOA, Cevdet Evkaf, no. 29444 (Receb 1265); BOA, irade Meclis-i Vâlâ, no. 15946 (6 Cu-madelulâ 1273); BOA, Meclis-i Vâlâ, no. 16587 (28 Muharrem 1274); BOA, irade Meclis-i Vâlâ, no. 23165 (14 Rebiülahır 1281); BOA, Cevdet Evkaf, no. 20120 (Cemizayelevvel 1285); BOA, İrade Evkaf, no. 2582/8 (20 Zilhicce 1311); BOA, İrade Evkaf, no. 1297/1 (4 Receb 1320); CSR, Dosya B/232; Hüseyin Vassaf, Terceme-i Hâl-i Hazret-i Şeyh Ali Behçet Ko-nevî, istanbul Üniversitesi Ktp, tbnülemin yazmaları, no. 2760/4; Lâmîî, Nefehât; Mecdî, Ha-daikü'ş-Şakaik, 262-265; Ata;, Hadaikul-Ha-kaik, I, 61; Haririzade, Tibyân, III, vr 195a-205a; Şeyhî, Vekayiu'l-Fuzalâ, I, 48-49; Ali bin Hüseyin Vaiz Kâşifi, Reşehât Ayni'lHayat, ist., 1269; Rıfat, Risale-iBahaiyye, ist., 1306; Meh-

med Esad (Erbüî), Mektûbât, İst., 1338; K. Kuf-ralı, "Molla İlahî ve Kendisinden Sonraki Nakşbendiye Muhiti", TDED, III/1-2 (1948), s. 129-151; S. Eyice, "İstanbul'un Kaybolan Eski Eserlerinden: Fatma Sultan Camii ve Gü-müşhaneli Dergâhı", Prof. Dr. Sabri F. Ülge-ner'e Armağan, S. 43/1-4 (1987), s. 475-511; H. Algar, "The Naqshbandî Order: A Prelimi-nary Study of its Histoıy and Signifiance", Stu-dia Islamica, XLIV (1976), s. 123-152; ay, "Bibliographical Notes on the Naqshbandî Ta-rîgat", Essays on Islamic Philosophy and Science, Albany, 1975; Butrus Abu-Manneh, "The Naqshbandiyya-Mujaddidiyya in the Ottoman Lands in the Early 19th Century", Die Welt deş Islanış, XXII/l-4 (1982), s. 1-36; Seyyid Abdülhakim (Arvasî), Rabıta-i Şerife, ist., 1342; A. Hourani, "Shaykh Khalid and the Naqshbandi Order", Islamic Philisophy and the Classical Tradition, Columbia, 1973; ay, "Sufism and Modern islam: Maulana Khalid and the Naqshbandi Order", The Emergence of the Modern Middl East, Londra, 1981, s. 75-89; î. Gündüz, Gümüşhanevî, Ahmed Zi-yaüddin. Hayatı, Eserleri, Tarikat Anlayışı veHalidiyye Tarikatı, İst., 1984; C. Vett, Kela-mîDergâhından Hatıralar, Ankara, 1993; G. Martin Smith, "The Özbek Tekkes of istanbul", Der islam, 57 (1980), s. 130-139; Z. Ve-lidi Togan, "Gazan Han Halil ve Hoca Bahaeddin Nakşbend", Necati Lugal Armağanı, Ankara, 1968, s. 775-784; H. Algar, "Silent and Vocal Dhikr in the Naqshbandi Order", Ak-ten deş VII. Kongresses für Arabistik und Is-lamıvissenchaft, Göttingen, 1974, s. 39-46; ay, "A Brief History of the Naqshbandî Order", Naqshbandis, Îst.-Paris, 1990, s. 3-44; ay, "Po-litical Aspects of Naqshbandî History", ae, s. 123-152; H. Lütfi Şuşud, İslâm Tasavvufunda Hâcegân Hanedanı, İst., 1992; E. Sağı-roğlu, İmam-ı Rabbani Hayatı. Cihadı, Görüşleri, İst., 1988; A. Ersöz, AbdülazizBekkî-ne Hazretleri, İzmir, 1992; H. Algar, "DerNak-şibendi-Orden in der Republikanischen.Tür-kei", Jahrbuch zur Geschichte und Gesettsc-haft deş Vorderen undMittleren Orient 1984. Thema: islam und Politik in der Türkei, Berlin, 1985, s. 167-195; AhmedZiyaüddin Gü-müşhanevîSempozyum Bildirileri, İst., 1992; K. Kreiser, "Sirkeci Dede. Ein Istanbuler Der-wich-Kloster", Münchner Zeitschriftfür Bal-kankunde, I (1978), s. 157-175; ay, "Kaşgarî Tekyesi. Ein Istanbuler Nakşbandî-Konvent und sein Stifler", Naqshbandis, İst.-Paris, 1990, s. 331-336; H. Hakim, "Mawlâna Khalid et leş pouvoirs", ae, s. 361-370; David W. Damrel, "The Spread of Naqshbandi Political Thought in the Islamic World", ae, s. 269-287; T. Zar-cone, "Remarques sur le röle socio-politique et la filiation historique deş Şeyh Nakşbendî dans la turquie contemporaine", ae, s. 407-420; ay, "L'heritage actuel de la Nakşibendi-ye en turquie en egypte", Modernisation et Mobilisation Sociale II. Egypte-Turquie, Do-ies du CEDEJ (1992), s. 107-126; ay, "Histo-rie et croyances deş derviches turkestanais et indiens â istanbul", Anatolia Moderna, II (1991), s. 137-200.

EKREM IŞIN Zikir Usulü ve Musiki Nakşibendîlik, Hâce Yusuf Hemedânî fle kurumlaşan "Hâcegân Tarikatı" denilebilecek olan tasavvuf ekolünün Abdülhâlik-i Gücdavânî ile "zikr-i hafî" denilen sessiz zikri, Hâce Ahmed Yesevî ile "zikr-i cehrî" denilen açık ve sesli zikri benimsemesi ile, her iki zikir tarzının yer aldığı bir tarikattır.

İstanbul'un en eski Nakşibendî tekkelerinden biri olan Edirnekapı dışındaki ve

Fatih'teki Emir Buharî ve halifesi Hekim Çelebi tekkelerinde zikr-i hafî yapılırdı. Üsküdar'daki Alacaminare Tekkesi'nin altıncı şeyhi Bağdatlı Abdülfettah Efendi (ö. 1864), Nakşibendîliğin Suriye'deki kolunun pir-i sanisi olan Mevlâna Hâlid-i Bağdadînin halifesidir ve İstanbul'da çok yayılmış olan bu kol, zikr-i hafiyi benimsediğinden, bir musikiden de söz edilemez, istanbul'un ünlü tasavvuf büyüklerinden Abdülkadir Belhî'nin(->) şeyhi olduğu Eyüp Nişanca'daki Murad Buharî Tekke-si'nin(-») ilk şeyhi Murad Buharî(->) Nakşibendîlikteki Müceddidî kolunun pir-i sanisi olan imam Rabbanî'nin oğlu Hâce Muhammed Mâsum'un halifesidir ve o kolda da hafî zikir yapılır.

Üsküdar'da Çinili Cami yakınlarındaki Afganîler Tekkesi,(->) isminden de anlaşıldığı gibi, Nakşibendîliğin Afganistan'daki kolunun İstanbul'daki tekkesidir ve ilk şeyhi Afganlı Ahmed Nasır Efendi'den (ö. 1795), son şeyhi Hacı Mustafa Resul Efendi'ye kadar yüz otuz sene içindeki bütün şeyhleri Afganistanlı olduğu için o tekkede de Türk tasavvuf musikisi yer almamıştır. Aksaray Horhor'daki Hindiler Tek-kesi(->) de Hindistanlı Nakşibendîlerin tekkesi olduğundan durum aynıdır. Üsküdar Solak Sinan Mahallesindeki Feyzullah Hindî Tekkesi de Hindistanlı Kadirîlerin tekkesi idi ama, orada, zikir meclisinde musikiye yer verilirdi. İstanbul'un eski tasavvuf hayatında böyle ilginç durumlara çok rastlanır.

Nakşibendîliğin "cehrî zikir" usulünü benimseyen kollarında, eski Yesevîliğin "zikr-i erre" denilen gırtlak sesi ile zikretmek usulü hâkimdir; Buhara Tekkesi(->) olarak da anılan Sultanahmet Mehmetpa-şa Yokuşu'ndaki ve Üsküdar'da Bülbülde-resi'ndeki Haydar Taşkendî Tekkesi(-0 ile Sultantepe'deki Özbekler Tekkesi'nde(->) bu tarz zikir yapılırdı. Ayakta karşılıklı saflar veya zikir halkası şeklinde yer alan dervişler, vücutlarını sağa-sola eğerek ve zikir hızlandığında sağ dizlerini yere vurup tekrar dikilerek zikrederlerdi. Zor ve o oranda estetik ve coşturucu bu zikir sırasında zâkirler, diğer tarikat ayinlerinde olduğu gibi, zikre uygun ilahiler ve kasideler okurlardı. Bu sırada sadece vurmalı sazlar kullanılırdı. Beşiktaş'taki Yahya Efendi ve Neccarzade tekkeleri, Edirnekapı'da-ki Sarmaşık Tekkesi, Eğrikapı'daki Emir Buharî Tekkesi gibi Nakşibendî tekkelerinde, Kadirî ve Rıfaî zikir usulüne benzer sesli zikir ayinleri yapılırdı.

"Evrad-ı Bahaîye" denilen Nakşibendî evradının, bazı tarikat evradında rastlandığının aksine, özel bestesi yoktur. Toplu olarak da okunmaz. Rumeli'den istanbul'a göçen bazı Nakşibendîlerin toplu evrad okumaları, sadece öğretim maksadı ile başlamış ve yanlış olarak öylece devam etmiştir. Nakşibendîliğin en tanınmış zikir usulü olan "hatm-i hâce'leri, şeyh efendinin işareti ve belirtmesi ile yine gizlice içten okunan ve musikisi olmayan bir zikir usulüdür.

Nakşibendîlik, bazı kollarının sessiz

zikri benimsemelerinden kaynaklanan düşüncelerle, yanlış olarak, musikiye yer vermediği zannedilen bir tarikat olarak tanınmıştır. Halbuki, Nakşibendîlikte kol sahibi bir pir-i sani olan Molla Camî Nu-reddin (1414-1492) bizzat musiki ilmi ile uğraşmış ve musiki nazariyatı hakkında Risale fi 'l-Musiki isimli bir eser yazmıştır. Hatta bestekâr olduğu hakkında kuvvetli rivayetler vardır. Dolayısıyla, Nakşibendîlikte musikinin yasak olduğu hakkındaki düşünceler yanlış ve dayanaksızdır. Nitekim, İstanbul'da Nakşibendîler arasında çok kıymetli musikişinaslar yetişmiştir.

Nakşibendî musikişinasların en büyüğü, hiç şüphesiz Kazasker Mustafa İzzet Efendi'dir.(-») Musikide, bir ney virtiözü, çok üstat bir okuyucu, "tarz-ı cedîd" makamını tertip edecek derecede musiki bilgini, usta bir besteci idi.

İstanbul'daki önemli Nakşibendî tekkelerinden biri olan Neccarzade Tekkesi(-0 şeyhi Mustafa Rıza Efendi (1679-1746) şairliğinin yamsıra, devrinin en tanınmış mevlit ve naat okuyucusu idi.

Son devrin tanınmış musikişinaslarından Beylerbeyi Camii başkayyumu Hattat Mehmed Efendi, Edirnekapı Sarmaşık Mahallesi'ndeki Nakşibendî tekkesinin zâ-kirbaşısı idi. Bugüne dört ilahi bestesi gelen Mehmed Efendi, 1922'de vefat etmiş ve Beylerbeyi Küplüce Kabristanı'nda def-nedilmiştir. Bu tekkenin şeyhi Kâmil Efendi de musikişinas idi. Zekaî Dede'nin bazı ilahilerinin güftesi de Kâmil Efendi'ye aittir.

Son devirlerin kıymetli musikişinaslarından biri de Şeyh Mes'ud Efendi'dir. Ay-vansaray'daki Eğrikapı Emir Buharî Tekkesi şeyhi ve reisü'l-meşayih Mehmed Salim Efendi'nin oğludur. Babasının 1878'de vefatı ile yerine şeyh oldu. Musikide hocası, Behlûl Efendi'dir (ö. 1895). Yeğeni Eyüplü Ali Rıza Şengel (1880-1953) aynı zamanda öğrencisidir. Mes'ud Efendi'nin ilahi ve şarkı besteleri vardır. "Şam u seher zikreylerim, Allah derim" mısraıyla başlayan uşşak ilahisi çok tanınmış ve diğer tarikat ayinlerinde de çok sevilerek okunan bir eserdir. Şeyh Mes'ud Efendi 1908' de vefat etmiştir.

"Yahya Efendi Zâkirbaşısı" olarak tanınan hattat Nuri Korman(->), son devrin en önemli zâkirbaşılarındandır. Bütün zikir usul ve tarzlarım ve tarikat ayinlerini çok iyi bildiğinden ve zikir idaresinde çok başarılı olduğundan pek çok tekkeye davet olunurdu. Beşiktaş'taki Neccarzade Tekkesi, Sıraselviler'deki Paşababa Celvetî Tekkesi, Cihangir Tekkesi(->), Beşiktaş'taki Ertuğrul Tekkesi(->) gibi değişik tekkelerde zâkirbaşılık yapmıştır. Kadirî Şeyhi Hopçuzade Ahmed Efendi (ö. 1908), Eyüp Caferpaşa'daki Sa'dî tekkesi şeyhi ve Dolmabahçe Camii başmüez-zini Hacı Hafız ismail Hakkı Efendi (ö. 1911), Üsküdarlı Arif Efendi, musikide hocalarıdır. Zikir usulü ve ayin tarzlarını Şeyh Vefa hazretlerinin türbedarı Osman Efendi'den öğrenmiştir.

ÖMER TUĞRUL INANÇER


Yüklə 8,43 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   57   58   59   60   61   62   63   64   ...   980




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin