Hz. MevlâNÂ'nin hayati 2 1- babasının Ölümüne Kadar Olan Dönem (1207-1231) 3



Yüklə 0,61 Mb.
səhifə11/13
tarix03.11.2017
ölçüsü0,61 Mb.
#28908
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   13

Who Says Words W1th My Mocith?

Ali day 1 think about it, then at night I say it.

Where did I come from, and what am I supposed to be doing?

I haue no idea.

My soul is from elseıuhere, l'm sure of that,

and I intend to end up there.

This drunkenness began in some other taoern.

When ! get back around to that place,

l'll be completely sober. Meamuhile,

l'm ilke a bird from another continent, sitting in this auiary.

The day is coming when / fly off,

but who is it now in my ear who hears my uoice?

Who says words with my mouth?

Who boks out iüith my eyes? What is the soul?

I cannot stop asking.

!fl could taste one sip of an ansıver,

I could break out of this prison for drunks.

I didn't come here of'my own accord, and I can't leaue that way.

Whoeoer brought me here will haue to take me home.

This poetry. / never know what l'm going to say.

I don't plan it.

When l'm outside the saying of it,

I get oery quiet and rarely speak at ali

ABD'de birçok sanatta Mevlânâ ve Mevleviler âdeta "po­püler"!... Donna Karan'ın elbise dizaynında, Robert Wilson ve Maurice Bejart'in sahne gösterimlerinde, Philip Glass'in bestelerinde, Peter Brook'un filminde, Madonna, Demi Mo-ore, Deep Chopra'nm müzikli şiir CD'lerinde ["A gift of love"

(Bir aşk hediyesi)] Mevlânâ Celaleddin-i Rumî'nin izleri gö­rülmektedir. 373

Bir not;


Amerika'da semâ gösterisi ilk kez 1972'de düzenlenmiştir.

1978 yılına ait bir gazete başlığı: "Dönen dervişler, Ame­rikalıların Başını Döndürüyor!" (Los Angeles Times, 23.10.1978) 374


Brezilya

Paulo Coelho (d. 1947)... Simyacı (orijinal dili Portekizce:

O Alquinista) adlı romanı, 1988 yılından bu yana dünyanın dört bir yanında kitap listelerini alt üst eden, aylarca liste ba­şından inmeyen, Brezilyalı yazar... 1996 yılından beri Türki­ye'de de en çok satılan, hakkında en çok yazı yazılan, çok övülen, çok yerilen bir kitap oldu Simyacı... İspanya'dan kalkıp Mısır piramitlerinin eteklerinde hazinesini aramaya giden Endülüslü çoban Santiago'nun masalsı yaşamının felsefi öy­küsü...

Mevlânâ'nın ünlü Mesnevi'sinde yer alan bir küçük öykü­den yola çıkılarak yazılan bu roman, yüreğinde çocukluğunun çarpıntılarını taşıyan okurlar için de bir klasik yapıt oldu. Co­elho, İran'ı bu ziyareti sırasında da Simyacı romanının Mevlâ­nâ'nın Mesnevi'sine dayandığını bizzat açıkladı. 375

Bir not:

Mevlânâ'nın 700. ölüm yıldönümü dolayısıyla UNESCO 1973'ü "Dünya Mevlânâ Yılı" ilan etti. Hayret uyandırıcı bir husustur ki Hz. Mevlânâ bir gazelinde şöyle demiştir: "Bu dün­ya hayatı bir satranç oyununa benzer. Hamlelerini öyle yap ki senden 700 yıl sonra mat edip oyunu kazanasın. 376



Sonsöz

Hz. Mevlânâ'ya olan sevgi ve hürmetimizin bir İzhar ve ilanı olması; insanların O'na ve eserlerine ulaşmasında dikkatleri çe­ken bir işaret rolü üstlenmesi niyetiyle zuhur eden bu kitabın, zamanla O'nu tanıyacak yeni kişiler, ulaşılacak yeni bilgi ve belgeler sayesinde daha da zenginleşeceğini ümit ediyoruz.

Bu çalışmamız vesilesiyle, XX. yüzyıl Türkiye'sinde Mevlâ-nâ ve eserlerine hizmet eden; Ahmed Avni Konuk (Ö.1938), Ahmed Remzi Akyürek (Ö.1944), Tahirü'l-Mevlevî (Mehmet Tahir Olgun, Ö.1951), Veled Çelebi İzbudak (Ö.1953), Asaf Halet Çelebi (Ö.1958), Midhat Bahârî Beytur (Ö.1971), Prof. Dr. Feridun Nafiz CJzluk (Ö.1974), Mehmet Nuri Gençosman (Ö.1976), Doç. Dr. Abdülbaki Gölpınarlı (Ö.1982), Şefik Can (Ö.2005), Mehmet Önder {d. 1926), Prof. Dr. Tahsin Yazıcı, Prof. Dr. Meliha Ülker Anbarcıoğlu, Feyzi Halıcı'yı... minnet ve şükranla anıyoruz.

Hz. Mevlânâ:

"Kim bizi İyilikle anarsa,

Dünyada iyilikle anılsın. 377



Hz. Mevlana'nın Vasiyeti

Ben size; Gizlide ve açıkta, her yerde Allah'tan korkmayı,

Az yemeyi,

Az uyumayı,

Az konuşmayı,

Allah'ın buyruklarına boyun eğip, günahlardan kaçınmayı,

Oruç tutmak ve namaz kılmakta devamlılığı,

Daima şehvetten kaçınmayı,

İnsanlardan gelebilecek ezâ ve cefâya tahammül etmeyi,

Câhil ve sefihlerle düşüp kalkmaktan uzak durmayı,

Güzel davranışlı ve sâlih kişilerle birlikte olmayı

vasiyet ederim. İnsanların hayırlısı, insanlara faydası dokunandır.

Sözün hayırlısı da az ve öz olanıdır.

Hamd yalnız, tek olan Allah'a mahsustur.



Tevhîd ehline selâm olsun. 378

1 Tezkire-i Devlet Şâh-ı Sermerkandî, Tahran, s. 213'den nakleden Şefik Can, Mevlânâ (Hayatı, Şahsiyeti, Fikirleri), İstanbul 2003, s. 327

2 Feridun Sipehsâlâr, Mevlânâ ve Etrafındakiler, çev. Tahsin Yazıcı, İstanbul 1977, s. 75

3 Ahmed Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri, çev. Tahsin Yazıcı, İstanbul 1953, i, 470

4 Ş. Barihüda Tanrıkorur, "Diğer Mevlevîhânelerin Listesi", Nuri Şimşekler (ed.)> Konya'dan Dünya'ya Mevlânâ ve Mevlevilik, Konya 2002, s, 240

5 Mevlevihanelerin listesi için bkz. A. Süheyl ünver, "Osmanlı İmparatorlu­ğu Mevlevîh a neleri ve Son Şeyhleri", Mevtana Güldestesi, Konya 1964, s. 30-39; Mehmet Önder, Mevlânâ ve Mevlevilik, İstanbul 1998, s. 259-260

6 Konuyla ilgili olarak bkz. Erdoğan Erol, "Mevlânâ'nın Hayatı, Eserleri ve Mevlânâ Müzesi", s. 48

7 Abdülvehhab Şa'rânî, Tabakâtü'l-Kübra, Mısır 1954, i, 6

8 Mevlânâ, Dîvân-ı Kebîr, haz. Abdülbaki Gölpınarlı, VII, 190 (2406)

9 Mevlânâ, Rubailer (Seçme), haz. Abdülbaki Gölpınarh, İstanbul 1945, Ru-bâî nr. CLXXV1I

10 50/Kaf, 16

11 Çoklukta birlik' demektir. Bir olan Hakk'ın, isim ve sıfatlarıyla tecelli edip çokluk halinde görünmesi "kesret", bu çokluğun hakîkî bir varlığı ol­madığını kavrayıp, var olarak sadece Hakk'ı görmeye "vahdet" denir. (Süleyman Uludağ, Tasavvuf Terimleri Sözlüğü. İstanbul 1997, s. 309)

12 Şah b. Şucâ şöyle demiştir: "Halka kendi gözüyle bakan kimsenin, halk ile arasında husumet oluşur. Halka Hak gözüyle bakan ise onların durumlarını mazur görür ve içinde bulundukları hâlin bir gereği olarak böyle ^.) davrandıklarını, başka bir tercihe güç yetiremedîklerini bilir." (bkz. Süiemî, Risâletü'l-Melâmetiyye, haz. Ebu'i-Alâ Afifi, Meceiletü Külliyeli't-Âdab, Kahire 1942, VI, 93-94)

13 Mevlânâ, Mesnevî, çev. Veled İzbudak, VI, 2597

14 Mevlânâ, Mektuplar, haz. Abdüİbaki Gölpınarlı, İstanbul 1963, 136

15 Yunus Emre, Rİsâlat al-Nushiyye ve Divân, haz. Abdülbaki Gölpınarh, Es­kişehir Turizm ve Tanıtma Derneği yay. 1965, s. 162

16 Yunus Emre, a.g.e., s. 49

17 2/Bakara, 256

18 6/En'am, 35

19 11 /Hud, 118

20 Bezm-i elest" terkibi, Farsça kökenli olan ve "sohbet meclisi" anlamına gelen "bezm" kelimesiyle, Arapça kökenli ve "ben değil miyim?" anla­mındaki "elestü" fiilinden oluşur. Kur'ân'da, 7. A'raf sûresine âit 172. âyette, ruhlar âleminde, Allah ile insanlar arasında vuku bulan bir sözieş-me hatırlatılmaktadır. Bu âyete istinaden bezm-i eiest terkibi. "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" hitabının yapıldığı; ruhların da "Evet." diye cevap verdikleri meclis anlamına gelmektedir.

21 Yaratılış sürecinde Allah'ın insana ruh üfürdüğü hakkında bkz. 32/Secde, 9; 15/Hicr, 29; 38/Sâd, 72

22 Âdem-oğiunun Allah'ı bilip tanımaya ve İslâm dinini kabule müsait bir ya­pıda yaratılması demek olan "fıtrat" hakkında bkz. 30/Rum, 30

23 Feridun Nafiz üzluk'a ait bu nakil için bkz. Bediüzzaman Fürûzanfer, Mev­lânâ Celaleddin, çev. F. Nafiz Uzluk, İstanbul 1986, önsöz, s. VIII

24 Midhat Bahân Beytur, Mesnevi Gözüyle Mevlânâ (Şiirleri Aşk ve Felsefe-. si), İstanbul 1965, s.103

25 Ahmed Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri, çev. Tahsin Yazıcı. İstanbul 1973, !l, 60

26 Kur'ân'ın şu âyetleri dikkat çekicidir: "İyilikte kötülük bir olmaz. O halde sen kötülüğü en güzel tarzda uzaklaştırmaya bak. Bir de bakarsın kî seninle kendisi arasında düşmanlık olan kişi candan, sıcak bir dost oluoermiş! Ama kötülüğe karşı iyilik hasleti, ancak sabredenlerin kândır, fazilet-.. ten yana nasibi bol olanların kârıdır." (41 /Fussilet, 34-35) "Umulur ki Al­lah sizinle düşmanlarınız arasında bir sevgi ue yakınlık kurar. Çünkü Al­lah her şeye kadirdir. Allah gafurdur, rahimdir. Dininizden ötürü sizinle savaşmayan, sizi yerinizden, yurdunuzdan etmeyen kafirlere gelince, Allah sizi, onlara iyilik etmekten, adalet ve insaf gözetmekten menetmez. i Çünkü Allah âdil olanları sever." (60/Mümtehİne, 7-8)

27 Dîvân-ı Kebîr. V, 420 (5709)

28 16/Nahl, 125

29 39/Zümer, 53

30 Mevlânâ, Rubailer, çev. Abdülbaki Gölpınarlı, İstanbul 1982, s. 23 (69); Hz. Mevlânâ'nın Rubâîlerİ, haz. Şefik Can, Ankara 1990, I, nr. 83

31 Mesnevî, 111, 1895; Tahirü'l-Mevlevî, Mesnevi Tercüme ve Şerhi, X, 494 (9587-89)

32 Abdülbaki Gölpınarlı, Mesnevi ve Şerhi. Ankara 2000, I, 28

33 Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir, İstanbul: Dergah Yayınlan, 1987, s. 163

34 From "The Lament of the Reed: Rumi", translated and recited by Seyyed Hossein Nasr, music directed by Süleyman Ergunerm, 2000. A Compact Disc, Asr Media, P.O. Box 46069, Madison, WI 53744. İn the English translation, line 13 was omitted, both in the English text and rerording.www.dar-al-masnavi.org

35 Mevlânâ, Rubailer, çev. Abdülbaki Gölpınarlı, İstanbul 1982, s, 152 (nr. <-112); Hz. Mevlânâ'nm Rubaileri, haz. Şefik Can, Ankara 1990, li, nr. 1311

36 bkz. Ahmet Güner Sayar, Hasan Âli Yücel'in Tasavvuf? Dünyası ve Mev­levîliği, İstanbul: Ötüken nşr. 2002, s. 123

37 Mesnevi, trc. Veied Çelebi, İstanbul 1991, cilt: VI, beyit nr. 1528

38 bkz. Ahmed Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri, (haz. Tahsin Yazıcı, İstanbul 1986), 1,470

39 bkz. Feridun Sipehsâlâr, Mevlânâ ve Etrafındakiler, çev. Tahsin Yazıcı, İs- . tanbuS 1977, s. 75

40 Mevlânâ, Dîvân-ı Kebîr, çev. Abdülbaki Gölpınarlı, İstanbui 1958, cilt: III, s. 130 (1121)

41 Dîvân-ı Kebîr, VII, 190 (2406)

42 Mevlânâ, Rubailer (Seçme), haz. Abdülbaki Gölpmarlı, İstanbul 1945, Rubâî nr. CLXXV[|

43 Mevlânâ, Mevlânâ'nın Rubâîleri, çev. M. fSuri Gençosman, İstanbul 1974, I, 74 (354)

44 Mevlânâ, Fîhi Mâ Fîh, çev. Meliha Ülker Anbarcıoğlu, İstanbul 1990, s. .',, 225

45 Dîvân-ı Kebîr, V, 420 (5709)

46 bkz. Midhat Bahârî Beytur, Mesnevî Gözüyle Mevlânâ (Şiirleri Aşk ve Fel­sefesi), İstanbul 1965, s.103

47 bkz. Ahmed Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri, çev. Tahsin Yazıcı, İstanbul 1973, II, 60

48 Dîvân-ı Kebîr, III, 250 (2352-2360)

49 Mesnevi, III, 2700-2709

50 Mesnevi, İli, 3417-3418

51 Mevlânâ'nın Rubaileri, çev. M. Nuri Gençosman, İstanbul 1974, nr. 164

52 Mesnevi, VI, 650

53 Mesnevi, ], 2893-2896

54 Mesnevi. II, 1178

55 Mevlânâ, Dîvân-ı Kebîr (Güldeste), haz. Abdülbaki Göipınarlı, İstanbul 1955, s. 335

56 Mevlânâ, Rubailer, s. 224 (226)

57 Mevlânâ, Rubailer, s. 205 (63)

58 Mevlânâ, Rubailer, s. 22 (60)

59 Mevlânâ, Mecâlis-i Seb'a, çev. Abdülbaki Göipınarlı, Konya 1965, s. 97

60 Mevlânâ, Fîhi Mâ Rh, s. 25

61 Mesnevi, V, 3575-3582

62 Mevlânâ, Mevlânâ'nın Rubaileri, çev. M. Huri Gençosman, İstanbul 1986, s. 286 (1382); Fİhi Mâ Rh, s. 121

63 Mesnevi, 1, 970

64 Fİhi Mâ Rh, s. 79

65 Mesnevi, IV, 1564-i 573

66 Mesnevî, III, 2648-2656

67 Fîhi Mâ Fîh. s. 27-30

İktiran" tâbirinden anlaşılan; bir şeyin zahiri sebebiyle, o şeyin beraber görünmesidir. Mesela bir bahçeye su vermek zahiri sebebiyie, bitkilerin büyümesi gibi... Mantık ilmine göre; eğer kıyasta neticenin aynı veyahut nakîzinin sureti zikr olunmaz ise ona "iktirânî kıyas" denilir. "Âlem müte-gayyerdir (değişkendir)" ve "Her mütegayyer (değişken) hadistir (sonra­dan oluşmuş, yaratılmıştır)", binaenaleyh "Âlem hadistir" misali gibi... Yi-



! ne; "Her bir cisim mürekkebdir (birkaç maddeden yapılıdır)" ve "Her bir mürekkeb muhdesdir (sonradan meydana getirilmiştir)"; öyleyse "Her bir cisim muhdesdir" gibi ki, neticede münderic "muhdes" lafzının ne aynı ne de nakîzi kıyasta bilfiil zikr olunmamıştır.

68 Mesnevi, V, 561-570

69 bkz. Âhmed Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri, çev. Tahsin Yazıcı, İstanbul: MEB yay. 2001,1, 3/296

70 Divan-ı Kebir, haz. Abdülbaki Gölpmarlı, Ankara 1992, H, 260

71 Mevlânâ, Rubailer, s. 18 (28)

72 Mesnevi, II, 1770

73 Mesnevi, VI, 839

74 Hz. Mevlânâ'nın Rubaileri, haz. Şefik Can, Ankara: Kültür Bakanlığı Ya­yınlan, 1990, 1, rubâî nr. 360

75 Mevlânâ, Mecâlis-i Seb'a, trc. A. Gölpınarlı, İstanbul 1994, s. 54-55

76 Dîvân-ı Kebîr'de SeçmeleMV (Rubailer), haz. Şefik Can, nr. 151

77 Mesnevi, II, 1529-1532

78 Mesnevi, ili, 4396

79 Su, hava, toprak, ateş.

80 Dîvân-ı Kebîr, III, 426 (4101)

81 Mevlânâ, Rubailer, s. 73 (53)

82 FîhiMâ Fîh, s. 99-100

83 Dîvân-ı Kebîr, çev. Abdülbaki Gölpınarlı, İstanbul 1958, III, 395 (3812)

84 Fîhi Mâ Fîh, s. 285. Ayrıca bkz. Mesnevî, I, 3170-3199. Hadis için bkz. Buhârî, Edeb 57-58; Müslim, Birr 28-34

85 Mesnevi, ili, 3439-3443

86 Mesnevi, IV, 2341-2353

87 Dîvân-ı Kebîr'de Seçme]er-IV (Rubailer), haz. Şefik Can, nr. 318

88 MesnevîJ, 1205-1209

89 Fîhi Mâ Fîh, s. 58-59

90 Selçuk Eraydın, Tasavvuf ve Tarikatlar, İstanbul 1994, s. 305-306

91 Asaf Halet Çelebi, Mevlânâ ve Mevlevîlik, Ankara 2002, s. 95

92 Ahmed Eflâkî. Ariflerin Menkıbeleri, çev. Tahsin Yazıcı, Ankara 1986, J, 322

93 Şems-İ Tebrizî, Makâlât I, çev. M. Nuri Gençosman, İstanbul 1974, s. 249-250

94 Ahmed Eflâkî, a.g.e., 1986, II, 55

95 Abdülbaki Gölpınarlı, Mevlânâ Celâleddîn, İstanbul 1952, s. 50; Annema-rie Schimme!, Ben Rüzgarım Sen Ateş, s. 19

96 Rivayete göre; Hz. Mevlânâ Rum, Ermeni ve Yahudilerden 18 bine yakm gayri müslimin İslâm'a girmesine vesile olmuştur. (Osman Turan, Türk Ci­han Hakimiyeti Mefkuresi Tarihi. İstanbul 1981, s. 503)

97 Sultan Veled, îbtidaname, çev. Abdülbaki Gölpınarlı, Ankara, 1976, s. 153; Ahmed Eflâkî. Ariflerin Menkıbeleri, haz. Tahsin Yazıcı. İstanbul 1986, II, 13-14

98 Hüseyin Vassâf, Sefîne-i Evliya, haz. Mehmet Akkuş-Ali Yılmaz, İstanbul 1990, I, 303-304. ''Konevî İle Meviânâ'nın yakm ilişkileri ve dostlukları kaynaklarda yer almaktadır. Mehmed Emin Dede bu konudaki rivayetle­ri "Menâkıb-ı Sadreddin Konevî" adıyla toplamıştır... Menkıbelerdeki ana fikir, Mevlânâ ile Konevî'nin iki yakın dost olduklarıdır. Ancak yine de sa­tır aralarında Konevî'ye yönelik bazı eleştiriler söz konusudur. Buna göre Mevlânâ daha çok bir "sûfî", Konevî ise bir "medreseîi" ve "âlim'' olarak tezahür etmektedir." (Ekrem Demirli, "Sadreddin Konevî ve İslâm Dü­şünce Tarihindeki Yeri", Sadreddin Konevî Sempozyumu Bildirileri, Kon­ya 2004, s. 19)

99 Mehmed Emin Dede, "Menâkıb-ı Sadreddin Konevî". Marifet Yolcusuna Kılavuz içinde, Sadreddin Konevî, trc. A. Remzi Akyürek, İstanbul 2002, s. 142 vd. Ayrıca bkz. Ekrem Demirli, "Sadreddin Konevî ve İslâm Dü­şünce Tarihindeki Yeri", s. 19

100 Ahmed Eflâkî, a.g.e., 1986, 1, 273-274; Molla Câmî, Nefahâtü'1-üns. trc. Lamii Çelebi, s. 560; Fürûzanfer, a.g.e., s. 160. Detaylı bügi için bkz. Mehmet Demirci, "Sadreddîn Konevî île Mevlânâ Celaleddin'in Münase­betleri Hakkında", Mevlânâ'dan Düşünceler, İzmir 1997, s. 43-54

101 Ahmed Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri, çev. Tahsin Yazıcı, İstanbul 1986, 11, 48; Moila Câmî, Nefahâtü'1-Üns, s. 519

102 Feridun Sipehsâİâr, Risâle-i Sipehsâlâr ve Menâkıb-ı Hazret-i Hüdaven- digar, trc. M. Bahân. İstanbul 1331, s. 156. Ahmed Eflâkî'ye göre, bila­hare ayılan Sadreddîn Konevî cenaze namazını kıldırmıştır. (a.g.e., I, 270)

103 Detaylı bilgi için bkz. Meliha Ülker Anbarcıoğlu, Fîhi Mâfîh Tercümesi, İs­tanbul 1990, s. XXXV-XLII

104 Ahmed Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri, 1986, I, 137

105 Ahmed Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri, trc. Tahsin Yazıcı, İstanbul: Remzi Ki­tabeyi, 1987, II, 50: Abdülbaki Oöipmarlı, Mevlânâ Celaleddin, s. 268, dipnot: 34

106 Fuat Köprülü, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, Ankara 1981, s. 305, .ıs, 326; Hasibe Mazıoğlu, "Anadolu'da Türk Edebiyatının Başlamasında ve | Gelişmesinde Mevlânâ'nın Yeri ve Etkisi", Mevlânâ Sevgisi, haz. Feyzi . \ Halıcı, Konya 1981, s. 31

107 Yunus Emre Divanı, haz. Mustafa Tatçı, Ankara 2001, s. 21: Abdülbaki Golpınarlı, Yunus Emre ve Tasavvuf, İstanbul 1992, s. 10, 67

108 Abdülbaki Gölpınarlı, a.g.e., s. 98 vd.

109 Köprülü, a.g.e., s. 274, 326

110 İbn Battûta Seyahatnamesi, haz. A. Sait Aykut, İstanbul 2000. I, 413

111 Hasibe Mazıoğlu, "Anadolu'da Türk Edebiyatının Başlamasında ve Geliş­mesinde Mevlânâ'nın Yeri ve Etkisi", Mevlânâ Sevgisi, haz. Feyzi Halıcı, Konya 1981, s. 32

112 Mustafa Aşkar, "Molla Fenari'nin Şerhu Dîbâceti'l-Mesnevi Adlı Risalesi ve Tahlili", Tasavvuf Dergisi, Mevlânâ özel Sayısı, Ankara, Yıl: 6 (2005), Sayı: 14, s. 89

113 Şefik Can, a.g.e., s. 374

114 Mehmet İpşİrli, "Çivizâde Muhyiddin Mehmed Efendi", Diyanet İslâm An­siklopedisi, VIIİ, s. 348. Ayrıca bkz. Süleymaniye Ktp., İsmihan Sultan, nr. 223, vr. 319b

115 Esrar Dede, Tezkire-i Şuarâ-yı Mevleviyye, Tahkik: İlhan Genç, Basılma­mış doktora tezi, Erzurum 1986, s. 107

116 Reşat Öngören, Osmanlılarda Tasavvuf, İstanbul 2000, s. 251-252

117 bkz. Feridun Nafiz üzlük, "Mevlânâ Hakkında", Türk Edebiyatı, Sayı: 29 (Mayıs 1974), s. 37. Aynı makale için aynca bkz. Vedat Genç, Mevlânâ İle İlgili Yazılardan Seçmeler, İstanbul 1994, s. 290

118 Abdüibaki Gölpınarlı, Mevlânâ'dan Sonra Mevlevîlik, İstanbul 1953, s. 157; Mevlânâ Şiirleri Antolojisi, haz. Mehmet Önder, Ankara: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, ts., s. 47

119 Hasibe Mazıoğlu, "Anadolu'da Türk Edebiyatının Başlamasında ve Geliş­mesinde Mevlânâ'nın Yeri ve Etkisi", Mevlânâ Sevgisi, haz. Feyzi Halıcı, Konya 1981, s. 35

120 Nef'î Dîvânı, haz. Metin Akkuş, Ankara 1993, s. 50-51; Hasibe Mazıoğlu, a.g.e., s. 35. Nef'î'nin Mevlânâ hakkındaki şiirleri için bkz. Necip Fazıl Duru, Mevleviyâne (Şiir Güldestesi), İstanbul 2000, s. 409-410; Mehmet Önder, Mevlânâ Şiirleri Antolojisi, haz. Ankara: Türkiye İş Bankası Küitür Yayınları, ts., s. 48

121 Nâbî Dîvânı, haz. A!i Fuat Bilkan, İstanbul 1992,36-38. 239-241; Hasibe Mazıoğiu, a.g.e., s, 36. Nâbî'nin Meviânâ hakkındaki şiirleri için bkz. Ne­cip Fazıl Duru, a.g.e., s. 415-419; Mehmet Önder, Mevlânâ Şiirleri Anto­lojisi, s. 49-50

122 bkz. Şefik Can, "Erzurumlu İbrahim Hakkı'nın Marifetname'sinde Bulunan Hazreti Meviana'ya Ait Şiirler", Mevlana ve Yaşama Sevinci, haz. Feyzi Halıcı, Konya 1978, s. 55-57. Ayrıca bkz. Şefik Can, Mevlânâ, s. 205-214

123 Hüseyin Ayan, "Şeyh Gâlib'de Mevlânâ Sevgisi", Selçuk üniversitesi 5. Millî Mevlânâ Kongresi Tebliğleri, Konya 1992, s. 50: Haluk ipekten, Şeyh Galib (Hayatı, Sanatı, Eserleri), Ankara 2000, s. 22

124 Şeyh Galip, Hüsn ü Aşk, haz. Orhan Okay-Hüseyin Ayan. İstanbul 2000, s. 32, 33, beyit: 137-140, 143

Beyitlerin mânâsı, sırasıyla şöyledir: 137: "Allah, peygamberlerini ta­mamlayınca, bize her şeyi bilen veliler geldi." 138: "Molla Hünkâr onların şahıdır. Bu dünyaya bir hükümdar kâfidir." 139: O, irfan diyarının tahtın­da hükümdardır ve Allah'ın Arşlarımın seccadesine oturmuştur." 140: Hakikate yol gösteren onun düşüncesidir. Ebubekir gibidir," 143: "Din bil­ginlerinin hepsinden üstündür; ona Anadolu ülkesinin peygamberi denil­se lâyıktır."



125 Şeyh Galip, a.g.e., s. 350, beyit: 2029

126 Şeyh Galib, a.g.e., s. 348, beyit: 2019


Yüklə 0,61 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   13




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin