AKDENİZDE KİRLİLİĞİN DURUMU -
Akdeniz'in yenilenmesi "yaklaşık 90 yıl"
-
Kullanılmış suların arıtılması "27 yıl"
Batıda Atlas Okyanusundan doğuda Asya'ya kadar uzanan ve Avrupa'yı Afrika’dan ayıran kıtalararası deniz. Dünyanın en büyük iç denizi, toplam alanı Karadeniz dışında 2.512.300 km2'dir. Derin ve karalar arasında uzunlamasına sıkışmış bir çöküntüyü kaplayan Akdeniz batıda dar ve sıkı bir boğaz olan Cebelitarık’la Atlas Okyanusuna, güneydoğuda Süveyş kanalı ile Kızıldeniz’e, kuzeydoğuda Çanakkale Boğazı ile Marmara denizine bağlanır. Akdeniz'in en büyük adaları Sicilya, Sardinya, Kıbrıs, Korsika, Girit, Mallorca ve Rodos'tur. En derin yeri Yunanistan'ın güneyinde İyon havzasında, deniz yüzeyinde 5.121 m aşağıdadır.
Hidrografi ;
Akdeniz'in hidrografik koşullarına üç su kütlesi hakimdir.
-
Yüzey katmanı,
-
Orta katman,
-
Dibe kadar inen derin katman.
Yüzey katmanının kalınlığı suyun sıcaklığına bağlı olarak 75m ile 300 m arasında değişir. Doğu Akdeniz'in ılık ve tuzlu sularının katıldığı orta katman 300-600 m derinlikte bulunur. Derin katman ise orta katmanla dip katman arasındaki bölgeyi kaplar. Suyu genellikle türdeş olan derin katmanda sıcaklık 13 derece dolayındadır. 900-2500m derinlik arasında sıcaklık yaklaşık 0,2 derece artar.
Akdeniz buharlaşma sonucu yitirdiği suyun ancak üçte birini akarsularla yeniler. Dolayısıyla, Atlas okyanusunda Akdeniz'e sürekli bir yüzey suyu akıntısı vardır. Az miktarda su da Marmara denizinden gelir. Atlas okyanusunda gelen su Cebelitarık boğazından geçtikten sonra Afrika'nın kuzey kıyısı boyunca ilerler. Bu akıntı Akdeniz'deki en sabit su dolaşımının öğesini oluşturur. Buharlaşma ile Akdeniz'in tuzluluğu ve yoğunluğu artar. Yoğunlaşan su dibe çöker,alt akıntı ile Cebelitarık'ı oluşturan deniz eşiğinin üstünden Atlas okyanusuna ulaşır. Bu sebeple Akdeniz soluk alıp veren deniz olarak tanımlanmıştır.
Sular Üzerinde bir Hakikat Köprüsü Sayfa 24
Akdeniz'in yüzeyindeki temel su dolaşımı ise doğu ve batı havzalarında olmak üzere ayrı ayrı yelkovanın ters yönünde hareketlerden oluşur. Akdeniz'in akıntı sistemi karmaşık değildir. Gerek Batı Akdeniz'de, gerekse Doğu Akdeniz'de güney kıyılarını izleyen ve doğuya doğru hareket eden bir akıntı sistemi vardır. Hızı saatte 3-4 km olan bu akıntıdan Cezayir açıklarında ayrılan bir kol kuzeye yönelerek Fransa kıyılarına ulaşır.
Tunus açıklarında ayrılan bir kol ise Sicilya adasının üzerinden batı İtalya kıyılarına geçer, kıyıların biçimine uygun olarak Cenova ve Lion körfezlerinin güneyinden İspanya kıyılarına varır. Akdeniz'de Türkiye kıyıları boyunca batıya doğru hareket eden bir akıntı vardır. Bunun kökeni büyük güney akıntısıdır.
Akdeniz, okyanuslara göre tuzlu bir denizdir. Ortalama tuzluluk oranı %o 38, okyanusta ise %o 35'dir. Bu oran yağış artışına ve buharlaşmanın azalmasına bağlı olarak batıya doğru azalır. Cebelitarık boğazında %o 36 iken, Kıbrıs'ın güneyinde %o 39,5'e ulaşır. Büyük ırmakların ağzında tatlı su tuzlu suya karıştığı için tuzluluk azalır. Yüzey katmanının 210 m derinliğe kadar olan bölümü tüm Akdeniz'de yüksek oranlı oksijen içerir.
Doğuda yüzey katmanın çökmesi ile oluşan orta katmanda taze oksijen miktarı yüksektir, ama batıya doğru aktıkça bu katmandaki su, oksijenin çoğunu yitirir. Akdeniz'de bitkileri besleyen fosfat, nitrat ve nitrit gibi maddeler azdır. Başka denizlerde olduğu gibi bunların oranları mevsimlere göre değişir. Genellikle ilkbaharda artar. Özellikle Mısır açıklarında Nil'in etkisi ile deniz yaşamı ilkbaharda canlılık gösterir.
Akdeniz’de besleyici maddelerin azlığının en önemli nedeni Akdeniz suyunun ana bölümünü oluşturan Atlas okyanusundan gelen yüzey suyunun bu maddeler açısından zengin olmayışıdır. Batı havzasında 900m derinlikte bulunan fosfat ve nitrat miktarları, açık denizlerdekinin ancak 1/3'ü kadardır. Besleyici maddelerin azlığı suda yaşayan canlı türlerini de sınırlar.
Akdeniz'in yenilenmesi "yaklaşık 90 yıl" ;
Dip yapısı havzayı bir tortu tuzağı haline getirdiğinden, Akdeniz suyunun dolaşımı çok karmaşıktır. Dikey karışma, yaklaşık 250 yıl gerektirir. Böylece yenileme kavramı fiziksel bir gerçeği yansıtmaz, fakat suyun dengesi hakkında bilgi verebilir.
Denizin toplam hacmi 3.700.000 km3 dolayındadır. Nehirlerin 500 km3, yağışların 900km3, Çanakkale Boğazından gelen akıntının 400 km3 katkısı, Cebelitarık yoluyla Atlantik'ten gelen akıntı karşısında çok önemli değildir. Bu da bizi yaklaşık 90 yıllık bir yenileme süresine götürüyor. Su girişlerini, buharlaşma ve özellikle Cebelitarık'ın derinlerinden çıkan akıntı telafi eder.
Kullanılmış suların arıtılması "27 yıl" ;
Suların sağlıklı bir hale getirilmesi uzun soluklu bir iştir. Hizmet verilen kıyı halkının (turistler dahil) oranın % 20'den % 36'ya yükselmesi için Fransa'da 10 yılın geçmesi gerekmiştir. Bu oran 1995'de % 65 olmuştur.
İsrail'de su artıma oranı 1960 yılı % 26'dan, 1985 yılında % 61'e çıkması için 25 yıl, geri kazanılan atık oranının ise % 6'dan % 36'ya çıkmıştır.
Türkiye'de % 54 olan kent nüfusunun, bugünden 2025 yılına kadar su donanımı için 27 yıla yayılan bir yatırım programı gereklidir.
EGE DENİZİNDE KİRLİLİĞİN DURUMU
Doğu Akdeniz'in kuzey-doğu bölümünü oluşturan Ege denizi güney batıda İyon denizi, güney doğuda Levantin denizi ile sınırlanmış olup, kuzeyde Türk Boğazlar Sistemini oluşturan Çanakkale Boğazı , Marmara Denizi ve İstanbul Boğazı aracılığı ile Karadeniz'e bağlanmış durumdadır.
Ege denizi bu yapısı ile bir iç deniz özelliğine sahiptir. Ege denizi bölgesel konumu, jeomorfolojik yapısı, hidrografik ve ekolojik özellikleri, biyolojik çeşitlilik açısından Akdeniz ekosisteminde özel bir yere sahiptir. Bu nedenle oşinografi ve biyolojik özellikleri de kendine özgüdür.
Sular Üzerinde bir Hakikat Köprüsü Sayfa 25
Coğrafi konumu nedeni ile su hareketleri özellik gösterir. Karadeniz ve Akdeniz sularının buluşma havzasını oluşturan Ege Denizi'nin kuzey bölümü Türk Boğazlar Bölgesi yoluyla gelen soğuk ve az tuzlu Karadeniz sularının, güney bölümü ise sıcak ve tuzlu Akdeniz sularının etkisi altındadır. Bu nedenle, kuzey ve güney bölgeleri arasında tempatür (ısı) ve salinite (tuzluluk) yönünden önemli farklar vardır. Bu farklar sebebi ile Ege denizi kuzey, orta, güney alt bölgelerine ayrılır.
Ege denizi jeomorfolojik yapısı ile Akdeniz’in diğer bölgelerinden önemli farklılıklara, uzun ince bir kıyı şeridine, karasal özellikleri taşıyan karmaşık bir dip yapısına ve içinde irili ufaklı pek çok adaya sahiptir diyebiliriz. Ege denizinde akıntılar, hidrolojik ve hidrobiolojik akıntıları da etkiler.
Su kütleleri incelediğimizde 4 büyük su kütlesi hareketi ile karşılaşırız. Çözülmüş oksijen miktarları, mevsimsel hareketlere göre farklılıklar gösterir. Besleyici tuzlar yönünden fakir olan Ege denizi, ekonomik türlerinin dünya ortalamasının üzerinde olması sebebi ile zengindir.
Ege denizinde 400 civarında alg, 5000 civarında omurgasız hayvan ve 300 civarında balık türünün yaşadığı bilinmektedir. Balıkçılık, Ege denizi körfezlerinde farklılık gösterir. Fakat zengin bir biyolojik çeşitliliğe sahip olmanın yanısıra kıta sahanlığının dar ve karmaşık olması nedeni ile balıkçılığı olumsuz yönde etkilemektedir. Trol çekilebilecek sahalar sınırlıdır. Ege Denizi'ni Türkiye balıkçılığındaki payı % 4 - 5 civarı olup oldukça düşüktür.
Uzun bir kıyı şeridi ve koy, körfeze sahip olması açısında akuakültüre uygun pek çok bölge bulunan Ege Denizi'nde, ülkemizde ilk çalışmalar bu sahillerde başlatılmış olup halen 100 adet kuruluş bu konuda çalışmaktadır. Ege denizi, diğer denizlerimizde olduğu gibi bir kirlenme ile karşı karşıyadır. Ege Denizi atık miktarları tablo ile belirtilmiştir. Akdeniz ekosistemindeki kirlilik araştırmaları için Akdeniz 10 alt bölgeye ayrılmış, sekizinci bölgeyi oluşturan Ege denizi yoğun bir kirlenme etkisi altında kalmıştır.
Yunanistan ve Türkiye sahillerinde yoğun bir kentleşme ve endüstrileşme ile karasal atıkların yaklaşık % 11'i Ege denizine, koy ve körfezlere atılmaktadır. 1989 yılı FAO istatistiklerine göre Ege denizinde yıllık su ürünleri üretimi 191.243 ton civarındadır. Ülkemiz içindeki payı ise % 48.5'dir.
BİYOLOJİK ÖZELLİKLER
Biyolojik Verimi Etkileyen Faktörler Bir bölgenin organik madde yönünden verimi, o bölgenin dip yapısına suların fiziko-kimyasal özelliklerine, su hareketlerine ve akaursu drenaj alanına bağlı olarak değişir.
Ege denizi, kıta sahanlığı bölgesinin engebeli ve geniş düzlükler içermesi nedeniyle, dip su ürünleri bakımından ülkemizin en uygun denizidir. Ayrıca Ege Denizi'nin ortasından uzanan deniz dibi çukuru genel olarak klıta sahanlığı üzerinde yayılış gösteren pelajik balıkların göç yolları üzerinde önemli bir engel oluşturur. Bu nedenle Karadeniz'den Marmara ve Ege denizine veya Akdeniz'den bu denize göç eden balıklar (torik- palamut, uskumru, sardalya vb..) sığ bölgeleri tercih ederler.
Dolayısıyla kıyılara yakın bölgelerde kolaylıkla avcılık yapılmaktadır. Akıntılarla ortaya çıkan tuzluluk ve sıcaklık koşulları sonucu Ege denizinde birbirinden oldukça farklı iki ekolojik bölge ayırt edilebilir. Bunlardan biri Kuzey Ege'de yer alan ve Karadeniz sularının etkisinin izlenebildiği Kuzey bölgesi diğeri ise Güney Ege'de yer alan ve Doğu Akdeniz sularının etkisindeki güney bölgesidir.
Ekolojik koşulları farklı olan bu iki bölgenin bazı biyolojik elemanları da birbirinden farklıdır. Ege denizi sularının diğer denizlere göre berrak oluşu ışığın önemli derecedeki derinliklere ulaşmasına imkan vermesindendir. Bu durum zemindeki canlı toplulukların zenginleşmesini ve bunlarla beslenen dip balıklarının zengin stoklar oluşturmasını sağlamaktadır.
Ege denizinin özellikle kuzey bölümüne besleyici elementler yönünden zengin Karadeniz ve Marmara sularından başka çok sayıda nehir boşalmakta olup, bunların Ege denizine getirdiği tatlı su miktarı 1000 m3/sn'den fazladır. Bu değer Akdeniz’in diğer bölgelerine göre oldukça yüksektir. Ayrıca orta ve güney Ege'de balıkçılık yönünden verimli 9 adet dalyan (Homa, Çalıburnu, Ragıppaşa, Çakalburnu, Karine, Bafa-Sakızburnu, Güllük, Köyceğiz, Akköy dalyanları) bulunmaktadır. Bu
Sular Üzerinde bir Hakikat Köprüsü Sayfa 26
özelliklerden dolayı Ege denizinin özellikle kuzey Ege bölümü, dünya denizleri arasında verimli bölgeler içine dahil edilmektedir.
Dostları ilə paylaş: |