ANNEDEN GELİNLİK KIZINA MEKTUP!
Genelde, kız çocuğu annesini örnek alır. Bunun için anne, her hâli ile kızına örnek olmalıdır. İşte bütün genç kızlarımıza, asırlar önce yaşamış, hâli vakti yerinde, soylu bir âileye mensup Ümâme Hanımın, gelinlik çağındaki kızına yazdığı örnek mektubu sunmak istiyoruz. Bilhassa zamanımızda her genç kızın çok ihtiyacı olan bir nasihat bu:
Sevgili Kızım!
Bir kız, annesi ve babası zengin, asil diye evlenmeye ihtiyaç olmasaydı, senin ve benim hiçbir zaman evlenmeye ihtiyacımız olmazdı. Fakat, durum böyle değildir.
Yavrum!
Şimdi sana kırk yıllık evliliğimin tecrübelerine dayanarak bazı nasihatlerde bulunacağım. Bu tavsiyelerimi iyice öğrenip gerektiği şekilde hareket edersen, hayatın boyunca rahat edersin. Kocanla aranız hiçbir zaman bozulmaz. Bu dünyada mutlu bir ömür geçirdiğin gibi âhirette de ebedî saâdete ulaşırsın.
1- Kanaatkâr ol! Ya'nî, kocan tarafından getirilen yiyecek ve giyecek herşeyi memnuniyetle razı ol, kabûl et. Çünkü, kanaat, kalbi huzura kavuşturur.
2- Söylenenleri dâima iyi dinle ve her zaman kocanın meşru emirlerine itâat üzere bulun. Kocana itiraz etme. Onunla kaynaşmaya gayret göster. Bu şekilde hareketlerin aynı zamanda, Cenâb-ı Hakkın rızâsına da muvâfık olur.
3- Kocanın görmesi muhtemel her yere, itina ve ihtimam göster. Gözüne çirkin bir şeyin ilişmesinden sakın. Dış görünüş içe, kalbe de tesir eder. Evin her zaman temiz ve güzel kokulu olsun.
4- Eşinin yemek saati ile uyku saatine dikkat etmelisin. Yemeğini âdeti nasılsa ona göre hazırlamalısın. Vaktinde uyuması için işlerini zamanında bitir. Çünkü açlık insanı huysuz eder. Uykusuzluk ise, öfkelenmeye sebep olur.
5- Evinin mallarını ve eşyâsını iyi koru. Mal ve eşyâyı koruman senin iyi iş bildiğini gösterir. Yaptığın işleri, iyilikleri başına kakma! Başa kakarsan, iyilik fayda yerine zarar getirir.
6- Eşinin yakınlarına güzel muamelede bulun. Güzel muamelede bulun ki, o da senin yakınlarına iyi davransın. Gülü seven dikenine de katlanmalıdır. Zaten dünyada ni'metler ve mihnetler beraber bulunur. Kocanın evde, çocuklarına, yakınlarına karşı otoritesini sarsacak, onu küçük düşürecek söz ve hareketlerde sakın bulunma!
7- Kocanın sırlarını hiç kimseye söyleme. Eğer sırlarını etrafa yayacak olursan, sana darılır. Vefâsızlık etmeyeceğinden bile emin olmaz. Sevgide azalma olur.
8- Eşine hürmette, emirlerini yerine getirmede kusur etmemelisin. Sözlerinin aksini söyleyerek, ona karşı gelmemelisin. Eğer karşı gelir, isyân edersen, kızıp öfkelenmesine, hattâ düşmanca hareket etmesine sebep olursun. Eşinin, üzüntülü ve kederli zamanlarında sen de öyle görün! Onun üzüntüsünü onunla paylaş. O neşeli ise sen de neşeli görünmeye çalış.
9- Kocana ne kadar hürmet ve tâzimde bulunursan, kendini ona o kadar çok sevdirirsin. Rızâsına ne derece uygun hareket edersen, o nisbette sevgisini kazanırsın.
10- Kocandan, almakta zorlanacağı, gücünün yetmiyeceği şeyleri isteme! Bu hem senin, hem de onun helâkına sebep olur. Nitekim sevgili Peygamberimiz buyuruyor ki:
“Bir zaman gelir ki, adamın helâkı, hanımının, ana- babasının ve çocuğunun elinden olur. Onu fakirlikle ayıplarlar, gücünün yetmediği tekliflerde, isteklerde bulunurlar. Böylece o kimse, bu istekleri temin için dininin gideceği yollara sapar ve helâk olur.”
11- Kadının güzel huylusu, sâliha olanı, eşine Cennet ni'metidir. Kötüsü, şerlisi de Cehennem azâbından sayılır. Sen kocana Cennet ni'meti ol! Azâb çektirme!
Bunları yapabilmen ancak, onun isteklerini kendi isteklerine, onun rızâsını kendi arzûlarına tercih etmenle mümkün olabilir. Hep kendi istek ve arzularını ön plâna çıkartırsan, bu nasihatları tutabilmen mümkün olmaz.
BİR BABANIN KIZINA NASİHATI
Kırk yıllık bir evlilikten; geçirdiğim acı tatlı hatıralardan ve tecrübelerden sonra kızıma ve dolayısıyla bütün Müslüman kızlara önemli mesajlar, nasihatlar sunmak istiyorum. Huzurlu bir evlilik için gençlerin bu mesajlara kulak vermesini arzu ediyorum. Çünkü bunlar dile kolay kırk yılın birikimi. Yetmişine merdiven dayamış, kimseden bir beklentisi olmayan düşüncelerini içinden geldiği gibi ifade eden yaşlı bir Müslümanın samimi tespitleri kabul edin bunları:
1- Kızım, nefsine, benliğine ağır gelse de önce şunu kabul et! Erkek, bedenen, aklen, ruhen kadından üstündür. Cenab-ı Hak, kadını erkeğin himayesine vermiştir. Çünkü, ayet-i kerimede, “Erkekler kadınlar üzerine hakimdirler; kadınların yöneticisi ve koruyucusudurlar.” (Nisa:34) buyurulmaktadır. Bunu kabullenmenin sana bir zararı olmaz. Aksine çok faydası olur. Kabullenmediğin takdirde, netice değişmeyeceği gibi hem dünyada hem de ahırette bunun sıkıntısını çekersin!
2- Bildiğin şey doğru bile olsa, bunu kocana kabul ettirmek için uğraşma, bu hususta onunla cedelleşme! Söylemende fayda görüyorsan bir kere söyle kenara çekil. İster kabul etsin isterse kabul etmesin!
3- Her cemiyette, her şirkette, her devlette son sözü bir kişi söyler. Bunun mutlaka doğru olması gerekmez. Ama mutlaka birinin son sözü söylemesi gerekir. Böyle olmazsa cemiyette huzur olmaz, anarşi çıkar. Bunun gibi cemiyetin en küçük birimi olan ailede de son sözü birinin söylemesi lazımdır. Bunun da evin erkeği olduğunu Kur’an-ı kerim bildiriyor. Bunun için sen fikrini söyle fakat son sözü kocana bırak!
4- Toplumda insanlar arasında mutlak eşitlik yoktur. Allahü teâlâ öyle yaratmıştır. Toplumu yönlendirenlerin, idarecilerin, iş yeri sahiplerinin önceliği, geçiş üstünlüğü vardır. Bunların böyle olmasında, toplumun menfaati vardır. Bunlara yapılan ayrıcalık, iyilik bunları yapanlara döner. Çünkü, bir başbakanın hasta olması, işleri düzgün yürütememesi fert fert herkese yansır. Bunun için, başbakanın yanında devamlı doktor bulunuyor benim yanımda niçin bulunmuyor, bu eşitliğe aykırı denilemez. Çünkü onun sağlıklı olması milletin sağlıklı olması demektir. Yine bir işverenin, sağlığının yerinde olmaması bütün çalışanlara yansır. İşler kötüye gider, Sonunda fabrika kapanır. Bunda, patrondan ziyade çalışana zarar olur.
Bunun gibi, ailede sen dahil herkesin ailenin reisi baba üzerine titremesi lazımdır. Çünkü onun iyiliği aile fertlerinin iyiliğidir. O iyi, sağlıklı olursa herkes iyi ve sağlıklı olur. Çünkü o iyi olursa, aile fertlerinin iyiliği için çalışır, hasta olurlarsa onları tedavi ettirir.
5- Kocanın kıymetini bil! Hikmet ehli bir zat, “ Sarhoş bile olsa evde bir erkeğin bulunması kadın için büyük nimettir” der. Bunu dul kalıp, evin idaresi omuzlarına yüklenmiş kadınlar çok iyi bilir. Bunun için evde, “Ben, sen” var değil, sadece “O” var prensibini kendine düstur edin. O varsa “Biz” varız o yoksa biz yokuz, diye düşün. Kendini buna inandır. Birden fazla, “Ben” olan yerde huzur olmaz. Huzurun adresi “kendini yok “ farzetmekten geçer. Bunu unutma!
6- Erkeğin işi gerçekten zordur. Bunun için ona yardımcı ol. Engel olma! Çünkü, o, evin geçimini sağlamakla yükümlü olduğu gibi, senin ve çocukların her yaptığından mesuldür. Dünyada ve ahırette bunun hesabını verecektir. Kadının ise, böyle ağır yükü yoktur. Sadece kendi yaptıklarından mesuldür. Ayrıca erkeğin, iyilikleri yayma, kötülüklere mani olma vazifesi vardır. Bu vazife ona farzdır. Bu kadar zor işi yapabilirse ancak cihad sevabı alır erkek. Kadının cihad sevabı alması, Cennete girmesi erkeğe göre çok daha kolaydır. Nitekim Peygamber efendimiz şöyle buyuruyor: “Kadının cihadı kocası ile iyi geçinmektir.” “Mümin bir kadın kocasına itaati sebebiyle, yetmiş sıddîkın ameli kadar sevaba kavuşur.” “Bir kadın beş vakit namazını kılar. Ramazan ayında oruç tutar. Namusunu korur ve kocasına itaat ederse, dilediği kapıdan Cennete girer.”
İşte sevgili kızım, kısa ve öz olarak, huzurlu bir evliliğin yolunu gösterdim sana. İster bu yolda gider; dünyada huzurlu bir ömür sürersin ve ahırette de Cennet nimetlerine kavuşursun. İstersen gitmez; dünyanı ve ahıretini kendine zindan edersin!. Tercih senin!
(Evlilikle ilgili ve diğer dini, tarihi, sosyal konulardaki önemli bilgiler için www.mehmetoruc.com sitesinden istifade edilebilir)
Dostları ilə paylaş: |