Copyright 1999 & 2000
Ülkemiz denizleri, su kirliliği, kimyasal atıklar, değerlendirmeler, insanlar, kaygılar, analizler ve:
Hüseyin Avni Sözen Anadolu Lisesi * X/A sınıfı
KİMYA dersi yıllık ödev çalışması
Hazırlayanlar: Hüseyin Burçak Cüneray X/A - 449 Kaynaklar, Gazete Yazıları, Araştırmalar, Baskı X/A - 567 Baskı Kompozüsyonu, Derleme, Yargı, Denemeler, Araştırma
Çalışma Tarihleri: 12.03.2000 tarihinden başlayarak çeşitli sebeplerden dolayı kesintilere uğramış ve 26.05.2000 tarihinde nihayete ulaşmıştır... Ders Öğretmeni: Meral Ekimci Katkılarından Dolayı Özel Teşekkür:
İSKİ DENİZTEMİZ / TURMEPA TELEMARKET LTD. ŞTİ. TÜV www.YAHOO.com GÜRDAL KANAT RAHMİ KOÇ ve Kedi Gözlü Çocuk
İzlenim düşüncesiyle karaladıklarım............................................................................. SULAR ÜZERİNDE BİR HAKİKAT KÖPRÜSÜ
Denizler üzerinde ağlayarak kıvrılan bir kırlangıca ne kadar sahiptir deniz? Kaç gecelik ömrü var diye kıvranırken insan dünyanın, bu dünya denen üçüncü sınıf şehrin aslında kaygısızlara ait bir kuyu olduğunu görmemek için kör olmak gerekmektedir. Bir kereye mahsus da olsa düşünmek, en azından akıllara durgunluk veren sorulara sarhoş ve kabadayı ağzıyla yanıt vermemek ve şişenin dibindeki balıkların bile -adına büyük bir gafletle insan denen- hayvanın yaşam eksenine paralel yönlü olduğunu görmek bir aptallık demek değildir elbette... Aslında bu yargıları düşünmemek ve ona ilgisiz kalmak ahmaklığın birinci tekil şahsa çekimidir.
Yurdumuz ve dünya sularının kirliliği üzerine bir araştırmanın çok sıkıcı ve vakit kaybı olacağı önyargısıyla başlanan bir işten bu kadar çok keyif alarak, gerçekten kendi hatalarımızı da görerek bahsetmemiz sanıyorum bizim bu ödevi son derece yararlı gördüğümüz ve bunu angarya klasmanının dışında, eğlenceli bir görev olarak kabullendiğimizi göstermektedir. Bizim için bir dönemeçten farksız olan dünyanın aslında ne kadar da değerli olduğunu, içtiğimiz suyun değerini, yaşadığımız sağlıksız koşulları ve her gün en az iki sefer üzerinden seyrüsefer ettiğimiz denizin ne denli önemli olduğunu kavradık sonunda! Ancak bunu insanlara da yansıtmak bir fikirden öte (yalnızca kirlilik için değil, insan olmak için) bir felsefedir gerçekte... Ve böylesine bir felsefenin gerektirdikleri; dengeli, olgun, akıllı ve yaptığı herşeyden ders çıkaran insan portresiyse bunu sağlamak hiç de kolay değildir. Çünkü saydığımız vasıfları üzerinde bulunduran insan tipi yalnızca azizlerdir... bir de -akıllı- deliler...
Bir gün gelip de insanların içecek bir yudum su dahi bulamayacağına kesin gözüyle bakmaktadır uzmanlar. Ancak araştırdıklarımız sonucu gördüğümüz şey insanların olaya çok duyarsız olduğudur. Keza insanlar denizlerin hiç bitmeyeceği ve hiç olmazsa o suyun arıtılabileceği (deniz suyunun arıtılabildiğinden dahi bihaber insanlar bunlar) şeklinde bir ortaçağ düşüncesiyle yaşamaya devam etmektedirler. Bu gördüğümüz manzara karşısında kendimiz için değil ama yedi kuşak sonramız için çok endişelendik... Belkiyi düşündük... Peki siz hiç düşündünüz mü belkiyi... Belki boğazımıza en çok yakışan içki kendi kanımız... Belki ben çok hüzünbazım ve en ufak bir şeyde kolayca hüzne açık bir avuntu haline dönebiliyorum... Araştırdık bir çok şeyi... ve gördük ki yaşadığımız bu yer boğazımızdan geçen suların üzerine inşa etilmiş bir sırat köprüsünden farklı değil. Üçüncü tekil şahısların gayretleriyle değişmesi imkansız bir sorun. Daha çok binler ve onbinlerce çoğul şahıslara ihtiyaç duymaktayız!
Yirmibirinci yüzyılın en büyük meydan savaşına hoşgeldiniz dostlarım... İyi ki geldiniz, çünkü gelmeseydiniz kolunuzdan tutup serin suların pislik dolu dünyasına atılacaktınız! 2050 yılında Afganistan ile Rusya su savaşı yaptığında biz dünyada olamayacağız... belki çocuklarımızın çocukları görecek ancak. 2075’te Suudi Arabistan’da susuzluktan ölen insanlar varolduğunda büyük müttefik Birleşik Devletler kılını bile kıpırdatmayacak emin olun. 2100’de Avrupa birleşik devletleri -emin olun Türkiye daha içlerinde olamayacak- deniz suyunu içme suyu haline getirirken çeşitli yerlerde büyük kara parçaları ortaya çıkacak! Bunlar ne mi? İşte kıyamet günü diye debelenip durduğumuz fikrin üzerine düşen atom bombası... Ve kaynağı ŞEYTAN falan olmayacak! Kaynağı insanın ta kendisi, dünyanın sonunu getirecek bir sahtiyan zehri... Emin olun önlemler alınmazsa bu bir kara düşten daha öteye gidecek! Emin olun Dünya; hayatın 1 milyon yıl önce durduğu Mars gibi olacak: Koca ve ıssız bir çöl. Geç kalmış sayılmayız hiçbir şey için... Geç kalmak ne size yakışır, ne de bize... Mavi gezegenin kararmaması için zamanımız hâlâ var dostlar... Ama öyle görünüyor ki önlemlerin alınması; devenin hendek üzerinden uçmasından çok daha zor!
Mehmet Ulaş Oral 25 Mayıs 2000 / Aşiyan, İstanbul
Sular Üzerinde bir Hakikat Köprüsü Sayfa 6 Su kavramı ve Su kirliliği
Su; insan doğasındaki en temel unsurlardan bir tanesidir. Her gün çeşitli şekillerde, doğrudan ve yenilen besinlerle birlikte iklim ve sıcaklığa göre 2 ila 3 litre arasında insan vücuduna su alınır. Ayrıca su, insanın kişisel temizlik ihtiyaçlarını karşılaması açısından da önemlidir. Bundan başka; tarım, sanayi ve diğer alanlarda bol miktarda kullanılır. Suyun yeryüzündeki esas kaynağı yağmur ve diğer şekillerdeki yağışlardır. Bu yağışlar yeryüzüne vardığında ya nehirlere, göllere veya denize ulaşır yahut bir kısmı sızıntı sureti ile yeraltına geçer. İnsanın su ihtiyacını temin ettiği en önemli kaynaklar akarsu ile tabii ve sunî göllerdir. Bunun dışında açılan kuyu ve yollarla yer altı suları da yeryüzüne çıkarılır. Tabiatta bulunduğu şekliyle insana yararlı ve gerekli olan su, eğer insanın doğrudan veya dolaylı faaliyeti sonucu yapısını ve sahip olduğu şartları kaybederek insan sağlığına, hayvanlara, bitkilere; kısacası canlıların doğasına taciz eden bir hâl alırsa bu hâl “su kirliliği” olarak tanım görür. Kirlenmiş suyun tarım ve sanayide de kullanılması zararlı sonuçlar doğurabilir.
Su kirlenmesi insanları doğrudan veya dolaylı olarak etkiler. Dolaylı etkilenmenin en önemlisi, suda yaşayan canlıların yaşamını tehlikeye sokması veya tamamen yok etmesi sonucu insanın etkilenmesidir. Su kirlenmesinde en önemli etkenler, yetersiz ve bozuk kanalizasyon sistemi ile sanayi kuruluşlarıdır. Fakat günümüzde bilinçsizce kullanılan gübre ve haşarat öldürücü tarım ilaçları da su kirlenmesinde tarımın payının giderek önemli ölçüde artmasına sebebiyet vermiştir.
Türkiye’de su kirliliğine yol açan amillerin başında ev artıkları, sanayi atıkları ve tarımda kullanılan gübre ve ilaçlar gelmektedir. Ev artıklarının su kirliliğindeki etkisi bilhassa nüfusları fazla olan büyük şehirlerde yaygınlık kazanmakta ve su kirliliği nüfusun ve deterjan vb. mamullerin kullanımının artışı ile daha da önemli seviyelere ulaşmaktadır. Sanayi kuruluşlarının su kirlenmesi pastasındaki hissesi, kuruluşların çeşitliliğine, birikimine bağlı olarak tehlikeli durum almaktadır. Tarımın su kirlenmesindeki önemi bilhassa yakın yıllarda artan nüfus ihtiyacını karşılamak için birim alandan fazla ürün alabilmek için kullanımı aran sunî gübre ve haşare öldürücülerinden dolayıdır.
Türkiye’de su kirliliği; kirlenmenin meydana geldiği ortama göre üç gruba ayrılabilir:
A-) Deniz kıyılarındaki su kirliliği
B-) Göllerdeki su kirliliği
C-) Akarsulardaki su kirliliği
Bu çeşitli ortamlardaki kirlilik, yukarıda işaret ettiğimiz kirliliğe sebebiyet veren amillerin durumuna göre değişir. Yani bir ortamda ev artıkları veya sanayi artıkları en büyük amiller iken diğer ortamda başka bir amil önem kazanabilmektedir. Bazı ortamlarda ise bütün amillerin etkisi olmaktadır. Örneğin Haliç’in kirlenmesindeki en önemli etkenler ev artıkları ve sanayi kuruluşları olmasına karşılık;
Sular Üzerinde bir Hakikat Köprüsü Sayfa 7
Sapanca gölü ve bilhassa Ankara çayının kirlenmesinde en önemli etkenler ev artıklarıdır.
Evlerde yakın zamanlarda kullanımı geniş ölçüde artan ve her geçen gün yapılan çeşitli reklâmlarla yaygınlık kazanması teşvik edilen deterjan vb. mamullerden dolayı, ev artıklarının da su kirlenmesindeki payı giderek artmaktadır. Bugün İstanbul’da sadece bir fabrikada günlük deterjan üretiminin 30 ton olduğu dikkate alınır ise, çok yakın bir gelecekte bazı bölgelerde su kirliliğinin ne derece ciddi meselelere yol açabileceği kolaylıkla ortaya çıkabilir.
Dostları ilə paylaş: |