Hz. Mehdi(A. S)Hakkinda hadisler(gaybet-i numanî)



Yüklə 0,87 Mb.
səhifə13/29
tarix17.03.2018
ölçüsü0,87 Mb.
#45355
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   29

FASIL


1- Mufazzal bin Ömer der ki: İmam Ebu Abdullah Cafer-i Sadık aleyhisselam şöyle buyurdu: Bu toplumun Allah’a en yakın olduğu ve onun rızasın en çok kazandığı zaman şudur ki, “Allahın hüccetine tabi olurlar, o da onların gözünden uzaklaşır ve zuhur etmez, onlar da onun yerini bilmezler ama yine de bilirler ve yakin ederler ki Allah’ın hücceti ve onun misaki batıl olmamıştır. İşte o zaman sabah akşam zuhuru bekleyin. Doğrusu Allahın kendi düşmanlarına en çok gazap vakit, Allahın hüccetinin kaybolup zuhur etmediği zamandır. Allah azze ve celle, evliyalarının şüphe etmediğini bilir. Eğer Allah, evliyaların bundan şüpheleneceğini bilseydi, bir an dahi onu gayba çekmezdi. Ve halkın en şirretlileri olduğunda, zuhur vuku bulacaktır.

2- Şeyhimiz Kuleyni’nin naklettiğine göre Mufazzal bin Ömer dedi ki: İmam Cafer-i Sadık aleyhisselam şöyle buyurdu: “Kulların Allaha en çok yaklaştığı ve Allahın rızasını en çok kazandıkları zaman şudur ki, onlar Allah azze ve celle’nin hüccetini kaybederler ve o zuhur etmez ve onlarda onun mekanını bilmezler. Ama onlar bilirler ki Allah azze ve celle’nin hüccetinin zikri ve onun ahdi bâtıl olmaz. İşte o durumda sabah akşam kurtuluşu bekleyin. Doğrusu Allahın düşmanlarına en çok gazap ettiği vakit, Allahın hüccetinin kayolup zuhur etmediği vakittir. Allah azze ve celle evliyalarının şüphe etmediğini bilir. Eğer Allah evliyalarının şüphe edeceklerini bilseydi, bir an dahi onu gayba çekmezdi. Ve halkın en şirretlileri olduğunda, zuhur vuku bulacaktır.”

* * * * *

Bakınız İmam Cafer Sadık aleyhisselam gabet zamanındaki evliyaları nasıl övüyor: Allahın rızasını en çok kazandıkları zaman şudur ki onlar Allah azze ve celle’nin hüccetini kaybederler, o da onlardan gizlenir. Ama yine de onlar Allahın hüccetinin hak olduğu konusunda asla şüphelenmezler. Ve buyuruyor ki: “Onlar şüphelenseydi, Allah hüccetini gaybe çekmezdi.” Allah’a hamdolsun ki bizleri yakin ehlinden karar kıldı, bizleri şekk ve şüphe eden, hakk yoldan çıkıp insanı; körlüğe ve kötülüğe götüren karanlık yolda gidenlerden karar kılmadı. Allah bizleri kendisine hakkıyla hamdedenlerden karar kılsın.

3- Yezid-ul Kunâsi der ki: İmam Ebu Cafer Muhammed Bâkır aleyhisselam buyurdu ki: “Bu işin[14] sahibinde ............... Yusuf’a bir benzerlik vardır. O, esmer cariyenin oğludur. Allah onun zuhurunu bir gecede ıslâh edecektir.”

4- Sedir-i Seyrefi der ki: İmam Ebu Abdullah Cafer-i Sadık aleyhisselam’dan duydum ki: Şöyle buyurdu: “Bu işin sahibinde Yusuf’a bir benzerlik vardır.” Şöyle arzettim: Sen bize bir gaybeti veya hayreti bildiriyor gibisin. Buyurdu ki: Bu domuz kılıklı melun halk hangi sözü inkâr eder? Yusuf’un kardeşleri akıllı ve zeki idiler. Onlar peygamberin evlatları idiler. Yusuf’un huzuruna çıkıp onunla konuştular ve ona hitap ederek onunla alışveriş yaptılar. Onunla kardeş oldukları halde onu tanmadılar, ta ki sonunda kendisini onlara tanıtıp dedi ki: “Ben Yusuf’um” İşte o zaman Yusuf’u tanıdılar. Peki bu şaşkın ve başıboş ümmet, Allahın hüccetini kendilerinden gizleyebileceğini niçin inkâr ederler? Yusuf, Mısır’ın mâliki idi ve onunla babası arasında onsekiz günlük yol vardı. Yusuf’un yerini ona bildirmek isteseydi, buna kudreti yeterdi. Allaha andolsun ki Yakup’a müjdeyi verdiklerinde dokuz günde Mısır’a gitti Allah azze ve celle tıpkı Yusuf’a yaptığını kendi hüccetine de aynısını yapıyorsa bu ümmet niçin bunu inkar eder?

Hakkı gaspolunan ve inkar olunan mazlum imamınız ve bu (gaybetin) sahibi onların arasında dolaşır, pazarlarında gezer, onların bastığı yerlerden geçer. Ama onlar onu tanımazlar ta ki sonunda Allah kendisini onlara tanıtması için tıpkı Yusuf’a izin verdiği gibi ona izin verir. O zaman ona kardeşleri demişti ki: “Doğrusu sen Yusuf musun?” Dedi ki: “Ben Yusuf’um.”

Ayni hadisi şeyhimiz Kuleyni de nakleder.

5- Ebu Basir der ki: İmam Muhammed Bakır aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu duydum: “Bu gaybetin sahibinde dört peygamberin sünneti vardır. Musa’dan bir sünnet, İsa’dan bir sünnet, Yusuf’dan bir sünnet ve Muhammed’den bir sünnet, Allahın selamı hepsinin üzerine olsun.

Dedim ki: Musa’nın sünneti nedir? Buyurdu ki: Çekinip dikkatle gizlenmek. Dedim ki: İsa’nın sünneti nedir? Buyurdu ki: İsa’nın hakkında söylenenler, onun hakkında da söylenecek. Dedim ki: Yusuf’un sünneti nedir? Buyurdu ki: Zindan ve gaybet. Dedim ki: Muhammed’in -sallallahu aleyhi ve alih- sünneti nedir? Buyurdu ki: Kıyam ettiğinde Resulullah’ın yolundan gidecektir. Yalınız o Resululalh’ın eserlerini açıklayacaktır. Onsekiz ay kılıcı boynuna koyacak ve Allah ondan razı olana dek yığınlarla topluluğu öldürecektir. Dedim ki: Allahın rızasını nereden bilecektir? Buyurdu ki: “Allah onun kalbine rahmetini nazil edecektir.”

* * * * *

İbret alın ey basiret sahipleri! Hidayet nuru ile körlükten kurtulmuş salim kalple ve imanın ışığı ile bakın iki imamımız Bâkır ile Sadık aleyhisselam’ın “gaybet, Hz. Mehdi ve peygamberlerin sünneti, onun gizlenip saklanacağı, esmer cariyenn oğlu olduğu ve Allahın onun zuhurunu bir gecede ıslah edeceği” hakkında buyurdukları sözlerde iyice düşünün. Bütün bu hadisler bidatçilerin icad ettiği sapık ve batıl tüm sözleri çürütmektedir. Allah, imanın ve ilmin tadını bu bidatçilere asla tattırmamış ve onları bu ikisinden uzaklaştırmıştır. Sayısı az olan bu Caferi Ehli Beyt fırkası, kendilerini imamet nizamından ayırmadığı ve sapıttırmayıp sabit kıldığı için Allah’a hamdetmelidirler. Biliyoruz ki imamete inanan birçok fırka sağa-sola sapmışlar, şeytan da kılıktan kılığa girerek onlara hakim olmuş, onları her türlü kemal ve ilerlemeden alıkoymuş, imanı onlara kötü göstermiş, dalaleti ise süslemiştir.

Böylece o, kendi reyi ve kıyası ile fetva verenlerin sözlerine kalbini açmış, hak sözden çekinir olmuştur. Hatta o Allahın itaat etmesini farz kıldığı masumlara isyan eder olmuştur. Nasıl ki yüce Allah, Kur’n-ı Kerimde melun İblis’in sözünü şöyle nakleder: “Senin izzetine andolsun ki hulüs sahibi kulların dışında bütün insanları kandıracağım.”[15] Ve yine Kur’an’da şöyle geçer: “Ve onları mutlaka sapıttıracağım ve onları yoldan çıkaracağım.”[16] Ve diyor ki: “Onları senin doğru yolun’dan (sırât-ı müstakim) mutlaka menedeceğim”[17] Ve Emirülmüminin Ali aleyhisselam bir hutbesinde buyurmuyor mu: “Ben Allahın metin ipiyim, ve ben doğru yolum (sırât-ı mustakim’im) ve ben doğru söyleyen ve emin peygamberden sonra Allah’ın bütün halkına hüccetiyim.”

Sonra Allah azze ve celle İblis’in zannını şöyle nakleder: “İblis zannını onlara tasdik ettirdi ve müminlerden bir fırka dışında hepsi ona uydular.”[18]

-Allah sizlere merhamet etsin- Artık gaflet uykusundan uyanın, hevâ ve hevese uymaktan vazgeçin. Sadık imamlar aleyhisselam’ın buyurdukları sözler ancak dinleyen kulakları, mütefekkir kapleri, düşünen ve ibret aklı olanları bu gafletten uyandırabilir. Allah sizleri doğru yola iletsin ve sizinle melun İblis’in arasında engel olsun.Ve yüce Allah sizleri şu istisnâ edilen fırkadan karar kılmasın: “Doğrusu sen benim kullarıma hâkim olamazsın, yalnız sapıklardan sana uyanlar dışında.”[19] Ve Allahın lanetine uğrayan şeytani fırka ise mezkür ayettedir: “Hülûs sahibi kulların dışında bütün insanları kandıracağım”. Hamd, Alemlerin rabbi olan Allah’a mahsustur.

6- …Zürâre’den: İmam Cafer-i Sâdık aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu duydum: “Doğrusu Kâim aleyhisselam kıyam etmeden önce gabete çekilecektir” Neden, diye arzedince şöyle buyurdu: “Çekinecektir” -Eliyle karnına işaret etti- Sonra şöyle buyurdu: “Ey Zürâre! Beklenilen (Muntazar) O’dur. Ve onun dünyaya gelişinde tereddüt olunacak. Bazıları diyecek ki: Babası vasi bırakmadan öldü. Bazıları: Daha doğmadı. Bazıları: O gaybete çekildi. Bazıları ise: Babasının vefatından yıllar önce dünyaya geldi ve o muntazardır, diyecekler. Yalnız Allah şiilerin kalbini imtihan etmeği sever. İşte o zaman batıl olanlar tereddüt ve şüphe ederler. “Ben eğer o zamanda yaşarsan ne yapayım? Diye arzettiğimde” ise şöyle buyurdu: Eğer o zamanda yaşarsan şu duayı oku: “Allahım! Bana kendini tanıt. Doğrusu sen eğer kendini bana tanıtmazsan, peygamberini tanıyamam. Allahım, bana peygamberini tanıt. Doğrusu eğer sen bana peygamberini tanıtmazsan senin hüccetini (Hz. Mehdi) tanıyamam. Allahım bana hüccetini tanıt. Doğrusu eğer sen bana hüccetini tanıtmazsan, dinimden sapıtırım.” Sonra şöyle buyurdu: Ey Zürare! Medinede mutlaka bir çocuk öldürülecektir. Dedim ki: Sana fedâ olayım! O, Süfyâni’nin ordusunun öldüreceği değil mi? Şöyle buyurdu: Hayır, ama onu filancanın evlatlarının[20] ordusu öldürecek. Onlar gelip Medine’ye girecekler ve halk onun nereye gittiğini anlamayacak. Çocuğu alıp öldürecek. Ve bu olay; zulüm, düşmanlık ve isyandır. Allah da onları başıboş bırakmaz. İşte o zaman zuhuru bekleyin.”Aynı hadisi şeyhimiz Kuleyni iki kez ayrı ayrı ricalden nakleder.

7- Abdullah bin Atâ-i Mekki der ki: İmam Muhammed Bâkır aleyhisselam’a: Doğrusu Irak’taki şiilerinin (taraftarlarının) sayısı çoktur: Allaha andolsun ki Ehl-i Beytinde şu an senin gibisi yoktur. Neden kıyam etmiyorsun? diye arzettiğimde şöyle buyyurdu: “Ey Abdullah bin Atâ! Sen yine ahmak dahi olsa her adamın sözünü kabulleniyorsun. Evet! vallahi (kıyam edecek olan) sahibiniz ben değilim. Dedim ki: Peki bizim sahibimiz kimdir? Buyurdu ki: Bakın, kimin dünyaya gelişi halktan gizli ise, o sizin sahibinizdir. Doğrusu bizden parmakla gösterilen ve adı dillerde dolaşan herkes ya kılıçla ya da zehirle öldürülmüştür.”

Aynı hadisi şeyhimiz Kuleyni (r.a) de nakleder.

8- Abdullah bin Atâ-i Mekki der ki: Vâsıt şehrinden hacc için yola çıktım. İmam Muhammed Bâkır aleyhisselam’ın yanına gittim. Bana halkın durumunu sorunca şöyle arzettim: Halkı bıraktığımda boyunlarını sana doğru uzatmışlardı. Eğer kıyam etsen, halk sana uyacaktır. Buyurdu ki: Sen yine ahmak dahi olsa her adamın sözünü kabulleniyorsu. Hayır, vallahi ben sizin sahibiniz değilim. İçimizden parmakla gösterilen ve kaşaltından bakılanlar ya kılıçla ya da zehirle öldürüldüler. Dedim ki: Bu ne demektir? Buyurdu ki: Yatağında gazapla öldüler ta ki sonunda dünyaya gelişini anlayamayacakları imam gelene kadar. Dedim ki: Dünya’ya gelişi anlaşılmayacak olan kimdir? şöyle buyurdu: Halkın dünyaya gelip gelmediğini anlamadığı şahısa bak, işte o sahibinizdir.”

9- Eyyüb bin Nuh der ki: İmam Rıza aleyhisselam’a şöyle arzettim: Bizler bu kıyamın sahibinin sen olduğunu ve Allah’ın bu işi hiç zahmetsiz ve kansız olarak sana verdiğini ümid ediyoruz: Çünkü sana biat olundu ve dirhemler senin adına basıldı. Buyurdu: Biz Ehl-i Beyt’ten birine mektuplar yazlıdığı zaman ve o imam parmakla gösterildiği zaman, sorular ona sorulduğunda ve mallar ona gönderildiğinde; ya zehirle ya da kılıçla öldürülmüştür. Ama Allah bizden bir çocuğu gönderecek ki onun dünyaya gelmesi ve yeri bilinmeyecek ama onun nesebi bilinecek.”

10- Abdullah bin Atâ der ki: İmam Ebu Cafer-i Bakır aleyhisselam’a şöyle arzettim: Bize Kaim aleyhisselam’dan haber ver. Buyurdu ki: “Vallahi o ben değilim ve sizlerin ümid ettiğiniz de değildir. Onun dünyaya gelişi anlaşılmayacak. Dedim ki: Hangi yolu izleyecek. Buyurdu ki: Resulullah’ın yolunu izleyecek; Önceki şeyleri iptal edip yeni şeylerle gelecek.”

11- Yemân-i Temmâr der ki: İmam Ebu Abdullah-ı Sâdık aleyhisselam şöyle buyurdu: “Bu işin sahibi gaybete çekilecektir. O zamanda dine sarılmak isteyen, tıpkı elindeki dikenli dalı dikenlerine aldırış etmeden eliyle onu çekerek koparmak isteyen gibidir.” Sonra başını aşağıya eğdi, daha sonra buyurdu: Bu kıyamın sahibi gaybete çekilecektir. Kul, Allah’tan korkmalı ve dinine sarılmalıdır.”

Aynı hadisi şeyhimiz Kuleyni de nakleder.

* * * * *

Bu gaybetin sahibi, beklenen imam Hz. Mehdi’den başkası mıdır? Halkın çoğunun doğduğundan ve yaşından şüphelendiği kimdir? Halkın çoğunun nazarından gizli olan, birçok kimsenin onu tasdik etmediği ve varlığına inanmadıkları sadece o değil midir?

Doğru söyleyen imamlarımız onun hakkında direnen ve -halkın onu kabullenmeyip inkar ettiği ve onu kabullenenlerle alay ettikleri halde- inancında sabit olanı ve Hz. Mehdi’ye inanları; ellerinde dikenli dalı tutarak zorluklara sabredenlere benzetmiyorlar mı?

Bu gibi insanlar, şii olduğunu iddia edenlerin içinde azınlıktadırlar ve halkın genelinin hevâ ve hevesleri hakka tahammül güçlerini yoketti, onlar da görmedikleri imamı ve onun gaybetinin uzamasını kabullenmediler ve sapıttılar.

Hz. Emirülmüminin aleyhisselam buyurdu ki: “Hidayet yolunda olanların sayısı az diye, hidayet yolunda yürümekten korkmayın” Eğer birisi Hz. Ali’nin bu sözüne uyarsa, bu gaybeti kabullenir, ona inanır ve direnir.

Sagır, dilsiz, kör ve ilimden uzak cahillerin sözlerine aldırış etmez. Allah’tan bizleri hak yolda sabit kılmasını ve hakka sarılma gücünü bizlere ihsan etmesini niyaz ederiz.


Yüklə 0,87 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   29




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin