136
Ev Başkanlığı
Türk Medeni Kanununa göre, kan veya sıhri (evlilik yoluyla oluşan akrabalık) hısım
olarak veya hizmetçi, çırak ve işçide olduğu gibi bir sözleşmeye dayanarak birlikte yaşayanların
hepsi üzerinde ev başkanına bir yetki tanımış olan ev başkanlığı hakkı, mutlak aile hakları
içinde yer alır. Bu hak, ev başkanına aynı zamanda başkanlığı altındaki küçük, akıl hastası veya
akıl zayıflığı olanlar hakkında gereken önlemleri özellikle zarar verici olaylara engel olma
yükümlülüğü getirmektedir. Aksi takdirde bu kişilerin üçüncü kişilere verdikleri zararlardan,
engellenemeyeceğini ispat etmedikçe, bizzat kendisi sorumlu olur (TMK, m. 367, 369).
Bu Haklar, Hak Sahibinin Kendi Kişiliği Üzerindeki Haklar Ve Başka Kişiler
Üzerindeki Haklar Olarak İkiye Ayrılır
Hak Sahibinin Kendi Kişiliği Üzerindeki Hakları
İnsanın kendi maddi ve manevi varlığı üzerindeki haklarına kişilik hakkı denir
(Akıntürk 2015: 35). Kişilik hakları anayasayla güvence altına alınmış mutlak haklardır.
Kişinin vücut bütünlüğü, şeref ve haysiyeti gibi haklar bunlara örnektir. Bu haklar dışarıdan
gelecek saldırılara karşı korunduğu gibi bizzat kişinin kendi davranışlarına karşı da
korunmuştur. İnsan kişilik hakkından kısmen de olsa vazgeçemez, kimse özgürlüğünü
devredemez. Örneğin kişinin kendisini köle yapma hakkı yoktur.
Başka Kişiler Üzerindeki Mutlak Haklar
Kişilerin benzerleri üzerinde kimi mutlak haklara sahip olması kölelik döneminden
kalma alışkanlıklarının sonucudur. Kölelik dönemlerinde köle mal olarak kabul ediliyor, ona
sahip olan kişi köle üzerinde mutlak hakka sahip sayılıyordu. Kişilerin başkaları üzerinde
mutlak haklara sahip olması günümüzde çok istisnai durumlarda söz konusudur. Çünkü
günümüzdeki anlayışa göre insan hakkın konusu değil sahibidir. Bununla birlikte hukuk düzeni
kimi nedenlerden dolayı korunma ihtiyacı olan kimseler üzerinde başkalarına birtakım mutlak
haklar tanımaktadır. Örnek olarak ana babanın reşit olmayan çocukları üzerindeki velayet hakkı
ve vasinin vesayetten doğan hakları gösterilebilir (Can/Güner 2009: 154; Akıntürk 2015: 35-
36).
Dostları ilə paylaş: