8.4. Hakkın Kötüye Kullanılması
Bir menfaatin hak haline gelmesi için hukuk düzeninin bu menfaati korumaya değer
bulması icap eder. Hukuk düzeni, bir menfaati ancak toplumsal veya iktisadi bir amacı
gerçekleştiriyorsa hak olarak kabul eder. Bununla birlikte hak amacından saptırılarak
kullanılamaz. Bir hakkın kötüye kullanılıp kullanılmadığı şu ölçütler kullanılarak belirlenir
(Bilgili/Demirkapı 2017: 158-159):
-Önce bir hakkın bulunduğu tespit edilir.
-Hakkın amaca uygun kullanılıp kullanılmadığı araştırılır.
-Hakkın kullanılmasıyla başkasına zarar görmesi olasılığı ortaya çıkar. Zarar,
başkalarının hukuken korunan maddi ve manevi menfaatlerinin ihlal edilmesidir.
Hakkın hak sahibine yarar sağlamaksızın, yalnızca başkasına zarar vermek için
kullanılması veya hak sahibinin bir yararı olmalı olsa da bu yararla meydana gelen zarar
arasında aşırı bir ölçüsüzlük bulunması durumlarında hakkın kötüye kullanıldığı kabul edilir.
Hak sahibinin daha önceki davranışlarıyla oluşturduğu güvene aykırı davranışta
bulunması durumunda da hakkın kötüye kullanıldığı kabul edilir. Hakkın kötüye kullanılması
yasağı emredici bir hukuk kuralı olduğundan yargıç tarafından kendiliğinden dikkate
alınmalıdır. Yargıç, davada önüne gelen olaylardan hakkın kötüye kullanıldığını anlıyorsa karşı
taraf bu iddiada bulunmasa bile bunu kendiliğinden dikkate almalıdır. Diğer bir anlatımla
hakkın kötüye kullanıldığı iddiası defi değil itirazdır. Hakkın kötüye kullanılması durumunda
zarar gören:
-Hakkın kötüye kullanılmasını durdurma,
183
-Hakkın kötüye kullanılmasını önleme,
-Hakkın kötüye kullanılmasından doğan zararın giderilmesi için tazminat davası,
-Tespit davası, açabilir.
Yine Türk Medeni Kanunu, herkesin haklarını kullanırken veya borçlarını yerine
getirirken dürüstlük kuralına uygun davranmasını istemiştir (m. 2/1). Ve bunun yaptırımını şu
şekilde düzenlemiştir: “Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.”
(TMK, m. 2/2).
|