Hldlniava V l h o n I n, I,1 V a hjhvi 3a I o I l n V 31 V h fi 11 fi



Yüklə 8,43 Mb.
səhifə54/147
tarix27.12.2018
ölçüsü8,43 Mb.
#86791
1   ...   50   51   52   53   54   55   56   57   ...   147

PALAMİZM

14. yy'ın ortalarından itibaren Bizans kilisesinin resmi dinsel öğretisi.

Gregorios Palamas (ö. 1359) tarafından formüle edilen Palamizmin temel karakteristiği, Ortodoks manastır ğeleneğindeki, tanrısal ışığa ulaşmak üzere katı bir münzevi yaşamını öğütleyen "hesihastçı" düşüncedir. (11. yy ilahiyatçısı Simeon bu akımın teorisyeni kabul edilir.) Palamizm yaklaşık çeyrek asır, Bizans ilahiyat dünyasında çatışma yaratarak 1341, 1347 ve 1351

PALAMUT BALIĞI

206"


207 PAMMAKARİSTOS MANASTIRI

tarihli Konstantinopolis konsillerinin de temel meselesi olmuştur (bak. konsiller).

Gregorios Palamas, üyeleri sarayda yüksek görevlere gelen aristokrat bir ailenin oğluydu. 1303'te babasının ölümü üzerine II. Andronikos'un (hd 1282-1328) maiyetine girdi. Aile geleneğinin aksine felsefi konularda uzmanlaştı ve 13l6'da Yunanistan'daki kutsal Athos (Aynaroz) Da-ğı'nda bir manastıra çekildi. Burada Nikeforos Sinaites'in çabalan ile yeniden canlanan tefekküre dayalı ibadet şeklini (hesi-hastçılık) uygulamaya başladı. (Bu ibadet şeklinde bir hesihastçı "Rabbim Isa, Tan-rı'nın oğlu, bana inayet eyle" sözlerini içeren duayı durmadan tekrarlarken iki dua arasında nefesini tutar ve giderek "yaratılmamış nur" ile yani ilahi ışıkla temas haline geleceğine inanırdı.) 1326'da manastır yöneticisi olan Palamas, sıklaşan Osmanlı akınları yüzünden bir süre Makedonya'ya geçtiyse de, 1331'de geri dönerek Aziz Sabas'ın cemaatine katıldı. 1336' da Kalabrialı Ortodoks keşiş Barlaam'ın şahsında, skolastik Grek ve Latin ilahiyatçılara ve rasyonalist hümanistlere karşı 25 yıl sürecek mücadelesini başlattı. 1354-1355 arasında Osmanlılara esir düşen Pala-mas'ın, Anadolu'daki esaret yıllarını ve Bursa'da Orhan Bey'in isteği üzerine bir grup Müslüman din adamı ile yaptığı tartışmaları kapsayan kitabı o dönemdeki Osmanlı-Bizans ilişkilerine ışık tutan ö-nemli bir kaynaktır.

Palamas'la polemiğe giren Kalabrialı Barlaam, 1330'da Konstantinopolis'e gelmiş, Latin ve Grek kiliselerinin birleşmesi görüşmelerinde Ortodoks görüşün sözcülüğünü yapmıştı. Parlak fakat kibirli ve kavgacı bir şahsiyet olan Barlaam'a göre ebedi ile fani olan arasında kesin bir çizgi varken, Palamas'a göre Tanrı ile insan arasında Tanrı'dan neşet edip insanda tezahür eden bir aracı varlık bulunuyordu. 1341'de Palamas karşısında yenilgiye uğrayan Barlaam italya'ya döndü ve bir süre sonra Katolik olarak italyan hümanisti Petrark'la çalmaya başladı.

Gregorios Palamas ile polemiğe giren Bizans entelektüellerinin en ileri gelenleri, tarihçi ve ansiklopedisi Gregoras Nike-foros(-»), Gregorios Akindinos, Demetri-os ve Prohoros Kidones kardeşler ile Patrik loannes Kalekas'tır. Bunlardan Akindinos (ö. 1348) Bulgar asıllı bir ilahiyatçı olup, 1341 konsilinde Palamas ve Barlaam arasındaki tartışmada önce uzlaştırıcı bir tutum takındıysa da sonradan Barlaam'ın yanında yer almış, fakat Palamas'ın karşısında yenilgiye uğrayarak mahkûm edilmişti. Dönemin ünlü kadınlarından Ei-rene Humnaina'nın ve Patrik Kalekas'ın himayesinde bulunan Akindinos, hesihastçı düşünceye yakınlık duyan VI. loannes Kantakuzenos'un(-0 (hd 1347-1354) iktidarı ele geçirmesi ile gözden düşerek 1347 konsilinde aforoz edildi ve kısa süre sonra da sürgünde öldü. Akindinos, da-*••'>. sonraki Palamizm karşıtlarının aksine, ^«npatizanı ve Grek felsefesinin et-yıp, Palamizm karşıtlığı da sa-j katı değildi.

VI. loannes Kantakuzenos ile meşru imparator V. loannes(-») (hd 1341-1391) arasındaki iç savaş sırasında Kantakuzenos tarafından iç politika malzemesi yapılan hesihastçı düşünce, ancak 1351 konsilin-den sonra resmiyet kazandı. Bu konsilde Barlaam'ın yerini alan bilgin Nikeforos Gregoras da Akindinos ile birlikte aforoz edildikten sonra, Batı kültürüne ve Roma kilisesine karşılık, tutucu Ortodoksluğun temsilcisi olan Palamizm zaferini ilan edebildi; fakat Grek teolojisi içinde tartışma konusu olmaya devam etti. 1368'de de Palamizm Bizans kilisesi tarafından tekrar onaylandı. Osmanlı döneminin ilk Ortodoks patriği olan II. Gennadios Sholari-os(->) da Palamizmin bir versiyonunu benimsemişti. Modern tarihçiler dinsel bir akım olan Palamizmin sosyal ve siyasal boyutları hakkında araştırmalar yapmaya devam etmektedirler.



Bibi. Gregoire Palamas: Defense deş saints hesychastes, (yay. haz. J. Meyendorff), 2 c., Lo-uvain, 1973; J. Meyendorff, Estadio Gregory Palamas, Londra, 1964; D. Stiernon, "Bulle-tin sur le Palamisme", Reme deş etudes byzan-tines, S. 30 (1972), s. 231-341; G. Florovsky, "Saint Gregory Palamas and the Tradition of the Fathers", Sobornost, S. 4 (1961), s. 165-176; J. S. Nadal, "La critique patristique de Palamas", Iştına, S. 19 (1974), s. 297-328; H.-G. Beck ve arkadaşları, "Humanismus und Pala-mismus", 12e Congres Internationale deş Etudes Byzantines, c. I, Belgrad, 1963, s. 321-330; A. D. Halleux, "Palamism et Tradition", Ire-nikon, c. 48, 1975, s. 479-493.

AYŞE HÜR


1960'larm

başında Haliç

kıyısındaki

bir balıkçı

tezgâhında

palamut


balıklan.

Cengiz Kahraman

arşivi

PALAMUT BALIĞI

Scombridae familyasından olup sardasar-da bilim adıyla tanınır. Genel olarak küçüğüne palamut, büyüğüne torik adı verilir.

istanbul Boğazı'nın geçici balıkların-dandır. istanbullu balıkçılar yavru halinden itibaren azami iriliğe erişinceye kadar bu balığa muhtelif isimler vermişlerdir. Büyüklüğüne ve ağırlıklarına göre aldığı isimler şöyledir: Vonoz, gaco (boyu 10 cm, ağırlığı 40 gr), çingenepalamutu (boyu 10-25 cm, ağırlığı 40-500 gr), palamut (boyu 30-35 cm, ağırlığı 550-800 gr), kestanepalamutu (boyu 40-45 cm, ağırlığı 850-1.000 gr), zindandelen (boyu 50-55 cm, ağırlığı 1.100-2.250 gr), torik (boyu 55-60 cm, ağırlığı 2.300-4.000 gr), sivri (boyu 60-65 cm, ağırlığı 4.100-5.000 gr), altıparmak (boyu 65-70 cm, ağırlığı 5.100-7.000 gr), peçuta (boyu 75 cm ve daha fazla, ağırlığı 7.100 gr ve daha fazla).

Çingenepalamutu diye adlandırılan küçük boy balıklar ağustos ortasından itibaren Boğaziçi'nde ve Karadeniz'in Boğaz girişine yakın sahalarda görülürler. Eylül ayının ikinci haftasında normal boylarına erişen palamutlar sürüler halinde istanbul Bo-ğazı'ndan geçerek Marmara'ya, oradan da Ege Denizi'ne ulaşırlar. Nisan sonlarından itibaren Karadeniz'e çıkış başlar ve haziran ortalarına kadar devam eder. Ağustos-ey-lül aylarında avlanan çingenepalamutu lezzet itibariyle istanbullular tarafından çok rağbet görür. Erbabı tarafından "deniz bıldırcını" diye adlandırılır.

Palamutun tavası, ızgarası, pilakisi, kâğıt kebabı, kiremitte fırını, papaz yahnisi, haşlaması, dolması, köftesi, lakerdası, fümesi ve pastırması (kurutması) yapılır. Toriğe gelince, kasım ayından kış ortasına kadar ızgarası ve tavası makbuldür. Sırt tarafından kesilmiş filetosundan şiş kebabı yapılır. Lakerdası ise meşhur olup birinci sınıf mezeler arasında sayılır.

Palamut ve torik avcılığı da lüfer gibi Boğaziçi'nin balık kültürünün bir parçası olmuştur. Bu nedenle İstanbullu balıkçılar tarafından gerek sandaldan, gerekse kıyıdan Boğaz'ın akıntılı sularına özgü çeşidi olta takımları bulunmuş ve değişik metotlar uygulanmıştır. Gırgır ve dip ağlarının dışında palamut ve torik avı çapari, zoka-lı yemli takımlar, seğirtme, yünlü, kaşık ve çarpma gibi olta takımlarıyla yapılmaktadır.

Balığın hareketli olduğu 1945 ve 1956' da Boğaziçi ve Marmara'da bir günde 300-400.000 çift palamut, 100.000 çift torik tutulduğu, balıkların yalı kayıkhanelerine kadar girdiği ve elle yakalandıkları bilinmektedir.

ALI PASINER

PIATİON

bak. BÜYÜK SARAY



PAIAZZO CORPI

bak. AMERİKA BiRLEŞiK DEVLETLERİ ELÇİLİĞİ BİNASI



PALEOLOGOS HANEDANI

1259-1453 arasında hüküm sürmüş Bizans hanedanı.

Hanedan üyesi imparatorlar, VIII. Miha-el(-) (hd 1259-1282), II. Andronikos (hd 1282-1328), III. Andronikos (hd 1328-1341), V. Ioannes(->) (1341-139D, IV. Andronikos (hd 1376-1379), VII. İoannes(~>) (1390), II. Manuel(-0 (1391-1425), VIII. loan-nes(-) (hd 1425-1448) ve XI. Konstantinos^) (hd 1449-1453) olup, söz konusu dönemde hanedan dışından gelerek tahtı ele geçiren tek imparator VI. loannes Kan-takuzenos'tur(->) (hd 1347-1354). Ancak o da V. loannes'in kızıyla evlenerek hanedana akraba olmuştu.

Bizans kaynaklarında Paleologos Hanedanı, kökleri eski çağlara kadar uzanan soylu bir aile olarak sunulursa da bilinen ilk Paleologos, VII. Mihael döneminde (1071-1078) Mezopotamya valisi olan Ni-keforos'tur. Onun oğlu Georgios ise I. Alek-sios Komnenos'un(->) (hd 1081-1118) başarılı bir komutanı idi. 12. yy'da da Pale-ologosların çoğunluğunu, başarılı generaller olarak görürüz. Aralarında sivil görevlere yükselmiş bir aile üyesi bilinmemektedir. Hemen hepsi zengin toprak sahipleri olanPaleologoslar, diğer soylu aileler Kom-nenoslar, Angeloslar ve Dukaslarla akraba idiler. Bunlardan, III. Aleksios Angelos' un (hd 1195-1203) kızı Eirene ile evlenen Aleksios Paleologos'a, 1200'de Konstanti-nopolis'te çıkan bir isyanı bastırdıktan sonra taht üzerinde vesayet hakkı verilmişti.

Paleologoslar devletteki bu ayrıcalıklı konumlarını 1204'te Konstantinopolis'te

kurulan Latin împaratorluğu'ndan(-») sonra da devam ettirdiler. Aleksios Paleologos'un oğlu Andronikos "megas domesti-kos" (eyalet ordularının kumandanı) unvanını taşıyordu. Onun oğlu ise, Nikaia'da (iznik) hüküm süren meşru imparator IV. loannes Laskaris'in çocuk yaşta olmasından yararlanarak VIII. Mihael adıyla 1259' da imparatorluğunu ilan etti ve Paleologos Hanedam'nı kurdu.

VIII. Mihael'in 126l'de Konstantinopo-lis'teki Latin işgaline son vererek Bizans Imparatorluğu'nu yeniden kurmasını takiben, Paleologos ailesinin üyeleri imparatorluğun dört bir yanına yayıldılar ve yüksek görevleri işgal ettiler. 1347'ye kadar kesintisiz süren Paleologos iktidarı söz konusu tarihte Kantakuzenos ailesinden "megas domestikos" loannes'in tahtı gasp etmesi ile bir süre kesintiye uğradıysa da 1354'te VI. loannes Kantakuzenos'un safdışı edilmesiyle hanedan sürdü fakat iktidar kavgası aile içinde devam etti. 1376-1379 arasında V. loannes'in oğlu Andronikos (IV), 1390'da ise Andronikos'un oğlu loannes (VII) tahtı gasp ettiler, fakat her iki sorun da bazı tavizler verilerek aile içinde halledildi.

Paleologos Hanedanı'mn Peleponnes'te hüküm süren kolu ise bağımsız davranmasına karşın hanedana sadakatini korudu. VIII. loannes'in çocuksuz olarak ölümü üzerine yerine geçen kardeşi Mora Despotu Konstantinos (XI) bu koldan geliyordu. Konstantinos'un Mora'dan gelerek tahtı ele geçirmesi, kardeşinin muhalefeti ile karşılaştığı için yaklaşık iki ay imparatorluk sahipsiz kalmıştı. Konstantinos'un 1453'te Konstantinopolis'i kuşatan Osmanlılara karşı savaşırken ölmesiyle Paleologos Hanedanı'mn iktidarı sona erdi, fakat ailenin çeşitli üyeleri 1460'ta II. Mehmed'in (Fatih) Yunanistan'ı fethetmesine dek bu topraklarda hüküm sürmeye devam ettiler. Son Mora Despotu Thomas'ın kızı Zoe (Sofla) Paleologina 1472'de Rus Prensi III. İvan ile evlenmiş, oğlu Manuel ise istanbul'a yerleşerek Müslümanlığı kabul etmişti.

Paleologos Hanedanı dönemi, VIII. Mihael'in başlattığı geçici bir canlanma döneminden sonra imparatorluğun giderek zayıfladığı, küçük feodal beylikler halinde parçalandığı ve nihayet Osmanlılar karşısında yok olduğu dönemdir. Bizans toprak düzeninin temelini oluşturan "pronoia" (büyük çiftlikler) sistemi yozlaşarak, yerine paroikoi sistemi (yarı özgür köylülüğe dayalı bir sistem) geçmeye başladı. Buna bağlı olarak vergilerin düzenli toplanması güçleşti ve Bizans sikkesi hiper-piron, Batılı paralar karşısında değer kaybetmeye devam etti, devlet hazinesi ve dolayısıyla ordu zayıflamaya başladı. Bu dönemde, devlet ve imparator gücünü sürekli kaybederken buna karşılık kilise kurumu iktidarını pekiştiriyordu.

Paleologoslar döneminde Bizans ordusu büyük ölçüde yabancı paralı askerlerden (Alanlar, Sırplar, Bulgarlar, Katalanlar, Türkler, italyanlar ve Almanlar), donanması da Venedikliler(-») ve Cenevizlilerden(->) oluşuyordu. Aynı zamanda italyan şehir

devletlerinin Konstantinopolis'teki ticari ayrıcalıkları ve etkinlikleri giderek arttı ve neredeyse devlet içinde devlet haline geldiler (bak. Latinler).

13. yy'ın ortalarından itibaren Anadolu'yu tehdit eden Moğol ve Türk akınları, Balkanlar'da Bulgarlar ve Sırpların ilerlemesi, başkentin çevresindeki dirliklerin de zayıflaması ile doğrudan Konstantinopolis'i tehdit eder hale gelmişti. Artan Osmanlı tehlikesine karşı sürekli Batı ile ittifak yapmaya çalışan Paleologoslar, kiliselerin bir-leşmesi(->) politikalarını desteklerken, Batılı prens ve prenseslerle yaptıkları evlilikler aracılığı ile askeri yardım sağlamaya çalıştılar. II. Andronikos önce Macar Prensesi Anna, sonra da Montferratlı Yolanda ile, III. Andronikos önce Braunsch-weig'li Adelheid sonra da Savoylu Anna ile, II. Andronikos'un oğlu Teodoros Mont-ferraüı Argentina Spinola ile bu amaçlarla evlendiler. Paleologos Hanedam'ndan pek çok üye ayrıca Sırp, Bulgar, Ermeni, Nor-man, Trebizondlu (Trabzon) ve Epiroslu (Yunanistan'da) soylularla da evlenmişler, fakat tüm bu girişimler Bizans Imparatorluğu'nu ayakta tutmaya yetmemiştir.

Askeri, siyasal ve ekonomik başarısızlıklara karşılık, Paleologoslar dönemi kültürel ve bilimsel açıdan zengin bir dönemdir. Konstantinopolis Akademisi'nde sonradan Rönesans hareketini de etkileyecek çok sayıda felsefeci, tarihçi, yazar, şair ve bilim adamı yetişmiştir. Tarihçiler Georgios Pahimeres(->), Gregoras Nikeforos(->), Laonikos Halkokondiles(-»), Mihael Du-kas(->), Georgios Sfrantzes(-0, Mihael Kri-tobulos(-»), Demetrios ve Prohoros Kidones, Aleksios Makrembolites ve Pseudo-Kodinos, bilim adamları Teodoros Metohi-tes(->), Gregorios Akropolites, Nikeforos Blemmides ve Georgios Kiprios; felsefeciler Gemistos Plethon ve Nikeforos Hum-nos; filolog Tomas Magistros; şairler Manuel Holobolos ve Manuel Files; ilahiyatçılar Gregorios Sinaites, Gregorios Palamas, Gregorios Akindinos, loannes ve Markos Eugenikos ve loannes Bessarion; hukukçular Konstantinos Harmenopulos ve Mat-teos Blastares bu canlı ve verimli kültür yaşamına işaret etmektedirler.

Bibi. J. C. Cheynet-J. F. Vanier, Etudesproso-pographiques, Paris, 1986, s. 123-187; A. Th. Papadopulos, Versuch einer Genealogie der Palaiologen, 1259-1453, Amsterdam, 1962; D. M. Nicol, The Last Centuries of Byzantium, 1261-1453, (2. bas.), Cambridge, 1993; Ostro-gorsky, Bizans, 433-527; Ş. Baştav, Bizans imparatorluğu Tarihi, Son Devir, 1261-1461, Ankara, 1989; A. E. Laiou-Thomadakis, Pea-sant Society in the Late Byzantine Empire, Princeton, 1977; The Tuıilight of Byzantium, (yay. haz. S. Curcic-V. Mouriki), Princeton, 1991; Art et Societe â Byzance sous leş Paleolo-gues, Venedik, 1971; I. Sevcenko, Society and Intellectual Life in Late Byzantium, Londra, 1981; ay, The Palaelogan Senaissance, Rena-issance Before the Renaissance, (yay. haz. W. Treadgold), Stanford, 1984, s. 194-223.

AYŞE HÜR


PAMMAKAJRlSTOS MANASTIRI KİLİSESİ

bak. FETHİYE CAMii



PAMUKCİYAN, KEVORK

208

209 PANAYİA BLAHERNAİ KİLİSESİ

PAMUKCİYAN, KEVORK :

(23 Şubat 1923, İstanbuD-Brmeni asıllı araştırmacı.

Kuzguncuk'ta doğdu. Kayserili manifaturacı Mikayel Pamukciyan (1873-1970) ile Kayseri Sancağı Meclis-i idare Azası Hacı Mardiros Lusararyan Efendi'nin (1860-1915) kızı Nazeli-Hacı Gül'ün (1892-1981) oğludur. İlköğrenimini Üsküdar-İcadiye' deki Nersesyan-Yermonyan Ermeni İlko-kulu'nda tamamladı. Saint Joseph Fransız Lisesi'nin 10. sınıfına kadar devam etti.

2 Temmuz 1943'te Ermenice Nor Lur (Yeni Haber) gazetesinde amatör olarak yazı hayatına atıldı. 1944-1950 arasında bir süre karakalem portre ressamlığı ile uğraştı. 1949'dan itibaren yurtdışındaki Ermeni basınında da yazıları yayımlanmaya başlayan Paınukciyan'ın doğrudan doğruya istanbul'u konu edinen çalışmaları, R. E. Ko-çu'nun İstanbulAnsiklopedisi'nin birinci ve ikinci yayımlarında yer aldı. İstanbul Erme-nileriyle ilgili bu maddeler onun sonraki yıllarda yapacağı araştırmalar için bir ön hazırlık, bir birikim niteliği taşır.

1953'te Kültürel Araştırmaları Teşvik Ce-miyeti'nin kurucularından biri oldu. 1953-1967 arasında Dabkoviç Vapur Acenteli-ği'nin muhasebe bölümünde çalışan Pamukciyan 1956'dan itibaren Türkçe popüler tarih dergilerinde yazılar yayımladı. 1967'de Ermeni Patrikhanesi'nde çalışmaya başladı; arşiv yöneticisi (1968), genel sekreter (1977-1982) olarak görev yaptı. Patrikhane tarafından çıkarılan Şoğagat (Işın Düşmesi) dergisi ve yıllıklarının yayımını yönetti (1968-1978). 1982'den beri Ermeni Patrikhanesi'nin fahri kültür danışmanıdır. 1976'da istanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Tarihi ve Restorasyon Enstitüsü ve 1983'te Hollanda'nın Leiden şehrindeki Association Internationale deş Etu-des Armeniennes (Uluslararası Ermeni Araştırmaları Kurumu) üyesi oldu.

Çalışmalarını büyük ölçüde Ermeni kaynaklarına dayandıran ve tarih, epigrafi, biyografi, edebi metin neşri konularında yoğunlaştıran Pamukciyan, 50 kadar Ermenice ve Türkçe esere, bir o kadar yayın organına, 6 ansiklopediye araştırma alanlarıyla ilgili katkılarda bulundu; maddeler, makaleler, açıklama notları, ekler hazırladı. Bunlardan Ermenice yazdığı "Eğinli Eski Ermeni Aileler ve Şahıslar", başlıklı makalesi Toros Azadyan'ın Eğin (İst., 1956) adlı eserinde (s. 58-140); "Cumhuriyetin Elli Yıllık Döneminde İstanbul'da Basılan Ermenice ve Ermeni Harfli Türkçe Kitaplar Bibliyografyası", Şoğagat yıllığının 1976-1978 sayısında (s. 3-99) yayımlandı.

Son yıllarda Eremya Çelebi Kömürci-yan'la(-0 ilgili biri Türkçe, diğeri Ermenice iki çalışma ortaya koydu. Hrand Der Andreasyan'ın (1892-1978) Türkçeye çevirip yayımladığı istanbul Tarihi'nin (1952) ikinci basımım "önsöz", "Kömürciyan Ailesi Şeceresi" gibi çeşitli biyografi ve bibliyografya ek, not ve düzeltmeleriyle baskıya hazırlaması eserin zenginleşmesini sağlamıştır (1988). istanbul'un 1660 Yangım Tarihi (İst, 1989-1991) adlı Ermeni-



Kevork Pamukciyan

M. Sabri Koz arşivi

ce eseri baskıya hazırlarken de geniş ekler yapmış ve Kömürciyan'ın İstanbul'a ilişkin bu çalışmasını zenginleştirerek yayımlamıştır.

Pamukciyan'ın İstanbul Ermeni patrik-leriyle ilgili iki Ermenice biyografi çalışması yayımlanmıştır: Patrik Hagop Nalyan. 1706-1764(İst, 1981-1983) ve PatrikHo-vannesGolod. 1678-1741 (ist, 1984-1985).

Pamukciyan Ermeni asıllı olup Türkçe şiirler söyleyen ve "âşık" kelimesinin Ermenice söylenişiyle "aşuğ" olarak anılan şairlerle ilgili çalışmalar da yapmıştır. Özellikle aşuğlar tarafından söylenmiş çok sayıda destan yayımlamış ve bunların konu edindiği çoğu istanbul'la ilgili tarihsel olaylar hakkında açıklamalarda bulunmuştur. Pamukciyan'ın âşık edebiyatı araştırmalarına yaptığı katkılardan biri de Folklor ve Etnografya Araştırmaları adlı yıllığın 1984 ve 1985 sayılarında iki bölüm halinde yayımlanan "Ermeni Harfli Türkçe Elyazması Eski Bir Cönk" başlıklı yazısıdır. Yazıda cönkte bulunan Türk ve Ermeni âşıklara ait bütün örnekler olduğu gibi yayımlanmış, ayrıca âşıklar hakkında kısa bilgiler de verilmiştir.

Pamukciyan'ın yayımlanmamış çalışmaları da vardır. Bunlardan biri Üsküdar, Edirnekapı ve Balıklı Ermeni mezarlıklarından derlediği 2.000 kadar kitabe metninden oluşmakta ve İstanbul Ermenileriyle ilgili zengin bilgiler ihtiva etmektedir. Yaklaşık 3.500 tanınmış Ermeniye ait biyografiden oluşan henüz tamamlanmamış bir çalışması da vardır.

M. SABRİ KOZ



PANAYİA BAIİNU KİLİSESİ

Fatih Ilçesi'nde Balatkapı'da, Mahkemeal-tı Caddesi üzerinde Ayvansaray yönündedir. Yüksek duvarlar ve konutlarla çevrili bir avlunun kuzeydoğusunda yer alan kilise, kuzeybatı köşesinde avlu duvarına birleştirilmiş, bu mekân Ayios Menas Ayazması olarak düzenlenmiştir.

Kilise, 1583'te Tryphon, l604'te Patera-kis ve l669'da Thomas Smith listelerinde

yer almış, 17. yy'm ikinci yarısında Du Cange tarafından hazırlanan listede "The-otokos Baigle" adıyla belirtilmiştir. 18. yy'in sonunda S. Hovannesyan, kiliseyi Rumların "Balinos" olarak adlandırdığını açıklar ve "Aya Panaia" adıyla kaydeder. En eski kitabesi 1833 tarihli olan kilise, ikinci kitabesine göre Patrik IV. Germanos zamanında Haziran 1843'te temelden inşa edilmiştir. 1877 ve 1912'ye ait kitabeleri de bulunan kilise, Patrik L Bartholomeos döneminde, 1992'de restore edilmiştir.



Mimari: Kilise, doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen planlıdır. Doğuda eksende yarım yuvarlak apsis dışa çıkıntı yapar. İki yüzlü kırma çatı ile örtülü yapıda, apsisin örtüsü yarım konik çatıdır. Dıştan sıvalı olan yapı, kaba yönü taş ile inşa edilmiş, cephelerde yer yer devşirme malzeme kullanılmıştır. Yapıyı saçak altında, üstü sıvalı bir içbükey silme dolanır.

Kilise, bazilikal plan tipindedir. Üç nef-li naos, doğusunda orta nef hizasında içte yarım yuvarlak apsis ile sınırlanır. Na-osun batısındaki narteks, kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlıdır. Na-osta nef ayrımı, beşer taşıyıcının bulunduğu sıralar ile sağlanmıştır. Yan nefler orta neften bir basamak yüksektir. Doğuda, ilk taşıyıcılar ile duvar arasındaki hizada belirlenen bema, yan neflerden bir, orta neften iki basamak yüksektir. Batıda narteks üzerinde yer alan galeri, kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlı ve nefler hizasında yarım daire biçiminde çıkıntılıdır. Galeriye çıkış naosun kuzeybatı köşesinde bulunan merdiven ile sağlanmıştır.

Nefleri sınırlayan ahşap taşıyıcılar ar-şitravla bağlanır. Ahşap postamentler üzerindeki taşıyıcılar, sekizgen gövdeli ve stilize edilmiş Dor tipi başlıklıdır. Kilisenin ahşap örtü sisteminde orta nef basık tonoz, yan nefler ve narteks düz tavan ile örtülüdür. Apsisin örtüsü içte yarım kubbedir.

Kilisede naosa açılan tek giriş, batıda nartekste eksende bulunan basık kemerli dikdörtgen açıklıktır. Kuzey ve güneyde yer alan karşılıklı beşer pencere, eş boyutlu ve yuvarlak kemerlidir. Doğu ve batıda üstte, orta nef hizasında karşılıklı üç pencere, batıda yan nefler hizasında birer pencere vardır. Doğuda apsiste eksende bir yuvarlak kemerli pencere ve batıda naos girişine yanlarda simetrik birer basık kemerli pencere bulunur. Yan nefle-rin doğusunda, apsise simetrik birer niş ile

Ayvansaray'daki Panayia Balinu Kilisesi'nin içinden bir görünüm. Zafer Karaca

bunların yanında kuzeyde üç, güneyde bir küçük niş yer alır. Bemanın kuzeyinde de bir niş vardır.

Kilisenin naosunda, doğuda üç nefi kapsayan ahşap ikonostasis, kuzeydeki sıranın doğudan ikinci taşıyıcısına oturan ahşap ambon, güneydeki sıranın doğudan ikinci taşıyıcısı önünde yer alan ahşap despot koltuğu, oyma ve kabatma tekniğinde bitkisel ve geometrik motiflerle bezelidir.

Bibi. Inciciyan, istanbul; Z. Karaca, istanbul'da Osmanlı Dönemi Rum Kiliseleri, ist., 1994; P. Kerameus, "Naoi tes Konstantinoupo-leos kata to 1583 kai 1604", Ho en Konstan-tinoupolei Hellenikos Phüologikos Syllogos, XXVIII (1904), s. 118-145; Schneider, Byzanz. ZAFER KARACA

PANAYİA BELGRADU KİLİSESİ

Fatih Ilçesi'nde, Belgradkapı'da, Hacı Ham-za Mektebi Sokağı üzerindedir. Kilisenin ortasında bulunduğu yüksek duvarlarla çevrili avlunun güneyinde, kilise ile aynı adı taşıyan ayazma yer alır.

Belgrad'ın Osmanlı topraklarına katılmasından sonra, 1521'de bölgeden getirilen Hıristiyanların yerleştirildiği ve bu nedenle günümüzde de "Belgradkapı" olarak anılan semtte bulunan kilise, 1523'te inşa edilmiştir. Hıristiyan göçmenlerin Belg-rad'dan gelirken beraberlerinde getirdikleri Azize Paraskevi'nin rölikleri ve ikonasının burada saklanması nedeniyle kilise, inşa edildiği yıllarda Ayia Paraskevi'ye ithaf olunmuştur. Röliklerin, 1539'da Patrik I. Yeremios tarafından satın alınarak, o dönemde patrikhane olarak kullanılan Pam-makaristos Manastırı'na taşınmasının ardından, kilise Meryem'in doğumuna ithaf edilmiştir.

Kilise, 1583'te Tryphon, l604'te Pate-rakis ve 1669'da Thomas Smith listelerinde yer almış, 17. yy'ın ikinci yarısında Du Cange tarafından hazırlanan listede "The-otokos Coubule" adıyla belirtilmiştir. 18. yy'ın sonunda S. Hovannesyan tarafından "Belgrad Mahallesi" denilen yerde "Aya Panaia" olarak tanımlanan kilisenin kitabesi 1837 tarihlidir.



Mimari: Kilise doğu-batı doğrultusunda, dikdörtgen planlıdır. Doğuda eksende yarım yuvarlak apsis dışa çıkıntı yapar. İki yüzlü kırma çatı ile örtülü yapıda apsisin örtüsü yarım konik çatıdır. Yapı zeminden itibaren kaba yönü taş, üstte ve köşelerde düzgün kesme taş ile inşa edilmiştir. Cephelerde yer yer devşirme malzeme görülür. Yapıyı, saçak altında bir sıra içbükey silme ile zemin hizasında taştan bir düz silme dolanır.

Bazilikal plan tipindeki kilisenin naosu üç neflidir. Naos, doğusunda orta nef hizasında derin ve yarım yuvarlak apsis, batısında kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlı narteks ile sınırlanır. Naosta nef . ayrımı dörder sütunlu sıralar ile sağlanmıştır. Doğuda ilk sütunlar hizasında belirlenen bema, yan neflerden bir, orta neften iki basamak yüksektir. Batıda narteks üzerinde yer alan galeri, kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlıdır. Galeriye



Yüklə 8,43 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   50   51   52   53   54   55   56   57   ...   147




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin