SA'DÂBÂD CAMÜ
386
387
SA'DÂBÂD CAMİİ
?sS*^r~^~~
;,-t:.':-îMKi'S^*«&Miiîî»14
na kadar süren eğlencelerin görkemi, debdebesi, savurganlığı bir yandan dillere destan olurken, bir yandan da geleneksel değerlere bağlı ve yoksul istanbul halkının gözüne batmış, Sa'dâbâd'ı bir simge ve bir hedef haline getirmiştir.
Patrona Halil Ayaklanması sırasında yıkılan, tahrip olan kasır, köşk ve bahçeler L Mahmud (hd 1730-1754) tarafından 1740' larda onarılmaya ve yenileri yapılmaya başlanmıştır. 1740'larda Kâğıthane Mesiresi harita ve planlarda Sa'dâbâd Kariyesi olarak işaretlenmektedir. I. Mahmud döneminde Sa'dâbâd, Lale Devri görkem ve canlılığında olmasa da yeniden rağbet bulan bir yerdir. Bu dönemde, özellikle yabancı elçilere burada ziyafet ve kabuller verildiği, devletin zenginliğinin ve gücünün buradaki ihtişam ve güzelliklerle yansıtılmak istendiği anlaşılmaktadır. 1740'ta Nemçe (Alman) imparatorunun olağanüstü büyükelçisi şerefine Sa'dâbâd çayırlarında verilen ziyafet bunların en ünlülerindendir.
Sa'dâbâd'ın bir kez daha yemlenmesi ve rağbet görmesi II. Mahmud dönemidir (1808-1839). 1809-1817 arasında Sa'dâbâd tümüyle yeni bir çehreye kavuşmuş, eski kasırlar yıktırılıp yerlerine yenileri yapılmıştır.
Ancak II. Mahmud çok sevdiği ve yeniden mamur etmek için çaba harcadığı Sa'dâbâd'da çok az kalmış üst üste gelen bazı aksilikler, çok sevdiği bir cariyesinin burada ölmesi, bir cücenin havuzda boğulması gibi olaylar yüzünden sarayın uğursuzluğuna inanıp Sa'dâbâd'ı terk etmiş, uzun süre buraya uğramamıştır.
Sa'dâbâd'daki II. Mahmud dönemi binaları, Abdülaziz dönemine (1861-1876) kadar büyük ölçüde ayakta kalmışsa da yörenin eski havasından çok şey kaybettiği açıktır. Kâğıthane Mesiresi ve çayırı halk için İstanbul'un en canlı mesirelerinden biri olmayı hep sürdürmekle birlikte saray ve erkân açısından 19. yy'da eski çekiciliğini kaybetmiş görünmektedir.
t >U_L$...yi^A-.sissasnuiMaf £L . ;'SJt: fiffl'*ö
Eski Sa'dâbâd Kasrı yerine, 1862-1863'te Abdülaziz, Çağlayan Kasrı'nı yaptırmıştır.
19. yy'ın ortalarından itibaren Sa'dâbâd adının da unutulmaya başladığı anlaşılmaktadır.
Sa'dâbâd, 18. yy'ın ilk yarısında Divan Edebiyatı'nda en fazla adı geçen, en çok yazılmış ve övülmüş yörelerden biri olması bakımından da ünlüdür. Özellikle Nedim'in gazel ve kasidelerinde defalarca anılmıştır.
İSTANBUL
Dostları ilə paylaş: |