Hldlniava V l h o n I n, I,1 V a hjhvi 3a I o I l n V 31 V h fi 11 fi



Yüklə 8,43 Mb.
səhifə37/147
tarix27.12.2018
ölçüsü8,43 Mb.
#86791
1   ...   33   34   35   36   37   38   39   40   ...   147

Orhan Kemal

Ara Güler

Orhan Kemal'in İstanbul konusundaki özgün eseri, ölümünden sonra "Orhan Kemal'e saygı" amacıyla, iki ayrı boyutta ve iki ayrı adda yayımlanan kitaptır. Her ikisi de Mayıs 197İ'de yayımlanan bu kitaplardan büyük boyutlu olanı istanbul'dan Çizgiler, küçük boyutlu olanı Boyacı (Hikâyeler) adını taşır. Kitabı Ferit Öngören resimlemiştir. Ferit Öngören'in kaleme aldığı önsözde kitabın hazırlanış hikâyesi anlatılır. Kitap, İkbal Kıraathanesi'nde tasarlanmıştır. Orhan Kemal, Ferit Öngö-ren'e "Yazılar benden, çizgiler senden" önerisinde bulunur; kitabın adının da istanbul'dan Çizgiler olmasını ister. 1965 kışında işe koyulurlar ve yazar ile çizer gözlem yapmak amacıyla Mevlanakapı'dan İstanbul gezisine başlarlar ama bu gözlem gezileri sandıkları kadar kısa sürmez. Kesintisiz bir çalışma yapamadıklarından kitabın tamamlanması beş yıl sürer. Yayımlanma aşamasında da engeller çıkar ve Orhan Kemal kitabın yayımlanışını göremeden ölür.

Orhan Kemal'in yazıları kitabın girişinde "İstanbul'dan Çizgiler", "Taşlılarla", "Kısa" ve "Son" olarak dört bölümde toplanmış gibi gözüküyorsa da kitabın içinde yalnız ilk iki bölüm ad olarak belirtilmiştir. "İstanbul'dan Çizgiler" bölümünde bir dar gelirlinin kiralık ev arama serüveni vardır. Yazarla birlikte İstanbul'da semt semt kiralık ev ararlar. Bu arada her semtin insanları, yapıları, yolları, toplumsal konumu anlatılır. Taşralılar ya da gurbetçiler, gecekondu yapımı ile konut sorunlarım kendi kendine çözmeye çalışan "evsizler", kahveler, gazinolar; Taşlıtarla, Zeytinbur-nu, Feriköy (etekleri), Hürriyet-i Ebediye Tepesi gibi gecekondu semtleri, Beyoğlu gibi eğlence semti vardır bu bölümde. Sonraki bölümleri de içerdiği anlaşılan "Kısa" başlıklı bölümde daha çok İstanbul'dan çeşitli tipler gündeme gelir ve buna bağlı olarak semtlerden, bazı mekânlardan söz edilir. Söz gelişi, "Serseri Mayın-

lar"da sabah işe giden bir kızla, Çarşıka-pı ile Cağaloğlu arasında kızın peşine takılıp laf atan iki delikanlı; "Cep Tiyatro-su"nda Beyoğlu ve tiyatro çevresi; "Dolmuşta İki Kişf'de Beyoğlu'ndan Aksaray'a kadar yapılan dolmuş yolculuğu, geçilen ya da görülen semtler (Tepebaşı, Kasımpaşa, Zeyrek, Saraçhanebaşı), şoför ve inip binen yolcular; "Keriz"de Mısır Çarşısı, Yeni Cami; "Beyden AP'da bir Sirkeci kahvesi; "Pardon Ayı"da Levent'e doğru giden, kalabalık bir şehir içi otobüsündeki olay; "Ceza!"da ünlü bir Beyoğlu pastanesi ve eski bir siyaset ya da devlet adamı; "Ama-an Boooyacı!"da bir Çingene ayakkabı boyacısı; "Dolmuşta" ve "UkalâMa İstanbul'a özgü bir yolcu taşıma biçimi olan "dol-muş'la ilgili izlenimler, gözlemler, anılar anlatılır. Bu yazıların en belirgin özelliği de Orhan Kemal'deki mizah duygusunun iyice öne çıkmasıdır.

ERAY CANBERK

ORHANİYE KIŞLASI

II. Abdülhamid döneminde (1876-1909) Yıldız Tepesi'nin kuzeye bakan tarafında ve Yıldız Sarayı'mn(-») dış duvarlarına paralel olarak yapılmış kışla.

Orhaniye Kışlası bugün Yıldız Sarayı' nın dış duvarlarından bir yol ile ayrılmaktadır. Kışlanın saraya bu kadar yakın yapılması saray güvenliği ile de doğrudan bağlantılı olduğunu düşündürmektedir. Kışla kapısının ve kışla camiinin üzerinde yer alan kitabede yapının 1303/1887'de Abdülhamid tarafından atası Orhan Gazi'ye ithafen yaptırıldığı yazılıdır.

Asıl kışla binası Yıldız Sarayı dış duvarına paralel yatık dikdörtgen şeklinde olup, ana girişinin iki yanında sekizgen planlı ve sivri külah çatı ile örtülü nöbetçi kulübeleri vardır. Kulübelerin her bir duvarında birer tane olmak üzere toplam yedi adet sivri kemerli pencere ve birer kapı yer alır. Kulübelerin arasında kalan taç kapının üzerinde dörder satırlık dört sütun halinde kitabe ve kitabenin iki yanındaki dikdörtgen bölümlerden sağdakinde "inna fetah-na...", soldakinde "Nasrun min Allahu ve fethun karib, 1303" yazılıdır. Bu ayetler fe-



Orhaniye Kışlası

M. Cezar, XIX. yy Beyoğlusu, İst., 1991

tih ve zaferle ilgilidir. Kapı ile birlikte kışlanın yatık dikdörtgen şeklindeki büyük avlusuna girilir. Giriş duvarında nöbetçi kulübelerinden başka mimari birim yoktur.

Yapılar girişin karşısındaki uzun kenarda ve ona bağlı iki kısa kenarda yer almaktadır. Giriş aksının karşısında kubbe ile örtülü ve alçak minareli bir cami yer almaktadır. Minare caminin kuzeybatı kö-şesindedir. Caminin avluya bakan cephesi sivri kemerli üçerli iki sıra pencere ve percerelerin üstünde kubbe kasnağını gizleyen valonlu üçgen alınlık ve üzerinde kubbe şeklinde düzenlenmiştir. Kubbe eteğinde de bir dizi aydınlık penceresi vardır. Caminin alt kat pencerelerinden mihrap olan ortadaki sağırdır. Bu cephede 1303/1887 tarihini veren kitabe ve üzerinde II. Abdülhamid'in tuğrası vardır. Caminin sağında ve solunda camiye bitişik çifter pencereli ve çift katlı bölümler yer alır. Caminin girişi sağ taraftaki bölüme çıkan yüksek medivenli bir kapı ile sağlanmaktadır. Kışlanın avluya bakan diğer bölümleri bodrum üzerinde tek katlı ve kırma çatı ile örtülmüş olup, sivri kemerli pencerelerle dışa açılmaktadırlar. Bu bölümlerin girişleri köşelerde yer alan ve merdivenlerle çıkılan kapılarla sağlanmaktadır. Mekânların iç bölünmeleri geniş koridorlar ve koridorlara açılan odalar şeklindedir. Girişin sağ köşesinde yer alan ve diğer yan birimlerden daha yüksekçe olup örtü sistemi ile de yan kollardan ayrılan bölümün kışlaya ait yönetim binası olması düşünülebilir.



Asıl kışla avlusundan çıkılıp sarayın duvarını takip ederek Yıldız'a doğru yüründüğünde yolun sağ tarafında görülen ve kışla ile yaklaşık aynı dönemde yapılmış olması gereken taş binaların da Orhaniye Kışlası müştemilatından olması gerekmektedir. Bugün lojman olarak kullanılan tek katlı dikdörtgen planlı yapılar aynı maksatla yapılmış olmalıdır. Kışladan ayrı düşünülmemesi gereken bir başka bina da yine yolun sağ tarafında yer alan ve anıtsal kapısının üzerinde II. Abdülhamid tarafından yeni silahhane (nev darü'l-esliha) olarak yapıldığı yazılan ve mühimmat am-

ORIENT ESPRESS

138

139

ORMANLAR



işletme Adı

Orman işletme Şekli

Orman Alam

Açık Alan

Genel Toplam

Koru Ormanı (ha)

Baltalık Ormanı (ha)



Normal

Bozuk

Normal

Bozuk

(ha)

(ha)

(ha)

AlemdağC")

22.421

401

67.588

7.367

91.111

82.036

179.813

BahçeköyC"*)

5.279

-

-

17

5.296

112

5.408

IstanbulC***)

15.267

101

10.916

3.888

30.172

64.396

94.568

Çatalca

20.583

6.770

76.039

4.466

107.858

147.589

255.447

Piknik yeri olarak da kullanılan Belgrad Ormanı'ndan bir görünüm.

Orman Alanları ve İşletmeleri

Not: (*) Ağva-Şile, Yeşilvadi, Ömerli, Beykoz, Kozlu, Alemdağ, Sultanbeylİ, Kartal bölgesindeki ormanlar. (**) Kuıtkemeri, Bentler bölgesindeki ormanlar ve Atatürk Arboretumu. (***) Merkez bölgesi, Adalar, Gaziosmanpaşa, Kemerburgaz'daki ormanlar.

barı olarak kullanılan binadır. Bu bina uzun yıllar bu amaçla kullanıldıktan sonra, 1960'larda askeri cezaevi yapılmış, 1979'da merkez komutanlığına devredilmiştir. Bugün bir bölümü merkez komutanlığı reviri, diğer kısmı ise emekli subaylar derneği lokali olarak kullanılmaktadır. Asıl bina 1979'a kadar muhabere kışlası olarak kullanılmış, 9 Eylül 1979'dan itibaren de Harbiye'den buraya taşınan merkez komutanlığının emrine verilmiştir.

TÜLİN ÇORUHLU



ORIENT EXPRESS

bak. ŞARK EKSPRESİ



ORMAN VE MAADİN MEKTEBİ

19. yy'm ortalarında Osmanlı Devleti'nde ormanları ve madenleri daha iyi işleterek ekonomik verimlerini artırmak amacıyla bu alanda teknik elemanların yetiştirilmesine girişilmiştir. Devlet ormanları ve madenleri birlikte yönettiğinden açılan okulların da aynı çatı altında yürütülmesine çalışılmıştır. Önce orman ve daha sonra maden okulu açılmış ve bunlar bir süre birlikte yürütülmüştür. Bu okulların başlıca sıkıntısı ortaöğrenim görmüş ve Fransızca bilen öğrenci bulmak olmuştur. Ortaöğretim henüz gelişmemiş olduğundan öğrencilerin başka okul ya da kurumlardan devşirilmesi yoluna gidilmiş fakat bu yol pek başarılı olmamıştır.

Türkiye'de ilk ormancılık öğretimi, Osmanlı ormancılığını düzenlemek amacıyla Fransa'dan getirtilen Louis Tassy'nin yönetimi altında 1857'de İstanbul'da başlamıştır. Bir kurs niteliğinde olan bu öğretim Fransızca olarak yapılmıştır.

Meclis-i Âli-i Tanzimat'ın 10 Zilkade 1273/3 Temmuz 1857 tarihli mazbatasında, ormanların yeni yöntemlere göre işletilmesini öğretmek üzere Fransa'dan iki tane kurs memurunun getirtilmesi konusunda anlaşmaya varılmış olduğu belirtilerek açılacak okula Mühendishane-i Berri-i Hüma-yun(-») ve Mekteb-i Harbiye'nin(-0 Fransızca bilen öğrencilerinden 10-15 kişinin seçilmesi istenmiştir.

Bu yolla yeterli öğrenci sağlanamadığından Meclis-i Âli-i Tanzimat'ın 11 Zilkade 1274/23 Haziran 1859 tarihli mazbatasında hocalık yapacak mühendislerin Türkçe bilmedikleri ve kullanılacak kitapların da Fransızca olduğu belirtilerek Babıâli Tercüme Odası kâtiplerinden on kişinin öğrenci olarak seçilmesi ve bunlardan başarılı olanların orman müdürlüklerine tayini istenmiştir. Bu istek doğrultusunda seçilen altı kişi ile öğretim sürdürülmüştür.

Öğrenim görenlerin orman örgütünde görevlendirilememiş olması ve Tassy'nin 1862'de Fransa'ya dönmesi üzerine öğretime bir süre ara verilmiştir. Tassy'nin 1865' te tekrar İstanbul'a gelmesi üzerine yeniden öğretime başlanmıştır. Tassy'nin 1868' de Fransa'ya dönmesi üzerine okulun yönetimi önce Fransız uzmanlardan Cherva-ux'ya ve ardından Simon'a verilmiştir. Si-mon'un yönetimi sırasında gerek okulun yapısında ve gerekse öğretimde köklü değişiklikler yapılmış ve 11 Şevval 1287/4

Ocak 1871 tarihinde "Orman Mektebi Nizamnamesi" çıkarılmıştır. Bu nizamname ile okul iki yıl olarak düzenlenmiş ve okutulacak dersler saptanmıştır. Böylece Orman Mektebi gerçek bir okul niteliği kazanmıştır. Ayrıca bu nizamname ile okulun Maliye Nezareti'ne bağlı olması ve orman örgütünün denetiminde öğretim yapması öngörülmüştür. Nizamnameye göre okulun kadrosu ormancılıkla ilgili dersleri okutacak bir müdür, bir matematik, fizik ve kimya, bir Türkçe, bir yazı muallimi ile kütüphane ve nümunehanenin muhafızlığını da yapacak bir kâtip ile bir odacı olarak saptanmıştır. Okulun müdürlüğünü uzun süre Orman Meclisi üyesi de olan Cemil Bey yapmıştır. Cemil Bey'in okulun gelişmesine büyük katkıları olmuştur.

Orman ve Maadin İdare-i Umumiyesi tarafından rüştiye mezunlarının veya 18-25 yaş arasında olup bir miktar Arapça, Farsça, hesap ve coğrafya bilenlerden sınavla seçileceklerin iki yıllık bir öğretimden geçirilerek ikinci sınıf maden mühendisi olarak yetiştirilmeleri için bir Maadin Mektebi kurulması istenmiştir. Bu konudaki irade 15 Zilkade 1290/4 Ocak 1874 tarihinde çıkmış ve böylece Maadin Mektebi kurulmuştur. Bu okulda maden alanlarının haritasını çıkarabilecek, maden araması yapabilecek, maden damarlarının durumunu saptayabilecek ve Maadin Nizamnamesi uyarınca gerekli denetimleri yapabilecek elemanların yetiştirilmesi amaçlanmıştır. Okulun ders programı da bu amaçlara göre düzenlenmiştir.

Bu okullar öğretimlerini bir süre ayrı ayrı sürdürdükten sonra 29 Recep 1297/7 Temmuz 1880'de çıkarılan "Orman ve Maadin Mektebi Nizamnamesi" ile birleştirilmiş ve "Orman ve Maadin Mektebi" adını almıştır. Nizamname ile okulun öğretim süresi dört yıla çıkarılmıştır. İlk iki yıl ortak olup. üçüncü yıldan başlayarak "Orman kısmı" ve "Maadin kısmı" olarak ikiye ayrılıyordu. Bu dönemde okulun öğretim kadrosuna bazı Türk hocalar katılmış ve öğretim kısmen Türkçe olmuştur.

Ormancılık ve madencilik konularının birbirinden bütünüyle farklı olduğu ve aralarında organik bir bağın bulunmadığı görüldüğünden 1893'te Orman ve Maadin Mektebi'nin kapatılmasına ve madencilerin Avrupa'da, ormancıların ise Halkalı Ziraat Mektebi'nde(->) yetiştirilmesine karar verilmiştir. Öğrenim süresi dört yıl olan okulun programlarına ormancılıkla ilgili dersler konulmuş ve 1903'te adı "Halkalı Ziraat ve Orman Mekteb-i Âlisi" olarak değiştirilmiştir.

II. Meşrutiyet'in ardından Halkalı'daki ormancılık derslerinin yeterli olmadığı görülerek ormancılık öğretiminin bağımsız bir okulda yapılması için girişimlerde bulunulmuş ve 1910'da Orman Mekteb-i Âlisi adıyla iki yıllık bir okul kurulmuştur. Bu okulun öğretim süresi 1917'de Alman-ya'daki ormancılık okulları örnek alınarak üç yıla çıkarılmış ve okul yeni labo-ratuvarlarla donatılmıştır.

Bibi. Ergin, Maarif'Tarihi, II; Türk Ziraat Ta-rihine Bir Bakış, ist., 1938; istanbul Üniversi-

tesi Orman Fakültesi, Türkiye'de Ormancılık Öğretimi ve Eğitiminin Gelişimi ile ÎÜ Orman Fakültesi Kürsü Kuruluşları ve Çalışmaları, ist., 1973.

EMRE DÖLEN

ORMANLAR

Korulardan farklı olarak, yerleşim bölgelerinin çevresinde ve dışında gelişmiş, geniş alanlar kaplayan sık ağaçlı ekolojik sistem.

İstanbul'un iklim ve toprak koşulları, topografik özellikleri ile yükseltileri, doğal yapraklı ormanların oluşumuna olanak vermiştir.

İklim ve toprak koşulları bakımından çok büyük farkların görülmediği İstanbul'un Asya ve Avrupa yakalarında oluşan ormanların karakterim rölyef tayin etmiştir.

Kocaeli Yarımadası'nda, rölyefin iklim elemanlarından yağışın, dağılımda neden olduğu farklılaşma, orman formasyonunun ana karakterini belirler.

Kuzey kesimde sıcaklığın elverişliliği yanında, yağış miktarı da güney kesimden daha fazladır. Bu özellik kuzeyde toprağın daha aktif olmasına ve daha çok humus oluşumuna olanak sağlamıştır. Güney kesimlerinde ise don devresinin kısalığı ve kurak devrenin daha uzun oluşu humus oluşumunu azaltmıştır. Bunun sonucunda, kuzey kesimlerde nemcil ormanlar gelişirken güney kesimde kuraklığa dayanıklı türlerin oluşturduğu ormanlar gelişmiştir (bak. bitki örtüsü).

Nemcil ormanların ağaç türleri Doğu kayını (Fagus orientalis), sapsız meşe (Quercus petraea), saplı meşe (Quercus robur), adi gürgen (Carpinus betulus), Anadolu kestanesi (Castanea vesca), gümüşi ıhlamur (Tilia argentea), dere içerisinde adi kızılağaç (Alnus glutinosa), ova akçaağacı (Acer campestre), ova karaağacı (Ulmus minör), titrek kavaktır (Popu-lus tremula). Karayemiş (Laurocerasus officinalis) ve çobanpüskülü (İlex colchi-ca) rutubetli ve koyu gölgeli kayın ormanları altında yer alır.

Kurak ortamlara dayanıklı ormanlarda ise, Türk meşesi (Quercus cerris), mazı meşesi (Quercus infectoria), Doğu gürgeni (Carpinus orientalis), geyikdikeni (Crataegus monogyna), kuşüveği (sorbus torminalis), kireç dişbudağı/çiçekli dişbudak (Fraxinus omus), çakaleriği (Prunus spinosa), muşmula (Mespilus germanica) ve çalı katında da çoğunlukla, maki elemanlarından kocayemiş (Arbutus unedo), akçakesme (Phüfyrea latif olta), ateşdikeni (Pyracantha coccinera), ispanyol katırtırnağı (Spatiumjunceum), boyacı katırtırnağı (Genisla tinctoria) ve katranardıcı (Ju-niperus oxycedrus) gibi türler görülür.

Nemcil orman elemanları Karadeniz kıyısından itibaren su bölümü hattına kadar sokulurlar. Vadi içlerinde ve tepelerin kuzey yamaçlarında tam bir gelişme halindedirler. Ayrıca su bölümü hattının kuzeyinde kalan sahada kuraklığa dayanıklı bitkilerin de yer aldığı görülür. Bunda tüm Kocaeli Yarımadası'nın alçak bir plato

oluşunun büyük rolü vardır. Buna karşılık, su bölümü hattının güneyinde kalan sahada Karadeniz etkisinin kayboluşu, bu kesimdeki bitki örtüsünün yeknesak olmasına yol açmıştır.

İstanbul'un Anadolu yakasındaki doğal bitki örtüsünün bu özelliği, genel hatları ile Avrupa yakasında da görülür. Aynı şekilde Çatalca Yarımadası'ndaki tepelik alanların kuzeye bakan yamaçlarını nemcil orman sahaları, güneye bakan yamaçlarını ise kurağa dayanıklı türlerin oluşturduğu ormanlar kaplar.

İstanbul'un Karadeniz kıyılarında yaygın olan nemcil ormanların tahrip edildiği yerlerde maki elemanları türce daha az; fakat yağış ve toprağın nemli olması nedeniyle, çok daha boyludurlar ve gümrah bir gelişme gösterirler. Çoğu yerlerde kocayemiş, defne ve akçakesmeler ağaç görünümündedir.

Çatalca Yarımadası'nın batısında ve Terkos Gölü çevresinde kuraklığa dayanıklı türlerin oluşturduğu doğal yapraklı ormanlar insan etkisiyle çok bozulmuş, bozuk baltalık ormanlarına ve yalancı-ma-ki (pseudo-maki) adı verilen bir formasyona dönüşmüştür. Bu formasyonun ağaç ve çalı türleri akçakesme, pembe ve beyaz çiçekli ladenler (Cistus creticus, Cistussal-. vüfolia), kermes meşesi (Quercus cocci-fera), dikenli mersin (Ruscus aculertus), demircik (Cornus sangunea), katırtırnağı (Spartinumjunceum), defne (Laurus no-bilis), katranardıcı (juniperus oxycedrus), geyikdikeni, ateşdikeni ve süpürgeçalısı-dır (Erica arborea).

Karacaköy-Danamandıra hattında, sonbaharda nemcil ormanlar Çatalca Yarımadası'nın kuzeydoğusunda Belgrad Orma-nı'nda(-0 yeniden meydana çıkar. Bu orman, bitki coğrafyası ve iklim bölgeleri sınıflandırmasına göre Cestanetum-fagetum ara zonunda yer alır. Kışın yaprağını döken çok sayıdaki ağaç ve çalı türlerinin oluşturduğu bir "yapraklı orman"dır. Bu ormanlarda en sık görülen ağaç türü sapsız meşedir (Quercuspetraea) ve tüm orman alanının yüzde 75'ini kaplar. Bu meşe türlerinden başka, menşei Balkanlar olan Macar meşesi (Quercus frainetto) ikinci sırayı teşkil eder. Dere içlerinde veya taban suyu yüksek düzlüklerde, teker teker veya küçük gruplar halinde saplı meşe (Quercus robur) bulunur. Ormanın batısında, Kurt Kemeri bölgesi sınırları içerisinde de Türk meşesi/saplı meşe (Quer-cus cerris) topluluklarına rastlanır. Ormanın içinde adacıklar halinde Doğu kayını ve Anadolu kestanesi toplulukları da vardır. Ortalama yüksekliği 135 m (en yüksek tepesi 230 m ile Kartaltepe) olduğu halde, m2'ye 1.000 mm'nin üstünde yağış almaktadır. Bu nedenle de İzmit'in Ker-pe'sinde olduğu gibi, Belgrad Ormanı'nda Doğu kayını az yüksek yerlerde de egemendir. Oysa bu tür, Karadeniz ve Marmara Bölgesi'nde deniz seviyesinden 700-800 m yükseltilerde görülür.

30-40 yıl öncesine kadar İstanbul ormanlarında kestane ağaçları, meşelerden sonra ikinci yeri işgal etmekteydi; ancak,

Cumhuriyet Gazetesi Arşivi

Pbytopbtora cambivora mantarının sebep olduğu mürekkep hastalığı, büyük ölçüde ağaçların kurumalarına neden olmuş, yaşlı kestane ağaçları bugün yok denecek kadar azalmıştır.

İstanbul il sınırlarının en güney ucu Armutlu Yarımadası üzerindedir. Samanlı Dağları'nın batı uzantılarım oluşturan Karlık Dağı'nın (921 m) kuzey yamaçlarında da nemcil ormanlar yayılış gösterir. Bu ormanlarda da Doğu kayını hâkim türdür. Bu tür, Karlık Dağı'nın kuzey yamaçlarında yaklaşık 500 m'den itibaren bir kuşak halinde uzanır. Doğu kayını ormanlarının içine dağınık olarak sapsız meşe, adi gürgen, gümüşi ıhlamur, titrek kavak, Anadolu kestanesi ve dere içlerinde de adi kızılağaç, ova akçaağacı, ova karaağacı gibi ağaç türleri katılır.

İstanbul'da yapraklı orman sınırları usulsüz müdahaleler sonunda, gerilemiş, orman alanları daralmıştır. Örneğin, Belgrad Ormanı 17. yy'ın sonlarında güneyde Beşiktaş-Levent sırtlarına kadar 13.000 hektarlık bir alan kaplamışken, 1840'larda 12.000 hektara, 1870'lerde 7.500, 1990'lar-da 5.442 hektara kadar düşmüştür. Doğal yapraklı ormanların büyük bir kısmı, İstanbul'a yakacak odun sağlamak maksa-

dıyla uzun yıllardan beri "baltalık" şeklinde işletilmektedir. Baltalıkların bir bölümü bozuk ormanlara dönüşmüştür.

İğneyapraklı çam türlerinden karaçam (Pinus nigra) ve kızılcam (Pinus brutia) ormanlarına İstanbul il sınırları içerisinde çok lokal doğal ormanlar olarak rasüanır.

Karaçam Asya yakasında, Ömeıii-Şile yolu üzerinde Ulupelit Köyü karşısında, Kale mevkiinde sırtlar üzerinde küçük bir topluluk (yaklaşık 100 hektar) oluşturmaktadır. Aynı türün, Avrupa yakasında, Çatalca Yarımadası üzerinde Çilingoz'da, Kast-ro yakınında bir küçük ormanı daha bulunmaktadır.

Kızılcam ise İstanbul adalarına "Akdenizli" damgasını vuran bir türdür. Adalarda toplam orman alanı 607,67 hektardır.

Adalarda 100-150 yıl öncesine kadar çam ormanlarının bulunmadığı; adaların tümüyle çıplak olduğu; sonradan ağaçlandırılmış olabileceği görüşünü paylaşanlar olmakla birlikte bu görüş doğru görülmemektedir. MÖ 100'ncü yılda yaşayan Efesli (Ephosos) gezgin-bilgin ve yazar Ar-temidoros, notlarında İstanbul adalarına "Pitiuso" (Çamlıada) demektedir. Yani binlerce yıl öncesinde de, buralarda çam ormanları mevcuttu.



ORMANYAN, MAGAKYA

140

141

ORTAKOY

İstanbul İli sınırları içerisinde kalan ormanlar, 7 Şubat 1951 tarihinde kurulan İstanbul Orman Başmüdürlüğü'ne (veya şimdiki adı İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü) bağlı dört Orman İşletme Müdürlüğü tarafından idare edilmekte ve işletilmektedir.

Yukarıda sözü edilen dört işletmenin yönetim ve denetimindeki ormanların günümüzde kapladığı alan ve işletme şekille-ri tabloda gösterilmiştir.

İstanbul Orman Bölge Başmüdürlüğü' ne bağlı olan Yalova Orman İşletmesi 14 Aralık 1983'te, Bursa Bölge Başmüdürlüğü'ne bağlandığı için bu tabloda yer almamıştır.

Mevcut doğal bitki örtüsü dışında, çeşitli araştırmalar için deneme alanlarının kurulması ya da ekonomik amaçlar gözetilerek yapılan ağaçlandırmalar yoluyla bozuk orman alanlarına karaçam (Pinus nig-ra), sarıçam (Pinus sylvestris), sahilçamı (Pinus pinaster), fıstıkçamı (Pinus pinea), kızılcam (Pinus brutia), duglaz göknarı (Pseudotsuga menzüesii), Toros göknarı (Cedrus libani) gibi iğneyapraklı türler getirilmiştir.

Ağaçlandırma Başmühendisliği'nden alınan bilgilere göre 1954-1994 arasında, son 40 yılda 43.400 hektarlık bozuk yapraklı orman iğneyapraklı ormanlara dönüştürülmüştür. Bunun nedeni bozuk yapraklı ormanları bir an önce "üretim ormanı" haline dönüştürebilmek, çevre halkına ve özellikle orman içinde yaşayan köylülere "ağaçlandırma yapılmıştır, girilemez" imajını verebilmektir. İğneyapraklı ağaç türleri (özellikle çam türleri) dikim yolu ile getirilmiştir. Bu ormanlar tüm yapraklı orman alanlarının yüzde 18'i kadardır.

Bugün bu ağaçlandırma alanlarında en yaşlı ağaçlar 42-44 yaşlarındadır, normal tepe kapalılığına ulaşmışlardır.

1958-1968 arasında da Halic'in dolmasını önlemek için Kâğıthane ve Alibeyköy havzaları içerisinde, erozyonu önleme çalışmaları kapsamında olarak 3.780 hektarlık bir alan üzerine fıstıkçamı (Pinus pi-ned) fidanları dikilmiştir.

1883'ten beri İstanbul kentinin batı yakasının suyunu karşılamakta olan Terkos Gölü çevresindeki ormanların, olumsuz müdahaleler sonucunda, göl ile Karadeniz arasındaki 2.500 hektarlık bölümü tahrip olmuş, bozulan orman alanları rüzgâr eroz-yunu etkisiyle kumul sahalarına dönüşmüştür. Kumul hareketini durdurmak, gölün dolmasını önlemek için bu alan ve çevresinde, 196l'den beri ağaçlandırma çalışmaları yapılmıştır. DSİ bu çalışmalardan ayrı olarak, 5 milyon adet sahilçamı ve fıstıkçamı fidanı dikmiştir.


Yüklə 8,43 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   33   34   35   36   37   38   39   40   ...   147




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin